25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 ETLÜL 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER VVHObölge toplantısı I İstauıbul Haber Servisi - BMDtmaSağlık Örgûtü'nün (\VHO) Avrupa Bölge IComitesı'nin 47. toplantısı bugün Çırağan Oteli'rde yapılacak açılış kokteyii ile başlayacak. Toplantıya katılmak üzere Istanbul'a gelen Avrupa Bölge Direktörü Hiroshi Nakajima, Avrupa bölgesinin Asya'ya doğnı ilerlemekte oldugunu belirterek "Bu açılımda Orta Asya cumuhuriyetleri ile ayru dili konuşan ve aynı kültûrü paylaşan Türkiye'ye çok önemli rol düşmektedır" dedi. 42 yükleniciye yasaklama • A.VKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçışleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı, 42 yüklenıcinin 2886 sayılı Devlet Ihaleleri Kanunu hükümleri uyannca devlet ihalelerine katılmasını 3 aydan l yıla kadar yasakladı. Milli Saviınma Bakanlığı da Sequoia adlı bir lngiliz fırmasının 3 ay süre ile devlet ihalelerine katılmasını yasakladı. Karar Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Gürserin 31. ölüm yıldönümü • ANKARA (AA) - Türkiye Cumhuriyeti'nin 4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ölümünün 31. yıldönümünde, Devlet Mezarlığı'nda dûzenlenen bir törenle anıldı. 1966 yılında ölen Gürsel'in ölüm yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımlayan Başbakan Mesut Yılmaz've TBMM Başkanı Mustafa Kalemli Gürsel'i rahmetle andıklannı bildirdiler. Sezen, başkan seçildiNEVŞEHİR (Cnmhuriyet) - Nevşehir Beledıye Düğün Salonu'nda gerçekieştirilen Nevşehir DSP ll Kongresi'ne partiye kayıth 90 delegeden 59'u katıldı. Tek liste halinde girilen seçimlerde DSP Nevşehir İl Başkanlığı'na Avukat Ekrem Sezen seçildi. Deri işçilerinin eylemi • BURSA (AA) - Bursa'da ssndikalı olduklan gerekçesiyle haziran ayında işten çıkanlan 30 deri işçisirun geri dönmesi için başlatılan eylemler süriiyor. Türk-lş'e bağlı Deri-lş Sendikası Genel Başkanı Yener Kaya, yaptığı açıklamada, yasal haklannı kullanarak sendikalı olan 30 deri işçisinin yasadışı yöntemlerle ışten çıkanldıklannı, işverenin çözüme yanaşmadığıru belirtti. Deri-îş, aynca işten çıkanlan 30 işçiye 20 milyon lira yardımda bulundu. KesKin'in yorumu • HTNIS(AA) Erzurum'da bulunan ve Keskin, Horasan ve Karaçoban ılçelenni ziyaret eden CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'nde birtakım sorunlann hâlâ sürdüğünü belirterek "Hükümetler eskiyor ama Doğu'nun kaderi hiç değişmiyor"' dedi. Ulkenin birlik ve beraberliği için Doğu ve Güneydoğu'nun başta ekonomik olmak üzere diğer sorunlanmn çözülmesinin zorunlu oldugunu anlatan Keskin, ''Bölgenin çözüm bekleyen sorunlanna kulak tıkamamalı" dedi. YDH parçalandı • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)- Yeni Demokrasi Hareketı (YDH) Genel Başkanı Hüseyin Ergün'ün Banş Partisi'ne (BP) katılma karan, parti içindeki anlaşmazlıklan tırmandırdı. YDH Genel Yönetim Kurulu üyesi, Sezaı Öztürk, BP ile birleşmenin "partiyı satmak" olacağını söyledi. BP ile herhangi bir ortak özelliklerinm bulunmadığını kaydeden "Bu partı tek başına devam edemez diyenlere ikı önerim var. Ya hemen isrifa edip BP'ye geçsinler ve bizi rahat bıraksınlar ya da dınamik bir ekibin işbaşına gelmesı için kenara çekilsinler'" görüşünü dile getirdi. Deniz Baykal, hükümetin Susurluk gerçeğini ortaya çıkarması gerektiğini söyledi 'Üçlü çete aydmlanmalr 1 COŞKUNYAMAN MANYAS - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin, Susurluk kazasından sonra ortaya çıkan "çete-poKs-mafya" ilişkisini mutlaka aydınlatması gerektiğini belirterek, "Eğer, Susurink'u Türkiye aydınlatamazsa yazüdar olsun bu hükümete" dedi. Balıkesir'in Manyas Hçesınin düşman işgalinden kurtuluşunun 75. yıldönümü dolayısıyla dûzenlenen törenlere katılan Baykal, tören sonrasında halka hitap etti. Mahkemelerde, 'çete' iddiasıyla yargılanan bazı devlet görevlilerinin salıverildiğini anımsatan Deniz Baykal, yargı kararlanna saygılı olduklannı, ancak yargıyı çalıştırmanın hükümetin görevleri arasında bulunduğunu söyledi. "Susurluk mızrağı çuvala sığmaz" diyen Baykal, CHP olarak mahkeme kararlanm siyaset meydanlannda tartışmak istemediklerini dile getirdi. Baykal şöyle devam etti: "Biz, kişi suçlaması yapmak istemiyoruz. Soruştunna iyi yapılır, dava iyi açüırsa mahkemeden gerekli hukuki karariar çıkar. Eğer, mahkemelerden bu karariar çıkmrvorsa, bunun gereğini yapmak hükümetin görevidir. Dosyayı hazuiamak onun işidir. Davanın açılması için adli mekanizmayı harekete geçirmek onun işidir. Bunu hükümet yapmalıdır. Türkiye bu meseleyi aydınlatmalıdır. 'Susurluk'ta hiçbir yanlış yoktur' diyemezsiniz. Bunca dclil ortadayken, bunca itiraf ortadayken, Türkiye bu olayı aydınlatnuyorsa, yargı bu olayı sonuca bağlamıyorsa, işte bu, hükümetin ayıbı olur. Eğer, Susuriuk'u Türkrve aydınlatamazsa yazıklar olsun bu hükümete." DYP lideri Baykal, 1 Ekim'den sonra konuyu Meclis gündemine getireceklerini söyledi. Tanmadarbe Baykal, yöredeki Ziraat Odalan yöneticilerinin sorunlannı da dinledi. Partisinin zirai kredi faizlerinin yükseltilmesine karşı oldugunu dile getiren Baykal, bu karann Türk tanmına büyük 'darbe' olacağıru savundu. Baykal konuşmasında hükümete, "Türkiye hükümetsiz kalmasın" diye destek sağladıklannı bir kez daha yineledi. Cumhurbaşkanı Demirel, Türkiye 'nin sanayileşme şartını açıkladı 'Devletekonomiden çeldlsin' YAŞAR AKKAM1Ş SÖĞLT/ESKİŞEHtR (Cumhuriyet) - Cumhurbaşkanı Süieyman Demirel, Türkiye'nin 5 kıtaya hizmet edecek şekilde sanayileşmeye devam etmesi gerektiğini söyledi. Demirel bunun birinci şartının devletin ekonomi ve sanayileşmenin içinden çıkması oldugunu belirterek pa.rlamentonun da özelleştirmeye hız vermesi gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Süieyman Demirel, 716. Ertuğrul Gazi'yı Anma Törenleri'ne katılmak üzere helikopterle dün Söğüt'e geldi. Ertuğrul Gazi'nin türbesini ziyaret eden Demirel, türbeye gelişinde vatandaşlann sevgi gösterileriyle karşılandı. Demirel'e burada yörük fulan takıldı. Demırel. Kültür Bakanı İstemihan Talay ile birlikte türbeyı ziyaret ederek dua etti. Demirel, türbe özel defterini de imzaladı. Daha sonra tören alanını dolduran coşkulu kalabalığa hitap eden Cumhurbaşkanı Demirel, Türkiye'nin ayakta kalabilmesi için kudretli olması gerektiğini belirtti. Demirel şöyle konuştu: "Sizlere ne mutlu ki her yıl tarihinize sahip çıkıyor, burada toplanıvor. atalannran ruhunu şad ediyorsunuz, ben de bu ulkenin Cumhurbaşkam olarak bundan büyük memnuniyet duyuyorum." Daha sonra helikopterle Eskışehir'e geçen Demirel burada Toprak Holding'e ait Cumhurbaşkanı Demirel, 716. Ertuğrul Gazi'yi Anma Törenleri'ne katıldı. (Fotoğraf: AA) tesislerin açılışına katıldı. Dünya pazarlannda rekabet edebilen mal üretebilmenin önemine ışaret eden Demirel. Türk sanayinin gümrük bırliğine girişten bu yana geçen 18 ay ıçinde gücünü ispatladığını kaydetti. Türkiye'nin 5 kıtaya hizmet eden sanayileşmeye devam etmesi gerektiğini söyleyen Demirel, bunun birinci şartınm da devletin; ekonomi ve sanayileşmenin içinden çıkması olduğuna ışaret etti. Demirel, hükümetin ve parlamentonun özelleştirmeye azami dikkat göstermesi ve kısa sürede sonuç alacak şekilde hareket etmesi gerektiğini kaydederek "Bir tarafta devletçi kafa öbür tarafta serbest piyasa ekonomisi. Bunun yürümesi mümkün değil. Öyleyse tuttuğumuz >ol doğnı. Bunu başanya ulaşnrahm" dedi. Susurluka tepki Ufuk Uras: Bataklık kurutulsun • Susurluk sanıklanndan 6'sımn tahliyesi konusunda EMEP Genel Başkanı Tüzel de "Bir dakika karanlık eylemlerinin yetmediğini gördük. Temiz toplum isteğimizi, yanndan tezi yok haykıracağız" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Özgürlük ve Dayanışma Partisı (ÖDP) Genel Başkanı Ufuk Uras, Susurluk sanıkJanndan 6"sının tahliye edilmesi konusunda "Dava 1-2 harekâtçıya indirgendi. Ama bataklık kurutulmazsa bu faaliyeder sürecek. Mahkemedeki tavır da bunun sonucu oidu" dedi. Emeğın Partisı (EMEP) Genel Başkanı Levent Tüzel de, "Bir dakika karanlık eylemlerinin yetmediğini gördük. Temiz toplum isteğimizi, yanndan tezi yok haykıracağız'' diye konuştu. Uras, ÖDP'nın Ânkara 2. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, TBMM'deki tüm partilerin "savaş partisi" oldugunu söyledi. Doğrudan demokrasinin sağlanabilmesi için '"delege ağalığına dayanan faaliyetlerden uzaklaşılmasj'" gerektiğini söyleyen Uras. "12 Eylül yasaklanna sığuımayın" dedi. Uras, "Savaş partilerinde, garnizon partilerinde, imam-hatip lisesi partilerinde olmayı mideniz kaldınyorsa size uğurlar olsun dıyoruz" diye konuştu. ÖDP kongresınde ıl başkanlığı seçimlerine tek aday olarak katılan ve yeniden seçilen Haydar tlker de mahkeme karannı eleştirdı. tlker, "Susurluk failleri serbest bırakılırken. üzerinde Musa Anter, Uğur Mumcu ve Metin Göktepe'nin resimlerinin bulunduğu afışlerimiz, 'halk içerisinde kin ve nefret duygulannı körüklemek' gerekçesiyle toplaüklı. Hükümetin ana görevi toplumsal muhalefeti denetim altma almak. REFAHYOL da ANAYOL da aynı yokhır" dedi. Emeğin Partisi Genel Başkanı Levent Tüze! de, partisinin 1. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Susurluk'taki kaza ile birlikte devletin içinden çıkmış terör şebekelerinin varlığmın ortaya çıktığını söyledi. Tüzel, "Bir dakika karanlık eylemlerinin yetmediğini gördük. Temiz toplum isteğimizi, yanndan tezi yok haykıracağız*' dedi. TBB Başkanı özgen, susurluk sanıklarının serbest bırakılmasını değerlenderdl 'Tahliyeler mahkûm olmayacaklan anlamına gelmez' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Barolar Bırliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. Eraip Ozgen, Susurluk skandalı sanıklannın tahliyesini değerlendirirken "Bu Idşilerin tahliye edilmesi, ileride onlaruı mahkûm olmayacağı anlamına gelmez" dedi. Özgen, Cumhuriyefe yaptığı açıklamada, bu konuda, dosyayı incelemeden sanıklar ve mahkeme hakkında herhangi bir yorumda bulunmayı doğru bulmadığını kaydetti. Özgen, "Anayasa ve Ugüi yasalara göre, kişi mahkûm oluncaya kadar masumdur. Bunu iyi anlamak gereldr" diye konuştu. TutukJamanın bir tedbır oldugunu anımsatan Özgen şunlan söyledi: "Anayasamıza göre, tutukhı sanığın masumluğu esastır. Bir kişi hakkında, mahkûmiyeti kesinleşmeden bir hükme varmak yanlıştır. Tutuklunun, yargüama sırasında kaçıp kaçmayacağı ve suç ddillerini yok edip etmeyeceği değerlendirUir. Sonra sanığın tutuksuz yargüanmasuıa karar verüebilir. Tutuklanan bir Idşinin serbest bırakılması, suçluluğu anlamına gelmeyeceği gibL suçsuzluğu ve fleride mahkûm ounayacağı anlanuna da gehnez. Tutuklama karan bir önlemdir." Türkiye'de kamuoyunun tutuklamanın anlamı, nıteliği ve içeriği konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını vurgulayan Özgen sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizde Idşilerin suç isledikleri iddia olunca, serbest dolaşmalannı kimse kabul edemiyor. 'Vay efendim bu adam suçlu neden içeride değil' diye tepki gösterilir. Oysa tutuklama ile kişinin. kesin hükme kadar anayasa gereği. 1789 Fransız Vatandaş Haklan Beyannamesi'nden beri insan hakkı olarak bir masumluk karinesine sahiptir. Kesin hükme kadar kişinin suçsuzluğu ya da suçluluğu kabul edilemez. Suçluluğu beUi ohnayan bir kişivi. özgürlüğünü kesip infaz etmek çok \anlışür." IRMIKI AYDIN ENGİN Bu yazı dün, hatta önceki gün yazılacaktı. Türk Ceza Yasa- sı'nın "Hükümetin, devletin ve güvenlikgüçlerinin manevi şah- siyetini tahkir, tezyif ve terzil edenler hakkında bir yıldan az olmamak kaydıyla.." diye baş- layan maddeleri, bilgisayar ek- ranının önünde uçuştu. Ökuyu- cunun "Tamam anladık, öfke- lenmişsin, ama böyie açıkça sövüp saymak da yakışmıyor" demesinden korktum. Bu yazı, Susurluk çetesinin tetikçi takımının duruşmasını iz- leyen gencecik haberci arkada- şım, gazeteye dönüp, yüzünü öfkeden allar basmış, gözleri çakmak çakmak ve dokunsalar ağlayacak, "Tahliye edildiler ağabey, hepsi tahliye edildiler" dediği anda yazılacaktı. Tahliye haberi yazılırken ha- bercinin omuzunun üstünden, ekranda art arda sıralanan sa- tırları izledim. Bitişikteki ajans ekranından iseKöstebekDava- s/'ında polis şefi Orakoğlu'nun tahliye edildiğini bildiren bir başka haber akıyordu. Haberde Sarmusak Onbaşı'nın mahke- Suçlu da Biziz, Yargılanması Gereken de... me ifadesı de vardı. "Işkence, geceyansı alınan ifadenin tuta- naktaakşamüstünealınışı... 7u- tanağı imzalamayı reddeden Sarmusak Onbaşı yerine bir astsubaym imzayı bastınverişi... Tahrif edilmiş ifade tutanakla- n... Birbirini dınleyen askerler, polisler, sıyasetçiler... Biraraya gelip, el ele verip bizi dinleyen- ler... Aynı dakikalarda Cumhuriyet Ankara Bürosu, Gazi Davası'nın yargıcının tam iki buçuk yıl son- ra "Gazi mahallesinde polisler tarafından vunılarak öldürülen- lerie hasımım. Onlann bağlı ol- duğu örgüt bilmem kaç yıl ön- ce yeğenimi öldürmüştü. Sanık polislerden yanayım. Tarafsızlı- ğımı, objektifliğimi yitirdim, çe- kiliyorum" açıklamasını haber- leştirmiş IstanbuPa ulaştınyor- du. Yargıcın tarafsızlığını yitirdiği, dahası katillerden yana taraf ol- dugunu kavraması için tam iki buçuk yıl geçmesi gerekmişti. Tam bin gün... Yargıç tam bir pişkinlikle "Peki niye iki buçuk yıl sonra efendi? Niye bunca savsaklamadan sonra? Niye adalet aygıtının işlemezliğine bir koca ilmik de sen ekledikten sonra" sorulannı yanrtlamaksı- zın cigarasını yakarcasına rahat çekiliyordu. Gene aynı gün gazetelerin bi- rinci sayfalannda Susurluk Çe- tesi'nin ilk gövde gösterilerin- den birinin, İstanbul Üniversite- si önündeki o (kara) ünlü 16 Mart cankınmının izini süren ce- sur bir avukatın mahkemeye u- laştırdığı yeni ipuçlan sergileni- yordu. Cankınmında "polis-si- yasetçi- ülkücü tetikçi" işbiriiği eksiksiz belirmekteydi. MlTin- den It'ine bir kanlı çete o gün de devlet adına bomba atmış, dev- leti savunmuş, devletin hoşuna gitmeyeceğini tahmin ettiği ki- şileri yok etmişti. • • • Bu Tırmık daha, önceki gün- den yazılıp yayımianacaktı. Ne çare içinizi öfke kavururken kusmamak için kendinizi zorlar- ken yazı yazılmıyor. O yüzden bugüne kaldı. Şimdi daha sakin, daha se- rinkanlı önerebıliriz: Bu durumda bizi yargılama- lan gerek. Ibrahim Şahin ve te- tikçileri tahliye edildiklerine gö- re Gazi Davası yargıcı ancak i- ki buçuk yıl sonra çekilmeyi okuduğu hukuka, görevlendiği adalet aygıtına yakıştırdığına göre; Tansu Çiller alanlara çı- kıp, cıyak cıyak "Hanı nerde? Çete dediler! Hani nerde çete" diye kürsülerde dört dönebildi- ğine göre askerler polisleri, po- lisler aşkerleri, askerler ve po- lisler bizleri dinleyip durdukla- nna göre Mehmet Ağar DYP'de liderlik hesapları bile yapabildiğine göre bu ulkenin başbakanı burnunun ortasına yediği yumruğu bu kadar piş- kince hazmedip susabildiğine, parmağını bile kımıldatmaya ni- yetli olmadığını ayan beyan et- tiğine göre... Bütün bunlar şaşılacak bir za- mandaşlıkla hemen hemen ay- nı günlerde olup biterken çok değil daha altı ay önce milyon- larca kişinin evierini ateş böcek- lerine döndürdükleri bir ülkede, 1997 Eylülü'nün ikinci haftasın- da yer yerinden oynamadığına, gök delinmediğine, güneş gene doğudan doğup, batıdan battı- ğına göre: Yanlış olan bizizi. Yargılanması ve mahkûm edilmesi gerekenler biziz. Biz, yani, bu topraklar üstünde bir hukuk devleti düşü kuranlar, "Çetelerden anndınlmış temiz bir toplum" isteğiyle sokaklara dökülenler... Çeteier, Çillerler, Bucaklar, Ağarlar, özel timciler, Çatlılar, Kırcılar, siyaset pazannın piş- kin esnafı el ele verip bir koca mahkeme kurmalı ve bizleri yar- gılamalıdırlar. Bütün alametler ortada. Her şey artık ayan beyan. Besbelli işte: Suçlu da yargılanması ve mutlaka mahkûm edilmesi ge- reken de biziz!.. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Çeteier... Son model bir spor Mercedes, Metris Ceza- evi'nden hızla uzaklaşıyor... Mercedes'in içinde eiinde Türk bayrağıyla Ibra- him Şahin bulunuyor... Ibrahim Şahin, Ayhan Akça veZiya Bandırma- lıoğlu... Metris Cezaevi'nin önündeki topluluk bu üç ki- şiyi alkışlayıp gösteri yapıyor: "Türkiye sizinle gurur duyuyor..." Aynı gün kamuoyunun köstebek olayı' olarak anımsayacağı davanın sanığı Bülent Orakoğlu da mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere salı- veriliyor. Orakoğlu, önce ayaküstü sonra Polise- vi'nde ve avukat yazıhanesinde açıklama yapıyor "Hesaplaşacağız!.." Gerçekten Türkiye'de neler oluyor, aylarca ga- zetelerin birinci sayfalanndan düşmeyen 'Susur- luk çetesi davası' sanıklan niçin tutuksuz yargılan- mak için salıveriliyor? Olayın özeti şudur: "Yargının önüne gelmiş so- mut kanıtlar yoktur!.." DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk da 'somut kanıt' üzerinde durup şöyle diyor: "Savcılar, yargıçlar önlerine konulan dosyalara göre karar veririer. Gerçek suç dosyalan, Meclis 'te açılmalıdır..." Bugün iktidarda ANASOL-D hükümeti bulunu- yor... Devletin elindeki bilgi ve belgelere Başbakan Mesut Yılmaz anında ulaşabılir... Ne demişti Mesut Yılmaz: "Ben bu çete olayını 20 günde çözerim..." Bakın Tansu Çiller ve Meral Akşener sanki zil takmışlar. 'şıkır-şıkır' oynuyoriar... Polis-mafya-siyasetçi ilişkisi 'devlet içinde ör- gütlü' çeteier bir Mercedes'in Susurluk'ta kamyo- na çarpmasıyla ortaya çıkmadı mı? Mehmet Ağar ile Sedat Bucak'ın fezlekeleri 65 gün Başbakan Necmettin Erbakan'ın masasının üzerinde bek- lemedi mi? Minareyi çalan elbet kıhfını hazıriar... Şimdi soruyoruz: "Mehmet Ağar ile Sedat Bucak'ın dokunulmaz- lıklan niye kaldınlmadı ? Susurluk davasının iki sa- nığı Sami Hoştan ve Fevzi Bir bugüne dek niçin bulunmadı? Bu kişilerin Tansu Çiller ve Özer Uçu- ran Çiller'/e ilişkileri neden araştınlmadı? Susurluk tezgâhının arkasında 'eroin kaçakçılı- ğ\'ndan elde edilen gelirin yansını konjculara da- ğıtıp yansını ceplehne indirenler olduğu bilinmi- yormuydu?.." • • • Türkiye'de yargı bir kısım güç odaklannın üze- rine çıkarılmazsa biz daha çok Susurluk'lar yaşa- rız... İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman bakın ne diyor: "Tahliye bekliyordum. Yargı organı bu konuda hiçbir açık bilgi almazsa sonuç bu olur. Sanıklar dava boyunca verilen buyruklara uyduklannı söy- ledi. " -,..,; O zaman savcı ve yargıçlar ne yapsın? Bızlerin, savcı ve yargıçlan eleştfrmeye hakkımız yok!.. Televizyon kanallannda istihbaratçıların, bürok- ratlann birbirlerini suçlayan tartışmalannı izleme- dik mi? izledik!.. Ne diyordu Mehmet Ağar? Şunu: "Benim yöntemim bu. Ne yaptımsa devletim için yaptım!" Olaya 'kutsal devlet' açısından bakanlar, yani 'Yapılan eylemler devlet sırrı' diyenler bugün do- kunulmaziık zırhı içındedirler... Durum böyle olunca savcı ve yargıçlann, önle- rine gelen dosyalarla zaten 'Susurluk Çefes/'ni çözmeleri güçtür... Eğer devletin kimi birimleri sorgulanamıyorsa, devlet erkini eiinde tutan siyasal iktidar bu olayı 'örtbas' etmek istiyorsa savcı ve yargıç ne yapsın? Susurluk olayında parlamento soruşturma dışı tutuldu, kımi bürokratlar 'kutsal devlet' diyerek olayı bir başka yöne çektiler... O zaman ne oldu? Dava dosyalan eksik kaldı, salıverildiler... Sorun, Türkiye'nin 'bir hukuk devleti'o\upo\ma- dığıdır. Yasa koyucular, hukukun gereklerini yeri- ne getirmiyoriarsa, o ülke 'hukuk devleti' değil, 'polis devleti'd\r... Devletin üst noktalannda özel timin nasıl acıma- sızca cinayetler işlediği konuşuluyor; Cem Erse- ver'i kimin öldürdüğü biliniyor; Behçet Can- türk'ten Ömer Lütfü Topal'a dek pek çok faili meçhul cinayeti kimlerin işlediği saptanıyor ama, ne yazık ki hiçbir şey yapılamıyor... • • • 12 Eylül 1980 öncesi 'komünizme karşı' müca- dele eden güç, 1985 sonrası 'PKK'ye karşı' mü- cadele ederken Güneydoğu'da çok sayıda Kürt yurttaşımız 'potansiyel suçlu' olarak görülmedi mi? Isterseniz, Güneydoğu'da yıllarca görev yapan, PKK ile mücadele eden emekli askerierie konuşun, size özel timin nasıl katliam yaptığını anlatacaklar- dır... Bugün özel tim denetimden çıkmıştır. Ordu'nun Mesudiye ilçesinde 12-13 yaşlarındaki iki çoban çocuğu 'terörist' diye acımasızca öldürülmüştür... Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlanna karşı Gü- neydoğu'da 'kurt işareti' ile selam veren, yuhala- yan, otomobilini sıkıştıran özel tim ve onu yöne- tenler bu gücü kimden almaktadır? Televizyon kanallannda sesler giderek yükseli- yor: "Türkiye sizinle gurur duyuyor!" Ölümlere alkış tutan, canileri omuzlanna alan bir toplum demokrasiyi hak eder mi? E. Posta: Hikmet.Cetinkaya@raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Vatanseverler, insanlar, doğaseverler, toprak eroTyonu size sevebileceğiniz hiçbir şey bırakmıyor. T.E.M.A. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear