23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 1997 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Şapkalı Jan da mutsuzlar arasında"Belçikalı Pit, taşuna şirketini aradığında evini taşmak için neden uzuniuğu en az yirmi metre olan kanryon istemiş? Çünkü, Pit'in babçesini suladığı hortumun uzuniuğu yirmi metreymiş, de ondan_" Amsterdam'da bir kafe bardaysanız. Hollandalı dostunuzun peş peşe anlattığı ve bizim Teme!"in yerine koyduğu Pıt'ın serüvenlenni değil. tam bir ırklar mozaığı ülkesindeki bütün azınlık göçmenleri aşağılayarak gırgıra alan fikralan önce saşkınlıkla dinleyebılirsiniz. Sonra ıçten ıçe kızmaya başladığmızda Hollandalı dostunuzun Hollandahlann cımriliklerini tiye alan fıkrasıyla kahkaya boğulurken uygar olmanın. insanm kendisiyle de dalga geçecek çizgiye gelmek olduğunu düşünürsünüz: "Bir Hollandalı uçakla Hollanda'nın üzerinden geçerken aşağıdaki ülkenin Hollanda olduğunu. kullanılmış ruvakt kâgıtiannın kuruması için çamaşır iplerine asılmış olmasından anlar." Hollanda'yı ılk kez görüyorsanız, üstelik geri kalmışlığı "getişmekte olan" kavramıyla gizleme kurnazlığıyla övünülen bir ülkedenseniz. aşağılık duygusunun gelgitlerinde yaşayacağınız şaşkınlıklar sonucu, abandone olmuş boksör gıbi çevTenize bel bel bakarsınız. Şaşkınlığınız -Hollanda'daki Türklerin tanımıyla- "camiciler" tarafindan Amsterdam'a cami yaptırmak için yolunuz "Bir dakikamzıricaedebüir mi>irn"le kesildiğınde havaalanında başlar. Böyle şaşkın şaşkın bakarken neler görülmez ki ... Hangı gözle bakarsanız bakın. ülkenizin son yıllarda gıtgide çirkinleşen. mevsimsizleşen, korkutan yüzûnü görürsünüz. HTİB (Hollanda Türkiyeli fşçiler Birliği) Genel Başkanı Naci Demirbaş'ın dediği gibi ülkemizin hiç de kısa sayılmayaeak bir süre çok partili parlamenter sistemle yönetilmesine karşın demokrasiyı bir türlü kurumlaştıramadığını. temel ınsan hak ve özgürlüklerinın hem yasal hem de toplumsal ahlak açısından güvenceye alınamadığını. işkence ve kötü muameleyı bitıremediğinı, anayasasında yazılı olmasjna karşın laikliği sosyal. hukuki. sıyasi ve felsefı anlamlarda sağlam temellere oturtarak bir yaşam biçimi, bir toplumsal sözleşme haline getiremediğini A M S T E R D A M ÇETİN YİĞENOGLU görürsünûz. Bu duygularla çevrenıze baktığınızda koloni yaşamının cenderesinı kıramamış bir Ali Kalkancı özentisi camiciyle haremi "Fadimegülerden Turkish Ninja" kılıklılann yitmemek için el ele, gruplar halinde yürümekte olduğunu görürsünüz: üzüntünüz katlanır. Ancak bir başka ortamda çağdaşlığı, uygar çizgiyı yakalamış, ama Anitalaşmamış Olcay'lan. Ayfer'leri,; Willemleşmemiş Naci'leri. Levent'leri. görür, bıraz rahatlarsınız. Sonra ülkenizdeki mutsuzluğun. kaygınm. korkunun temelindeki bağnazlık, hödüklükler yüzünden kaçınlan fırsatlar nedeniyle yiten, yok olan yaşamlan, ıskalanan güzellikJeri düşünür. kahrolursunuz. Sonra yine düşünürsünüz ve bulursunuz ülkenizdeki mutsuzluğun temel nedenini... Bunun adı yoksunluktur. Bakışlannızı üç yüz altmış derece çevirdiğinizde gördüğünüz Hollanda'ya imrenir kahrsmız bu kez. Ve hemen BM'nin '96 raporuna göre sosyal ve kültürel olanaklar açısından dünyada yaşanacak en iyi üç ülkeden bui seçılen Hollanda'nın sadece laleler ve yeldeğırmenleri diyan olmadığını kavrarsınız. Fjzikı alt ve üstyapının tamamlandığı, her şeyın planlı olduğu hemen dikkatinizı çeker. Sosyalizasyon sürecinin başanyla sonuçlandınldığı. insanlarda gelecek kaygısının olmadığı, mutlu bakışlardan yansır. Ancak yaldızını kazıymca o mutlu bakışlann ardmda değişık bir mutsuzluğu görürsünüz. Bu kez. bir kez daha şaşınrsınız "Nasıl olur bu?" diye... Toplum olma bilincıyle bütün sorunlan çözeceksıniz. Cst düzeyde bir demokrasiyi kuracak, sosyal sorunlan aşacak. toplumsal refahı gerçekleştırecek. bireyin özgürleşmesini sağlayacaksmız, sonra da mutsuz olacaksınız. Bunun nedeni de doygunluktur. Evet. Hollanda'da kaldınmlarda insan pısliğı bulamazsınız. ama her an için bir köpek kakasıyla kay- kay yapabilirsinız... Işte o köpek. sokaktaki adamın, yani Şapkalı Jan'ın köpeğidir. Yaru toplumsal sorunlan bırlikte çözme becerisinı göstermiş, ama daha sonra "ben" duygusunu alabıldiğine geliştirmiş birinin köpeğidir. Benim köpeğım. benim evim gibi yaklaşımlann yaşam biçimini oluşturduğu Hollanda'da Hollandalılar, yarattıklan "bireyselliğin yalnjzüğTnda mutsuzluğu yakalamışlar lşte bu yalnızlık, Şapkalı Jan'ın mutluluk arayışında getırmiş mutsuzluğu... Jan şu günlerde demokrasinin işleyişinden hoşnut değil. Kendisinin pek de adam yerine konulmamasından yakıruyor. "Kararlan siz alıyorsunuz. Biz figüramz" dıyor. ama ne istediğıni bılmediğı için somut eleştıriler de getıremiyor. Başkalanyla da kendisiyle de dalga geçse "mutsuzluk kaderi"nı yaşamaktan kurtulamıyor. Hani, bız derdimize yanarken Şapkalı Jan'ın durumunu görünce ısteT istemez insanm usuna şu sözler gelıyor: "Buhnuş da bunuyor_" Iki türkü arası banal bir seceM O S K O V AHer an çılgınlaşabıleceğmı hissettiğım mahzun görünümlü Moskova gecesinde, şık bir arabanın içinde eskı kederlen dağlayan bir şarkı çalıyor: "Beni burada arama anne, / Kapıda adımı somıa. / Saçlanna yıldız düşmüş, / Koparma anne, aglama.." Az önce lyiydik. Az sonrasıyla ılgili tahmınımız de ıyı. Nasıl oldu da yumuşak gecenın böğrüne Çelık'ten bir Şafak Türküsü gırdi? .Dört kişıyiz. Moskova da bir kadın, dört Türk Dıreksıyondakı arkadaşımız bıze "keşfedilmemiş bir biraa" vaat ettı. Muhalefetımız yok. Keyfîmiz yennde. Dennlere dalmamız da mümkün. Yüzeyde kalıp pupa yelken ılerlememız dc.Garsonun gösterdiğı yen fazla beğenmesek de ıtiraz etmiyoruz. Orta yaşlı sarhoşça bir adam, yanındakı ilk bakışta fazla alımlı bulmadığım kızla konuşmakla yetinmeyip yenı sohbet ortaklan ararcasına çevreye bakıyor. Kısa bır tereddütten sonra şerefımıze kadeh kaldınyor. Içkı, aradaki mesafeyı kısaltıyor. Rusya'da en kolay dostluklar böyle kurulur ışte. Ve en kolay böyle bozulur. Adamın gıysılen pahalı. Bırkaç saat sonra yüklüce bir hesap öderken , ,,-. ,,. göreceğımız cüzdaaı da kalın. Ama elleı^>w ,-, nasırlı. parmaklan in ve tırnaklan "ebedi olarak" kirli. Belli kı son yıllarda "voliyi vurmuş". Durmadan kadeh tokuşturma alışkanlığı ise cüzdanının boyutlanndan çok daha eski bır özelliği olsa gerek. Yanmdaki uykulu bakışlı kız, Rusça gıbı zor bır dilı nasıl öğrendığimı soruyor. Bu soruyu ciddı yanıtlamak artık yoruyor benı. "Bütün eşlerim Rus idi" dıyorum. Kızın uykusu dağılıyor. Gülünce aslında gayet güzel bır kız olduğuna dıkkat edıyorum. Adam kırlı pençelenyle kızı kendine çekiyor Ben kızla söyleşme isteğımi bastınp adama katlanmaya devam ediyorum. Az sonra adamın ılgısi, öbür yanımdakı esmer güzelme takıhyor. Dagarcığındakı o banal sözlen. belkı de ılk kez bır Türk kadınına harcamanın neşesiyle arkadaşımızın şerefıne kadehler kaldınyor. Üstelik benı çevırmen olarak kullanıyor. Sonra "mekteptekT Ingılizcesini hatırlayarak kadın arkadaşımıza "özel yakınlık" göstenyor. Ben de HAKAN y311 "11 ^2 >a ln l z kalan güzel kızla AKSAY s o n D e tı koyulaştınyorum. Adam durumu gördüğunü bellı etmekten gen durmasa da. bu kez hoşgörülü davranıyor. Kadın arkadaşımız sabırla adama dayamyor. Yanımdakj kız. adama parasal olarak bağımlı olduğunu bellı edıyor. Bana artık banal gelen konuşmalanmı "oldukça ilginç" bulduğunu söyleyerek benı telefonunu verme vaadıyle "ödüİlendiriyor." Saçma bır tutuklukla adamın önünde vazmaktan kaçınıyoruro. "Söyle bakayım. belki ezberlerinT dıyorum. Kız unutabıleceğımden sankı kaygı duyarmış gibi yapıyor. Bır ara ben arkadaşlarla söyleşıye dalınca kız tepkı gösteriyor. Tek başma dansa kalkıp cesur bır ntım rutturuyor Bardakı herkesın ılgısını çekiyor. Ara sıra bızım masaya acımasız şuh bakışlar fırlatmasına karşın. ıçımden geçen tepkılerden hangısını seçmem gerektığı konusunda kararsızım. Adam bızim arkadaşı anık ıyıce rahatsız edıyor. Kız dansı bitınp yanıma oturuyor. Ben güzel dans ettığıni söylediğimde "Bil bakalım kimin için dans ettim?" dıyerek çapkın bırbakış savuruyor. Bu durumlardakadinlann . tuzağına düş.meden sessızce gülüm*eırjçk gerektığini bıliyorum. Amacının yurtdışında yaşamak olduğunu söyledığinde sanki güzelliğınden bir şeyler kaybedıyor. Arkadaslanm artık kalkmaya hazırlanıyor. Kırk yıllık dostlar gibi öpüşüp aynlıyoruz. Kız adamın görüş alanının dışına çıkarak telefonunu aklımda tutup tutmadığımı denetliyor. Adam bızım arkadaşın elını öpmeye çalışarak son ataklardan medet umuyor. Arabava biniyoruz. Dedıkoduya dalıp gidıyoruz. Arkadaşlanm kızm numarasını soruyor. Ser venp sır vermıyorum. Güluşmeler arasında bır el teybe uzanıyor. Her an çılgınlaşabıleceğinı bıldiğım sınsı bir Moskova gecesinde, şık bir arabada eskı hüzünler parlıyor: "Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok / Gülmek. umut etmek, özkmek. / Ya da mektup beklemek / Gözteri yatınp ıraklara..." Allen Ginsberg öldü Beat kuşağının iinlii şairi AUen Ginsberg, dün 70 yaşında karaciğer kanscrinden öldü. Bir dönemin en önde gelen temsilcilerinden olan Ginsberg, 1965 yılından kalma bu fotoğrafta, esrar kullartrmının vasaJlaştınlması için düzenlenen bir protesto gösterisinde görülûyor. Nen Vork'un ünlü Greenwich Vlllage'ında düzenlenen protestoda Ginsberg ve arkadaşlan. "esrar, alkolden daha ucuz ve sağlıkir." esrar gerçekliği kamçdıyor" türünden pankartlar taşıyorlar. Ortadoğu banşı 'ya da olmayacak duaya amin' "Ortadoğu'da banş sûreci" tanımlaması, "post modern" dünyada bile daha uzun yıllar yalnızca iyi bir temennı olarak kalmaya devam edecek anlaşılan. Musevisi, Filistinlisi, Hıristiyanı, Müslümanı, istisnasız herkes. ama herkes banşın gelmesini istiyor; ne var ki kımse. ama kimse banşın geleceğine inanmıyor. Banş. Ortadoğu'da Godot'yu bekler gıbi bekleniyor. Filistinlilere göre Netanyahu hükümetinın ışgal