Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 1998 PAZAR
PAZAR KONUGU
ajkasyı
'Petrol isteyen gaz borusunda yardım eder'
*3 LJiy C / ^ Azerbaycan'laErmenistanarasındakı Dağlık Karabağ ve işgal altındaki Azeri top-
raklan sorunlan şimdiki halde çözümsüzlüğünü koruyor. Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Pet-
rosyan'ın, Karabağ ve işgal altındaki Azeri topraklan sorunlannı çözmekte istekli görünmesine kar-
şın, bu konuda somut adımlar atılmadı. Öte yandan Azerbaycan'da ise Ermenistan'la ilgili her konu
dıkkat, şüphe, hatta tepkiyle karşılanıyor. Öyle ki Türkiye'de bir gazetede Ermenistan'la ilgili bir ha-
ber ya da röportaj çıktığuıda Azeri tarafinın tutumu ciddi biçimde sertleşebiliyor. Biz, iki kez Erme-
nistan'a gidip başkent Erivan'da yetkililerle bölge sorunlannı konuştuğumuzda. Azeri tarafindan ben-
zer tepkileri aldık. Bunun üzerine Azerbaycan'a da gitmekte istekli olduğumuzu bildirdik. Çünkü
gazetecilik etiği bunu gerektiriyordu. Bakû'ya gittik. Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'den randevu is-
tedik. Kendisiyle görûşebileceğimiz, ancak beklememiz gerektiği yanıtını aldık. Bu arada Dışişleri
Bakanı Hasan Hasanov'la buluşmamızda aynntılı bir görüşme yaptık. Ancak, Bakû'daki son günü-
müze kadar Aliyev'le görûşebileceğimiz bize söylenmesine karşın akşam üzeri "Mümkün değil"
mesajını aldık. Doğal olarak aklımızda "Ermeni yetkililerle görüştüğümüz için mi Aliyev tarafindan
cezalandınldık" sorusu çengellendi. Bu sorunun yanıtını pekiştirebilecek bir söz de Hasanov tarafin-
dan şöyle telaffuz edilmişti: "EğerKarabağ'a gitmiş olsaydınız sızinle göriişmeyi kabul etmezdim."
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
Mfinsk Grubuyeniden hareketlendL Ekim
199"de Strasbourg'da bir toplantıyaptt Bu toplantı
sonrasında HaydarAliyev veErmenistan Cumhurbaş-
kanı Levon Ter Petrosyan el sıkıştılar. Azerbaycan ve
Ermenistan arasındaki ilişküerin Minsk Grubu çer-
çevesinde düzenlenmesi konusunda bir de ortak bil-
diriyayımlandı. Ondan sonra ne oldu?
- Sorun Minsk Grubu çerçevesinde iki aşamada hal-
ledilecek. Birinci aşamada Azerbaycan'ın altı bölge-
sinden Ermeni birliklerinin çekilmesi gerekiyor. Erme-
ni birliklerinin boşalttıklan bu bölgelere Azerbaycan-
h kaçkınlar (göçmenler) geri gönderilecek. Ikinci aşa-
mada ise Karabağ'ın statüsünûn saptanması için gö-
rüşmeler yapılacak. Yani burada iki bölgemiz var. Ko-
şul, o iki bölgeyi işgal altında tutan Ermeni askerleri-
nin geri çtkilmeleri. Minsk Grubu bu teklifî yaptı;
Azerbaycan da Ermenistan da bunu kabul ettiler. Ali-
yev de Ter Petrosyan da belgeyi imzaladılar. Amaç, so-
runun Minsk Grubu çerçevesinde, banşçı yollardan
halledilmesiydi.
• S Evet de şimdiye kadar hiçbir şey çüanadu
Bundan sonra ne olacak?
- Sonra Ter Petrosyan ülkesine dönerek vanlan ka-
ran açıkladı. Bunun üzerine Ermenistan'daki muhale-
fet, Ter Petrosyan'ı sıkışurdı. "Hayır, biz buna ran de-
ğfliz" dediler. Dağlık Karabağ'daki Ermeniler de buna
kanş çıktılar. Bunun üzerine Ermeni tarafi görüşme-
leri durdurdu. Bundan sonra Kopenhag'daki toplantı ya-
pıldı, çok da iyi oldu. Minsk Grubu bizim tezlerimizi
güçlendırenresmibir bildıri yayımladı. Daha sonra ara-
ya Noel, yılbaşı girdi. Bundan sonra beklıyoruz.
• ^ ^ ^ H Siz, Ermenistan Cumhurbaşkanı TerPetros-
yan 'tn iyi niyetute güveniyor musunuz?
- Ben Petrosyan'uı iyi niyetine değil, mevkiine ina-
nınm. Çünkü Ter Petrosyan, statükonun kendisini ka-
ni etmediğini düşünüyor. Azerbaycan'ın ekonomisi, pet-
rol boru hattıyla petrolü gelişiyor. O nedenle de Ter Pet-
rosyan, meseleyi bu yolla halletmek istiyor.
• • ^ • i Dağlık Karabağ'ın bundan önceki devlet
başkanı Koçaryan...
- Yok, onu böyle yazmayın. O sadece Ermenistan yö-
netiminin başkanı...
• İ ^ ^ H Evet.. Koçaryan 'a, Karabağh Ermenilerin
çok güvendikleri ve saydıkları biliniyor. Bir süre ön-
ce Ter Petrosyan, Robert Koçaryan 'ı Ermenistan 'a
başbakan atadı. Yaygın olan lîanı da Ter Petrosyan 'ın
Karabağ sorununu Koçaryan araahğfyia çözmek ama-
cını güttüğü. Siz bu görüşe katüıyor musunuz?
- Ben şimdi büyük strateji analizine girmek istemı-
yonım. Bence şu anda bize büyük strateji analizleri ge-
rekmiyor. Biz, Ter Petrosyan'uı bu sorunu iki aşama-
da halletmek istediğinden emin olmalıyız. Şimdi ben
onu konuşsam, bunu konuşsam, diyecekler ki, "Hasa-
nov şunu bunu dedi'. Ben dıyorum ki, iki aşamalı çö-
zümü kabul etsın. Koçaryan'ı getirmiş, getirmemiş,
önemli değil. Bu, boru hatü üzerinde değil, kenarda-
dır.
^ ^ ^ ^ H Madem öyle o zamanpetrolboru hattına ge-
lelim. Çok çeşiüi sö'zler söyleniyor. Bakû- Ceyhan bo-
ru hatü gerçekleşecek mi sorusu gündemde. Bu ara-
da Ermenistan üzerinden geçmesi düşünülen bir bo-
ru hattından söz ediliyor...
- Böyle bir şey mı var? Ben işitmedim. Olabilir mi
diye sormak lazım. Sua! başka, fıkir başka.
^ • ^ • H Ama bu soruluyor?
- Boru hatn Ermenistan'dan geçebilir mi, diye soru-
luyor. Ermenistan, Azerbaycan topraklannı işgal etti-
ği sürece biz Ermenistan'la hiçbir siyasi ya da ekono-
mik ilişkiye girmeyiz. Ermeniler topraklanmızı silah
zoruyla zaptediyor, işgal altındaki topraklardan kaçan
kaçkınlar (sığınmacılar) yurtlanna geri dönmelidirler.
Ermenistan bu petrol boru hattını belki de istiyordur.
Sizin sorunuza tarihin gerçekleri cevap verebilir.
IDiyelim ki Ermenistan ilk aşamada işgal
ettiğiabı bölgeyi boşatth. Ikinci aşamada da sorun çö-
züldü. Ve diyelim kigerek Azerbaycan, gerekse de Er-
menistan petrolden para kazanmaya başladüar. Da-
ha çokpara kazanmaya başlaymca iki tarafda daha
çok silah alacak, O zaman Azerbaycan 'la Ermenis-
tan arasında karşdıkü güven nasû sağlanacak?
- Siz suali çok iyi koydunuz. Sualinizi karşılıklı gü-
ven konusuna dayandırdınız. Ama Ermeniler, bu so-
ruyu sizin koyduğunuz gibi koymuyorlar. Ermeni-
ler,"Ermenistan'ın güvenliği nasd sağlanacak" diye so-
ruyorlar. "DaghkKarabağ'ıngmvnhğioasılülacak-so-
rusunu getiriyorlar. Ama siz, karşılıklı güven nasıl
sağlanacak diye sordunuz. Meseleyi böyle koyduğu-
nuz için çok sağ olun. Az kişi soruyu böyle koyuyor.
Dahaçokbaskıcılardıyorlarkı, "Ermenistan'uıgüven-
Bgi nasıl sağlanacak? Dağlık Karabağ'ın güvenliği na-
sıl sağlanacak.'" Politikacılarda meseleyi böyle koyu-
yorlar. Eğer iki tarafarasında bir sorun, bir çafişma var-
sa, bu iki tarafin sadece birisinin güvenliğinden söz edi-
lemez. Karşılıklı güvenlik modelleri ise çoktur. Bun-
lardan yararlanalım. Azerbaycan buna hazırdır. Azer-
baycan, Ermenistan'la banş anlaşması yapmaya. sı-
HASAN
HASANOV1940, 77/7/5, Gürcistan doğumlu. Lise
öğrenimini Tıflis 'te tamamladıktan sonra
Azerbaycan 'a gitti. Bakû Teknik
Üniversitesi 'ni bitirdi. Daha sonra Bakû
Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü 'nden
rnezun oldu. Sebail, Sumgait ve Gence
şehirlerinin belediye başkanlığını yaptı.
Haydar Aliyev, Azerbaycan Komünist Partisi
Başkanı olunca onun siyasi işler
yardımcılığı görevini yaptı. Cumhurbaşkanı
Muttalibov döneminde başbakanlığa atandı.
Haydar Aliyev Cumhurbaşkanlığı 'na
seçilince de Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı
görevini üstlendi.
-tran'ı ABD istemiyor. Ruslarda, "Biz daha iyi şart-
lar veririz. Bizden geçnin" diyorlar. Gürcistan hiçbir
şey söylemiyor, ama nereye gidersen git Gürcistan'ın
üzerinden olsun, ta\Ti içinde. Bütün hesaplar yapıla-
cak, ondan sonra da bu yılm eylül, ekim ya da kası-
mında her şey netleşecek. Şimdi bakın. Ben başbakan-
ken Türkiye'ye geldim. Orada "Getin,bizûn neflk(pet-
n»0 meşgul olun" dedim. Türkiye gehnedı.
Neden?
- O zamanlar Sovyetler Birliği'nden korktu. O za-
man Türkiye hükümetinde bakan olanlandan birkaçı şim-
di de bakan. Onlara sorun. Bugün Devlet Bakanı olan
Güneş Taner. o zaman Yddırun Akbulut'un hüküme-
tinde de bakandı. Taner'e sorun, "O zaman Azerbay-
can neftine niye gitmediniz?" diye. Kaç kere mektup
yazdım, telefon etrim, yine gittim. "GeBn, yoksa size
az neft kalacak" dedim. Gelmediler, benim sözüme
değer vermediler.
îşte şimdi konsorsiyum kuruldu. Türkiye'nin bu
konsorsiyumdaki faizi (payı) kaç? Yüzde altı kadar. O
zaman gelselerdi paylan da çok yüksek olacaktı. Di-
yorlarsa ki "Azerbaycan işi ağırdan alıyor, Ceyhan bo-
rusunu vermeyecek": siz de gidin onlara, "Azerbaycan
neftine niye para koymuyorsunuz" diye sorun. Japon,
Alman. Fransız. Belçika, Rus, Yunan gelir. Türkiye
niye gelmez?
• • ^ H Acaba para yatırmadan mı petrolü almak
istiyorlar?
- Sizin sorunuzdan bu çıkıyor.
• M ^ H Yinedolaşan bazı haberlerdenyola çıkarak
bir sorusormak isüyorum. Boru hattı Ceyhan 'dange-
çersepetrolün bir bölümünün İsraU'e de akıtüacağı
söyleniyor. Bunun doğruluk payı nedir?
- Siz 'Akdeniz' diyorsunuz, biz 'Araiık Deniz' dıyo-
ruz. Ceyhan'dan petrol Akdeniz'e akınca Akdeniz'de
kim varsa bu petrolden faydalanır. Orası artık dünya
pazan. Iran da, Suriye de, lsrail de, Mısır da, Kıbns
da bundan ıstıfade edebilir. Italya, sizin arkadaşlannız,
Yunanlılar alabilirler.
lahlan bırakmaya, kontrol alnna almaya, iki ülke sını-
nnda gözlemciİer bulundurmaya hazırdır.
• ^ • ^ B Peki karşı taraf buna hazır mı?
- Size söyledim. Karşı taraf meseleyi böyle koymu-
yor. Diyor ki: "Dağlık Karabağ'm güvenliği nasıl ola-
cak? Bir zaman gelecek Azerbaycan her alanda güçlü
otacak. Biz o zamandan korkuyoruz." Ben de dıyorum
ki: "O zamandan korkuyorsanız, şiındiden düşmanhk-
lara son verin."
^ ^ ^ ^ H ABD'nin Denver kentinde temmuz ayı ba-
şmda GS zenginler kulübünün zirvesiyapıldu Zirve-
den geleıt haberlere göre de G-8'in Dağlık Karabağ
ve Kıbns sorunlannı çözmek için benzer yaklaşımlar
izlenmesi karan aldığı belirtiML Siz bu konuda ne dü-
şünüyorsunuz?
Yok, hayır. Denver'de G-8'in sadece üçünün
açıklaması oldu. O üçünün açıklamasında da Ermenistan
ve Azerbaycan arasındaki çözümün iki aşamada
halledilmesınin ıstendığı belırtıldı. Kıbns'tan hiç söz
edilmedi.
^ ^ ^ ^ ^ Bu tür haberler sızdığı için iki konuda da
taraflarabirBosna moddimikabuletûrilmek istendiği
sorulan gündeme geldi...
- Yok öyle bir şey. Basın, Bosna, Dayton modelini
kendileri düşünebilirler. Ama bu konularsiyasi düzeyde
gündeme getirilmiyor. Bir kez daha tekrarlayayım.
Kıbns modeli, Bosna modeli, Dayton modeli kesinlikle
resmi görüşmelenle gündeme getirilmiyor. Bizim kendi
modelimiz, Minsk sürecinin de kendi modeli vardu-.
Azerbaycan'ın Türkiye'yle ilişkileri ne
aşamada?
- Çok ıyidir. Siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerimiz
gayet iyi yönde ilerliyor. Türkiye'de bugünkü
politikacılarlada üişkilenmiz çok iyi. Süleyman Donirei
Mesut Yılmaz, Hikmet Çetin, Bülent Ecevit
Azerbaycan'ın büyük kardeşlen, arkadaşlandır. fki
devlet başkanı ve iki başbakan arasında gayet iyi ilişkiler
sürüyor. Ismail Cem de bizim eski kardeşimizdir. Biz
bağımsızlığımızı ilan ettiğimiz zaman Azerbaycan'la
ilgili pek çok tarafsız yazı yazdı. Mesut Yılmaz yılda
iki kere bize gelir, tüm pTOblemJerimiz halledihi. Demirel
nereye giderse Azerbaycan sorununu görüşür. Hangi
ülkede olsa, bize haber gelir ki Demirel Azerbaycan
sorununu gündeme getirmiştir.
• İ M H Türkiye açısından bir tedirginlik, bir
rahatsızlık var. Son olarak Cumhurbaşkanı Haydar
Aliyev Bakû 'da beş- altı tane Türk tesisinin açılışını
yaptı. Türkiye 'den fevkalade övgüyle söz ediyor. Bu
arada Bakû-Ceyhan petrol boru hattı meselesi var.
Mesut Yılmaz buraya geldi, güzel konuşmalaryapıldı.
Ancak Azerbaycan 'ın hâlâ Bakû-Ceyhan konusunda
net birpolüika ortaya koymaması Türkiye tarafindan
şikâyetkonusuoluyor.Ankara'dakigörüş, "Aıerbaycan
acaba ipe un mu seriyor? "biçûninde. Siz buna karşıük
ne diyeceksiniz?
-Azeıbaycan ağudan almıyor. Anlıyorum, Azerbaycan
oyalıyor, ağırdan alıyor, demek istiyorlar. Yalan
söylüyorlar. Bubasımndaihmali. Boruhattınınresmen
hayata geçmesi, programa göre 1998'in Eylül. Ekim
ya da Kasımı'nda olacak. Şu anda daha bir boru hattı
anlaşması yok. O zaman olacak. imzalanacak. Boru
hattıyla ilgili bir konsorsiyum var. bir de boru hatlannın
çalışmalarını yapan bir komite kuruldu. Buradan,
Rusya'dan, Gürcistan'dan ya da Türkiye'den geçmesi
konusunda çalışmalar sürüyor.
Pekiİran?
Cumhurbaşkanı Aliyev 'in Dışişleri Başda-
nışmanı Vefa Güllüzade, şu anda tsrail'degörûşme-
leryaptyor. İsrail'le ilişkiler nasıl başladı ve ne aşa-
mada?
-lsrail, Azerbaycan'a; Azerbaycan da Israil'e ilgi du-
yuyor. Ostelik lsrail, Azerbaycan'da ilk büyükelçilik açan
devletlerdendir. Ostelik Azerbaycan'da 50 binlik bir Ya-
hudi cemaati yaşıyor. Sovyetler Birlığı zamanında bu
cemaatin sayısı 200 bin kadardı. O sıralarda başka
memleketlere gittiler. Daha sonra birkısmı tsrail'egöç
etti. Bizim burada her zaman Yahudilerle ilişkilerimiz
iyi olmuştur. lsrail bize lazım. Amerika'da iyi lobile-
ri var. Bize çok yardımcı oluyorlar.
^ H H Peki son olarak ABD'nin Azerbaycan pet-
rolûneyaklaşunlan konusunda Yahudilobisiyardım-
cı oldu mu?
- Çok oldu. Ama lran buna çok kötü bakar. Iran bi-
ze, "lsrail, Islam dünyasının düşmamdır" diyor. Ama
bize göre Islam dünyasının düşmanı Ermenistan"dır. O
zaman tran neden Ermenistan'la bu kadar yakın? Eğer
bir Islam dünyası varsa orada biz de vanz. lran neden
Ermenilerle kardeşlik ediyor o zaman? Bizim İsrail'le
ilişkilerimiz sadece siyasi düzeyde, öyle savunma iş-
birliği anlaşmamız fılan yok.
Peki, Israil'den silah alıyor musunuz?
Yok öyle bir şey.
I Bakû 'da epeyce bir kaçkın (Ermenistan 'ın
işgal ettiği topraklardan kaçan sığınmacılar) nüfusu
var. Bir mifyonun üzerinde oldukları biliniyor. Bu in-
sanlar dört-beşyüdır çadır kentler ve üniversite yurt-
lartndayaşamaya çalışıyoriar. Onlann durumlannı iyi-
leştirmek için hükümeüniz neyapmayı planltyor?
- Kaçkınlar bizim büyük derdimiz. Onlara yardım
etmeye çalışıyoruz. Türkiye de yardım eder, ama son
zamanlarda yardımı azaldı.
Uluslararası örgütlerden de yardım gelir. Bir an
önce meselenin hallolmasını, bu kaçkınlann yurtla-
nna geri dönmelerini diliyorum.
• ^ ^ ^ B TuranAjansı'nm büheninde bir haber oku-
dum. Rusya Federasyonu, kendi sınınndaki silahla-
n modernize etmek isnyormuş. Bu bağlamda da Be-
larus, Ermenistan ve Tacikistan 'a yeni, modern si-
lahlargönderecekmiş. Siz bu konuda ne düşünüyor-
sunuz?
-Rusya, Bağımsız Devletler Topluluğu'nun (BDT)
sınırlannı, bu devletlere hâkim olabihnek için kendi
koruyor. Gürcistan'ın, Ermenistan'm. Belarus'un sı-
nırlannı koruyan Rusya'dır. Ama Azerbaycan'ın sı-
nırlannı konımuyor.
^^^^M Füzelerin Gümrü 'de konuşlandtklan bu
haritada gösteriliyor. Öylemi?
- Her şey burada yazılı.
• ^ ^ ^ H Burada 32 tane Scudfüzesi olduğu göste-
riliyor.~
-Azerbaycan, Rusya'ya bir nota vererek Ermenis-
tan'a bu silahlann gönderiliş nedenini sordu. Ama Tür-
kiye, Rusya'ya bu konuda hiçbir nota vermedi. Tür-
kiye, Rusya'nın bu silahlan Ermenistan'a yerleştir-
mesine kayıtsız kalmamalı.
dı?
I Sizce Türkiye, bu konuda neden kayasızkal-
- Türkiye, Rusya'yla arasında bir gerginlik olma-
sını kesinlikle istemiyor. Ama gerginlik konuşmakla
da olur, konuşmamakJa da.
Ermenistan diyor ki: Türkiye ve Azerbaycan ba-
naabluka uyguluyor." Oysa bu haritada Ermenistan'm
ablukası açıkça görûlüyor. Ermenistan'm Gürcis-
tan'dan Karadeniz'e çıkışı vardır. Ermenistan'm ay-
nca Rusya'ya çıkışı var. Oradan gaz, ışık, su alırlar.
Ermenistan'ın bir de lran'dan Fars Körfezi'ne (Bas-
ra Körfezi) çıkışı vardır. Îşte, böylece de görüyorsu-
nuz ki Ermenistan abluka altında değil. Bürtin dünya
da bunu böylece bilsin. Ermenistan, abluka altında-
yım, diye bütün dünyayı aldatır.
• • ^ ^ H Azerbaycan petrolünün vanası neden Azer-
baycan 'ın elinde değil?
- Vana bizdedir. Bizde olmadığını kim söyledi?
Vana elinizdeyse neden hâlâ protokollerin
imzalanmasını, eylüL, ekim aylannı bekliyorsunuz?
- Bu petrolün sahibi kim?
Tabü ki Azerbaycan.
- Yoo, petrole yatınmı yapanlar... Yatınmı konsor-
siyum yaptı. Yani lngiltere, Norveç, ABD. Rusya, bir
de Türkiye. Bu ülkeler o nefnn sahibidirler. Bu nef-
tin sahibi sadece Azerbaycan değil. Ama bu konuda
Azerbaycan'ın önceliği var.
I Yanimal hem bizim hem de değil, diyorsu-
nuz-.
-Mal, kim ne kadar yatınm yaptıysa onun.
I Sizin kendi ülkenizden geçecek enerji hat-
lan konusunda kesin birprojeniz var mı?
-Var... Ama bizim paraya da ihtiyacımız var. O ne-
denle başkalanyla ortaklık kurmamız lazım. Bakın,
Türkiye diyor ki, Azerbaycan petrolü Ceyhan üzerin-
den gelsin.
Biz de "Turkmenistan gazı Azerbaycan'dan geçan"
diyoruz. Turkmenistan gazı neden Azerbaycan üze-
rinden geçirilmiyor?
Türkiye bu konuda susmamalı, konuşmalıdır.
Biz, Turkmenistan gazının Türkiye'ye Azerbay-
can üzerinden gönderilmesini rica ediyoruz.
WKK^^M Sizce Türkiye, gazın Azerbaycan 'dangeçi-
rilmemesine neden itiraz etmedi?
- Onu Türk hükümeti yetkılilerine sorun, neden
böyle yapmışlar...
• • ^ H Yanişu anda Türkiye'yle Azerbaycan ara-
sında petrol vegaz konusunda bir çıkmaz mı var?
-Türkiye, petrolü de gazı da istiyor. Türkiye, Azer-
baycan petrolünün Rusya'dan değil. Türkiye'den geç-
mesini istiyor. Ama Turkmenistan gazı lran'dan da Azer-
baycan'dan da geçebilir. Türkiye Azerbaycan'a yar-
dım etsin. Neft borusunu isteyen, gaz borusunda yar-
dım eder.
Bu, Ankara 'ya bir mesaj mı?
- Ankara'ya mesaj olsun, bakalım.
Avrupa'ya gerçekçi ve akılcı yaklaşmakBÜLENT TANLA (CHP tstanbul Milletvekili)
"Hükümetimizuı Avrupa Biıüği poütikası ger-
çekçi ve akJadır. Popüüstobnadığıgibi,propagan-
da amacı da güdülmemektedir." De\ lel Bakanı ve
hükümet sözcüsü Prof. Şükrii Sina Gürel'in Dı-
şişleri Komisyonu'naverdiği bnfıngin bu ana me-
sajı, konuya bakışımızdaki eksik ve gedikler üze-
rinde bir kez daha durmamızı gerektiriyor.
Sayın Gürel, bu sözleriyle kendilerinden önce-
ki iktidann yanlış ve zaaflanna dikkati çekerken,
son 35 yılda soruna neden çok değişik anlayışlar-
la yaklaşıldıgı üzerinde düşünmemize de yol açı-
yor. Avrupa Birliği 1960 ortalanndan günümüze
kadar daha çok siyasal ağırlığıyla Türkiye günde-
minde yer almış, son on beş yılda ekonomimizin
geçirdiği yapısal değişimlere paralel olarak da, ge-
niş halk kesimlerini, insanımızın günlük ekmeği-
ni yakından ilgilendiren, neredeyse belirleyen bir
konuma gelmiştir. Türkiye'nin gümrük birliğine
kanümından sonraki gelişmeler, Avrupa Birüği'yle
iktisadi ilişkilerimizde gün geçnkçe verdiğimiz
açık, yakın gelecekte çok daba büyük sonuçlara
yol acacak nitelikte bir süreçtir.
Bu sürecin kamuoyumuzca hâlâ yeterince algı-
lanmadığını itiraf etmek gerekiyor. Gerçi, günü-
müzün iletişim olanaklanyla istenirse çok sayıda
veriye ulaşmak mümkün, ancak burada önemli
oian konu, veri bolluğu içinde kaybolma tehlike-
sidir. O halde üç temel ve basit soruyla yolumuzu
aydmlatmayı deneyelim. Avrupa ne anyor? Tür-
kiye'nin Avrupa gündeminin aika planındaki ko-
numu nedir? Ne yapmalıyız?
Günümüzün Avrupası her türlü stratejik ve si-
yasal açılımın ötesinde güncel ve acil çok ciddi so-
runlarayamt aramaklameşguldür. Fransa'daki sos-
yalist hükümetin başını ağntan son gösterilerin de
ortaya koyduğu üzere, işsizlik sorunu birçok ülke-
yi ciddi sıkmtlara sokmaktadır. Lüksemburg, Avus-
turya, Hollanda. Danimarka, Portekız ve lngilte-
re'de yüzde 10'lann altında seyreden işsizlik oran-
lan, Belçika, Isveç, Almanya ve trlanda'da yüzde
10'a ulaşmakta, Yunanıstan, Italya, Fransa ve Fin-
landiya'da yüzde 13"ü bulmakta, Ispanya'da yüz-
de 20'ye yaklaşmaktadır. Son yirmi yılda Avrupa
Birliği ülkeleri sürekli olarak işsizlik tehdidi altın-
da yaşadı. O kadar ki, Paris'in ünlü Ecole Norma-
le Superieure'ünde ekonomi profesörü olan Da-
nidCohen. "1950>ç60'lannbü>ıimehadleriola-
ğandışıydt Güzelzamanlarartıkgeride kalmıştır "
diyebilmektedir. Düşük büyüme ve yüksek işsiz-
lik oranlan, nasıl kınlacağı bilinmeyen kısırdön-
güler oluşturuyor. Hükümetler işsizlere fazla öde-
me yaptıklan gerekçesiyfe eleştiriliyor. Düşündü-
rücü bir başka nokta, yaşlanan ve emekliye ayn-
lan kişilerin sayısında, çalışma yaşındakilere gö-
re kaydedilen artışlarm doğurduğu sorunlann üs-
tesinden gelinememesidir.
Avrupa Birliği ülkeleri bir yandan bütünleşme
yolunda ciddi çaba gösteredursun. öte yandan da
farklı deneyim ve yaldaşımlannm ürünü arayışla-
ra gidiyorlar. Konuya geniş bir dosya açan 8 Ara-
hk 1997 tarihli Time dergisi, Avrupa'run arayışı-
nı, refah devletinin temellerini sıkıntıya sokmadan
işsizhği azaltmak ve küresel rekabet karşısında
yaya kalmamak olarak tanımlryor. Avrupa ciddi bir
açmazla karşı karşıya: Refah de\ letinin gitgide
artan ve artık güçlükle karşılanabilen maliyetiyle
kapitalizmin her türlü şefkatten yoksun acı reçe-
teleri arasmda orta biryol bulunabilecek midir? Bu-
rada da. her ülkenin kendi tarzı. kendine özgü koz-
lan. tereddüt ve handikaplan söz konusu oluyor.
Eski göstergeler geçerliliklerini yirıriyor. Viya-
na'daki Avrupa Sosyal Refah Araştırma Merkezi
Yöneticisi Bernd Marin "Yaşam standartJannı
sadece gelir üzerinden hesaplamanın çok yetersiz
kaldığınu insanuı kendisi için kullanabUeceği ser-
best zamamn da dikkatc ahnması gerektiğiııi" sa-
vunuyor.
ABD'de son dört yılda 12 milyon kişiye yeni is-
tihdam olanaklan açılırken, bu süre içinde Avru-
pa'nın sadece iki milyonda kalması da politikacı-
İan ve uzmanlan kara kara düşündürüyor. Fran-
sa'da küçük ve orta boy işletmelenn genç yöneti-
cüerinden ohışanmerkezinbaşkanı Jean-Marie Gor-
se, "çok kişinin soruna hâlâ dikiz a> nasından bak-
nğnu, eğrtim ststemi çocuklara babalarmm islerini
nasd geüştireceğini öğretmey i sürdürürken, bu iş-
lerinwniekonomikgerçekler karşısındaçokran dev-
re dısıkabpgecersizokiuklannın algüanmadığını"
vurguluyor.
Eski Doğu Bloku ülkeleri de, yaşadıklan son el-
li yılın boşuna geçmemış olduğunu kanıtlamaya
çalışıyoriar. Macaristancİa işbaşmdaki Sosyalist
Parti. geçen yıl kadınlarda 55, erkeklerde 60 olan
emeklilik yaşını bütün çalışanlar için 62 yaşa yük-
seltince büyük eleşoriler aldı. Macaristan'da uy-
gulamaya çalışılan sosyal güvenlik reformunun
öncü ismi AdamGere'ye göre, Avrupa'nın peşi sı-
ra koştuğu refah devletiyle acımasız kapitalizm
arasındaki üçüncü yolu Doğu Avrupa'nın bulma-
sı ihtimali, Baü Avrupa'nın bazı dinozor anlayış-
lanna göre dahabile fazla. Peki, bizbu arayışın ne-
resindeyiz, içinde miyiz, dışında mıyız, çok öte-
sinde miyiz? Ister Avrupa Birliği'ne üye olalım,
isterolmayalrm, bu soru ve arayışlar bizim için de
geçerli değil mi?
CHP Onursal Genel Başkanı Sayın Erdal İnö-
nü'nün geçen günlerde kaüldığı Istanbul Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın Levent
söyleşilerinde konumuz bakımından çok aydınla-
tıcı tespitîeri olmuştur
"Ne öğrendiysem liseçağında öğrendim. Öğret-
menler coğrafya derslerinde Türkiye'nin eksiğini
hiç söyiemezJerdL Ilep. iyi bir böigede ve hi bir ik-
lime sahip oMuğundan bahsederlenn. t)ysa Tür-
kije,önemli kararlannafcndığı Avnıpa'dan çokuzak
olrnası nedeniyle toplannlara sıkça katılamıyor.
bundan dola>ı da aleyhimize kararlar çıkıyor. Et-
rafimızda demokrasifleyönetüen ülke buîunmu-
yor. Dolay ısıy la bunlaruı da etkileri var. Bunlan ço-
cukken biürsektedbiriniahnz. Çağdaşdürryadaye-
rinüzi almaya calısınz."
Prof. lnönü'nün coğrafı gerçekliği vurgulama-
sının yani sıra. Prof. NilüferGöle de, Yeni Türki-
ye dergisinin Kasım - Araiık 1997 tarihli Sivil
Toplum özel sayısında Avrupa ile ilışkilerin tarih-
sel boyutuna dikkati çekiyor. Prof. Göle'ye göre.
"yüzyıDarca Müslümanlanvebarbartan -Avrupa-
hlaragöre'dığerlerini'- sembolize eden Türklerin
arük'uygarlaruı' ortammagjrmeye çahşmaian, ta-
rihin ironisidir."
Prof. lnönü'nün coğrafı, Prof. Göle'nin tarihi
boyutlanna dikkatimizi çektiği A\Tupa Birliği "yle
ilışkilerimızin arka planmı şu temel gerçeğin ışı-
ğında görmek dunımundayız. "Coğrafyamnın ol-
duğu gibi, tarihimizin de dışma çıkmamız müm-
kün değBdir. Bu verOer birer handikap da değildir,
objektifbirerotgudur. Nüfusumuzu.işgücümüzün
eğitim diizeyini, ekonomik göstergelerimizL enf-
lasvon. bütce \« dış tkaret açıklan, iç v« dış borç
rakamlangibi\wiJeri.tanmın ekonomimizdekiye-
ri gibi gerçeklerimizi jıırt vçtarih bilinciiçinde.so-
ğukkanh vç karart bir biçimde değerlendirirsek,
sadece eksik ve yanbşlannıızın değil. elimizdeki
kozlann ve karsuaşurmalı üsrünlükkrimizin de
farkında ohıruz, Zaten ancak bu noktadan hare-
ketle görüşme ve pazaıiık şansımız sağlanı teroet-
ler üzerİDeoturmuş oiabiür. En acemi pokeroyun-
cusunun,en deneyimsiz iş müzakerecisinin bfle bO-
diği bu gerçeği ülke çıkaıianıun. hepimizin bugü-
nü ve geleceğinin söz konusu olduğu dış ilişkileri-
mizde unutuyor olmamızuı mazereti voktur.
"NevapmahyE" sorusunun cevaplannı arama-
ya geldiğimizde. hükümet sözcüsü Sayın Gürel'in
yazımızın başında sözünü ettiğimiz ifadelerine
dönmekte yarar görüyoruz. Sayın Bakan hükü-
metin konuya ne denli "gerçekçi veakricT yaklaş-
tığının altını çizse bile, bu nitelemesinin değeri
ancak zaman içinde önce Ortak Pazar, daha son-
ra Avrupa Topluluğu ve günümüzde Avrupa Bir-
liği karşısında izlediğımiz politikalann hangı aşa-
malardan geçtiği, ne gibi dönemeç ve zikzaklan
arkadabıraktığımız gerçeğiyle yüzleştiğimizde bir
anlam taşıyabüir.
Eksik bıraktığımız ve artık ıhmal edemeyece-
ğimiz husus şudur: Bir zamanlar Avrupa Birli-
ği"nin kendi iç süreçlerine de bütünüyle hâkim
olan teknokratık yaklaşım arok eskisi gibi geçer-
Ji değildir. A\rupa Birliği "yle ilişkilerimiz, çok
uzun süre Dışişleri bürokratlannın ve daha yakın
bir geçmişte de, onlara eklenen ve konuyla yakın
ilgisi olan tekstil gibi başanlı \ç ihracat gücü yük-
sek sektörlerin tekeli ve gündemi dışmaçıkmamış-
ür. Türkiye, gümrük .birliğine girerken, konu ka-
muoyundayeterli birbiçimde taraştlmamış. karnu-
oyumuz hükümet politikalanndan gereken düzey-
de bilgilendirilnıemiş, ülke tabırcaizse birolupbit-
ti karşısında bırakılmıştır. Bugün artık bambaşka
bir aşamadayız. Kamuoyunun katkısı ve eleştnisi
olmadan ne AvTupa'yla. ne de dünyanın öteki güç-
leriyle olan ılişkilerimızi gerçekçi ve dengeli bir
biçimde yürütmenin olanağı kalmıştır. Sadece kı-
sa ya da orta vadelı çıkarlanmız açısından değil,
Avrupa konseptimızin ve dış politikamızın gele-
ceğinin şekillenmesınde de. öteki ûlkelerde oldu-
ğu gibi bizde de kamuoyu katkısına gerek duyııl-
maktadır. Bu katkı ise ancak halkın bilgılendıril-
mesi ve halk eğilimlerinin interaktif biçimde öğ-
renilmesi ile mümkün olur. Aynı öncehîç ve ağır-
lıkta olarak Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti yurt-
taşlannın da eğilimlerini bilmek durumundayız...
Güzel yannlara yürüyüşümüzde geçecegimiz her
tür yolda yere sağlam basmak ıstiyorsak, bu yazı-
mıza konu olan Avrupa'nın kamuoyuna doğru ve
dinamik bir biçimde ulaşmanın çarelerini an\or-
sak, bilgi ve bilgilendirmeye daha çok önem \er-
mek zorundayız.