Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 1998 CUf
HABERLER
FP, Yılmaz'm
istifasında ısrarlı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - FP Genel Başkanı
Recai Kutan, daha önce
"çamurun üstünde
oturmayacağını" söyleyen
Başbakan Mesut Yılmaz'ın
"boğazma kadar çamura
gömüldüğunü" iddia etti.
Alaattin Çakıcrnın
yakalanmasıyla ortaya çıkan
çete-siyasetçi bağlantısına
ilişkin iddialann Ü2erine
gidilmediğini kaydeden
Kutan,"Bu işinucu
Yılmaz'a kadar uzanıyor.
Kendisine düşen görev en
kısa zamanda istifa
etmektir" dedi.
İnsan Hakları
Konferansı
• ANKARA (Cumhumet
Bürosu) - Hacettepe
Üniversitesi İnsan Haklan
ve Felsefe Uygulama ve
Araştırma Merkezi ile
Heinrich Böll Vakfı'nın
düzenlediği "50 YıIIık
Deneyimlerin Işığında
Türkiye'de ve Dünyada
insan HakJan" konulu
konferans dün Ankara
Oniversitesi Avrupa
Toplulufu Araştırma ve
Uygulama Merkezi'nde
(ATAUM) başladı.
TEMA'dan ağaç
dikimi
• tstanbul Haber Servisi -
Cumhuriyetin 75. kuruluş
yıldönümü etkinlikleri
kapsamında TEMA Vakfı
ve Orman Bakanlıöı'nın
girişimleriyle başlatılan,
" 10 Milyar Meşe Palamudu
Ekimi Kampanyasf'nın ılk
ekimi, 14 Ekim'de
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel tarafindan Çankaya
Köşkû'nde
gerçekJeştirilecek.
Kampanyaya katıimak
isteyenler, Eribank
Mecidiyeköy Şubesi'nde
24232-351, Ziraat Bankası
Levent Şubesi'nde 4000-2,
Halk Bankası Beyoğlu
Şubesi'nde 66000 ve
Demirbank Merkez
Şubesi'nde 706-0120412-
282 numaralı hesaplara
yapacaklan, en az
1.000.000 liratutannda
havalelerle sertifikalannı
alabilecekler.
II. Çocuk Meclisi
toplanıyor
• tstanbul Haber Servisi -
Türkiye'nin her ilinden
birer öğretmen eşliğinde
ikişer öğrencinin katılımıyla
oluşan "II. Türkiye Çocuİc
Meclisi" 12 Ekim'de
Holiday Inn Otel'de
toplanıyor. Tetra Pak
girişimiyle Milli Eğitim
Bakanlığı'nın himayesinde
gerçekleşecek olan
toplantıya, 80 ilden 160
delege katılacak. Toplantı
sonucunda oluşturulacak
dekJarasyon, 15 Ekim'de
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ve TBMM Başkanı
Hikmet Çetin'e sunacak.
Kontplo davası
• tstanbul Haber Servisi -
Ömer Lütfi Topal'ın
öldürülmesine ilişkin
soruşturmayı yürüten
Sanyer Cumuhuriyet
Başsavcısı Veli Engin
Arslan'ı "Yayın yolu ile
tehdit ettikleri" iddiasıyla
haklannda dava açılan
Mehmet Şehirli ile Topal'ın
sevgilisi Sevda Ince'nin
yargılanmasına devam
edildi. Sanyer 1. Asliye
Ceza Mahkemesi'deki
duruşma tanıklann
dinlenmesi için ertelendi.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi 'Yurttaş Adalet Anyor' kampanyasına etkin katılım istedi
4
Ulkeyi yurttaş temizleyecek'tstanbul Haber Servisi -
ÖDP tl Başkanı Mehmet
Atay, Türkiye 'yi çeteler-
den, yolsuzluklardan ve
mafyadan hükümetin de-
ğil, yurttaşlann kurtarabi-
leceğini belirtti. Atay, te-
miz bir Türkiye isteyen
tüm yurttaşlan "Yurttaş
Adalet Anyor" kampanya-
sına etkin biçimde katıl-
maya ve ÖDP'nin yann
düzenleyeceği şenliğe ça-
ğırdı.
Atay, dün bir grup parti-
liyle birlikte ÖDP Beyoğ-
lu llçe Merkezi'nin bulun-
duğu tstiklal Caddesi Mis
Sokak girişinde yaptığı
açıklamada, Türkiye'nin
Susurluk kazasından bu
yana bir korku filmi izle-
diğini söyledi. Susurluk dü-
ğümünü çözeceğini öne sü-
ren Başbakan Mesut YıJ-
maz'ın, sağında TBMM'deki soygunla
gündeme gelen Mustafa Kalemti'nin, so-
lunda ise ülkücü çete reisi Alaattin Çakı-
cı'yla garip ihşkiler içinde olan Eyüp
Aşık'ın oturduğunu vurgulayan Atay, dev-
let içindeki çeteleşmenin ortaya çıkanlar-
dan ibaret olmadığının iyice anlaşıldığım
kaydetti. Atay, şöyle konuşru:
"Yurttaş, temiz siyaset, temiz toplum,
kirli ve kanlı Uişkilerden annmış saydam
ve demokratik bir devlet özlüyor. Bu özle-
me kirli partileıie ulaşüama>acağuu da gö-
riiyor. Resmi ve sivil çete mensuplannın,
u u İlçe Merkezj'nin bulunduğu tstiklal Caddesi Mis Sokak gjrisinde bir grup partili ile
yapan Atay, temiz toplum isteverüeri "Gökkuşağı İçin Bulusuyoruz" şenliğine davet etti.
siyasal sorumlulann hesap vermesi için
adalet anyor. Bu dıırumda iş temiz ve dü-
riist insanlara, toplumsal muhalefet gûç-
ierine kaldı." Bu çerçevede ÖDP'nin ya-
nn saat 17.00-23.00 saatleri arasında Ab-
di Jpekçi Spor Salonu'nda düzenlediği
"Gökkuşağı İçin Bulusuyoruz" şenliğine
temiz toplum isteyen tüm yurttaşlan da-
vet eden Atay, TBMM'deki partilerin çe-
telerin önüne geçecek güçleri ve niyetle-
rinin olmadığımn anlaşıldığım ifade etti.
Atay, şunlan söyledi:
"ÖDP olarak 3 Ekim - 3 Kasım tarihte-
rinde N urttaş Adalet Anyor kampanyası-
m yürütme karan aldık. Kötülüğün ana-
sı da babası da bu sistenıdir. Susuriuk'la
Ugiliçözümleryerine,havada kasetler uçu-
şuyor. Yurttaş da bunian ya dinliyor ya iz-
Bjor. Birdakika karanhk ey lemlerinin öte-
sine geçip, sokaklarda, salonlarda, alan-
larda buluşup haklamızı aramanın vakti
gekü".
Güvenlik güçlerinin yoğun önlem aldı-
ğı açıklama sırasında ÖDP'lıler sık sık
"Çeteler değU, üretenler yönetsin", "Çe-
telerhalka hesap vcrecek". "Çakıcı istifa"
ve "Ya çete devieti ya demokrasi" slogan-
lan attılar.
Rıdvan Budak
'Siyasetçiye
inanç yitirildi'
tstanbul Haber Servisi - DlSK Genel Baş-
kanı Rıdvan Budak, yeni bir seçime bugün-
kü koşullan yaratan çarpıklıklarla gitmeyi
düşünmenin halka ve ülkeye yapılacak en bü-
yük kötülük olacağını savundu. Budak, "Yol-
suzluklann.çetelerieilişküerin ve irtica>ades-
tek veren vekiJlerin »ariıği, toplumun Meclis'e
>önelikgüvenini ciddi biçimdesarsmısOr" de-
di. Budak, TBMM'nın yeni yasama dönemi-
ne girmesi nedeniyle yaptığı açıklamada si-
yasetçiye inancın yitirildiğini ve siyasetin kir-
letildiğini ifade etti. Budak, bu yasama döne-
minin, geleceğe yönelik önemli değişiklik-
leri yapmakJa yükümlü olduğunu belirterek
bunun ilk adunının, siyasetteki kirlenmenin
hukuksal zeminini hazırlayan dokunulmazlık
ve Memurin Muhakematı yasalannın değiş-
tirilmesi olacağını kaydetti. Örgütlenme ve
düşünce özgürlüğünü çağdaş normlara taşı-
yacak yasa ve anayasa değişikliklerinin ya-
pılmasını isteyen Budak siyasetçilere de şöy-
le seslendi:"Türkiye'ıün çete pisliğinden bir
an önce kurtanlması \e çetelerie ilişki kuran-
iann ağır biçimde cezalandırüması gerekir.
20. dönemin tariheyalnızca çirkinlikJerin do-
ruğa ulaştjğı bir dönem olarak geçmesinden
kurtaruıp demokrasi, hukuk ve sosyal adale-
tin egemen olduğu bir Türkive'nin gerçekleş-
mesinde önemli bir dönemeç olarak anılıp
anıhnaması siyasetçilerin eündedir."
Birdal davasında yine olay çıktıANKARA (AA) - JHD Genel
Başkanı AJan Birdal'a 12 Mayıs
1998'de düzenlenen silahlı saldın
olayını gerçekleştiren ve suça işti-
rak eden toplam 11 sanığın, "cû-
rüm işlemek için silahlı çete oluş-
turduklan, siyasi amaçla adam öl-
düntıoe tam teşebbüste bulun-
duklan \e bu suçlara istirak ettik-
leri" gerekçesıyle, 1 yıl ile 24 yıl
arasında değişen çeşıtlı ağır hapis
cezalanna çarpünlmalan ıstemıy-
le yargılandıklan davanın dünkü
duruşmasmda yine olay çıktı.
Ankara 1 No'lu DGM'de görü-
len davanın bugiinkü duruşması-
na, 7 tutuklu sanık, avukatlan, mü-
dahil avukatlan ve müdahil IHD
Genel Başkanı Akın Birdal ile iz-
leyiciler katıldılar. Duruşmayı, Su-
avi ve Orhan Aydın' ın da araların-
da bulunduğu bazı sanatçılar ile tı-
yatro oyunculan da izledi.
Duruşmada söz alan müdahil
avukatlanndan Ali Rıza Dizdar,
Avrupa İnsan HakJan Mahkeme-
si'nin, heyette askeri üye olması
nedeniyle DGM'lerin tarafsız ola-
mayacağı konusunda bir davada
verdiği karan anımsatarak. bu ge-
rekçeyle yargılamanuı durdurul-
masına kararverilmesini içeren di-
lekçesini okuduğu sırada, sanık-
lardan Cengiz Ersever yerinden
kalkarak küfretmeye başladı. Er-
sever, "Allahsızlar. Başlanm Av-
nıpanıza" dedi. Sanık Semih Tu-
fan Gülaltay ise "Burası Tûrkiye,
sinkaf ederim Avrupanızı, insan
haklannızT diye bağırdı. Ersever
ile Gülaltay, müdahil avukatlan-
nın üzerine yürümek istedi. Diğer
sanıklann da galiz küfürler ederek
avukatlara saldırmak istemeleri
üzerine jandarmalar araya girdi.
Sanıklar, Başkan Mehmet Orhan
Karadeniz'in isteği üzerine zorla
duruşma salonundan çıkan larak,
nezarethaneye götüriildüler. Bü sı-
rada salonda bulunan sanık yakın-
lannın, müdahil avukatlanna laf
atmalan üzerine izleyici taraflar
arasında da tartışmalaroldu. Polis,
olayı büyümeden önledi.
Olaylann yahşmasının ardından
sanıklar tekrar duruşma salonuna
alındılar. Mahkeme Başkanı Kara-
denız, avukat Ali Rıza Dizdar'ın,
"DGM'lerin kuruluşuileilgiB ola-
rak hazuiadığı dflekçesini okurken
tahrik edici konuşmalar yapması
üzerine olaylann meydana geldi-
ği" sözlerini tutanaklara yazdır-
ması nedeniyîe mudahıl avukatla-
n tepki gösterdiler. Müdahil avu-
katlan, yargılamanm durdurulma-
sıyla ilgili talepleri konusunda ka-
rar verilmesini ıstediler.
Başkan Karadeniz'in. bu konu-
da daha önce başka davalarda ka-
rar veriidiğıni, mahkemenin de bi-
lahare karar vereceğini söylemesi
üzerine, müdahil avukatlan bu is-
tekJeri konusunda karar verilmesi
için ısrar ettiler. Karar verilmesi
konusundaki taleplerinin kabul
edilmemesini gerekçe gösteren
Duruşmada söz alan
müdahil
avukatlanndan Ali
Rıza Dizdar,
DGM'Ierleilgüi
AtHM karannı
anımsarması
sırasındjı. sanıklar,
"Allahsızlar. Başlanm
AvTupanıza", "Burası
Türkiye, sinkaf
ederim Avrupanızı,
insan haklarünzT diye
küfürler ederek
müdahil avukatiara
saldırmak istedL
Jandarmalar araya
girerek olayı önledi
Ldeykiler kısmında da
tartişmaiar yasandL
müdahii Akın Birdal ve avukatla-
n ile bazı izleyiciler salonu terk
ettiler. Duruşmada bir tanığın din-
lenılmesinin ardından söz alan sa-
nık avukatlan, müvekkillerinin,
müdahil Akın Birdal'ın vurulma-
sı olayı ile ilgilerinin bulunmadı-
ğını öne sürerek tahliyelerini talep
ettiler. Cumhuriyet Savcısı Nuh
Mete Yüksel de cevabı gelmeyen
müzekkere ve talimat cevaplanrun
bekJenmesini ve tutuklu sanıklann
tutukJuluk halJerinin devamına ka-
rar verilmesini talep etti.
BtRBAKIMA
Turgut Kazan, Erdoğan karannı degerlendirdi
'Meydanlarda adaletdağıtdmaz'
tstanbul Haber Servisi- Eski tstanbul
Barosu Başkanı Turgut Kazan yargı
kararlanna bazı çevrelerin gösterdiği
tepkiyi eleştirerek" Yahıız yargı sizi haklı
buhınca 'Yaşasın adalet' demek yetmez.
Haksızhğınıza karar verOince de adalete
küfretmeyeceksiniz" dedi. Baro Başkanı
Yücel Sayman, Recep Tayyip Erdoğan'la
ilgili karar için "utanç verid'' ifadesini
kullanmadığını belirtti. tstanbul
Adliyesi'nde Çağdaş AvukatlarGrubu'na
üye bir grup avukatla birlikte açıklama
yapan Kazan, Erdoğan'ın cezasının
onanmasmm ardından yapılan gösterilere
değindi. Kazan, mahkeme kararlannın
yanlış olabileceğini, ancak sistem içinde
bu kararlan eleştirmenin, düzeltmenin ve
tartışmanuı başka yollan da olduğunu
ifade etti. Mahkeme kararlan için "sosyal
alanrT yaratılması durumunda sağlıklı
hüküm verilemeyeceğini kaydeden
Kazan, tahrik edilen kitlelerle
meydanlarda adalet dağıtılamayacağını
vurguladı.
Her iki bölgede secmen kütükleri yenîleniyor
KYP veKDP seçimehazırlantyor
DtYARBAKIR(Cumhuriyet)- Kuzey
Iraklı Kürt gruplann ABD'de bir araya
gelerek aniaşmaya varmalaruıın
ardından, KYB ve KDP taraflan seçün
çalışmalanna başladı. Önümüzdeki yıl
haziran ayından Kuzey Irak'ta yapılması
planlanan seçimler için her iki tarafin
kendi bölgelerinde halka kımlik kartlan
dağıttıklan ve seçmen kürüklerinin
yenilenmesi çalışmalanna hız verdikleri
bildirildi. Öte yandan AGtT adına Kuzey
Irak'ta bulunan temsilci Davut
Bakustani 3 gün önce Kuzey Irak'taki
taraflara birer mektup göndererek
çatışmalann durdurulmasmı istedi.
Kuzey Iraklı Kürt gruplannın liderlerinin
ABD'nin başkenti Washington'da bir
araya gelerek anlaşmalan Kuzey Irak'ta
ABD ve tngiltere kontrolünde bir
"federasyBn hükümetinin" kurulmasının
ilk aşaması olarak değerlendirilirken
taraflar, kendi bölgelerinde anlaşmada
öngörülen seçim için çalışmalanru
hızlandrrdı.
UZ YAZIl ORHAN BİRGİT
Tek parti dönemlerinde Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi'nin yasama yıllannın
açılışı cumhurbaşkanlannın nutku ile
başlardı.
Cumhurbaşkanı, aynı zamanda par-
tinin de lideri olduğu için, söylemleri
milletvekillerinin yeni yasama yılında
uygulayacağı politikanın bir çizelgesi
de sayılabilirdi.
1950-60 arasındaki parlamentomuz
çok partili idi ama; çoğunluk sistemiy-
le oluşan Meclis'te iktidar milletvekil-
lerinin sayısal egemenliği bulunduğu
için genel başkan olmasa bile cum-
hurbaşkanının açış konuşmalan yine
de yol ve yön belirîeyici bir direktif gi-
bi algılanabiliyordu.
27 Mayıs'tan sonrasının cumhur-
başkanlan, konumlannı da bilerek bu
geleneği uygulamadılar. Zaten, 1961
Anayasası da öyle bir uygulamaya ye-
şil ışık yakmıyordu.
12 Eylül'den sonra cumhurbaşkan-
lan Meclis karşısında isterlerse yasa-
ma yılını açış konuşması yapma hak-
kını anayasaya dayanarak kullanma
hakkını kazandılar ama; bu söyledik-
lerinin yasama geçirilebilmesi için ye-
terli gücün ellerinde olmadığını da
unutmadılar. Dün Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi'nin kürsüsünde Süleyman
nemirel'in yeni yasama yılını açış ko-
nuşmasını televizyondan izlerken, bu
Demirerin Söyledikleri
konuşmanın büyük bölümünün par-
lamentonun her kanattaki milletvekil-
leri için "bir kulaklanndan girip, öteki-
sinden çıkmaması" gerekecek kadar
yaşamsal olduğunu düşündüm.
Bakınız niçin?
Cumhurbaşkanı, "Siyasette ahlak
kavramının ilkelerdüzeyinden uygula-
maya taşınmasının zorunluluğunu"
söyfediği için.
"Siyasetteahlaktn uluşal birliğin ve
toplumsalbütönlüğün çimentosu" ol-
duğunu da o zorunluğa gerekçe ola-
rak gösterdiği için.
Türkiye aylardan beri çetelerie yatı-
yor, çetelerie kalkıyor. Çete şeflerinin
kimi bakanlaria yaptığı ileri sürülen te-
lefon bantlan elden ele, televizyon is-
tasyonlanndan istasyonlanna dolaştı-
nlıyor. Bir MİT sorumlusunun, bir çete
şefine hakkında düzenlenecek ope-
rasyonu haber verdiği, başka bir MİT
sorumlusu tarafindan ileri sürülüyor ve
yalanlanmıyor. O bantlar, o bakanlar-
dan görev ve ahlak bilincine sahip ol-
duğu söylenenler tarafindan görevden
alınma karannı ortaya koyuyor.
Yani "ahlak kavramının ilkeleri za-
man zaman az da olsa işliyor."
Ama, operasyonu haber verdiği ile-
ri sürülen MİT sorumlusu, hâlâ ser-
best. Hâlâ savcının önüne çıkmış de-
ğil. Dilerse hakkındaki kanıtlan da yok
edebilecek ölçüde uzman olduğu kuş-
kusuz bulunan kimse, belki sadece
emekliliğini isteyerek işin içinden sıy-
nlabilecek.
Niçin?
Bu niçinin yanıtırn, Çankaya gece-
lerinde kendi kendisine kaldığı zaman
Cumhurbaşkanı da ararnış olmalı ki,
dün parlamenterterin huzuruna çıkıp
"siyasette ahlak kavrammı" uygula-
maya taşıyacak yasalann çıkartılması-
nı istiyor.
Demirel yine dünkü konuşmasında
"Organize suçla mücadelede aysber-
gin görünen kısmı üzerinde durulma-
sının yeterii olmadığı"nı söylüyor.
Konuşmasının bu bölümünde he-
men "Bağımsızyargı-hür basın ve si-
vil toplum örgütleri"r\'m varlığının top-
lum için ne kadar gerekli olduğunun al-
tını da çizerek, aysbergin görünme-
yen bölümünü su yüzüne çıkartacak
bu üç gücün önemini vurguluyor.
Yani Cumhurbaşkanı, yargı bağım-
sızhğını önleyen anayasa hükümlerinin
kaldırılmasını istiyor diyebiliriz. Yine
Cumhurbaşkanı'nın, basının yolsuz-
lukları üzerine gitmesini, halkın haber
alma hakkını sağlayacak yasal güven-
celerin yürüriüğe girmesini istediğini
söyleyebiliriz. "Demirel, artık eski De-
mirel değildir ve sivil toplum örgûtle-
rinin güçlenmesinden yanadır" diye
de düşünebiliriz.
O zaman, yine dün sabah bir açık-
lama yaparak yargı bağımsızlığını gü-
venceye alabilmek amacı ile anaya-
sada değişiklik isteyen tekliflerine par-
lamentonun öteki milletvekillerinin de
ilgi göstermesini isteyen DSP Grup
Başkanvekili Metin Bostancıoğ-
lu'nun sözlerini, Cumhurbaşkanı'nın
dünkü konuşmasına ekleyerek Mec-
lis Başkanlık Divanı'nın önüne getir-
mek gerekmektedir.
Demirel, Türkiye'nin içinde bulun-
duğu bunalımlı günlerin tünelinden
çıkmanın bir başka yolu olarak da,
"parti içi demokrasinin geliştirilmesi"
ve "partilerin mali kaynaklannın say-
damlaştınlmasrn gösteriyor.
Hangi sağduyulu yurttaş bu iki ko-
nunun yaşamsal olmadığını söyleye-
bilir?
Dumanı üzerinde bir örnek verelim:
DYP'liler dünkü birleşimin açılışın-
da, yeni salonla ilgifi yolsuzluk savla-
nnın sonuçlandınlmadığını ileri süre-
rek bulunmadılar.
Peki.. Böyle bir karar için kendi grup
genel kurullannda görüşme açtılar mı?
Hayır.
Ama, ABD'de cevelan hallnde bu-
lunan Çiller, öy\e istediği için öylesi
münasip görüidü.
Tıpkı CHP'lilerin, seçimlerin öne
alınması, bu hükümetin aralık sonun-
da istifa ederek yerini düşük profilli bir
kabineye bırakması gibi Deniz Bay-
kal'ın buyruklarının parti meclisinde
bırakınız karar almayı, görüşme konu-
su bile yapılmayışı gibi.
Tamam. Cumhurbaşkanı önümüz-
deki yasama dönemi için pariamento-
ya "Ya bunlarçözüme ulaştınlır. Ya da
ülke daha büyük bunalımlaria kucak
kucağa kalır" türünden açıklamalar
yaptı.
Açık açık, siyasette ahlakın ulusal
biriiğin ve toplumsal bütünlüğün çi-
mentosu olduğunu söylemesinin baş-
ka bir anlamı mı var?
lyi de altı ay sonra seçimleri yenile-
yecek, iki ay sonra hükümet bunalımı
ile karşı karşıya kalacak bir parlamen-
to, bu kadar kısa sürede böylesine ağır
sorunlara nasıl çözüm arayabilecek?
SERVER TANtLLt
Bir Dinozorun Anılanı..
Mîna Urgan'ın Bir Dinozorun Anılan adıyla Ya
Kredi Yayınlan'nda çıkan eserinin aylardır en çok a
tan kitaplar arasında, hatta başında yer alması,
eserin taşıdığı önemin asıl ölçütü değildir; çünkü, sc
konusu listeye geçip de, bir anlığına etkinin arkasır
dan unutulan nice kitaplar olmuştur. Yazann, içind
yetiştiği aile ve ortam; tanıklık ettiği pek tanınmış k
şiler üstüne söyledikleri de, kitaba olan ilginin asıl be
lirteyicisi sayılamaz.
Bu eseri, gözümüzde ilginç kılan ne peki?
Bence şu: Yazann, kendi başından geçen ya da ta
nık olduğu olay ve olgulan, gözlemlerine, izlenimle
rine, bilgilerine dayanarak, kimi zaman kişisel duy
gulannı ve düşüncelerini de katarak anlatırken, yüz
yılımıza ve Cumhuriyet Türkiyesi'ne kaynaklık eder
büyükfikrîve sosyal ilke ve değerleri göz önünde tut-
ması; olan bitene, onlann ışıgında bir eleştiri getirme-
si; "çürüyüp dökülen"in yani sıra, "diri ve sağlam'
kalanı işaret edip gözlerimizin önüne koymasıdır. Ba-
yağılaşan bir dünya ortamında, gitgide çözülen bir
toplumda, birinin çıkıp bunu yapması gerekiyordu.
Mîna Urgan, bu önemli rolü üstlenmiştır.
Boytece, Bir Dinozorun Anılan, "anı" olmanın çer-
çevesini çoktan aşmıştır. Okuyup geçemeyeceği-
miz, gözardı hiç edemeyeceğimiz bir "icmal'"dir önü-
müzdeki ve yüzümüze tutulmuş bir "ayna"...
•
Hemen hemen bütün temel sorunlara değiniliyor
söz arasında: Yaşlılığın sorunlanndan alışkanlıklara,
kadın sorunundan ötanaziye, kentçilikten tiyatronun
anlamına değin can alıcı nice konu da ele alınıyor.
"Uydurma bir demokrasi"nin başımıza açtığı felâ-
ketler de anlatı\ıyor sırası gelmişken: Struma gemi-
sinin başına gelenler; variık vergisi; "memlekete ege-
men olmaya başlayan barbariığın birpatlaması' ola-
rak 6-7 Eylül olaylan; kanlı pazar, Denizler'in asjlma-
sı, 1982'de "Cuntanın faşistanayasası "nin neredey-
se bütün memleketçe kabul edilmesi, yazann "u-
tanç günlerim" dediği bu olaylan hatırlayıp da aynı
utanca katılmamanız mümkün müdür?
Ama katılmayanlan da göreceksiniz çevrenizde.
27 Mayıs için yazar, "ömrümün en mutlu günü" di-
yor; çünkü 27 Mayıs, hiçbir şey yapmasa, bu toplu-
mun bugüne değin gördüğü en demokratik anaya-
sayı yapmıştır. Ancak öyle de olsa, Demokrat Parti
hayranlığına ve aynı çizgiyi -daha da bayağılaşarak-
sürdüren Özal meddahlığına bugün de soyunanlara
rastlayacaksınız.
Mîna Urgan'ı çağdaş, cumhuriyetçi ve her konu-
da insanca tavra götüren nedir?
20. yüzyılda gelip durduğu saf: Yani sol'da oluşu,
sosyalizme inanması, daha da açıkçası komünistli-
ği! Bütün bunlar, hümanizmayla iç içe onun gözün-
de. "Solculuğum hep arttı" diyor bir yerde.
Nasıl artmaz olur?
Onca felâket, yoksulluk ve haksızlık ortamında,
onlan unutup da kişisel mutluluğun arkasından koş-
mak bir "kepazelik" değil de nedir?
"Consensus" güzel, "hoşgörü" âlâ: Ama kiminle
ve kime karşı?
Irkçıya, faşiste, liberal ekonomiye sırtını dayâyan
soyguncuya, köktendinci yobaza, demokrasiden işi-
ne geldiği kadanyla yararlanıp özünde demçkrasi
düşmanı olan hinoğluhine niçin hoşgörü? ...
;
. "4
Nasıl "consensus" olabilir böyleleriyle?'"'
0
'"'"-"
Nasıl mücadele etmezsiniz bu tür yaratıklarla?
Ve yazar, bağlandığı ilkeleri sıralıyor: "Ben tarafsız
değilim. Açık seçik taraf tutuyorum. Yobazlığa kar-
şıyım, ırkçılığa karşıyım, gericiliğe karşıyım. Insanla-
nn sömürülmesıne ve savaşa karşıyım. Sosyalizm-
den, sevgiden, kardeşlıkten, aydınlıktan yanayım."
Işte Mîna Urgan'ın kitabına binlerce okuyucunun
koşmasının altında asıl yatan!
Bu her şeyiyle, en başta da politikasıyla çürüyüp
kokuşan toplumda, asıl gerçeklerin altını, bir yaşam
serüveninin öyküsü anlatılırken çizip dobra dobra
konuşan sesi anyordu insanlar. Onümüze çıkanlan
sahtetannlann, onlann sahtedeğerierinin üstüne yü-
rüyen bir "put kıncı"y\ bekliyorduk.
Mîna Urgan, kitabryla bunu yapıyor.
Sürükleyici anlatışıyla, saygın kişiliğiyle, derin kül-
türüyle, inandıncı içtenliğiyle.
Ve eşine pek az rastlanan cesaretiyle...
Gençler, bu kitap başta sızi ilgilendiriyor; öğret-
menler, sizlerden daha yaşlı, giderek daha deneyim-
li bir meslektaşınızdır karşınızdaki, onu okuyunuz ve
okutunuz; tiyatrocular, bu "epik" konuyu sahneye
çıkannız; sivil kuruluşlar, paneller ve sempozyumlar
düzenleyiniz onun üstüne!
Yani, bir şeyler yapınız sizler de.
Bu kitap önemli, çünkü konusu ve çağnsı önem-
li...
ÇAKICI BANTLARI YARGIDA
Yavuz Ataç'a
soruşturma
AJVKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Savcılar, ba-
sında her gün yenisi çıkan
"çete kasetteri"nde adlan
geçenlerle ilgili ilk soruş-
turmayı, MlT'ten emekli-
ye aynlan YavuzAtaç hak-
İcmda başlattılar.
Ankara Cumhuriyet
Savcılığı, MÎT'in eski
Operasyonlar Daire Baş-
kanı Yavuz Ataç'la ilgili
olarak Çakıcı ile telefon
görüşmeleri konusunda
sonişturma başlattı. Gaze-
te ve televizyonlarda ya-
yımlanan haberleri ihbar
kabul eden savcılığın, ge-
lecekgünlerde Ataç'ın ifa-
desine başvuracağı öğre-
nildi.
Emniyet Genel Müdür-
lüğü'nden bir istihbarat
yetkilisi, Çakıcı olayında
savcılann şimdiye kadar
istemeyerek sessiz kaldık-
lannı belirterek "Çünkü,
olayda ismi geçenlerin bir
kısmı MİT mensubu, bun-
lar hakkında soruşturma
açılmasına Başbakanhk
izin vermez, Bir kısnunın
dokunulmazlığı var, bir
kısmı da Memurin Vluha-
kemat Yasası'oa tabi. Sav-
cılar. açacaklan soruştur-
madan sonuç alamay acak-
lannı bildikleri için sessiz
kalmayı yeğiediler.'' dedi.
Çakıcı'nin, yıllardır kir-
lı işlerin içindeki bir kişi
olduğunu ve çek-senet tah-
silat işlerinde bazı çevTeler
tarafindan taşeron olarak
kullanıldiğmı kaydeden is-
tihbarat yetkilisi şunlan
söyledi:
"Şimuiböyle birinsanuı
kaüap temiz toplum iste-
mesi çok komik. Temiz
toplum istiyorsa eğer, şim-
diye kadar hangi ihalelere
girdiğini, hangi özeüestir-
meyi ucuza kapatnğını,
kimlerin canını yaknğını,
hangi işadamı ve politika-
cılarla birlikte iş yapbğuu
açıklaması gerekir. Çakıa
şu anda korkunç bir serve-
tesahip veyıllardır yurtdı-
şuıda yaşıyor. Bunlann
kaynagı nereden geliyor?
Paratransferi nasılvekim-
ler tarafindan yapüıyor?
Kendisi veyakuı çevresi va-
sıtasıyia basuıa sızdırdığı
kasederie kamu<nunu ya-
nıltmaya çalışıyor. Aynea
neden Çakıa Ue yalan iliş-
kisi olduğu ortaya çıkan
Mehmet Ali Yılmaz, Enis
Sülün ve Mehmet Koca-
baş'ın üzerinde kimse dur-
muyor? Çakıa BelçikaUa
çok yakın arkadaşı olan
Osman Nuri Van'ı neden
öldürdü? Kimse bunu
araşurmryor."