19 Mayıs 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 1997 PAZAR 12 KÜLTtfR KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Caz sanatına yaldaşırkeıı...Uğraşı yazı yazmak olan bır ınsanın. 1997 \ılında "BenHomeros'u,Swift'i, Poe'yu okumam abi; Evliya Çelebi ile, Rabelais ile, Sterne ileoyaianamam ar- tk. Bunlar bitmiş, gitmiş. devirlerini ta- mamlamış işler. Modern bile devrini ta- mamladı, postmodern bile bitmek üze- re_." gibı şeyler söyleyeceğini düşüne- bilır mıyiz? Elbette mümkün değildir bu. Yazm tarihinin en eğlenceli on ro- manından ikisini kaleme alrruş James Joyce'u okumadan olmaz. Öte yandan okumayı. "gerçekten" seven yazarlar için Joyce düzeyindeki yazarlann sayı- sı yüz yirmi kadardır. Yazar başına or- talama üç yapıt düşse. kafadan üç yüz altmış kitap okumak gerekiyor önce. Buysa başlıbaşına bir ıştir. Haftada bir kitap okusak, üç yüz altmış kitap için 360 hafta "harcamaımz" gerekecektir. Bu sayının ıçınde inceleme, deneme ve eleştiri yapıtlan yoktur henüz! Yazını bir tarafa bırakırsak diğer sa- natlarla baş başa kalıyoruz. Örneğin heykel sanatı. Felsefeye bence en yakın duran bu sanat dalı ülkemizde hep anıtabide ile kanştınlmıştır ya dabazı öğretilerin manifestolanyla. Büyük bir düşünce yoğunluğu ve berraklığı gerek- tirir oysa heykel sanatı. Birçok yaşam- sal olgunun bileşimidir, ama genellikle öyle algılanmaz bizim memlekette. Da- ha çok sanatçı ile belediye arasında bır pazarlık alanı gibidir. Son on yılda kentli (kentlerde yaşa- yan demek istiyorum) hemen herkes ta- rafından sevilen, benimsenen, üstünde yazılıp çizilen yeni bir sanat daha eklen- di listemize: Caz. Zeki Müren, Ajda Pekkan,Gönül Ya- zar gibı "sanatçılar"ın sanatıyla yeti- şen iki kuşağın arasında miniminnacık bir azınlık, yıllardır emek \ eriyordu bu müziğe. Gerçekten tutkulu bır azınlık. Bir avuç kahraman ınsan. Sonra caz usul usul moda olmayabaşladı. Moda- nın başladığı yıllardaysa çoğunluk baş- ka ha\ adaydı. Sezen Aksu, Carmına Bu- rana'yı "okuyordu" örneğin. İbrahim Tatiıses'in Luciano Pavarotti'den daha büyük bır ses olduğu söyleniyordu. Er- r .^^tfİKâgl ^^» • Cazın atardaman olan 'standard'lardan uzak duruyor yeni caz ustalanmız. Duke Ellington, Monk, Mingus gibi sıkı ve önemli bestecilerin yapıtlanna eğileni yok gibi. Cole Porter, Rodgers ve Hart, Gershwin çalan da yok plaklarda. Bill Evans'ı sevdiğini ya da anladığını söyleyen bir caz müzisyeninin çok iyi bilmesi gereken bir avuç isim vardır. Bu isimlerin her biri başlı başına birer deryadır. tuğrul Özkök, Hürriyet'teki bir yazısın- da ıVlüslüm Gürses'in müziğini muhte- şem sıfatıyla süslüyor, bu ademoğlunun müzığini "oratoryo" olarak niteliyor- du. Bense Melih Gürel'den Seİçuk Sun'a. Emin Fındıkoğiu'ndan ErolPek- can'a, Nejat Cendeli'den Neşet Ru- acan'a kadar uzanan bu büyük müzis- yenlerin kısa listesini kuruyordum ak- lımda. Bu caz kahramanlannın sonun- cusu Tuna OteneJ'dir. Tuna, Türkiyeli caz takımı içinde; festivaller, caz barlar, ed'ler filan ortaya çıkmadan önce bu müziğe yüreğiyle ve akJıyla sürekli tu- tunmuş son isimdir. Öyle ya. yetmişli yıllarda Türkiye'de caz çalan insanlann sayısı otuzu geçmezdi. Seksenli yıllardaysa caz artık popü- ler bir sanat. Festivalleri, barlan, cd'le- ri, dergileri var. Sanat sayfalannda yeri var. Dinleyicisi ve seyircisi artıyor gün geçrıkçe. Herbie Hancock, Chick Co- rea, Jan Garbarek, VVynton Marsalis, Keith Jarret, Pat Metheny konuşuluyor. Miles Davis, Elvin Jones, Coltmne artık "baba" olarak arulıyor yazılarda. BiH Evans'ın da büyük bir piyanist olarak adı geçiyor artık. Tabii bu arada caz ile pek ilgisi ve ilişkisi olmayan bir sürü isim de giriyor caz listelerine. Bizim cazcılanmız da caz çalmakla yetinme- yip fikirlerini beyan ediyorlar, yazıyor- lar, anlatıyorlar ve izah ediyorlar bize cazm ne menem bir müzik olduğunu. Caz artık canlı ve kanlı bir konumda. Beni düşündüren bir küçük ayrtntı var bu konuda. Cazcılanmızın piyasaya sü- rülen plaklanna bakarsak. hepsinin ic- racı yeteneklerinin yanı sıra, aynı za- manda birer büyük besteci olduklannı görüyoruz. Cazın atardaman olan "standard"lardan uzak duruyor yeni caz ustalanmız. Hemen hepsi kendi öz- gün kompozisyonlannı çalıyorlar. Du- ke Effingtoo, Monk, Mingus gibi sıkı ve önemli bestecilerin yapıtlanna eğileni yok gibi. Cole Porter, Rodgers ve Hart, Gershnvin çalan da yok plaklarda. Ör- neğin Laura, SteUa by Stariight, Round Midıüght, Stardust, I Cover the VVaterf- ront gibi büyük ve zamansız besteleri onlann çalgılanndan dinleyemiyoruz plaklarda. Bill Evans'ı sevdiğini ya da anladığını söyleyen bir caz müzisyeni- nin çok iyi bilmesi gereken bir avuç isim vardır. Lennie Tristano'yu bilme- den olmaz örneğin. Wristano'ya baka- caksanız, o zaman da Earl "Fatha" Hi- nes ile Teddy Wilson'u öğreneceksiniz demektir. Hepsinin kaynağına eğilmek gerekirse bu sefer de Bilh1 Kyle'ı bulup dinleyeceksiniz. Bu isimlerin her biri başlı başına birer deryadır. Uzun sözün kısası, her sanat gibi caz da bir emek ge- rektirir, durup dururken Bill Evans'ı sevmek yeterli olmayabilir. tmer Demirer'den Kerem Gûrsev'e birçok iyi caz müzisyeni çıktı son yıl- larda. Türkiye'de caz müziğinin yavaş yavaş rayına oturacağı belli oluyor. Bir de Paul Gonsarves, Johnny Griffin, Lucky Thompson, Coleman Hawkins gibi çok beste yapmayan saksofon us- talannın Red Garland, Hank Jones, Tomıny Flanagan gibi çok beste yapma- yan pıyano ustalannın isimlen ortalık- ta daha fazla geçmeye başlarsa sonınun büyük kısmı çözülmüş olacak. Joffrey Bale, önümüzdeki sezon Mehmet Sander'in 'Inner Space' adlı yapıtını sahneleyecek Alışılmışın ötesiııcle bir dans! NURDAN CfHANŞÜMÜL 9-27 Eylül tarihleri arasında dü- zenlenen Yapı Kredi Sanat Festi- vali '97 kapsamında Türkıye'ye gelen Joffre> Bale, ilk kez 1993 yı- lında prömiveri yapılan. rock yıl- dızı Prince'in müziği üzerine ku- rulu "Bülboards" isimli rock ba- leyi lstanbul'dan sonra 17 Eylül çarsamba günü Efes Antik Tiyat- ro'da saat 21.00'de yineleyecek. Sanat yönetmenliğini Gerald Arpino"nun yaptığı Joffrey Ba- le'nin dört farklı bölümden olu- şan "Billboards" isimli gösterisı- nin koreografısi Laura Dean. Charles Moulton, Peter Pucci ve Margo Sappington'a aıt. "BüTbo- ards" tasanmlan ise HerbertMig- doll'a ait. Gerald Arpino ile topluluk ve gösteri üzenne bir söyleşi gerçek- leştirdik. Jofrre> Bale'yi 1956 yı- lında RobertJoffrey ile birlikte ku- ran Gerald Arpino, sekiz yıl top- luluğun başdansçısı olarak çalıştı. Bu dönemın en yüksek perfor- mansı ise Robert Joffrey'in sah- neye koyduğu "Gamelan". Arpi- no, lopluluğun sahıp olduğu reper- tuvann üçte birinin koreografısıni, son olarak da George Balanchi- ne'in kayıp danslanndan birini gündeme getirdi. Joffrey Bale'mn yanı sıra başka topluluklarla da ça- lışan Arpino, aynca Broadway müzikalleri ile televizyon dizile- rinde koreografiler ve zaman za- man da yönetmenlik yaptı. Çalış- malarının karşılığını birçok ödül- le alan Arpino, aynı zamanda genç sanatçılara ve koreograflara büyük şanslar tanıyor. Dans etmeye karar verdiği dö- nemde ailesinin buna karşı çıktı- ğını söyleyen Arpino bu isteğin- den vazgeçmeyerek, Man Ann Joffre> Bale, İstanbul'da bu akşamki son gösteriden sonra çarsamba günü Efes Antik Tiyatro'da. VVells'ten dans dersleri almaya başlamış. Arpmo, iyi bir dans tarihçisi ve müzisyen olarak Amerika'da önemli bir yere sahip olan VVells'in öğrencisi olduğu için çok şanslı görüyor kendisini: "\\ells, etnik öğeleri dansın içinde çok ryi birfcş- tiren bir dansçn dı. Birçok öğeyi bir araya getirerek mükemmel kompozisyonlar oluşruruyordu. Bana yalnızca dans etmeyi değfl aynı zamanda dans tarihini de oğ- retti." Aynca Tudor, Balanchine gibi sanatçılardan etkilendiğini de belirtiyor. 1956 yılmda ise Robert Joflrey ile birlikte Joffrey Bale'yi kurdu. 6 kişilik bir grup olarak dans dün- yasına atılan Joffrey Balle, kurul- duğunda gezici bir topluluktu. "Joffrey Bale'nin kurulması bir düşün gerçeldeşmesiydi" diyen .\rpıno şunlan anlatıyor: "Hepi- mizçokgençtik vedansetmeyiçok seviyorduk. Buise soyunduğıimuz- da niçbir şeyimiz yoktu, yalnızca düşlerimiz vardı. Yetenek. disiplin \t dans sevgisiJoflre> Bale'nin bu- günlere gelmesinde etkili oldu." Klasik ve çağdaş dans Içlenndeki yenilikçi dans isteği, dans dünyasına getirdiği Ameri- kan yaklaşvmı, sahnelediği göste- rilerdeki performansı ile Ameri- ka'nın ve dünyanın sayılı dans top- luluklan arasında yerini alan Joff- rey Bale, Amerika'nm bütün eya- letlerinde ve dünyanın çeşitli ülke- lerinde başanlı çalışmalan ile "Amerikan klasiğT olarak tanım- lanıyor. Topluluğun Mozart'tan VTvakü'ye, Prince'e kadar uzanan genış repertuvan ise "2O.yûz>ilın en basanlı repertuvan" sayılıyor. FrederkAshton,George Balanchi- ne, Leonide Massine. Bronislava Nijinska, Vaslav Nijinsky. Jerome Robins ve .\ntony Tüdor'un ya- pıtlannı yeniden canlandıran JofT- rey Bale, aynca John Cranko.W&- liam Fors)the. Jiri Kyiian ve Glen leHey'in de çalışmalannın en kay- da değer örneklerini sahneledi. Topluluk aynı zamanda ünlü Rus balesi Diaghflev'in kayıp dansla- nndan "Parade", u La Sacre Du PrintEmps", "The Three Corne- red Hafi yeniden ortaya çıkardı. Kurulduğundan bu yana Joffrey bale ile çalışan Arpino, başka top- luluklardan yöneticiMk teklifi gel- se de aynlmayı hiç düşünmediği- ni ve bundan sonra aynlmayacağı- nı söylüyor. • Jofifrey Bale'nin sanat yönetmeni Gerald Arpino, Mehmet Sander'in 21. yüzyılın en ilginç ve en başanlı genç koreograflanndan biri olduğunu belirterek, "Böyle bir yetenekle gurur duymalısınız" diyor. Arpino, topluluğun bu denli ba- şanlı olmasınm nedenlerini ise şöyle sıralıyor: "Klasik bir toplu- hıkolmamızarağmen klasikdans- la çağdaş dansı birteştirrv oruz. Ay- nca birçok genç ve yaradcı beyin- leçahşıyomz. Amacımız. Ideviciye ahşılmışın ötesinde bir dans göste- risisunmak." Eleştirmenlerin, "Oluşturduğu bedensel merkezii modern hareke- ti klasik baleyle birleştirmeyi başa- ran ve bu sayede baleye farklı bir yaklaşun katan bir sanatçı'' olarak tanımladığı Arpino kendini şöyle anlatıyor: "GenişbirdüşünceaU- nını olduğu na inanıyorum, öğren- ciKk ydlanmdan bu yana yenflik- lerehiçbirzaman kapaholmadım, dünyaya karşı kaü kurallanm of- madL." Farklı yerler görmenin, farklı kültürler tanımanın kendısi CSO'nun açılış konseri 8 yıllık eğitim için ANKARA (AA) - Cumhuriyet tarihinin en eski sanat kurumlanndan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), yeni sezonu anlamlı konserlerle açıyor. CSO, sezonun ilk konserlerini, Atatürk Spor Salonu'nda, tüm gelirini bagışlayacağı 8 yıllık kesintisiz temel eğitim için verecek. İİd gün boyunca Ankaralı sanatseverlere açılış konserleriyle müzik ziyafeti verecek olan orkestraya. Türkiye'yi dünyada başanyla temsil eden sihirli parmaklar eşlik edecek. Piyanist Fazıl Say'm solist olarak karılacagi konserde, orkestrayı şef Gürer Aykal yönetecek. Geçen aylarda ilginç bir mekânda, taş ocaklannda mavinin dansım yaşatan Gershwin'in ünlü "Rhapsody in Blue" adlı yapıtı, Çay kovski'nın ünlü "Fındıkkıran'' uvertüründen çeşitli bölümler, Suppe'nin "Hafîf Süvari üvertûrû" ve Liszt'in "Macar Danslan" bu anlamlı konsere renk katacak. CSO Müdürü Mehmet Erten, açılış konseriyle 8 yıllık kesintisiz temel eğitime destek vermekten gurur duydukiannı belirtti. Konserin tüm gelirini katkı payı olarak bağışlayacaklannı anlatan Erten, sanatseverlerin de konsere ilgi göstereceğine inandıklaııru kaydetti. Erten, tüm Ankaralı sanatseverieri 8 yıllık kesintisiz temel eğitime destek için açılış konserlerine davetetti. Atatürk Spor Salonu'nun iki gün boyunca dolmasmdan onur duyacaklannı ifade eden Erten, konser için özellikle bu yeri seçöklerini belirtti Bunun CSO Salonu'nda verikcek on konsere bedel olduğunu vurgulayan Erten. müzikseverlerin de böylelikle 8 yıllık kesintisiz eğitim seferberligine müzik dinleyerek destek vereceklerini söyledi. Konserde protokol sıralannı kaldırarak vatandaşın daha yüksek katılımla gelmesini sağlayacaklannı ifade eden Mehmet Erten, konsere Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın da davetli olduğunu bildirdi. için çok önemli olduğuna değini- yor: "Farklı düşünme tarzlan, ye- ni alanlar, yeni yaraocıiıklar görü- >t>r, sJzindışınızdaki insanlann na- sü yaşadığını öğrenryorsunuz. Bun- lar bir şekilde dansa da yansryor. Örneğin. Myana'da. gösterOerimi- zi sunduğumuz dönemde bir bara gittik. Burada bütün insanlar, genç kaduüaria yaşh erkekler, babalar- la ktdan, kardeşler eDerini kakn- rarak bep birtikte dans ediyorlar- dL Bu görüntü beni çok etkUedL Ulkeme geri döndükten biryılson- ra ise Vîyana motifleri taşıyan. VI- vanadansmıyansrtan'Kettentanz' isimli yapıan koreografisini yap- um. tstanbul'da bulunduğum süre içinde de buradaki yaşamı ve in- sanlan gözJeyeceğim " diyor. İlk çahşmalan sahnelemek Joffrey Bale, klasik sanatçılann yanı sıra aralannda Tw>1a Tharp, Ahin Afley. Laura Dean. Randy Duncan. Peter Pucci ve Anna So- koiow gibi birçok ünlü koreogra- fin da ilk çalışmalannı sahneledi. Amerikalı genç koreograflann ye- tişmesinde büyük katkılan olan Gerald Arpino; önümüzdeki dö- nem bir Tüirk koreografi, Mehmet Sander'in "Inner Space" isimli çalışmasını sahneleyecek. Meh- met Sander'le ilk kez Londra'da karşılaştıklannı ve Sander'in ça- lışmalanndan çok etkilendiğini anlatan Arpino, Mehmet San- der'in 21. yüzyılın en ilginç ve en başanlı genç koreograflanndan bi- ri olduğunu söylüyor. Sander'in yarancı bir koreograf olduğu gö- rüşünde ve sahneyi kullanma tar- zı, düşünme biçimi ve malzeme- leri kullanma konusunda çok ye- tenekli buluyor. Dünyaca ünlüko- reograf Mehmet Sander için "Türkterböylebiryetenekle gurur duvTnah" diyor. Arpino seçtiği genç koreograf- lann hepsinin başanlı olacağma inancında: "Bu tipla küçük bir ga- lerkfc yıDarca köhnebir köşededu- ran bir tabionun günün birindede- ğeri anlaşılarak dünyanın en bü- yük müzelerinde sergilenmesi gi- bl" Başanlı bir dansçının dısiplınli bir şekilde çalışması gerektiğini ve iyi öğretmene gereksinimi ol- duğunu vurguluyor. Joffrey Bale önümüzdeki sezon Mehmet Sander'in "Inner Space", KurtJours'un "GreenTabte", Ar- pino'nun "VTva Vlvaldi'', Peter Pucci'nin "Moon of Falling Le- aws", Gerald Arpino'nun "Round ofAngefe", Pflohu'nun "Untitfcd" isimli çalışmalannı sahneleyecek. Philippe Noiret sahneye geri dönüyor • Philippe Noiret, Pans'te Pone-Samt Martin Tiyatrosu'nda sahnelenecek bir oyunla 1960 yılmda bıraktığı riyatro sahnelerine geri dönüyor. Noiret, Bertrand Blier'in yazdığı ve solcu bir adamın hayatı sorgulamasıru anlattığıa LeCoto Lettes"de ro1 alıyor. • Sydney Pollack ve ltalyan sinema sanatçısı Gina LoOobrigida 24. Felmish Uluslararası Film Festivali'nin onur konugu. 7-18 ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan Film festivalınde Amerikalı yönetmen Pollack'ın "OutofAfrica"ve "TheyShootHorses, Don'tThe\?"ısımh fılmlen gösterilecek. • Roy Schneider 1970 yılmda "Jaws" filminde oynayan sanatçı geçen cuma günü sinema alanındaki çalışmalanndan dolayı "Piper-Heidsieck Ödülü"nü aldı. Her yıl Amenka'da venlen bu ödül, sinema yaşamı boyunca oynadığı ya da çektiğı fılmlerde büyük riskler alan sanatçılara venliyor. Bu ödülü daha önce Jodie Foster. Al Pacinove Susan Sarandon almıştı. Schneider' ın son filmi "TheMythof Fingerprints" ise 23. Amerika Film Festivali'nin yanşma filmlen kategorisinde. • James Levine Münih Filannoni Orkestrası"nın yeni şefi. Orkestranın uzun süre şefliğini üstlenen Sergio Cetibache'nin ölümünden sonra yenne. NewYork Metropolitan Orkestrası'nın şefliğini yapan .Amerikalı şef Levine geçecek. Yetkililer, Levine ile yaptıklan görüşmelerde olumlu sonuç aldıklannı söyleseler de kesin karar ekim ya da kasım ayında belli olacak. • Sviatoslav RİCİTter'ı anmak için geçen salı gecesi bır anma konseri düzenlendi. Rusya'nın önde gelen müzisyenleri ve sanatçının hayranlannın katıldıgı gecede, mezzo-soprano Irina Arklopava. çello sanatçısı Natalia Natalia Gutmann \e keman sanatçısı Yuri Bashmet şef Yevgeny Kolobov eşüğinde Çaykovski'nın yapıtlannı seslendirdiler. 1 Ağustos'ta yaşamını yitiren ünlü Rus piyanisti anmak için bir araya gelenler, sanatçının anısına saygı için sahneye çiçek bıraktılar. • Mikhail Barışnikov, i9E>iüi5 Ekim tariplen arasında Fransa'da düzenlenen "Noue^au Festival International de Danse de Paris" festıvaline katılacak. Festivalde aynca Kralıyet Balesi'nin başdansçısı Sylvie GuiDem, Ballet National de Nancy et de Lorraine ve Les Ballets de Monte Carlo topluluklan da katılıyor. Avrupa'nın en büyük sergisi Titanik Hamburg'da açıldı. Sergi, 1985 yılından bu yana geminin tayfası, gemi parçalan ile ilgili elde edilen 600 fotoğraftan oluşuyor. Sergi 9 Kastm'a dek görülebilecek. • David Lynch in "Lost Highway", Michae! Haneke'nin "Funny Games", Pal Sletaune'nin "Junk Mail" isimli fılmleri Saraybosna Film Festivali'nde gösterilen filmler arasında. Festivalde aynca Damjan Kozole'nin "Stereotype" isimli filminin dünya prömiyeri gerçekleştirildi. • John Lee Hooker, Mıck Fleetvvood ve Ben Harper"ın da yıldızlan Holly^vood Walk of Fame'de. 11 Eylül'de gerçekleşen törende Hooker, aynı zamanda müzik dünyasındaki 50. yılını da kutladı. • Ouentin Tarantino, yeni fılmi "Jackie Brown"un çekımlennı bıtirdi. Bır gangster komedı olan fılmde Robert DeNiro, Bridged Fonda, Michael Keaton, Pam Grier rol alıyor. • Tom Selleck ile Kevin Kline'ın u in .\nd Out" isimli filmde uzun uzun dudak dudağa öpüşmeleri Hollyvvood'da olay oldu. Bugüne dek sert erkek tiplemeleriyle ekranlarda yer alan Tom Selleck konuyla ilgili yaptığı açıklamada, insanlann şaşırmasma şaşırdığını belirterek eşcinsellerin de beyazperdede yeri olduğunu belirtti. • Elton John un Lady Diana'nın cenaze törenınde söylediğı u CaiMDeinTheWTnd" isimli parçayla birlikte şansı açıldı. CD olarak piyasaya sürülen "CandleinTheWind"de John. heyecandan sesi titrediği için cenaze törenindeki kaydı kullanmamış. Aynca, .Amerika'daki tumesinin ilk konsenndekı 14 bin biletin tümünü satan John'un diğer konser biletleri de tükenmek üzere. • Cerard Depardieu.K Unpont entre deux rives" adlı fılmin hem yönetmeni, hem yapımcısı hem de başrol oyuncusu. Alain Leblanc'ın duygusal romanından beyazperdeye aktanlan filmde aynca Carole Bouquet rol alıyor. Depardıeu, bundan 13 yıl önce "Tartuffe" isimli filmi yönetmişti. • Placido DOmİngO. Sarah Brightman, Riccardo Cocciante, Heunut Lotti, 21 aralıkta düzenlenecek olan "Christmas in VTenııa-Viyana'da Noel" konserinde bır araya geliyor. Sanatçılar, şef Steven Mercurio'nun yöneteceği Viyana Senfoni Orkestrası eşliğinde konser verecek. Sanatçılann gösterisi 50 ülkede televizyondan izlenebilecek. • Pierce Brosnan, Roger Spottiswoods'un yönettiğı "Tomorrow Never Dies" isimli filmde MicheleYeoh'la birlikte oyunuyor. Film. en yeni 007 filmi, "Casino Royale"ve''NeverSay Never" isimli filmler sayılmazsa, 18. Bond filmi. James Bond, bu kez dünya savaşı çıkanp izlenirlık oranmı arttırmak isteyen medya patronlanyla savaşıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear