23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 1998 CUMAF OLAYLAK VE GORUŞLER Osmanlı 'da Bilim Dr.NECDETTUNA ok kez söylendiğı gibi. Os- manlı'da bilım yoktu demek, bu uğurda canlanndan olan Molla Lütfi,Emir Çelebi,Sa- n Abdurrahman. Gelenbevi İsmail Efendi ve Şanizade Ktnûlüth Efendi'yi de yok saymak demek- tir. Ali Kuşçu'yu. MimarSinan'ı, Piri Re- is'ı Takivüddin'ı. Şjrvanlı Şemseddin'ı. Kâtip Çelebi'yı, tbrahim Müteferrika'yı, Tezkereci Kösetbrahim Efendi'yi kimyad- sıyabılir! Ne \ar kı. bu bılım adamlannuı enştıklen bilimsel düzeye gelmeleri saltken- di kışisel çabalanyla gerçekleşmiş, Os- manlı eğıtım kuruluşlanmn. medreselerin hiçbir katkısı olmamıştır. isJam uygarlı- ğında, kuruluşlan 9. yüzyıla kadar giden medreselerde eğıtım dinsel konularla smır- lı kalıyor. felsefe \e doğa bılımlen dın odaklannca kuşkulu görüldüğü için, ders programlannda yer venimıyor. Felsefe öğ- renmek isteyenlerev lerdegizlice özel ders almak zorunda kalıyorlar. Müdernsler. (ders verenler) dolayısıy- la medreseler o denlı başlanna buyruk ça- lışıyorlar ki. eğitımde ne devlet ne sultan ve ne de halife etkjlı olabıliyor. Bu başı- boşluk, eğitımin. müderrıslenn kişisel tu- tum \e egemenlıklenyle çerçevelenmesi, felsefe ve pozıtif bılimlere ilgısizhk, îslam uygarlığında 11. \iizyilda başlayan bilim- sel gerilemenın başlangıcı oluyor. Oysa tam tersıne, A\ rupa aynı süreçte. 12. yüz- yılda bilım ve eğitimde özerkleşme ve ku- rumlaşmada ilk adımlan atmış bulunuyor. OsmanlıJar'dailkmedrese İ330'daOr- han Be> zamanında tznik'te açılmış. im- paratorluk sürecindetek bılım ve eğıtım ku- rumu olarak varlıklannı sürdürmüştür. İlk dönemlerde din ve ahlak ağırlıklı olan eği- time 15. ve 16. yüzyıllarda tıp, doğa bılim- len ve matematik de ekJenmiştir. Fatih dö- nemınde medrese sayısı artmış. pozıtıf bi- limlerde bazı ılgı odaklan oluşmuşsa da, eğitım tüm Islam dünyasında olduğu gibı, • Osmanlı'da da fbni Sfaîa \e Farabi'nin eser- Jen kapsamı dışuıa cıkamamış, onlann içe- rikienyle sınırlı kalmıştır. 16. yüzyılda ders programlanndan bu yapıtlarda çıkanlmış. eğitim yine salt din ağırlıklı sürdürûlme- ye başlanmıştır. Kopernik'in 1543'teorta- ya koyduğu güneş merkezli ^gezegen sıs- teminden, 1687'de .Nentoniîn Tabıat Fel- sefesinın Matematikllkele/inden ve Evren- sel Çekim kuranundan (teorisinden) Os- manhlar'da kimseriirüıaben olmadığı gi- bi, bilenler de susmak zorunda kalmışlar. Kopemik'in kitabının yayımlanmasının üzerinden 117 yıl geçrıkten sonra Tezke- reci Köse tbrahim Efendi 'nın Fransızca- dan çevırdiği "Feleklerin Aynası ve İdra- kin Gayesi* adlı kıtapla ancak güneş mer- kezli gezegen sıstemınden haberdarolmuş Osmanlı. Daha sonra, 1685'te Ebubekir Efendi, 1773 'te fbrahim Müteferrika, ya- zılannda Kopemik'in güneş merkezli sis- teırunden sözetmelerinekarşın hiç biri, ule- ma'dan (sözüm ona din bılginlennden) korkulanndan bu sistemi açıkça savunama- mış ve dünya merkezli gezegen sistemini kabullenmiş görünmüşler. tlerleyen yıllar- da pozıtif bilim dallanndaki bazı cılız sıç- ramalar da ulemanm baskısıyla sonuçsuz kalnuş. Değerli bir matematikçi. astrono- mı bilgini olan ve Fatib'in dolgun maaşla Ayasofya Medresesı Müdernsliğı'ne (bir anlamda profesörlüğüne) gerirdiği AJiKuş- çu (ölümü 1474) gök cisimlerinin hare- ketlerini, dünyadan uzaklıklannı incele- miş. tstanbul'un enlem ve boylamlannı saptamıştır. AJj Kuşçu'nun öğrencisı. ay- nı yüzyılın önemli bilginJerinden MoUa Lütfi,matematik, felsefe ve doğa bilimle- ri terimlennın Osmanlıca karşılıklan ko- nusunda çalışmalar yapmış, bilimleri sınıf- landıran bir kitap yazmıştır. Molla Lütfi, doğru bıidiğini sö'ylemekten çekinmeyen, iki yüzlülüğe karşı suskun kalamayan bir karakter yapısma sahipmiş. Birgün derste HazretiAli'nin savaşta vü- cuduna saplanmış olan okun çıkanlması- nı istediğinı. acısına dayanamadığı içın ba- şanlı olunamadığını. fakat namaz kılar- ken çekilıp aJındığında farkına bile varma- dığını anlatmış. Kendı kıldıklan riamazla- nn bu namazlakarşılaştınldığında, boş ye- re eğilip doğrulmaktan başka bir anlam taşımadığını sözlerine eklemış. Bu sözle- ri çevrededuyulunca. yobazca tutumlan ne- deniylezaman zaman eleştırdığı \eonu al- tetmek içın fırsat kollayan ulema, kendı- sinı sapkınlıkla suçlamış. Sözlennin ıçe- nğinı, ne demek ıstediğini açıklayamadı- ğı ve kımse de arka çıkmaya cesaret ede- mediği içın. 1494'teSuItanahmet'teasıla- rak idam edılmiş. En son keşıflerı gösteren. bugiin bıle önemını koruvan ıkı dünva hantası hazır- layan Piri Reis de beazer akıbete uğramış. Süveyş donanması komutanıjken Hürmüz Kalesı kuşatmasını kaldırarak Basra'ya gıtmış \e güçlü Portekız donanmasının Basra'ya yaklaşması üzerine yakalanma- mak, gemilerinı ve tavfasını kurtarabil- mek için üç gerruyle Mısır'a kaçmış. Hür- müz Kalesi kuşatmasını rüşvet alarak kal- dırdığı sa\ ıyla kendisini çekemeyenlerin gammazlaması üzerine idam edılmiş (1554). OsmanJı tanhının en ılgınç \epar- lak bilim adamlanndan olan Takıyüddin'ın (1520-1585) Tophane sırtlannda kurduğu rasathane, dünyanın birnumaralı astrono- mu sayılan TychoBrahe'nınkı ıle eşdeğer- miş. Aynı > ılîarda. 1578'de Istanbul'da ve- ba saigını ve bir de kuyruklu yıldızın gö- rülmesi, rasathanenın uğursuzluğu olarak yorumianmış. Şeyhülıslam ,4hmetŞemset- tinEfendi'nın "gc»demyapmak\eevrenin sıriannı açıklama>a cüret uğursuzluk ge- tirir; gözlem \aptlan ülkelerde depremJer ve öteki felaketierin ardı arkası kesilme- miştir'' şeklındeki fenası üzerine rasatha- ne i580'de Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa tarafmdan topa tutularak çökertılmış. Ve- ru birrasathaneancak 13J yıl sonra, 1911'de kurulabılmış. 17. yüzyılın en önemli tıp kitaplanndan biri olan Enmuzec-üt-Tıp adlı esen yazan, anatominin ve ölümün gerçek nedeninın saptanmasında otopsının ne denlı gerekli olduğunu daha o yılîarda sa\ıınan Emir Çe- lebi,padişahın hekımbaşılığına kadar\-uk- selmış. Onun içın de benzer bir neden bu- lunmuş \e karşıtlannın afyon kullanıyordı- yejurnal etmelen üzenne IV Murat'ın Ni- zip'te zorla yedirdıği afyondan zehırlene- rek J683 "te ölmüş. Osmanlı döneminin parlak matematikçılerinden Mühendisha- ne-i Bahn-ı Hümavun hocalanndan Gelen- be\ i ismail Efendi (1730-1791) fizık, tri- gonometn \e mantık konulu kitaplar ha- zırla>acak düzeyde bir bilım adamıymış. Uğraşılannı dinsel konular dışına taşırdı- ğı sav lanarak mühendıshanedeki görevine son \erilmiş ve Yenışehır kadılığına atan- mış. Bu arada Şe> hülıslamın kendisini ge- reksız yere azarlaması üzenne hakarete dayanamayıp beyin kanaması ile ölmüş. O yıllarda Istanbulda bulunan ve özellikJe lo- garitma konusunda ılen bılgısınden söz edılen birFransızmühendisın onun içın "Bu adam Fransa'da oisa ağıriıgı kadar altuı eder" dedıği söylenır. flk çağdaş anatomi kitabını yazan Os- manJı hekimi Şanizade Ataullah Efendi (1711 -1826), Bektaşi ve materyalıst oldu- ğu savıyla Tire'ye sürülmüş. Kısa bir sü- re sonra hata anlaşılmış ve af çıkanlmış. Ne var kı. fermanı kendısineokuyan Ti- re Voyvadası Eğinlı Ali Bey ıtlakınıza (af- fınıza) diyeceği yerde itlafınıza (idamını- za) deyince Ataullah Efendi kalp durma- sından girmış. Istanbul Behram Kethüda Medresesı Müdernsı JVadajüSanAbdur- rahman da evTenın sonsuzluğuna ve bu evTende doğa kanunlan üzerinde herhan- gi bir olayın olamayacağına ilişkın savla- n >üzünden "zmdık" olduğuna karar ve- rilerek 160I'de idamedilmiş. Tıbbm otopsisiz olamayacağını düşü- nen III. Selim modern bir tıphane açmayı öngörmüş. Ne \ar kı Osmanlılar'da otop- si yasak olduğu için uîemadan çekinerek buna cesaret edememış. Otopsı yasağı an- cak 1841'dekaldınlabilmiş. Sadrazam Damat M Paşa, 1716'da öl- düğünde, sadece kataloğu dört cilttutan kı- taplannm koruma altına alınmasmı padı- şah emretmiş. ,Aina Şeyhülıslam, Ebu fs- raail Efendi'nin, aralarında bulunan felse- fe. tanh ve astronomi kitaplannın kütüp- hanelere vakfının caiz olamayacağına da- ir fetvası nedeniyle padişahın isteği gerçek- leşememış.'. Osmanlı dönemmde bilim ko- nusundaki tutarsızlıklann ıkı örneğı de çi- çek aşısı vedış dolgusu öyküleridtr. Çiçek aşısının dmce sakıncası olmadığına ilişkin fetvanın 1845"te çıkmasına karşın diş dol- gusuna hiçbir şekilde ızın verilmemiş. Müslümanlardişlerini ancak Türkiye Cum- hunyeti döneminde korkusuzca doldurta- bilmışlerdır. Matbaanın bulunduğu 1450'Ierden 1500"lere değın geçen 50 yıl içmde Avru- pa'da 40 bın dolayında kıtap basılmıştır. Os- manJılar'da ıse matbaa 1485'te II. Beyazıt tarafmdan yasakJanmış, aynı yasak 1515 'te I. SeJûn'ce (Yavoız Şelim) yinelenmiştir. llginçtirki, Osmanlılann Araplan "kavro- i nedp," Arapçayı da "necip dil" olarak görmelerine karşın ilk Arapça kitaplar 16. yüzyılda Avnıpa'da Hıristiyanlarca basıl- mıştır. Bir Macaraskeri olan, Türklere esir düşrükten sonra MüslümanJığı kabui eden tbrahim Mütefernka kişisel uğraşrlanyla 1729'da. Avrupa'dan 280 yıl sonra tstan- bul'da kurduğu ilk basımevınde yaşamı boyunca ancak 17 kitap basabılmiş. Avru- palılann 50 yıl içinde 40 bin kitap basma- lannakarşın Osmanlılar'da 1729-1829 ara- sı J 00 yılda basılan kitap sayısıysa sade- ce ] 80'dir! Görüldüğü gıbi Osmaniıiar'da, kendi kişisel gayretleriyle de olsa birçok değerli bilim adamı yetişmiştir. Ne var ki birçoğunun çalışması dinle çeiıştiği savıyla ulema ve şeyhülislamlar- ca engellenmiş, birçoğu da bu yolda baş vermiştir. Şeyhülislamlann fetvalanna cok kez padişablar bile karşı koyamamıştır. Osmanlı toplumunun bilim düzeyine ilişkin bırörnek! Bırakın sade vatandaşla- n, 1863'te yeni açılan Darülfunun'a ögren- ci bulmakta güçlük çekilmiş. Mühendis- hane'de ders veren Baron de Tot, öğrenci adaylannın bilgi düzeyıni ölçmek için bir üçgenin ıç açılannın toplamının kaç dere- ce olduğunu sormuş. Koca sınıftan aldığı tek yanıt "ücgeninegöre defişir'' olmuş!.. Birmakale çerçevesınde verilen örnek- ler, Osmanlı döneminde dın ağırlıklı med- rese eğitiminin topluma verdiği bilimin düzeyinı (ya da düzeysizliğinı) gösterme- ye yeterlidir. Tarihınen beceriksiz ımparatorluJdardan biri olan Osmanlı tmparatorluğu battığın- da arda, bilimsel bir hiç, ekonomik yön- den de bir enkazbırakrruştır. Dönemlerin- de benzer imparatorluklar olan Ingiltere, Hollanda ve Ispanya gıbi toplumlar bu- gün ekonomik ve bilimsel varlık içinde yüzüyor!. A dbabalığını BozkurtGüvenç'in yaptığı, 1da- sık "Genel .\f, Gene Lafî" korosu, yayıra- na bu kez bir sopranonun aryasıyla başla- dı Geçım derdinde olan haJkımız, baka- lım. bu "seçim aryasrndan hoşlanacak mı? Sandık. eğer sandıksa, "Pandora'nın kutusu"değilse. bekle- <np göreceğiz! "Genel Af* olarak sunuJan, topluma yutturulma- ya çalışılan hep o bildığımız ırnambayıldı: zeytin- yağsız, sası ve hacıyaf kokulu... Üzerine ölü toprağı serpilmişçesıne kımıltısız, cansız, durağan, ulusal so- runlanmıza karşı bahaneci haybecilerin çoğunluk oluşturduğu duyarsız toplum yapımızı duyarlı toplu- ma dönüştürmek v e ıleriye doğru aşmak için Musta- fa Kemal'in Bursa Söylevi'nden yola çıkan öncü gençlenn. düşünce suçlulannın içerde: kamu yağma- cılannın. BeziDen'lenn, Tedmer'lenn, Özsüartıği O- van prenslerin, yerel yönetimlenn başına özellikJe getirilen GüJa>'lann, kan tuccarlannın rü- münün dışarda bırakılacağı bir af-affedersiniz ama- Küçüldükçe Küçülen Politikacılar nasıl "genel a P olarak sunulabilir? Nasıl, "Cumhu- riyet" gıbi, bizler için yaşamsal değer taşıyan bir kav - ramla ilintilendirilebilir? "lOyılda 10mayongenç>aratan"dinamik. akılcı. yönünü çağdaşlıktan. aydınlanmadan, bağımsızlıktan yana çızmiş laık, toplumcu, devnmci Mustafa Kema] Atatürk Türkiyesı'ni, (kendi gericı tanımlamalanyla söylersek) "tanı 65 mihon çarpı yüzde doksandokuz kader mahkûmu"ndan ıbaret bir cemaate dönüştü- ren SüJeymancı. FethuüahcL Kaplancı, AdnancLçıkar sentezci, "Ben de Müslümanını arna._ *'cı, oyoycu, goygoycu, eyyamcı, idare-i maslahatçı politikacıla- nn tümünedir sorum: Kimdir kader mahkûmu? Kader mahkûmu kader adını verdığı bilmmezin elinetüm varhğını teslim etmiş gönüllü tutsaktır. Duy- gulan, düşünceleri, aşkJan, kinlen, sev ınçlen. nefret- len. edımien vb. kendısine aıt değıldır kaderci'nin. i ' Kendısine ılişkin hiç ama hiç bir şeyı yoktur. Böyle olduğu içındır kı, kışısel sorumluluktan yoksunluk, kadercilerin ortak özelliğidır. Kadercinin portresi çi- zilemez. kendıne ilişkin bir yüzü yoktur çünkü. Teti- ğı çeken elın kendi elı olduğunu kim kabul ettirebi- Iirbirkadercıye! Gelelim politikaarenasındakı kader mahkûmlan- na™ Bunlann hepsi "dü$ünce suçu"na karşıdırlar. Hepsı eşitlikten, adaletten, haktan hukuktan, (telaf- ruzda zorlansalar da) demokrasiden, laıklikten, özgür- lükten, insan haklanndan vb. yanadırlar! Amaaa ge- lin görün ki... laf bitip tam iş yapmaya sıra geldiğin- de, ıçlerindeki, beyinlenndeki kod adı kaderolan ca- navar harekete geçer, ve ellen kolları uslan vicdan- lan baölanıverir bizim sağlı sollu politikacı kader mahkûmlannuflit Hele bir kurtulsunlar kaderin tut- sağı kölesı olmaktan, bakın o zaman neler neler ne- ler yapacaklardır işçi köylü memur yaranna, toplum yaranna! Kader mahkûrnu politikacılann, kader mahkûmu dedikJeri katilleri, hırsızlan, ırz düşmanlannı affetme- si, doğa yasalanna değilse bile, eşyanın tabiatına, ya- ni kadercitoplum anayasasınagayet uygundur! Geniş geniş, çok geniş tutulmalı affin sınırlan! Ataürk dev- rimlerine ıhanet edeD sol etiketli kader mahkûmu politikacılann gerçek affinı bile kapsamma almalı. Gücüm yetmediği, sorun beni aştığı için onlann kâf- fesini (iyi tarikatçı yandaşı dahil) Cumhuriyetimızin kurucusuna havale ediyorum: Sizleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk arTetsin! Umut, tüm kader mahJcûmlanmızı "kader" adlı prangalarından kurtaracak veTürkiyeCumhuriyeti 'nde ilaç için olsun tekbir kader mahkûmu bırakmayacak olan. yurdumun Atatürk Devrimlerine içten bağlı, çağdaş. aydınlanmacı güçlerindedir. . • ^ > r ^ '-.'•• • GÖKCAN ERUS Veterimr Hekim PENCERE Üç Büyük ŞehPimizin Üç Belediye Başkanı•• Recep Tayyip Erdoğan... Burtian Özfatura... Melih Gökçek... • Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'i bir fe vizyon yayınında izledim. 0 ne davranış biçimi?.. Türkçe bilmeyen bir ruh hekimi, Gökçek'in eda na, mimiklerine, gözlerine, havasına, yüzünün an mına, tutumuna, marazi gülüşüne,jestlerine, surat daki işmizazlara, saldırgan görüntüsüne bakıp ta sını koyabilir. Türkiye Cumhuriyeti'nde başkentin Büyükşehir B lediye Başkanı böyle mi olmalı?.. Bir daha sefere Ankara güleryüzlü, sakin, efen< dengeli bir başkan seçmeli.'.. Gökçek'in duruşu faı oturuşu ofsayt, konuşması kırmızı kart... • Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Ta; yip, Siirt'e gidip halkı kışkırtıcı meydan nutku atıyo "Minareler süngümüz... Kubbeler miğferimiz... Camiler kışlamız..." istanbul nere?.. Siirt nere?.. Recep Tayyip, Istanbul efendisi değil, yine de ka badayı haliyle Gökçek'ten daha iyi bir görüntü veri yor; ama, kırk dokuz mezhebin, üç dinin, etnik mo zayiğin, Anadolu göçmenlerinin gökkuşağıyla binler ce yıllık kültür mirasının harmanında oluşan Istan- bul'u kucaklayamıyor. Yansız belediye başkanındar çok, militan politikaa havası üzerinden dökülüyor; otu- njşmamış kimlikle olgunluktan uzak hamlığın resmi- ni davranışlanyla çiziyor. Dinci politikanın liderlik hırsında benliğini kavgaya kaptırması başına işler açtı. • Izmir'in Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan öz- fatura da kavgacı, sinirli, saldırgan, tutaraklı, suratsız bir vesikalık fotoğrafın adamı... Siciline neler yazıldı?.. Tarihsel değerini çiğneyerek Kordon'u dolduran adam Türk edebiyatının medar-ı iföhan Yaşar Kemal'e hakarete yeltendi, Cumhuriyet'm Başyazan Nadir Nadi'ye dönük hıncını eyiemiyfe kanrtladı; kitabe-i seng-i mezanna yazılacak kimliğini bu yoldaki eyle- miyle hakketti. Özfatura Izmir'e yakışmıyor; "kendisine özfatura değıl, Naylonfatura soyadı daha çok yakışır" dedi- ğim için beni savcılığa şikâyet etti. Ne yapalım ki "Yiğit lakabı ile anılır", mizah da bu yolda yapılır. • . Üç büyük kentimizin büyükşehir belediye başkan- lan evlere şenl/k!.. Dindarlıklan değ/l, dincilikleri ağır basan hırçın po- litikacılar... ' Oysa belediyebaşkanlanna !sy>aser"ten çok 'kiyaset' gereklidir. ' GF768 şimdi 12 ay taksitle! RENKLERDE! GF768 Ericsson GA 628 Ayda9.900.000 Formalitesiz! TL K.V.K. ve GEN-PA bayilerinde! Türkiye Vettili DJstribütörieri: 6EN-PA TeJ: (0212) 2871717 (pbx) ve K.V.K. Te): (0216) 410 85 00 (pbx) • tı<m>m>fctel-B*wı-lU-CaM«« TURKCELL ERİCSSON
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear