23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22TEMMUZ1997SALI 10 KULTUR SAHNEDEN AYŞEGIX YÜKSEL Yaşadıkça. bu ülkenın yazarla- nna olan hayranlığım artıyor. Top- lumu özümseyip yapıtlanyla top- luma ayna tutmak içın ne denli gözlem yapıp ne deneyimlerden ge- çip, edindıkleri malzemeyi ne den- li yoğun çabalarla sanata dönüştür- müşler diye. Karşılığını almışlar mı? Yazın tanhimiz; tutukevlerin- de çürüyen. ınandıklan doğrular adına yoksulluğa talim etmiş. onu- runu. düşünsel özgürlüğünü tüm değerlerin üstünde tutmuş yazar- lann yaşadığı acılarla yoğrulmuş. Oysa bugün ekonomımizle değıl. dış siyasettekj başanlanmızla de- ğil. toplumca uygar davranışlan- mızla değil, onlann yapıtlanyla vanz dünyada. Pek çok yabancı dile çevrilmiş, pek çok ülkede ki- taplıklan dolduran cilt cilt kitap- lanyla... Onlan biitün dünya oku- yor. Biz yeterince okuyor muyuz? Ya tiyatrocular? "Mekteb-i Edeb" olarak tanımlanan bu sana- tı, Türk halkına se\dirmek. be- Kültür yangmına körülde gittneknimsetmek için. meddahından Ka- ragözcü'süne. ortaoyuncudan bu- günün çağdaş sahne sanatçısına uzanan çızgıde ne çok emek. ne çok yoksunluk ne çok acı yatıyor. Pat- layan nüfus karşısında bir avuç in- san onlar. Yüreklı. hevesli, coşku- lu. korunmasız... Çoğu eğıtımli. Isteseler. mankenlerin. fûtbolcula- nn, şarkjcılann yaptığı gıbi butik, benzin istasyonu. süpermarket aç- makgıbitecımselgınşımlerlege- leceklerinı güvencealtınaalmaya çalışabilirler. Ama onlar tiyatro yapıyor. Tiyatro yapmanın yaşı yok. Tıyatrodan emekli olunmu- yor. Onlar toplumun vicdanı. on- lar uygarlığımızın simgelen. Ge- lişmek. dûnyay la yanşmak hakla- n. Tiyatro pahalı bir sanat. Tiyat- romuzun çağdaş dünyada öne çı- kabılmesi için tıyatroculann her yönden desteklenmeleri gereklı. Ama toplum ıçindeki seçkın yer- lerinı almak şöy le dursun. her fır- satta aşağılananlar, hakkı yenen- ler. yasaklara toslayanlar. zora ko- şulanlar hep onlar... Tiyatroyu. ti- yatroculan sevmivoruz. REFAHYOL dönemi, tıyatroya karşı işlenmişsuçlarlabezeli. 1996- 97 Tiyatro Eleştırmenleri Birliği Ankara Ödülü'nü alan Altan Er- kekli'nin tek başına oynadığı. Me- tin Balay'ın "İnadına Yaşamak" oyunu. bütün dönem viırdun çeşıt- lı kentlerinde sahnelendıkten son- ra Afyon Valıliği'nce, "güvenlik güçkrine hakaret edildiğT, Sam- sun'da da sergıleneceği okulun aı- le birliği tarafından "okul binası içindeld sahnederakıiçilemeyece- ğT gerekçesiyle yasaklanmış. Buyrun sıze ikı tiyatro oyunu konusu. "İnadına Vaşamak", bir sürü ilde sergilenirken güvenlik gûçlerine hakaret edılmıy or da ni- ye işın rengi Afyon ılıne gelinin- ce değişıyor? Oyıın aynı oyun. kah- ramanın gözaltındayken elınden alınan sarma dolu sefertasının bir ay sonra kendisine teslim edilme- si de bizım ülkede olmayacak şey değil. Okuldarakı ıçmeyegelince... AST, okul bınasmda büyüklere oy- nayacak oyiinu, çocuklara değıl. Koca Samsun'da koca bir tıyatro- ya uygun bir salon bulunamıyor- sa. "çocuklara kötüörnekolur'' dı- yerek "rakıir sahneyı değiştirecek değillerya.. Kendımızı eleştırme- \ı. kendimize gülmeyı bılemedı- ğımiz için asık suratlı. kavgacı. hoşgörüsüz bir toplum olup çıktık. Tiyatro seyretmediğımız. tiyatro- daki yansımamızı göremedığımız içın... Refah egemenlığindeki Kültür Bakanlığı "nca atanan Refah eğüım- li kültür müdürlüklennın. Devlet Tıyatrolan'nın turnesıne bıle en- gel koymalan da bir başka komik- temsıl eden yetkili kişiler. tiyatro- dan korkmakta. tiyatro istememek- tedir. Neden? Gerçeklerin sahne- den yansımasıvla toplum düzenı bozulur dıye mı? Hangi düzen? Trafıkte sıradan bir anlaşmazlık nedeniyle sürücülerin bırbırine ta- banca. bıçak çektıği. uygar birkent- te yaşamanın gerektığı tüm yazı- lı yazısiz kurallann hiç sayıldığı. herkesın bırbırine öfke kustuğu "düzen" mı? Bu durumun sorum- lusu tiyatrocular mı? Şu anda ülkenın en başanlı özel tiyatro topluluklanndan bin olan Tiyatro Stüdyosu ise on yedi ay- dır bunalım ıçındedır. Ahmet Le- vendoğlu, Zuhal Olcay \ e Haluk Bilginertarafindan kurulan toplu- luk. bugüne dek sergıledığı va- pımlardolayısıyla 199O'lı yıllann nüştünnek. Odeon Tiyatrosu'nu kurmak... Gitgide büyüyen tstan- bul kentının çoğu tiyatro seyircı- sı. ulaşım zorluğu ve pahalılığı ne- denıyle, karşı yakadaki oyunlan izlemekten çoktan vazgeçmiş du- rumda. Kadıköy yakasındaki salon- lann sayısı ıse sınırlı Odeon Tiyat- rosu hem Tiyatro Stüdyosu'nun süreklı evi olacak hem de başka kentlerden ya da karşı yakadan ge- len sahne yapıtlarını barındıracak hem de Kadıköy yakası her çeşıt sanatsal kültürel etkinlığin yer alabıleceğı donanımlı bir merke- ze kavuşacaktı. Elde \ar olan or- taya kondu v e onanm ışıne başlan- dı'. Salon tamamlanmak üzereydi. Mart 1996. Ti> atro Stüdyosu "His- teri" adlı oyunla açılış yapmaya tiyatrolara "yapım projesi" teme- linde sağladığı desteğin kararlaş- tırma aşamasında yapacağından. böyle bir desteğin \erilmesi Ara- lık 1996'ya (yangından 9 ay son- raya) kaldı. Refah-egemen Kültür Bakanlığı dönemıne kısacası... Çatısı açık biryapının onanm ca- lışması daha çok bekletilemeye- ceğınden, de\let dışında yapılan katkılarla ve Tiyatro Stüdyosu'nun elinde avucunda kalan son paralar- la kış gelmeden çatının kapatıl- ması öngörülerek Ekim 1996"da onanm ışıne ginşıldı. Beş mılyar liralık malzeme bulunmaktaydı ça- tısı açık salonda. Ne ki onanm çalışması Kasım 1996"dan başlayarak ikı kez bele- dıye zabıtası, bir kez de polis ta- rafından -yazılı belge göstenlmek- iyatro Stüdyosu, şimdilik eli kolu bağlı, 18 eylüle ertelenen davanın sonuçlanmasını bekliyor. AÇOK Ltd. Şti'nin "yürütmeyi durdurma7 karan alması durumunda, onanm çalışmalanna yeniden başlanabilecek. Bu arada son yıllarda kültür ve sanata yaptığı katkılarla öne çıkan ünlü bir özel kuruluşun Tiyatro Stüdyosu'na destek önerdiği de aldığımız duyumlar arasında. Sonunda 'mutlu son'a ulaşılacak mutlaka. Ancak tıpkı futbolda olduğu gibi şanssızhklar nedeniyle yitirilen her 'sezon' sanatçıyı da yıpratır. Tiyatro Stüdyosu'nun seçkin sanatçılanna bunu yapmaya kimsenin, hiçbir kuruluşun hakkı yoktur. lık. Genel Müdür Bozkurt Ku- ruç'un. Refah-egemen Kültür Ba- kanlığı 'na ters düşmemek içın dö- nem boyunca harcadığı çaba. an- laşılan Refahlılar dünyasının umu- nmdabıleolmamıştır. Refahse\er kültür müdürlükknnce, kendıleri- nin de bağlı olduğu bir bakanlığın bir genel müdürlüğü karşısında sergilenen tiyatro düşmanlığı, dü- şündürücü \e kaygı vencıdir. Ankara Ekın Tiyatrosu'nun, De\ let Tiyatrolan'nın saygın sanat- çısı Riiştü Asvalı tarafından sahne- lenen. Haluk Işık'ın "Memkket Hikâyeteri" 1 adlı oyununun. 13 il ve ilçede yasaklanması sonucunda toplulukbüyük bir parasal yıkıma uğramıştır. Demek kı "devlef'ı çeşıtlı dallarda en çok ödül almış sanatkuruluşu olmuştur. Oysa ku- rulduğu aşamadan bu yana hep sa- lon sıkıntısı çekmiş. prova yapa- cak yer bile bulamamış, kıralık sa- lonlara. turne uzamlanna >üksek kiralar ödemek zorunda kalmıştır. Sanat düzeyinden hıç ödün ver- meksizın, kolaya kaçmayı bir an bi- le düşünmeksizın göğüslemıştir bütün bu zorluklan. Geçen yıl bir düş gerçekleştır- me aşamasındaydı bu başanlı top- luluk. AÇOK Ltd. Ştfnin Üskü- dar Belediyesfnde "yap-işlet-dev- ret" modeli uyannca on yıllığına kiraladığı Üsküdar'daki eski bir si- nema salonunu. AÇOK'la işbırli- ği ıçinde bir kültür merkezine dö- hazırlanıyordu 17marttabeklen- medik bir kaza. Kaynak makirie- sinden başlayan yangınla \almz salon değil. Tiyatro Stüdyosu'nun tüm parasal birikimi de yandı, bit- ti, kül oldu... Tüm yıtırilenlere karşm hemen onanm işine geçılecekti. Bağış kampanyası açıldı. Bir dolu tiyat- rose\er parasal katkıda bulundu. Başka topluluklar. Tiyatro Stüdyo- su'nu kendi mekânlannda konuk ettiler. kimı seanslannı onlar içın oynadılar. Yapı Endüstrisi Başka- nı Doğan Hasol, salonun onanl- ması için topluluğa tüm desteğinı verdi. Pekı devlet ne yaptı? Kültür Ba- kanlığı. salon y apım desteğinı. özel sızın- durduruldu. Yapı. zabıt bıle tutulmadan mühiiriendi. Kısasü- re içınde de Refahlı egemen Üs- küdar Belediyesi'nin AÇOK Ltd. Ştı'netahliyedavasıaçtığıanlaşıl- dı. Böylece inşaat iznı de engellen- miş oluyordu. Bu arada Kültür Bakanlığf ndan Tiyatro Stüdyosu için 3 milyar li- ra salon yapımı desteği çıkrnıştı. Ancak bu ödeme AÇOKİa Üskü- dar Belediyesi arasındaki uyuş- mazlık sürdüğü için yapılmadı. Dava ise yaklaşık sekız aydır sür- mekte. Şimdilik 18 eylüle ertelen- miş durumda. Salonun çatısı açık. içeride 5 milyar degerindekı mal- zeme çürümekte. Tiyatro Stüdyo- su bir buçuk milyar lıra tutannda Ergin Atlıhan'ın Efes'ten Wiesbaden'e uzanan egzoz sanatı 100çocuky 100 mesaj ve biregzozpiramü ESRA ALİÇAVLŞOĞLL Bu nedir' Bilemiyorum Sanırım çöp- leri bir araya gelirip bir şev vapmışlar. Hurdadan vapılmış bir piramit. Çir- kin. Çok çirkin. Modern sanat yapıtı Kitsch tnsanlann ne çok ank madde iirei- tiklerinı görmeleri için getirip burava kondurmuşlar. Bu cümleler. Ergin AtüharTın Alman- ya'nın Wiesbaden kentinin Reisinger Par- kı'nda egzozlardan oluşturduğu enstalas- yonunu görüp görüşlerini dile getiren çe- şitli yaşlarda insanlara ait. New York'ta ya- şayan sanatçının iki yıl önce Efes antik ken- tinin sütun kalıntıları üzennde tek tek eg- zozlardan gerçekleştirdiği işi bugün bin- lerce egzozun bir araya gelmesıyle koca- man metalden bır piramit oluşturuyor. Eg- zoz; tngilizcede de 'birşeyisonuna kadar kullanmak. yok etmek. birirmek" anla- mına geliyor. Çağımızı anlatan simge: Egzoz Ergin Atlıhan"a göre yapıtında kullan- dığı egzoz tam da bizım yaşadığımız ça- ğı anlatan bir simge ve bunu da sanatsal bir öğe olarak sonuna kadar işlediğine inanıyor. •'egzoz bir atık. belki de insanla- nn kullandıkları ve bir daha görmek iste- medikleri bir nesne. Bu çağın bütün yapı- sının cndüstri ile biriikte sona erdiğini gö- rüyoruz. Egzoz, bu durumu anlatmak için çok anlanılı geldi bana. Alnıan gazeteleri- nin buna verdigi yüklemde benim anlat- mak istediğim şe>e bire bir oturdu. Sana- jide çok ilerlemiş, her şeyini haDetmiş in- sanlara böyle bir şeyi teldifettigim zaman. "gıt sen kendi ülkende yap bu işı' diyebi- UrlerdL Çünkü her türlü kirliliğin daha çok olduğu ülkemizde böyle bir iş daha ivi yerini bulur. Böyle bir duyguya kapılma- dılar anlaşılan." Bu projeyi, iki okulun öğrencileriyle gerçekleştiren Atlıhan. böylece işin daha yeni bır bilınç yarattığını belırtıyor. Bu işin aslında 10 metre boyunda bır piramit yapılmak üzere tasarlandığını söyleyen sanatçı, çahşmaya katılan öğrencileri asıs- tan olarak değıl her birını ayn bir sanatçı olarak düşündüğünü ıfade edıyor. "100 ayn genç, 100 ayn düşünce taşıyor. Her- kesin verdiği mesaj farklı oldu. Bövlelikle 100 çocuk 100 a> n > apıt ortaya koy muş ol- du." Sanatçı, egzozu tek tek kullandığı zamanda büy ük anlamlar kazandığı inan- cında Jlk kez Efes antik kentinde yapıl- masının da özel bir anlamı var Atlıhan için. Çünkü sanatçı. günümüz insanının çok rötuşlu kozmetik bir dünyada yaşadığına inanıyor Ergin Atlıhan'ın Türkiye'de ger- çekleştinnek ıstediğı diğer bır proje ise. Bergama'da sıyanürle altın aranmasını protesto eden Bergamalılara destek ver- mek. Sanatçı. Bergamalılann haklannı sonuna dek savunmaları gerektiğini ve kendi işı ıle de bunun çok ıvi örtüştüğü- nü ıfade edıyor. Atlıhan, yolunun, Istanbul ve Efes üze- nnden daıma Batı'ya doğru yol aldığını. daha doğrusu Doğu'dan Batı'ya giderek geliştiğini söylerken aynı projeyi daha kapsamlı olarak Anzona'da da gerçekleş- tireceğıni ifade ediyor. Anzona'da 45 bın tane egzozu bır araya getirmeyi amaçla- yan sanatçı, böylece Vietnam'da kaybol- mıış ınsanları. Hint asıllı Amerikahları anmayı ve onları sımgeleyen bir abide yapmak istediğını belırtıyor. Atlıhan. Ari- zona'da gerçekleştıreceğı işı içın Türk işa- damlarından destek bekledigını belırtı- yor. Atlıhan'ın egzozlardan oluşturduğu işinin taşıdığı birbaşka mesaj ıse: ınsanoğ- lu böy le davranmaya devam ederse ancak çöle varabıleceğı düşüncesi. u Herşey bir mesajadönüşebilir. Insan.çevrevekültür iltşkileriçerçevesindedoğan bir şey bu.1 " Tür- kıye'nin dışa açılmasının sanat yolu ile de gerçekleşeceğıne inanan Ergin Atlıhan, insan hıssettiklennı söylediğinde ve bun- lar açık bır mesaj taşıdığında mutlaka bir vankı bulacağı ınancında. Atlıhan. ens- talasyonu msanlan içine çeken birgüce sa- hıp olmasından dolay ı daha çok tercıh et- tığinı de vurgulamadan edemıyor. "Bugü- nün sanatçısı kendini anlatmak için tek bir malzemeyleçalışmak zorunda değil. Et- rafındaki bütün malzemeleri sanat >apı- tına dönüştürebilir. Sınıriama yok. Sınır- lama olsa olsa insanın içindedir." bağış yapmış olan tiyatroseverle- re karşı utanç duyuyor 1997-98 dönemi içın hazırlayacağı oyunun provalarını nerede yapacağını dü- şünüyor. AÇOK ıse 17 aydır gelir sağlayamadığı için zararda. Burada vurgulanması gereken nokta, Refah-egemen Csküdar Be- lediyesi 'nın on yıllığına kıraya ver- miş olduğu binayı -üstelık büyük hasar görmüşken ve onarmak içın belediye dışı kaynaklar seferber edilmışken- neden geri istediğidır. Neden böv le bir vıkımla yüzleşmiş bir kuruluşa daha ağır bır darbe vTirulmak istenmektedir. "Tiyat- ro"dan, sahne sanatlanndan kor- kulduğu içın mi? Csküdar bir za- manlaryangın söndürmek için ca- nını ortaya koyan yığıt "tulumba- a"delikanlılanyla övünürdü. Ar- tık "yangına körüldemigjdiliyor" Lsküdar'da. Kültür Bakanlığı ıseaynntılıbır inceleme vapmadan nasıl üç mil- yar liralık bir salon v apım desteği karan çıkardı Tiyatro Stüdyosu için? Sonra da Csİcüdar Belediye- si ile uyuşum içine gırerek duru- mun "ihtilafir olduğu gerekçesiy- le neden geri çekti desteğinı? Ba- kanlığın özel tiyatrolara destek ka- rarlaştırma toplantısı geçen yıl, .fcneeki yılbra orânla e«k.*geç ya- pılmıştı. Karar ve ödeme aşama- lanna daha önce gırilmış olsavdı. bu para Tiyatro Stüdyosu'na öden- miş olmayacak mıydı? Doğrusu. ÜsküdarBelediyesf nin Kültür Ba- kanlığı'nın kararlannı ve uygula- malannı etkileme bağlamındaki zamanlaması da harika! Tiyatro Stüdyosu, şimdilik eli kolu bağlı. 18 eylüle ertelenen da- vanın sonuçlanmasını bekliyor. AÇOK Ltd. Ştı'nin "yürütnıeyi durdurma" karan alması duru- munda, onanm çalışmalanna ye- niden başlanabilecek. Bu arada son yıllarda kültür ve sanata yap- tığı katkılarla öne çıkan ünlü bir özel kuruluşun Tiyatro Stüdyo- su'na destek önerdiği de aldığı- mız duyumlar arasında. Sonunda Tnutiu son"a ulaşılacak mutlaka. Ancak tıpkı futbolda olduğu gibi şanssızhklar nedeniyle yitinlen her "sezon" sanatçıyı da yıpratır. Ti- yatro Stüdyosu'nun seçkin sanat- çılanna bunu yapmaya kimsenin, hiçbir kuruluşun hakkı yoktur. Felsefe ve edebiyat dünyamızın seçkin kişısı olan Füsun Akath bağlamındaki bır uygulamanın da altının çızilmesı gerekıvor. Istan- bul Belediyesi Şehır Tiyatrola- n'nın Yönetım Kurulu üyesı olan Akatlf nın görevine, Belediye Baş- kanı ReeepTayyipErdoğan'ınya- zısıyla son verılmesı... Yönetim kurulu üyeleri doğal ki değiştiri- lebilir. Ancak y önetimin artık kendile- riyle çalışmak istemediğı sözlü olarak duyurulursa, Füsun Akat- lı'nın dabelirttiği gıbi yönetim ku- rulu üyeleri, kendiliklerinden isti- fa edebilirler. Tüm kuruluşlarda egemen olması gereken bırcentil- menlık görevidir bu. Saygın bir kültür sanat insanımıza ayıp edıl- miştir. Yenı Kültür Bakanı İstemihan Talay, REFAHYOL dönemınde ti- yatroya karşı işlenen suçlann he- sabını sormakJa. yaralan onarmak- la. ülkenin rayından ıyıce çıkanl- mış kültür ortamını yalnız rayına oturtmakla değıl. değişmez ilkele- re bağlamakla da yükümlü. AST'ın. Ekin Tiyatrosu'nun. Tı- yatro Stüdyosu'nun uğratıldığı maddi zarann. özel tiyatrolara des- tek kararlan venlirken göz önüne alınması gerekiyor. Her şeyden ön- ce de bu ülkede çoktan yitip gıt- miş olan "hoşgörii"nün. "özeleş- tiri"nın, "yardımlaşma''nın kül- türümüzün ayrılmaz bır parçası olarak toplum düzeyinde benım- setılmesı zorunlu. Kültüre. sanata öncelik tanımakla kültür ve sanat içın fırsat oluşturmakla, sanat ve kültür insanlanna saygı gösterme- yi topluma öğretmekle, kendini kültüre ve sanata adamış ınsanla- nn çoğalmasına yardımcı olmak- la gerçekleşecek bir görev bu. Sa- yın Talay gönüllüyse, yanındayız. YAZI ODASI SELİM İLERİ Aşk Mektupları O kitabı Sahaflar'da bulmuştum, tabii yıllar ön- ce, her yaz günü Beyazıt'a, Sahaflar'a gittiğim dö- nemde. Fransız yayınevlerinin kitabı gibiydi. Bir defa kapak düzenı öyleydi, ikincisi, Fransız- ca ad taşıyordu: Lettres a Abdülhak Haamit. Abdülhak Hâmid bizim kuşak için efsanesi de efsanelere kanşmış bır şaırdir. Dinmıştırefsane; kim- se şiirini okumamaktadır; ezberde handiyse tek di- zesi kalmamıştır. Ama yine de efsane söz konu- sudur, efsane yankısı. Bu sebeple kitabı hemen al- mıştım. Itiraf edeyim ki, bugün okurum yarın okurum er- teleyışleriyle, yıllar yılı kapağı açılmadan durdu Ab- dülhak Hâmid'e mektuplar. Hâmid üzerine hayli uzurj bir yazı dizisi hazırlamıştım. İşin tuhafı, o sırada bi- le, mektupları okumayı gereksinmemiştim. Şimdi bu mektuplar Lüsiyen Hanım 'dan Abdül- hak Hâmid'e Aşk Mektupları adıyla ve Ismail Yer- guz'un geçmiş zaman tatlarını dilde gözardı etme~ miş çevirisiyle Türkçe'de. Geçmişin yazınsal, kül- türel birikimini günümüzün de kılmaya çalışan Oğ- lak Yayıncılık göze alıp basmış kitabı. Demin Hâmid için efsane kişisi dedim. Biraz aç- mak istiyorum. Büyüklerimiz, ozamanlaredebiyatınyıldızı büs- bütün sönmediğinden olacak. günlük hayatın or- tasında, arada bir de olsa, edebî eserlerden söz açmayı gereklilik bilirlerdi. Namık Kemal, vatan ko- nusu açıldığında hatırlanırdı. Tevfik Fikret hürri- yet ve siyaset-iktidar adamlarının yağmacılığı ko- nularında hemen akla gelırdi. Abdülhak Hâmid ise. ölmüş zevceye sonsuz bağhlığın şaınydı. Işte Makber sık sık anılmaktaydı. Gerçi büyük- lerimiz Makber'in kapağını açmayalı nice zaman- lar geçmişti ama, yeri geldiğınde, ille Makber de- nilirdi. Biz küçükler de Hâmid'i böylece tanımış- tık. Maçka Palas'ta yaşamış olduğu söylenırdi. Tan- tanalı, şatafatlı bir ömür sürdüğü, salonunda şair- lerin, yazarlann buluştuğu... Son hanımı Lüsiyen Hanım'ın güzelliğı biliniyordu. Zaten, Hâmid'ın ef- sanesini, son dönem, Lüsiyen Hanım'ın gençliği, güzelliği sürdürmüş gibiydi. Lise son sınıfa kadar Abdülhak Hâmıd'den tek satır okumadım. Teşvıkiye'ye taşındıktan sonra Maçka Palas'ın giriş katındakı sararık mermer lev- ha, "Ulu Şair Abdülhak Hâmid Tarhan burada ya- şadı..." gibisınden bır söz, ulu şaırı arada bir aklı- ma getirirdi. Okulda, sonra, Fınten'öen bır parça okuduk. Dalgalar göklere çıkarken Fınten kayıkta koskoca bir gemıye ulaşmaya çalışryordu. Öğretmenımız Ra- uf Mutluay, Finten'den seçme parçayı bıraz da ala- ya alarak işlemışti. Finten'i üç dört yıl önce okudum, Ahmet Mu- hip Dıranas ın sadeleştirmesinden. Tuhaf şekılde etkiledi beni. Örtük cinselliğı, çılgınlığa varan kar- maşık ruh çözümlemeleri, çılgınlığı handiyse aşan davranışlar bütünü, bütün o abartık dünya geçmış- ten bir güzellık gibiydi. Aşk Mektuplan'na uzun, önemli bir gınş yazan İnci Enginün: "türk edebiyatında yenilıği kesın ola- rak başlatan Abdülhak Hâmid Tarhan..." diyor. Bir edebiyatta 'yenıliği' başlatmak kolay bireylem ol- masa gerek. Tanpınar da Hâmid'i yenilikçiliğin ilk kişileri ara- sında sayar. Gerçi Tanpınar, Makber şairi üzerin- de olumsuz sayılabılecek eleştinler de yazmıştır ama, edebiyatımıza fırtınalar taşıdığını yadsımamıştır. Hâmid'in dili bugün bu fırtınaları hissetmemizi olanaksız kılıyor. Ağdalı, günümüz Türkçesi'neenı- konu uzak, süslü, arkaık bir dil. Hâmid'i sözlükle bile okuyamıyoruz, desem yeridır. Geçmiş günlerın serüvenlerini, söylentilerini, yapmacıklannı kirpi oklu anlatımla kaleme getirmiş olan Münevver Ayaşlı, Hâmid'le Lüsiyen Hanım'a Dolmabahçe Sarayı'ndakı Dil Kurultayı'nda rast- ladığını yazar. Arılaşan Türkçe karşısında Osman- lıca ustası Hâmid'in aldırışsızlığını adamakıllı ya-J dırgamıştır. Hâmid'in yenı döneme yaranmak is4 tediği kanısına bile varır. Ayaşlı, Lüsiyen Hanım'lasıkı fıkı görüşmüştür. Ne var ki, Lüsiyen Hanım'ı yerı geldığinde yermekten kaçınmamıştır. Ne Hâmid - Lüsiyen aşkına pek; inanır, ne de Lüsiyen Hanım'ın o aristokrat tavrıT na... Mektuplardaki Lüsiyen Hanım'a gelince, ne olur- sa olsun, çapraşık tutkuyu hissediyorsunuz. Hâ- mid'den ayrılmış, bır italyan'la evlenmiş Lüsiyen Hanım, eski eşine derin saygıyla bağlı görünmek- te. Hem ne önemi var; yaşanmış, dinmiş, noktalan- mış aşk ilışkisinin gerçekliğinde ya da gerçeksız- liğinde karar kılmak mektuplara artı hiçbir şey kat- mayacaktır. Tat alınarak, su gibi okunan mektup- lar bunlar. Lüsiyen Hanım roman kahramanı nite- liğiyle beliriyor. Dedikodular, lyilikler, kötücülükler, yalanlar, özentiler, görgüler, görgüsüzlükler... -hep- si! Evet - evet, bır roman kahramanı Lüsiyen Ha- nım. Takvimde İz Bırakan: ; "Anlayan kimse var mı hâtırda? I Ben emînim kidevr-i hâzırda I Yazdığım şeyleranlaşılmayacak..." Abdülhak Hâmid Tarhan, "Gâzub Bir Şair", 1928, Yenigün Şiir Ödülii H Kültür Senisi - Almanya'nın Stuttgart kentinde yayımlanmakta olan Yenigün gazetesi. "güzel günlere inanan ve bunun için çaba sarfeden' herkese açık bir şiir yanşması düzenliyor. Konu sınırlamasının konmadığı yanşmada katılımcılann her bin 6 nüsha olmak üzere 5 şiın, Yenigün Riager • Str. 28 70378 adresine kısa yaşamöykülenyle biriikte göndermeleri gerekiyor. Aralık ayında sonuçlanacak olan yanşmanın son katılım tarihi 15 • Kasım 1997. Yanşmanın seçici kurulu Fakır Baykurt, Sunay Akın, Hasibe Sönmez, İsmaıl Kahraman ve Erol Ars'tan oluşuyor. Stuttgart ; Dostluk ve Dayanışma Derneği ve Stuttgart Kulturamt'ın katkılanyla gerçekleşen yanşmada seçici kurul tarafından uygun görülen şıırler bır kitapta toplanacak. BUGÜN • RLMELİHİSARI KONSERLERİ kapsamında Rumelihısan'nda saat 21.00'de Nilüfer izlenebilir. • ENKA VAKF1 SADİ GÜLÇELİK SPOR \ SİTESİ'nde saat 21.15'te 'Eşkıya' ısımli film izlenebilir • BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ SİNEMA ' KLîLÜBÜ Murat Dikmen Salonu'nda saat 19.00'da ' 'tntihann El Kitabı1 ısimli film gösteriliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear