Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 1998 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
YOK Dayatmacılığı...
Prof. Dr. MAHMÜT ÂDEM Ankara Cniversitesi
4
9. ve 50. koalisyon hükümet-
lennin protokol ve programla-
nnda temel ilke, 12 Eylül as-
keri yönetimi döneminde ka-
bul edilmiş olan başta anaya-
sa olmak ûzere tüm antide-
mokratik yasal hükümleri kaldırmak,
böylece demokrasiyi tüm kurum ve ku-
rallan ile ışletmekti. Bu konuda 50. hü-
kümet protokolünde aynen şöyle denil-
miştir:
Anayasa hükümleri de dahil demokra-
tikleşmenin, çağdaş. değeıierin önünde
duran bütün engeller avıklanacak ve bir
an önce kaJdınlacakür...
Üniversiteler büimsel veyöoetseiözerk-
liğe kavuşturulacakür. 49. koalisyon hü-
kümeti programında da, "YÖK sistemi
kaldmlacak, ünh ershe özerk otecakür"
deniliyordu. YÖK, kuruluşundan 16 yıl
sonra bugün hâlâ yerinde duruyor.
55. hükümet koalisyon protokolünde
de aynen şöyle denilmektedir:
Dtmokrasimizin eksiklikierini gider-
mek içüı gerekü düzenlemeler yapdacak-
ür. Bu hükümetin programmda da,
*YÖK, üniversitelerarası eşgüdüm kuru-
nıu haline getirilecek. üniversiteler tam
özerldiğe kavuştunılacak."
Hükümetin kuruluşundan 6 ay kadar
bir süre geçmiş olmasına karşın üniver-
sitelerde demokratikleşme konusunda bır
arpa boyu yol alınmadı. YÖK'ü üniver-
sitelerarası eşgüdüm (koordinasyon) ku-
rumu durumuna getirmek için hiçbir ça-
ba harcanılmadı. Üniversitelerin tam
özerkliğe kavuşturulması bir yana, tam
tersine gelişmeler yaşandı ve yaşanmak-
tadır.
YÖK başkanı ile MeTSİn Üniversitesi
arasındaki olay buna güzel bir örnek-
tir.tkinci örnek; YÖK Yürütme Kurulu'-
nun, eğitim fakültelerinin yeniden yapı-
landınlması konusunda, üniversitelerin
ve ilgili fakültelerin görüşü alınmadan,
'Ben yaptnn oldu' biçiminde dayatmacı
bir karar almasıdır. 4.11.1997 tarihli bu
keyfi karara göre. eğitim yönetimi ve
planlaması, eğitim programlan ve ögre-
tim, eğitimde psikolojik hizmetler. halk
egitimi, eğitim yönetimi ve denetimi, eği-
timde ölçme ve değerlendirme vb. tüm
eğitim bilimleri alanında eğitim uzmanı
yetiştiren 20 üniversitede 1997 yılı kon-
tenjanı 500 olan lisans programlan tü-
müyle kaparılmıştır. Oysa nasıl temel bi-
limler olmadan mühendislik olmazsa,
eğitim bilimleri olmadan da öğretmenlik
olmaz, bilimsel eğitim olmaz.
Böylece tam 70 yıldır ülkemize binler-
ce ilköğretim müfettişi ve eğitim yöneri-
cisi yetiştiren Gazi Eğitim Fakültesi Eği-
tim Yönetimi ve Denetimi (Pedagoji bö-
lümü) ile 32 yıldır Türk milli eğıtimine
binlerce çok değerli yönetici, uzman ve
öğretim üyesi yetiştiren Ankara Üniver-
sitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nin beş
bölümü de kapatılrruştır.
Amlan fakültenin kapatılan bölümleri-
nin yerine dört yeni bölüm açılmıştır.
Okulöncesi öğretmenliği, sınıf ögretmen-
liği ve sosyal bilimler öğretmenliği lisans
programlan bulunan ilköğretim bölümü,
zihinsel engellilerin öğretmenliği prog-
ramı bulunan özel eğitim bölümü. rehber-
lik ve psikolojik danışmanlık programı
bulunan eğitim bilimleri bölümü, bilgisa-
yar ve öğretim teknolojileri öğretmenli-
ği programı bulunan bölüm. 32 yıldırhalk
eğitimi, eğitim ekonomisi, eğitim planla-
ması, eğitim hukuku. eğitim denetimi,
hizmetiçi eğitim vb. dersler okutan öğre-
tim üyelerine, bundan böyle sosyal bi-
' • > .
limler öğretmenliği programmda coğraf-
ya. ortaçağ ya da yakınçağ tarihi ya da sı-
nıf öğretmenliği prograrrunda hayatbil-
gisi öğreteceksin demek; anayasa huku-
ku profesörüne mühendislik fakültesinde
temel bilimler okut demekle eşanlama
gelmektedir. Bu da, üniversiter anlayışla,
akademik etikle bağdaşmaz.
Eğitim bihmleri fakültesinin binlerce
mezunu Milli Eğitim Bakanlığı'nda müs-
teşar, müsteşar yarduncısı, Talim ve Ter-
biye Kurulu üyesi, genel müdür, daire
başkanı, eğitim ataşesi, vb. üst düzey yö-
netim ve uzmanlık görevlerinde bulun-
muş, halen pek çoğu bu görevlerini sür-
dürmektedirler.
1969 yılında ilk mezunlanru veren eği-
tim bilimleri fakültesini bitirenlerin yüz-
de 60'tan fazlası; MEB dışındaki kuruluş-
larda, başta Türk Silaİılı Kuvvetleri
(KKK, DKK, HKY, J. Gn. K, GeneDcur-
may) olmak üzere Merkez Bankası, Zi-
raat Bankası, Halk Bankası, Sümerbank,
Eximbank vb. TRT, PTT, DSİ ve diğer ka-
mu ve özel kuruluşlarda görev almıştır.
ilgili üniversite ve fakültelere sorulma-
dan YÖK tarafindan eğitim bilimleri ala-
nında uzman yetiştiren bu bölümlerin ka-
patılmasından sonra gereksinme duyulan
Adana'mızm 76. kurtuluş gününde
GURURLUYUZBaşbakanımız Saym MESUT YILMAZ'm huzurlarıyla
Yeni yılda Adana'da 3 yeni dev tesisi açıyoruz,
1 dev tesisin temelini atıyoruz.
• • . , <- < > * • : .
Jp*
• ! & * & • -
açıyoruz
Turkiye'de 2005 yılına kadar 20 hipermarket açmayı hedef alan Carrefoursa,
İstanbul'dan sonra ikinci hipermarketıni Adana'da açıyor. Adana'daki modern
Carrefoursa Tıcaret Merkezinde faaliyetini surdürecek olan dev hipermarket 90 bin
çeşit malı, iyi kalite, ucuz fiyat ve iyi servisle Çukurovalılara sunacaktır. Aynca 53
adet farklı işyerinin yeraJdığı çarşı merkezi de Hipermarketin yanında yeralmaktadır.
5 Ocak 1998 Pazartesi, Saat 12.30
100. Yıl Mahallesi, 100 Evler Mevkii, Adana
Yenilenen
H. ÖMER
Kültür Sitesi
f
ni açıyoraz
Adana'daki Hacı Ömer Sabana Kültür Sitesi 400 milyar lira harcama ile yenilendi.
Tıyatro temsülerine imkan veren sahne donanımına sahip, n'yatro ve konferans salonu,
kütüphanesi, sergi salonlan, sanat atölyeleri ile Adana'nın kültür ve sanat hayatını
renklendiren tesis, Çukurovalılara ve ülkemize hayıriı olsun.
5 Ocak 1998 Pazartesi Saat 13.30 .
Adana Kültür Merkezi, Adana
HILTON nın
temelini atıyoruz
Sabancı Topluluğu Ankara Hiltonsa, Mersin Hiltonsa, İstanbul Parksa'dan sonra
Adana'run büyük ihtiyaanı karşılarnak için 4. Hiltonsa'nın temelini Adana'da atıyor.
Plardan,Sabana Üniversitesininprojelerini çizenAmerikanfirmasıCannontarafindan
hazırlanan Adana Hiltonsa'da 320 oda, 700 yatak, 1000 kişilik balo salonu, 6 adet çok
amaçlı toplanü salonu var.
5 Ocak 1998 Pazartesi, Saat 13.30
Adana Kültür Merkezi, Adana
Konfeksiyon
f
u
açıyoruz
Exsa Konfeksiyon, Adana Organize Sanayi Bölgesi' nde yeni tamamlanan dev
konfeksiyon tesislerinde Çukurova'nın pamuğunu değerlendirerek katma değeri en
yüksek konfeksiyon ürününe çeviriyor. 1300 isçinin çalışacağı tesiste günde 20.000
adet hazır giyim eşyası üretilecek.
Ürünlerin tamamı ihraç edilecek. 1998 ydında 50 milyon dolarlık ihracat hedefleniyor.
5 Ocak 1998 Pazartesi, Saat 14.30
Adana Organize Sanayi Bölgesi, Adana
Bütün Çukurovalıları törenlere davet eder, tüm bu tesislerin
Çukurova'ya ve ülkemize hayıriı olmasmı dileriz.
A = ANCI TOPLULUĞU
"Daha güzel bir Türkiye için çalışıyoruz"
ilköğretim müfettişleri, eğitim plancısı,
halk eğitimcisi, eğitim ve öğretim prog-
ramcısı, özel eğitimci vb. nasıl ve nerede
yetiştirilecek? Bu uzmanlar bugün oldu-
ğu gibi "ateyh" mı olacak, "mektepli" mi
olacak? Türk Silahlı Kuvvetleri, banka-
lar, kamu iktisadi kuruluşlan eğitim uz-
manı gereksinmelerinj hangi kaynaktan
sağlayacaklar? YÖK'ün üniversitelere
gönderdiği 6.11.1997 tarihli yazıda, tüm
üniversitelerde açılması planlanan eğitim
bilimleri enstitüleri için öğretim eleman-
lan nasıl ve hangi kurumlarca yetiştirile-
cek?
Türkiye'nin biricik ve en zengin eğitim
bilimci kadrosuna sahip Ankara Üniver-
sitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nin 16
anabilim dalrndan oluşan beş bölümüne,
lisansüstü eğitim verin demek de, çok bü-
yük bir yanılgıdır. Lisansı olmayan bir
tezsiz yüksek lisans ile bilim uzmanlığı
(master) verilmesi, yüksek lisans progra-
mının içini boşaltmak demektir.
Fen-edebiyat fakültelerinde, söz gelişi
matematik alanuıda lisans öğrenimini ta-
mamlamış bir öğretmen adayına verile-
cek tezsiz yüksek lisans programlannda
ağırlık öğretim yöntemleri üzerinde yo-
ğunlaşacaktır. Tüm öğretmen adaylanna
"doldur-boşalt" biçiminde
verilecek tezsiz yüksek li-
sans derecesi; bugün her eği-
tim fakültesinde verilen, ço-
ğu zaman da "işportaya" dü-
şen öğretmenlik sertifikası-
nın sulandınlmış biçimin-
den başka bir şey değildir. O
zaman matematik lisansı
olan, ilgili alanda bilim uz-
manı sayılabilir mi?
YÖK, bu girişimiyle yük-
sek lisans derecesinin içini
boşaltarak soysuzlaştırmak
mı istiyor? Dahası, tezsiz
yüksek lisans yapanlara
doktora yapma yolu açık tu-
tularak. en önemli akademik
derece olan doktoranın da içi
boşaltılmak mı isteniyor?
Bugün "öğretmen oimayan
öğretmen" yetiştiren YÖK
düzeni; yakın gelecekte "öğ-
retim üyesi obnayan doçent-
ler,profesörler'' yetiştireeek-
tir. Tıpkı "kolsn* profesör"
yetiştirdiği gibi. Bizce
YÖK'ün bu girişimi, bilim
adına bilimsel bir cinayet
olur.
MEB ve YÖK'ün çalıştır-
dığı eğitim plancılan bugün-
kü gibi "atayh"olursa, 1997
yılında birdenbire 190 bin
öğretmen gereksinmesi or-
tayaçıkar.
Hiç gereksinme olmama-
sına karşın YÖK düzeninde
yetiştirilen ziraat, kimya,
makine mühendisleri, vete-
riner hekimler, hatta El Ez-
her Medresesi mezunu mol-
lalar sınıf öğretmenliğine
atanır. Daha 5-6 yıl öncesi-
ne kadar gereksinmeden faz-
la olan öğretmen adaylan
yeterlik sınavı yapılarak ata-
nıyordu. Birdenbire ne oldu
da sunum (arz) istemi (tale-
bi) karşılayamaz oldu. Yük-
seköğretim böyle mi planla-
nır?
Oysa YÖK'ün kuruluş
yasasına (2547) göre birinci
görevi ülkemizin gereksın-
melerine ve kalkınma planı
hedeflerine göre yükseköğ-
retimi planlamaktır. Türk
yükseköğretimi, özellikle
öğretmen yetiştirme, eğitim
bilimleri alanında hiç çalış-
mamış bir dekan ve iki yar-
dımcısı ile planlamrsa, hu-
kukçu profesör matematik
okutmakla görevlendirilir.
Üyelerinin hiçbirinin uğraş
alanı eğitim bilimleri olma-
yan YOK'ten daha iyisi bek-
lenebilir mi?
Basta YÖK obnak üzere
tüm antidemokraük anava-
sal ve yasal hükümler ne za-
man kakiınlacak? Hükümet
programında öngörüldüğü
bicimryle YÖK, ne zaman
üniversitelerarası eşgüdüm
kurumu haline getirilecek?
Üniversiteler tam özerkliğe
kavuşrurulacak mı? Yoksa
YÖK'ün eğitim bibmlerinc
getirdiği bu uygulama, söz
getişi mühendislik va da öp-
ta da sürdürülecek mi?
Özerkliğe önce bizzat üni-
versiteler sahip çıkmalıdır.
Üniversiteler, Mersin Ünı-
versitesi'ne ne kadar sahip
çıktılar?
Cumhuriyetin ilk üniver-
sitesinin senatosu, "çağdaş
geüşmelere uygun oiarak her
fakültede bffim ve anabilim
dallan ile bölümkrinin ku-
nılmasu birleştirflmesi veya
kakhnlması; öğretim, ders
ve sınav programlaruıın ha-
zırbuıması faküHe kurulu
karan vesenatonun onayı fle
vapılmaJıdır'' diye karar al-
mıştır. Ama YÖK tarafindan
kapatılma buyruğu verilen
fakültesine ne zaman sahip
çıkacaktır?
Bu nasıl bilimsel özerk-
lik? Yönetsel özerkliği ol-
mayan üniversitede bilimsel
özerklik olur mu? Üniversi-
telerinde bilimsel özerkliği
bile gerçekleştiremeyen bir
ülke nasıl demokratikleşebi-
lir?
Belki de ülkemizin bugün
çözmesi gereken temel so-
run budur!
CUMHURİYETTEN
OKURLAKA
ORHAN ERİNÇ
Balük'tan Akdeniz'e
Cumhuriyet'in dünkü sayısındayeralan harita, il-
kokul yıllannda sınıflanmızda asılı duran ve tarih ki-
taplarında da yer alan "Göç Yollan Haritası "na ben-
ziyordu. Ancak oklar Orta Asya'dan değil Küçük
Asya'dan başlıyordu. Deniz yolunu izleyen oklann
vanş noktası da Italya kıyılarıydı.
12 Mart sonrasının baskısına uğrayan yazar, çi-
zer, bilim adamı ve politikacılannı bir yana bıraka-
lım.
Turkiye'de baskı gördüklerini ileri sürerek Avru-
pa ülkelerine sığınmak isteyenlerin hedef aldıklan ül-
kelerin başında Baltık ülkeleri geliyordu. 1970'ler-
de sığınmacılara, gerçek nedenlerini aramadan ku-
cak açan ülke Isveç'ti. Sıkıyönetim tarafindan aran-
dığına ilişkin tanık bulanlar, bir yolunu bulup bu ül-
keye kapağı attıklannda ömür boyu gelire de kavu-
şuyordu. Sığınmacılık doğal bir gelir kapısı olmuş-
tu.
Biraz aklı çalışanlar, manşetinde kendilerinin
arandığ/ haberinin yer aidığı dosya kâğıdı boyutun-
da iki sayfalık özel gazeteler bile bastınyor, böyle-
ce değerli bir belgeye de kavuşuyordu. Isveçliler
"Turkiye'de böyle bir gazete çıkıyor mu" diye sor-
muyordu bile. Sonundademokrasi şampiyonluğun-
dan vazgeçip kuralları sıkılaştırdılar.
Son sığınma başvurulan sığınmacı göçünün Ak-
deniz'e kaydığını ve örgütlü duruma dönüştüğünü
gösteriyor.
Haberlere göre kişi başına 1000 mark (115 mil-
yon lira) ile 4 bin dolar (832 milyon lira) ödenen in-
sanlar gemilere doldurulup Italya kıyılanna götürü-
lüyor. Ekonomik sorunlan da olduğunu söyieyenle-
rin, dört-beş kişilik aileleri için bu kadar parayı ne-
reden, niçin ve nasıl bulabildiklerinin yanrtı konunun
can damannı oluşturuyor.
Gecen yılın son aylannda Arnavirtluk'ta yaşanan
bankerayaklanmasının ardından gemilerieltaİya'ya
sığınmak isteyenlere Italya'nın uygulamalannı yakin-
dan biliyoruz. Bir tek Arnavut bile Italya'da bırakıl-
madı.
Aynı Italya şimdi Kürt kökenlilere kucak açıyor. Ve
Türkiye'yi suçluyor. Oysa aynı Italya, 1997 Haziran
ayında yakalanan Türkiye çıkışlı sığınmacıJan geri
göndermiş, AB konusunda da Türkiye'ye açıktan
destek vermişti.
Ne değişti de böyle oldu sorusuna aranan yanrt-
lar arasında, (talya'nın AB içinde güç gösterisi yap-
mak amacıyla bu kez Türkiye'yi kullanmaya niyet-
lendiği de var.
Bugün Italya'ya sığınmacı oiarak gidenlerin ço-
ğunun akrabalan 1963'ten bu yana işçi statüsünde
Batı ülkelerinde yerleşmiş olanlar. Federal Alman-
ya'da 2 milyon 14 bin, Hollanda ve Fransa'da 260
binerTürk vatandaşı yaşıyor. Italya'da ise 5 bini iş-
çi statüsünde 15 bin Türk vatandaşı var. (Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 1996 Yılı Raporu)
Sayılar, Itafya'nın çekici bir ülke olmadığını, bu
nedenle sığınmacı oiarak kabul edilecekterin 90 gün
sonra Almanya, Fransa, Hollanda gibi üikelere ge-
çeceklerini gösteriyor. Fransa ve Almanya'nın Ital-
ya'ya karşı çıkmalannın nedeni de bu.
Italya ise şimdilik aldırmıyor. Bir y f
gütü PKK'ye yeni propaganda ve gelir alanlan ya-
ratırken, bir yandan da AB üyesi öteki ülkelere at^gt
altından sopa gösteriyor. Türkiye üzerinde pazarlık-
lann yeni bir senaryosu ile karşı karşıyayız.
•
Kârlı KİT'ler arasında yer alan TEKEL'in yabancı
sermayeye satışındaki mevzuata aykın uygulama-
yı ve uluslararası tütün lobisine tanınan ayncalıkla-
n Banu Salman yazdı. TEKEL'in özelleştirilmesin-
de etkin olan Amerikan sigara tekelferinin Turki-
ye'de uyguladıklan senaryolar ve buna karşı oluşan
tepkileri de Merih Ak haberleştirdi.
•
30 yıllığına 2 milyar 625 milyon dolara devredil-
meleri planlanan dağıtım şebekelerinin, Enerji Ba-
kanlığı'nın bilançolanna göre aynı dönem için 14
milyar 700 milyon dolar kâr edeceklerini Olcay Ay-
dilek gündeme getirdi.
Turkiye'de milyonlarca dar gelirli aile gibi 1998 yı-
lına gecekondusunda giren Altun ailesıne konuk
olan Hatice Tuncer, dar geliıiilerin yılbaşı gecesini
anlattı.
•
Turkiye'de zengin ve yoksul arasındaki uçuru-
mun bin 437 kat olduğunu belirleyen Türkiye Oda-
lar Borsalar Bitiiği'nin raporunu İstanbul Haber Ser-
visi arktardı. . - -.ı, .
•
Demiryolu taşımacılığına dikkat çekmek için Edir-
ne- Adana demiryolu hattında yürüyen yurttaş Hil-
mi Çamurdan'ın eylemini Devrim Sevimay ha-
berleştirdi. ı K
.
lletişim Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi Ali Serkan
Eroğlu'nun intihan sonrasında ortaya çıkan soru-
lan, savcılığın yaklaşımlannı ve Eroğlu ailesinin is-
temlerini Necati Aygın ve Hakan Dirik duyurdular.
•
Diyarbakır'ın RP'li Yenişehir Belediyesi'ndeki 'Sü~
pürge skandalı'rv Diyarbakır Büromuz haberleştir-
di.
•
DSP'lilerin yönetimindeki Milli Eğitim Bakanlı-
ğı'nın taşra teşkilatlannda gerici kadrolann halen
görev başında olduğunu Yurt Haberleri Servisimiz
belirledi.
•
Yalova Termal'deki Atatürk Köşkü'nde yaşanan
orman katliamını Behice Özden haberleştirdi. '
•
Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir
hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
Orhan.erinc(a raksnet.com
KAMAN ASLİYE HUKUK
HAKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1997302
Davacı Nilüfer Aydın tarafindan davalı Mustafa
Aydın aleyhine açılan boşanma davasının yapılan
açık yargılaması sonunda celse ara karan gereğince;
Davalı Kaman Orta Mahalle 15 kütük sıra numara-
sında nüfiısa kayıtlı Murtaza oğlu Havva'dan olma
15.11.1964 doğumlu Mustafa Aydın'ın adresi meç-
hul olduğundan adına davetiyenin ilanen tebliğine
karar verilmiş olup adı geçenin duruşmanın bırakıl-
dığı 17.2.1998 günü saat 09.00'da duruşmada bizzat
hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil et-
tirmesi, aksi takdirde yargılamanın gıyabında devam
olunacağı ve karar verileceği tebligat yerine geçerli
olmak üzere ilan olunur.
Basın: 62898