29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL1997 PAZARTESİ HABERLER Karatepe'nin larse1 benzetmesi • KAYSERİ (AA) - Yaptığı iki a>Ti konuşmada "halkı din farkhlığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik ettiği" gerekçesiyle Ankara DGM'de yargılanan Kayseri Büşükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe söyleneceklerin hepsini söylediğini belirtti. Karatepe "Bu olay çok uzadı. Jarse hikâyesine döndü. Jarse çektikçe uzar. Bu milleti tanımayanlar, bilmeyenler, bir belediye başkanının konuşması, iki bakanın yanlış yapmasıyla, bir hükümetin çıkıp da büyük yanlışlar yapmasıyla. milletin istikbalinin kararacağını, milletin, devletin yıkılacağını sanıyorlar. Bunlar devleti bilmiyorlar, milleti de tanımıyorlar" dedi. TBMM'de bina kavgası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM kampusu ıçindekı muhafız taburunun bulunduğu yere milletvekilleri için çalışma bürosu yapılması projesi "bina" tartışmasına yol açtı. TBMM Başkanlık Divanrnda, muhafız taburunun nereye taşınacağı konusu iktidar partilerine mensup üyeleri de böldü. Muhafız taburunun TBMM bahçesi içinde yapılacak prefabrik mekâna yerleştirilmesi karanndan vazgeçen TBMM Başkanı Mustafa Kalemli'nin, taburu, personel binası ve Sağlık Merkezi'nın bulunduğu yere taşıma girişimine DSP ve CHP'li divan üyeleri karşı çıktılar. Kalemli'nin, personelın Meclıs dışmda kiralanacak bir binaya taşınması yönündeki istemine karşı çıkan DSP'lı TBMM Idare Amiri Hakan Tartan, bu yöndeki karara imza koymayacağını bildirdi. Kıutiis Gecesf davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sincan'da düzenlenen olaylı 'KudüsGecesi'nin ardından tçişleri Bakanlıgı'nca görevden alınan eski Sincan Belediyesi Başkanı Bekir Yıldız'ın da aralannda bulunduğu 1 'i tutukJu 11 sanığın yargılanmasına bugün devam ediliyor. Ankara 2 No'lu DGM'de görülen davanın bugünkü oturumunda, karar çıkması bekleniyor. lddianamede, eski Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın 6 yıldan 12 yıla, Nurettin Şirin'in 19 yıldan 31.5 yıla, diğer sanıklar Hüseyin Avni Yazıcıoğlu. Mükremin Kılınç, Osman Özüpek, Duran Ozdemir. Selçuk Öz, Mustafa Akbeyaz, Burhan Polat, Alim Çiçekli ve Nuri Niyazoğlu'nun ise 4 yıl 6'şar aydan 7 yıl 6'şar aya kadar hapis cezalanna mahkûm edilmeleri isteniyor. Enıh'ta iki kişj•••••• •••••• olduruldu • ERUH (AA) - Siirt'in Eruh ilçesinde başlanndan kurşunla vurulmuş iki erkek cesedı bulundu. Siirt Devlet Hastanesi'nde yapılan otopsi sonucu cesetlerin bir süre önce Eruh ilçesine bağlı Dalkuru köyünden PKK tarafindan kaçınlan lsmail Timurtaş ve Mustafa Kayar'a ait olduğu belirlendi. Olayla ilgili soruşturmaya başlandığı bildirildi. Terörün maliyeti • ŞANLIURFA(AA)- Devlet Bakanı Salih Yıldınm, son on yıl içinde terör nedeniyle 10 bini şehit 27 bin kişinin yaşamını yitirdiğini, terörle mücadele için de 84 milyar dolar harcandığmı bildirdi. Yıldınm, terörün sadece güvenlik boyutu olan bir olgu olmadığını belirterek "Terör, ekonomik, sosyal, eğitsel, kültürel, sağlık ve psikolojik boyutu olan bir olaydır" dedi. Göktepe davasında sanık ve tanıklar yüz yüze Haber Merkezi - Gazeteci Metin Göktepe'nin öldürülmesinden 21 ay sonra ilk kez sanık polislerle tanıklar yüz yüze gelecek. Geçen oturumda yargı önüne çıkan 2'si tutuksuz 7 polisin yanı sıra, raporlu olduklan gerekçesiyle oturuma katılmayan 4 polisin bugünkü oturumda hazır bulunmalan bekleniyor. Oturum nedeniyle yine çeşitli illerden çok sayıda kişinin Afyon'a gelmesi bekleniyor. Afyon Valiliği, geçen günlerde yayımladığı genelgede 'gü\ı enlik' gerekçesine dayanarak adliyenin bulunduğu Ordu Caddesi ve çevresinde toplanma ve toplu halde bulunmanın yasaklandığını duyurmuştu. Afyon Ağjr Ceza Mahkemesi'nde21 Ağustos 1997 günü yapılan son oturumda, 11 sanık polisten 7'si ilk kez yargıç önüne çıktı ve "susma haklannı" kullandılar. 4 tutuklu polisin raporlu olduklan gerekçesiyle katılmadıklan 7. oturumda, sanık avukattan, önceki oturumda 4 polis hakkında tutuklama karan veren iki bayan yargıcı reddetti. Sanık avukatlanmn "reddi hâkûn" istemleri, mahkeme îarafindan, oy çokluğu ile reddedildi. Oturumda, cezaevi doktorunun gelmeyen sanıklar hakkında verdiği raporun 'gerçeği yansıup yansıtmadığmın araşanhnasr da kararlaştınldı. 'Polisle ilgili her dava Istanbul'dan kaçınlıyor' İstanbul Haber Servisi - Alibey köy Saya Yokuşu'nda polis tarafindan öldürülen 17 yaşındaki İrfan Ağdaş ile ilgili davanın da güvenlik nedeniyle İstanbul dışına alınmasının gündeme gelmesi üzerine polisler hakkındaki tüm davalann tstanbul'dan kaçmlmak istendiği öne sürüldü. İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, davalann tstanbul'da görülmesinde sakmca ohnadığını, hatta güvenlik açısından daha kolay otduğunu öne sürdü. Gazi Mahallesi'nde meydana gelen olaylar sonucu yaşamını yitiren 17 kişiden 7'sinin ölümüyle ilgili yargılanan polislerin davasıyla ilgili dosya Trabzon Agır Ceza Mahkemesi'ne, Gazeteci Metin Göktepe'yi gözaltma aldıktan sonra döverek öldüren polislerle ilgi dava da il il dolaştınldıktan sonra Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. iki davayı da "MemnrİD Muhekematı Yasaa"nı göz önüne alarak gönderen Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi, son olarak geçen hafta, Alibeyköy'de öldürülen îrran Ağdaş ile ilgili davayı güvenlik gerekçesiyle başka bir ile göndermek için dosyayı Yargıtay Ceza Dairesi'ne gönderdi. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Sayman, bu gibi davalann istanbul'da görülmesinde bir sakmca olmadığını hatta güvenlik açısından daha kolay olabileceğıni ıfade edıyor. Yedi kişinin öldürüldüğü olaylann davası 2 yılda hâkim karşısına gelebildi Gazi davası başhyorHÜLYA TOPCU Gazi Mahallesi'nde 12-13 Mart 1995 tarihinde çıkan ve 16 kişinin yaşamını yıtirdigi olaylarda 7 kişinin ölümü, bir kişinin ise yaralanmasından sorumlu tutulan 20 polisin ıdam cezası istemıyle yargılanmasına yann başlanacak. Trabzon Ağır Ceza Mahkemesf nde görulecek olan davanın ilk oturumunda ölenlerin ailelerinin avukatlan, sanık polisler hakkında gıyabi tutuklama karan çıkanlmasını isteyecekler. Gazi Mahallesi'ndeki olaylar bir kahvehanenin silahla taranması sonucu başlamış, halk sokaklara dökülmüştü. • Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayacak davada, 20 polis hakkında 7 kişinin öldürülmesi, bir kişinin ise yaralanmasına neden olduklan gerekçesiyle idam cezası isteniyor. Çıkan olaylarda güvenlik güçlennin açtığı ateş sonucu 16 kişi yaşamını yitirmişti. Ümraniye'de olaylan protesto etmek isteyen grubun üzerine açılan ateş sonucu da 5 kişi ölmüştü. Soruşturma sonucunda Gazi Mahallesi'nde görev yapan 20 polis hakkında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde 7 kişiyı öldürdükleri. bir kişiyi ise yaraladıklan gerekçesiyle, "Savunma ve zorunluluk sınırlannı aşarak faili beüi olmayacak şekilde adam öldûrme ve yaralama" suçundan idam cezası ıstemiyle dava açıldı. Ancak dava dosyası güvenlik nedeniyle Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklann polis olması nedeniyle haklannda "lüzüm-u muhakeme" (yargılamanın gerekliliği) karan verilmesi ıstemiyle dosyayı İstanbul Valiliği'ne gönderdi. Aileler ve avukatlar ise dosyanın gönderilmesine itiraz ederek Yargıtay'a başvurdular. Dosya ancak bir yıl sonra Yargıtay'a ulaştı. Dava dosyası daha sonra ise davanın tekrar açılıp açılmayacağına karar verilmesi için Rize Cumhuriyet Savcılığf na gönderildi. Mahkemenin davanın "durma" karannı kaldırması sonrasında Gazi davası iki yıldan sonra tekrar Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'ne geldı. Yann saat 09.00'da başlayacak davaya katılmak için aileler ve avukatlar bugün yola çıktılar. tstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman da davayı gözlemci sıfatıyla izleyecek. Bugün yapılacak oturumda söz alacak olan ailelerin avukatlan, 20 sanık polis hakkında gıyabi tutuklama karan çıkanlmasını isteyecek. Sanık 20 polis memurunun isimleri şöyle: Adem Albayrak. Metin Gündoğan. Hamdi Özata, Hasan Yavuz, tsa Bostan, Süleyman Memişci, Sedat Özemir, Hayrullah Şişman, Ali Doğan, Metin Çakmaz, Yakup Murat, İbrahim Serdar, Orhan Durmuş, Mehmet Türk, Mustafa Keleş, Uğur Duman, SelçukBiçer, Ali llukış, Ahmet Türkmen ve Yetkin Korkut Manisa davası fezlekesine göre DHKP/C, Manisa örgütünü 15 yaşındaki M.G.'ye kurdurmuş DHKP/C'ııin lideri bir çocuk HALİLNEBtLER Fazıl Hüsnü Dağlarca, '''Ço- cuk ve Allah" şiirinde "Çocuk- lar korkunç Allah'ım / Elleri. yüzteri, saçlan / Bebek yaparlar haçlan / Kıvnlnuş uyuyoriar / Yok sana ihtiyaçlan" dizeleriyle anlatır çocuklan. Ve öyledir ço- cuklar... Bebek yaparlar haçla- n... Çocukturlar çünkü. Ve Nâ- zun Hikmet çocuklara ilişkin bir uyanda bulunur; "Koşuyor arn yaşında bir oğlan / Uçurtması ge- çhor ağaçlardan / Siz de böyle çocuktunuz bir zaman / Çocuk- lara kıymayın efendiler" dizele- nyle. Ama büyükler bir zaman- lar kendilerinin de yaşadıklan çocukluklan unuturlar ya da ço- cukluklannda yaşadıklan her neyse. ona duyduklan kini şim- dıkı çocuklardan alırlar. Hem de insaf ve kural tanımadan... Bunu disiplin adına, eğitim adına. aile adına yapanlar olduğu gibi ka- nun namına yapanlar da olur. lşte M.G.... Muharrem ve Fat- maoğlu, 10 Eylül 1981 doğum- lu. M.G. şu anda 16 yaşında. Iz- mir Devlet Güvenlik Mahkeme- si Savcılığı'nda ifade verdiğinde takvim 5 Ocak 1996'yı gösteri- yordu. Yani M.G. 15 yaşından üç ay 20 gün almıştı. On beş yıl, üç ay ve 20 günlükken devletin güvenlik mahkemesi savcısı kar- şısındaydı ve savcının elinde Manisa Emniyet Müdürlüğü Te- rörle Mücadele Şubesı tarafin- dan hazırlanan "fezleke" vardı. Fezlekeye "DHKP/C Manisa Bölge Örgütlenmesi" başhklı bir şema eklenmişti ve şemaya gö- re M.G. doğrudan ıl sorumlusu- na bağlı Silahlı Devrimci Birlik- ler'in iki numaralı elemanıydı. Başka belgelere göre ise M.G., Dev-Sol'un Manisa Bölgesi As- keri Aparat Sorumlusu ıdi. Ne zamandan beri? M.G.'nin sicili 1993 Haziranf na kadar uzanı- yor. Manisa polisinin fezlekesi- ne göre ilk eylemi 1993 yılı tem- muz ayına rastlıyor. Bu eylem fezlekede şöyle anlatılıyor: " 1993 yıh temmuz ayında SpD DağTnda yapılan, Devrimci Sol siyaserinden olan, bu örgüt gö- rüşlerini benimseyen kişilerin düzenlediği bu geziye Hasan Tan- yeli isimli şahısla büiikte katıldı- ğınu burada Devrimci Sol pan- kartınm asıhp slogan aülması ey- leminden sonra Jandarma tara- findan yakalanarak hakkında iş- lem vapıkuğuiL.." M.G. 10 Eylül 1981 doğum- lu... Polisin eylem dediği pikni- ğe Temmuz 1993'te katılmış. Yani 12 yaşındaymış!.. Polise göre 12 yaşında bir çocuk kendi iradesiyle, siyasal gelişimini ta- mamlamış biri olarak bir örgü- tün görüşlerini benimseyerek o Manisa polisinin hazuiadığı fezlekeye "l)H KP/C Manisa Bölge Örgütienmesi" başhklı bir şema ek- lenmişti ve şemaya göre M.G. doğrudan il sorumlusuna bağlı Silahlı Devrimci Birlikler'in iki numa- ralı elemamydı. Başka belgelere göre ise M . C Dev-Sol'un Manisa Bölgesi Askeri Aparat Sorumlu- su idi. Ne zamandan beri? M.G.'nin sicili 1993 Haziranı'na kadar uzamyor. Manisa polisinin fezleke- sine göre ilk eylemi 1993 yıh Temmuz ayına rasthyor. örgüt tarafindan düzenlenen bir eyleme katılabiliyor... Demek ki polis böyle düşünüyor... Bir arkadaşımız (tesadüf bu ya) 12 yaşındaki oğlunu Fener- bahçe-Sanyer maçına götürüyor. Stat girişinde taraftarlann üstü- nü arayarak (hakeme atmasınlar diye) bozuk para ve çakmaklar- dan anndıran polis. şakayla ka- nşık çocuğun üstünü de anyor. Çocuk, "Beniniyeanyorsun'' di- ye soruyor. Polis yine şakayla kanşık, "Ya teröristsen?" diyor. Çocuktan yanıt: "Doğru. Ben DHKP/C milita- nıyım" Gülüşüyorlar... Şimdi polis, bu diyaloga daya- narak çocuğa "Yasadışı silahlıör- gütün sair efradı olmak" suçun- dan işlem yapsa, Manisa polisi- ne göre norrnal. Ortada "samimi ikrar" var. Üstelik işkencesiz fa- lan. Ama Fenerbahçe Stadı'nın önündeki polis, "Çocuk işte ya- hu" diyebiliyor. Çocuk işte.. Ama Manisa polisi öyle demı- yor. Diyor ki fezlekede; "...tara- findan kendisine Manisa ilinde örgütün silahlı aparab olan Si- lahlı Propaganda Birliği oluştur- mak talimatı aldığmu.." Fezlekeye göre DHKP / C, ör- gütün en önemli birimlerinden birini Manisa'da 12 yaşında bir çocuğa kurdurtuyor. Yasadışı si- lahlı bir örgütün askeri birimi en önemli bölümüdür. Bu birimler- de silah, patlayıcı madde eğitimi alan, yakın dövüşü. sokak çatış- malannı, savunmayı iyi bilen militanlar görev alıyor. M.G. bu suçlama nedeniyle de yargılanıyor, ancak ne polis ifa- delerinde, ne fezlekede, ne iddi- anamede, ne esas hakkındaki savcılık mütalaasında, ne de mahkemenin eylem ve kanıt de- ğerlendirmelerinde M.G.'nin bu görevi almak için silahlı eğitimi ne zaman. nerede. kimlerden al- dığı konusunda hiçbir iz bulun- muyor. Daha da kötüsü, böyle bir birimde görev alan kişinin kullanması gereken silahlardan. örneğin makineli tüfeği kimse M.G.'nin eline vermiyor. Bilini- yor ki böyle bir silah çocuğun boyundan büyüktür ve muhte- meldir ki bu silahın geri tepme- si bile M.G.'nin bir-iki takla at- masına ya da omzunun kınlma- sma neden olacaktır. Düşünün, 12 yaşında bir çocuk ve silah... Ancak bu suçlama bu çocu- ğun işkence görmesine, tutuk- lanmasına, yargılanmasına ne- den oluyor. Evet, işkence gör- mesine... işkence savı Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığf na 9 Ocak 1996 tari- hinde yazdığı dilekçede M.G., "Gözalnnda kaldığun müddetçe fiziki ve psikolojik işkenceye ma- ruz kaldım. Elektrik, kaba da- yak, marş dinletme, tazyikli su, cinsel taciz gibi şeyler uygulaya- rak_" diye anlatıyor işkenceyi. Manisa Devlet Hastanesi Acil Servisi 'ne 5 Ocak 1996 günü ge- ceyansı götürüldüğü anlaşılıyor M.G.'nin... Bir kez burada dura- lım. M.G.'nin. 16 yaşında bir ço- cuğun. aslında 16 yaşında her- hangi bir çocuğun geceyansında hastanede işi ne? Yani gece 12'de götürülmeyıp de öğlen 12'degö- türülseydi M.G. hastaneye, ilk soruşturmanın gizlilıği ilkesi mi bozulacaktı? Polis 16 yaşında bir çocuğu neden geceyansı dışan çıkanr? O yaşta bir çocuğun o saatte uyuması gerekmiyor mu? Polis bunu bılmiyor mu? O ço- cuğu o saatte oralara götüren po- lisin çocuğu yok mu? Bizimki de soru mu yani? Bi- zim geceyansı uyuması gerekti- ğini söylediğimiz çocuğa polis bakın neler yapmış? Nöbetçi Doktor Emine Kes- kin, •4 sırtta0.2mm'lik((;izgişek- linde) iki adet krut mevcuttur" diyerek kanıtlıyor M.G.'nın an- lattıklannı... Yani 16 yaşındaki çocuğa işkence yapılmış... iş- kence... Nâzım Hıkmet'in şiın bas bas bağınyor: "Siz de böyle çocuktu- nuz bir zaman / Çocuklara kıy- mayın efendiler". Fezleke devam ediyor ve M.G. için diyor ki: "... talimatı ile 4.12.1995 günü Tayfun Berber Salonu'na molo- tofkokteyli amklannı.-" M.G.. 14 yaşındayken bir ber- ber salonuna rpolotofkokteyli at- makla suçlanıyor. Atmış mı? Kayıtlara göre bu berber salo- nunda bu tarihte bir yangın ol- muş. Mahkeme yangına müda- hale eden itfaiye ekibini dinle- miş. Ekip üyeleri mahkeme kar- şısında verdikleri ifadede, yangı- nın katalitik sobadan çıktığım saptadıklanm söylemişler. Olay yerine geldiklerinde yandaki komşulann yangına daha önce- den müdahale ettiklerini ve bu- nu yaparken camı kırdıklannı, içeri girdiklerinde yoğun bir tüp- gaz kokusu duyduklannı anlat- mışlar. Dükkân sahibi ise yan- gından sonra dükkâm süpürdü- ğünde şişe parçasına rastlama- dığını belirtmiş. Şimdi... Molo- tofkokteyli varsa, burada bir şi- şe olacak, bu şart... Şişe parçala- n yok... Molotofkokteyline iliş- kin başka bir ipucu da yok. M.G.'yi bu berber dükkânına molotofkokteyli atarken gören bir tanık da yok. ttfaiye raporu da molotof değil yangın diyor. Peki M.G., siyasi şubede ya da mahkemede ne anyor? M.G.'nin mahkemede ne işi var? M.G. kım mi? Ünlü "Manisa- b Çocuklar Davası r 'nın iki nu- maralı sanığı olarak tanıdığımız kişi M.G... M.G.'ye işkence yapıldığı doktor raporuyla da sabit demiş- tik. Çocuk da gördüğü fiziksel ve psikolojik işkence nedeniyle belli bir ifade vermiş. Korkup vermese mi>Tniş? Bunu söyle- mek o kadar kolay değil ki!.. Ne- den mi? 'İspatı mümkün değil' Bakın şimdi!... Yine "Mani- sah Çocuklar" davasındayız. Sa- nık bu kez M.G.'nin 30 yaşında- ki amcası AK Göktaş... Polisteki ifadeler bitmiş, ço- cuklar ve Ali Göktaş, 5 Ocak 1996 günü Izmir Devlet Güven- lik Mahkemesi Savcısf nın kar- şısına çıkanlmışlar. İfade sırası Ali Göktaş'a geldiğinde DGM savcısı polisin iddialannı sor- muş. o ıddialan reddetmiş... So- nunda DGM savcısı 19842'nin aldığı ve Kâtip 9'un yazdığı ıfa- denin sonlanna gelinmiş. Ali Göktaş'ın savcılık ifadesinin son bölümü şöyle: " Sanıktan emniyette zor altın- da kahp kalmadığı hususu sorul- du: 'Takdir edersiniz ki 10 gün süreyle emniyette kaldım, bu olağan bir durum değildir" dedL Sanıktan fiziki bir işkenceye maruz kahp kalmadığı hususla- nsoruldu: 'Burada konuşursam dışanda duyulabilir' dedi. Ken- disine odaıun kapah olduğu, ya- \aş konuşursa kimsenin duyma- yacağı hatırlatılarak soruldu: 'Evet, fiziki işkenceye manız kaldık, ancak bunun ispah müm- kün değildir, şu anda üzerimde iz ve delil yoktur' dedL Beyanı okundu, imzası alındL" SÜRECEK BÎZBÎZE .» ERDAL ATABEK Gerçekte Eğitim i Yapıyor muyuz?... ^ "Emlakçılara ve muhasebecilere öğretmenler-^ den ve düşünürlerden daha çok değer /eren b\f, ülke, aslında dükkân sahiplerinin bir ülkesi haline' gelmiştir..." Bu satırlan yazan Ray Billington, eği- tim felsefesiyle ilgili düşüncelerini açıklarken gü- nümüzde karşılaşılan "eğitildiğisanılaninsan"^gö-! rünümlerini şöyle belirtiyor: "Bir kişinin bir dizi evi ve bir otomobil filosu ola- bilir, ama o kişi eğitim açısından hâlâ kara cahil kalabilir; kişi, kolunun uzandığı bütün okullan bi- tirmiş, ama yine de dar kafalı kalmış olabilir; kişi Concord'u dünyanın her yerine uçurabilir, ama hâlâ ırkçı kalabilir; kişi organ nakli yapabilir, ama' yine de cins aynmcısı kalabilir; kişi çevrenin ko- runmasında bir uzman olabilir, ama hâlâ türdeşr olduğu insanoğlundan nefret edebilir; kişi bir d'n, zi dili akılcı birbiçimde konuşabilir, ama bu diller- den herhangi biriyle söyleyebileceği dişe doku- nur bir görüşü olmayabilir Çıki dilli bir sekreterin^ müstehzi tanımı 'iki dilde cahil biri'd/rj." (Variık, dergisi - Eylül 1997 sayısı - Etik ve Eğitim - Ray Billington.) Çevremizde sayısı giderek artan 'diplomalı ca- hil' tanımına çok uyan bu tanımlama neyi anlatı- yor? Burada anlatılan 'bir meslek kazandırmak için eğitilirken kişiliği ve özerk düşünce yetisi ge- liştirilmemiş kişi'n'm gerçekte eğitilmiş sayılıp sa- yılmayacağıdır. Bu yazıda Batı ülkelerinin 'eğitim. felsefesi' eleştirilmektedir. Bir meslek için yapılaa öğrenimın gerçekte o insanın 'gelişmiş kişilikte,. özerk düşünce yetisinde eğitilmemiş' biri olması- na önem verilmemesindeki çelişki eleştirilmekte-% dir. Çocuk yaşlarından başlayarak eğitildiği sanı-; lan insanlann okul kayıtlanyla, kitap defterleriyle, öğretmen sayılarıyla uğraşırken eğitimin özünün gözden kaçırıldığı bir büyük alan yeniden sorgu-^ lanmaktadır. İnsanlann gözü dönmüş bir hırsla saldırdığı meslekler öğrenilirken bu mesleklerirr kazanıldığı üniversitelere akın edilirken eğitimin- çok önemli hedefi olan 'gelişkin kişilikte, yetkin dü- şünce' nasıl sürecektir? Eğer bu temel sorunun yanıtı verilemezse ya da. bu soru hiç sorulmadan geçiştirilirse, 'sekiz yıllık kesintisiz eğitim' hangi hedefi açıklamış olacak- tır. Sorun dersliksorunu mudur? Sorun; defter, ki- tap, kalem, silgı sorunu mudur? Yoksa 'şimdilik' bu sorunlan çözmek önceliklidir de 'öteki işlere' zaman içinde mi sıra gelecektir? Durum böyle görünüyor. Milli Eğitim Bakanı da bakanlık yetkilileri de 'öncelikli sorunun' derslik, öğretmen, kitap, defter, kalem sorunu olduğunu, işin gerı yanının 'zamanla' düzeleceğini kabullen- miş görünüyor. Bu çok yanlış bir tutumdur ve çok kötü bir durumun habercisidir. ••• Öncelikli sorun, 'neyin, neden yapıldığını bil~» mek'X\r. Çağdaş eğitim, insanı kişiliğinde yetiştirmek, • eleştirel düşün yetisi kazandırroak, budonanımia; bir meslek ya da sanatta başarılı kılmak için ya-^. pılmaktadır. . ?O Çağdaş eğitim; çocuklann, gençlerin beyinleri-: ni dogmalardan, tabulardan uzak tutarak onlara her alanda düşünmeyi, soru sormayı, tartışmayi- öğreterek ve uygulatarak eğitmektir. Bunlan yapmayacaksanız, bunlan 'zamanla ola- cak şeyler' olarak göreceksiniz, hiçbir şey yapma-, yacağınızı kabul etmeniz gerekir. * Siz zamanı kullanamazsanız, zaman sizi kulla- nır. Eğer Milli Eğitim Bakanı, bakanlığın geçmiş yıl- larda tutumları ortaya çıkmış bürokrasisine teslim olursa, bu işi onlarla yapmak düşüncesine taşır-- sa, hiçbir yenilik getiremeyecek demektir. Eğer Milli Eğitim Bakanı, Talim ve Terbiye Kuru-l lu'nun nasıl çalıştığına, ders kitaplannın nasıl se-! çildiğine bakmazsa temel ilkelere yanlış bakıyor demektir. Bunların 'zamana bırakılacak' yanı yoktur. Bun- lan zamana bırakmak demek, zamanı boşa har- camak demektir. Eğitim 'zamanla' düzelmez, eğitim 'bilinçli bir kararlılıkla' düzelir. Eğer siz bilinçli bir kararlılığın sahibi olamazsanız, zaman bu ülkenin zararına iş- ler. Bunun da sorumlusu Milli Eğitim Bakanı ve bu- günün hükümeti olur. Öncelikli sorun 'neyin neden yapıldığını bil-> me/c'tir. Bunu bilmeyenlerin ya da bilmez görünenlerin^ başarı kazanma şansları da hakları da olamaz. Yeni bir öğrenim yılının başında bu soruna sa-; hip çıkmak da öğretmenlerin, öğrencilerin, bütün^ toplumun hakkıdır. : Izmir Genelevi 'nde yasak \ c Emniyet vesikasız fuhuşla uğraşsm' NECATİAYGIN İZMtR - İzmir Gene- levi'ndeki kadınlara "so- kağa çıkma yasağı'' sü- rerken. bu hayatın çilesi- ni yıllardır çeken L. G. içini döktü. Sosyal gü- vencelerinin yanı sıra ya- şam güvencelerinin de olmadığım belirten L. G., "EmniyetinMUTİuğu tokatlar yamnda fcleğin vurduğu tokat hiç kah- yor" dedi. Genelevi bir hayvanat bahçesine, kendisi gibi hayat kadınlannı da ti- yatro sanatçısına benze- ten ve adının yazılması- nı istemeyen L. G. önce "çekihnez j'aşamı" özet- liyor: "SabahsaatlO.OO'dan gece23.00'e kadar sürek- li çahşıyoruz. Günde or- talama 20-30 erkekle bir- likte olmak kolay iş değil. Biz her gün riyatro sanat- çısı gibi oyun oynamak zorundayız... Çünkü; üzüntülerimiz dahi olsa müşterilerimize karşii belli etmemeye çahşınz^ Rolümüzü iyi oynamaya dikkat etmek zorunda- yız. Bir noktada bize ge^| len müşterinin morali bo-' zuksa, ona moral verme- ye çahşmak zorundayız.'^ Günlük kazançlannın" yansmın vergi ve benzeif masraflara, geri kalarj, yansının büyük bir bölü * münün de patrona gitti^ ğinden yakınan L. G.,* "Tabir caizse bize de d ^ vede kulak kahyor. Bu-J nunla geçinmek zorun- dayız. Halbuki bağlı bu- lunduğumuz herhangi bir sosyal kuruluşumuz" olsa, durumumuz elbette farklı olur_."diyor. Bazı hayat İcadınlan- nın dernek ve sendika kurma girişiminde bu-; lunduklannı, ancak ba- şanlı olamadıklannı be- lirten L. G., en çok "em- niyetin" uygulamalann- dan, baskılanndan ve ev- ci çıkamamaktan yakmı- yor. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear