27 Nisan 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 MAYIS1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI fiünrük Vönetmeliğinde değişiklik • ANKARA (AA)- Güttrük Kanunu'nun L'ygulanmasma Dair Gümrük Yönetmeliği"nin iki maddesi değiştirildi. Resmi Gazete"nin dünkü sayBinda yayımlanan yönetmelik değişikliklerine göre. gümrük muayenesinde. geçicı kabul yoluyla yurda sokulacak feşya muayene olarak ayniyetleri denetlemeye yarayacak nitelekleri belirenecek olması halinde, gümrük beyannamesinın ılgilı sütununa. eşyanın ozelliklerinin ka>dedilmesi ile yetinilecek. Euromoney konferansı • İSTANBUL (AA) - Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz. Türkiye sermaye piyasalannda daha fazla güven ve şeffaflık istediklerini söyledi. Euromoney tarafmdan düzenlenen "Türkiye: Iş, Finans ve Yatırım" konulu konferansın açılışında bir konuşma yapan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz. devletın sadece. sağlık, eğitim. adalet. sosyal güvenlik ve savunma gibi alanlarda yoğunlaşması yaklaşımını benimsediklerini kaydetti. Istanbul'u finansal bir merkez yapmak ıstediklerini behrten Yılmaz. "Bunun için yasal. kurumsal altyapıyı organize ediyoruz ve Türk sermaye piyasasını ulusiararası ve ulusal rekabete açmak istiyoruz. Aynı zamanda menkul değerlerdeki araçlar birlıği de oluşturulacaktır" dedi. Akbank, İstanöul vergi şampiyonu • Ekonomi Servisi - tstanbul'da 1996 yılı faaliyetlerinden doğan kazançlar üzerinden. en fazla Kurumlar Vergisi'ni Akbank ödeyecek. tstanbul Befterdarlığı'ndan yapılan açıklamada. Akbank 5 trilyon 715 milyar 249 milyon lirayia birinci sırada yer alırken. Boğaziçi Elektrik 4 trilyon 760 milyar 829 milyon lirayla ıkinci. Otosan da 3 trilyon 96 milyar 623 milyon lirayla üçüncü oldu. Geçen yıl 84 trilyon 40 milyar 917 milyon lira olan Kurumlar Vergisi gelirleri, bu yıl yüzde 158.4 artarak 217 trilyon 193 milyar 933 milyon liraya ulaştı. GOS ödemeleri başlıyop • ANKARA (AA) - Daha önce ihraç edilen "TEFE~6" gelir payı ödemeli 14. tertip gelir ortaklığı senetlerinin gelir payı ve anapara ödemelerine 16 Mayıs Cuma günü. 15. tertip senetlerin ödemelerine ise 20 Mayıs Salı günü başlanıyor. Söz konusu ödemeler Türkiye Iş Bankasf nın tstanbul'da Şişli-Yenicami- Rıhtım, Kadıköy şubelerinden. Ankara'da Merkez ve Yenişehir şubeleri ile Izmir. Adana, Gaziantep ve Mersin şubelerinden gerçekJeştirilecek. İki gelir ortaklığı senedinin bin liralık kupürlerine isabet eden gelir payı, 788 bin lira olarak saptandı. Bankacıların gizli faiz şikâyeti • ANKARA (AA)- Bankacılar son bir kaç aydır yoğunlaşan 'gizli faiz' uygulamasına karşı. Hazine'nin önlem almasını istediler. Şikâyet konusu olan gizli faiz uygulaması kapsamında, bazı bankalann tasarruf mevduatma uyguladıklan faiz oranlannda. paranın miktanna göre. ilan ertikleri oranın '3 ile 25' puana kadar üzerine çıkabildikleri bildirildi. Gizli faiz uygulamasının. özellikle Kurban Bayramı öncesi piyasalarda yaşanan sıkışıklıkla birlikte daha da arttığına işaret eden bankacılar. bunun nedeninin Hazine'nin gerekli önlemleri almaması ve yasal düzenlemeleri yapmaması olduğunu sövledıler. Önümüzdeki hafta yapılacak zirvede, Türkiye'nin AB üyeliği gündeme getirilecek Avrupa'da tam üyelik lobisiSEDA OĞUZ AB'nin genişleme sürecine ilişkin temel politikalannın oluşturulacağı Amsterdam ve Kopenhag toplantılan öncesinde Türk siyasetçileri, akademisyenleri ve iş dünyası temsılcilen Münih'te bir araya gelerek. Türkiye'nin tam üyeliğe aday ülkeler grubuna dahil edilmesi için lobi yapacaklar. 22-23 mayıs tarihlerinde EATA (Avrupa Türk Akademisyenler Birliği) tarafmdan düzenlenen konferans öncesinde yapılacak basın açıklamasıyla da, Türkiye'nin tam üyelik konusundaki tezleri Avrupa kamuoyuna duyurulacak. AB'ye üye ülkelerin hükümet başkanlannın Amsterdam ve Kopenhag'da. önümüzdeki ay içinde yapacağı toplantılarda: Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Macaristan'ın topluluğun yeni üye adaylan olarak açıklanması beklenirken. EATA'nın, Münih'te düzenlediği konferansta, AB üyesi ülkeleri Türkiye'nin tam üyeliği konusunda iknaya çalışılacak. "Avrupa'nın yeni siyasi, ekonomik ve stratejik mimarisi" konulu konferansın, AB'nin genişleme politikalannda Doğu Avrupa ülkelerine öncelik tanınması tezini savunan Almanya'da yapılmasının, Başbakan Helmut Kohl'e mesajlann konferansa katılacak Alman parlamenterler kanalıyla iletilmesi açısından önem taşıdığı belirtiliyor. Haziran ayında AB üyesi hükümet başkanları düzeyinde yapılacak toplantılar öncesinde düzenlenen konferansa Almanya'dan çok sayıda milletvekili katılırken Türkiye°den Bülent Akarcalı, Hikmet Çetin. Hasan Denizkurdu ve Cem Kozlu'nun katılımları kesinleşti. EATA Danışma Kurulu üyesi Ertuğrul Lzun, konferansta dile getirilecek Türk tezlerinin, Avrupa'daki 3 milyon Türkün uyumu için Türkiye'nin AB'ye entegrasyonunun gerekliliği ve Türkiye'nin tam üyeliği konusunda AB resmi görüşünün açıklanması konulannda yoğunlaşacağını belirterek şu bilgileri verdi: "2 milyonu Almanya'da olmak üzere Avrupa'daki 3 milyon Türkün uyumu için Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin sağlanması gereklidir. Aksi halde Türkiye 'Rusya-Çin-İran ittifakı' gibi farklı opsiyonlara yönelebilir. Münih konferansında. Fransa'nın ortak havuz yaklaşımı paralelinde, bütün aday ülkelerin üyelik kriterlerinin net olarak açıklanması yönünde AB hükümetlerine mesaj verilecek. AB, Türkiye'nin görünür zamanda üye olamayacağı yönünde net formül içermeyen yaklaşımı yerine. üyelik için diğer adaylarla birlikte hangi kriterlere uyması gerektiği görüşünü resmi olarak ortaya koymalıdır. Bu yaklaşım, Türkiye'nin bazı reformları gerçekleştirmesinde de katalizör olacaktır." Özel okul ücretleri milyara dayandıEkonomi Servisi - Özel okullardaki zammın ortalama yüzde 92 olarak belir- lenmesinden sonra velilere maliyeti 1 milyar liraya yükseldı. Özel Okullar Der- neğı Başkanı Dündar Lçar, yeni fiyat- lan oluştururken, İTO'nun nisan ayı iti- banyla yüzde 92'lik yıllık Tüketici Fi- yatlan Endeksi'ni baz alacağını belirtir- ken, bu orana aynen uymak zorunda ol- mayan özel okullann yüzde 85-105 ara- lığında fiyat belirlemelerinin beklendi- ğini kaydetti. Uçar. özel okullar üzerin- deki yüzde 50"ye varan vergi yükünün azaltılması gerektiğine de dikkat çekti. Zam oranma göre en yüksek fiyatı uy- gulayan Üsküdar Amerikan Lisesi'nin okul ücreti 858 milyon liraya yükselecek. Okul ücretlerinin yaklaşık yüzde 15' i tu- tarında olduğu açıklanan kitap, servis, gi- yim. yemek giderleriyle birlikte hesaplan- dığında. 1997-98 öğretim döneminde Üs- küdar Amerikan Koleji'nde okumanın maliyeti 986 milyon lirayı buluyor. Ay- nı şekilde Robert Koleji ve Koç Lise- si'nin ücretleri de milyara yaklaştı. Özel yabancı ve Türk kolejleri. okul üc- retlerine genellikle 5 taksit uygularken, geçen yılın en düşük özel okul ücretınin Bazı özel okullann velilere maliyeti ,. Toplam maliyet u s e (mifyonTL) ÜSKÜDAR AMERİKAN ROBERT KOÇ r~~*-i ALMAN \ _ J SAINT BENOIT / £ _ J \ NOTRE DAME SIOl/ f f f l Y DOĞUŞ / \ " ^ " J . KÜLTÜR x / j & B O Ğ A Z İ Ç İ ^ ^ ' ^ ^ Ç A V U Ş O Ğ L U ^ ^ . 986 929 929 610 662 617 715 "684 655 615 TARHAN ^ ^ ^ 5 9 5 'Fıyatlar, Ozel Okullar Derneğı'nın açıklaûığı yüzde 92 zarr, orar,na gore; yemek. servis, giyim ücretleri de dahıl edılerek oluşturulmuştur. 250 milyon lira olduğu göz önüne alın- dığında, bu yıl özel okulda okumanın maliyetinin diğer masraflarla birlikte as- gari 550 milyon lirayı bulacağına dikkat çekiliyor. Optik ürünlere 'garanti' tartışması Danıştay'da HÜLYAGENÇ Optik ürünlere garanti belgesi zorunlu- luğu. karara itiraz eden gözlükçüleri Da- nıştay'a götürdü. Optik ürünlerde garan- ti belgesi uygulamasına sektörün ve mev- zatın hazır olmadığı gerekçesıyle itiraz eden gözlükçüler. 100'ün üzerinde optik ürüne ilişkin standartı bulunan Avrupa ül- kelerinde bile garanti bel- gesi uygulamasına 1998'den itibaren başlanacağını ifade ediyorlar. Türkiye'de gözlük ve op- tik ürünlere yönelik TSE standardının bulunmadığı- nı vurgulayan meslek örgütleri, bu şartlarla garanti belgesi uygulamasına başlamanın büyük yanılgı olduğunu ileri sürüyorlar. Garanti belgesinin araç ve alet olarak ni- telendirilen ürünlerle birlikte verilmesi gerektiğıni öne süren gözlükçüler. gözlük ve optik ürünlenn gereç olarak nitelendi- rildiğini anımsatarak. "Aynca hangi par- çanın garanti kapsamına alınacağı, han- gisinin alınmayacağı bile bilinmiyor" diye konuşuyorlar. Bakanlığın herhangi bir uyum süresi tanımadan garanti belge- si uygulamasını eleştiren meslek örgütle- ri, "Optik ürünlerde garanti belgesi uy- gulamasının başlatılması için en az 6 aya ihtiyaç var*" dediler. Karann Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından Sa- nayi Bakanlığı'na ıtirazda bulundukları- nı açıklayan meslek örgütleri, olumlu bir cevap alamamalan üzerine karann iptali için Danıştay'a başvurduklannı bildirdi- ler. Avrupa ülkelerinde gözlü- ğe ilişkin şikâyetlerde hare- ket noktasınm standartlar ol- duğunu söyleyen Gözlük İmalatçılan Derneği Başkan Yardımcısı Rıza Gözlükçü, Türkiye'de optik ürünlere ilişkin standart- lar bulunmadığını ileri sürdü. Ürün ga- rantısi verilmesine kimsenin itirazının ol- madığını söyleyen Gözlükçü. "Tüketici memnuniyetini sağlamak için gerekli uygulamalar zaten yapılıyor" dedi. Garanti belgesi uygulamasının herürün için uygulanmasını arzu ettiklerini söyle- yen Tüm Fenni Gözlükçüler Derneği Baş- kan Yardımcısı Yücel Toksoy, mevzuatın ve sektörün buna hazırlanması gerektiği- ni vurguladı. ÇİFTÇİ DOSTU / SADULLAH USUMİ Buğday Bu Yıl da Vurgun Yedi B uğdayda bu yıl da ne yazık ki yüzümüz gül- meyecek. Türkiye'nin ambarı sayılan Çukuro- va, Marmara, Trakya, Ege ve kıs- men Orta Anadolu bölgelerinde daha şimdiden çeşitli hastalıklar belirdi. Birçok bölgede saplar köklerinden çürüdü. Adana ve çevresinde sarı pas, septorya, külleme türü hastalıklar büyük tahribat yaptı. Çiftçinin en çok korktuğu sarı pas ve kınacık de- nilen hastalık, bu yıl Aydın ilinde de görüldü. Trakya ve Anado- lu'nun birçok yerinde umut ke- silen buğdaylar biçildi ve yerte- rine yazlık ürünler ekildi. 1997 yılı ürünü buğday rekoltesinde yüzde 30 ile 40 arasında verim düşüklüğü olacağı tahmin edili- yor. Kaliteden ise hemen hemen umut kesilmiş gibi. Manisa, Aydın, Balıkesir, Bur- sa, Denizlı, Sakarya, Edirne, Te- kirdağ, Kırklareli yörelerinde ekim sırasında başgösteren kuraklık, ardından da don ve yağışlar, buğ- dayın gelişmesini engelledi. Şim- di bastıran aşın sıcaklar da tane- nin oluşmasını geciktirıyor. Özel- likle Manisa ve Aydın'da büyük tahribat var. Birçok tarlada buğ- daylann kurumaya başladığı göz- leniyor. Bursa ve Balıkesir'de ise köklerde mantarlaşmalar oluş- tu. Tecrübeli çiftçilerin verdiği bilgiye göre kış geç kalınca eki- len buğdaylar vaktinden önce yetişti ve gelişti. Arkasından da kış bastırınca buğdaylar dipten çürüdü. Ayrıca birçok ziraat odası baş- kanı, gelişigüzel ithal edilen ve- ya Türkiye'de hiçbir denetime tabi tutulmadan üretilen tohum- ların da hastalıklara neden oldu- ğunu ve kötü hava koşulların- dan çok çabuk etkilendiğini ile- ri sürüyor. Bu arada gene süne tehlikesi başgösterdi. Şu sıra- larda tanm il müdürlükleri ciddi çalışmalar yaparak süne olan yerleri tespit etmeye çalışıyor- lar. Ancak aşın sıcaklar sürerse Türkiye'nin birçok bölgesinde geçmiş yıllarda olduğu gibi, sü- ne her tarafta birden yaygınlaşa- cak ve önünü almak mümkün olamayacak. Nitekim Trakya, Marmara ve Orta Anadolu'nun birçok yerlerinde sünenin tespit edildiği bildiriliyor. Çiftçide panik başladı Sarı pas, mantar, septorya, külleme, çinko, kınacık ve süne gibi hastalıklar çıkınca, çiftçiler arasında tam bir panik havası esmeye başladı. Hemen hemen herkes gelişmeleri kuşku içinde izliyor. Durum gerçekten çok kri- tik. Diğer hastalıklann ardından süne de yaygınlaşır ve önlene- mezse verim düşüklüğü belki de yüzde 50'nin üstüne çıkacak. Geçmiş yıllarda Türkiye'nin buğ- Buğdaydaki hastalıklar çiftçiyi ürkütüyor. dayrekoltesi21 milyon tona ka- dar çıkmıştı. Kalite çok yüksek- ti. Her bölgede yetişen buğday- lar pırıl pırıldı. Un üretiminde ka- yıp noımallerin çok altındaydı. Bu güzelliklerin hepsi artık anı- larda kaldı. Ancak Turgut Özal ve Tansu Çiller hükümetlerinin tarımı dışlayan politikaları ve des- teklemekten vazgeçmeleri, za- manla hem rekoltenin düşmesi- ne hem de kalitenin bozulması- na neden oldu. Önceki yıl 17 ile 18 milyon ton rekolte ilan edilmesine rağmen. üretim 15 milyon tonun altında kaldı. Geçen yıl ise rekolte üze- rinde bir mutabakat sağlanama- dı. Bakanlık yetkilileri rekolteyi 15 milyon tonun üstünde açık- ladı ama, gelişmeler 13 ile 14 milyonu geçmediğini ortaya koy- du. Nitekim. milyonlarcatonek- meklik buğday ithal edilmesi, re- kolte ve kalitenin düşük olduğu- nu kanıtlamış oldu. Son günlerde yaşanan kurak- lık buğdayda ciddi biçimde teh- likeli olmaya başladı. Haziran ayının ilk haftasında Çukurova bölgesinde, haziran ayının son- larına doğru da Ege, Trakya ve Marmara bölgelerinde hasata gi- dilecek. Eğer önümüzdeki haf- ta içinde yeterli yağışlar olmaz- sa buğday tanelerinin içi de boş kalacak. Böylece sağlanan ve- rimin belki de yarısı sadece ka- buktan ibaret olacak!.. Bir deği- şiklik olmazsa, bu yıl tahmin edi- len buğday üretimi 13 milyon ton civarında. Tanelerin bir kısmı da boşçıkarsa. dünyadayıllarcata- rım ülkesi olarak tanınan Türki- ye, 5-6 milyon tondan daha faz- la buğday ithal etmek zorunda kalacak. Böyle bir sonuç Türk ekonomisi için felaket demektir. Çiftçi ilgisizlik kurbanı Ziraat Odaları başkanlannın görüşleri: Manisa (Nuri Sorman): "Çift- çi kaderine terk edilmiş durum- da. Hem yeterli verim alamıyor hem de ürettiğini değerine sata- mıyor. insaniara bıkkınlık geldi. Önce kuraklık, ardından don, buğdayları olumsuz etkiledi. Bir- çok bölgede saplarda kuruma oldu. Verim yüzde 30 civarında eksik olabilir. Ayrıca kalite de pek iyi sayılmaz." Aydın (Kemal Çetin): "Buğ- daylarpek sağlıklı değil. Sarıpas ve kınacık hastalıkları var. Yağış- lı ve ılık havalar buğdayın geliş- mesini engelledi. Ayrıca dene- timsiz ithal edilen veya Türki- ye 'de gelişigüzel üretilen tohum- lar kötü hava koşullarına karşı dayanıksız. Araştırma enstitüle- h iyi çalışmıyor. Sıkıntıyı çiftçi çe- kiyor. Başkalarından kaynakla- nan hatalann bedelini biz çiftçi- ler ödüyoruz." Tekirdağ (Şerif Baykut): "Te- kirdağ yöresinde de buğdaylann durumu pek parlak gözükmüyor. Kötü hava koşullan ürünü etkile- di. Kök boğazı veya külleme de- diğimiz hastalık verim ve kalite- yi düşûrecek. Tanm il ve ilçe mü- dürlüklerinin ciddi önlemler al- masına rağmen süne de çiftçiyi korkutuyor." Balıkesir (Ahmet Kahraman): "Bahar havası erken geldi. Ürü- nü etkiledi ve çabuk büyümesi- ne neden oldu. Arkasından kar bastınnca köklerde mantar oluş- tu. Verimiyüzde 30 civarında et~ kileyebilir." Bursa (Fuat San): "Buğday- lar çabuk gelişti. Kış bastınnca dipten çürüme başladı. Çok tah- ribat var. Ancak ithal edilen kali- tesiz tohumlann da hastalıklara neden olduğunu ileri sürenler çoğunlukta. Hatta yabancı ülke- lerin Türk tanmını bozmak için kasten kötü tohum sattıklannı id- dia edenler bile var. Destekle- menin kaldınlması, gübre, ma- zot gibi girdilerdeki fiyat artışla- rı tanm kesimini güç durumda bıraktı. insanlarımız tarlalarına değil, kendilerine bakamaz hale geldi." Denizli (Rıza Şen): "Buğday- lann kökleri soğuklann ardından mantarlaştı. Arkasından da sı- caklar bastırdı. Çevremizde çin- ko denilen hastalık buğdayda tahribat yapıyor. Bu yıl verim ve kalite oldukça düşük olacak." Eskişehir (Ismail Büyüksan): "Şu sıralarda başka yörelerde görülen hastalıklarbizdeyok. Sü- ne olabilir. Tabii o da çok tehli- keli bir hastalıktır. Ancak gerekli önlemleralındı. Süne ile ilgili ge- lişmeleri çok dikkatle izliyoruz. Bu arada, pahalı olduğu için bir- çok çiftçi gübre atamadı. Bu ne- denle verim ve kalitede düşme olabilir." Adana (Süleyman Girmen): "Geçmiş yıllarda olduğu gibi sa- rı pas, septorya ve külleme türü hastalıklaryöremizisardı. Sıcak- lar çöktü. Başaklar kurumaya başladı. Hem kalite hem de ve- rim düşük olacak." Edime (Ismail Bolu): "Buğday- da gelişmeler sevindirici değil. Önce kuraklık, ardından yağışlar ve kar bazı bölgelerimizde etkili oldu. Don tahribat yaptı. Buğ- day tartalannı. bozup pancareken- ler oldu. Tunca Nehri taşınca da pancarları seller alıp götürdü. Arazilerimizin bir kısmı hâlâ sular altında. Çiftçinin durumu neyazık ki bu yıl da çok kötü." • SSK genel kurulu Seçim için delegeler belirlendi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türk-lş'te toplusözleşme sürecinde başlayan, Genel Mali Sek- reter, Demiryol-tş'in Ge- nel Başkanı Enver To- çoğlu'nun dışlanmasıyla süren gerginlik SSK genel kuruluna yansıyacak. Türk-lş, sendikalann kaç işçi için üyelik aidatı öde- diğıni esas alarak SSK ge- nel kuruluna katılacak de- lege sayılarını belirledi. Türkiye İşçi Emeklile- riCemiyeti(TlEC)10de- legeyle genel kurulda tem- sil edilirken Türk-lş ve TlSK'ten 93'erdelege ka- tılacak. SSK Yönetim Ku- rulu'nda Türk-lş. TİSK ve TlEC'i temsil eden 3 kişi de doğal üye sayıla- caklar. Ankara'da 26-27 hazi- ran tarihlerinde toplanacak SSK genel kurulu için de- legelerin belirlenmesi Türk-lş'te tartışma yarat- tı. RP'ye yakın olduğu ileri sürülen Sağlık-lş Ge- nel Başkanı Mustafa Ba- şoğlu, 4792 sayılı SSK Kuruluş Yasası'mn 12. maddesine göre. genel ku- rula bütün işkollarından eşit sayıda delegenin ka- tılmasının öngörüldüğü- nü belirterek kendilerine az delege ayrıldığını söy- ledi. Başoğlu, Türk-lş Ge- nel Başkanlığı'na bir ya- zı göndererek konunun yasa çerçevesinde ince- lenmesini istedi. İŞÇtNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Medya İki Holding mi? Hürriyet'e düzenlenen silahlı saldırıyı yapan Hü- seyin Vuran'ın akıl hastalığına ilişkin önceden ra- porlu olması, olayın önemini hafifletmiyor. Tam ter- si ağırlaştırıyor. Nasıl bir örgütlülük söz konusudur kı arka ar- kaya yaşanan bu türden saldırıların sahipleri hep akıl hastası, sadece ve sadece haberlerden etki- lenip eylemlerini tek başına yapan kişiler oluyor? Kamu vicdanı artık birinci dereceden olmasa da asıl suça azmettirenlerin, suçluların Çiller-Erba- kan ikilisi olduğunda yeterli kanaat sahibi bulunu- yor. Koltuk, iktidar için yapmayacakları şey olma- yan ve yapıştıklan koltukları kolay kolay bırakma- yacakları bilinen ikilinin, şimdilerde besledikleri çoğu şeriatçı bir kısım gazete ve televizyon kanal- ları dışında, medya ile gerçekten başları belada. Uzlaşma umudu kalmayınca da öfke ile saldırı yo- lunu seçmiş durumdalar. Ölçüleri olmadığı için de gerçekten her şeye zarar veriyorlar. Onlarınki "vuruşa vuruşa çekilme" değil, bal gi- bi de "yakıp yıkarak, yağmalayarak, her şeye zarar vererekçekilme"slra\e\\s\ oluyor. iktidarda kaldık- ları her gününün, "ülkede boyutları giderek ürkü- tücü ölçülere varan kutuplaşma, düşmanlık yarat- ma, onanlmaz toplumsalyara açma" anlamına gel- diği için, medyanın onlara karşı açtığı savaşın ya- nında olmak gerekiyor. Elbette ikilinin hoşuna gitmeyen yayınları nede- ni ile hukuk dışı saldınlara hedef olan medyanın ya- nında olmak da bir basın özgürlüğü, demokrasi, hukuk devletine sahip çıkma sorumluluğu oluyor. Ancak bu noktada medyanın yüzde 70'inden faz- lasının sahibi iki holdinge bağlı gazete ve televiz- yon kanallarının yönetimleri ve çoğunluk yazarla- rının çizmeye çalıştıkları bir görünümün ve ulaş- mak istedikleri kimi sonuçların da yanlışlığını gör- mek koşulu ile. İki holdingin yöneticileri ve yazarları, Çiller ve Erbakan'a karşı verilen demokrasi, hukuk devleti savaşımının, her şeyin tek başına sahipleri imiş gi- bi davranma eğilimindeler. Bu ikili, en çok asker- lerin baskı gücü ile, nasılsa gitmelerine kesin gö- zü ile bakılan bir aşamada, birazcık ucuz bir kah- ramanlığa oynuyorlar gibime geliyor. Varsın kah- raman olsunlar ama, devleti, siyaseti yönetme per- vasızlıkları ile üretecekleri çözümlerin gerçekten de- mokratik, ülke çıkarlarından yana olacağı yolun- da kişisel ciddi kaygı ve kuşkularım var. Örneğin, onların önemli bir çoğunluğunun gö- zünde, işi bitmiş, "Kemalistlenn, dinozorların"top- landığı Cumhuriyet gazetesi ve daha çok sol çiz- gideki yayın organları, o tarihlerde henüz bir ikti- dar ortaklığında buluşmamış Çiller ve Erbakan'ın bütün yaptıkları, ideolojileri ve kişisel ahlak zaaf- ları ile yol açtıkları zararların üzerine giderlerken on- lar önce Çiller'in, sonra Erbakan'ın iktidara geliş yollarını açtılar. Bugün yaşadığımız sonuçta suç paylarının he- saplaşılması noktasında değiliz, ancak basın öz- gürlüğü, demokrasi, hukuk devleti savaşımının tek başına kahramanları ve bedel ödeyen rollerdeki ta- vırları biraz ayıp oluyor. Devlet içindeki çeteler, hu- kuk dışı iktidar uygulamaları, devlet terörünün, şe- riat savaşımının bayraktarlığını yapan, en çok be- del ödeyen sol ve kimi bağımsız basının başına ge- lenlere karşı hep duyarsız kalmış büyük medya, şim- di kendileri saldırıya uğrayınca, kendi çıkar çatış- masında, ikiliye karşı savaş ilan ediyor. . Asıl kişisel kaygı duyduğum nokta ise sorunu, çatışmayagirdikleri ikiliyi götürmekle sınırlı görme- leri. Bu uğurda demokrasi, hukuk devleti, çağdaş yaşam kaygısı taşımadan, aynı türden iktidar ya- pılanmaları ve oluşumuna çanak tutmaları. Bir gün Çiller'i iktidar yapmış Erez takımını, bir başka gün Menderesformülünü, Fethullah Hoca'nın kadro- sunu kurtarma kaygılannın peşinde.. birbirinden sağ- lıksız reçeteleri topluma pompalayıp duruyorlar. Basının saldınlara karşı dayanışması niteliğin- de önceki gün Valiliğe düzenlenen yürüyüşün ha- berlerinde bile benmerkezci bakışlarının yansıma- sı vardı. Ikitelli'deki çalışanlannın işten ayrılıp araç- larla getirilmesi istenmediğinden, sadece ünlü yö- netici ve yazarları ile katıldıkları yürüyüşte çoğun- luk TGS'nin üyeleri Cumhuriyet ve Anadolu Ajan- sı çalışanları iken, örneğin atv, haberlerinde TGS'nin adını bile kullanmayı belli ki içine sindirememişti. Ama işkolu ile ilgisi olmayan DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak'ın, ikiliyi iktidardan götürmek üze- re gerekirse greve gidecekleri sözleri, önemli ha- ber sıralamasında yer alıyordu. Yine bir hafta önce uluslararası basın örgütleri ile TESEV'in organizasyonunda düzenlenen, fi- nansmanında ortak katkıda bulundukları toplan- tılarda, medya adına tek bir farklı sesin olmayışı da basında tekelcilik anlayışının çarpıcı bir sergi- lemesi değil mi? Başına yönelik saldırıların, nereden gelirse gel- sin, kime gelirse gelsin, demokrasinın özüne yö- nelik saldırılar olması nedeni ile hep birlikte. var- güçle karşı çıkmaya "evet", ancak düzen ve çıkar- lar adına bir başka egemenliğe, medya gücünü elin- de tutanlara teslim olmaya da "hayır". Ne yazık ki demokrasinın sağlıklı işlediği. tekel- lere yönelik yasal önlemlerin alındığı, siyasi parti- lerin güçlü ve ilkeli olduğu gelişmiş ülkelerde bile, medyayı elinde tutan büyük güçlerin toplum çıkar- larına aykın şekilde toplumu yönlendirmeleri, hâlâ yaşamsal ve toplumu tehdit eden en önemli güç ve sorun olarak duruyor. PLASTİK İNŞAAT MALZEMELERİ A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANUĞINDAN ORTAKIARIMIZA Şirketimizin 31 Man 1997 tarihinde yapılan Ortaklar Olağan Genel Kurul Toplantısında 1996 yılı dağmlabilir kanndan ortaklara %53 oranında (212.000.000.000 TL.) nakit temetni dağıtılmasma, temettü ödemelerınin 30 Mayıs 1997 tarihinden itibaren yapılmasına karar verilmiştir. Ortaklanmıza %53 oranında nakit temettü ödemesi 1996 yılı kar payi kuponlan karşüığında 30 Mayıs 1997 - 30 Haziran 1997 tarihleri arasmda aşağıda adresleri belirtilen Demirbank Şubelerinden 1 Temmuz 1997 tarihinden itibaren Bestekar Şevki Bey Mah. Enka II. Binası Kat: 2 Balmumcu/Beşıktaş/İSTANBUL adresindeki Şirket Merkezınden yapılacakur. Sayın ortaklanmıza saygj ile duyurulur. BAŞVURU ADRESLERİ DEMİRBANK T.A.Ş. MAÇKA ŞUBESİ Abdi İpekçi Cad. No: 79 Maçka 80200 Tel: (0212) 225 03 23/24 ANKARA ŞUBESİ Sımon Bolivar Cad No: 5 Çankaya / ANKARA 00690 Tel: (0312) 440 30 10 KADIKÖY ŞüBESİ Zûhtü Paşa Mah. No: 78 2/3 Kıaltoprak 81090 Tel: (0216) 414 53 00 İZMİR ŞUBESİ Gazi Bulvan No 63/B İZMİR 35210 Tel (0232)489 26 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear