14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyetİmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatörü Hikmet Çetinkava # Yazıışlerı Mudürlerı IbrahimYıldız, Dinç Tayanç (Sonımlu) 0 Haber Merkezı Müduru Hakan Kara 9 Görsel Yonetmen: Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu # tstıhbarat Cengiz Yüdınm # Kultıır Handan Şenköken # Spor Abdülkadir Yücelman # Makaleler Sami Karaören • Düzeltme Abdullah Yazıcı • Fotoğraf- Erdoğan Köseoğlu • Bılgi-Belge Edibe Buğra # Yurt Haberlerı Mehmet Faraç Yayın Kurulu OhanSdçuk(Başkan). Orhan Erinç. Okta> Kurtböke. Hikmel Çetinkava, Şükran Soner, Ergun Bakı. Dinç Tayanç, İbrahinı Yıldu, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav 0 Haber Müdtîru Doğan Alon Ataturk Bulvan No. 125. Kat 4. Bakanlıldar-Ankara Tel 4195020 C hat). Faks 4195O2" 7 • İzmır Temsılcısı SerdarKızık.H ZıyaBh 1352 S 23Tel 4411220, Faks 44191 r • Adana Temsılcısı. Çetin Yiğenoğlu. lnönü Cd 119 S No 1 Kat 1, Tel: 363 12 11. Faks 363 12 15 «.oordınatör Ahmet Korulsan # Muhasebe Bülent Yener 9 Idare HüseyinGürer#lşletme ÖnderÇeli"k#Bılgı-Işlem Nail İnal # Bilgisayar Sıstem Mürüvet Çfler MEDYA C: • Ycnetım Kuruiu Başkam - Genel Mudur Gülbin Erduran # Koordmator Reha Işıdnan # Genel Mudur Yardımcısı Minc Akdag Tel 514 0 ' 53 - 5139580-5138460-61.Faks 5138463 lavımla>an >e Basan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basm \e Yayıncıhk A Ş Tirkocağı Ca j 39 41 Cağaloglu 34334 Ist PK 246 tstanbul Td (0 212) 51ü 05 05 (20 hal) Fak» (0,2121513 85 9 20TEMMUZ1997 İmsak: 3.49 Güneş: 5 42 Öğle: 13.18 İkindi: 17.13 Akşam: 20.39 Yatsı: 22.24 Milli Piyango 57 yaşında • Haber Merkezi-Milli Piyango Idaresi Genel Müdürlüğü. 57. kuruluş yıldönümünü. bedensel engelli yurttaşlara tekerlekli sandalye armağan ederek kutladı. Kartal Dragos Mutlu Sokak'ta yapılan törende konuşan Milli Piyango Daire Başkanı Güllü Torun. tekerlekli sandalyelerin yalnız bedensel engelli yurttaşlann değil. onlann yakın çevresi ve toplumun mutluluğunu arttıracağına inandıklanm sö> ledi. Aşırı gürültüye dava • DhARBAKIR (Cumhurhet Bürosu) - Dıyarbakır"ın Bozbağlar Köyü halkı, köyün yakınlarında Hollandalı Perenco şırketı tarafından kurulan petrol pompalama \e depolama tesisinın aşın gürültü yaptığı gerekçesıyle tesısın kaldınlması için Dıyarbakır Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Öte yandan Diyarbakır Valilık lojmanlarına yakın olan de\ let daıresı müdürlüklerinin gürültü >aptıklan gerekçesiyle kapatıldıklan öne sürüldü. Sayılan 16'ya ulaşan özel üniversitelere devlet üniversitelerinden 'öğretim elemanı transferi' başladı Yükseköğretiınde ValaP enflasyonu FtGEN ATALAY Vakıf üniversıtelennin sayısı. ılgılı yasanın TBMM'de kabul edilmesi \e Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ta- rafından onavlanmasıyla 16">a çıktı. Onaylanan yeru vakıf üniversiteleriy- le birlikte lstanbul'daki vakıf üniver- sitelerinin sayısı. de\ let üniversiteleri- ni geçtı. Bilkent. Başkent, Koç. Bilgi, Yeditepe. Işık ve Fatih ünıversiteleri- ne. Atılım, Çankaya. Beykent. Kültür, Maltepe, Doğuş. Çağ. Kadir Has ve Sa- bancı üniversiteleri eklendi. "Beykent, beri Eğitim KurumlarT ile "Doğuş Üeri Eğitim Vakfi"nda bir- kaç yıldır öğrenim gören öğrenciler bu onayla. "ünrversiteir oldular. Yeni vakıf ünıversıtelennm kurulmasıyla devlet üniversitelerinden "öğretimete- manı transferieri" başladı. Vakıf ünı- versitelennin yöneticileri, öğretim kad- rolarını doldurmak amacıyla devlet üniversitelerindeki öğretim elemanla- nyla "dirsekteması*'nı sürdürüyorlar. Kadir Has ve Sabancı ünıversitele: ri dışındaki yeni kurulan vakıf üniver- sitelerine, 1997-1998 öğretim yılmda ÖSYM'nin çıkaracağı Ek Kontenjan Kılavuzu'na göre öğrenci ahnacak. Onay verilen vakıf üniversitelerin- den Sabancı ve Kadir Has üniversite- leri. kapılannı öğrencilere önümüzde- kı yıllarda açacaklar. 1997-1998 öğre- tim yılında öğrenci almaya başlaya- cak olan yenı \akıf üniversitelennin bölümlerı ve ücretlen şöyle: BEYKENT: Beykent Eğitim Vakfi Yönetım Kurulu Başkanı Mustafa Me- lek'ın verdiği bilgıye göre. Beykent Üniversıtesi'nde 1997-1998 öğretim yılında. Iktisadi ve İdarı Bilimler Fa- kültesi. Güzel Sanatlar Fakültesi. Mes- lek Yüksekokulu ve Sosyal Bilimler Enstitüsü faaliyete geçecek. Önümüz- deki öğretim yılı için 885 öğrenci kon- tenjanı bulunan üniversitenin bir yıl- lık ücretı hazırlık sınıfi için 3000, bö- lümler ıçın 3700 Ingiliz Sterlını karşı- lığı Türk Lirası. KÜLTÜR: Rektörlüğünü, eskı Is- tanbul Üniversitesi öğretim üyelerin- den Prof. Dr. Onder Ozrunalı'nın ya- pacağı üniversitede. Fen-Edebıyat, Ik- tısadi ve !dari Bilimler, Mühendislik ve Mimarlık fakülteieri, Fen ve Sosyal Bilimler enstıtüleri. Teknik Bilimler ve Işletmecilık Meslek yüksekokulla- n bulunacak. Üniversitenin yıllık öğ- retim ücreti altı bin dolar civannda ola- cak. ATIIJM: Aülım Cnrversitesi'nde, lş- letme, Fen-Edebiyat ve Mühendislik fa- külteieri ile Turizm ve Halkla Ilışkiler Meslek Yüksekokulu bulunacak. ABD'deki Suffolk Onıversitesi ile ya- pılan anlaşma doğrultusunda. ısteyen ve başan gösteren öğrenciler progra- mın son yılında geçış yaparak Suffolk Cniversitesi.diploması alabılecekler. DOĞUŞ: Doğuş Oniversitesı bünye- sinde 1997-1998 öğretim yılında Fen- Edebıyat Mühendislik ve Iktısadı ve ldari Bilimler fakülteleriyle Meslek Yüksekokulu bulunacak. Acıbadem Kampusu'nda öğretim vermeye de- vam edecek olan ünıversitenin ücretı- run, diğer vakıf üniversiteleri dikkate alınarak belirleneceğı kaydedildi. ÇANKAYA: Üniversıt'ede, Hukuk, Fen-Edebıvat. İktısadi ve Idan Bilim- ler. Güzel Sanatlar fakülteieri, Mes- lek Yüksekokulu ve Sosyal Bilimler Enstitüsü faaliyete geçecek. MALTEPE: Tıp, tktısadi \e ldari Bilimler. Eğitim. Hukuk, tletışım. Mi- marlık-Mühendislık, Fen-Edebıyat fa- kültelen ile Yabancı Dillerve Hemşi- relık Yüksekokulu'na öğrenci ahna- cak. Vakıf ünhersıtelerinin ıllere göre dağılımı şöyle: İSTANBUL: Koç, Bil- gı. Yeditepe, Işık, Fatih. Sabancı, Kadir Has, Doğuş, Kültür, Maltepe, Beykent. ANKARA: Bilkent, Başkent, Atılrm, Çankaya. TARSUS: Çağ. Ekonomik bozulma fırsatçılığı doğurdu GAZİANTEP(AA)- Ekonomik sorunlar. eği- timsizlik. yasalardaki esneklik. denetım yeter- sizliği, değer yargılan- nın aşınması ve değişen yaşam tarzı, ülkede "Fırsaöaruı değerlendi- rilmesi gereldr" yönün- de bir anlayışı yaygınlaş- tırdı. Bu anlayış doğrultu- sunda, toplumun önem- li bir bölümü. fırsatlan değerlendirme konusun- da yasal olmayan yön- temlergeliştiriyor. Bağ- Kur, SSK ve Emekli Sandığı gıbi sosyal gü- venlik kuruluşlan. ade- ta fırsatçılann hücumu- na uğruyor. Vekâletna- me ile annesinin veya babasının emekli ma- aşını alanlar, bu kişile- rin ölümünü nüfusa ve kurumuna bildırmeyıp bir ihbar yapılana kadar maaşalmayı sürdürebi- liyor. Gaziantep'te, emekli maaşını aldığı annesinin ölümünü il- gili birimlere bildirme- yen bir kışi, ihbar ve uzun araştırmalardan sonra belırlenebildi Sosyal güvenlik kuru- luşlanndan emekli olan ve ölen babasının veya annesinin maaşını al- mak isteyen evli kadın- lar boşanırken ölen ko- casının maaşını alanlar, genellikJe ikincı evlilik- lerini resmiyete geçir- miyorlar. Su sayacını ters taka- rak kadranın tersine dönmesinı sağlayıp sar- fıyatı düşürme. kaçak elektrik kullanma veya sayaç kancasını yerin- den çıkararak sayacı ça- lıştırmama da sık karşı- laşılan yöntemler ara- sında yer alıyor. Almanya"da çalışan- lann, çocuk yardımı ala- bilmek için yakınlan- nın çocuklarını kendi nüfuslanna geçirmele- ri, nüfus cüzdanı. pasa- port ve ehliyetin sahte- sini hazırlamadaki bece- ri. sahte vıze kaşelerini vurma, günlük hayatta sık karşılaşılan fırsatçı- lıklardan bazıları. Naomi evlenmek istiyor tki seks ilahının, Noami Champbell ve Cortes'in beraberiikieri herkesi ve özellikle de magazin basınını son derece ilgilendiriyor. Naomi'nin intihar teşebbüsünden sonra aynlmaktan vazgeçerek tekrar gece gündüz bir arada olan çift. ilişkilerini biraz da basının bozduğunu sö>lii\orlar. Yakın çevreleri çiftin Jamaica gibi güzel, ancak gözlerden uzak bir yere yerieşecekleri konusunda söylentilerle çalkalanı\or. Ancak bunun biraz da Naomi'nin laskançbğmdan kaynaklandığı ileri sürülüyor. Evlilik için çok genç olduğunu her röportajında dile getiren Naomi'nin, Cortes'in son aynbk talebinden sonra evlilik konusunda sevgilisine baskı uyguladığı ve onu hiç yalnız bırakmadığı söyleniyor. Baltık Denizi Yağmur ekolojik felakete yol açacak GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Özellikle Or- ta Avrupa'dan kaynaklanan su ve hava atıkları yüzünden hızla zehır- lenmekte olan Baltık Denizi'nın, şimdi de Orta Avrupa'dakı yağışlar >iizünden ekolojik bir felakete yak- laştığı açıklandı. Son iki yıldır bu denıze kıyısı olan ülkeler üst düzey- de toplantılar yaparak Baltık Deni- zi 'nı kurtarmaprojelen konusunda anlaşmaya varmışlar ve bu konuda yatınmlar yapılmışken Orta AVTU- pa'dakı son vağışlar. büyük kaygı uyandırdı. Stockholm Cniversıtesi'nin De- niz Ekolojısi bölümünden Prof. FredrikVV'ulff, bu konuda duyduğu kaygıv ı dıle getırdi. "Bu denizev'az başlangıcında bövlesine büyük bir su akımı asla görülmemiştir. Özel- BkJe kükürt \efosforiçeren sular. de- ııizin "soluk almasınf engellemek- te \v bu da canlı zincirinin kopma- sını hızlandırmakta. Ko\u ma\i/\e- şil renkteki zehiıii su yosunlannın tam çiçeklendiği bir mevsünde >a- sanılan bu durum. kirfi smun siıriik- lenmesiy ie yosunlann knılara doğ- m >aklaşmasına yol açıyor." SAK USTUNDE MÜJDATGEZEN Nasıl anladılar? Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde güven oylaması sırasında bir milletvekili "Deyyus-u Ekber Dışan" diye bir pankart çıkarttı. Ne kadar Refahlı varsa adamı öldürmek için üzerine yürüdüler. Oysa pankartta bir isim yoktu. Bu Deyyus-u Ekber kimdi? Bunun kim olduğunu Refahlılar nasıl anladılar?.. Yoksa malı tanıyoriar mı?.. Eğer bu deyyus Refah'tan, küfür ettiği gerekçesiyle ihraç edilmiş biri ise o zaman neden ona küfür eden birinin üzerine yürüyorsunuz?.. Işiniz gücümüz takıyye. Kimi kandınyorsunuzacaba?.. Beni güldürenler 1979 yılında Isveç'te bir film çektim. Geri dönerken Berlin'de bir arkadaşıma uğrayıp birkaç gün evinde konuk oldum. Bana o zaman çok tatlı bir olay anlatmış ve beni oldukça güldürmüştü. Adamcağızı köyünden alıp Almanya'ya işçi olarak götürmüşler. Saf bir Adem... Ertesi gün Almanya'da ilk uyanışı. Sormuşlar: - Almanya'yı nasıl buldun? diye. - lyi de, çok Alman var, demiş... Türk kültürü - Arap kültürü Bizim binlerce yıla uzanan küttürümüzün Arapların etkisi altına girmesi ne zaman başlıyor?.. Bizim kültürümüz Arap kültüründen daha mı ilkel? Hangi nedenle bu geri kültürü benimseyeceğız? Neden?.. Birkaç kişi bundan çıKar sağlayacak diye bu geri, garabet kültürü ne diye kendimize mal etmeye çalışıyoruz?.. Bunlar ayrıca pistirler. Tüm dünyayı dolaştım, bu kadar tuhaf uluslara rastlamadım. Tarih boyunca Türklerin düşmanı olmuş Arapların kültürüne ihtiyacımız yok. Hiçbir anlamda. Meslekler Bu hafta çok seçkin bir meslekten söz etmek istiyorum sizlere. Bu iş öyte böyle bir iş degildir. Mesleğin ismi: Havuza Bakan... Ikinci sözcük olan bakanın politikadaki bakanla ilgisi ve ilişkisi söz konusu degildir. Buradaki bakan; seyreden, izleyen anlamınadır... Bu meslektekiler genellikle zengin kesimden ve seçkin zümreden insanlardır. Evlerinin bahçesinde havuz bulunur. Bunlar sabah kalkıp havuzun kenarına gelırler. Su genellikle soğuktur. Bu meslek sahipleri havuza girmek yerine havuza bakmayı tercıh ederler. Havuz, aslında pahalı bir eğlencedir. Lükstür. Çok zahmetlidir. Ama onlar tüm Portre bunlan göğüsleyerek, sabah uyanıriar ve havuz kenanna gelerek havuza bakariar... Genellikle genç kanlan vardır. O kadınlar o havuzda yüzüp serinlerken, havuza bakan, oralı bile olmaz. Onun işi havuza bakmaktır... Bu meslek gerçekten ilginç bir meslektir. Çünkü bugün havuza bakan yann kansına bakmaya başlar. Ama sadece bakar. O zaman da bu sadece bakılan kadın ne yaparo bilinmez... Ülkemizde havuza bakan mesleğinin sahipleri genellikle sosyeteden çıkmaktadır. Hepsine başarılar diliyoruz. Egemen Bostancı adı belki pek çok kişiye artık yabancı gelecektir. Ama o, gerçekten Türk sahne yaşamına yepyeni bir renk katmış kişidir. Egemen Bostancı'yı 1970 yılında tanıdım. Vtlla Zarif diye bir gazinonun işletmesini almıştı. Orada bir kadro kurmuş ve program koymuştu. Ben de yaşamımda ilk kez tek başıma şovmenlik yapacaktım. Beni ilk şova çıkaran kişi Egemen Bostancı'dır. Sonra onunla dost olduk. Unlü Şan Sineması'nı aldı ve müzikhol yaptı. Orada birçok müzikal tiyatro oyunu sahnelendi. Bunlardan birini de ben yazıp yönettim. Perran Kutman'la birlikte başrollerini oynadığımız "Artiz Mektebi" idi bu oyun. Egemen vannı yoğunu bu işe hasretti. Iflas etti. Tiyatrodan kim zengin olmuş ki o olsun?.. Yaşamını bu işe verdi ve hastalandı. Zaten şekeri vardı. Bir gün ansızın aramızdan aynldı gitti... lyi insandı. Zaman zaman şeker hastalığının gereği, sinirlilik belirtileri göstermesine karşın insan olarak az bulunur kalitedeydi. Onu hep sevgiyle anacağım. Tıpkı geçen hafta yazdığım portre Ayton Sert gibi, o da erken yaşta gidenlerden ama aslında yaşaması gerekenlerdendi. Egemen Bostacı'dan sonra kimse çıkıp bu işe soyunamadı. Çünkü kâr bırakmayan bir şövalyeliktir tiyatro patronluğu... Pazarın fıkrası Nasrettin Hoca bir ceviz ağacının dibinde uzanmış kestiriyor. Bu sırada gözü yan taraftaki tarlada serili balkabaklarına takılmış. - Allahım, demiş, şu koca kabaklan incecik dallarda küçücük cevizleri de bu koca ağaçta yetiştirmişsin, tersi olsa olmaz mıydı? Tam bu sırada bir ceviz dahndan kopup Hoca'nın başına düşmüş. Hoca bir kafasını acıtan cevize bakmış, bir de kabaklara, döndürmüş yüzünü göğe: - Sen her şeyi daha iyi bilirsin, demiş... Bu Hoca fıkrasından bazı hocaların çıkaracağı dersler olmalı. Refahlılar Bunlar sadece azgelişmiş değil, aynı zamanda ilkel ve cahiller. Sözcüleri televizyonda hükümeti eleştiriyor "Çarşambanın gelişi perşembeden bellidir." Bunun yanlış olduğunu bilmek için ille de üniversite okumak gerekmiyor. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olabilir. Dil sürçmesi falan değil, adam böyle biliyor. Tıpkı Şevki Yılmaz'ın komploya KOMPLE demesi gibi. Oahil cühela takımı işte. Bir de bizi yönetmeye kalkıyorlar. Aziz Nesin'e mektup A ziz Ağabey... Sana bir süre / v j n c e yazmıştım hatırlarsan. Senden sonra ülkede değişen pek bir şey olmadı. Tansu Çiller ve Necmettin Erbakan adında iki kişi geldı gitti ve bu geliş gidiş anında; Susurluk, hırsızlık, yolsuzluk, tekke. zaviye, tarikat gibi önemsiz olaylar yaşandı. Ama bunlar sen buradayken de vardı, onun için üzerinde fazla durmuyorum... Aynca vakıf iyi gidiyor. Oocukların havuzu bitti, rahat olabilirsin. Oğlun Ali işleri, sen varmışsın gibi yürütüyor. Aynca matematik üzerine kitapları çıktı... Ahmet de iyi, diğeri de... Anlayacağın Aziz Ağabey, senden sonra tufan olmadı. Çünkü tufan hep vardı. Seni özledim Aziz Ağabey... Bir insan kendi halkını hayvana benzetti mi ondan korkacaksın. Erbakan Türk halkı için "Halk tuz yalamış koyun" dedi... Tabii kendisi de Japon veya Ingiliz değil, o da bu halktan biri, sadece yaşlandı ve hafızası zayıfladı, o kadar. TBBMTV Ben hiç kaçırmadan izliyorum Meclis Televizyonu'nu. Size de salık veririm. Bazılarında, iktidan yitirmenin hırçınlığının ne korkutucu boyutlara vardırdığını görmek istiyorsanız, Meclis Televizyonu'nu izleyin. BEN SİGARA İÇENLERİ BİLE SEVİYORUM. ONLAR DA İNSAN... BU MEVSİMDE PİKNİK YAPIYORSANIZ ORMANLARA DİKKAT EDİN. ATEŞ YAKMAYIN... Türk Tiyatrosu ocuklann yaş ortalaması 8-17. Kampta tiyatro dersleri yapıyoruz. Onlara ilk derste soru soruyorum: "Bana üç Türk tiyatro yazan söyleyin." Yanıt yok... Bir tane zor çıkıyor. Biz yediden yetmişe izleyici olarak, gene yediden yetmişe tiyatrocular olarak oyun yazarına hiç önem vermedik. Oysa oyun olmayınca tiyatronun olmayacağını daha ilk günden bıldiğimiz halde... Bir tiyatro gösterisinın gerçekleşmesi için üç öğe şarttır. Oyuncu-seyirci-oyun. Oyun yazan olmadan oyun olmayacağma göre bunun üzerinde çok sıkı durmamız gerekiyor. Ankara, Izmir ve MSM dışında "Yazarlık Bölümü" olan okullar var mı bilmiyorum. Ama en çabuk şekilde oyun yazannı özendirici şeyler bulmamız ve tıpkı Bakırköy Belediyesi'nın yaptığı gibi onlan yüreklendirici yarışmalar, özendirici ödüller düzenlememiz gerekiyor. Türk Tiyatrosu Türk yazan ile var olacak. Çiller kaşınıyor Cildiye uzmanı doktorların söylediğine göre böyle durumlarda çiller kaşınırmış. Üç çeşit kaşınma saptamış uzmanlar. Birincisi, kaşınıp da düşen çiller; ikincisi. düşünce kaşınan çiller; üçüncüsü ise hem kaşındığı için düşen, hem de düştüğü için kaşınan çiller... Erol Erol... Yıl 1968. Yeni evliyim. Bir gün eşim yanımda uyurken sayıklamaya başladı: - Eroool Eroool... N'oluyoruz yahu, daha yeni evliyiz, bizim hatun Erol diye birini sayıklıyor. Uykudan uyandım ve kaderime küsmeye hazırlanıyordum ki sayıklamanın arkası geldi: - Eroool Erol, şimdi basacağım sıfırı... Eşim o zamanlar bir ortaokulda resım öğretmeni idi. Erol da kuşkusuz haylaz öğrencisi. Ama ben ne bilirim rüyasında öğrencısine bozulduğunu?. Pazarlık ve duvarlık sözler BUDALALIK İLLE DE YAŞLANINCA OLMAZ. AMA YAŞLI BUDALALAR ULUSA ZARAR VERİR. TABİİ GENÇ VE ORTA YAŞLI OLANLARI DA... OKUYUN: Cumhuriyet İZLEYİN: Rumelihisan etkintikleri (yeniden açıldı) SEVİN: Yaz yağmuru Atatürk diyor ki: Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için. ınsanlığın var olması için ne gerekiyorsa, onlann tümü demektir. Tarım demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey demektir. M. K. Atatürk 1923. (Tabii, Atatürk bunlan söylerken Türkiye'nin bugünkü ekonomik durumunu bilmiyordu.)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear