23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14OCAK1998ÇARŞAH 12 KULTUR Haldun Dortnen, Türk tiyatrosunda yazar sorunundan ve salon yetersizliğinden yakınıyor NURDAIS CİHANŞÜMUL Dormen Tiyatrosu 1997-98 tiyatro se- zonunda 'Olacak Şey Değil' isirnli oyun- Ia seyirci karşısına çıkıyor. Mk hael Co- oney'in yazdığı, Haldun Dormen ın çe- virdiği ve yönettiği oyunda Suat Sun- gur, Kerem Atabeyoğlu, Güneş Berbe- roğlu, Hakan Ökten. Neslihan Yeldan, Metin Arslan. Ayşe Çakar, Leyla Üner. Sefa Zengin, Ayça Bingöl ve Ali Altuğ rol alıyor. Osman Şengezer'in dekortasan- mını üstlendiği oyunun kostüm tasanmı ise Güler Yiğit'e ait. lnsanlann birbiri- ne yalanlar söylediği ve bu yalanlan kur- tarmak için daha fazla çamura battıkla- n. sonunda da bir şekilde kurtulduklan bu tempolu oyun, perşembe ve cuma günleri saat 21.15'te, cumartesı 18.00 ve 21.15 saatlerinde, pazar günleri de saat 15.00'te izlenebilir. Oyunun çevirmeni ve yönetmeni Haldun Dormen le oyun ve tiyatro üzerine bir söyleşi gerçekleş- tırdik 'Tann MisafirTnden vâ^jgçtik^ - Oyunun sahnelenmesine nasıl karar verildi? Aslında KemalUzun'labirlikte'Tan- n Misafıri' isımlı bir oyun yazmıştık. Bazı güncel tiplerden esinlenerek yazı- lan bu oyunun okuma provalanna başla- dıgımızda buz gibi bir hava esti. Ben de herkesle alay etmekten hoşlanmıyorum ve oyunun hafif bir mizah havası içinde olması gerekiyordu. Eğer altı çizilip alay edilseydı hem zevksizlik olacaktı, hem de o ınsanlaraterbiyesızlikolacaktı. Ben de bundan hoşlanmıyorum. Onun için hemen o gün, üzerinde iki ay boyunca çalıştığımız bu oyunu kaldırdık. Yerine yeni bir oyun koymamız gerekliydi. Be- nim elimde de bu oyun vardı. Mkhat'l Cooney, yıllardır oyunlannı oynadığımız ve genç seyırcimizin de il- giyle izlediği oyun yazan Raj'Cooney'in oğlu. Aynı babası gibi bir oyun yazmış. Ray Cooney'in oyunlanna biraz ara ver- mek isledim ama birdenbire sıkışınca Michael Cooney'in oyununa, denize dü- şen yılana sanlırcasına sarıldık ve he- men oyunun provalanna başladık. Ama üç hafta geç kaldık, oyunun üç hafta ön- ce başlaması gerekliydi. - Oyuncular nasıl seçildi? Oyunculan da düşünmek ve her oyun- cuya uygun bir rol bulmak, hiçbir oyun- cuyu rolsüz bırakmamak zorundaydım. Yalnızca Ayşe Hanıma rol yoktu. Bunun içinde oyunun sonunda Ayşe Hanım'a da X/ormen Tiyatrosu'nun yeni oyunu 'Olacak Şey Değil'in çevirmeni ve yönetmeni Haldun Dormen, Türk tiyatrosunda yeterli derecede iyi yazann olmadığından ve salon yetersizliğinden yakınıyor: "Yeterli oyun yazanmız olmadığı gibi salonumuz da yok. Müzikal yapmak iyi hoş da nerede sahnelenecek bu müzikaller? Önce bu halledilmeli. Lütfi Kırdar gibi birkaç salonumuz daha olsa... Benim kafamdaki müzikaller henüz daha yapılmadı. Egemen Bostancı'nın dönemindeki müzikallerin yapılmadığını düşünüyorum ama yine de böyle bir ilginin olması hoş." bir rol verdik. - Oyunda eklemelerya da kısaltmalar yapünız mı? Hayır, yalnızca Ayşe Hanım'ın rolü- nü ekledım. 'Bu FOmi Görmüştüm, isimli oyuna bence oyunu sağlamlaştıran üç sahne yazdım ve bir de karakter ek- ledim, çünkü gerekli olduğunu düşünü- yordum. Ama bu oyunda gerekli değil- di, bu yüzden de hiçbir ekleme yapma- dım. - Bugünkü koşullar içinde Türk tiyatrosu hakkında ne düşünü- yorsunuz? Türk tiyatrosu hak- kında çok laf ediliyor, Aslında bütün dünya- da tiyatro hakkında çok laf ediliyor. Tiyat- ro geçti ya da bitti de- niliyor. Ama ben 45 yıldır tiyatronun için- deyim ve 45 yıldır da bu laflar ediliyor. Emi- nim ki benden önceki 45 yılda da bu laflar edilmişti ve bundan sonra da edilecek. Ti- yatro her zaman perdesini açıp kapar. Bence Türk tiyatrosunun çok büyük iki sorunu var. Bunlardan bir tanesi yeterli derecede iyi yazanmız yok. Türk tiyat- rosundan bahsetmek için oyun yazan- nın olması gerekir. 60'larda birçok ya- zanmız vardı, şimdi çok az. Murathan Mungan, Memet Baydur, Tuncer Cüce- noğtu'nun dışında pek yazar yok gibi. Yavaş yavaş bir şeyler çıkacak ümit edi- Dormen Tjyatrosu Michael Cooney'in 'Olacak Şey Değu" yorum. 1960'lan düşünün, Turgut Özakman. Haldun Taner, Gûngör Dil- men, Recep Bilginer, Orhan Asena gibi birçok oyun yazan vardı ve bu yazarlar durmadan eserüretiyorlardı. Şimdi böy- le değil. Türk tiyatrosunda bir yelpaze var. Orneğin Yıldız Kenter Maria Cal- las'ı oyunuyor, Genco Erkal Simyacryı oynuyor, biz bulvar tiyatrosu tarzında oynuyoruz. Şehir Tiyatrolan ise eski yer- li oyunlara dönmek zo- runda kalıyor ve arada bir klasiklere el atıyor ama yeterli değil. Her şeye rağmen tiyatronun duru- mu nitelik, oyunculuk, yönetmenlik ve sanatsal açıdan oldukça iyi. Oyunculanmız, yönet- menlerimiz de çok iyi. Yavaş ve emin adımlarla her şeye rağmen ilerli- yorlar. Bana göre tiyatro- nun karşı karşıya olduğu ikinci büyük sorun da sa- lon yetersizliği. Yeterli oyun yazanmız olmadığı gibi salonumuz da yok. i sahneliyor. Müzikal yapmak iyi hoş da nerede sahnelenecek bu müzikaller? Bana göre önce bu halledilmeli. Bin ki- şilik, bin beş yüz kişilik, konser verile- bilecek, müzikallerin sahnelenebileceği Lütfi Kırdar gibi birkaç salonumuz da- ha olsa... - Seyiranin ügisini nasıl buluyorsunuz? Ben seyircinin ilgisinden şikâyetçi de- ğilim. Herkesin kendine göre seyircisi var. Insanlar görmek istediği oyunlan görebiliyorlar. - Birçok kurutn sanata daha fazla önem vermeye başladı vetiyatrooyunla- ruu da destekliyor. Sizin sponsorlara ba- kış açınız nedir? Sponsorlar sayesinde bazı şeyleri da- ha rahat yapabiliyoruz. Eskiden kendi yağımızla kavTulmaya çalışıyorduk. Devlet yardımı oluyordu. Yeterli değil- di ama hiç yoktan iyiydi. Örneğin bizim sponsorumuz Doguş Holding. 8 yıllık eğitim karmaşasının olduğu bu dönem- de bu tür şeyler çok gerekli, çünkü kül- tür gelişmeden hiçbir şey gelişemez. - Dormen Tiyatrosu bir okul niteliğİD- de, bugûne dek tiyatronuzda birçok önemti isim yetişti— Yalnızca yönetmen ve oyuncu değil aynı zamanda da oyun yazan yetiştirme- ye çalışıyorum. Yenilerinin de yetişece- ğine inanıyorum. Yıldız Hanım da çok iyi bir öğretmen, bence herkesin böyle yapması gerekli. Türkiye'nin 8 yıllık eğitim tartışmalanna girdiği dönemde bizim de katkımız bu yönde olmalı diye düşünüyorum. Müzikal ve Afife Balesi - Son dönemde müzikallere olan ilgj arttL Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Benim kafamdaki müzikaller henüz daha yapılmadı. Egemen Bostancı'nın dönemindeki müzikallerin yapılmadığı- nı düşünüyorum ama yine de böyle bir ilginin olması hoş. - Bundan sonra gerçekleştirmevi dü- şündüğünüz projeieriniz neler? Kendi tiyatromuzdaki çalışmalanmın yanı sıra Halk Sigorta için bir müzikal çalışması var. 1999'da perdesini açacak olan bu müzikal, 1900'lerde geçen bir Türk hikâyesini konu alacak. Tam ola- rak nasıl olacağını henüz bilmiyorum a- ma içinde komik unsurlar olan dramatik bir hikâye olacak. Yine Halk Sigorta için bir de Afife Balesi yapıyoruz. Balenin 50. yılında bir Türk balesi, Afife Balesi yapalım dedik. Balenin konusunu ben yazdım ve 1998'in sonunda sahnelene- cek. İ PearlJam korsanlara yenik düştü CUMHUR CANBAZOGLU Pearl Jam grubu, Vleld adını verdiği beşinci albümünü Av- rupa ve Türkıye'de 2 Şubat'ta, bir gün sonra da ABD'de ya- yımlamaya hazırlanıyor. Al- bümden alınan ilk sıngle. Gi- ven To Fly şu anda radyolarda çalmakta. Parça, CD ve kaset halinde bügünlerde satışa su- nulacak. Albümün yayımının yasal programı böyle, ancak 13 par- çalık Yield'in tamamının New York'taki bir radyo tarafından çalınması, hatta albümünün hayranlanna duyurulur. Pearl Jam'in albümüyle bir- likte 1998'de dev projeler bir- biri ardına hayata geçmeyi bek- liyor. Örneğin davulcusu Bill Berry'nin aynlmasından son- ra hanl hanl iyi bir davulcu ara- yan R.E.M. yeni albümünün gecikeceğini, ancak en geç sonbaharda çıkacağını açıkJar- ken martta Istanbul'a gelecek Led Zeppelin'den Jimmy Page ile Robert Plant'in No Quar- ter albümünün ikincisi üzerin- de çalıştığı biliniyor. Müzik dünyasını heyecan- landıran diğer gelişme de Nir- vana konusunda; müzik dergilerinde KurtCobain'in ıntı- hanndan sonra ök- süz kalan Dave Grohl ve Krist No- voselfc'in grubun hiç yayımlanmamı ş par- çalan üzerinde çalış- tıklan, bunlan 1998 içinde yayımlayaca- ğı yazılı. Ancak ge- çen yıl Novoselic'in ellerinde hiçbir şey kalmadığını belirtti- ği söyleşiyi iyi anımsıyoruz. Baka- lım sürpriz gelişme- nın arkasından neler çıkacak... Van Halen da, Ba- lence'dan 3 yıl son- ra, 24 Şubat'ta yine sıkı bir hart rock ça-Nirvana yeni albüm yayımlayabilecek mi lışması çıkarmaya CD'lerinin tezgâh altından sa- hazırlanırken geçen mayısta tılmaya başlanması, işin içine internet ve korsanlığı sokmuş durumda. Son haberlere göre on üç parça (Brain of J, Faith- ful, No Way, Given to Fly, Wish List, Pilate, Do The Evolution, MFC, Low Light, In Hiding, Push Me Pull Me, All Those Yesterday ve 1 dakikalık, adı konmamış bölüm) internetten rahatlıkla dinlenebiliyor, hatta hart disklere kayıt edildikten sonra CD'ye de basılıyormuş. Albümü yayımlayacak Epk /Sony Music'in hiç hoşuna git- meyen bu gelişme Pearl Jam ölen Jeff Buckley'nin ünlü gi- tarcı Tom Veıiene ile 1998'de yayımlamak üzere hazırladığı parçalann da bir albümde top- lanacağı söyleniyor. Son haber de Oasis'in düş- man kardeşleri Gallagher'lar- dan. 1998'de Gallagherkardeş- ler, Lennon'la birlikte çalma hayallerini gerçekleştirecekJer- miş gibi gözüküyor. Tabii bu Lennon, oğul Julian Lennon olacak ve söylentiye göre üçlü, 6 aylık bir hazırlıktan sonra müzikseverlerin önüne çıka- cak. Tabulan yıkan yazar Lewis Carroll, tam 100 yıl önce ölmüştü Mizah anlayışını Küitür Servisi- Beyaz bir tavşanı ızleye- rek birdelikten dünyanın derinliklerine doğ- ru dalan Alice'in küçüklerden çok büyükle- ri güldüren maceralannı okurla buluşturan Lewis Carroll öleli tam yüz yıl oldu. Yüz yıl- dır çocuklar için yazmıyor Carroll, ama yaz- dıkian büyüklerin kafasını kanştırmayı sür- dürüyor. Gerçek adı Charies Lutwidge Dodg- son olan yazar. büyük bir öngörüyle takma isimle yayımlamıştı tarnşmalı kıtabını. Ger- çek kimliğinin açıklanmasının ardında da ölümüne az zaman kala 'Alice Harikalar Di- yannda'nın yazan olduğunu inkâr etmeye başlamıştı. Babası Ingiltere'deki Cheshire'da din gö- revlisi olan Charies 11 çocuklu bir ailenin en büyük oğluydu. Oxford Üniversitesi'ndeki Christ Church'de matematik öğrenimi gör- dü. 1855'te de aynı ku- rumda matematik öğret- menliğine başladı. Hiç evlenmeyen Dodgson ya- şamının büyük bir bölü- münü Christ Church'deki odasında matematik öğ- reterek. matematik kitap- lan yazarak geçirdi. Ma- tematik dışındaki bir baş- ka merakı da portre fo- toğraflan çekmekti. Ancak ilk bu fotoğraf- lar nedeniyle başı derde girmeye başladı yazann. Dodgson'un Alice Lid- dell adlı öyküleranlattığı (daha sonra öykülerini anlattığı) küçük kıza olan ilgisi ve küçük kızlann çıplak fotoğraflannı çek- me merakı, yazann ço- cuksevici olduğu yönün- deki yonımlan destekli- yordu. Son günlerde ise çok daha değişik suçlamalar yöneltiliyor ünlü yazara. BBCl'in yazar için dü- zenlediği özel bir prog- ramda Ralpb Steadman Dodgson'un uyuşturucu ya da afyon kullan- dığını söylerken Jonathan MiDe şaka yoluy- la da olsa yazann âdet gören kadınlardan korktuğunu bu nedenle ufak kızlara ilgi duy- duğunu, aynı zamanda da eşcinsel olduğunu belirtti. Bu eğlence programı elbette yazan ta- nımak için uygun birkaynak değil ancak ya- zar hakkında çıkan söylentilerin boyutunu en iyi şekilde yansıttığı da inkâr edilemez. Alice Harikalar Diyannda'daki Mart Kedi- si, Düşes ve Çılgın Şapkacı gibi kahraman- lann. aralannda Danvin, Disraeti ve Ruskin gibi isimlerin de bulunduğu Viktorya döne- mi ünlülerini anlattığı da kitapla ilgili birbaş- ka yorum. Yazann son günlerinde inkâr etme- sine karşın hiç kimsenin şüphe etmeyi bile ak- lına getirmediği konu ise Lewis Carroll ve Dodgson'un aynı kişi olduğu. Evet bütün ka- nıtlar Alis Harikalar Diyannda, Tılsımlı Ay- na, Snark'ın Avı gibi yapıtlann matematik öğretmeni Dodgson'un kaleminden çıktığını gösteriyor. Bu yapıtlann en önemli özellik- leri çocuk edebıyatı anlayışının yanı sıra bü- yüklenn mizah anlayışını da tamamen değiş- tirmiş olmalan. Humpty Dumpty'nin söz- cüklerin biz ne ıstersek o anlama geleceği yönündekı ısran Dodgson'un okura yeni bir dünya göriişü ya da felsefe sunduğu yönün- deki kanıtlardan bin yalnızca. Alice Harikalar Diyannda üzerinde çahşan bir başka isim de 1960 yılında bir kitap ya- yımlayarak ünlü çocuk klasiğinin tamamen matematik üzerine kurulduğunu kanıtlamayı amaçlayan Martin Gardner idi. Gardner'in yapıtı Alice Harikalar Diyannda'daki şakala- nn aslında matematik oyunlanna dayandığı- nı göstermesi açısından oldukça yararlı bir kaynak. Ancak 'Lewis Carrofl' yaklaşımlan- nı matematiğe indirgemek de büyük haksız- lık olur dıye düşünüyoruz. 10 yaşındaki Alice'in serüvenleri İlk komik şiirleri 1856 yılında Londra der- gılerinde yayımlanan Dodgson çocukJan çok severdı. Küçük arkadaşlan arasında Christ Church'ün baş rahibi Dr. LiddeD'in üç kızı da bulunuyordu. 4 Temmuz 1862'de Lorina,AK- ceve Mthadlanndaki bu üç kız Dodgson'la Oxford yakınlanndaki bir ırmakta kayıkla ge- zerken yazar onlara Alice adında bir kızın se- rüvenlerini anlatmaya başladı. O zamanlar on yaşında olan Alice Liddell eve döndükle- rinde Dodgson'dan Alice'in serüvenlerini kendisi için yazmasmı istedi. Bu dileği Dodg- son'un el yazısıyla kaleme alınmış, resimler- le bezenmiş bir Noel armağanı olarak yerine getirildi. Yapıtm o zamanlardaki adı ise Alis'in Yerahjndaki Serüvenleri ıdi. Saldırılardan çok rahatsız olmuştu Dodgson'un yapıtı Alice'i mutlu etmek için yazmaya başladığı doğru, ancak ortaya çıkan yapıt bir çocuğu mutlu etmekten çok daha derin bir düşüncenin ürünü. Bugünler- de ise 'AKce Harikalar Diyannda'nın felsefi yoğunluğunun kitapta Viktoryalılann din an- layışının tartışılmasından kaynaklandığı sa- vunuluyor. Dodgson yapıtmı bilimsel verile- rin, özellikle de Dar- win'in Evrim Teori- si'nin dini bilgilerle çe- lişmeye başladığı bir dö- nemde yazmıştı. 1859 yılında açıklanan Evrim Teorisi'nden altı yıl son- ra yayımlanan kitapta Alice, Hıristiyanlık bil- gilerinin yanlış olduğu- nun anlaşılması üzerine yepyeni bir âlemin ku- rallannı tanımaya çalışı- yor. Dodgson'ın görünüş- te Hıristiyan kalmasına karşın çok sayıda 19. yüzyıl aydmı gibi din konusunda ciddi şüphe- ler taşıdığı yönünde pek çok kanıt var. Oxford'da öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlayan Dodgson'a kısa süre sonra ruhani rütbe veril- mesi kararlaştınlmış, ancak kutsal emirlerin sadece ilk bölümünü ye- rine getiren yazar, pa- pazlığa atanmak isteme- mişti. Bu bağlamda Ali- ce'in serüvenlerinin de çocuk kitabı kisvesi altında din konusunda şüpheler duyan ente- lektüellerin ihtiyacıru karşılamak üzere kale- me ahndığı sa\Tjnuluyor. Bu konudakı en bü- yük kanıt da çocuklann çoğunluğunun bu ki- tabı ilk okuduklannda hiç hoşlanmamalan, hatta korkmalan. Dodgson, yapıtının ardın- dan ortaya çıkan tartışmalardan ve kendisine yöneltilen saldınlardan epeyce rahatsız oldu- ğundan din konusundaki açıklamalannda ol- dukça temkinli davranıyordu. Ölümünün 100. yıldönümünde ise 20. yüzyılın düşünsel ortamına yol açan, bu yüzyılın kaygılannı çok önceden sezip kaleme alan Dodgson'ın tabulan yıkan zekâ ve rruzahıyla hatırlanma- sı gerektiğine inanıyoruz. üz yıldır çocuklar için yazmıyor Levvis Carroll, ama yazdıklan büyüklerin kafasını kanştırmayı sürdürüyor. Gerçek adı Charies Lutwidge Dodgson olan yazar, ölümüne az zaman kala 'Alice Harikalar Diyannda'nm yazan olduğunu inkâr etmişti. DEFNE GOLGESL TURGAY FtŞEKÇİ Aklın Aydınlığı Yıllar sonra yeniden felsefenin önemine ilı&in ayrımsamalar gözleniyor. Askeri okullarda îtık "düşünmeyi öğrenme" öğretiliyormuş, ortaö:re- nimde de felsefe dersleri geri getirilecekmiş. Batı'nın aydınlanması, felsefecilerin, yani d-lşü- nen, soru soran insanların ortaya çıkmasıyla raş- ladı. "Yaratıcı aklın" yüzyıllar süren sorularıylcbin yıllık inanç egemen toplum düzenleri sarsılara«bi- limin ve aklın önü açıldı. Bizde 1923'te başlayan akıl toplumuna ÇEÇİŞ süreci daha otuz yıl geçmeden durdu ve geriye döndü. Günümüzün altmış milyonu aşkın toplumı 3.6 yıllık ortalama eğitim düzeniyle kültürel bir sirün- gen durumunda. Aklını kuljanıp ayaklan üzernde durabilme yeteneği yok. Ülkemizi "düzeltmeye" çalışan siyasetçilerin de bu kültürel ortamın brey- leri oldukları düşünülürse, nasıl bir çıkmaz içnde olduğumuz daha da belirginleşir. Böylesi bir toplumsal çöküş içinde ne yapıabi- lir? Herkesin elinden ne geliyorsa. Genç kuşaklar içinde öğrenme, dünyayı tanıma isteğiyle dolu, okullarında bulamadıklan aydnlığı arayış içinde olanlar var. Onlara ne önermeli'' Işte Server Tanilli'nin Yaratıcı Aklın Sentezi aöy- lesi bir kitap. Aklı, aklın aydınlığını kullanarak oku- yanlara yaşama sanatını öğretmeye, göstemeye çalışan bir yapıt. Felsefenin anlamıyla başlıyor söze. Felsefe uğraşını, "Doğa, toplum ve insan, gide- rek evren üstüne sistemli, bütünlüğüne bir görû- şe varma" çabası olaraktanımlıyor. Çünkü "özgür akıl, her şeyi araştırmak, tanımak ve açıklamak is- ter." Bu çabaya girişirken ortaya atılan ilk soru, "In- san nedir?" Insanın evren ve doğa içindeki yeri, insanı insan yapan olgular; emek, dil ve kültür in- celeniyor. İkinci bölüm, yine insana özgü bir olgu olan dü- şünceyi irdeliyor. Düşüncelerin kaynağı; algı, bel- lek, imgelem, bilinç, akıl ve mantık kavramlannı ay- n ayrı ele alıp inceliyor. Üçüncü bölüm, düşüncenin gerçekliğe dönüş- tüğü alanlan konu edinmiş: Bilim, teknik ve sanat. Dördüncü bölüm, yaşama anlam veren kavram- lara ayrılmış. Din, ahlak, özgüriük, mutluluk, aşk, çevre gibi günlük hayatımızı kuşatan, dahası be- lirleyen kavramlar inceleniyor. "Geçmişten Geleceğe" başlığını taşıyan beşin- ci bölüm, tarin, politika, hukuk, savaş ve barış, ütopya konularını tartışıyor. "Kendi Olmak" başlığını taşıyan son bölümde ise kimlik sorunu ve bir insan yaratma sanatı ola- rak eğitim inceleniyor. Gördüğünüz gibi her bölüm, insanlığın varolu- şundan bu yana sürekli sorguladığı temel konula- n işliyor. Her bölüm açıklayıcı bilgilerden sonra, da- ha çok bilgi için başvuru kaynakları ve konuya iliş- kin güncel okuma parçalarıyla sürüyor. Bölüm sonlarında ise konuya ilişkin sorularla okurlann düşüncelerini sınama olanağı sağlanıyor. "BirDü- şünce, Bir Tartışma" başlığı altında ise ünlü bir sqz anılarak bunun üstünde tartışılması isteniyor. Yaratıcı Aklın Sentezi, bütün bu özellikleriyle tam bir ders kitabı. Ancak "ders kitabı" sözünün çağ- nştırdığı bütün soğukluklardan da uzakta. Öylesi- ne ki ortaöğrenim öğrencilerinden yetişkin insan- lara dek her kuşaktan insanımıza aydınlanma dü- şüncesinin yollarını açacak, düşüncelerini bağ- nazlıktan, önyargılardan uzaklaştırarak özgür ak- la kavuşturacak bir yapıt. Doğrusu, Yaratıcı Aklın Sentezi, ülkemizdeders kitaplan hazırlayacak eğitimciler için de örnek ol- ması gereken bir çalışma. Herkese söyleyeceği çok şeyi olan bir kitap. İFSAK19. Utusal Kısa Fılm Yarışması • Kültür Servisi - İFSAK. Istanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği'nin düzenlediği İFSAK 19. Ulusal Kısa Film Yanşması'na toplam 50 film katıldı. Hilmi Etikan. Hüseyin Kuzu ve Ikram Taştan'dan oluşan ön seçici kurulun yaptığı değerlendirme sonucunda ön elemeyi geçen filmler belirlendi. Alper Baraner'in Mustafa Reşat', Ayşegül Özmen'ın 'Alazma', Cemil Ağacıkoğlu'nun 'Kapak', Çiğdem Sezgin'ın 'Tokadı Haketmedim', Ebru Hacıoğlu Tokgöz'ün "Mobius", Ethem Özgüven'in 'Mo'. Güldane Yiğit Ayaoku'nun 'Ten Yükü', Hüseyin Karabey'in "Dialog", llkay Nişancı'nın 'Yürek Sürgünü", Ismail Sancak-M. Hakan Demiralay'ın 'Altının S'si', Kenan Kılıç'ın 'Das Tuch', Lalehan Öcal'ın "Düşkünler Baladı', Miraz Bezar'ın "Fern (Uzak)", Oktay Yalın'ın 'Oda', Orhan Erkal-Ali Taner Baltacı'nın 'Şeyhlerin Keden", Osman Tahsin Erol'un "Sayısız Varoluş', Ömür Atay'ın 'Necropolis', Rıza Kıraç'ın 'Son Bakışta Aşk', T. Taylan Sezginer'in 'A. Personal Alphabet'. Tijen Pal'ın 'Değişim', Ulaş Zeybek'in 'Kurbanlar' adlı filmleri ön elemeyi geçti. On elemeyi geçen filmlerin son değerlendirmesi yönetmen Engin Ayça tarafından yapılacak. Son değerlendirme sonucu dereceye giren filmler, 23 - 28 Mart tarihleri arasında düzenlenecek olan 10. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali Günleri'nde ülkemizi temsil edecek. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K A M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear