23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 1998 ÇARŞAMBA HABERLER Tutuklulann insani isteklerine ilişkin yasakçı inada son verilmiyor, huzursuzluk dışanya da yansıyor Cezaevinde gerginlik bitirflmiyorYiırt Haberleri Servisi - Erzurum Özel ve E Tipi cezaevlerinde 170 siyasi tutuk- lu ve hükümlünün sürdürdüğü açlık gre- vi 55. gününe giverken 13 eylemcinmdu- nımu giderek kötüleşiyor. Mersin'de tutuk- lu ailelerinin protesto eyleminde 100 kişi gözaltına alındı. Eylemde muhabırimiz Nazmi Akdağile yerel bir televizyonun ka- meramanı polislertarafmdan yumruklan- dı. HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak, hükûmetin, cezaevlennde açlık grevinde- ki mahkûmlann taleplerimn karşılanma- ması konusunda aldığı karan gözden ge- çirmesıni ıstedi. Arkadaştmız Recep Kapucu'nun bil- dirdiğine göre, Adalet Bakanhğı'nın ba- zı uygulamalannı protesto içın 54 gün ön- ce Erzurum'daki cezaevlerinde dönüşüm- lü olarak süresiz açlık grevine başlayan 170 tutuklu ^ e hükümlüden 13"ünün durumu ciddiyetini koruyor. Eylemlernedeniyle tu- tuklu ve hükümlü yakınlannın akınına uğ- rayan Erzurum cezae\ leri önünde yoğun güvenlik önlemlen ahndı. Bu arada tu- tuklu yakınlan ile kitle örgütlennin tem- silcilerinin kaldığı otellere tehdıt telefon- lannın gelmesi üzerine bazı kitle örgütle- nnin yöneticıleri önlem alınması için Er- zurum Valiliği'ne başvurdular. MHP Erzurum tl Başkanı Cezmi Polat düzenlediği basın toplantısında. Erzu- rum'da tutuklu yakınlannın kaldığı otele tehdıt telefonlan geldiğine ilişkin haber- ieri "provokasyon" olarak niteledı. Açlık grevinı sona erdirmek için 16 gündûr Erzurum'da bulunan İHD. ÖDP, HADEP. SES. TTB, ÇHD. TOHAV \ e Dı- yarbakır Demokrası Platformu'nun giri- şimleri üzerine hükümlü ve tutuklular. "Moklaruı birleştirilmesi. iase bedelleri- nin ödenmesi. haftada bir gün mahkûm temsilcilerinin özel görüşme yapması" is- teğinden vazgeçtiler. Hükümlüler sportif faaliyetlere ızın verılmemesi nedeniyle eylemlerini sürdüriiyorlar. Erzurum Cezaevı Savcısı Numan Eroğ- DSFden Hazine'ye itiraz Adalet Bakanı eylemlerdeki kaygı verici gelişmeyi değerlendirdi Sungurlu uzlaşmamada direniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı Ottan Sungurlu, cezaevlerinde ölüm sınınna yaklaşan açlık grevlerinde tehlikeli bir durum olmadıgıru savunurken, cezaevi yönetıcilennı "Bakanlar Kuruiu karanna uymalan" konusunda uyardı. Kütahya Cezaevi'ndeki mahkûmlann çini çalışmalarından oluşan "Cezaevinde Açan Çiçekler" başbklı serginin açılışında gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, Erzurum E Tipi ve Özel Tip cezaevlerinde yapılan açlık grevleri lu, tutuklu ve hükümlülerin. açhk grevini sona erdirmek için sportif faaliyetlere izin venlmesini istedıklerine işaret ederek, bu iznin verilmesinin söz konusu olmadığı- nı bildırdi. Terörle Mücadele Kanunu'nda u Hükümlü ve tutuklularbir araya gelemez ve göruştürülemez" ifadesinin yer aldığı- nı anımsatan Eroğlu. şunlan söyledi: "Cezaevindeki hükümlü ve tutuklular, bunu delmek için çaba sarf ediyor. Bura- daki amacın sportif faaliyetler olmadığma dikkat etmck gerekiyor. Terörie Mücade- le Yasası'na göre, futboL, basketboL, sat- ranç gibi sportif faaliyetierin yapümasına izin vermemiz mümkün değü." HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak, Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Hakk» Köylü'yü makamında ziyaret eti. Bozlak, adliye çıkışında gazetecilere yaptığı açık- lamada, açlık grevinin sona erdirilmesin- den umutlu olduğunu söyledi. HADEP Erzurum ıl binasına giden Bozlak, 1996 yılında cezaevlenndeki açlık grevlerinde nedeniyle hiçbir mahkûmun ölmesine göz yummayacaklannı söyledi. Açlık grevi yapan mahkûm ve hükümlülerin istemlerinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Sungurlu, "Bakanlar Kurulu, hükümlü ve tutuklularui taleplerinin arnk karşdanamaz bir noktaya geküğinL bu itibarta kesin olarak bunlann karşdanamayacağmı açıkiamış bulunmaktadır" dedi. 'TehUkeyok' Açlık grevi yapan mahkûmlann doktor denetiminde olduklarını ve tehlikeli bir durumlan olmadıgıru ileri 12 kişinin öldüğünü, yeni ölümlerin ya- şanmasını istemediklerini belirterek şun- lan söyledi: "Hükûmetin taviz vermeme şeklindeki açıklaması yerindedeğiklir. Hükümet ba- zı olaylann toplıunda yaratuğı rahatsızlı- ğı düşünmekzorundadır. Gerginliği orta- dan kakhracak yaklaşımlar içinde bulun- malıdır. Bu açıklama, hükümet tarafin- danvenidendeğertendirilmelidir.r Alman Yeşiller Partisi milletvekillerinden Heidi Lidmann da eylemin sona erdinlmesi için Erzurum'da girişimlerde bulunuyor. Gözaltılar Mersın'de cezaevlenndeki açlık grevi- nin sona erdinlmesi için hazırladıklan di- lekçeyi ANAP yöneticilerine vermek is- teyen tutuklu yakınlan ile demokratik kit- le örgütü temsilcileri "Tabutluklara hayır", "Sokağa, eyleme" yazıh pankart açarken "Zindanlar boşalsın,tutsaklara özgürtük* diye sloganlar attılar. Emniyet Müdür Yar- ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel Sekreteri Zeld Sezer. "tutumlu bir parti"" olduklannı belirterek, Hazine'den bu yıl alacaklan 594 milyar 734 milyon 504 bin liralık yardımı fazla buldu. DSP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında Sezer. 55. hükûmetin cumhuriyet döneminin en kapsamlı \e radıkal eğitım reformunu gerçekleştırdiğini söyledi. Sezer, şunlan söyledi: "Bu hükümet döneminde Türkrye'de ilk kez işsiziik sigortası yasa tasansı hazırlanmış. Bağ- Kur üyesi çiftçilerin sağlık sigortası kapsamına alınması çauşmalan yapılmıştır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki yurttaşlannuzuı sorunlannı çözmek üzere gerekli önlemler alınmışbr." süren Sungurlu, "Bundan sonra istediklerinin verflmesi halinde, bizim göreviiterimizin içcri girmesi, hapsedflmesi gerekmcktedir. Çünkü arnk kanunlan ihlal söz konusudur" diye konuştu. Mahkûm yakınlannın eylem hazırlığında olduğunun anımsatılması üzerine Sungurlu, yapılacak eylemlerin açhk grevlerinin uzamasına yol açabilecegini kaydetti Adalet Bakanı Sungurlu, mahkûmlann cezaevlerindeki devlet otoritesini ortadan kaldırmayı hedeflediklerini söyledi. dımcısı Ümit Baübay. topluluğu uyara- rak dağılmalannı istedi ve aksi takdirde gö- zaltına almacaklannı söyledi. Dağılması- na fırsat bırakılmayan kalabalık, çevik kuvvet tarafından çevrilerek otobüslere bindirildi. Gözaltına alınan 100 kişi ara- sında KESK Dönem Sözcüsü Hüseyin Aral, Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Alaattin Erdoğan, HADEP ve İHD yöne- ticileri ile açlık grevini desteklemek ama- cıyla HADEP il binasında üçer günlük açlık grevi yapan aileler de bulunuyor. Gözaltılan görüntelemek isteyen yerel tGRT kameramam Abdullah Bicerbir ko- miser yardımcısı tarafindan yumruklandı. Bu olaya engel ohnak isteyen gazetemiz muhabiri ve Mersin Gazeteciler Cemiye- ti Yönetim Kuruiu üyesi Nazmi Akdağ da güvenlik şubesinde bir polisin saldın- sma uğradı. Akdağ'a hakaret ederek bo- ğazını sıkan polis, Emniyet Basm Büro- su Amiri Yusuf Güzelin araya girmesi Demirel Sezer'le goruştü RFyleilgfli kapatma davası sürerken Cumhurbaşkaru Süleyman Demirel dün öğk saatlerinde Anayasa Mahkemesi'nin yeni başkanı Ahmet Necdet Sezer'i Çankaya Köşkü'nde kabul ettL Demirel, Mahkeme Başkanı Sezer'iyeni görevinden dolayı kutJadı ve başaniar dikdi. Görüşme daha sonra basına kapah devam ettL (Fotoğraf: AA) üzerine sakinleştirilebildi. Mersin GazetecilerCemiyeti Başkanı AB Adalıoğlu, olaydan sonra İçel Emniyet Müdûrü Tuncay Yılmaz'ı arayarak gaze- tecilere yapılan saldınyı kınadı. Adana tnönü Parkı'nda dûn 12.30'da bir araya gelen tHD, HADEP, EMEP. Ba- nş Partisi, ÖDP, DBP, SÎP, KESK. Genel- Iş, MKM, Atılım, Emekli-Sen, Halkevi yöneticileri ve üyeleri, "İnsanlık onuru işkenceyiyenecek" diye slogan attılar. Ge- niş güvenlık önlemlen alınan parkta tHD yöneticisi Süleyman Kıhnç demokratik kitle örgütleri adına şu açıklamayı yaptr. "Adalet BakanlığTmn tutuklu ve hü- kümlülerintalepieri karsjsındaki duyarsız- lığıvekayıtsızhğı. hükûmetinölümiere da- vetiye çıkartan tavnnı açıkça ortaya koy- maktadır. Hükûmetin ve Adalet Bakanb- ğı'nın bu kavgayı kazanma şansı hiç ol- mayacaknr. Kazanan insanhk onuru ola- cakür." Demokratık kitle örgütlen yöne- tici ve üyeleri daha sonra HADEP il bina- sına giderek açhk grev indeki tutuklu ve hü- kümlü yakınlanna destek verdiler. Erzu- rum'da siyasi tutuklu ve hükümlülerin sür- dürdüğü süresiz açlık grevi eylemine tz- mir'deki tutuklu ve hükümlü yakınlan aç- lık greviyle destek veriyor. Bandırma Cezaevi'nde tutuklu bulu- nan şeriatçı İBDA-C terör örgütü üyeleri de cezaevi koşullannın düzeltilmesi ve Erzurum, Nazilli, Tokat ve diğer cezaev- lerindeki açlık grevlerine destek için sü- resiz dönüşümlü açlık grevine başladık- lannı bildirdiler. Çağdaş. Hukukçular Demeği (ÇHD) ts- tanbul Şube Başkanı Murat Çelik de ce- zaevlerinde yaşanan sorunlar ve insan hak- lan ihlallennin süreklilik kazanarak "ge- nel potitika" haline dönüştüğünü söyledi. Eylemcilenn taleplennın insani ve huku- ki olduğunu kaydeden Çelik, bu taleple- rin kabul edilmemesinden doğacak so- nuçlann sorumlulannı asla affetmeyecek- lerini söyledi. ÇHD'ye üye bir grup avu- kat, daha sonra imzaladıklan dilekçeyı Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ya gön- derdiler. Oturma eyleroJeri Öte yandan 30 kışilik birgrup Türk-lş'in Taksim tnönü Caddesi üzerindeki Birinci Bölge Temsilcilıği'ne gelerek oturma eylemi yaptı. Güvenlik kuvvetleri eyleme müdahale etmezken tutuklu yakınlan, Türk-lş Genel Sekreteri ŞemsiDenizerin taleplerinı Başbakan'a ve Adalet Bakanı'na ileteceğıni belırten bir mesaj göndermesi üzerine eyleme son verdi. 45 kişilik bir grup da DtSK'in Merter Ahmet Kutsı Tecer Ceddesi üzerindeki genel merkezine gelerek dün akşam saat 16.30 sıralarmda oturma eylemi başlattı. DtSK Genel Başkanı Rıdvan Budak ile de görüşen grup. kendilenni destekler nitelikte bir basın açıklaması yapılmasını istedi. Bu taleplenne olumlu yanıt alamayınca binayı boşaltmama karan alan grup, açlık grevine başlayacaklannı belırtti. 45 kişilik grup Budak'm gırişimlerine karşın eylemini sürdürüyor. Kamu Emekçileri Sendikalan tstanbul Şubeleri Platformu tarafından yapılan yazıh açıklamada da "Erzurum cezaevinde, demokratik kamuoyunu yaralayacak ölümler olmadan, tutuklu ve hükümlülerin insani taleplerinin kabul edilerek açlık grevlerinin sonlandınlmasıru istivoruz" denildi. Başbakanlık, 'Bilgi Edinme Hakkı ve Bilgi Koruma Yasa Tasansı' taslağını hazırladı Yurltaşa bügi edirnne özgürlüğü• Devlet sırn ve sır kavramlan yeniden belirlenecek. • Yurttaşlar, sır kapsamında olmayan tüm bilgilere ulaşabilecek. • Yargı ve Meclis'e ıstenilen bilgileri vermeyenler cezalandınlacak. • Bilgi verilmesi konusunda çıkan anlaşmazlıklann çözümü için kamu hakemi oluşturulacak. EMİNE KAPLAN ANKARA-Başbakanlık. "Gü- ruşığında N önetim Projesi'" kapsa- mında ''Bilgi Edinme Hakkı >e Bil- giKoruma 1 ' yasa tasansı taslağı ha- zırladı. Taslağa göre. "Devtet sır- n ve sır" kavramı yeniden tanım- lanırken, insan haklanna aykın, anayasada tanımlanan temel hakve özgürlükleri yok etmeyı amaçlayan eylemler sır olamayacak. Yargı ve Meclis komısyonlanna bilgi veT- meyenlerin cezalandınlmasının öngörüldüğü taslakta. yurttaşlann sır kapsamında olmayan her türlü bilgıye ulaşabilmesi, bu konuda çıkacak anlaşmazlıklann çözümü içın kamu hakemlerinin oluşturul- ması hükme bağlandı. Başbakanlık tarafından hazırla- nan "Bilgi Edinme Hakkı ve Bilgi KorumaYasaTasansftaslagı, Ba- sın Konseyi ve ilgüı kuruluşlann görüşünün alınmasının ardından son biçimini alacak. Taslakta, 13 konu "devlet sım vesır" kapsamı- na alımrken, İnsan Haklan EvTen- sel Beyannemesı'nde yeralan hak ve özgürlüklere aykın, anayasada tanımlanan hak ve özgürlükleri kı- sıtlamayı ya da yok etmeyi amaç- layan eylemlerinin sır ve devlet sım olamayacağı, bu eylemler içın devlet sım ıddiasında bulunula- mayacağı vurgulandı. Taslakta, sır kapsamındaki bazı konular şöyle: "Devietin dc\ amlılığının tehlikeve tehdit ahma gireceğu diğer ülke- lerleolan m ifişkflerin bozulması ve riske gireceği açıkca beüi olan bîl- gLbdge. dokümanve her türlü ka- yıt Yarguun açıklanması \<oiunda bir karan olmadıkca; yargı ma- kamlannuı halen sonışturma ve araşürma aşamasında otan dava ve bu tür işlerine ait bUgüer, halen devam eden polis ve diğer kolluk kuvvetleri ile istihbarat birimleri- nin soruşturma ve araşormalan- na iHşkin bilgiler.özel hayatın vebb- bi dosyalann giztiliğine ilişkin b0- gfler. milli para ve kambiyo piya- salanna ilişkin belge ve bilgiler, açıklanması dunımunda bir kişi için yaşamsal tehlike yaratabilecek her türlü bilgi, yine açıklanması dunımundasuçakanşmış kişilerin adalettenkaçmasınanedenolacak bügileıf Taslakta, yurttaşlann "devtetar- n ve sır" kapsamı dışında ve özel yasalarla sır olduğu belirtilmemiş olan her türlü bilgi ve belgeye ula- şabilmesi öngörülürken, yurttaş- lann bilgi almasını engelleyenle- nn TCK'nin hükümleri uyannca cezalandınlması hükme bağlandı. Taslakta aynca, yargı, Meclis ya da Meclis komisyonlannın istediği bilgilenn hiçbirkişi, kurum ve ma- kam tarafından reddedilemeyece- ği ve saklanamayacağı vıırgulanır- ken. aksı takdirde suç işleneceği- ne dikkat çekildi. fŞlFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR Susurluk Raporu, süper müfettiş Kutlu Savaş tarafından Başbakan'a sunuldu. Raporun önemli bölümleri dünkü gazetelerde yeraldı. Kutlu Sa- vaş'ın ortaya çıkardığı ve belgelere dayanarak yazdığı rapordan basına yansıyan bölümlertam anlamıyla kor- ku verici. Devlet, sanki çete gibi ça- lışmış. Hoşunagitmeyen işadamlan- nı, aranan başka kişilere öldürrmüş. Adam öldürmüş canilere, pasaport verip, yurtdışında suikast düzenle- mek amacıyla örgütlenmelere girişmiş. "Yeş;7" kod adlı Mahmırt Yıldınm, MİT tarafından kullanıhyor, onun ha- raç toplayacağı bir düzen sağlanıyor. Bazı devlet görevlileri Azerbaycan'da Haydar Aliyev aleyhine bir darbeye katılıyorlar. Buna benzerdaha birçok kanunsuz eylemin devletle, devlet gö- revlileriyle ilişkisi saptanıyor. Kutlu Savaş'ın raporunun basına yansıyan bölümlerindeki bilgiler biz- ler için yeni değil. Bunlar üzerine Su- surluk kazasından sonra epeyce söz edildi. Belki basına yansımayan baş- ka yeni ve önemli bilgiler de vardır. Sa- Devlet mi Çete mi? vaş'ın raporunun önemli yanı, üst dü- zey bir devlet görevlisinin başbaka- nın emriyle bilgiler, belgelertoplama- sı ve bunu resmi bir rapor olarak sun- ması. Hükümet, artık resmi ve iyi araştı- nlarak yazıldığı söylenen bir rapora sa- hip. Ortaya atılanlar artık iddia olmak- tan çıkıp, bir rapora dökülmüş du- rumda. Bunca kanunsuz ve vahşi ey- leme bakıp bazı sorulara cevap ara- mak zorundayız. Örneğin Kürt işa- damlarının öldürülmesi, bazı devlet görevlilerinin kendi başlanna kararlaş- tırıp uyguladıkları cinayetler mi? "Ye- ş//"in gözünü kırpmadan adam öldür- mesi, haraç toplaması birkaç kendi- ni bilmez devlet görevlisinin kişisel karan mı? Azerbaycan'daki darbe gi- rişimi, iki üç ülkücünün bir iki devlet görevlisini kafaya almasıyla mı yapıl- mak istendi? Benim kafamdaki temel sorular bunlar. Asıl bunlara cevap anyorum. Bu rapor sonrası şunu tartışmalıyız. Bunca cinayet, yargısız infaz, faili meçhul cinayet, uyuşturucu kaçakçı- lığı, kara para vurgunu şimdiye kadar söylendigi gibi "Bir kıstm devlet gö- revlisinin şahsi eylemi" miydi? Yok- sa devletin en üst kademelerinde planlanıp uygulanmaya konmuş işler miydi? Bu sorunun ne önemi var diye so- rabilirsiniz? Çok önemi olduğu inan- cındayım. Eğer bunlar bir devlet po- litikası ve devlet tercihi olarak yapıl- dıysa, o zaman bunlara kimin neden karar verdiğini öğrenmemiz gerekir. Sonra bunlara karar veren kurumla- rın bu siyasetleri neden tercih ettiği- ni anlatmasını isteriz. Daha da önem- lisi, devletin bu siyasetlerden vazgeç- mesi için temel yaklaşımlann netleş- tirilip ortaya konması ve degiştiril- mesi için yeni bir seferbertik yapılma- sını öneririz. Kutlu Savaş'ın raporu çok önemli. Ancak bu rapor, devlet politikalannın sorgulanması ve masaya yatınlma- sıyla sonuçlanırsa kalıcı izler bıraka- bilir. "Yeşil" kimin adamı? Neden hâ- lâyakalanamıyor? Onu kim koruyor? Devlet içinde şimdiye kadar kim ko- rudu? Bu soruların üzerine gidilirse, devletin temel tercihleri nedeniyle bu adamın ön plana çıktığı daha iyi an- laşılır. Devletin tercihlerini ele almak ne- den önemli? Çünkü bu devlet veya bu devlete yön veren felsefe, 45-50 yıl- dır Türkiye'nin iliklerine işleyecek bir yapılanmaya yol açtı. Bu yapılanma, sağı, şovenizmi, dinciliği kendisine temel edindi. Ülkücüler, bir devlet gö- revlisi gibi olarak kabul gördüler. Sol- cuların ve muhaliflerin kim üzerine yürüdüyse ona yükselme yollan açıl- dı. Tayinlerde, siyasetçilerin ön plana çıkmasında, sol düşmanlığı, ırkçılık esas ölçü alındı. 1942-43 yıllannda uygulanan ırkçı VarlıkVergisi konusun- da bir araştırma yapıyordum. Azınlık işadamlarını silmeyi amaçlayan bu girişimin arkasında tanıdık bir politi- kacı çıktı: Ferft Melen. Melen, Varlık Vergisi uygulamasının başaktörlerin- den birisi olarak elinden geleni yap- tığını övünerekanlatıyordu. "Böylece sermayeyi Türkleştirdik" diyordu. Yıl 1942, o günden sonra Melen'in yıldı- zı hiç sönmedi. Hele 12 Mart gibi bas- kı dönemlerinde iyice parladı. İsmet Paşa'nın yanında politika yaptı, dar- be dönemlerinde ise başbakanlıktan Maliye Bakanlığı'na kadar en üst dü- zeyde görevlere getirildi. Susurluk'a bakın aynı tercihleri gö- rürsünüz. Kim ne kadar demokrasi düşmanıysa, sol düşmanıysa devle- tin himayesini görmüş. Yükselmiş. Bu nedenle, Susurluk raporu, bir iki dev- let görevlisinin işi mi yoksa devletin temel tercihleri mi açısından ciddi ola- rak incelemeli ve karara bağlanmalı. Tabii bundan sonra devletin bu tercih- leri devam edecek mi? Onu da gör- mek istiyoruz. GLOBALpOLİTİKfcLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Paradigmanın Sonu Küreselteşme süreci yokuş aşağı giden, frenteri pat- lamış bir kamyona benziyor. Önce Meksika'ya çarp- tı, şiddetle sarsıldı amadevrilmedi. SonraAsya Kap- lanlan'na çarptı, dengesini kaybetti. Şimdi, küresel- leşme yavaş çekilmiş filmleri andıran bir şekilde dev- riliyor. Yolunun üstünde ise Çin ekonomisi var. Hiç şüpheniz olmasın, bu kamyon Çin'e çarptığı anda fılm birden baş döndürücü bir hız kazanacak. Peki direksiyonda "Fren-patlama"ya karşı tedbir alıp kamyonu yolun kenarına çekmeyi ya da engel- lerin etrafından dolaşmayı deneyecek kimse yok mu? Var, ancak bu şoförün, ne tecrübesi ne de bil- gisi bu tür koşullara uygun. George Soros a bakarsak, "Uluslararası mali s/s- tem birparçalanma yaşıyor. Dünya çapında bir def- lasyonun eşiğindeyiz" (Fınancial Times, 31/12/97). Bence bu bile oldukça iyimser bir yaklaşım. Dünya ekonomisi bu seneyavaşlamayabaşlıyor. Deflasyon bir yavaşlamayla birteştiği anda, önce bir borsa kri- zi, arkasından bir depresyon gelmesinin olasılığı çok yüksek. Kamyon Kaplanlar'açarptığında, dünya ekonomi- sindeegemen olan "kamyonyönetme" paradigma- sı, "ekonomik etkinliğin düzenlenmesinin, kaynak- lann dağıtılmasının piyasa güçlerine bırakılması, dev- letbrin depiyasanın ayaklanna dolaşmaktan vazgeç- mesiydi". Bu yaklaşımın birsonucu olarak, IMF, ABD devlet yönetimi ve hazinesiyte yakın işbirliği içinde, piyasanın işleyişinin önündeki engellerin kaldınlma- sına uygun politikalan geliştirmişti. Her mali ekono- mik krizde, "7982 borç krizı "nden bu yana, IMF hep aynı reçeteyle kapıya dayandı. "Kredi ve destek is- tiyorsanız, mallann ve sermayenin dolaşımını de- netleyen mekanizmalan sökünüz, piyasa güçleriniser- best bırakınız. Piyasa güçlerinden vergi alıp verim- siz sosyal harcamalara yatırarak bütçe açığı yarat- ma alışkanlığından vazgeçiniz. Malisermaye ve dö- viz kazanan sektörler dışındaki tüm diğer sektöhe- re devlet desteğini kaldınnız." Bu uygulamalar, kü- reselleşme sürecini hızlandırdı ve belli bir yönde, ABD egemenliği altında biçimlendirdi. Asya krizi başladıktan sonra görüldü ki, Har- vard'dan Prof. J. Sachs'ın datesprt ettiği gibi, IMF politikalannda bir mantıksızlık var. IMF, kapasite faz- lası ve deflasyon sıkıntısı çeken ülkelere, ekonomi- lehni daraltıcı reçeteler öneriyor, ateşe benzin dö- küyor. Kısa zamanda kuşkular büyüdü ve eskiden solculann, sosyalistlerin "komplo teohsimerakı'nm bir sonucu olarak görülen yaklaşımlar, 'establishment" yazarlannın kalemlerinden dökülmeye başladı. International Herald Tribune ve Los Angeles Tımes yorumcusu William PfafTa göre, "Asya'nın ekonomik krizi, bir Amerikan usulü küreselieşme modelinin krizi"yd\. Zurich KempererAraştırma dan David Hale'ye göre, "Geçmiş deney piyasanın tek basına bırakıldığında risk hesaplannda sürekli yan- lış hesap yaptığını ve kaynaklan yanlış dağıttığını açık seçik gösteriyordu". "Şimdi yabancı bankala- nn kaynaklannı birdenbire G.Kore'den çekmeleri, uzun dönemde siyasi sonuçlar doğuracak bir güvensiz- lik ve kızgınlık yaratmıştır." Dünün dogmatik mone- taristi Financial Times, şimdı adeta "çaktırmadan" Keynesgil oluyor ve Japonya devletine "kamu forf- larını kullanarak bankaları desteklemesinı ve mg'' politikalaha ekonomiyi genişletmesini öneriyordu". CNN'de Riz Khan'ın O&A (Soru ve Cevap) program- lanna çıkan bir Dünya Bankası Genel Müdür Yar- dımcısı, "Asya krizi özel sektörün disiplinsizliğin- den kaynaklanmıştır. Yoksa devletlehn maliye poli- tikalan sağlıklı ve ekonomileri disiplinliydi" diyordu. Bu koşullarda IMF kendini savunmaktazorlanıyor, en yakınlan, örneğin, VVashington Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Yönetim Kuruiu Başkanı ve Be- yaz Saray Danışmanı C. Fred Bergsten, "Ben hâ- lâ IMF'nin ana stratejisinin doğnı olduğunu düşü- nüyorum. Ama bu strateji bugüne kadaretkili olma- dı" diyerek ağzını geveliyordu. Şimdi durum şu: Dünya ekonomisi ciddi bir eko- nomik ve siyasi felaketin eşiğinde. Krize karşı poli- tikalann küresel düzeyde düzenlenmesi ve ulusal düzeyde de iç kaynaklara ağııiık veren yeni büyüme modellerinin bulunması gerekiyor. Ne ki, ne halen ege- men olan Paradigma bu iki soruya cevap verecek ne de ABD yeni altematif polrtikalar dizisi geliştire- cek liderliği sağlayacak durumda. Yatınm Bankası Morgan Stanley'den analist Joe Ouinlan, "Küreselieşme sürecinden hiç kimse Ame- rika Birieşik Devletleri ve Amerikan şirketleri kadar faydalanmadt" diyor ve ekliyor "Dev ABD şirketle- ri, boyutlarına uygun bir küresel hareket alanı kaza- nırken, ABD hem ekonomisindeki düşük tasanvfta- nn yarattığı eksikliği giderdi hem de mali piyasala- nna, gerekli olan likiditeyi sağladı." Ancak dünyanın diğer devletlen özellikle azgelişmiş ülkeleri, hatta Ja- ponya bu süreçten kendilerinin zararlı çıktığını fark etmeye başladılar. Japonya 6 senedir kronik bir re- sesyon yaşıyor, azgelişmiş ülkeler ise sermaye ha- reketlerinin elinde serseme dönmüş durumdalar; krizler birbirini izliyor. Dolayısıyla ABD'ye, IMF para- digmasınatepkiler giderek artıyor. Dünya sisteminin (ekonomi+politika) tüm "fay-kınklan" bir hegemon- ya boşluğu içinde ekonomik krizin derinleşmesiyle, çatırdamaya başlıyor. Hep biriikte adeta bir korku fil- mi seyrediyoruz. Sonunun nasıl biteceğinı ise şim- dilik bilen yok. AİHM yargıcı Feyyaz Cölcükiü 4 Hükümetlerle hiç görüşmedim' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Avrupa tn- san Haklan Mahkeme- si'nde(AlHM)22yıldan beri yargıçlık yapan Prof. Dr. Feyyaz Göİcüklû, şim- diye kadar Türkiye'den hıçbir yetkilinin "mah- kûmiyet kararlanmn na- sıl önleneceğj" konusunda kendisiyle görüş alış ve- rişinde bulunmadığını söyledi. Gölcüklü. "Yargıçlann tarafsızhğmı etkilemeye- lim diye görüşmüyor ola- bilirler" dedi. AlHM Yargıcı Prof. Dr. Feyyaz Gölcüklü, in- san hak ve özgürlükleri- nin geniş bir yelpazede değerlendirildiğini belir- terek. insan haklan ihlal- lerinin işkence ile sınırlı tutulamayacağmı söyle- di. Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi ve ek proto- kollerinin bazı temel hak ve özgürlükleri güvence altına aldığını belirten Gölcüklü. "Busözleşmevç ek protokollerindeyer al- may^n haklan bu sistem içindekorumak mümknn değildir. Sayılan haklar, havat hakkı. işkenceve kö- tü muamele\~asagu angar- ya vasağı. sahıs hürriyeti, tutukluluk, gözalü gibi, adil yargılama, geçmise yürüyen ceza hükümlü kanun koyma yasağı gbi maddeler sıralanıyor. Ek protokoller de veni haklar ilaveetmiştir" diye konuş- tu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear