Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 OCAK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Eğitimde Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere birçok bölgede REFAHYOL kadrolan hâlâ görevde
Gerici kadrolaşma önlenemediYurt Haberleri Servisi - ANASOL-D
Hükümeti'nin iktidara gelmesiyle 20 yıl-
dır sağ partilerin elinde olan Milli Eğitim
Bakanlığı DSP'ye geçti ama gerici kad-
rolaşmanın önü kesilemedi. Doğu, Gü-
neydoğu, Orta Anadolu ve Karadeniz baş-
ta olmak üzere birçok bölgedeki illerde
Milli Eğitim müdürlüklerinde REFAH-
YOL kadrolan korunurken görevden alı-
nan bürokratlann önemli bir kısıru mah-
keme karan ile geri döndü. Atama yapı-
labilen bazı kentlerde müdürler sağcı kad-
rolarla çalışmak zorunda kalırken, bazı
kentlerde parti içi çekişmeler Milli Eği-
tim'e atamalan engelledi. Yurttaki kent-
lerin büyük bölümünde bu yüzden tûr-
banla derse giren öğrenci ve öğretmen sa-
yısmın da arttığı öne sürüldü.
Türkiye'nin birçok kentinde Milli Eği-
tim müdürlüklerinde sağ kadrolann ege-
menliği sürerken DSP'nin il müdürü dü-
zeyinde atama yaptığı birçok kentte "mu-
hafazakâr", "ülkücü", "Nureu" kadro-
lar yıllardır okullarda kemikleşen yapı-
lanmalanyla eğitimde etkinliklerini sür-
düriiyorlar. 8 yıllık eğitime geçilen bir dö-
nemde, bakanhğın DSP'ye geçmesine
karşın Milli Eğitim'de 35 kadar il müdü-
rünün değiştirilmesi dışında gerici kadro-
lartemizlenemedi.
Milli Eğitim'deki gerici kadrolaşmanm
en belirgin örneklerinden biri Adana'da
yaşanıyor. DSP'li Milli Eğitim Bakanı
Hikmet Uluğbay tarafından atanan tlha-
mi Okutan, göreve gelişinden kısa bir sü-
re sonra yürütmeyi durdurma karannın
ardından bu koltuğu yeniden REFAHYOL
bürokratı Abdurrahman Yüdız'a bırak-
mak zorunda kaldı. Kınkkale'deki MHP
Kongresi'ne katılarak "ülküdaşlanm"
diye konuşma yaptığı kasetlerle tespit edi-
len Yıldız'm göreve gelir gelmez ilk işi ise
demokrat eğitimcileri görevden almak ol-
Eğitime
14 bin
yeni
öğretmen
• Geçen dönem başvurulan alınan, ancak kadro yokluğu nedeniyle
atamalan yapdamayan 9 bin aday ile eğitim fakûltelerinden bu dönem
mezun olan 4-5 bin öğretmen adayından oluşan yaklaşık 14 bin kişiyi
kapsayan atamalar, önümüzdeki günlerde bilgisayar kurasıyla yapılacak.
ANKARA (UBA) - Milli Eğitim Ba-
kanlığı. Bakanlar Kurulu'nca emrine tah-
sis edilen 158 bin 155 öğretmen kadrosun-
dan yaklaşık 14 bininin atamalannı bu ay
içinde gerçeklestinneye hazırlaruyor. Ma-
liye Bakanlığı yetkilileriyle görüşmeleri
sürdüren MEB bürokratlan, önümüzdeki
günlerde atamalann yapılacağını söyledi-
ler. Bakanlıktan edinilen bilgiye göre, ge-
çen atama döneminde başvurulan abnan,
ancak kadro yokluğu nedeniyle ataması
gerçekleştirilrneyen 9 bin aday ile üniver-
sitelerin eğitim fakühelerinden bu dönem
mezun olan 4-5 bin öğretmen adayından
oluşan yaklaşık 14 bin kişiyi kapsayan ata-
malar önümüzdeki günlerde bilgisayar ku-
rasıyla yapılacak.
tllerden. öğretmen açığuun büyüklüğü
konusunda bilgi isteyen bakanlık. gelen so-
nuçlara göre atamalarda ağırlık vereceği
branşlan belirieyecek. Atamalarda en faz-
la açık bulunan branşlara öncelik tanına-
cak. En büyük açığın sırnf öğre&nenliği ile
Ingüizcede olduğunu belirten bakanlık yet-
kilileri, bu branşlan okul öncesi öğretmen-
liği, Türk diü ve edebiyatı ile Türkçenin iz-
lediğini söylediler.
Atama yapılacak branşlann, yıl sonun-
daki emekli olacak öğretmen sayısma göre
de şekilleneceğini ifade eden yetkililer, bu
yıl öğretmenlerin maaslarmda ve ek ders
ûcretlerinde gerçekleşen artışın da etkisiy-
le emeklüik taleplerinde yüzde 30-40 o-
ranında azalma meydana gelmesini bek-
lediklerini ifade ettiler.
du. Milli Eğitim'deki şeriatçı ve ülkücü
yapılanmanın en yaygın olduğu illerden
Şanlıurfa'da "Nurcu" kadrolar korunu-
yor. REFAHYOL döneminde Şanlıurfa
Milli Eğitim Müdürlüğü görevini yürü-
ten ve Nurcu kimliği ile tanınan Öner Er-
genç yoğun tepkiler üzerine ANASOL-D
hükümeti tarafindan görevden alındı ve
yerine demokrat yapısı ile bilinen Reşat
Helvacı atandı. Ancak DSP, Helvacı'yı
gerekçe göstermeden 20 gün sonra görev-
den aldı ve yerine "türban furyasına göz
yummakla" suçlanan Halit Azizoğlu ad-
lı ilköğretim müfettişüıi atadı.
DSP'liler 12 Eylül öncesinde ilköğre-
tim müdürlüğü yaparken faşistler tarafin-
dan kurşunlanan Tevflk Helvacı ile bir
dönem CHP'de belediye meclis üyeliği
yapan Hüseyin Kıuç'ı da gerekçesiz ola-
rak şube müdürlüğü görevlerinden aldılar.
Urfa Milli Eğitim Müdürlüğü'nde, çoğun-
lugu Nurcu yöneticiler koltuklannı koru-
yorlar.
Siirt'te DYP kontenjanından atanan
Kerevan TaUr, DSP'nin getirdiği Recep
înci'nin yargı karan ile görevden alınma-
sını sağlayarak geri döndü.
Niğde'de de DYP kontenjanından olan
Hüsamettin Kaya'nın yargı karan ile 15
gün sonrajet hızıyla geri getirilmesine de-
mokrat kesimin tepkileri süriiyor.
Malatya'da da vekâleten yönetilen Mil-
li Eğitim'de henüz demokrat yapılanma-
nın izine dahi rastlanmıyor.
Milli Eğitim'in sağcı kadrolarda bulun-
duğu ileri sürülen Kahramanmaraş'ta
DSP kontenjanından getirilen Erdoğan
Turgut'un sadece iki-üç atama yapabil-
mesi, DSP'nin henüz kadrolara hâkim ol-
madığının işareti olarak kabul ediliyor.
Osmaniye ve Mersin'de DSP kontenja-
nından gelen müdürlerin MHP ve RP ağır-
lıklı kadrolarla çalışmak zorunda kaldığı
kaydediliyor.
ANASOL-D hükümeti tarafindan Ga-
ziantep II Milli Eğitim Müdürlüğü'ne ata-
nan İlhami Yamaçh'nın 75 gün içinde
DSP il yönetimi ile çatışıp aynlması
DSP'nin kendi içindeki çekişmeyi göste-
riyor. Yerine yine DSP kontenjanından
Beldr Eyüp Çeltik atandıysa da bu ilde
de MHP ve DYP'lilerin agırlığı sürüyor.
DSP Karaman II Başkanı Selahatün
Alpaslan, yeni atama yapılmasına karşın
kadrolann henüz sağcılann elinde oldu-
ğunu itirafetti.
Elazığ'a atanan yeni Milli Eğitim Mü-
dürü Hamza Doğuş'un kalp krizi geçir-
diğini kaydeden DSP İl Başkanı Selahat-
tin Öztürk de "Milli Eğitinı'de 20 yüda
oluşmuş sağcı yapılanmayı kırmak ko-
lay değil" dedi. Samsun'da görevden alı-
nan Nevzat Yüksel'in yerine atama yapı-
lamıyor. DSP'nin iki milletvekili Ayhan
Gürel ve Yalçın Gürtan'ın isim üzerin-
de anlaşamaması nedeniyle Milli Eği-
tim'de REFAHYOL'un kadrolan görev ba-
şında.
Giresun Milli Eğitim Müdürlüğü'ne
Demiryolu ulaşımı icin yuruyor
'Mutluyum
demiryolcuyum
DEVRİM SEVİMAY
Demiryolu ulaşımını sa-
vunrnak amacıyla yaklaşık
bir aydır Edirne-Adana ara-
sındaki raylarda yürüyen
yurttaş Hilmi Çamurdan,
devletın konuya ilgisini çe-
kinceye kadar eylemine sür-
düımekte kararlı. Devlet De-
miryollan'nın genel müdür-
lük koltuğunda gözü olma-
dığının altını ısrarla çizen
Hilmı Çamurdan, yürüyüş
amacını açıklarken "Özel-
leştirmecilere, çevrecilere,
otoyolculara vc çevreyi yok
edenlere karşı yürüyo-
rum" diyor.
"Irafik canavan" diye
soyut bir kavramı kabul et-
meyen Çamurdan, "Bu ca-
navar, emperyalizmin fil-
kemize dayattığı, tüketime
dayalı ulaşım politikalan-
nı yürüten yerli-yabancı
holdinglerin ta kendisidir"
görüşünde. Çamurdan, eyle-
mi boyunca kendısıne tek sa-
hip çıkanın demiryolunun
küçük memurlan olduğunu
anlatıyor. Özellikle 1980
sonrasında "Benim memu-
rum işini bilir" hastalıgının
henüz demiryollan çalışan-
lanna bulaşmadığını söyle-
yen Çamurdan, demiryolu
emekçisini ilk keşfettiği ola-
yı ise "TOYA" diye özetli-
yor. Aynı zamanda yakında
çıkaracağı kitabın adı da
olan TOYA "Trene Otostop
Yapan Adam" anlamını ta-
şıyor. Yıllar önce bir trene
otostop çekerek durdurmayı
başaran Çamurdan, gülerek
"Ama espri gücü bende
değil, rreni durduran ma-
kinisrtevdi" diyor.
Çamurdan, demiryolu yü-
rüyüşü sırasında da yanında
hemen hemen pek para bu-
lundurmadığını vurgulaya-
rak "Gündüzleri yürü-
düm, akşamlan ise demir-
yolu çalışanlarının yanın-
da kaldım. Bana ne yedi-
lerse ikram ettiler, yatacak
yer verdiler. Büyük destek
oldular" diye anlatıyor.
Çamurdan için her şey bu
kadar iyi gitmemiş. Daha
yürüyüşün ilk günü Uzun-
İcöprü'de gözaltına alınmış.
Serbest bırakılmış, ancak ki-
lometrelerce jandarmalarla
birlikte yürümek zorunda
kahruş. Tabiijandarma erle-
ri de onunla... Edirne'den
yürüyüşe başlayan Çamur-
• Demiryolu
ulaşımına ilgi
çekmek amacıyla
yaklaşık bir aydır
Edirne-Adana
arasındaki demiryolu
üzerinde yürüyen
Hilmi Çamurdan'ı
demiryolu çalışanlan
dışından da destek
görüyor.
dan, eylemini memleketi
Adana'da tamamlayacağını
söylüyor. lnsanlann biraz ol-
sun demiryolu ulaşımına il-
gisini çekmeyi başarmaktan
mutlu olacağını belirten Ça-
murdan'ı demiryolu çalışan-
lan dışında destekleyenlerin
başında ise Ankara CU-
MOK, Mümtaz Soysal'ın
başkanı olduğu KIGEM,
Köy-Koop, Kuvvayi Milliye
Dergisi, Istanbul lşçi Sendi-
kalan Şubeler Platformu ve
Esenyurt Belediyesi geliyor.
Çamurdan'ın en sevdiği
eylemi ise "Komşi, rakı şal-
gam benden, zeytinyağlıyı
hazırla" adı altında Çeş-
me'den Sakız Adası'na yüz-
mesi. 1 Eylül 1995 Dünya
Banş Günü'nde iki komşu
ülke arasındaki gerginliğin
giderilmesinde bir adım at-
mak isteyen Çamurdan, pa-
saporta da karşı olduğunu
belirterek "Dünya benim
memleketim" diyor.
Yılın ilk
günürtde
bahkkeyfi
Yılbaşı sonrası
tatilin resmi
dairelerde pazartesi
gününe kadar
uzatılmasını fırsat
bilen balık
meraklıları, dün
Galata Köprüsü ile
Sarayburnu'nu
adeta istila ettiler.
Sabahın erken
saatlerinden
itibaren ellerindeki
oltalarla saatlerce
balık tutan
yurttaşların istavrit
akınıyla birlikte
yfizleri güldü.
Özellikle
Sarayburnu'ndaki
iskelede yüzlerce
bahkçının
birbirlerine
yapışıkçasına
oltalarıyla
oluşturduklan
armoni görülmeye
değerdi.
(Fotograf: KyBILAY
TÜNTÜL)
Milletvekillerine dinlenme tesisi yapımı için ağaçlar kesiliyor
Atatürk Köskü'nde orman katliaımA
BEHtCE ÖZDEN
YALOVA - TBMM 'nin 26 Haziran 1939 ta-
rihli karanyla koruma altına alman Yalova Ter-
mal Kaplıcalan'nda orman katliamı önlene-
miyor. TBMM'nin yeni yapılan dinlenme tesis-
leri ve ek binalan için Termal'de aralannda
Atatürk'ün özel olarak diktirdiği sekoyalann
da bulunduğu yüzlerce ağaç kesildi. Termal Tu-
rizm Derneği Başkanı Zcki Aydın. "Şikâyette
bulunmamıza rağmen çevre katliamı devam
ediyor" dedi.
Atatürk'ün en sevdiği beldelerden olan Ter-
mal, büyük önderin ölümünden sonra TBMM
tarafindan çıkanlan bir kanunla koruma altına
alındı. Koruma karannda, "Yalova Kaplıcalan
tşletme ldaresi'ne ait mallar devlet malıdır.
Bunları çalanlar, ihtilas edenler, zimmerine
geçirenler veya ne suretle olursa olsun suiis-
timal edenler devlet malları hakkında ika
olunan bu gibi suçlara müretteb cezalara
tabidir" denildi.
Bu kanuna karşın Termal'de 1993 yılı başın-
da TBMM üyelerinin dinlenmesi için Atatürk
Köşkü'ne bitişik cumhuriyet dönemi lojmanlan
yıkıldı ve yerine dinlenme tesisinin yapımına
başlandı. Yapılaşma nedeniyle 1993 yılı ve
1996'nın ilk iki ayında aralannda Atatürk'ün
özel olarak diktirdiği sekoyalann da bulunduğu
50'den fazla çam, meşe ve iğne yapraklı ağaç
kesildi. Projede iki kat üzerine inşa edileceği be-
liıtilen dinlenme tesisleri yasalar gözardı edi-
lerek üç kat üzerine inşa edildi.
Dönemin Belediye Başkanı Cengiz Koçal,
bölgeden sorumlu olan TURBAN'ın özel isteği
doğrultusunda imar değişikliği yapmak zorun-
da kaldıklannı açıkladı. Termaldeki kaçak
yapılaşma ve ağaç katliamı nedeniyle Yalova
Çevre Koruma ve Yaşatma Derneği (ÇEKO) ve
bir grup Yalovalı geçen yü Yalova Cumhuriyet
Başsavcılığı'na başvurarak TBMM ve TUR-
BAN yöneticileri hakkmda suç duyurusunda
bulundu.
Ağaç katliamı Yalova'daki çevrecilerin de sert
tepkisine yol açtı. Yalova Orman tşletme
Müdürlüğü'nde görev yapan Orman Yüksek
Mühendisi Fevzi Yılmaz da, ağaç kıyımına
"Muhafaza karakterli ormanlarda ağaç ke-
silemez, yapı inşa edilemez" şeklinde basına
açıklama yapınca önce maaş kesim cezasına
çarptınldı, daha sonra da Kastamonu Orman
Işletme Müdürlüğü'ne sürgün edildi. Son olarak
geçen aylarda SÎT alanı içinde yapılan dinlen-
me tesislerinin yanına ruhsat alınmadan o-
topark, güvenlik çemberi ve trafo binasrrnn
yapuııı için yeniden çok sayıda ağaç kesildi.
atanan Nihat Güvener ve yardımcılan
Ali Kıhçaslan, Baki Kesicioğlu ve Hü-
seyin Büyükkaya'nın "muhafazakâr"
olduklan öne sürüldü. Büyükkaya'run tlk-
san davası samklanndan Bilal Büyükka-
ya'nın da kardeşi olduğuna dikkat çekil-
di. Ordu'da REFAHYOL döneminde gö-
reve getirilen Milli Eğitim Müdürü Bu-
min Akgün, DSP tl Başkanı Recep Kö-
roğlu ile DSP Milletvekili İhsan Ça-
buk'un sürtüşmesi nedeniyle bir gün son-
ra yeniden koltuğuna döndü.
DSP'liler Antalya Milli Eğitim Mü-
dürlüğü'ne Antalya Lisesi "din dersi öğ-
rermeni" Süleyman Akyüz'ü atadılar.
Bursa'da DSP'lilerin göreve getirdiği
Mustafa Türköz'ün Istanbul Kadıköy
Anadolu Lisesi Müdürlüğü sırasında es-
ki RP Milletvekili Hasan Mezarcf ya ya-
kınlığıyla tanındığı öne sürüldü. Bursa'da-
ki tarikat kolejleri ve ilkokullannın Tür-
köz döneminde denetim dışı bırakıldığı
iddia edildi.
Kayseri'de Milli Eğitim
Müdürlüğü'ne kimin getiri-
leceği tartışması DSP îl Baş-
kanı Şerafettin Çayır ve yö-
netiminin istifasına yol açtı.
Yönetim aylardır boş.
tzmir Milli Eğitim Müdü-
rü Zeki BUgin Inanh DYP-
SHP koalisyonunda atandı.
Kendisi merkeze yakın bir
yapıda olmasına karşın diğer
illerde olduğu gibi Izmir'de
de Milli Eğitim'in yönetim
kadrolan büyük çoğunlukla
gerici ve şovenist kadrolar-
dan oluşuyor.
ANAYOL döneminde
Muğla'ya atanan Mustafa
Aksan'ın hâlâ görevinî sür-
dürmesı tepkilere. neden ol-
du. Muğla'da şube müdürle-
rinin tamamına yakınının ve
lise müdürlerinin MHP ya da
RP çizgisinde olduklan bildi-
rildi.
DSP Muğla tl Başkanı Za-
fer Özalp, konuyla ılgilı so-
rulan yanıtlamaktan kaçına-
rak "Biz şu anda örgütien-
me işleri ile uğraşıyoruz.
Bunun dışındaki işlere bak-
mıyoruz" demekle yetindi.
Çanakkale Milli Eğitim
Müdürlüğü'ne bir süre önce
Eğitım-Sen üyesi Nihat Ta-
rakçı atandı. Denizli Milli
Eğitim Müdürlüğü'ne DYP-
CHP hükümeti döneminde
atanan Ekretn Ekici, tüm
spekülasyonlara karşın göre-
vinin başında. Muhafazakâr
yapısıyla bilinen Ekici, ba-
sında Atatürkçü öğretmen
Ali Karlık hakkında soruş-
turmalaraçmasıyla tanınıyor.
DYP-SHP döneminde
Manisa'ya atanan Hasan
Özdemir'in "tutucu-dinci"
olarak bilinen yardımcılannı
ayıklayamadığı bildirildi.
Burdur'da DSP, bir buçuk
ay önce göreve getirdiği Mil-
li Eğitim müdür yardrmcıla-
n Murat Onaran ile Turan
Iş'i parti içi kavgalar nede-
niyle görevden aldı. Eğitim-
Sen, olayı protesto için DSP
il binasına yürüyerek siyah
çelenk bıraktı.
Erzurum Milli Eğitim Mü-
dürlüğü'ne atanması bekle-
nen Nevin Ispirli'nin Ek-5
belgesi, dinci kadrolann di-
renmesi nedeniyle Anka-
ra'ya ulaşmıyor. Okullarda
Nurcu kadrolaşmanın engel-
lenemediği Erzurum'da öğ-
retmenevinde içki yasağı ve
haremlik-selamlık uygula-
ması da devam ediyor.
Tokat Milli Eğitim Müdür-
lüğü'ne ANAP eski İl Baş-
kanı Adnan tkikat'ın enişte-
si Mustafa Aygün getirildi.
DSP'nin göreve getirdiği
Kocaeli Milli Eğitim Müdü-
rü Cemal Şişman sendikalı
öğretmenlere baskı yapmak-
la suçlanıyor. Özellikle Geb-
ze'de türbanla derse giren öğ-
retmen sayısında da artış ol-
duğu öne sürüldü.
ANAYOL ve REFAHYOL
dönemlerinde göreve getiri-
len Murat Taner (Sakarya),
MehmetPeker (Kütahya),
Yılmaz Özdemir (Zongul-
dak), Fe>'zi Yiğittürk (Sıvas),
Köksal Akalın (Rize). Ser-
vet Taşlon (Kars), Hayrettin
Gürsoy (Sinop), Reşat Kü-
çûkdemir (Edirne), Musta-
fa Tohumcu (Kilis), Meh-
met Ünal (Tunceli), Ruhi
Pehlivan (Yalova) ve Meh-
met Uyanık da (Amasya)
görevlerini sürdürüyorlar.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Liberal Olmak (2)
Bundan bir süre önce bir panele katılmıştım. Ko-
nu halk egemenliği idi. Fakat konuşmacılardan ço-
ğu bu paneli Türkiye'nin kuruluş felsefesine çatma-
nın bir vesilesi olarak değerlendirmişlerdi. Ayrılıkçı-
lar eksikti ama, liberal bir konuşmacıyla, Islam şeri-
atçısı bir konuşmacı, "şer cephesini" hemen oluş-
turdu.
Ikinci turdaki konuşmamda özellikle liberalizm
üzerinde durarak, devrim sonrası Fransası'nda Ja-
kobenleri ve toplumcu düşüncenin oluşumunu an-
lattım. Söz sırası kendine geldiği zaman, kendini li-
beral olarak tanımlayan arkadaş, 'Toktamış Hoca
kendince bir liberalizm tanımı yapıyor" diye görüş-
lerime karşı çıktı: "Liberalizm; piyasa ekonomisi, ek-
siksiz insan haklan, özgüriükterin korunması ve sos-
yal adalettir."
Bu yaklaşımı çok iyi biliyorum. Bu görüşleri birara
"Bunlar günümüz sosyal demokrasisinin temel ilke-
leridir" diye SHP ve CHP içinde satmışlar ve genç-
lerin kafalannı allak bullak etmişlerdi (Uzantıları hâ-
lâ CHP içinde yer alıyor).
Daha sonra, "bunlar liberalizmdir" diyerek Yeni
Demokrasi Hareketi çerçevesindeörgütlendiler. Fa-
kat halkımızdan yüzde 40 civannda oy beklerken,
"nasihat" alınca bu hareket de dağıldı. Şimdi "Islam-
cılaria" ve "aynlıkçılaria" omuz omuza, kendilerine
yeni bir yer edinmeye çalışıyoriar. Aslında çok nite-
likli insanlar var aralannda. Ve bu yüzden yazılı ve
görüntülü başında birçok köşeyi de tutmuş durum-
dalar.
Çok ilginç insanlar bunlar. Hangi grubun içinde y-
er alırlarsa, bu görüşlerinin o grubun düşüncesi ol-
ması gerektiğini ileri sürüyorlar. Bu görüşler bir ara
sosyal demokrasi idi (TÜSES'te bile bir ara egemen
oldular), sonra bu görüşler liberalizm oldu. Yarın Is-
lam şeriatçılarıyla anlaşabilirlerse, "Bu görüşler Is-
lamiyetin özünde vardır" diye ortaya çıkabilirler. Hiç
şaşırmayın.
Oysa ki ben liberalizmin ortaya çıkışını anlatmış-
tım. John Locke, John Stuart Mill ve J. Beht-
ham'ın görüşlerini dile getirmiş ve Jacx)benlerin iti-
razlannı vurgulamıştım.
Gerçekten; (Bizimkiler nasıl kıvırtırsa kıvırtsın) li-
beralizm; insanlann "akılcılık" (rasyonalizm) ve "fay-
dacılık" (utulitarizm) ilkelerine dayantr. Liberal anla-
yışa göre, devlet "özgürlükleri konır", yani insanla-
nn her türlü özgürlüğünü sonuna kadar kullanabile-
ceği bir ortamı korursa; bu özgürlük ortamı içinde
insanlar, kendileri için en "doğru" olan şeyi yapar-
lar ve böylece tek tek insanlar kendilerini "kalkındı-
nnca", toplum da kalkınmış olur.
Bu mantıkta 250 yıldır, hiçbir değişme olmamış-
tır. Getirın Milton Friedmann'ı, yukardakı paragra-
fın altına atsın imzasını...
Başta Babeuf olmak üzere Jakobenler bu görü-
şe itiraz ettiler. "Yaşadığımız toplumda büyük bir
eşitsizlik vardır" dediler. "Eğer devlet özgürlükleri
sadece korursa, bu eşitsizliği de korumuş olur. Dev-
letin görevi önce insanlann eşit olabileceği bir orta-
mı kurmak ve daha sonra özgürlükleri korumaktır."
Yani insanlara "fırsateşitliğinin"Verileceği birtop-
lumsal düzenin mücadelesı içindeydiler. Ve unut-
mamak gerekir ki, 184O'lı yillarda Paris'e gelen Karl
Marx, yürekten bir Jakoben idi.
O panelde kısaca bunlan anlattıktan sonra, "Sı-
nırsız özgüriüğü kim istemez" diye sorniuştum. An-
cak Türkiye'de liberal olmanın mümkün olamayaca-
ğını ileri sürmüş ve Türkiye'de kendini "liberal" ola-
rak tanımlayanlann, bilerek ya da bilmeyerek Türki-
ye'deki sömürü düzenini, bezirgân düzenini savun-
duklannı iddia etmiştım.
O gün orada verdiğim örneği yineleyeyim. Ger-
çekten günümüz Türkiyesi'nde fırsat eşitliğinden
nasıl söz edebiliriz?
"Farklılaşma" daha ilkokul öncesinde başlıyor.
Beslenme vb. gibi temel bazı hususlan gözardı et-
sek bile, daha ilkokul öncesinde bir "eğitim farklı-
laşması", kalitefarklılaşması başlıyor. Aynı farklılaş-
ma ilkokulda ve ortaöğretimde sürüyor. Hele üniver-
site düzeyinde bu farklılık, bir uçuruma dönüşüyor.
Bir yanda Türkiye'nin ve dünyanın en iyi okulla-
nnda binnci sınıf eğitim gören çocuklar, bir yanda
daha 12 yaşında sokaklarda "ekmekkavgasına" gi-
ren çocuklar.
Bugün yurtdışında eğitim gören yaklaşık 50.000
öğrencimiz var. Elbette bunlar da bizim çocuklan-
mız. Hali vakti yerinde çevrelerin bu çocuklanyla,
toplumun diğer kesimlerinin çocukları nasıl "yanşa-
bilir"? Hangi "adilhakem" böyle bir yanşmaya göz
yumabilir?
llkokulu bitiren öğrencilerimizden ancak yüzde
11'i üniversiteye girebiliyor. Bir meslek sahibi kıla-
bilecek ve ciddi eğitim veren üniversitelere girebi-
len öğrenci oranı bunlann yüzde 1'i bile değil. Peki
hangi "r;rsafeş/W^/nden"sözederbızim "liberaller"?
Yineliyorum, insanlanmıza fırsat eşitliğini sağlayan
bir özgürlük düzeni kurulmadıkça, liberalizm falan
olmaz.
Liberalizm adına savunulan şeyler de toplu-
mumuzdaki bezirgân düzenini savunmanın "en-
telektûel" bir tarzından başka bir şey değildir.
Pazarlık yüzunden cinayet
Oğretmen, fınncı
tarafindan öldürüldü
İstanbul Haber Ser-
visi - Gaziosmanpaşa
Zübeyde Hanım tlköğ-
retim Olculu öğretmen-
lerinden Hüseyin Pa-
mukçu, satın almak iste-
diği fınnın sahibi Hüse-
yin Türker tarafından
av tüfeğiyle vurularak
öldürüldü. Türkiye'nin
çeşitli yerlerinde 1997
yılında 10 öğretmen de-
ğişik nedenlerle öldürül-
dü.
Gaziosmanpaşa Zü-
beyde Hanım Mahallesi
1279 sokak 37 numara-
da meydana gelen olay-
da, Zübeyde Hanım tl-
köğretim Okulu öğret-
meni Hüseyin Pamukçu
(48), satın almak istedi-
ği finnın devir işlemleri
için finn sahibi Hüseyin
Türker (30) ile buluştu.
Bu sırada aralannda çı-
kan tartışma üzerine
Türker, öğretmen Pa-
mukçu'ya av tüfeğiyle
bir el ateş etti. Pamukçu
olay yerinde yaşamını
yitirirken saldırgan Tür-
ker polise teslim oldu.
Cinayetin, ödemeler ko-
nusunda çıkan anlaş-
mazlık nedeniyle işlen-
diği sanılıyor.
Eğitim-Sen İstanbul 4
No'lu Şube Başkanı
Cengiz Uzuner, yaptığı
yazılı açıklamada, "19
yıllık meslek yaşamın-
da barışı, kardeşliği,
demokrasiyi, laik ve bi-
limsel eğitimi onurluca
savunan Hüseyin Pa-
mukçu, insanca yaşam
mücadelesini örgütlü
bir biçimde verirken
ek iş yapmak zorunda
kalan binlerce eğitim
emekçisinden biriydi"
diyerek Pamukçu'nun
öldürülmesinin asıl so-
rumlulannın, mesleği
dışında ikinci iş yapma
koşullan yaratanlar ol-
duğunu savundu.