Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 1998 PERŞEMBE
10 HABERLERİN DEVAMI
T U R KIYI
Istanbul
Edirne
Kocaelı
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denizlı
PB
PB
K
PB
PB
PB
PB
PB
5
3
4
5
7
6
5
3
Sinop 7 Adana
Samsun 8 Mersın
Trabzon Y 10 Diyarbakır K
Gıresun 7 Şanlıurfa Y
Ankara K 4 Mardin
Eskişehır K 0 Siirt
Konya K 2 Van
Sıvas K -4 Kars
Zonguldak K 4 Antalya PB 9 Hakkâri
-2
AVRUPA
K -2 Beflin
K -5 Budapeşte K 3
Marmara'nın doğusu,
Doğu Akdenız. Iç Ana-
dolu, Karademz ıle
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bolgelerı ya-
ğışlı, otekı yerler par-
çalı buiutlu geçecek. Londra
Yağışlar Doğu Akde- Amsterdam Y 6~ Belgrad
nız ve Doğu Karade- gr l i k s e |
nızkıyılanndayağmur, 5
öteki yerlerde karla r a n s
Oslo
Helsınkı
Stockholm K -2 Madrıd
K
Y 7 Vıyana K -2
PB 3
Sofya PB
PB 7 Roma PB
uıcı\ı ycııcruc ı\<xna
karışık yağmur ve kar Bonn
i şeklınde olacak. Münih
Y 6 Atina PB 9
K -1 Zürih PB 0
Taşkent
Tahran
Kahıre»
ASYA
Moskova
Aşkabat
Akmola
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
K
K
K
K
K
K
Y
-2
6
-10
-6
6
3
5
20
Şam
Açık Parçalı bu'Lfilu Ssı BuljtiL t Çok Dulutlu Wm Yaömurlu
»—«•• 1 w j w
Kariı Sulu Kar 1 Gok gürultulu
G U N C E L CÜNEYTARCA\1JREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Raporda öyle yerler var ki, önemli dokundurma-
lar, hatta suçlamalar içeriyor. Kanıtlanmadığı za-
man milyarlık davalara yol açacak suçlamalar.
Ama önemli olayı anlatan bir paragraf veya cüm-
le "öyle olduğu düşünülmektedir" diye bağlanıyor
ve olayın duyumlardan kaynaklanan düş gücüne
dayanarak yazıldığı ortaya çıkıyor.
Saptamaları çoğu kez doğru çıkan bir devlet yet-
kilisine göre; "Dikkatle incelendiğinde rapor diye
anılan metin; birtakım kuşkularla kaygılar, birtakım
zanlar ve birtakım farzlar üzerine kurulu".
Bu nedenle "hukukun kullanacağı dokümanlan
bu rapordan çıkarmak ancak soruşturma ile ola-
naklı hale geliyor".
Kuşkusuz, görevi aldığından beri Kutlu Savaş'ı,
Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanhğı'ndan
Türkiye'de eşi ve örneği bulunmaz süper müfet-
tişliğe yücelten başta Hürriyet'e, genellikle med-
yamıza kimi olguları anlatmak zorlaşıyor.
Şimdilik geçelim!
Dilerseniz, rapor olayının öteki yüzündeki man-
zaralara değinelim:
Batılılaristedikleri kadarTürkdemokrasisini be-
ğenmesinler.
Demokrasimiz kendine özgü öylesi örnekler ve-
riyor ki... Inanılmaz, ama tarifi olanaksız keyif duy-
mamıza neden oluyor:
Bir Devlet Bakanımız var, adı Eyüp Aşık. Konuş-
kan mı konuşkan. Neredeyse siyasiler arasında
çenesi düşük diye anılacak.
Trabzon'agidiyor. Yerel birTV'deki konuşmasın-
da değişik içerikte öyle bir Susurluk raporu yazı-
yor ki; Kutlu Savaş solda sıfır kalıyor.
Raporuna almadığına bakılırsa Kutlu Savaş şu
dedikoduyu duymamış olacak: Susurluk çeteleri-
ne adı karışan Haluk Kırcı diye birini polis arıyor.
Eyüp Aşık'a göre, bu adam yakın günlerde Emni-
yet Genel Müdürlüğü'nde, özel timdekı arkadaş-
larını ziyaret ediyor. Çay, kahve içiyor ve "elini, ko-
lunu sallayarak çıkıp gidiyor".
Ne yakalayan ne de görevlileri uyarana rastlam-
yor.
Içişleri Bakanı Murat Başesgioğlu. olayı "Söz
konusu değil" diye yalanlıyor, "Zaten bu olayın ol-
ması da mümkün değil" diyor.
Kocaman bir Devlet Bakanı, "olayı bilmese, hiç
söylermi?"
Ya "bizim cephe"? Hükümette görevli bıri Dev-
let, öteki Içişleri Bakanı iki sorumlu siyasetçı ara-
sındaki çatışmaya medya şöyle bir dokunup ge-
Çiyor-
Mersin'e ve tersine gidenler
Bir gün geçiyor; uyarı ajdığı için mi yoksa Trab-
zon'dan Ankara'ya gelince ayağı yere bastığından
mı nedir, elbette anlaşılmıyor. Aşık Devlet Bakanı-
mız, Kırcı'nın "özel timden birinin yanına gıtmesi-
nin, 'münferit' bir olay olduğu için bütün polis ör-
gütüne mal edilemeyeceğini" beyan eyliyor.
Medya ayakta, devlet ayakta, hükümet ayak-
ta... Çeteler aranıyor ve bulundukları an üyelerinin
üzerine gidiliyor. Rapor üstüne rapor...
Sonra? Bir çeteyle bağlantısı olduğu için polis-
çe aranan Kırcı elini, kolunu sallayarak, üzerinde
çeşitli varsayımlar üretilen özel timi ziyaret ediyor.
Devlet ayağa kalkmış, çeteler arıyoruz. Çeteler-
le ilişkili "aranılan adam", çeteleri aramakla görev-
li Emniyet Genel Müdürlüğü'nde çay, kahve içiyor!
Medya ise, Eyüp Aşık'ın açıklamalarıyla polisten
sorumlu Içişleri Bakanı'nın karşı demecini kısa ha-
berlerde veımekle yetiniyor.
ödül üzerine ödül alan cin gibi muhabirler. ünlü
yazarlar, büyük genel yayın müdürleri nerede?
Kutlu Savaş'ın raporunda çete anyorlar. lyi mi?
Yaşasın sürekli konuşan, ama aradığını birtürlü
bulamayan özgür medya!
Başka? Taze olay; Işın Çelebi Çalışma Baka-
nı'na takmış; emeklilik yaşını IMF'nin istediği gibi
yapacaksın, diye yükleniyor.
Hükümet de, bu hükümet hani?
Bir Başbakan ki Türkiye'yi endekslediği raporu
Cumhurbaşkam'na bile iki gün sonra verirse, bir
Başbakan ki Bakanlar Kurulu'nda görüşmeden gi-
derek içli dışlı olduğu medyanın bir grubuna sızdı-
rırsa...
Elbette, saymakla biter mi yanlışlıklar, hatalar?
Siverek uyuşturucu merkeziYurt Haberleri Servisi - Susurluk
raporunda "uyuşturucu ticaretin-
den" geçindikleri belirtilen ve
"devlet içindebeylik" diye tanımla-
nan Bucak Aşjreti'nin etkin olduğu
Siverek uyuşturucu ve faili meçhul
cinayetlerin üssii haline geldi.
Sedat Bucak'ın milletvekili se-
çildiği 1991 "den sonra olaytann yo-
ğunlaştığı Siverek "te 1994yılından
bu yana toplam 61 faili meçhul ci-
nayet işlenmiş durumda. Bu yanıy-
la Batman'ı da sollayan Siverek'te-
ki cina>etlerin 25'inin polis. 36'sı-
nın ise jandarrrta bölgesinde işlen-
mesi Bucak Aşireti"nin "devlet için-
deki gücü" olarak nitelendirildi.
Bucaklar"ın söz sahibi olduğu Si-
verek'ın bir diğer özelliği ise son i-
ki yılda uyuşturucu hammaddesi
ekilen bir bölge olması. Altaylı,
Nurtepe, Divanlı ve Narlıkaya köy-
leri ile mezralannda yoğunlaşan
ekimin 220 ton esrar üretilebilecek
büyüklüğe ulaşlığı belirlenirken,
jandarmanın operasyonları sonu-
cunda, anılan bölgede 110 milyon
kök hintkeneviri ele geçirilmesi
dikkat çekti.
Siverek Kaymakamı Abdülkadir
Karakaş. son iki yılda ele geçirilen
hintkenevirinin 10 TIR'ı doldura-
cak kadar çok ve 880 milyar lira de-
ğerinde olduğunu belirtti. Sive-
rek"te 1997 yılında dişi hintkenevi-
rinin yanı sıra 106 kilogram toz es-
rar. 83 kilogram hintkeneviri ve 800
gram da yaprak esrar ele geçirildi.
Kaymakam Karataş, uyuşturucu
işine bulaşan 14 kişinin yakalandı-
ğını, ancak 8'inin mahkemelerce
serbest bırakıldıgjnı söyledi.
Bucak Aşireti'ne üye birçok ki-
şinin isminin de uyuşturucu ile il-
gılı operasyonlarda geçmesı dikkat
Susurluk raporuna Türkmen tepkisi
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakanlık Teftiş Kuru-
lu'nun büyük bölümünü önceki
gün basına dağıttığı Susurluk rapo-
runda devlet içindeki çetelerin ya-
bancı ülkelerde giriştiği eylemlere
ilişkin bölümler Ankara'yı sıkıntı-
ya soktu. Öldürülen kumarhaneci
Ömer Lütfü TopaTın Türkmenis-
tan'da nüfuz kurma girişimleriyle
ilgili raporda yer alan açıklamala-
ra Aşkabat'tan "iddialar gülünç"
diye tepki geldi.
Susurluk raporundaki iddialann
ardından Azerbaycan Cumhurbaş-
kanı Haydar Aliyev'in yayımladı-
ğı birgenelgeyle yönetimi Emper-
yal şirketinin elinden alınan Avru-
pa Oteli yöneticileriybe "iddialar
asılsız" dediler.
Türkmenistan'ın Ankara Büyü-
kelçisi Nurmuhammct Hanamov
Cumhuriyet'in konuya ilişkin so-
rulan üzerine medyada Topal'ın
Türkmen petrolü ve doğalgaz pro-
jelerinde çok yetkili birisi olarak
gösterilmek istendiğini belirterek
u
Bu çok gülünç bir durumdur. Bu
alandaTopalhiçbiriş yapmamışbr.
TopaL, Türkmen petrolü veya do-
ğalgazryla ügili hiçbir zaman hiç-
btr ihaieye katumamıştır" dedi.
Büyükelçi Hanamov, Susurluk
raporunun önceki gün açıklanan
Türkmenistan'a ilişkin aynntıh bö-
lümüyle ilgili Dışişleri Bakanlı-
ğı'ndan bilgi isteyeceğini de söy-
ledi.
Yaptığı açıklamayla Türkmenis-
tan'ın, Türk hükümetinin resmi
görüşlerini içeren rapordaki bilgi-
leri yalanladığının anımsaülması
üzerine Büyükelçi Hanamov.
fc
Ewt doğru, ama Savm Mesot Yıl-
maz. raporun daha önce basında
yer alan bölümleriyie ilgili vapağı
açıklama>la bizi ranatlatnııştı" ya-
nıtını verdi.
Hanamov. Topal'ın Türkmenis-
tan'daki faaliyetlerine ilişkin şu
açıklamayı yaptı:
"Grand Türkmen Oteli inşaatı
bittikten sonra otelin işletmesi Tu-
rizm Bakanlığı taraftndan Topal'a
verilmiştir. Onun da nedeni şudur:
Topal kredhi geri ödeme>i üstlen-
miştir ve 0 kredi geri ödeninceye
kadar Grand Türkmen Oteli'nin
işletmesinden elde edilecek para-
nın tümünün kendisüıe \erilmesi-
ni istemiştir. Bunun üzerine ise Tu-
rizm Bakanhğı'yla anlaşma yapü-
mıştır. Topal da otd işletmcciliğh-
lebeiirli bir sevh'ede başanlı obnuş-
rur. Diğer Türk şirketlerinüı baş-
kaıüanylaeşh şartlarda Topal'a da
normal vatandaşlık pasaportu ve-
Susıu'luk raporunun Azerbay-
can'da yarattığı etküerse sürüyor.
Önceki gün Aliyev tarafindan ya-
yımlanan bir genelgeyle işletmesi
Emperyal şirketinin elinden alınan
Avrupa Oteli'nin genel müdürü
Rupert Haarhoff, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, genelgede yer
alan "otelde yasadışı işler döndü-
ğü" yolundaki iddialan yalanladı.
Haarhoff, "Devlet, vergiji bizden
yasal olarak abyordu. Yasadışı bir
şev varsa göstersinler'" dedi. Otel
kumarhanesinde karaparaaklandı-
ğı yolundaki iddialann da asılsız
olduğunu söyleyen Haarhoff. ote-
lin işletmeciliğinin Emperyal'den
alınması konusunda şu ana kadar
kendilerine resmi bir tebligat iletil-
mediğini, karann yerine getiril-
mesi için de bir girişimde bulunul-
madığım söyledi.
çekti. Susurluk raporunda yüklü
miktarda eroinle yakalandığı anla-
tılan Bucaklar'ın korucubaşısı Adil
Akpirinç de suçlamalann hedefi.
Kasım 1997'de, 1.5 gram eroinle
yakalanan Hakim Altınboğa'nın
eroini Akpirinç'ten aldığını söyle-
mesi üzerine gözaltına alınan Akpi-
rinç bir süre sonra serbest bırakıldı.
Akpirinç'in 1980 yılından bu yana
geçici köy korucusu olduğu ve Si-
verek'te resmi kayıtlara göre çok
sayıda uyuşturucu hammaddesi ek-
mekten sabıkalı olduğu biliniyor.
13 büyük aşiretin bulunduğu Sive-
rek'te resmi bilgilere göre
610 gönüllü köy korucusu-
nun 500"ü ve 312 geçici
köy korucusunun ise 150'si
Bucaklar'ın kontrolünde
bulunuyor. Yetkililerin "a-
sayişin berkemâl" olduğu-
nu belirttiği ilçede 1994'ten
bu yana PKK eylemi olma-
dığı gözleniyor.
Ancak son sayımın geçi-
ci sonuçlanna göre 145 bin
615 kişinin bulunduğu ilçe-
de Bucak"ın dokunulmaz-
lığının kaldınlması günde-
me geldikten sonra başla-
yan gerginlik ise yerini
olaylara bırakmış durumda.
MHP ilçe binası, Ziraat
Bankası bankamatiğinin
bombalanmasından sonra
Sedat Bucak'ın kardeşi
DYP ilçe Başkanı ve Bele-
diye Başkanvekili Ahmet
Bucak' ın yakını. kimilerine
göre ise koruması olan Cu-
ma Rüzgar'ın otomobili
patlayıcılarla havaya uçu-
ruldu. Bu olaydan bir gün
sonra ise yerel birgazetenin
bürosu tarandı. l5ört olayı
gerçekleştirenlerin izlerine
rastlanmazken, otomobili-
ne bomba konulan Cuma
Rüzgar'ın herhangi bir şi-
kâyette bulunmaması ise
dikkat çekti.
Rapor Avrupa yolunda
ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Susur-
luk raporunda bahsi geçen bazı faili meçhul
cinavetlerin arkasından "devlet'" çıkarken:
Günevdoğu'da öldürülen işadamlan ve siya-
setçilerin yakınlan da\a açacaklannı bildirdi-
ler. Raporun A\ rupa Insan Haklan Mahkeme-
si "nde (Al H M) süren bazı davalara kanıt ola-
rak sunulacağı öğrenildi. HADEPGenel Baş-
kan Yardımcısı OsmanÖzçelik. "Saldınlann
arkasında Çi Iler \ar. Çeteler arasında iç çaüş-
ma başladı. İş başındaki iyi çete. kötü çete\i
kirienmiş bir mendil gibi atı\or" derken eskı
DEP Mılletsekıh Sım Sakık "DEP'İ parla-
mentodan atan da bu çete\di" dedi. Sa\as"ın
hazırladığı raporda "Bölgedekigörevlilerhak-
lı olarak PKK'li teröristin canı da malı da dev-
lete helaldir görüşündeler" denırken Batı ıl-
lerınde de dogudan göç etmış Kürtlenn "özel
timin hedefi haline geldiği" belirtıliyor. Beh-
çet Cantürk \e Musa Anter'ın öldürülmesi.
Ozgür Gündem gazetes.ının bombalanması
olavlarında devletin sorumluluğuna dikkat
çekilen raporda. "İ'lkenin birliğine. bütünlü-
ğüne a> kın e> lem sahipleri agır bir ceza>ı ha-
k ermişlerdir. \apılanlarla aramızdaki tek ih-
rilaf u\gulamanın şekline \c neticelerine iliş-
kindir. Anter'in öldürülmesinin hata olduğu
söjlenmektedir" benzerı iiıratlarada >er\e-
rildi. Raporda, Bucak aşıretinin "devlet için-
de devlet" görüntüsü verdiği vurgulanırken
"Yeşirin bölgedeki etkinliklerine de geniş y-
cr a>nldı. TBMM Faili Meçhul Cinayetleri
Araştırma IComisyonu raporunda da "koru-
cu-itirafcı-JtTElVI mensuplanrun kartşOğı ya-
sadışı otaylar" aktanlırken 1992-93 yıllann-
da faili meçhul cinayet artışına dikkat çekil-
mişti. Bu rapora göre 1980'de faili meçhul si-
yasi cinayet sayısı 98 iken 1992'de 316.
I993'te 314 oldu. Faih meçhul cinayetlerin
gerçekleştiğı illerarasında Diyarbakır, Istan-
bul. Batman \e Mardin ilk sıraları aldı. TB-
MM Susurluk Araştıtma Komısyonu rapo-
runda da Yüksekova çetesını ortaşa çıkaran
jandarma istihbarat göre\lisi Hüseyin
Oğuz'un "Akşam istihbarat örgütleri bize bir
liste verirdi, sabahlev in de teü'kçiler bu listele-
ri gider vururlardr ıfadesıne yer verilirken
"JITEM'in e> lemlerinin taröşmasız olduğu"
da\urgulandı.
Kutlu Savaş'ın hazırladığı raporla özellik-
le Güneydoğudaki "faili meçhurierin "fa-
il"len netleşmeye başlarken öldürülen Kürt
işadamlan ve siyasetçilerinin aileleri davaaç-
ma hazırlığına girdı. DEP Millervekili Meh-
met Sincarın eşi Cihan Sincar . Savaş Bul-
dan'ın ağabeş 1 Necdet Buldan ile yazar Musa
Anter'ın ailesının de\let aleyhıne da\a aça-
caklan bildirildi.
Y i n e y a r g ı s ı z i n f a z
Adana'da polis
ev bastı: 3 ölü
ADANA (Cumhuriyet
Güney tlleri Bürosu) -
Adana Terörle Mücadele
Şubesi'ne bağlı ekipler,
önceden belirlenen bir
e\e yaptıklan baskında,
DHK.P-C örgütü üyesi
olduğu ileri sürülen üç
kişiyi öldürdüler.
Merkez Yüreğir ilçesi
Kiremithane Mahallesi
95. Sokak'ta bulunan bir
evedüngece 21.00
sıralannda polis
ekiplerince baskın
düzenlendi. Polis
yetkilileri, baskın
sırasında evde
bulunanlann "teslim ol
çağnlanna uymayarak
silahla karşılık
verdiklerinL, çıkan
çaüşma sonucu üç kişinin
öldUrüldüğünü'
açıkladılar. Açıklamaya
göre, iki kişi olay yerinde
yaşamını yitirirken bir
kişi de kaldınldığı Adana
Devlet Hastanesi'nde
öldü. Yetkililer, ölen üç
kişinin DHKP-C örgütü
üyesi olduğunu ileri
sürdüler. Baskın
sonrasında basın
mensuplan olay yerine
yaklaştınlmazken evin
içinden görüntü
almalanna da uzun süre
izin verilmedi. Polis
yetkilileri, 'evebubi
tuzağı yerleştirilmiş
olabileceği' kuşkusunun
bulunduğunu, bu nedenle
bomba imha ekiplerinin
2.5 saat süreyle araştırma
yaptığını söylediler.
• Baştarafı 1. Sayfada
litikacılar. kamu görevlileri ve aşiret li-
derleri şöyle:
TansuÇiller: PK.K'yeyardım eden işa-
damlarının listesinin elinde olduğunu
söyledikten sonra infazlar başladı. llgi
çekıcı tasarruflarda bulundu. MİT eskı
başkanlanndan NuriGündeş'i Başbakan
İstihbarat Başmüşavirliği'negetirdi. Nu-
ri Gündeş. Başbakan'ın eşi ile yakın ıliş-
kisi sayesinde etkili oldu. Mehmet Ey-
mür de aynı kanalı kullandı.
Behçet Cantürk'ün öldürülmesiyle
Çilier'in açıkladığı 100"e yakın PKK'fi-
nansörü işadamının elde olan listesinden
bir kişi eksildi. Savaş Buldan. MedetSer-
hat Yöş, Metin Can, Vedat Aydın için de
PKK bağlantılan nedeniyle aynı husus-
largeçerliydi.
TurhanGü\en: Dönemin Başbakanlık
Teftiş Kurulu Başkanvekili. Başbakan'la
irtibat noktası aynı. Başbakan'a sunula-
cak onaylan. Başbakan'ın eşine tevdi et-
tı. Hatta teftişteki resmi konuttelefon nu-
maralannın bile Başbakan'ın eşine ve
sekreterine ait olduğu açık bir bilgidir.
Mehmet Ağar: Onun döneminde po-
lis teşkilatıAbdullahÖcalan'ınyakalan-
ması veya öldürülmesi projesini ele aldı.
Bu proje. hem teşkılatın prestijini arttı-
racak hem de siyaseten çok prim yapa-
caktı. Bu amaçla örtülü ödenekten fon
aynldı. Bu yönde bir operas\on hazırlı-
ğı içinde olan MİT de\Teden çıkanldı.
MlT'in Teftiş Kurulu Başkanlığı'na gön-
derdiği yazıda. Mehmet Ali Yaprak'ın
Mehmet Ağar'a dolayısıyla DYP'ye 500
milyar lira yardımda bulunduğu. konuvii
bilen Ibrahim Şahin'in Yaprak'tan 100
milyar lira rüşvet aldığı belirtiliyor.
ErtaçTinar: Emniyet'e lsrail'den silah
Devlet kendini suçluyor
hıbe eden Tinar. 1C Rektöru Bülent Ber-
karda ile Metsan adıyla bir şırkette or-
taklık kurmuş ve muhtemelen yıne tıbbi
cihaz satışında yer ve rol almıştır. Tınar.
daha sonra KKTC'nin Cenevre Fahrı
Başkonsolosluğu'natalıpolduğunda. re-
ferans olarak Ağar'ı göstermiştir. Sağlık
Bakanlığf ndan alınan bilgiye göre. tabe-
la şirketi olan Hosphro'nun sağlık sek-
törü ile ilişkısi 1978 yıllanna kadar git-
mektedir. Dr. Mürşit Koryak Astım Has-
tanesi 1978-1983 döneminde bu firma-
dan müteaddit kere tıbbi cihaz almıştır.
Daha sonra bu hastane Koşuyolu Kalp-
Damar Cerrahisi Merkezi olunca ilişki-
ler. Dr. Koryak'ın başhekim olduğu sü-
rece devam etmiştir. Universite hastane-
lerinden Hosphro ile ilışki kurmuş olan
Akdeniz Üniversitesi de firmadan akci-
ğer pompası satın almıştır. Daha sonra-
lan firma tngiltere'ye hasta götürmeye
başlamıştır. Siyami Ersek Kalp-Damar
Cerrahi Merkezi 1988-1992 yıllannda
Hosphro ya çeşitli ihaleler vermiştir.
Sağlık Bakanhğı'nın tüm ıhalelen araş-
tınlmamış. sadece merkezde Ankara'da
mevcut kayıtlar bir hekım tarafindan in-
celenmiştir.
Sağlık sektöründe faaliyette olan
Hosphro. 1992 yılından sonra bu sektör-
de görünmemekte. Emniyet Genel Mü-
dürlüğü kayıtlannda görünmektedir.
(Raporda. daha sonra Tinar'ın emniyete
hibe ettiği ve kaybolan silahlar olayı an-
latıldı.) "
MlT'ten alınan bilgiye göre Ertaç Ti-
nar. tahbil edemediği 15 milyon dolann
peşindedir.
Mehmet Evmür: 2. MİTraporunu ha-
zırladı. "Veşil'* kod adlı Mahmut Yıldı-
nm'la > aptıeı görüşmelerde. Çatlfdan
bahsettikleri. Çath'nın Baysa şirketinin
yapacağı petrol işi için Hadi Özcan'la
görüştüğü. Kocaeli çetesinin lideri Hadı
Özcan'ın beledıye başkanını öldürmeye
karar verdiği. Emniyet Müdürü Affan
Keçeci'nin Hadi Özcan'ın anık teslim ol-
ması gerektiğini söylediğini ve karşılık-
lı bılgılendirme için sayısız görüşmeler
yaptığı bilinmektedir.
Mehmet Eymür grubu Mehmet Ali
Yaprak'ın kaçırılışında parmak izi bulu-
nan Müfit Sement'in kurtarılması için
Yaprak grubuyla görüştü ve Sement.
MlT'te Eymür'ün telefonuyla Yaprak'ın
yetkili adamıyla görüşme yürüttü. Yap-
rak çetesinin yetkilisi mütecaviz ve teh-
ditkâr bir edayla Eymür'e söz verdikle-
rini. polis işi olamayacağını, sözlerini tu-
tacaklarını. kendi bölgelerinde sadece
kendilerinin hâkim olduğunu belirtir bir
tarzda konuştu.
Sedat Bucak: Yaprak'ın kaçınldığı her
iki olayda da. Bucaklar'ın kontrolünde-
ki topraklara gidilmesi. Siverek'in dev-
let kontrolünün dışma terk edildiğini or-
taya koydu. Bucak aşiretine karşı dev le-
tin terörle mücadele anlayışı çerçevesin-
de hoşgörülü davranması otonteyi zayıf-
lattı. suç işleyen aşiret mensuplanna kar-
şı hoşgörülü davranıldı.
Kemal Yazıeıoğlu: Topal zanlısı polis-
lerin gözaltına alındığını Ankara'ya ha-
ber \erince hesap değişmiş. bakanlık ve
genel müdürlük polisleri istemiş ve tstan-
bul Emniyeti bir dertten kurtulmuştur.
Çünkü polisler ahndıktan sonra emniyet
müdürü makamına gelmemiş ve gece
22.00'ye kadar bir sorgulama yapılma-
mış. müdür muavinleri de odalanndan
çıkmamıştır. Gece 22.00'den sonra em-
niyet boşaltılmışve ilgilileristirahategit-
mişlerdir. Bu saatten sonra bir sorgu olup
olmadığını da Yazıeıoğlu bilebilir.
Orhan Taşanlar: Istanbul Emniyet
Müdürlüğü'ne atanmasının ardından te-
levizyonlarda "Buraya kafa koparmaya
geldiın'' dediği tarihte. tstanbul'da bazı
kirli iş sahiplerinin emniyete götürülüp
tartaklanması üzerine Topal önce Sedat
Demir'e ulaşmış ve polisteki yeni ekip-
le irtibatlanmış olduğu gibi bu defa da
çok daha üst seviyede konıculan aramış-
tır. Fatura da yükselmiştir. Topal'ın o ta-
rihte Taşanlar'a 250 milyar liralık hedi-
ye gönderdiği fakat reddedildiği söylen-
tisı kendi muhitinde panik yaşanmasına
neden oldu.
Mehmet Ali Yaprak: Radyo ve tele-
vizyonu olan fevkalade güçlü bir çete re-
isi. Captagon kaçakçısı.
Hidayet ailesi: Uyuşturucuyu. sahibi
olduğu seyahat şirketi aracılığıyla taşı-
yor. Captagon ve eroin ile asetik anhid-
rit ticareti yapıyor. Suriye istihbarat ör-
gütü El Muhaberat'la bağlantılı. PKK'ye
maddi destekte bulunuyor.
Raporda, Hadi Özcan çetesinin Tuğge-
neral \eli Küçük. Kocaeli Emniyet Mü-
dürü Nihat Camadan ve Affan Keçeci
ile bağlantılı olduklanna ilişkin spekü-
lasyon ve yorumlar ile Yüksekova Çete-
si'nin DYP'li Zeydan aşireti ile bağlan-
tılan, bu çeteyle ilişkili olduklan gerek-
çesiyle yargılanan Albay Hamdi Poyraz,
Yarbay Kanber Oğur ile Binbaşı Meh-
met Emin Yurdakul'un bağlantılanna da
yer verildi.
Raporda, PKK'yi destekleyen Kürt
işadamlanna yönelik devletin yok etme
uygulamalannm kimin karan olduğu ko-
nusu aydınlatılamazken; Milli Güvenlik
Kurulu'nun 1993 yılında yaptığı birtop-
lantıda kararlaştırdığı öne sürülen, "des-
tekçuerine de örgütle yapüan mücadele-
ye benzer bir işlem vapılnıası" karannın
irdelenmemesi dikkat çekti. Abdullah
Çatlı ve ülkücüler konularının çok az
yer aldığina işaret edilenraporda.Çat-
h'nın teröreylemlerinin gözardı edilme-
si ve ülkücü mafyanın irdelenmemesi
kuşku yarattı. Raporda, MİT ağırbiçim-
de suçlanırken kirli bağlantılann oluştu-
ğu dönemde teşkilatın başında bulunan
SönmezKöksal'a herhangi bireleştiri yö-
neltılmemesi de dikkat çekti.
Ağar'dan açıklama
Suçlamaların odağmdaki isimlerden
Mehmet Ağar, MlT yazısına atfen orta-
ya atılan, Yaprak'tan 500 milyar lira se-
çim yardımı aldığına ilişkin iddialarla il-
gili olarak yaptığı yazılı açıklamada,
"Bölümün sonunda MİT takdimi bittik-
ten sonra, bu ifadelerin yanhşve olavı baş-
ka mecralara çekmek amacında olundu-
ğu söylenmektedir. Dolavısryla rapor ken-
di yazım tekniği içinde bu iddiayı çürüt-
mektedir" dedi.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
önceki gün akşam saatlerinde tam "gün bitti"
demiştik ki yeni bir gün başladı. Raporla ilgili ilk de-
ğerlendirmeleri geçen perşembe gecesi özel tele-
vizyon kanalına yapan Arena Başbakanı Mesut
Yılmaz, sansürlü raporun tam metnini de akşam
saatlerinde verince kendi kendimize söylenmeden
edemedik:
Mesut Bey hiç aydınlıkta iş yapmaz mı?
Yazıya "raporlu" başladık. Tıp biliminden esin-
lenerek şu benzetmeyi yapabiliriz:
Rapor, kanserli olduğunu düşündüğümüz dev-
let dokusundan alınan bir dönemin sonucunu ve-
riyor. Bu "doku tanısı" gösteriyor ki çete kanseri
çok ciddi boyutlara ulaşmış.
Konular hiç de "edepli" değil. ama Başbakanlık
Teftiş Kurulu Başkanvekili Kutlu Savaş, raporu
"edebi" bir dille yazmış. Konulan yer yer ağdalan-
dırmış, işin içine duygular-kurgular katmış. Hani
"raporname" desek yeridir.
Ayrıntılarını öteki sütunlarımızda bulacağınız ra-
porun ilk aşamada düşündürdükleri şunlar:
-1993 yılı terörle mücadele kalkanı altında yep-
yeni bir dönemin başlangıcı olmuş. Bu dönemi en
iyi, "Devlet için kurşun sıkan da kurşun yiyen de
şereflidir" tümcesi anlatır.
- Yine aynı yılla birlikte devleti soymanın yönte-
minde temel değişiklik olmuş. Çeteler banka soy-
mak için artık silah değil, kravat kullanmaya baş-
lamış.
- Bu yapı siyaseti hem devre dışı bırakmış hem
kullanmış. 1993-96 sürecinde iktidarın bir kanadı-
nı oluşturan sosyal demokratlar, bunları hiç göre-
mediyse ayıp, görüp bir şey demediyse daha da
ayıp...
- Devlet-çete ilişkisinde güçler dengesi değiş-
miş. Eskiden çetenin devletin içine sızdığı, devle-
tin kimi birimlerinin çetelerin denetimine girdiği id-
dia edilirdi. Öyle anlaşılıyor ki çetenin gücü devle-
ti de kullanacak hale gelmiş. Hükümetler, çetenin
halkla ilişkiler daire başkanlığı görünümünü almış.
- Sansürlenen bölümleçde daha fazla aynntısı
olduğunu sandığımız ulusİararası boyut ise "çefe
ihracının" da başlamış olduğunu gösteriyor.
- PKK, bir terör örgütüdür. Hangi devlet olursa
olsun, teröre boyun eğmeyi kabul etmez, müca-
dele eder. Ancak devlet terör örgütünün konumu-
na düşmez, düşürülemez. Biz düşürmüşüz...
Hukuka karşı bağışıklık...
Çengelli iki soru var;
- Açıklanmayan bölümler neydi?
- Bundan sonra ne olacak?
Raporda pek çok faili meçhul cinayetin nasıl'iş-
lendiği anlatılryor. Ama, kimi önemli kişilerle ilgili sa-
tır bilgi yok. İlk akla gelenler şunlar:
Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Bahtiyar Aydın...
Bu durum akla ister istemez şu düşünceyi geti-
riyor:
Acaba faili meşhur cinayetleri ikiye mi ayırdılar;
devlet güçleri tarafindan öldürüldüğünün açıklan-
masında sakınca olanlar ve olmayanlar...
Bundan sonra ne olacak sorusu birinciyle bağ-
lantılı. Bu, tanıyı eksik koyup ya da bulgulann tü-
münü açıklamayıp tedaviye başlamaya benziyor.
Yargı süreciyle ilgili arayışlar birkaç koldan de-
vam ediyor. Farklı kesimlerin üzerinde birleştiği du-
rum; yargılamanın toplu yapılması. Ama bunun do-
ğuracağı hukuki sonuçlarla ilgili tartışmalar da şim-
diden başladı. Ne olursa olsun, "özel mahkeme"
izlenimini yaratmamak gerekiyor.
Dün Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Ay-
dın Erdoğan ve dernek üyeleriyle sohbet edıyo-
ruz. "Adil yargılanma hakkı" üzerine konuşurken
çarpıcı bir örnek verdiler. Yasalarımıza göre silah-
lı çete kurmanın cezası dört yıl, silah bulundurma-
nın cezası beş yıl. İşin içine kalem" girince ne olu-
yor, onu hiç açmayalım.
Adalet Bakanlığı'ndaki kadrolann Oltan Şevket
Ağar sentezi olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Çetin bir süreç... Bu süreçte hukuk devletini ku-
ramazsak ne olur?
Yazı çok hastalıklı oldu ama, çete hukuka karşı
bağışıklık kazanmış olur...
Toplumun çetesiz, sevginin sahtesiz olduğu gü-
zel bir ülke dileğiyle iyi bayramlar...
Cinayet bağlantılı
Yurt Haberieri Servisi-
Susurluk Raporu'nda
DEP Mardin Millervekili
Mehmet Sincar ın
katillerinden olduğu
bildirilen PKK itirafçısı
tsmail Yeşihnen'in bir
siyasi cinayet ve gasp
nedeniyle Diyarbakır E
Tipi Cezaevi'nde yattığı
belirlendi.
Başbakanlık Teftiş
Kurulu Başkanı Kutlu
Savaş'ın hazırladığı
Susurluk Raporu,
Güneydoğu'daki faili
meçhul siyasal
cinayetlerdeki ilginç bir
bağlantıyı da ortaya
çıkardı.
Raporda, DEP Mardin
Millervekili Mehmet
Sincar'ı, "YeşiT kod adlı
Mahmut Yıkunm, PKK
itirafçısı Alaattin Kanat
ve Mesut
Mehmetoğlu'nun
öldürdüğü belirtiliyor.
Kanat, halen
Kınkkale Cezaevi'nde
tutuklu bulunurken
Mesut Mehmetoğlu'nun
nerede olduğu
bilinmiyor. Cinayetin bir
başka zanlısı olan lsmail
Yeşilmen ise gasp ve
cinayetten hükümlü.
PKK itirafçısı Yeşilmen,
geçen yıl Özel Harekât
Timi Polisi Hüsevin
Bozkuş ile birlikte
Diyarbakır kent
merkezinde Şeyhmuz
Yavuzadlı vatandaşı
"PKK milisi" olduğu
gerekçesiyle kaçırarak
Silvan karayolu üzerinde
öldürdüğü gerekçesiyle
gözaltına alındı.
Yeşilmen bu suçtan
dolayı 1997 yılının Eylül
ayında Diyarbakır 1. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde
ömür boyu hapis cezasına
mahkûm edildi. Polis
memuru ise serbest
bırakıldı.
Itirafçı Yeşilmen aynca
1994 yılında Diyarbakır
kent merkezinde işlediği
bir gasp suçundan 20 yıl
hapis cezasına
çarptınlmıştı.
lsmail Yeşilmen'in.
Mehmet Sincar cinayeti
ile ilgili şu ana kadar hiç
sorgulanmadığı öğrenildi.
Raporda bu cinayeti
işleyenler arasında yer
almasından sonra
Mehmet Sincar" ın
yakınlan, Yeşilmen'in
yeniden sorgulanması
gerektiğini söylediler.
Sincar'ın yakınlan,
Yeşilmen'in
sorgulanması halinde
Sincar cinayetinin
aydınlatılacağına
inanıyorlar.