22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 AĞUSTOS 1997 SAU CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 PORTAL DtKMEN GÜRÜN Tadashi Sıızuld ve ayaldann dübilgisi"Amacım insan bedenindeki bütün- lüğü yakaJamak... Arhk unutulan fi- ziksel işlevleri yeniden yaşama geçir- mek—. İnsan vücudununfizikselveduy- gusalgücünü bütünleştirmek... Oyun- culanmı eğitirken ayaklar üzerinde önemle duruyorum, çünkü ayaklar, basUklanzemindenaldıklanenerjiyivü- cudayayarakfıziksel zenginliği ve du- yarlıiığı oluşturur." Tadashi Suzuki Toga: dünyanın bir ucu... Buram bu- ram "sanat" kokan, 'üyatro 1 ' kokan kü- çûk bir köy. Tokyo-Toyama uçakla bir saat. Toyama'dan Toga'ya uzanan dağ yolu da bir o kadar. Her taraf yemyeşil. Yangının azızlıgıne uğramış tek bir alan görmek olası değil. Belli ki gözleri gi- bı koruyorlar bu hazıneyi. Rivayete gö- re Meiji dönemınden çok önce savaştan kaçan bir avuç samuray buraya saklan- mış. Kjhçlannıbiryanabırakarakpirinç yetiştirmeye başlanuşlar. Toga köylü- İerinin samuraylar soyundan geldiği söy- leniyor. 1945'lerde köyün nüfusu 4000'mış. Ünlü yönetmen Tadashi Su- zuki'nın burasını kendine mekân seçtı- ğı 1976 yılında ise köyde sadece 1200 kişi yaşıyormuş. Bugün de burada bir nüfus patlaması oldugu söylenemez. Ekonomik koşullar kadar bölgenin sert iklimi de köyden kente göçü zoriayan nedenlerden biri olmuş. Çiftük evinden tiyatroya Tadashı Suzuki "Boş Köy" adlı yazı- sında u Biz de burada köy halkryla bir- likte mücadele \ert\or ve üpkı geride kalan köylüler gibi yaptığımız işin doğ- ruluğuna inanıyoruz" dıyor. "Bir yö- netmen olarak amacım sahneye koydu- ğum bir oyunun başansından tat almak değil. Böylesi, narsist bir yaklaşun olur- du. Ben bu düıryadayaşryorumvebu dûn- yada ayakta kalmaya çalışıyonım; çev- remdeid her varlıkLau her şeyle ilişki kn- ruyonım. Bu üişkilere ne denli sanlma- lıyım? Işte \önetmeni zoriayacak birso- ru, bir görev Bir yönetmenle içinde ya- şadığı topium arasında kaçuulamaz, ko- panlamaz baglar vardır. Bunlann bifin- cindeolan sanatçı çahşmayöntemini ona göre saplar." Sadece Toga köylüsü değil, çevre köy- nlü yönetmen Tadashi Suzuki'nin 1976'da bir çiftlik evinden tiyatroya dönüştürdüğü Toga Sanbo ile başlayan ve giderek bir sanat parkı, bir sanat merkezi olan SCOT (Suzuki Company of Toga) ve 10 yıldır yapılmakta olan Toga Festivali bu küçük köyün adını tüm dünyaya duyuruyor. Suzuki, şimdi ikinci bir tiyatro ve dans merkezi açma hazırlıklan içinde. lerde yaşayanlar da Suzuki'nin 1976'da bir çiftlik evinden tiyatroya dönüştürdü- ğü Toga Sanbo ile başlayan ve giderek bir sanat parkına. bir sanat merkezine dö- nüşen SCOT'u (Suzuki Company of To- ga) el üstünde tutuyor, çünkü SCOT ve 10 yıldır yapılmakta olan Toga Festiva- li bu küçük köyün adını tüm dünyaya du- yurmanın ötesinde onlan sanatsal anlam- da da besliyor. Suzuki, Tokyo'daki Impenal Theat- re veya Ivvanamı Hall'da perde açmak- tan hoşlanmıyor, ama Toga'da bir oyun sahnelediğı zaman başkentten akın akın seyirciler, gazetecıler, televizyonlar bu dağ köyüne geliyor. Bu arada, pek çok ünlü sanatçı da gelmiş-geçmiş Toga'dan: Tadeusz Kantor, Robert NVBson,Theodo- rus Terzopoulos, Meredhh Monk, An- tunes Filho, Maguy Marin, Ismael Ivo, JeıwneDeschamps,JoanneAkalaius,Sa- buroTeshigavvara, AnatolyVassüiev bun- lardan sadece birkaçı. Devletten destek ahyor Toga köyünün bıraz dışında genış bir arazi üzenne ve tabii ki yeşıllikler ara- sma kurulmuş olan SCOT, 800 kişilık açık hava tiyatrosu, Toga Sanbo (büyük tiyatro-aşağı yukan 350 kjşi ahyor). ıkı stüdyo tiyatrosu, bir sergi mekânı, ya- takhanelen, yemekhanesi, konuk evle- riyle örnek bir kompleks. Az önce de be- lirttiğım gibi, Uk yapılan tiyatro Toga San- bo. Mımar Arata Isozaki'nin gelenek- sel tiyatro mimarisinden esinlenerek in- şa ettiği bu zanf mekânda girişin ay- dınlığı ve salonun loşluğu Uginç bir çe- lişki oluşturuyor. Her tarafi tahta olan binada sahne zemıni alüminyum ile kaplanmış ve sah- neyı çevreleyen 6 sütun oyunculann ha- reketlerindeki yatay çizgiyle kesişen di- key karakteri yansıtıyor. Açık hava ti- yatrosunun önündeki suni gölde ise yi- Selçuk Erdem'in karikatür kitabı en çok güldürenler listesinde ikinci sırada FECtRALPTEKtN Türk karikatürünün genç isim- lerinden biri SelçukErdem. Gır- gır okuyarak geçirdiği ilk ve or- taokul yıllannın ardından baş- layan çizgi serüveni henüz ye- di yaşında. Dünya karikatürün- den Gary Larson,Reiser ve Sem- pa gibi sanatçılann kendısıne yön verdiğıni söyleyen Erdem'in ilk işi ise Limon dergisinde ya- yımlanmış. Kısa bir süre önce Parantez Yayuılan'ndan çıkan "Karikatürler-1" adlı kitabını, karikatür geçmişinin bir özeti olarak niteleyen Erdem, bugün hâlâ Leman dergisinde çizme- ye devam edıyor. Kapalı mizah anlayışı Gündeme bağlı kalmanın çi- zenn yaratıcıhğını sınırladığı- na inanıyor Erdem. "Mesaj ver- mekgibi bir kav gım yok" diyor; "Karikatürün tekmisyonu 'gül- dürmek' oünata. Tabii bir desa- natçının kendine karşı sorumht- lutdan var; işini iyi yapmak gi- bi." Türkiye'dekı karikatür gelene- ğini "sanat için çizenler ve der- gKÜer" olarak iki kola ayırarak tanımlıyor Erdem; bu arada da Türk karikatüründe bir aksaklık olduğuna değinmeden edemi- yor. "Sorun, yerete gereğinden fazla prim verrnek" dıyor, "Tür- ktye'de kendi içinekapalı bir mi- zah anlayışı var." Erdem'e göre bu kapalılık, ülkemizde sanatın genel sorunsalı. Sanatçı kimliği ve dergi "Karikatür birsanat ve ben de sanatçı ohnayaçahşryorum" dı- yor Erdem. Ancak dergicıliğin, yani her yeni sayı için bir şey- ler üretme zorunluluğunun sa- natçının doğal yaratı süreciyle kesişemeyeceğinin bilincinde. Bu nedenle de yaptıklannm sa- nat olmaktan biraz uzak kaldı- ğını düşünüyor. Kendi çızgisini ise daha çok Gırgır geleneğinin bir uzantısı olarak değerlendiriyor Erdem. Tabii amacı yeni bir şeyler yap- mak, yeni bir şey olmak. Öku- yucunun çizer ve dergi arasın- daki ilişkiyi yanlış yorumluyor olmasından da şikâyetçi genç çizer. "Yanhş bir kanı var" diyor, "Sanatçının kimfiği, çahştığt der- ginin kimliği ile özdeşleşfiruryor. Oysa Selçuk Erdem ya da baş- ka b r isim, Leman'dan bağım- SE olmaü. Burada hepimiz fark- h birer insanız. Tek bir Leman tanımlaması yapmak, bizim ya- matematikgibibirşey... 9 Karikatûrist Selçuk Erdem'in gerçek düşü ashnda yazarhk. zaryada çizer IdşiHklerimiziyok etmek anlamuıa gehyor." Az çizgi ve az sözctik Kendi çizgısini henüz çok us- talıklı bulmuyor Erdem. "Ben flk önce espri dünyamı kurdum" diyor, "daha sonra da bu dün- ya kendisine en uygun çizgiyi al- dı götürdü." Bu yüzden olsa ge- rek, Erdem'in karikatürünün gerçekten de kendine özgü bir ruhu var. Ona göre karikatür çız- gisi sade ve basit olmalı, olabil- diğince az sözcükle çok şey an- latmalı Selçuk Erdem karikatürü ye- relin ve güncelin ötesinde bir yerlerde. "Hiçbirşey rasbuıösal olmadt" dıyor Erdem. "Herşey çok planh geliştL Çizgimin sade ve evrensel olmasuu daha önce- (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) den tasarlamıştım. Benim kari- katürüm her şeyden uzak, absürd bir dünyayı yansıtıyor gibi gö- rünüyor olsa da ashnda fazla- srvla gerçeğe da> andığı söylene- bilir. Örneğin karikatüıierim- den birinde bir koyun diğer bir koyuna 'Dişinde yeşıl bir şey var' der. İşte bu. herkesin başı- na gelebilecek bir şey dir, bir Tûrk'ûn demaydanozyiyen bir SIRT1 GNftHTU K0ÇÛKBK6A6A Ü Ü KAtiAT- Erdem karikatürü, yerelin ve güncelin ötesinde bir yerlerde. "Benim karikatürüm her şeyden uzak, absürd bir dünyayı yansıtıyor gibi görünüyor olsa da ashnda fazlasıyla gerçeğe dayandığı söylenebilir. Benim yaptığım da günceli değil; ama gündelik gerçekleri absürd bir dille anlatmak. Gözlem, bilinçaltında yatar. Espri bulmanın da kendine özgü formülleri var. Mizah, matematik gibi bir şey." Japon'un da. Mizahın. gûcûnü gerçeklerden alması gerektiğini düşünüyorum. Benim yaptığnn da günceli değil; ama gündelik gerçekleri absürd bir dille an- latmak." Çizerken okuyucuyu düşün- mediğini söylüyor Erdem. Ken- dini güldüren şeyleri çizmeyi tercıh edıyor. "Okuyucuyu dü- şünmek karükatüristi yarultır T> dıyor, "o zaman da Türk popu gibi bir şey çıkar ortaya." Yolda yürürken insanlan izle- yip espn bulmaya inanmıyor. Geceleri sessiz odasında masa- sının başına oturup saatlerce dü- şündüğünü söylüyor. "Gözlem, bilinçaltında yatar" diyor Er- dem. "Bunu nasıl ve hangi tek- nikle ortaya çıkardıguı önemU. Yetenek başka, yeteneği kuflan- mak başka. Espri bulmanın da kendine özgü formülleri var. Mi- zah, matematik gibi bir şey.". Karikatürist yetişmiyor Mizah dergilennin Oğuz Aral dönemindeki okul olma özel- liklerini yıtirdiklerine inanıyor Erdem. "Bugün sadece Galip Tekin'in verdigı karikatürders- leri var" dıyor, "Zaten bu işin okulu da yok. Eğer yeni bir dü- zenlemeye gidilmezse, Türki- ye'de mizah çok uzun ömürlü ohnayacak." Erdem'e göre karikatür bir gönül işi ve şu an Türkiye'de karikatürist yerişmiyor. Var olan- lar ise kendılerim yenilemezler- se, bu süreç içerisinde gelişen okuyucuyu yakalamalan güç olacak. "Okuyucusizisever, son- ra sizin düzeyinize erişir ve bir gün sizi aşar gider" sözleriyle açıklıyor Erdem mizahın çabuk tüketilirliğıni. Haftalık dergiyle gelen miza- hın büyük bir hızla ve acımasız- ca tüketildiğini düşündüğü için de karikatürlerini bir kıtapta top- lamış olmaktan çok memnun Erdem; ama en büyük düşünü henüz gerçekleştirmemiş. Öykü yazıyor ve gelecekle il- gili tasanlan öncelikle edebıyat üzerine yoğunlaşmış. "Yine mi- zah mı" diye sorduğumuzda ise "Mizah tüm yaşamımrzın için- dezaten" diyor, "ÖrneğinKaf- ka benim için dünyanın en komik adanılanndanbiridiryadaVan Gogh'unresirnlerindebilemrza- hi birşeylerolduğunusöykyebt- lirim." Selçuk Erdem, öyküleri- nı daha fazla ele vermese de ger- çek düşünün yazarhk olduğunu anlatıyor; tabii bir şeyler çiz- meyi de bırakmadan. ne Arata Isozaki'nin atom bombasını sembolize eden tasanmı insanı tüm gü- cüyle kavnyor, sürüklüyor. Tiyatro sah- nesinden gölün sonuna doğru iki taraf- lı uzanan dar köprüler Noh Tiyatro- su'nun bir özelliğini yansıtırken Suzu- ki'nin dilinde son derecede çağdaş bir oyun alanı oluşturuyor. Tabii bütün bu çalışmalannda Tadashi Suzuki devlet- ten destek ahyor. Yasal düzenlemelerie akışm sürekliligi sağlanmış. 1999 Tîyatro Olimpiyaflan Sanatçı şu günlerde ikinci bir tiyatro ve dans merkezi açma hazırlıkJan için- de: Tokyo'dan bir saat mesafede olan SPAC'ın(ShizuokaGörsel Sanatlar Mer- kezi) kurulma amaçlanndan biri ulus- lararası kültürel değışımleri daha da ge- niş boyutlar içinde güçlendirmeL Bu- rada da yine Arata Isozaki'nin mimari- si hâkim. Bir açık hava tiyatrosu, bir kapalı sahne ve iki katlı stüdyo yaratı- cı çalışmalara mekân olacak Ağustos sonunda açılış nedeniyle TheodorosTer- zopoulos'un oyunlannı konuk edecek olan Shızuoka Görsel Sanatlar Merke- zi, 1999 bahannda da II. Dünya Tiyat- ro Olimpiyatlan'na evsahipliği yapa- cak. Bu etkinlik nedeniyle aynca bir de kongresalonuinşaediliyor. 1994 yılın- da 10 sanatçının girişimiyle kurulan Ti- yatro Olimpıyatlan Komitesi; 2000 yı- lına girerken antik Yunan tragedyalann- dan dünyayayansıyan ışığı geleceğe ta- şımayı amaçhyor. Bukomitede yeralan sanatçılar ise Theodoros Terzopoulos (baskan), Nuria Espert, Anrunes Fübo, Jürgen FBmm, Tony Harrison, Georges Lavaudant, Yuri Lybumov, Robert W9- son ve Tadashi Suzuki. Tadashi Suzuki'yi bu denli önemh' ve ünlü kılan özelliğı nedir? Ashnda onun çalışmalannı ve bu çalışmalar altında ya- tan felsefeyi bir yazıda toparlamak ol- dukça zor. Ama, kısaca değinilirse: Su- zuki'nin 1966'daTokyo'dakurduguWa- seda Sho-Gekijo Tiyatrosu kısa sürede sadece yenilikçi Japon tiyatro sahnesin- de değil, dünyanın pek çok ülkesinde adından söz ettirecekti. Suzuki'yi, 1960larda adeta birpatlamayaşayan ">e- niHkçi"ler arasında yer almasına kar- şın, onlardan ayıran en önemli özelliği vüzünütarnarnenBatı'yadönmernişol- ^ ^ ^ ^ ^ masıydı. Japon geleneksel "^™^™~ tiyatrosunun zenginlikleri- ni kendine özgü bir sistem- le günümüze taşıyordu. Noh ve Kabuki tiyatrola- nndaki gökyüzüne ve top- rağa doğru uzanan iki pa- ralel çizgi, yanı yükselen ve alçalan iki ok Suzuki'nin bedensel anlatım tekniğini biçimlendiren olgu olarak belirleniyor... Sanatçıya gö- re; sadece geleneksel Ja- pon tiyatrosunda birbirine zıt yönde ilerleyen bu iki çizgi insan bedeninin pel- visinde (leğen kemikleri) buluşurve buradan kaynak- lanan enerji yatay bir çizgi- de dışa yayılır. Suzuki metodu Geçen yıl Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali sırasmda Suzuki Metodu üzerine yapılan atörye calış- masında da bu sistemin te- mel adımlan atılmıştı. Ta- dashi Suzuki tiyatro sanatı üstüne çeşitli yazılannı top- ladığı kitabında ayaklann dilbilgisinden söz ederek şöyle diyor "Ayaklann kul- lanıhş biçimi sahne üsrün- dekigösterinintemeSnioluş- turur. Ayaklann duruşu sa- natçmm tonlamalaruu, se- sindeki gücü belirler, nfi- anslan vıırgular- Oyun, sa- natçının ayağı sahnenin ze- minine bastığı anda başjar. Sanatçı o zemine kök salar, bastığı yüzeyi tanır, bedeni yerle buluşur_" Onun sanatçılanyla sa- ader süren çalışmalannı iz- lerken bedenin yerle buluş- ma sürecının ve bu buluş- madan yansıyan enerjinin, kann boşluğundan yayılan gücün pek de kolay yaka- lanamadığını anlamak zor olmuyor. Bu buluşmayı, bu güçler çaüşmasını gerçek- leştirmek zorunda olan sa- natçılann işi hiç kolay de- ğil. Bu çahşmalarda sahne eğitiminin nerelere kadar uzandığını ya da uzanabi- leceğıni görmek önümüzde açılması gereken kapılann ne denli çeşitli ve çok oldu- ğunun da göstergesi. Toga'da açılan kapılardan Japon olmayan sanatçılar da seçilerek geçiyor ve üs- tün performans gösteren- ler bu metodu dünyaya ta- şıyorlar. Tıpkı, geçen yıl konuğumuz olan Julliard Tiyatro Okulu'nda eğitmen ve SITI kuruculanndan El- lenLaurengflri... Bizim de umudumuz Toga veya Shi- zuoka'ya Türk sanatçılann da çağnlması. Bir gün SCOT ve Tadashi Suzu- ki'nin yolu Tiyatro Festi- vali'ne düşerse neden ol- masın? Tuluyhan Uğurlu'dan piyano resiiali • Kültür Servisi - Tuluyhan Uğurlu yann Galatasaray Kulübü Kalamış Tesisleri'nde bir piyano resitali düzenleyecek. 1965 yılında lstanbul'da dünyaya gelen Uğurlu, 1972 yılında Harika Çocuklar smavını kazanarak yurtdışında eğitim görme hakkına kavuştu. Istanbul Belediye Konservatuvan ve lıse eğitıminı bıtirdikten sonra 1983 yılında Viyana Müzik Akademisı'nın Piyano ve Bestecilik bölümlerini birincılikle kazandı, 1987 yılında lisans, 1989'damaster, 1992'dede doktorasını tamamladı. Sanatçının saat 22.00'de başlayacak olan resitali öncesinde bir de yemek verilecek. Biletler Akmerkez, Suadiye, Taksim Vakkoramalar ile AKM'den temin edilebilır Oğlak'tan yaz için polisiye kitaplan • Kültür Servisi - Oğlak Yayınlan, polisiye dızısıni üç yeni kitapla zenginleştırdi. Sue Grafton'ın harfbeharf ilerleyen dedektif Kinsey Millhone serisinin G ayağı da bunlardan biri. "Gerilim'in G'si"nde Kinsey'in yaşamı iyice sarpa sanyor. Jillian Jackson Brown'ın "Tersten Okuyan Kedı" adlı kitabında ise büyük bir şehirde iyi bir işi varken küçük bir şehirdeki önemsiz bir gazetenin kadrosuna düşen dedektif Jim Qwilleran'ın maceralan anlatılıyor. Oğlak Yayınlan'nın üçüncü yeni kitabı Lavvrence Block ımzalı. "Kipling'den Alıntı Yapmayı Seven Hırsız", yazann Bernıe Rhodenbarr dizisinın de üçüncüsü. Rjchie BHs Polat Renaissance'da • Kültür Servisi - Amerikalı sanatçı Richie Ellis, eylül ayından itibaren Polat Renaissance Istanbul Hotel'de hayranlan ile buluşacak. Müzik eğitimini, Amerika'daki Müzik Akademısi'nden sonra Fransa'da sürdüren Richıe'nin beste çalışmalan da var. Sanatçı piyanosu ile bugüne kadar Bolo Hope'un da ıçlerinde bulunduğu pek çok sanatçıya eşlik ettı. Müzisyenliğine "One Man Show"u (Tek kişilık şov) katmasıyla ünlenen ve klasik müziğin yanı sıra blues'dan rock müziğıne kadar çok geniş bir yelpazede program yapan Ellis, programını aralık ayına kadar pazartesi hariç her gün 18.30-20.30 / 22 30-01.00 saatlerinde sunacak. Tomris Alpay'm toptu yazıları • Kültür Servisi - Tomns Alpay'ın "Gençlikte Yeşeren Umut" adlı kitabı, Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıktı. 1943 yılında lstanbul'da doğan Alpay, yazı hayatıyla ılgili ilk deneyimlerini 1962- 1966 yıllan arasında "Akbaba" mizah dergisinin "MilletlerGülüyor" sayfasını hazırlayarak kazandı. Tomris Alp-y, yakın tarihli gazete ve dergi yazılannı bir araya getirdiği "Gençlikte Yeşeren Umut" isimli kitabında ağırhklı olarak gençlık. çevre ve kadın konulannı ışliyor. Locarno'da büyük ödül İran'ın • Kültür Servisi - 50. Locamo Film Festivali Büyük Ödülü'nü tranlı yönetmen Cafer Penahi'nin "Ayna" filmi kazandı. Daha önce de Cannes Film Festivali'nde "Beyaz Balon" isimli fılmiyle ödül alan Penahi, Iranlı yönetmen Abbas Kiorastami'nin öğrencisi. Penahi'nin Locarno'da Altın Leopar'a değer görülen filmi "Ayna", Iran'ın demokrasi mücadelesinde kadınlann oynadığı rolü konu ahyor. Festival jûrisi Gümüş Leopar Ödülü'nü ise Tony Gatlif'in "Cılgın Yabancı" adlı filmine verdi Pakistanlı müzisyen Ali Han öMü • Kültür Servisi - "Cennetten gelen ses" olarak tanınan Pakistanlı şarkıcı Nusret Fatih Ali Han öldü. 49 yaşındaki sarkıcının tedavı için gittiği lngiltere'de kalbinden rahatsızlandığı ve Cromvvell Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağlnen kurtanlamadığı öğrenildi. Dünyaca ünlü birçok pop ve rock müzisyeni ile çalışmış olan Han, 1995 yılında UNESCO Uluslararası Kültür ve Sanat Ödülü'nün de sahıbiydi. Han, Hınt - Pakıstan tasavvuf kültürünün önemli bir parçası olan Kavvali müzığının yaşayan en büyük temsilcısiydi. Robiıson Dans Öjjreniyor, BKA'da • Kültür Servisi - ENKA Vakfi'nın düzenlediği Yaz Dönemi Kültür Programı kapsamında perşembe günü tstanbul Devlet Tiyatrosu'nun 'Robinson Dans Oğrenıyor' başhklı oyunu sahnelenecek. Faik Ertener'in yönettiği fılmde Robinson'u Macit Sonkan, Cuma'yı Seda Yıldız, Kaptan'ı da Eraslan Sağlam canlandınyor Hansjörg Schneider'in yapıtını Türkçe'ye Namık Ünlü ile Cemal Ünlü aktardı. Oyun saat 21.15'te Sadi Gülçelik Spor Sitesi'nde izlenebilir. Vaplık'tan Öteki Kadın' • Kültür Servisi - Pınar Çekirge'nin araştırmacı psıkolog ıbrahimoğlu ile yazdığı son kitabının odak noktası, Alexandre Dumas'nın "Evlilik bazen o kadar ağırdır ki, taşımak için iki değil. üç kişı gerekir" sözünde üçüncü kişı olarak adlandırdığı "Ötekı Kadın"lar. Bütün yapıtlannda toplumun marjina] insanlannı konu edınen Çekirge, 'Öteki Kadın' adlı yapıtından önce de 'Yalnızlık Adası'nın Erkekleri", 'Marjinal Kadınlar' (Sevilay Nihan'la birlıkte), 'Marazi Aşklar Lila Rengi Hüzünler', 'İntihanma tki Saat Kala', 'Fotoğraftaki Kadın' ve Niçin Intihar?' adlı yapıtlan kaleme almış ve eşcinsellik ve intihar gibi konulan irdelemişti. 'Öteki Kadın' Varlık Yayınlan Cep Kitaplan aracılığıyla okura ulaştı. HeyKel ve seramft yanşması • Kültür Servisi - Bu yıl kuruluşunun 35. yıldönümünü kutlayan Dumankaya Inşaat, Eskihisar'da inşa ettiği Gümüş Vadı Villalan'nın sosyal tesislerine yerleştirilmek üzere heykel, seramik duvar panosu ve yer döşemesi dallannda bir sanat yanşması açtı. Tüm sanatçılann katılımına açık olan yanşma, çağdaş sanatı desteklemek. sanat yapıtlannın günlük yaşamla iç içe algılanmasına katkıda bulunmak amacını taşıyor. Eskihisar Gümüş Vadi Villalan Sanat Yanşması aynca, uzun yıllar Eskihisar'da yaşayan ve buradaki konağı bir müze haline dönüştüri»lmüş bulunan, Arkeoloji Müzesi'nin ve ülkemizdekı ilk Güzel Sanatlar Akademisi'nin kurucusu Osman Hamdi Bey'in anısına ithaf ediliyor. Yanşmayakatılmak isteyenler, aynntılı bilgiyi Gnıp 7 lletişim Hizmetleri'nden (Tel:212 234 23 98-232 39 51) alabilirler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear