23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 EYLÜL 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAVFA KULTUR 13 ALLEGRO EVİN tLYASOĞLU Solisderdeld i ldm çözecek? "ünyanın hiçbir yerinde kadrolu orkestra solisti uygulamasına rastlanmaz. Amerika ve Avrupa'da orkestranın kendi kadrosuna bağlı şefi ve/veya bestecileri olsa da solistleri konser başına anlaşmalarla gelir. Devletin memuru olan solist, devletin emriyle hareket edecek demektir. Son günlerde Güher ve Süher Pekinerin İDSO solistliğinden istifası ile alevlenen "Or- kestra Soüstteri" karmaşası. tümüyle bir yasal boşluğun ve bugüne dek bu olmayan statüyü bi- le bile uygulayan devlet erkânının ûrünüdür. Bu yasal boşluğa yıllardır kendi ûslubunda dikkati çeken tDSO Müdürü Türkmen Güner,böylelik- le amacına ulaşmıştır. Birçok kez sütunlanmız- da değındiğimiz gibi giderek bir kaosa tırmanan durumdan en sonunda Kültür Bakanı'nm ve tûm medyanın haberi olabilmiştir. Bu da değerli so- listlerimiz Güher-Süher Pekinel'in istifalanyla patlak vermiştir. Tam konser mevsimi başlarken hazırladığı program reddedilen ve yönetim kuru- lu ıstifa eden tDSO'nun üyeleri şaşkınlık içinde. Her şeyin üstüne Kültür Bakanı'nm Filormani Demeği ıle orkestranın ilişkisini yasaklaması ina- nılır gibı değil! Çünkü Filarmoni Derneği. or- kestranın varlık nedeni ve en büyük sponsorudur. 1946'da kurucusu Cemal Reşit Rey şöyle açıklar: "Orkestranın teknik kabili>etini geiiştirmek ve imkânlanna geniş. sahalar vermek için dışardan solistier getirtebilmek için bu derneği kurduk." Orkestra solistleri 1971 "den beri orkestraların kadrosundan herhangi bir üye gibı maaş alan ki- şilerdir. Aralannda Devlet Sanatçısı unvanını ta- şıyanlar olduğu gıbi, adına ilk kez rastladığınız sanatçılar da vardır. Aralannda ülkemizi yurtdı- şında başanyla temsil eden, ünlü fırmalarcaplak- lan basılan; aynı enerji ile Türkiye'nin dört bir yanında resital ve konser verenler olduğu gibı; yurtdışında birTürk elçiliğinde bir kez çalmış, ül- kemizde ise henüz hiçbir orkestra ile çalmamış ya da son derece kötü performansı ile gülünç ol- muş hatırlılar da vardır. Hatta aralannda hiçbir konser vermemiş, yönetmemiş, ama maaşını ve teşvik primlenni yıllardır aksatmadan alan kişi- ler de vardır. Dünyanın hiçbir yerinde kadrolu orkestra so- listi uygulamasına rastlanmaz. Amerika ve Av- rupa'da orkestranın kendi kadrosuna bağlı şefi ve/veya bestecileri olsa da solistleri konser başı- na anlaşmalarla gelir. Devletin memuru olan so- list, devletin emriyle hareket edecek demektir. Örneğin Güzel Sanatlar Müdürlüğü'nden gelen bir yazıyla, tüm orkestra solistlerine, aynca Gü- zel Sanatlar Müdürlüğü'ne bağlı tüm orkestra şeflerine konser sezonu içinde birer konser veril- Orkestralann solistleri kimlerdir? Cumhurbaşkanhğı Scnfoni Orkestrası: Idil Biret, Suna Kan, Ayla Erduran, Ayşegül Sanca, Verda Erman, tsmaıl Aşan, Tunç Cnver, Gülsin Onay. Çağıl Yücelen Aİcın. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası: Güher Pekinel, Süher Pekınel. Gülşen Tatu. Meral Güneyman, Ann Karamürsel, Mehmet Okonşar. Halit Çam. Izmir De\'let Senfoni Orkestrası: Hüseyin Sermet, Yeşim Gökalp, Şefika Kutluer, Mehveş Emeç. Tuluyhan Uğurlu, Tuncay Yılmaz. Çukurova De\ let Senfoni Orkestrası: Ali Doğan. Erden Bilgen. Safinaz Yaşlıçam, Burçin Büke. Devlet Çoksesli Korosu: Yıldız tbrahimova Dinçer. Ankara Devlet Türk Halk Müaği Korosu: Hamid Vekilov. mesi emredilır. Böylece otuz konserlik mevsi- min otuzu da hep aynı solistlere kapatılmalıdır. Ne dışardan sanatçı çağnlabilir, ne gençlere şans verilebilir! Doğal ki dünyanın dört bir yanında ün yapmış. ama orkestra solisti olmayı becereme- mişse. bu durumda o sanatçıya da orkestralan- mızla çalma hakkı tanınmayacaktır. tDSO Müdürü Türkmen Güner. 1995'telstan- bul'a bağlı orkestra solistlerinın maaşını kendi bütçesinden vermeyi reddedmce bir araştırma yapmıştık. Gerçekten de böylesi bir solist statü- sünün olmadığını, atanan solıstler için orkestra üyesi kadrolannın kullanıldığını öğrenmiştik. Güner. 120 kişilik İstanbul Devlet Senfoni Or- kestrası kadrosunun solist nıtelemesi altındaki yedi sanatçısının maaş ve görevlerini durdurmuş- tu. Soruşturma sonuçlanıncaya kadar maaşlann bir üst makamdan ödenmesi karan alınmış; 1996 Temmuz ayında soruşturma sonuçlanmış ve İDSO Müdürlüğü'nün iddiası haklı bulunmuştu. Bu resmi sonuca karşın yine Kültür Bakanlı- ğı 'ndan gelen bir yazı solist maaşlannın ödenme- sini emrediyordu. Türkmen Güner, bu kez ita yet- kisini kullanarak Ekim 1996'dan bu yana. nere- deyse bir yıldır orkestra solistlerine ödeme yap- mamış ve yıllık programlarda konser vermemiş- ti. Işin ilginç yönü Türkmen Güner hakkında ge- çen haftaya kadar ne bir dısıplin cezası verilmiş ne de solistler tarafinda bir dava açılmıştı. Olayın ilk ortaya çıktığı sıralar, ilgili makam- larla yaptıgımız görüşmelerde topun Maliye Ba- kanlığı'na atıldığını görmüştük. Güzel Sanatlar Müdürü Mehmet Özei: "Zamanla bakük ki or- kestralann kadrolan şiştikçe bu duruma ayn bir statü getirmek gerek. Veni bir vönetmelik hazır- landı. kadro tahsisao konusunda öneriler >apıWı ve bu şekliyle Başbakankk'tan da geçti. Şimdi Ma- tiye Bakanltğı'nda bekfiyor" demişti. Eskı Kültür Bakanlığı müsteşarlanndan Em- re Kongar ise "Bu atamalar için maliyenin kad- ro yaratması yada var olan kadroya yapılacak ata- ma>ı onaylaması gerekmektedir. Biz, (orkestra şefleri dahil) otuz üç veni kadro istedik. bunlan Güzei Sanatlar Müdürlüğü'ne bağlayacaktık. Bu- na karşılık orkestralann otuz üç kadrosu boşaJ- nlmış ülacakü. O günlerde Malive Bakanlığı 'ta- sarruf tedbıri' nedeniyle kabul etmedi. Hâlâ o noktada beklemekte" diyordu. Bu arada solistler de yakınmaya başlamıştı. Örneğin Gülşen Tatu, "Bu. ilgili bakanhklann ayıbı. Bizi orkestra ile birbirûnize düşürüyorlar. Konser vermek istivoruz. bunun için maaş alıyo- ruz, ancak dinleyici önüne çıkamıyonız. Dinleyi- cime ne ccvap vereceğimi bilemiyorum. Bundan böyle özgeçmişimde tDSO'nun sofisn' olduğumu beİirtmenu' gerek kalmavacak" diyordu. Evet, şimdi orkestra müdürü Türkmen Güner de görevden alındı. tDSO'nun yönetim kurulu da istifa etti. Yeni getirilecek müdür hangi yasaya da- yanarak bu maaşlan kendi kadrosundan ödeye- cek bakalım? Filarmoni Demeği de devreden çı- kanldığına göre orkestra hangi kaynaktan spon- sor edilecek? Pekineller'in istifasma yol açan bu süreç değişik köşe yazarlanmız tarafindan eksik ya da yanlış bilgilerle yorumlanmakta. Bütün bu sürecin baştan sona en iyi tanığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Ozel'dir. Gelip geçen kültür bakanlanna ya da müsteşarlara başvurul- ması yerine en doğru yanıtı, en net bilgileri yine Mehmet Özel verecektir. İDSCTnun yeni programı Bu arada tDSO'nun yeni programına göz atı- yoruz. Dar bır bütçe ıle hazırlanıyor bu program- lar. Ne yazık ki hâlâ sponsorluklar gündeme gel- miş değil. Bir de Filarmoni Derneği ile ilişkisi ke- silen topluluk şimdi ne yapacak? Özellikle bu ha- zırlığa emeği geçen Murat Gürol ve önceki yıl- lardan Aydın Büke'nın nasıl özveriyle çalıştıkJa- nnı yakından biliriz. Yüksek kaşelı yabancı şef ve solistler ya tstanbul'a sempatüennden ya da kişisel dostluklardan katılıyorlar çağnya. Yine Strugala veya GrnTrtnsgıbi sağlam şeflere ve Tzi- mon Barto gibı dünyaca ünlü bir piyaniste rast- layabilmek bir şans. Kentimizın tek senfoni or- kestrasmda tstanbulumuzun tek geleneksel kla- sik müzik ortammda dinleyici artık düzeyli icra- lar bekJiyor. Geçen yıl giderek boşalan salonlan doldurmak, yeni dinleyici çekmek için daha ha- reketli bir program hazırlanmış bu yıl. Örneğin Carmina Burana gıbi korolu. popüler yapıtlara yer verilırken hafif mûzık ağırlıklı konserler de serpiştirilmiş aralara. Kanımca, geleneksel klasik müzik izleyicisi bu hafif müzik rüzgânna pek rağbetetmeyecektir. Hafif müzik arayanlarzaten radyo, televizyon ve geniş mekânlarda bu konser- leri her zaman ızleyebiliyorlar. Sertab Erener'i çağırmak yerine orkestra yönetiminin akıl almaz, kişisel nedenlerle yıllardır davet etmediği Gürer Aykal'ın yöneteceği bir konser dahaalımlı olmaz mıydı? Ya da şu orkestra solistleri adı altındaki büyük solistlerimizi de kurunun yanı sıra yakmak zorunda kalmasaydık da Güher-SüheT Pekinel'in hınca hınç dolan konserlerini yaşasaydık. Eğer caz ve klasik müziğin birleştiği konserler öngö- rülüyorsa bu konuda Gershvrâı uzmanı Meral Güneyman veya salonlan tıka basa dolduran genç sanatçımız Fanl Say'a konserler verdirebilsey- dik! lşte yasal boşluklann sonucu nerelere kadar vanyor. Nice saygın sanatçımızın düştüğü duru- ma mı yanarsınız, elli iki yıllık tarih olan orkest- ramızın içine düştüğü umarsızlığa mı! Ya da şu kocaman tstanbul'da her gün kültür erozyonu yaşanırken düzeyli bir sığınak arayan dinleyiciye mi? Tatictya eMen bidıldar ÖNDER KÜTAHYALI İZMİR- Bilkent Anado- lu Müzik Festivali'nin, E- fes Büyük Tiyatro'daki din- letisine gidemedim; ancak 1 Eylül 1997_tarihli Milli- yet'te, Edip Öymen'in Sa- yın Prof. Ersin Onay ile yaptığı konuşmayı okurken duyduğum mutluluğu anla- tabilmem olanaksızdır. Or- kestranm ziyaret ettiği her yerde halkımızm festivale gösterdiği ilgi ve destek he- yecan vericidir. Konuşma- smda bu ilgiyi coşkuyla an- latan Sayın Prof. Onay. ola- yı yorumlarken şöyle diyor: u Atatürk' ün konservatu- varlar açılsın, orkestralar kurulsun şeklindeki özlemi çok geç gerçekleşiyor. An- kara, İstanbul ve biraz da Izmir'le sınıriı bir müzik et- kinliği yaşandı uzun vıllar- ca. Müzik, ülke çapında ya- şanan bir şcv olmadı. Clke çapında yaşanıb r olursa bu- na ilgi daha da artacakür." Bir özel üniversite, yıllık çalışma sürecinin on günü- nü güzel Anadolu'muza ayınyor ve gittiği yerlerde sevgiyle karşılanıyor. Peki devlet kurumlanmn ülke- mize büyük yararlar sağla- yan böyle bir çabadan al- ması gereken ders nedir? Sorunun yanıtmı bulabil- mek için geçmışe bakılma- sı yeter. Akla gelen en önemli etkinlik, 1960'hyıl- larda CSO'nun düzenlediği "\'urtiçi ve Pilot Bölge Kon- serleri"dir. Yaklaşık on yıl boyunca orkestramız, uy- gun zamanlarda Anado- lu'yu dolaşmış, yurdun en uzak köşelerinde bile dinle- ti vermiştir. Olayın ne ölçü- de ciddi tutulduğunu bir ör- nekle belirtmek isterim. Değerli bestecimiz Nevit Kodallı'ya halkın kolayca özümseyebileceği yapıtlar ısmarlanmıştı. Günümüzde sık sık seslendirilen "Gü- zeDeme" ve "TelH Türna" başlıkh orkestra süitleri, o günlerin anısıdır. Muam- mer Sun da ilk yapıtlann- dan biri olan keman-piyano için "Türkü, Şarta, Köçek- çe"yi orkestralamış, şarkı bölümü kısa bulununca onu "Takstaı" ile değiştirmiş, böylece bu sevimli yapıt bir kez daha çağdaş Türk mü- ziği dağanndaki yerini al- mıştı. Sürekli ve kapsamlı ol- masına çalışılan bu etkın- likler. 1960'lıyıllardaepey tartışıldı. Yapılan geziler. acaba düşünüldüğü kadar yararlı mıydı? Rahmetli Fa- nık Güvenç bu yolla, yani "tarlay^ balık ekerek" mü- ziği Anadolu'ya yaymanın olanaksızlığını, kendi çı- kardığı Opus dergisinde ıs- rarla vurgulamıştı. 1970'liyıllarda televiz- yon bahane edilerek gezi- lere verilen ödenekler ke- sildi. Denıldi ki a Biz tele- vizvonda orkestramızı hal- ka tanıtacağız. Avnca ev- renscl müzikle ilgili değişik programlar yapacağu. Böyle olunca Anadolu'ya gitrnek gibi zahmetli bir ça- lışma gereksizdir." Gerçekten de televizyo- nun ilk yıllannda güzel programlar yapılmıştı. Za- manla bunlann da arkası gelmedi ve müziği Anado- lu'ya taşıma bakımından sanat üzerine düşünce üre- tenleri ürküten bır boşluk dönemine girildi. Yine de TRT'ye teşekkür etmeliyiz. Hiknıet Şimşek hocamızın "Pazar Konser- leri" ve öbür programlan. u Konser Salonlanndan" başlıkh yapımla, senfoni orkestralanmızın cumarte- si sabahlan izleyiciye ulaş- tınlması. aynca birtakım opera yayımlan. son derece önemli çabalardır, ama sa- dece TRT yetmez; müzik sanatını. bütün canlılığıyla Anadolu'ya taşımak gerek. Sanat kurumlanmızın Anadolu halkına müzik gö- türmesi yolundaki önlem- ler en kısa zamanda alınma- lıdır. Gerektiğinde yasa ve yönetmelik değişiklikleri- ne bile gidilebilir. Opera- bale kurumlanmızla senfo- ni orkestralanmız, en azın- dan haziran ve eylül aylan- nı Anadolu'ya ayırmalıdır. Sanat kurumlan ekonomik önlemlerin dışında tutul- malı, gereksinme duyduk- lan kadrolar ivedilikle ve- rilmelı. aynca Anadolu ge- zileri için ödenek aynlma- lıdır. Yöneticiler de gerek- li sponsorlan bularak etkin- liklerin hızını ve yaygınlığı- nı arttırmalıdır. Öte yandan üniversitele- rimize bağlı Devlet Konser- vatuvarlan yıl içinde yap- tıklan koro, orkestra, opera ve bale çalışmalannı hiç ol- mazsa bulunduklan kentin yöresine götürmenin yolla- nnı aramalıdrrlar. Üniver- sitelerimiz. böylesi etkin- likleri paraca desteklemeli- dir. Müzik sanatının Anado- lu'ya ulaştınlması olayı rahmetli Güvenç 'in abart- tığı gibi yararsız değildir Halkımız sanatı algılayıp özümsemeye hazırdır. Kı- mi olumsuz tepkilerle kar- şılaşılabilir: amadünyauy • garlığında, iyi ile kötünün birbiriyle durmadan savaş- tığı bir dönemde iyinin üs- tün gelmesi, güzel sanatla- nn yardımıyla gerçekleşe- cektir. Böylesine bunalımlı ve kaygılı bir dönemde müzik sanatının Anadolu halkına götürülmesi. tarlaya ekilen balık gibı bir gülmece de- ğil, çağdaş olmayı özleyen Türk ınsanının bilincine sa- çılan ışıktır. Boyuna hırpa- lanmakta olan ülkemız. böyle bir ışığa gereksinme duvmaktadır. CAZ/FUSION NIGEL KENNEDY Siemens'in 150. yılmda İDOB'dan konser • Kültür Servisi- tstanbul Devlet Opera ve Balesi orkestrası ve korosu Siemens'in 150. kuruluş yıldönümü nedeniyle bu akşam saat 19.30'daAya lrini'de bir konser veriyor. Orkesrra şefi AntonioPirolli'nin yöneteceği gala konserinde opera repertuvannın en çok beğenilen yapıtlanndan örneklerin oluşturduğu zengin bir program sunulacak. Konsere solist olarak Türk operasının yurtdışına ıhraç ettiği üç genç solist katılıyor. Ülkemizi yurtdışında temsil eden soprano Yelda Kodallı, tenor Hakan Aysev ve bariton Sedat Öztoprak bu konser için özel olarak yurtdışından Türkıye'ye geldi. Gökçen Koray'ın çalıştırdığı koro İconser'de Carmen. Rigoletto, II Trovatore, La Traviata. Don Carlos. Palyaço, Turandot ve diğer operalardan değişik bölümler seslendirilecek. Müren ölüm yridönümünde amlıyor • Kültür Servisi- Tıyatrokare. Türk Kalp Vakfi ve Dedeman Topluluğu Zeki Müren'in ölümünün birinci yılında sanatçıyı şarkılarla ve sanatla anmak anacıyla bir gala gecesi düzenliyor. 24 Eylül çarşamba akşamı saat 21.00'de Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenecek olan gecenin davetiyeleri 22 Eylül tarihine kadar temin edilebilir. (2312100/230 16 18) Dünyaca ünlü keman virtüözü Nigel Kennedy, eşsiz yeteneğiyle hem klasik hem çağdaş müziğe yeni bir soluk getirdi. Sanatçı festivalde, kendine özgü stiliyle, Bartok, Bach ve Hendrix'in eserlerini yorumluyor. 18 Eylül Perşembe 1997 Harbiye Açıkhava Tiyatrosu, Saat: 21.00 Bılet fıyatları. 5.000.000 TL, 4.000 000 TL. 3.000.000 TL Biletler, her gün 10.00-19.00 saatleri arasında Atatürk Kültür Merkezi gişelerinden temin edilebilir. Aynca konser günûnde. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu gişelerinde. 17.00-21.00 saatleri arasında bilet satısı yapılacaktır. Danışma: Festıval Gısesı Tel: (0212) 292 08 07 »r C # YAPI^CKREDi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear