19 Mayıs 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14EYLÜL1997PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER 8 Yıl'a 1916'da Verilen Destek METİN ERKSAN I ekız yıl temel eğitim yasalaş- | tı. Şımdi somn sekiz yılın kap- sadığı öğrerim ve eğitimin ni- ^teliğidir. Yasayı onaylayan ya- ı milyar TL aylıklı ödenek- ' 1i yasamacılar, uykusuz bir ge- cenin sâbahı. gürültü (gulgul) konuşma- lı, "subörekli ve »Tşmh" bir kahvaltıdan sonra. tatıle gıttiler. Ülkenin yirmi dört sa- at aralıksız çalışmaya gereksınımi oldu- ğu bır dönemde. şortlannı kuşanıp, yaz- lık (= sayfiye) evlerinde (daça) 1 Ekim 1997"ye kadar dinlenmeye çekildiler. Tann rahatlannı versin. Mevlana (1207- 1273) bır dörtlüğûnde (rubaısınde) şöy- le der: -Ben bingece uykusuz kaktam." Eh ne yapalım, o Mevlana. Mevlana olmak kolay değıl. Bu aşamada sıradanyada sı- radışı yurttaşlannödevi; "Sekiz Yıl Temel Eğitim"' yasası kuramcılanna ve uygula- yıcılarına. düs,ünsel ve parasal yönden yardımcı olmaktir. Bilımsel eğitim yan- daşlan bu yasay ı dınsel eğitim yandaşla- nnın zorba ellennden, arslan ağzından ekmek alır gıbı güçlükle kopartmışlardır. Tûrkıye'nin; ılkokul, ortaokul, lise. ünı- versıte öğretimi ve eğıtımine ilişkın; bü- yük ve köklü kuramlan ve deneyleri var- dır. Bu bağlamda bu binkimden yarar- lanmak gerektır. Üstelik sekiz yıl temel eğitim yasasıyla birlıkte lise ve ünıversı- te öğretim v e eğıtımı üstünde bir yeniden düşünme ve dûzeltim yapmak zorunluğu da gündeme gelrruştir. Türkiye'de; ilko- kul. ortaokul. lise, üniversıte sıralaması ıçinde. aşağıdan yukanya, yukandan aşa- ğıya hıçbır öğretim ve eğitim aşaması, üsttekı ya da alttaki öğretim ve eğitim aşamalannı beğenmez v e yeterli bulmaz. Tüm öğretim ve eğitim aşamalan bırbi- rini suçlar. Bu; tartışmalı, tedirgın, uyum- suz. düzencesız (disıplinsiz) ortam, Türk öğretim ve eğitimıne büyük zararlar ver- mektedır. Bu süregen (kronik) sağlıksız ve tehlikelı durumun çok ıvedı bir davra- nışla "Patolojik Anatomi - Kesip Biçme Masasına" yatınlması ve bu tehlikeli has- talığın nedeninin saptanması zorunludur. Müli Eğitim Bakanlığı 'run yapısında çok özenli ve duyarlı seçimler sonucu kuru- lacak ve sürekli olacak bir kurulun bu so- run üstûnde araştırmalar yapması. ku- ramlar oluşturması, kararlar vermesi, uy- gulamalar yapması ıçin çok geç kalın- mıştır. 1950 sonrası oluşan sıyasal yetke- ler ulusal öğretim ve eğitime bugüne dek büyük zararlar vermışlerdir. Ulusal öğre- tim ve eğitim dizgesı (sistemi) üstünde Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonra- sı çok değerli düşünceler ve uygulamalar oluşturulmuştur. Gerçek Türk aydmlan savaş dönemlerinde bıle ulusal öğretim ve eğitim dizgesı kapsamında çok değerli düşünceler üretmişlerdir. Şimdiki ve ge- lecekteki ulusal öğretim ve eğitimin bu düşüncelerden yararlanması zorunludur. Bu düşünceleri bilmekte yarar vardır. I. Dünya Savaşı içinde (1914-1918) Türk - Osmanh Devletı dokuz ayn cep- hede, dünyanın en büyük ve güçlü dev- letleriyle meydan savaşlan yapmaktadır. 15 Eylül 1916 günü Istanbul "da "Osman- h İttihat ve Terakki Cenûyeti" kongresı toplanır. Ziya Gökalp (1876-1924) bu kongreye bir bildinyle katılır. 1908'den sonra Osmanlı Devleti'nin, 1919-1923 arası Kuvayı Milliye'nin, 1923'ten sonra Türkiye Cumhuriyerj Devleti'nin, şımdi ve gelecekte Türk düşüncesinın baş dü- şünürü Ziya Gökalp'ın. coşkulu bir ko- nuşma içinde kongreye sunduğu, bılim- selliğini vegüncelhğı asla yıtirmeyen. "Oğretim, Oğrenim, Eğitim (Maarif) So- rmnı" adlı. denge bozucu bildirisinin kı- mi bölümleri şöyledir: "Türkiye'yidiğer ülkekrden ayıran bir özeüik vardır. Diğer uluslarda en nitclildi ve erdemli (ahlaklı) insanlar. öğrenimle- rinde çok ileri gitmiş kişiler arasından çık- tığı halde. bizde genellikle bunun tersi ot- maktadır. Türkiye'de yurt için en zararh insanlar medrese ya da okulda öğrenim görmüş insanlar arasından çıkmaktadır. Meşrutiyet'in ilamnrian buyana gördüğü- müz birçok olaylar, bu a> kın-çetijik (pa- radoksal) gerçeği doğrulamaktadır. Bu olaylardan çıkansonuçşudur: Türkiye'de medrese ve mektep, eğittiği kişflerin erde- mini ve niteliğini bozuvor. Bta diğer ulus- lardan ayıran bu özelliğin nedeni nedir? Bunun birteknedenivardır. Bu neden, di- ğer uluslann kültürü (maarifi) ulusal bir nitelikte olduğu halde bizim kültürümü- zün kanşık (kozmopolit) bir halde bulun- masıdır. külrürümü/.ün kanşık olduğunu anlamak için derin araşormalara gerek yoktur. tstanbul'daki kitapçı dükkânlan- na \e okullara sıralay ıcı bir gözle bakmak yeteriidir. İstanbul'da üç tür kitapçı var- dır. Birincisi sahaflar, ikincisi Beyoğhı ki- tapçılan, üçüncüsü Babıâli Caddesi'nde- Id Idtapçılar. Sahaflardaki kültür; Arap ve Fars kültürüne, Beyoğlu kitapçüanndaki kültür Avnıpa kültürüne ihşkindir. Babı- âli Caddesfndeki Tanzimat kültürüyse; Arap, Fars ve Avrupa kültürlerinin yeter- siz çevirflerinden ahnan çalmalardan ve öykünmeterden (taklhierden)oiuşmuştur. Ulusal kültürümüzün ne kitaplan, ne de kitapçıian şimdiye dek var olmamıştir. OkuJlanmız da kitapçı dükkânlanna ko- şut olarak üç türdür. Medreseier, yaban- cı okullar. tanzimat okullan. Sahaflann ldtaplan mcdreselerde, Bevoğlu Cadde- si'nin kitaplan yabancı okullarda, Babı- âli Caddesi'nin kitaplan tanzimat okulla- nnda okutulur. Bu üç öğrenim \e öğreti- min birbirinden aynrru o kadar belirgin- dir ki herhangi bir Türk'le on dakika gö- rüşmeniz,onun hangiöğrenim veöğretim içinde yetişmiş olduğunu anlamamza ye- teriidir. Aralanndaki bu derin aynmla birliktc,bu üç öğrenimveöğretiminortak- laşa bir özeüiği vardır. Buralarda yetişen softa, levanten,tanzimat üçlüsünün hiçbi- rinde nitclik bulamazsınız. C Ikemizin en büyük sağtıksızlığL birbiriyie anlaşama- yan bu topluluklann üçünün de niteükten yoksun oluşudur." "Öğretim ve eğitim olgusunun oluşu- munu çözümlemek için, önce bu olgunun ne gibi bölümleri olduğunu bilmekgerek- tir. Her ulus, iki çevTeye uymak zorunda- dır. Birincisi doğal çevTedir. Bu çevreye uymak büimsel btlimleri oluşturur. İkin- cisi o ulusun içinde bulunduğu uluslara- rası çevredir. Bu çevreye uymak ulusal kültürü oluşturur. O halde ulusun bu iki çevreye uyması sonucu, kişüer de bu iki çevreye uymak zorunluğundadır. Bu zo- runluluk da öğretim ve eğitimdir. Öğre- tim; kisiyi büimsel bilgilerle donatarak onun doğal çevreye uyumunu sağlar. Ya- ni kişiyi maddesel güçleri kullanacak bir konuma getirir. Eğitim; kişiyi kültür ve ulusal bilgilerle donatarak toplumsal çev- reye uyumunu sağlar. Yani toplumsal et- menleri yönetecek bir konuma getirirf "Fen bifimlerinde; devingen birdüşün- seOiğin oluşması için felsefe öğrenimiyap- mak gerekir. Toplumsal bilimler için top- hımbOim öğrenimi nasıl gerekliys&, fen bi- limleri için de felsefe (düşüncebilim) öğre- nimi gereklidir. loplunıbilimin.toplumsal bflimleri tamamladığı ve büieştirdiği gibi, felsefe de başta toplumbilim olmak üzere tüm bilimleri tamamlar ve birieştirir. Top- lumbilim toplumsal bilimlere izleyecekle- ri yöntemi gösterir. Felsefe fen bilimlerine izieyecekleri yöntemi gösterir." "ÖzetJe; öğretmenlerin hem toplumbi- lim, hem felsefe öğrenimi yapmalan ya da yalnız felsefe öğrenimi yapmalan zorun- ludur. Toplumsal bttimlerin öğretmenleri hem felsefe, hem toplumbilim bilmeo, fen biMmlerininöğretmenieriyalnız felsefe bfl- meudü-." "Sonradan np doktoru, mühendis. kimyager, matematikçL flakçi v s. gibi bi- Umsel uzmanlık alanlanna avTÜacakolan gençkrin; edebiyat, felsefe. toplumbilim gibi küKürel öğretime gereksinimleri var- dır. Bu gençler uzmanlıkalanlannaiUşldn bilimleri uzmanhk okullannda aynnüh olarak öğrenecekledir. Fakat bu okullar- da kültürel öğretim ve eğitim yoktur. Bu nedenden ötürü bu gençlerin 'lıse" öğre- timi kapsamında kültürel öğrenim yap- malan gereküdnf "Lise öğretiminde; edebiyat ve fen bö- lümlerivardır. Edebiyat bölümü kültürel, fen bölümü büimsel öğretim yapüan bö- lümlerdir. Edebiyat bölümünde ulusal kültür öğretimi yapılmah. Bu öğretime öncülük etmeleri için felsefe ve toplumbi- Bm öğretimitemel derslerolarakyapılma- İKhr. Fen bölümünde bilimsel bilgi öğreti- mi çokdevtogen bir öğretim yöntemi için- de uygulanmalı ve bu öğretim içinde fel- sefeöğretimineönemHbir konum veribne- Bdiıf "BUimler, yaratia bilim ve yuranlnuş bUim olarak ikiye aynlır. Yaraüa bilim; yöntembilimsd (metodolojik) düşünceler, araştirmalar, deneyler sonucu büunsel bfl- gfleri oluşturur. Bflginlerin bilimsel bügi oluşumundayöntembüiınsel düşüncediz- gesini (sistemini) kuDanımrhıhmsel ya- şam' olgusunu var eder. İşte yaraüa bflİm, bu bilimsel yaşamdır. Yaratdnuş biMınse; y öntembüimsel düşünce dizgesiyie oluş- muş bilimsel bflgflerin toplanudır. Birulu- sun büimsel yaşamı varsa. o ulusun biKm- sel bilgüeri ulusal bir nitetik içerir. Bir ulus diğer uluslann oluşturduğu bilimsel bilgi- kri sürgit edinemez. Bir ulus diğer ulus- lar gibi bilimsel bilgiler oluşturmak zo- rundadır. Bir ulusun bilimsel yaşamı var- sa, o ulusun okullanndaki öğretim; öğ- renciye bilimsel bilgüeri ezberletmek ko- numunda kalmaz. Tersine: öğrenciye yön- tembüimsel düşünceyi öğretmek ve bilim- sd bOgiyialgüatmakbiçiminde oluşur. Ya- ratia büim öğretim düzenimize gireme- miştin'' "Bilme/ (cahfl) ile Bflen'in (bflgin) ay- nlmadığı bir yerde bilim gefişemez. Dev- let ünhersite öğrencismi biunez ya da bfl- gin olduğunu bilmediği hocalann dersle- rini dinlemeye y önlendirirse, bilim ile bfl- mezliğin (cehaletin) birbirinden aynhna- sına engel ohır." Ziya Gökalp'ın 1916'da ulusal öğre- tim ve eğitime ilişkin düşüncelen şimdi de geçerlidir. Bu düşüncelerden yararlan- mak gerektir. Eğitime Yeni Bir Kaynak S onunda kamuoyu duyarhlığını gösterdı ve yıllardır tartışılan 8 yıllık kesintisiz eğitime yönelik somut adımlar atılmaya başlandı. Toplum çoğunluğunun desteğini alacağinı gören hükümet artık "kay nak yok" gibi mazeretlere de sığınamayacağını anlayınca ışe başlamaktan başka çare bulamadı. Gazetelerde okuyoruz. Eğitime kaynak için birçok ürüne, servıse zam yapılacakmış. Kuşkusuz sağlanan kaynaklar eğitime gidecekse bu zamlara da katlanınz. Bu noktada ben de bir kaynağın adresini göstermek istiyorum. Aslında seyahat acentelerinin işi olması gereken hac turizmi yani dini vecibelerini yerine getirmek isteyen hacı adaylanndan (1997'de 61.183 kişi)sadece 22.000 kişı seyahat acenteleri kanalı ile seyahat etmiş, gen kalan 39.000 kışııse 1990 yıhnda yapılan haksız düzenleme sonucu Diyanet Işleri Vakfi tarafından hacca gönderilmiştir. Devlet elıyle bu \\ak, seyahat acentelerinden çalınmış ve bır vakfa devTedilmıştir. Hac tunzmı organizasyonundan kişi başı 500 dolara yakın bir para kâr olarak kalmaktadır. Önerün şu: Eğer bu düzen devam ettırilecek ise Diyanet İşleri Vakfı'na kâr olarak kalan para (bugünkü değerle 3.2 trilyon lira) organizasyonun Diyanet Vakfi'ndan alınarak TÜRSAB ve TURSAVa (Türkiye Seyahat Acenteleri Bırliği Vakfi) devredılmesi halınde gelır eğitim fonuna aktanlabılecektir. TURSAV ve TÜRSAB bu organizasyonu çok daha iyi becerebilecek düzeydedir. Eğer bu öneri kabu] görmezse, tüm hacı adaylannın hac organızasyonu yetkili seyahat acentelenne devredilerek oluşan kânn yansmın (hac organizasyonu fıyatlannda hiç artış yapıhnadan) her yıl düzenh olarak eğitime bağışlanması düşünülebilir. Bu uygulama gerçekleşirse, birincisi eğitime sürekJi bir kaynak aktanlabilir, ikincisi bir ölçüde zamlar hafıfletilebilir, üçüncüsü adı geçen vakıf eliyle şu veya bu şekilde parasal olarak desteklenen denetimsız kuran kurslan, Türki cumhuriyetlerindeki cami yapımına bağış adı altında tarikatlann desteklenmesi engellenebilir. Deniz Tufekçi PENCERE Hayvanca Masal... ÇakaJ, aslanın artıklanyla geçinirdi. Aslan yaş- larvdı, eli ayağı tutmaz oldu. Çakal ne yapsın?.. Eşeğe vardı: - Eşek kardeş, dedi, seni çok kötü görüyorum, neden böylesin?.. Eşek: - Efendim bana az yem veriyor. - Peki, neden ona hizmet ediyorsun?.. - Çünkü insanlardan kaçamıyorum, nereye git- sem biri beni yakalıyor, sırtıma yük vuruyor... Çakal: - Bak!.. Ben seni öyle bir yere götüreceğim ki cennetten bir köşe!.. Orada insan yok, eşi görül- memiş semizlikte bir dişi eşek var... Eşek sevindi. Çakal eşegi aslanın yaşadığı ormana götürdü; ama, aslan adamakıllı güçsüzleştiği için eşeği elin- den kaçırdı. Çakal bir çare düşündü: - Hey gidi dünya, dedi aslana, demek bu kadar düşkünleştin!.. Ancak bu eşeğin beyniyle yüreği- ni yeseydin, iyileşip eski durumuna kavuşacak- tın!.. Aslan bir süre sızlanıp dövündütcten sonra ça- kala yalvardı: - Sana söz veriyorum, eşeği bir daha bana ge- tirirsen, kaçırmam... • Çakal yeniden eşeğe gitti: - Eşek kardeş, dedi, dişi eşek seni görünce da- yanamayıp üstüne atıldı; ama, sen korkup kaçın- ca çok üzüldü; şimdi omnanda kederinden ne ya- pacağını bilmiyor... Eşek bu ya, kandı... Sevincinden anırdı. Eşekliğinden yine çakalın ardına düştü; orma- na vardılar; ağaçlann arkasında pusu kuran aslan bu kez bir pençede avının işini bitirdi, gövdesini parçaladı. Çakal tam bu sırada işe kanştı: - Dur bakalım!.. -Nevar?.. - Hekimler ancak gusül aptesı aldıktan sonra eşeğin beyniyle yüreğini yersen bir yaran olaca- ğını söylüyortar. Sen yıkanmaya git, ben burada bekleyeceğim... Çakal çakallığını yapıyordu; aslan yıkanmaya gidince, eşeğin beyniyle yüreğini afiyetle yedi. • Aslan dönünce sordu: - Hani bu eşeğin beyniyle yüreği?.. Çakal: - Aslanım, diye güldü, bu eşeğin beyniyle yüre- ği olsaydı, tuzaktan bir kez kurtulduktan sonra, tekrar buraya gelir miydi?.. Masal burada bitiyor; ama, o günden bu yana insanlarda merak bitmiyor; birbirlerine soruyorlar: Evet, eşeğin beyniyle yüreğini çakal yemişti; ama, çakalın oyuncağına dönüşen aslanın bey- niyle yüreği var mıydı?.. Ailenizin hayatında yeni bir dönem başlıyor. Bugüne kadar zevkle izlediğiniz CINE5'e, onun kadar eğlencelı ıkı kardeş geliyor. Dünyanın sporunu ayagınıza getıren SuperSport. Ve çocuklar için 'maximum' e|lence kaynağı MAXI TV. Bu üç muhteşem kanalı evınıze getıren sıhırlı dekoderinizin adı da değişıyor: 0 şimdi MULTICANAL! H e m e n a r a y ı n : ( 0 2 1 2 ) 2 2 5 5 5 5 5 SuperSport ve MAXI TV yayınlarını ızlemek ıçın uydu alıcılarınızı Turksat 1 C, 11683 500 Mhz dlkey polanzasyona ayarlamanız gerekmektedır MULTI CANAL K A N A L L A R I N K A N A L I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear