Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
I6EKİM 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Y/önetmen Robert Redford son filminde 'esas oğlan' rolünde ama başrol atm ve doğanın
Esld Bah'ya adanınış güzeflemeSoguk, karlı bir havada at ge-
îintisi yaparken, hiç umulmadık
jir ka-za sonucunda yakın arka-
laşını kaybeden 14 yaşındaki
3race McLean'in (Scariett Jo-
tıansson) bir bacağı kesilir, sev-
2,ili atı Pilgrım de yaralanır.
Dlümcül kazanın hayatını ka-
•arttığı genç kızı, onun gibi fizik-
>el ve psıkolojik bakımdan ağır
jekilde yaralanan atıyla sürege-
len ilişkisinin bozulması yıkar.
Hayata küsen Grace'in seçkın
Dİr derginırı genel yayın yönet-
meni olan. sürekli meşgul anne-
si Annıe (Kristin ScottThomas).
Dİdürülmesine izin vermediği.
kazadan ötiirü iyice hırçınlaşıp
huysuzlaşarak yüzü korkutucu
bir hale gelmiş olan atm. kızının
lyileşmesındeki öneminın far-
kındadır.
Kocasının (Sam Neill)da ona-
yını alarak, kazanın verdiği ha-
>aıia çevresine tehlike saçan. nef-
ret dolu bir ata dönüşmüş Pilg-
rim'i tedavi ettirmek üzere, atla-
nn 'kulağına fısıldamayı bilen',
dilinden anlayan ve ruhlanru oku-
yan namlı bir uzmana başvurur.
»rup soruşturarak buldugu. New
York'tan kalkıp, at uzmanı efsa-
nevi kovboy Tom Booker'ın (Ro-
bert Rfidford)MontanaT
daki çift-
liğinin yolunu protez bacaklı kı-
a ve atıyla birlıkte tutar Annie.
vOk geçmeden Grace"le Pilgrim
ılişkisi düzelmeye yüz tutarken,
Ajınıe de küçüklüğünde atlarla
Dirlikte uyumuş, hayvanlarla ıyi
ınlaşan. dertlerine derman olan
Vlontanalı. huzur ve sevgi dolu
/aşlı kovboya kesilir, araiannda
Dİr aşk kıvılcımlanır...
Beyazperdede 35 yılı devir-
niş, yıllann aktörü \ e yönetme-
The Horse
VVhisperer/
Yönetmen: Robert
Redford / Senaryo:
Eric Roth, Richard La
Gravenese / Kamera:
Robert Richardson /
Müzik: Thomas
Nevvman / Oyuncular:
Robert Redford,
Kristin Scott Thomas,
Scariett Johansson,
Sam Neill, Dianne
Wiest, Chris Cooper,
Don Edvvards / ABD
1997 (UIP)
nı Robert Redfordun ılk kez
kendini yönettiği beşinci filmi
"The Horse VVhisperer - Atlara
Fısıldayan Adam"ı AFM Ma-
yadrom'un lüks koltuklannda
seyrederken Amerika'nın o es-
ki vahşı Batı'sının geleneksel de-
ğerleri üşüştü başımıza. görkem-
li doğa manzaralan ve güzel gö-
rüntülerle birbirine kanşarak. Za-
ten kalpten bu yöreye ait olan, za-
man buldukça Utah'daki çiftliğin-
de ata binen Robert Redford gi-
bi bir çevrecinin böylesi bir film
çekmesi çok doğal.
Bildigimiz Sundance Kid'in
yüreğı hep böylesi. vvestern'e öz-
gü temalarla doludur, George
Ro> Hill'in o unutulmaz "Butch
Cassidy and Sundance Kid" fil-
minden (1969) beri. Şaşırtıcı
olan. Redford" un ilk kez bir best-
seller romandan uyarlama yap-
maya gınşıp başrolü de üstlen-
mesi. Ustadıneski Batı'yaadan-
mış bir güzelleme niteliğinde.
üç saate yakın bir süreye yaydı-
ğı "The Horse VVhisperer-Ada-
ra Fısıldayan Adam"ı, birkaç
mevsim önce Brad Pitt'in varlı-
ğı sayesinde seyrettiğimiz. yine
Montana'da çektiği, 1992 yapı-
mı "A River Runs 1 hrought it-
Bizi Ayıran Nehir"ın çızgısinde.
Sarsıcı bir kaza sahnesiyle açı-
lan fılm, oldukça uzun tutulmuş,
hasta, yaralı bir atla, sakat, bu-
nalımlı genç kız sahibesinin çev-
resinde, alttan alta gelişen bir aşk
hikâyesini anlatıyor özetle, mo-
ledramın bildik sulanna yelken
açarak.
Büyük vvestem geleneğıne bağ-
lı, romantik bir öykü boyutlann-
da seyreden "Atiara Fısıldayan
Adam"ın kahramanlan, doğa-
nın göbeğinde. acık hav ada gem
vuramadıklan duygularını koy-
verip dolu dolu yaşayarak teda-
vi oluyorlar. Özel yeteneğiyle at-
lan dınleyip iyileştiren Tom, es-
ki batının günümüzdeki temsil-
cisi, yakında nesli tükenecek cins-
te, eski toprak bir kovboy, hâlâ
mevsimlerin ritmiyle yaşayan.
Her şeyi bildiğini zanneden, şe-
hirli ukala Annie'yse yenilgi ka-
bullenmez. enerji küpü. hırslı bir
gazetecı-editör. Doğa. Annie'ye
iyi geliyor, ışini kaybetmesine
rağmen yeniden kızını kazanı-
yor, kızı da atını. Westerne özgü
kötü adamlann. vumruk darbe-
lerininfilanveralmadığı, yoğun
bir romantizmin de sindiği, In-
giliz yazar Nichoias Evans"ın çok
satan romanından uyarlanmış
film, sade, ağır, rahvan bir tem-
poda akjyor baştan sona. entri-
kasız tarafından. Hiç de kusur-
suz olmayan Tom için 'kötü
adam'in yaşlılık olduğunu, Gra-
ce'e yaşlanmaktan korktuğunu
söylerken duyumsuyoruz, Ro-
bert Redford'un eldiven gibi üs-
tüne geçırdiği Tom karakteriyle
özdeşleştiği filmde.
At-doğa sevgisi malum, yö-
netmen-oyuncu Robert Red-
ford "un uzman at eğitimcileri-
nın danışmanlığında özenle çek-
tiği. Oscarlı kameraman Robert
Richardson'un nefis görüntüle-
riyle bezeli, sevgi ve duygusal-
lıkla sanp sarmalanmış. seyirci-
yi romantik gelgitlerin girdabı-
na çeken "Atlara Fısıldayan
Adam"da. "lngilizHasta''ylaün-
lenen Kristin Scott Thomas'la
küçük Scariett Johansson da fil-
mi sürükleyen oyuncular, Red-
ford'la birlikte.
Sinema tarihinde insan-at iliş-
kisi ve dostluğu üstüne yapılmış
filmler zincirine yeni bir halka ek-
leyen '"Atiara Fısıtavan AdanTın,
ıki yıl önce seyTettiğimız "Şi-
ke"yı en iyi filmi saydığımız,
farklı anlatımlan görüntüleyen
yeni yönetmenlere fırsat sağla-
yan, Amerikan Bağımsız Sine-
ması'nın kalesi Sundance Film
Festivali 'ne başından beri kol ka-
nat geren, 62 yaşındaki oyuncu,
yapımcı, yönetmen Robert Red-
ford'un filmografisinde çok bü-
yük yeredineceğini zannetmesek
de, sinemaseverlerin ilgisini çe-
keceği kesin. Öncelikle katıksız
Robert Redford hayranlan için.
Baba-oğul mu can düşmanı mı?
Antal>a Altın Portakal Ulusal Film Yanş-
•nası yüzünden görmekte geç kaldığım, bu yı-
ın en iyi yabancı film Oscar'mı kazanmış Hol-
anda yapımı 'Karakter'. 1959 doğumlu. eleş-
ırmenlücten TV dızı yönetmenligıne atla-
/an, okullu sinemacı Mike Van Diem'in se-
ıaryosunu Hollandalı yazar F.Bordewijk'ın
Dreverhaven ve Katadreuffe'( 1928) ve 'Ka-
•akter' (1938) adlı romanlanndan uyarladı-
\ı sıradışı bir Avrupa filmi. Son iki yılın ya-
ışma-ödül rekortmeni olup. Cannes'dan San-
a Barbara'ya kadar uzatılacak yığınla ulus-
ararası festivalde alkışlanmış, ödüllere bo-
vulmuş 'Karakter', 1920'li yıllarda Rotter-
lam'da geçiyor.
Gaddar tefeci ve insafsız mübaşir Drever-
ıaven'in (Jan Decleir) basit. suskun, katı.
ıma onurlu temızlikçi kadın Joba KLatadre-
ıffe'le (Betrv Schuurman) bir gecelik, kaça-
nak bir ilişkisi sonucunda dünyaya gelen Ja-
:ob Willem'in (Fedja Van Huet) ağzından
ınlatılan 'Karakter', büyüyüp nefret ettiğı
)abası kadar hayatta başanlı olmayı hedef-
eyen, yalnız, sevgisiz büyümüş, donuk. tu-
uk, ama alabildiğine hırslı Jacob'un uzun
/ıllara yayılan hikâyesini anlatıyor. Kabaca
Amacın için sonuna kadar mücadele et!' il-
cesini benimsemiş yoksul Jacob, annesi ta-
Character / Yönetmen: Mike
Van Diem / Senaryo: Laurens
Geels, Ruud Van Megen, M. Van
Diem / Kamera: Rogier Stoffers /
Oyuncular: Fedja Van Huet, Jan
Decleir, Betty Schuurman,
Vıctor Löw, Tamar Van Den Dop,
Hans Kesting, Lou Landre,
Bernhard Droog / 1997 Hollanda
(Belge Film)
rafından evlilik önerisi reddedildiği için ol-
sa gerek. nüfuzlu babasının ilgisizliğine ay-
nı tepkıyle karşılık verir ve baba sevgisinden
yoksun büyür. Annesinin eve pansiyoner al-
dığı komünıst eğilımlı Jan Maan'la (Hans
Kesting) ağabey-kardeş ilişkisini sürdüren
Jacob, mücadelecı karakterini aynen aldığı ba-
basının engellemelerine karşın bir baltaya
sap olma savaşımından galip çıkar. Aslında
babası onu kendıne karşı yıllarca kışkırtarak
hayatta güçlü olmasını sağlamıştır. Hukuk
eğıtimine kararkılıp çalışma hayatında ilk ve
son aşkı olacak Lorna'yla (Tamar Van Den
Dop) karşılaşıp hûsrana uğrayan Katadreuf-
fe'ün baba^ıylaçatışması, baba katiHiğiyle suç-
lanmasma kadar sürecektir...
Birkaç yıl önce kadın yönetmen Maıieen
Gorris'in yine en iyi yabancı film Oscar'ıy-
la taçlandınlmış güzelım filmi '.\ntonia'yla
gündeme giren ve Jos Stelling gibi meraklı-
sının lstanbul festivalinden tanıdığı usta yö-
netmenlerle, 'Kızkardeş' gibi Altın Lale ka-
zanan filmlen çıkaran Hollanda sinemasın-
dan çıkagelen, çatısı sağlam çatılmış, Dosto-
vevski'yi çağnştıran karakterleri özenle işlen-
miş ve görsel bakımdan usta işi bir düzey
tutturmuş, karanlık, kasvetli. ama aynı za-
manda dolu dolu, sıkı bir fılm 'Karakter'. Ka-
meraman Roger Stoffers" in Flaman resmin-
den kaynaklanan ışık-gölge ONimlanndan ge-
çılmeyen bu filmin klasik ve düz anlatımı, tek-
düze bir çizgide seyrederken finale doğru
belirgin bir gerilıme bürünüyor. Mike Van
Diem'in geleceği parlak bir yönetmen oldu-
ğunu kanıtlayan 'Karakter'de, merakJısının
'Antonia'dan hatırlayacağı Jan Decleir de ha-
rikalar yaratıyor baba Dreverhaven'de.
Oyuncu âlemine bakan,
şirin bir 'Indie'film
The Real Blonde /
Yönetmen, senaryo:
Tom DiCillo /
Kamera: Frank Prinzi
/ Müzik: Jim Farmer
/ Oyuncular:
Matthevv Modine,
Catherine Keener,
Maxwell Caufield,
Bridgette VVilson,
Daryl Hannah,
Elizabeth Berkley,
Kathleen Turner,
Christopher Lloyd,
Denis Leary, Steve
Buscemi, Buck
Henry/1997 ABD
(Ozen Film)
Iki yıl kadar önce, sette yaşa-
lan aksiliklerden ötiirü sinirle-
i iflas etmış fılm yaratıcısının
^enel ruh halini ifade eden 'Ma-
•k Depresir adıyla seyrettığı-
nz 'Living in Obttvion'un. ba-
•^rnsız sınemanın bütün kahn-
»ıçekmiş 'Indie' yönetmeni Tom
ICiBo. bu hafta gördüğümüz
CerçekSanşın'da. kendine öz-
^i, mizahi, pınltılı ve alçakgö-
»illü tarzını sürdürüyor yine.
•9l'de Brad Pitt'ı lanse eden
J»hnm Suede". çekim setinden
hir bozucu manzaralar sunan
'Living in Oblivion' ve bir türlü
göımek kısmet olmayan 'Boxof
Moonlight'tan sonra festivalle-
rın müdavimi kesilen DiCil-
lo'nun dördüncü filmi 'Gerçek
Sanşın'. Bir kez daha. iyi bildi-
ğı kendı çevresıni. otobıyogra-
Fık gözlemlerle anlatmaya soyu-
nan DiCillo. yine Manhattan'da-
ki film-TV-kJip-reklam âlemın-
de rol beklerken ekmek davası-
na garsonluk filan yapan ışsız
oyuncular. zorba casting yöne-
tıcileri. makyözler. ruh doktor-
lan. pembe dizi personeli, vb. gi-
bi tipleri ve düştüğü komik du-
rumlan aktanyor.
Çoğu yönetmenin eşi dostu
olan parlak bir oyuncu kadrosuy-
la destekli, oyunculann âlemi-
ne kamera tutan bu "Indie' film,
yapay, sahte bir dünyada tutun-
maya çabalayan yitik kahraman-
lan, esprileri ve dokundurmala-
nyla meraklısının kesinlikle ka-
çırmaması gereken bir fılm so-
nuçta. 'Manik DepresiT kadar
başanlı değilse de ilginç nitele-
mesini hak ediyor 'Gerçek Sa-
nşın'.
YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR...
The Truman Show
Son yıllarda Box Offıce şampi-
yonu komedileriyle ünlenen, Holly-
vvood'un günümüzdeki en parlak
komedyeni Jim Carrey tarafından
canlandınlan, 30'lu yaşlanndakı
Truman Burbank'm haberi olmak-
sızuı, bütün hayatının 24 saat ara-
lıksız yayımlanan bir pembe dizı-
de ekrana getirilmesini konu edi-
nen The Tnıman Shovv, yeni gös-
terime giren filmlerin en
önemlilerinden biri.
1980'li yıllardaki The
Year Of Living Dangero-
usly, Witness ve özellikle
Dead Poets Society (Ölü
OzanlarDernegi) gibi film-
leriyle çıkış yapan, başan-
smı 1993 yapımı Fearlessie
de sürdüren Avustralyalı
yönetmen MerV^ör'ın son
filmi The Truman Shovv,
Jim Carrey'nın çok boyut-
lu komedyen performan-
sıyla destekli, keyifli, neşe-
li, güldürürken ayru zaman-
da düşündüren, özgün bir
komedı.
Tıpkı Tom Hanks'in Forrest
Gump'ı ya da Being There'de Pe-
ter Sellers'ın ölümsüzleştirdiğı
ChanceGardnergibi beyazperde-
nın en naıf karakterlerinden bın
olan Tnıman Burbank'm yaşamın-
da, nefis günbatımı manzaralann-
dan insan ilişkilerine kadar her şey
aslmda önceden hazırlanmış bir
koreografiden ibarettir. Hayat do-
lu kansı (Laura Unney). en iyi ar-
kadaşı ve yaşlı annesi bile aslında
performanslarını en iyi biçımde
sergilemeye çalışan oyuncular gi-
bidir. Ratıng kurdu bir TV yapım-
cısının (Ed Harris) yıllardır sürek-
li yayımlanan ve rating rekorlan
kıran programmın kahramanı Tru-
man. öldüğünü zannettıği babası-
nın beklenmedik biranda ortayaçık-
masıyla hayatını çevreleyen ger-
çeği aşama aşama keşfetmeye baş-
lar...
Eleştırmenlerce son vıllann en
çarpıcı ve 'cooT Amenkan filmle-
rinden biri sayılan The Truman
Shovv. günümüzdeki medya çılgın-
lığına ilişkin başanlı bir Peter We-
ır taşlaması.
Kaçıklık Diploması
Sinemamızın deneyimli yönet-
menlennden Tunç Başaran'ın ya-
zar Ayşe NO'in otobı>ografik ro-
manından perdeye uyarladıgı Ka-
çıklık Diploması, Antalya Festiva-
li "nin hemen ardından göstenme
giriyor bugün. Manik depresif bir
kadmın hayata dönüş çabalan ola-
rak özetlenebılecek Kaçıklık Dip-
loması öncelikle başanlı oyuncu-
luklanyla ve Ertunç Şenka>"tn Al-
tın Portakal Ödülü kazanan görün-
tüleriyle ilgi çekiyor.
Variıklı bir ailenin kızı ve koyu
bir Atatürkçü olarak yetişmiş, bir
otomobil kazasında çocuklannı
kaybedince üzüntüsünden giderek
kafayı üşütüp manik depresyon
krızlerine yenik düşerek kliniğe
kapatılmış, sosyalist geçinen asa-
lak kocasından (Selçuk Yöntem)
hiçbir anlayış görememiş Nur'un
(Ayda Aksef) seyri zorlu. dramatik
öyküsünü anlatanfilmi,Antalya'da
hakkının yendiğinde hemen hemen
herkesin birleştiği Ayda Aksel sü-
rüklüyor baştan sona.
Sinemamızda şimdiye dek
deliliğe ilişkin yapılmış en
saygın ve ilginç filmlerden
biri niteliğindeki Kaçıklık Dip-
loması, son Antalya Altın Por-
takal Ulusal Film Yanşma-
sı'nda en iyi üçüncüfilmse-
.çilmişti. Avni Tolunay Jüri
Özel Ödülü'nü kazanarak.
Dark City /
Cizemli şehir
4 yıl önce başroldeki Bran-
don Lee'nin setinde kaza so-
nucu öldüğü The Crovv fil-
miyle dikkati çeken, klip-rek-
lam yönetmenliğinden yetişme.
Avustralya asıllı Akx Provas, Dark
City-Giremli Şehir'de. yitirdiği bel-
legini yeniden kazanmaya çalışan
\e hayali yaratıklarla mücadele
eden John Murdock'un (Rufus Se-
weD) öyküsünü anlatıyor. Başrolle-
rinı Rufus Sewell. Kiefer Suther-
land, Jennifer Connelh \e VVilli-
am Hurt'un paylaştığı Dark City-
Gizemli Şehir, Kafka romanlannı
çağnştıran, kasvetli. gizemli bir şe-
hirde geçen bilimkurgusal bir fan-
tastik fılm denemesi.
Özellikle türün meraklısına hi-
tap ediyor Dark City-Gizemli Şe-
hir.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Biraz Bakire
Sosyetemizin gözbebeği bir hanım kızımız, ge-
çenlerde yaptığı bir röportajda "Ötekilerle kıyasla-
nınca ben bakire sayılınm" demiş.
Yani "biraz" bakire...
Zaten, yolsuzluk suçlamaları ile karşılaşan nice
işadamı, bu suçlamalara karşı "Ötekiler kamyon-
lagötürüyor. Onlann yaptıklanyla kıyaslanırsa, ben
süüen çıkmış kaşık sayılınm" demiyor mu?
Yani "biraz" hırsız...
Ya mafya ile bütünleşmekle suçlanan büyükle-
rimiz? "Başka ülkelerde olmuyor mu? Onlannki-
nin yanında bizim mafyamız çocuk oyuncağı ka-
lır" demiyorlar mı?
Yani "biraz" mafya...
Zaten, aydınlanmız da "biraz" demokrat degil mi?
Kadınlarımız "biraz" bakire olsa ne yazar?
• • •
Bugün size medyadan ve sanatçılanmızdan bah-
sedecektim aslında. Tabii ki, gerçek sanatçılar-
dan, yani kedilerden söz etmiyorum. Onlar med-
yatik değil ne de olsa...
"Medyatik" olmak için "biraz" bakire, biraz da
"mafyatik" olmak lazım biliyorsunuz. Işte, herşey-
den "biraz" takılan bu arkadaşlara medyamız ba-
yılıyor. Hangi kanalı çevirseniz onlar.. hangi gaze-
teyi açsanız gene onlar...
Geçenlerde, A Takımı'nın, hayat kadınlannı ko-
nu almayan nadir programlanndan birinde, sanat-
sal bir tartışma vardı. Kedi merakı işte, ben de ta-
kıldım.
Konu: Muazzez Abacı'nı.n, Zeki Müren'le yap-
tığı 'sanal' düet. Yani iki sanatçıyı elektronik ortam-
da yan yana getirerek yapılan klip. Tartışma, bu mon-
tajın yapılmasının döğru olup olmadığı üzerinde
odaklaşıyor.
Tartışılabilir elbet. Çünkü, işin içinde bir sanat-
çının sesini ve görüntüsünü onun izni olmadan
kullanmak var. Bana kalırsa, bal gibi de yapılır. Ta-
bii, mirasçılarına telif hakkını ödemek kaydıyla.
Beni rahatsız eden, başka bir şey: Sanatçılan-
mız paradan başka bir şeyle ilgilenmiyor. Kim kim-
den üstünmüş, kim kimin sırtmdan para kazanıyor-
muş... "Milyonlar götüren arkadaşlann yanında
ben bir'ekstra'lık para kazandım"^üründen sanat-
sal konuşmalaryapılıyor. Yaratıcılığa değgin birtek
cümle yok. Hele hele Türkiye'nin gündemi kimin
umrunda?
Mafya ile bütünleşen senmaye çevrelerine ve
politikacılara karşı sanatçılann birtepkisi yok mu?
Yoo...
Sanatçı haklannı insan haklan bağlamındaeleal-
mak kimsenin aklına gelmez mi? Gelmiyor işte. İn-
san haklan kaç para?
Ya dünyada olup bitenler hakkında sanatçılan-
mızın söyleyecekleri?
Mesela, Avrupa solda bütünleşirken, bizim sol
partilerin bir türlü bir araya gelemeyişinden sanat-
çılar ne düşünüyor?
öyle bir meseleleri yok...
n Sanatçılar Dİarak el ele verelim, sol partilere ^ve
tabii en başta, birleşmenin önünde aslanlar gibi du-
ran Ecevyit'lere- çağnda bulunalım, baskı grubu oluş-
turalım, kamuoyundaki prestijimizi kullanalım, sus-
kun ve çaresiz bekleyen aydınlara öncülük yapa-
lım diyecek değiller ya...
KADER'de biıieşen kadınlar ya da "Temiz Top-
lum" için bir platform oluşturan sivil toplum örgüt-
lerini ömek almak, sanatçılarımızın (kuşkusuz, top-
lumsal sonjmluluğunun bilincindeki 'birkısım'sa-
natçıyı kastetmiyorum) aklına gelmiyor bir türlü.
Bu konudaki sorumluluğu tümüyle sanatçılara
yüklemenin haksızlık olduğunu, medyamızın cid-
di sanat tartışmalarına yer venmekte ne kadar gö-
nülsüz olduğunu da biliyoruz elbette.
Peki, medyamızın ilgi alanına giren hiç mi sanat-
çımız yok?
Var... "En büyük sorunu ergenlik sivitceleri" olan
mankenler, asker kaçağı şarkıcılar ve "Türkiye
Cumhuriyeti'nin 75. yıldönümü nedeniyle" ülke-
mizde konserier veren Ricky Martin var...
Ama, hiçbiri Avşar kızımızın poposunu sokan an
ya da Ajda'nın ayak paımağını dişleyen fare ka-
dar 'medyatik' değil...
• • •
Bizim kanallann sanatsal tartışmalarından sıkı-
lıp Fransız kanallarına geçiyorum. Orada da bir
tartışma var. Adamlar oturmuşlar, neyi tartışıyorlar
biliyor musunuz?
"Mallarme ile VVhitmanVn ilkkez Pariste Poe'nun
mezan başında karşılaşmalarını"... "Köprüde Lu-
lu" adlı filmiyle başanlı bir yönetmenlik sınavı ve-
ren ünlü Amerikalı romancı Paul Auster sanat üs-
tüne son derece güzel değerlendirmeler yapıyor.
Bizim medyamızda böyle tartışmalara yer yok-
tur...
Bizim medyamızda da sanat vardır, ama "bi-
raz".
Sanatçılarımızın "biraz" zengin, "biraz" seksi,
"biraz"üa Özal'cı olanları tercih edilir.
Bizim medyamızla medyatik sanatçımız müthiş
bir uyum içindedir.
Al gülüm, ver gülüm.
• • •
Bu arada, "yandı gülüm keten helvası", ama kim
farkında?
BUGUN
• .\KSAX\T'ta saat 12.30'da laser discten Ray
Chartes 'The G«nius of Soul', saat 16.00'da Okây
Temiz'le söyleşi, saat 18.30'da ise Duke EUington
'Echoes of duke EUington VoLI' laser discten caz
konseri yer alıyor.
• BEKSAV'da saat 18.30'da Stanley Kubrick'in
yönetmenliğini yaptığı 'Spartaküs' adlı film
izlenebilir.
• TARANTA BABU KÜLTÜR ve SANAT
MERKEZİ'nde 15.00-21.00 saatleri arasmda
Melda Onuralp'in imza günü yer alıyor.
• BELGESEL SÎNEMACILAR BtRLİĞİ'nde
'Fırat Göl Olurken' adlı belgesel film saat 13.00'ten
başlayarak saat 19.00'a kadar her saat başı
gösteriliyor.
ÜÇ KUŞAK CUMHURİYET SERGİSİ ETKİNLİKLERİ
BLGUN
• Tarihi Darphane Binalan'nda devam eden
etkinlikler çerçevesınde saat 11.00'de yaratıcı drama
çahşması ve belgesel gösterimi. saat 14.00'te yine
yaratıcı drama çahşması, saat 21.00'de ise Cihat
Aşkın, M. Ensari keman ve piyano resitali yer alıyor.