25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 MAYIS1997 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER MecBs'e YÖK uyansıÖÜD ve ÖES tarafından yapılan açıklamada, TBMM'de görüşülmeye başlanan tasarının yasalaşması halinde üniversitelerin REFAHYOL hükümetinin güdümüne gireceği belirtildi ve milletvekilleri duyarlı olmaya çağrıldı tstanbul Haber Servisi - Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÖÜD) ve Öğretim Elemanlan Sendikası (ÖES), REFAHYOL'un hazırladığı YÖK yasa tasansının yann TBMM Genel Kurulu'nda oylanacağına dikkat çekerek bu oylamanın üniversiteler için çok "kritik'' bir dönüm noktası olduğunu vurguladılar. Tasannın yasalaşması halinde üniversitelerin tamamen REFAHYOL zihniyetinin denetimi altına gireceğine dikkat çeken öğretim üyeleri, parlamenterleri dikkatli ve duyarlı olmaya çağırdılar. YÖK. yasa tasansına karşı çıkan İstanbul 'daki tüm üniversitelerin rektörleri ve öğretim üyeleri, bugün saat 11 .OO'de İÜ Fen Fakûltesi Konferans Salonu'nda bir araya gelecekler. Rektörler ve öğretim üyeleri. toplantının ardından akademik giysileriyle merkez binadaki Atatürk anıtına kadar "Ata'ya Saygı" yürüyüşü yapacaklar. Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Burfaan Şenatalar dün yaptığı yazılı açıklamada, "REFAHYÖL darbesrnin üniversitelere inmek üzere olduğunu söyledi. Şenatalar, REFAHYOL'un hazırladığı tasanyla 2547 sayılı YÖK Yasası'nı değiştirmeyi ve YOK'ü ele geçirmeyi amaçladığını belirterek tasarının TBMM Milli Eğitim Komisyonu'ndan geçtiğini, şimdi de TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandığını anımsattı. Tasannın yasalaşması halinde mevcut 'Bütün üyelerin görevine son verilecek' YÖK Kurulu üyelerinin tümünün görevlerine son verileceğini ifade eden Şenatalar, 15 kişiden oluşan yeni kurulun 6 üyesinin ise REFAHYOL tarafindan belirleneceğini vurguladı. Şenatalar, böylelikle YÖK'ün tam anlamıyla REFAHYOL'un denetimi ve güdümü altına gireceğine dikkat çekerek "Bu tasan yasalaşırsa üniversitelerde yeni bir gerginlik ve huzursuzluk dönemi başlayacakür. Hemen hemen tüm üniversiteler bu tasanya karşı çıkmışlardır. Ne yazık Id, bu genişlikte bir karşı çıkış bile, RP ve DYP'nin akademik kariyerden gelme liderinin politik hırslannı frenkmeve yetmemişdr" dedi. Üniversitelerin tüm parlamenterleri bir kez daha uyardığını vurgulayan Şenatalar, tasannın yasalaşmasından tüm parlamentonun sorumlu olacağını ifade ederek parlamentodan aynı sağduyulu sesin yükselmesini beklediklerini kaydetti. ÖES Başkanı Prof. Dr. Izzettin Önder de yaptığı yazılı açıklamada, YÖK yasa tasansının oylanacak olmasının Türk üniversiteleriyle ilgili kaygılan bir kez daha arttırdığmı bildirdi. Üniversitelerin YÖK kanalıyla siyasal otoritenin denetimi altına sokulmak istendiğini belirten Önder, şunlan kaydetti: "Biz ÖES olarak, bugün YÖK'ün başına nelerin geleceği ile fazla ilgili değUiz, fakat bu süreç fle üniversitelerimizin büyük bir tehlike ve siyasal çalkantrya aülacağı nedeniyle kuşkuluyuz. Umuyoruz ve diliyoruz Id, partamenterler, üniversitelere karşı sorumluluklannın idraki içinde davranarak salt ünhersiteleri değiL YÖK'ü de içine düştüğii durumdan uzaklaşürma çabasına girerler." İÜ Rektörlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada ise ilk kez 6 şubatta tüm öğretim üyelerinin bir araya geldikleri anımsatılarak bu toplantıda yapılan uyanlann hükümet tarafından hiç dikkate alınmadığının anlaşıldığı bildirildi. tÜ Öğretim Elemanlan adına yapılan yazılı açıklamada ise 4 ay önce gündeme getirilen söz konusu yasa tasansının, cumhuriyetin temel ilkelerine yönelik saldınlann arttığı bir dönemde tekrar ortaya çıkanlmasının düşündürücü olduğu kaydedildi. REFAHYOL'un YÖK Yasası'nda yapmak istediği değişikliklere tepki gösterilmesinin, YÖK'ün savunulması anlamına gelmediği vurgulanan açıklamada, üniversiteleri siyasi müdahalelerden uzak tutmanın yaşamsal bir önem taşıdığı bildirildi. tÜ Göz Hastalıklan Araşürma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Celal Erçıkan da yasa tasansının oylanmasında TBMM'ye büyük görev düştüğünü belirterek aslında YÖK yasa tasansında değişiklikler yapmak yerine, YÖK'ü tamamen kaldırmak gerektiğini kaydetti. Kararlar uygulanmıyor Yargıyla savaşa bürokrasi bahanesiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bakanlık ve bağlı birimlerde yoğun kadrolaşma hareketi gerçekleştiren RP'li Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati ÇeHk, görevinden aldığı Kemal Kıhçdaroğlu'nun yargı karanna karşın 3 aydır SSK Genel Müdürlüğü'ne iade edilmemesine SSK Genel Müdürii Ekrem Öna^ın^görevden alınmasına ilışkin kararnamenin Başbakanlık'ta beklemesini gerekçe gösterdi. CHP Malatya Milletvekili Ayhan Fırat'm 7 Nisan 1997 tarihinde TBMM Başkanlığı'na Başbakan Necmettin Erbakan tarafından yanıtlanması istemiyle verdıği önergede, Danıştay 5. Dairesi'nin karannı Idari Davalar Genel Kurulu'nun da onaylamasma ve yasal 30 günlük sürenin geçmesine karşın Kıhçdaroğlu'nun neden SSK Genel Müdürlüğü'ne iade edilmediğini sormuştu. Fırat'ın sorusuna yanıt veren Çelik, Danıştay 5. Dairesi'nin verdiği Kıhçdaroğlu'nun görevine iadesine ilişkin karann 19 Şubat 1997 tarihinde kendilerine tebliğ edildiğini belirtti. Çelik, Kıhçdaroğlu'nun yerine 11 Kasım 1996'da Ekrem Önal'ın SSK Genel Müdürü olarak göreve başladığını anımsatarak, şöyle dedi: "Adı geçenin yerine atanmış olan Ekrem Önal'dan kadro boşaldıgında söz konusu 'yürütmenin durdurulması' karannuı uygulanması 20 Mart 1997 gün ve 2700 sayıh onay ile uygun görüldüğünden, Ekrem Önal'ın SSK Genel Müdürlüğü'nden alınmasını teminen hazuianan karamame tasansu süresi içinde 20 Mart 1997 tarih ve 2412 sayılı yazımız ekinde Başbakanlığa sevk edilmiştir." Fırat. Çelik'ın yanıtının ardından Erbakan'ın yanıtlaması istemiyle yeni bir soru önergesı verdi. Fırat'ın dün TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, şu konular gündeme getirildi: "Kararnameler neden Başbakanhkta bekletühor? Yüksek yargı kararlannın tatbik edilmesi bir hukuk devlerinin gereğJ değil mkiir? Eski SSK Genel Müdürü gibi yüksek yargı karan alıp da göre>ine iade edilmemiş olan kaç genel nıüdür. kaç genel müdür yarduncısı ve kaç yönetim kurulu üyesi vardu-?" HSYK toplandı Yargıtay ve Danıştay üyeleri belirlendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), dün Ankara'da toplanarak Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine seçilenleri belirledi. Adalet Bakanlığı Basın ve Halkla tlişkiler Müşavirliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Danıştay üyeliklerine, Danıştay savcılan Turgay Candan, Yılmaz Çimen ile Ankara Idare Mahkemesı Başkanı Tülay Doğu'nun seçildiği bildirildi. Yargıtay üyeliklerine seçilenlerin isimleri ise şöyle: Cengiz Yelbaşı, Ahmet_ Akyalçm. Neşe Can Seber, Ünal Ökten, Türker Muratoğlu, Mehmet Erten, Atalay Özdemir, Çoşkun Erbaş, Yavuz Öztürk, Yüksel Karaddi Ömer Raci Imamoğlu. Zeki Akar, Abdurrahman Ekinci, Selamet İlday. Mahir Ersin Gennec, Ali Alkan ve Ömer Koçak. Açıklamada, Danıştay ve Yargıtay üyeliklerine seçilenler için bugün Adalet Bakanlığf nda mazbata töreni düzenleneceği belirtildi. PKK'nin, Zap kampında "Direniştepe" adını verdiği 2 bin 150 rakımh tepeye "Mehmetçiktepe'' adı veriklL (Fotoğraf: HASAN AYDIN) Tahnut, opemsyomı kuuıdıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Iran, Türk Sılahlı Kuvvetleri'nin (T- SK) Kuzey Irak'a düzenlediği "Çe- kkj" operasyonunu diplomatik bir gi- rişimle kınadı. Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Maslahatgüzan, Iran Dışişleri Bakanhğı'na çağnlarak, operasyonun sona erdirilmesi ve Türk birliklerinin bir an önce geri çekilme- si istendi. Türkiye ise operasyonun a- maç ve kapsamının birçok kez açıkça ifade edildiğini belirterek "Bölge ta- mamen temizlenene ve Kürdistan De- mokratik Partisi (KDP) bölgede dene- timi ele geçirene kadar operasyon sü- recektir. ıran'ın bundan kaygı duyma- suıı anlamakta zorluk çekiyoruz" açıklamasını yaptı. TSK'nin operasyonu nedeniyle Çe- kiç Güç'ün yerine oluşturulan Kuzey Keşif Gücü'nün. Kuzey Irak'taki uçu- şu yasaklandı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Ömer AkbeL dün düzenlediği basın toplantısında, bir soru üzerine, Tahran yönetiminin dün diplomatik bir girişim yaparak T- SK'nin Kuzey Lrak operasyonunu kı- nadığını kaydetti. Türkiye'nin askeri operasyonu, bölgeyi PKK varhğından temizleyerek banş ve istikran sağla- mak amacıyla yaptığını ve bu amacı da birçok kereler açıkca dile getirdi- ğini belirten Akbel, Irak'ın toprak bü- tünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığı- na saygı gösterildiğini de söyledi. Akbel, operasyonun ne bölgedeki sivilleri ne de diğer yönetimleri he- deflediğini vurgulayarak "İran'ın ni- çin kaygı duyduğunu anlamakta zor- luk çekryoruz" dedi. Akbel, bir başka soru üzerine, operasyonun tamamlan- masına yönelik bir takvim bulunma- dığını. "bölge PKK'den tamamen te- mizlenene ve KDP denetimi tamamen ele geçirene kadar harekâon süreceği- ni" bildirdi. Akbel. Türk-Irak sınınnda tampon bölge kurulmasına ilişkin bir soruya, "Bölge tamamen PKK'den temizlen- diğitakdirde tampon bölgeyede gerek kalmayacak" yanıtını verdi. Sözcü Akbel, Iran'daki seçimlerle ilgili soru üzerine de seçimlerin tran'ın iç işi ol- duğunu belirterek, Iran halkının daha iyi bir yaşama kavuşmasından başka bir arzulan olamayacağını söyledi. 6 aylık görev süresi 25 haziranda bitecek olan eski adıyla Çekiç Güç yeni adıyla Kuzey Keşif Gücü'nün T- SK'nin Kuzey lrak harekâtı nedeniy- le bölgeye uçuşlan yasaklandı. Keşif Gücü pilotlannın Türkiye topraklan içinde eğitim uçuşlannı yapmaya de- vam ettikleri, ancak Türkiye'nin tali- matı üzerine TSK'nin operasyon yap- tığı 12 gündür Kuzey lrak üzerinde denetim uçuşlannı gerçekleştireme- dikleri öğrenildi. Batılı kaynaklar, şu anda Keşif Gü- cü'nün Kuzey lrak üzerinde uçuş ya- pamamasmın sakınca yaratmadığını, ancak bu durumun bir süre daha de- vam etmesi durumunda Türkiye'ye tepki vermek zorunda kalacaklannı söylediler. Askeri yetkililer, Çukur- ca'nın güneyinde Kırmızı Tepe hattın- dan gece sızarak Kanimasi Deresi'ne gelen birliklerin, bellerine kadar suya girerek "komando geçişi" ile burayı aştıklannı bildirdiler. Yetkililer, Türk askerinin, "göğüs göğüse çarpışma" ile bölgede egemenlik sağladığını söylediler. Askeri yetkililerin verdiği bilgiye göre PKK'nin, Zap kampında "Dire- niştepe" adını verdiği 2 bin 150 ra- kımlı tepe de yine "askeri okullarda ders konusu olacak" bir operasyonla sadece 3.5 saat gibi kısa bir sürede ele geçirildi. "Mehmetçiktepe" adı veri- len tepenin yüksek kesimlerine Türk bayrağı çekildi. PKK'nin, "Türk askeri 50 metre dahi yaklaşamaz" dediği Zap kampı, tümüyle Türk askerinin kontrolüne geçti. Operasyonda, 8 ay önce P- KK'nin elindeki rehin askerleri kur- tarmak için bölgeye giden RP Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın kal- dığı sığınağı da ortaya çıkanldı. ÎÜ Avcılar Kampusu'ndaki etkinliklerde polisin yanlı tutumu da protesto edildi Okullardaki fasist saldırılar kınandı tstanbul Haber Servisi - Geçen hafta içinde tstanbul Üniversitesi'ndeki (fÜ) fa- şist saldın ve polisin öğren- cilere yönelik tavn, çeşitli et- kinliklerle kınandı. Türkiye Öğrenci Gençlik Dernekleri Federasyonu (TÖDEF) Ku- rultayı sonuç bildirgesinde, üniversiteler üzerindeki bas- kılann kalkması, üniversite- lerin yönetiminin öğrenci, öğretim üyesi ve çalışanlara btrakılması istendi. tÜ Avcılar Kampusu'nda- ki Mühendislik Fakültesi'nin geleneksel yıl sonu şenliği de üniversitedeki saldınlar pro- testo edilerek başladı. İÜ merkez binada karşıt görüş- lü öğrencilerin gruplaşmala- nyla gergin başlayan gün olaysız bitti. TÖDEF Kurultayı sonuç bildirgesi, dün Tabip Oda- sı'nda düzenlenen bir toplan- • TÖDEF Kurultayı sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede özel üniversitelerin kapatılması ve okul yönetimlerinin öğretim üyesi, öğrenci ve çahşanlara bırakılması istendi. Avcılar'daki şenlik, karşıt görüşlü öğrencilerin gruplaşmalanyla gergin başladı. tıyla açıklandı. Açıklamada, halküniversitelerinde eğitim önünde yapılan açıklamada 'Gençüğin kurtuluşu halkın kurtuluşundan bağımsız de- ğildir. Cniversiteler özgürleş- meli ve demokratikleşmeli, halka dayanan bağımsız ve demokratik bir anayasa ya- pılmahdır 77 denildi. Çok güçlü ve sürekli bir mücadele için gençliğin bir araya gelmesi, üniversiteler üzerindeki baskılann kalk- ması, söz, karar ve örgütlen- me hakkının tamnmasının is- tendiği bildirgede; üniversi- telerin halka açık, parasız, bi- limsel ve demokratik olması gerektiğine dikkat çekildi. Bildirgede özetle şu görüşle- re yer verildi: "Demokratik halk içindir, üretimden yana bir eğitim uygulanır. Özel üniversiteler kapaülmalıdır. Üniversitelerin yönetimi öğ- renci, öğretim üyesi ve üni- versite çalışanlanna bırakıl- mahdır. Gençler, öğrenci meclislerinde toplanmah ve meclislerin üzerinde bir çaü gibi yükselen gençlik cephesi tüm gençliği kucaklamalıdır. Tüm halk ve gençlik bağım- sız, demokratik bir anayasa ortakpaydasında birleşmeli- dir." TÖDEF ve İstanbul Yük- sek Öğrenim Öğrencileri (İYÖ-DER) adına Çapa Tıp Fakûltesi Örtopedi Servisi ise polisin sol görüşlü öğren- cilere karşı uyguladığı şid- det, hedef gözeterek ateş aç- ması ve 150 öğrencinin gö- zaltına alınması eleştirildi. IÜ Avcılar Kampusu'ndaki Mühendislik Fakültesi'nin geleneksel yıl sonu şenliğin- de de Beyazıt ve Laleli'de ya- şananlar protesto edildi. Fakültenin kantininde ya- pılan şenlik, Mühendislik Fa- kûltesi Öğrenci Kulüpleri adına yapılan açıklamayia başladı. Açıklamada, üniver- site öğrencilerinin yoğun bir polis ve ülkücü saldırısıyla karşı karşıya olduğu savu- nuldu. Bilim ve demokrasi- den asla vazgeçilemeyeceği belirtilen açıklamada, bu tür- lü olaylann tekranna izin ve- rilmeyeceği kaydedildi. Açıklamada, 30 mayısa ka- dar sürecek olan şenliğin 3. gününün ise polis tarafindan gözaltında dövülerek öldürü- len gazeteci Metin Gökte- pe'ye ithaf edildiği bildiril- di. Açıklama sonunda öğren- ciler, kısa bir süre "Faşizme karşı omuz omuza" sloganı- nı attıktan sonra şenlik için kantinde hazırlanan takı ve kitap sergisini gezdiler. lU'nün Beyazıt'taki mer- kez binasında karşıt görüşlü öğrencilerin gruplaşmalan üzerine çevik kuv^vet ekiple- ri kampus içinde ve dışında geniş güvenlik önlemi aldı- lar. Gün boyu birbirlerinden uzak duran gruplar, akşam saatlerinde olaysız bir şekil- de kampustan aynldılar. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ 27Mayıs Bugün 27 Mayıs 1960 "Devrimi'nin 37. yıldönümü. 27 Mayıs'a inanan ve kendini "27 Mayısçı" sayanla- ra kutJu olsun. 27 Mayts 1960'ta, 16 yaşında bir lise öğrencisi idim. Öncesi ve sonrasını tüm canlılığıyla yaşadım. Kendi- mi 27 Mayıs'a ve 27 Mayıs'ın getirdiği özgürlükçü 1961 Anayasası'na çok borçlu sayanm. Bu, benim için yaşamın bir parçasıdır. Arna günümüz gençleri için 27 Mayıs, tarihte kal- mrş bir "şey." Benim için ve benim yaş grubumdaki- ler için, cumhuriyetin kuruluşu ne kadar "tarih" idiy- se, günümüzün gençleri için 27 Mayts o kadar tarih. ••• 27 Mayts'la ilgili olarak yayımlanan epey kitap var. Benim kitaplığımda bile, konuyla doğrudan ya da do- laytı olarak ilgili kitap sayısı 50'den fazla. Ama bunlar arasında, konuya nesnel yaklaşan çalışma sayısı, ne- redeyse "sıfır." Yazılanlar ya 27 Mayıs'ı övmek için yazılmış ya da yermek, hatta yerden yere vurrrâk için... Bugün üniversite sıralarında oturan bir çocuğu- muz, "Şu 27 Mayıs nedir" sorusuna yanıt arasa, nes- nel kaynak bulma konusunda çok zorianır. • • • Günümüzün gençleri; 12 Eylül'ü, 12 Mart'ı ve 27 Mayıs'ı "aynı kefeye" koyma konusunda kendilerin- ce haklılar. Çünkü her üç asken harekette de silahlı kuvvetlerin ulus iradesinin gerçekleşmiş olduğu TB- MM'ye "müdahalesi" var. Fakat müdahalelerin "ne- denleri" ve "tarzı" düşünülse, aralanndaki fark görü- lür. Ancak her üçünde de ortak bir slogan var. Bu mü- dahalelenn "ülkeyi birkardeş kavgasından kurtarmak ve demokrasiye en kısa zamanda dönmek" amacıy- la yapılmış olmalan. Tabii kimse bu "kardeş kavgası- na" yol açan gelişmelerin sorumlulannın kimler oldu- ğunu soramaz... • • • 12 Mart ve 12 Eylül, silahlı kuvvetlerin, emir-ku- manda zinciri içinde yaptıklan müdahaleler idi. 27 Mayıs ise, bir "cunta harek_eti"d\r. Türkeş'le Gür- soytrak'ın; Madanoğlu ile Özdağ'ın, nasıl bir araya gelebildiklerini anlamak pek kolay değildir. Ama za- ten bu birliktelikleri deJazla uzun sürmedi. 27 Mayıs, gerçekten bir kardeş kavgasına son ver- mek ve demokrasının önündeki "engellen kaldırmak" amacına yönelik idi. Buna karşılık 12 Mart, 1961 Ana- yasası'ndaki özgürlükçü düzenlemeleri "törpülemek" ye "disiplinli" bir toplum oluşturmak amacına yöne- Hkti. Bu amacı en iyi dile getiren kişi, 12 Mart'ın mi- marianndan olan bir orgeneral olmuştu: "Sosyal ge- lişme, ekonomik gelişmenin öylesine önüne geçtı ki, müdahale etmek zorunda kaldık..." 12 Eylül ise Konya mitıngi ve bu mitıngdeki "yeşil bayrak - kara ses'i bahane etmesine karşın, daha ilk sabah "suçlulan" ilan etmiştı: Üniversiteler ve sendi- kalar. Ve "dikensiz gül bahçesi" oluşturabilmek için devlet, tüm güçleri ve hışmıyla bunlann üzerine gırö. ••• 27 Mayıs'ın 12 Mart ve 12 Eylül'den farionı anla- madan, Türkiye'nin yakın tarihini anlamak ve doğru bir biçimde değeriendirmek mümkün değildir. Ve çok az kalmamıza rağmen kendini hâlâ "27Mayısçı" sa- yan, benim gibi "biravuç dınozor", hâlâ bunu anlat- manın çabası içindedir ve bu çabasını sürdürecektir. Zira 27 Mayıs'ı ve Türkiye'yı 27 Mayıs'a getiren ko- şullan unutmamak gerekir. ••• Önce şunun aftını çizeyim. Başta Celal Bayar ol- mak üzere, Demokrat Parti üst yönetiminin Atatürt<- çü, çağdaş ve laik Türkiye konusundaki duygu ve dü- şüncelennden hiç kuşku duymuyorum. Ama Türki- ye'de cumhuriyetin kazanımlannı hedefleyen "siyasal Islam "ın canlanmasının tüm sorumluluğu da onlarda- dır. Bu yanlışlığa düşmelerinin iki nedeni vardır. Bun- lardan birincisı, Ismet Paşa'ya CHP'ye olan kin ve kızgınlıklan öyle bir noktadaydı ki, kendilerine iktidar yolunu açan "siyasal Islam'a karşı "mınnetborçlan- nı" odemek istiyoriardı. Ikincisi ise siyasal islama böyle ödünler verdikleri takdirde radikal Islamcılann "önünü keseceklerini" sanıyorlardı. Günümüz merkez sağı da aynı aymaz- lık içinde değil mi? • • • "Sizistersenizhitafeti bile gerigetjrebilirsinız." "Ben orduyu yedek subaylaria da yönetirim", "Odunu a- day göstersem seçtiririm", "Bizim dış politikamıza karşı çıkmak vatana ihanettir", "Devr-i sabıkyaratma- yacağım" gibisinden inciler (!), DP'nin felsefesini net bir biçimde gösterir. Hele halkı tam anlamıyla "bölen", "vatan cephesi" rezilliği... Peki DP böyleydi de CHP pek mi masumdu. pek mi demokrattı? Elbette hayır. Onlar da yangına körük- le gidiyoriardı. Ve sonunda öyle bir noktaya gelindi ki müdahale kaçınılmaz oldu. • • • Hep yazanm. Eğer 27 Mayıs o üç insanı asmasay- dı, çok daha iyi anımsanacaktı ve çok daha iyi ola- cakt. Ama "asamazlar.." inatlaşması, maalesef bu hüzün verici sonu hazıriadı. • • * Günümüzde "tırmanışa geçen" öğrenci olaylannın ardında, acaba benzer bekjentiler var mı dersiniz? Bu- nu ilerde irdeleyeceğim. Bassavcı Ferzan Citici 'Savaşşikâyetçi olursa sağcı basma soruşturma açılır' HULYATOPCU İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı. RP hakkında kapatma davası açan Yar- gıtay Cumhuriyet Başsav- cısı Vural Savaş'ı hedef gösteren şeriatçı yayın or- ganlanyla ilgili olarak so- ruşturma başlatılması için başsavcının şikâyetçi ol- ması gerektiğini bildirdi. istanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çhki, yayın organlannda. Sa- vaş'ın giyabında hakaret- te bulunulduğunu belirte- rek "Yasa açık, isterse cumhurbaşkaruolsun. Bu tür olaylarda kişinin şikâ- yetçi olmasuıdan sonra biz soruşturma başlatabih- riz" dedi. Savaş, RP hakkında ka- patma davası açmasından sonra birçok şeriatçı ga- zete, dergi ve televizyon- larda tehditlerde bulunul- muş, hedef gösterilmişti. Selam gazetesi, "Bu sav- cıyıcezabndmn", Akit ise "Bu savcı raporluk" şek- linde başlıklar atmışh. Sa- vaş da yaptığı basın açık- lamasmda, özellikle laik aydınlan hedef gösterme- si ile bilinen "Akit", "Mil- li Gazete" ve "Yeni Şa- fak"ın, yayınlannda ken- disini terör örgütlerine he- def gösterdiğini ifade et- mişti. Savaş, bu yayınlar- la ilgili olarak tüm cum- huriyet savcılannı göreve çağırarak "Adalet Bakan- lıgı'nın RP'nin yönetimin- de olduğu bir iktidarda dahi bir başsa\cı>a haka- retedenler hakkında cum- huriyet savcılannın gere- keni yapacaklanna ûıanı- yorum. Ama korkarakve- ya başka nedenlerle gere- ğini yapmayanlar olursa onlan HSVTC'ye şikâyet edeceğim" demişti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear