Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 1998 CUMAF
OLAYLAK VE GORUŞLER
Osmanlı 'da Bilim
Dr.NECDETTUNA
ok kez söylendiğı gibi. Os-
manlı'da bilım yoktu demek,
bu uğurda canlanndan olan
Molla Lütfi,Emir Çelebi,Sa-
n Abdurrahman. Gelenbevi
İsmail Efendi ve Şanizade
Ktnûlüth Efendi'yi de yok saymak demek-
tir. Ali Kuşçu'yu. MimarSinan'ı, Piri Re-
is'ı Takivüddin'ı. Şjrvanlı Şemseddin'ı.
Kâtip Çelebi'yı, tbrahim Müteferrika'yı,
Tezkereci Kösetbrahim Efendi'yi kimyad-
sıyabılir! Ne \ar kı. bu bılım adamlannuı
enştıklen bilimsel düzeye gelmeleri saltken-
di kışisel çabalanyla gerçekleşmiş, Os-
manlı eğıtım kuruluşlanmn. medreselerin
hiçbir katkısı olmamıştır. isJam uygarlı-
ğında, kuruluşlan 9. yüzyıla kadar giden
medreselerde eğıtım dinsel konularla smır-
lı kalıyor. felsefe \e doğa bılımlen dın
odaklannca kuşkulu görüldüğü için, ders
programlannda yer venimıyor. Felsefe öğ-
renmek isteyenlerev lerdegizlice özel ders
almak zorunda kalıyorlar.
Müdernsler. (ders verenler) dolayısıy-
la medreseler o denlı başlanna buyruk ça-
lışıyorlar ki. eğitımde ne devlet ne sultan
ve ne de halife etkjlı olabıliyor. Bu başı-
boşluk, eğitımin. müderrıslenn kişisel tu-
tum \e egemenlıklenyle çerçevelenmesi,
felsefe ve pozıtif bılimlere ilgısizhk, îslam
uygarlığında 11. \iizyilda başlayan bilim-
sel gerilemenın başlangıcı oluyor. Oysa
tam tersıne, A\ rupa aynı süreçte. 12. yüz-
yılda bilım ve eğitimde özerkleşme ve ku-
rumlaşmada ilk adımlan atmış bulunuyor.
OsmanlıJar'dailkmedrese İ330'daOr-
han Be> zamanında tznik'te açılmış. im-
paratorluk sürecindetek bılım ve eğıtım ku-
rumu olarak varlıklannı sürdürmüştür. İlk
dönemlerde din ve ahlak ağırlıklı olan eği-
time 15. ve 16. yüzyıllarda tıp, doğa bılim-
len ve matematik de ekJenmiştir. Fatih dö-
nemınde medrese sayısı artmış. pozıtıf bi-
limlerde bazı ılgı odaklan oluşmuşsa da,
eğitım tüm Islam dünyasında olduğu gibı,
• Osmanlı'da da fbni Sfaîa \e Farabi'nin eser-
Jen kapsamı dışuıa cıkamamış, onlann içe-
rikienyle sınırlı kalmıştır. 16. yüzyılda ders
programlanndan bu yapıtlarda çıkanlmış.
eğitim yine salt din ağırlıklı sürdürûlme-
ye başlanmıştır. Kopernik'in 1543'teorta-
ya koyduğu güneş merkezli ^gezegen sıs-
teminden, 1687'de .Nentoniîn Tabıat Fel-
sefesinın Matematikllkele/inden ve Evren-
sel Çekim kuranundan (teorisinden) Os-
manhlar'da kimseriirüıaben olmadığı gi-
bi, bilenler de susmak zorunda kalmışlar.
Kopemik'in kitabının yayımlanmasının
üzerinden 117 yıl geçrıkten sonra Tezke-
reci Köse tbrahim Efendi 'nın Fransızca-
dan çevırdiği "Feleklerin Aynası ve İdra-
kin Gayesi* adlı kıtapla ancak güneş mer-
kezli gezegen sıstemınden haberdarolmuş
Osmanlı. Daha sonra, 1685'te Ebubekir
Efendi, 1773 'te fbrahim Müteferrika, ya-
zılannda Kopemik'in güneş merkezli sis-
teırunden sözetmelerinekarşın hiç biri, ule-
ma'dan (sözüm ona din bılginlennden)
korkulanndan bu sistemi açıkça savunama-
mış ve dünya merkezli gezegen sistemini
kabullenmiş görünmüşler. tlerleyen yıllar-
da pozıtif bilim dallanndaki bazı cılız sıç-
ramalar da ulemanm baskısıyla sonuçsuz
kalnuş. Değerli bir matematikçi. astrono-
mı bilgini olan ve Fatib'in dolgun maaşla
Ayasofya Medresesı Müdernsliğı'ne (bir
anlamda profesörlüğüne) gerirdiği AJiKuş-
çu (ölümü 1474) gök cisimlerinin hare-
ketlerini, dünyadan uzaklıklannı incele-
miş. tstanbul'un enlem ve boylamlannı
saptamıştır. AJj Kuşçu'nun öğrencisı. ay-
nı yüzyılın önemli bilginJerinden MoUa
Lütfi,matematik, felsefe ve doğa bilimle-
ri terimlennın Osmanlıca karşılıklan ko-
nusunda çalışmalar yapmış, bilimleri sınıf-
landıran bir kitap yazmıştır. Molla Lütfi,
doğru bıidiğini sö'ylemekten çekinmeyen,
iki yüzlülüğe karşı suskun kalamayan bir
karakter yapısma sahipmiş.
Birgün derste HazretiAli'nin savaşta vü-
cuduna saplanmış olan okun çıkanlması-
nı istediğinı. acısına dayanamadığı içın ba-
şanlı olunamadığını. fakat namaz kılar-
ken çekilıp aJındığında farkına bile varma-
dığını anlatmış. Kendı kıldıklan riamazla-
nn bu namazlakarşılaştınldığında, boş ye-
re eğilip doğrulmaktan başka bir anlam
taşımadığını sözlerine eklemış. Bu sözle-
ri çevrededuyulunca. yobazca tutumlan ne-
deniylezaman zaman eleştırdığı \eonu al-
tetmek içın fırsat kollayan ulema, kendı-
sinı sapkınlıkla suçlamış. Sözlennin ıçe-
nğinı, ne demek ıstediğini açıklayamadı-
ğı ve kımse de arka çıkmaya cesaret ede-
mediği içın. 1494'teSuItanahmet'teasıla-
rak idam edılmiş.
En son keşıflerı gösteren. bugiin bıle
önemını koruvan ıkı dünva hantası hazır-
layan Piri Reis de beazer akıbete uğramış.
Süveyş donanması komutanıjken Hürmüz
Kalesı kuşatmasını kaldırarak Basra'ya
gıtmış \e güçlü Portekız donanmasının
Basra'ya yaklaşması üzerine yakalanma-
mak, gemilerinı ve tavfasını kurtarabil-
mek için üç gerruyle Mısır'a kaçmış. Hür-
müz Kalesi kuşatmasını rüşvet alarak kal-
dırdığı sa\ ıyla kendisini çekemeyenlerin
gammazlaması üzerine idam edılmiş
(1554). OsmanJı tanhının en ılgınç \epar-
lak bilim adamlanndan olan Takıyüddin'ın
(1520-1585) Tophane sırtlannda kurduğu
rasathane, dünyanın birnumaralı astrono-
mu sayılan TychoBrahe'nınkı ıle eşdeğer-
miş. Aynı > ılîarda. 1578'de Istanbul'da ve-
ba saigını ve bir de kuyruklu yıldızın gö-
rülmesi, rasathanenın uğursuzluğu olarak
yorumianmış. Şeyhülıslam ,4hmetŞemset-
tinEfendi'nın "gc»demyapmak\eevrenin
sıriannı açıklama>a cüret uğursuzluk ge-
tirir; gözlem \aptlan ülkelerde depremJer
ve öteki felaketierin ardı arkası kesilme-
miştir'' şeklındeki fenası üzerine rasatha-
ne i580'de Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa
tarafmdan topa tutularak çökertılmış. Ve-
ru birrasathaneancak 13J yıl sonra, 1911'de
kurulabılmış.
17. yüzyılın en önemli tıp kitaplanndan
biri olan Enmuzec-üt-Tıp adlı esen yazan,
anatominin ve ölümün gerçek nedeninın
saptanmasında otopsının ne denlı gerekli
olduğunu daha o yılîarda sa\ıınan Emir Çe-
lebi,padişahın hekımbaşılığına kadar\-uk-
selmış. Onun içın de benzer bir neden bu-
lunmuş \e karşıtlannın afyon kullanıyordı-
yejurnal etmelen üzenne IV Murat'ın Ni-
zip'te zorla yedirdıği afyondan zehırlene-
rek J683 "te ölmüş. Osmanlı döneminin
parlak matematikçılerinden Mühendisha-
ne-i Bahn-ı Hümavun hocalanndan Gelen-
be\ i ismail Efendi (1730-1791) fizık, tri-
gonometn \e mantık konulu kitaplar ha-
zırla>acak düzeyde bir bilım adamıymış.
Uğraşılannı dinsel konular dışına taşırdı-
ğı sav lanarak mühendıshanedeki görevine
son \erilmiş ve Yenışehır kadılığına atan-
mış. Bu arada Şe> hülıslamın kendisini ge-
reksız yere azarlaması üzenne hakarete
dayanamayıp beyin kanaması ile ölmüş. O
yıllarda Istanbulda bulunan ve özellikJe lo-
garitma konusunda ılen bılgısınden söz
edılen birFransızmühendisın onun içın "Bu
adam Fransa'da oisa ağıriıgı kadar altuı
eder" dedıği söylenır.
flk çağdaş anatomi kitabını yazan Os-
manJı hekimi Şanizade Ataullah Efendi
(1711 -1826), Bektaşi ve materyalıst oldu-
ğu savıyla Tire'ye sürülmüş. Kısa bir sü-
re sonra hata anlaşılmış ve af çıkanlmış.
Ne var kı. fermanı kendısineokuyan Ti-
re Voyvadası Eğinlı Ali Bey ıtlakınıza (af-
fınıza) diyeceği yerde itlafınıza (idamını-
za) deyince Ataullah Efendi kalp durma-
sından girmış. Istanbul Behram Kethüda
Medresesı Müdernsı JVadajüSanAbdur-
rahman da evTenın sonsuzluğuna ve bu
evTende doğa kanunlan üzerinde herhan-
gi bir olayın olamayacağına ilişkın savla-
n >üzünden "zmdık" olduğuna karar ve-
rilerek 160I'de idamedilmiş.
Tıbbm otopsisiz olamayacağını düşü-
nen III. Selim modern bir tıphane açmayı
öngörmüş. Ne \ar kı Osmanlılar'da otop-
si yasak olduğu için uîemadan çekinerek
buna cesaret edememış. Otopsı yasağı an-
cak 1841'dekaldınlabilmiş.
Sadrazam Damat M Paşa, 1716'da öl-
düğünde, sadece kataloğu dört cilttutan kı-
taplannm koruma altına alınmasmı padı-
şah emretmiş. ,Aina Şeyhülıslam, Ebu fs-
raail Efendi'nin, aralarında bulunan felse-
fe. tanh ve astronomi kitaplannın kütüp-
hanelere vakfının caiz olamayacağına da-
ir fetvası nedeniyle padişahın isteği gerçek-
leşememış.'. Osmanlı dönemmde bilim ko-
nusundaki tutarsızlıklann ıkı örneğı de çi-
çek aşısı vedış dolgusu öyküleridtr. Çiçek
aşısının dmce sakıncası olmadığına ilişkin
fetvanın 1845"te çıkmasına karşın diş dol-
gusuna hiçbir şekilde ızın verilmemiş.
Müslümanlardişlerini ancak Türkiye Cum-
hunyeti döneminde korkusuzca doldurta-
bilmışlerdır.
Matbaanın bulunduğu 1450'Ierden
1500"lere değın geçen 50 yıl içmde Avru-
pa'da 40 bın dolayında kıtap basılmıştır. Os-
manJılar'da ıse matbaa 1485'te II. Beyazıt
tarafmdan yasakJanmış, aynı yasak 1515 'te
I. SeJûn'ce (Yavoız Şelim) yinelenmiştir.
llginçtirki, Osmanlılann Araplan "kavro-
i nedp," Arapçayı da "necip dil" olarak
görmelerine karşın ilk Arapça kitaplar 16.
yüzyılda Avnıpa'da Hıristiyanlarca basıl-
mıştır. Bir Macaraskeri olan, Türklere esir
düşrükten sonra MüslümanJığı kabui eden
tbrahim Mütefernka kişisel uğraşrlanyla
1729'da. Avrupa'dan 280 yıl sonra tstan-
bul'da kurduğu ilk basımevınde yaşamı
boyunca ancak 17 kitap basabılmiş. Avru-
palılann 50 yıl içinde 40 bin kitap basma-
lannakarşın Osmanlılar'da 1729-1829 ara-
sı J 00 yılda basılan kitap sayısıysa sade-
ce ] 80'dir! Görüldüğü gıbi Osmaniıiar'da,
kendi kişisel gayretleriyle de olsa birçok
değerli bilim adamı yetişmiştir.
Ne var ki birçoğunun çalışması dinle
çeiıştiği savıyla ulema ve şeyhülislamlar-
ca engellenmiş, birçoğu da bu yolda baş
vermiştir. Şeyhülislamlann fetvalanna cok
kez padişablar bile karşı koyamamıştır.
Osmanlı toplumunun bilim düzeyine
ilişkin bırörnek! Bırakın sade vatandaşla-
n, 1863'te yeni açılan Darülfunun'a ögren-
ci bulmakta güçlük çekilmiş. Mühendis-
hane'de ders veren Baron de Tot, öğrenci
adaylannın bilgi düzeyıni ölçmek için bir
üçgenin ıç açılannın toplamının kaç dere-
ce olduğunu sormuş. Koca sınıftan aldığı
tek yanıt "ücgeninegöre defişir'' olmuş!..
Birmakale çerçevesınde verilen örnek-
ler, Osmanlı döneminde dın ağırlıklı med-
rese eğitiminin topluma verdiği bilimin
düzeyinı (ya da düzeysizliğinı) gösterme-
ye yeterlidir.
Tarihınen beceriksiz ımparatorluJdardan
biri olan Osmanlı tmparatorluğu battığın-
da arda, bilimsel bir hiç, ekonomik yön-
den de bir enkazbırakrruştır. Dönemlerin-
de benzer imparatorluklar olan Ingiltere,
Hollanda ve Ispanya gıbi toplumlar bu-
gün ekonomik ve bilimsel varlık içinde
yüzüyor!.
A
dbabalığını BozkurtGüvenç'in yaptığı, 1da-
sık "Genel .\f, Gene Lafî" korosu, yayıra-
na bu kez bir sopranonun aryasıyla başla-
dı Geçım derdinde olan haJkımız, baka-
lım. bu "seçim aryasrndan hoşlanacak mı? Sandık.
eğer sandıksa, "Pandora'nın kutusu"değilse. bekle-
<np göreceğiz!
"Genel Af* olarak sunuJan, topluma yutturulma-
ya çalışılan hep o bildığımız ırnambayıldı: zeytin-
yağsız, sası ve hacıyaf kokulu... Üzerine ölü toprağı
serpilmişçesıne kımıltısız, cansız, durağan, ulusal so-
runlanmıza karşı bahaneci haybecilerin çoğunluk
oluşturduğu duyarsız toplum yapımızı duyarlı toplu-
ma dönüştürmek v e ıleriye doğru aşmak için Musta-
fa Kemal'in Bursa Söylevi'nden yola çıkan öncü
gençlenn. düşünce suçlulannın içerde: kamu yağma-
cılannın. BeziDen'lenn, Tedmer'lenn, Özsüartıği O-
van prenslerin, yerel yönetimlenn başına özellikJe
getirilen GüJa>'lann, kan tuccarlannın rü-
münün dışarda bırakılacağı bir af-affedersiniz ama-
Küçüldükçe Küçülen Politikacılar
nasıl "genel a P olarak sunulabilir? Nasıl, "Cumhu-
riyet" gıbi, bizler için yaşamsal değer taşıyan bir kav -
ramla ilintilendirilebilir?
"lOyılda 10mayongenç>aratan"dinamik. akılcı.
yönünü çağdaşlıktan. aydınlanmadan, bağımsızlıktan
yana çızmiş laık, toplumcu, devnmci Mustafa Kema]
Atatürk Türkiyesı'ni, (kendi gericı tanımlamalanyla
söylersek) "tanı 65 mihon çarpı yüzde doksandokuz
kader mahkûmu"ndan ıbaret bir cemaate dönüştü-
ren SüJeymancı. FethuüahcL Kaplancı, AdnancLçıkar
sentezci, "Ben de Müslümanını arna._ *'cı, oyoycu,
goygoycu, eyyamcı, idare-i maslahatçı politikacıla-
nn tümünedir sorum: Kimdir kader mahkûmu?
Kader mahkûmu kader adını verdığı bilmmezin
elinetüm varhğını teslim etmiş gönüllü tutsaktır. Duy-
gulan, düşünceleri, aşkJan, kinlen, sev ınçlen. nefret-
len. edımien vb. kendısine aıt değıldır kaderci'nin.
i '
Kendısine ılişkin hiç ama hiç bir şeyı yoktur. Böyle
olduğu içındır kı, kışısel sorumluluktan yoksunluk,
kadercilerin ortak özelliğidır. Kadercinin portresi çi-
zilemez. kendıne ilişkin bir yüzü yoktur çünkü. Teti-
ğı çeken elın kendi elı olduğunu kim kabul ettirebi-
Iirbirkadercıye!
Gelelim politikaarenasındakı kader mahkûmlan-
na™ Bunlann hepsi "dü$ünce suçu"na karşıdırlar.
Hepsı eşitlikten, adaletten, haktan hukuktan, (telaf-
ruzda zorlansalar da) demokrasiden, laıklikten, özgür-
lükten, insan haklanndan vb. yanadırlar! Amaaa ge-
lin görün ki... laf bitip tam iş yapmaya sıra geldiğin-
de, ıçlerindeki, beyinlenndeki kod adı kaderolan ca-
navar harekete geçer, ve ellen kolları uslan vicdan-
lan baölanıverir bizim sağlı sollu politikacı kader
mahkûmlannuflit Hele bir kurtulsunlar kaderin tut-
sağı kölesı olmaktan, bakın o zaman neler neler ne-
ler yapacaklardır işçi köylü memur yaranna, toplum
yaranna!
Kader mahkûrnu politikacılann, kader mahkûmu
dedikJeri katilleri, hırsızlan, ırz düşmanlannı affetme-
si, doğa yasalanna değilse bile, eşyanın tabiatına, ya-
ni kadercitoplum anayasasınagayet uygundur! Geniş
geniş, çok geniş tutulmalı affin sınırlan! Ataürk dev-
rimlerine ıhanet edeD sol etiketli kader mahkûmu
politikacılann gerçek affinı bile kapsamma almalı.
Gücüm yetmediği, sorun beni aştığı için onlann kâf-
fesini (iyi tarikatçı yandaşı dahil) Cumhuriyetimızin
kurucusuna havale ediyorum: Sizleri Gazi Mustafa
Kemal Atatürk arTetsin!
Umut, tüm kader mahJcûmlanmızı "kader" adlı
prangalarından kurtaracak veTürkiyeCumhuriyeti 'nde
ilaç için olsun tekbir kader mahkûmu bırakmayacak
olan. yurdumun Atatürk Devrimlerine içten bağlı,
çağdaş. aydınlanmacı güçlerindedir.
. • ^ > r ^ '-.'•• • GÖKCAN ERUS Veterimr Hekim
PENCERE
Üç Büyük ŞehPimizin
Üç Belediye Başkanı••
Recep Tayyip Erdoğan...
Burtian Özfatura...
Melih Gökçek...
•
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'i bir fe
vizyon yayınında izledim.
0 ne davranış biçimi?..
Türkçe bilmeyen bir ruh hekimi, Gökçek'in eda
na, mimiklerine, gözlerine, havasına, yüzünün an
mına, tutumuna, marazi gülüşüne,jestlerine, surat
daki işmizazlara, saldırgan görüntüsüne bakıp ta
sını koyabilir.
Türkiye Cumhuriyeti'nde başkentin Büyükşehir B
lediye Başkanı böyle mi olmalı?..
Bir daha sefere Ankara güleryüzlü, sakin, efen<
dengeli bir başkan seçmeli.'.. Gökçek'in duruşu faı
oturuşu ofsayt, konuşması kırmızı kart...
•
Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Ta;
yip, Siirt'e gidip halkı kışkırtıcı meydan nutku atıyo
"Minareler süngümüz...
Kubbeler miğferimiz...
Camiler kışlamız..."
istanbul nere?..
Siirt nere?..
Recep Tayyip, Istanbul efendisi değil, yine de ka
badayı haliyle Gökçek'ten daha iyi bir görüntü veri
yor; ama, kırk dokuz mezhebin, üç dinin, etnik mo
zayiğin, Anadolu göçmenlerinin gökkuşağıyla binler
ce yıllık kültür mirasının harmanında oluşan Istan-
bul'u kucaklayamıyor. Yansız belediye başkanındar
çok, militan politikaa havası üzerinden dökülüyor; otu-
njşmamış kimlikle olgunluktan uzak hamlığın resmi-
ni davranışlanyla çiziyor.
Dinci politikanın liderlik hırsında benliğini kavgaya
kaptırması başına işler açtı.
•
Izmir'in Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan öz-
fatura da kavgacı, sinirli, saldırgan, tutaraklı, suratsız
bir vesikalık fotoğrafın adamı...
Siciline neler yazıldı?..
Tarihsel değerini çiğneyerek Kordon'u dolduran
adam Türk edebiyatının medar-ı iföhan Yaşar Kemal'e
hakarete yeltendi, Cumhuriyet'm Başyazan Nadir
Nadi'ye dönük hıncını eyiemiyfe kanrtladı; kitabe-i
seng-i mezanna yazılacak kimliğini bu yoldaki eyle-
miyle hakketti.
Özfatura Izmir'e yakışmıyor; "kendisine özfatura
değıl, Naylonfatura soyadı daha çok yakışır" dedi-
ğim için beni savcılığa şikâyet etti.
Ne yapalım ki "Yiğit lakabı ile anılır", mizah da bu
yolda yapılır.
• .
Üç büyük kentimizin büyükşehir belediye başkan-
lan evlere şenl/k!..
Dindarlıklan değ/l, dincilikleri ağır basan hırçın po-
litikacılar... '
Oysa belediyebaşkanlanna !sy>aser"ten çok 'kiyaset'
gereklidir. '
GF768
şimdi 12 ay taksitle!
RENKLERDE! GF768
Ericsson GA 628
Ayda9.900.000
Formalitesiz!
TL
K.V.K. ve GEN-PA bayilerinde!
Türkiye Vettili DJstribütörieri: 6EN-PA TeJ: (0212) 2871717 (pbx) ve K.V.K. Te): (0216) 410 85 00 (pbx)
• tı<m>m>fctel-B*wı-lU-CaM««
TURKCELL ERİCSSON