altındaki topraklarda bulunan Doğu Kudüs'teki Cebel Ebu Gneym'ı Yahudi yerleşimine açma karan, bu topraklardan Arap nüfusu tümden sürmek için yıllar yılı uygulanan politikalann, dünyanın da gözüne batan bir halkası. ama ne ilk ne de son halka... Akko. Hayfa limanına bakan küçük bir Arap kasabası, en azından şımdilik öyle. Labirent sokaklanyla. sokaktara döşenmiş. kimbılir kaç yüz yıldır gelen geçeni ağırlamaktan yorgun düşmüş taşlanyla, öteki pek çok Arap kasabası gibi Israil'e gelen tunstlerin uğrak yerlerinden. Akko, Musevilerin, ,\raplara ait evleri satın alarak şehrin nürus yapısını yavaş yavaş değıştırdiği yoksul Arap kasabalanndan biri. Bu küçük balıkça kasabası. belki bir süre sonra restore edılmış evlenyle bır a kiç" kasaba olacak. TEL AVİV ÖZGÜR ULUSOY Haçlılar'ın uğramayı ihmal etmediği, Osmanh'nın uzun süre konakladığı, Julius Sezar'ın, Marco Polo'nun gelip geçtiği Akko'da, el-Cezzar Han'ında konuştuğumuz Filistinli. "lyi para veriyorlar. AJvko halkı yoksul, yapacak bir şey yok" diyor. Israil'de Museviler, yoksul Araplann turistlere çekici gelen görmüş geçirmiş evlerinin aksine, tek kusuru dış görünüşü olan rahat, modern evlerde oturuyor. Ama ederinin çok üstünde para ödeyerek, Arap bölgelerinden ev alanlann sayısı giderek artıyor. Tıpkı Akko'da, Tel Avi\ 'in bitişiğindeki Caffa'da, ülkenin kuzey kesiminin büyük bir bölümü Celile'de olduğu gibi Doğu Kudüs'ü ise duymayan kalmadı. Doğu Kudüs'teki son gelişmelerle ilgili biri kız, öteki erkek, iki çocuklu bir Musevi anneye görüşlerini soruyoruz. İsrail'de kadmlar da askere gidıyor ve Israilli anneler, artık en azından kızlannm askere alınmasını gerektirmeyecek bir ortam istiyor. Ama nasıl? tşte aldığımız yanıf. "Ben askerlik yapbm. şimdi kızım askerde, telefon çaldığında > ürcğim bop ediyor, kim ister böyle yaşamayı. Benim toprakta gözüm yok, ama bir yeri verdiniz mi arkası gelecek, şurayı burayı da isteriz diyecekler, bunun sonu yok." Yanı?.. Tektannlı dinlerin doğum yen Ortadoğu'yu Tann unuttu mu bilinmez, ama banşın hatırlamadığı kesin. Ortadoğu'da banşı istemek, bölgenin kutsal karakterini de göz önüne alırsak, "Olmavacak duava amin demek". Kentler ve insanlar BUDAPEŞTE MEHMET MESÇİ Varşova ve Budapeşte. Chopin'in valslerini gölgeli sokaklarda, tükürükîü ıslıklanyla türkülendirenlerden uzaklarda. karanlıklara ve koyu renklere nazaran epey güneyde, yakışıklı Macar piyanist gölgelerde oturuyor. ,\kşam vereceği konserde ıslık dışı tempolarla. birbmnden nefıs valslenn dramatik. melankolık tozlannı kuvvetle üfleyecek ve arabasına atladığı gibi köşkünün yolunu tutacak. Siena ve Budapeşte. Sekiz yüz senelik kiremitleri yalayan, dondurma kokulu, kahverengi rüzgânn, yaratılmış belki en güzel meydana dokuz koldan sızdığı terrakota kasabadan uzaklarda, dondurmasmın keyfini çıkaran kız arkadaşına bakan Kovacs Miklos rüzgânn kaldırdığı tozlar yüzünden gözlenni kısıyor ve dondurmalanan rüzgânn dineceği anı bekliyor. Edinburgh ve Budapeşte. Şişelerdekı yerel viskilerin müşterileriyle aynı sokaklan paylaşmaktan bıkmış usanmış, gaydalardan, kuzey yerleşım alanlannın doğasından hayatı boyunca uzak durması gerektiğıni öğrenmiş genç yabancmın bastığı nemli yoldan uzaklarda; heykelli tiyatronun bulvarındaki meyhanede gece. Macarlann köylerden aşırdıklan lacıvert şarkılarla devam ediyor. Meyhanecinin küplere daldırdığı şarap kepçesı boca oluyor bardağına çingenenin. Çingene inanılmaz bir nefes çekiyor tütün çubuğundan. Dumana boğuyor üç kunış etmez. kendı halinde kemanı. Bır yudum alabilmek için şaraptan. kavnyor örümcek parmaklanyla bardağı. Sonra dayak yiyor. Eşekler sudan çıkıp üzennde tepınıyorlar. Murcıa ve Budapeşte. Juan Francisko yaşamını ve Tannsını seviyor. Her horçata yudumundan, her lomo diliminden sonra "Gracias a la Vlda" diyeceği geliyor. Amatör kemancı Marcial Pico'nun bannda -karanlık basınca- keyıften ölecekmiş numaralan yapıp kansmı sevindinyor. Daha uzaklarda. kanstndan, arabasından. köpek kokulu mahallesmden nefret eden Honath Zoltan. kendisini yıkıma adım adım yaklaştıran laboratuvannda kurtuluş çarelennı düşünüyor. Kafasma Nobel'i koyuyor. ama aynı kafayla tuvalettekı aynayı parçalıyor. Parasını ödetıyorlar ve deli diyorlar. Çılgın demek akıllannın ucundan geçmıyor. Prag ve Budapeşte. Onemi geçmişte kalan küçük adam, kukla tıyatrosuna gırer girmez komünist kuklalan hatu"lıyor. Rejim yıkıldıktan sonra, bayramlarda dans eden. ürkütücü suratlı kuklalan gözlerinı alamamacasma seyTedıyor. Cadılann köprü başlannı tuttuğu. büyüleyici mahaMertin parah müz-ık kutusu gıbı çalışan sıyahlı. grih, tozhı kilisesınin önünde kuklalar üzerine sıçrarken, Rozsa Jenö. terler içinde gözlenni açıp yatağından fırlıyor. Komünist Partısı'nden atıldığı. ardından Kukla Tiyatrosu Müdürlüğü'nden şutlandığı günlerde mutluluğunu yoğunlaştıran nedenleri birer bırer belleğinden sıyırıyor. Odasmda kentin dört köşesıne dağılmış heykellerin nefıs fotoğraflan. Rozsa Jenö gülümsüyor. Resimleri Eva küçükhanım çekiyor. Bir gün ucuz kamerayı köprüden nehre bırakıyorlar. Jenö ve Eva küçükhanım o gece ve sonraki bırkaç gece ne kadar yetenekli olduklannı fark ediyorlar. Belfast ve Budapeşte. Opera binasının da bombadan nasibini aldığı kentte tuhaf bir canlılık var. Çığırtkanlar çığırtıyor. Publardaki fotoğraf yığınlanndan gözlerini alamayan var, dedikodulardan kulaklannı kaçıramayan var. Bombalanan, dınamıt kokan. galaktik, askerlenn kaleleriyle korunan deniz kıyısı kentinde öte yandan tuhaf bır sessizlik, ölümcül bir sessızlik var. Otobüs dağlık banliyöye azar azar yaklaşırken. büy ükbabalann ağzını bıçak açrmyor. Babaanneler derinleşmiş, koyulaşmış gözlerinı yoldan koparmıyor. Masalsı. masalcı. haçlı kolyeli genç kadınlar bu sessizlikten. bu koyuluktan, dennlikten sökün etmek. meydandaki çığırtkanlan peşlerine takarak tuhaf kentten kaçmak istıyorlar. Birkaç bin kılometre uzakta yaşlanmak üzere Budapeşte'ye gelen Irlandalı. yazın güzellığinden dehşete kapılıyor. Havadakı kokulardan. ıçtiği kahvelerden hiçbıri çocukluk anılannı çağnştırmıyor. Iskoçya'da tanıştığı hırçın kızın izını sürerken. ondan başka birine de seve seve. rahat rahat âşık olabileceğini hissediyor. "Yeter Id, Macar olsun" diyor luz kardeşine yazdığı mektupta. LULEBURGAZ ASLIYE HLKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1995 1135 Davacı Güven Sigorta AS vekili tarafindan davalı Murat Kocaoğlu aleyhine açılan tazmınat davasının yapılan açık durusması sırasmda \ enlen ara karan uyannca. Lüleburgaz ilçesı Karaağaç köy'ünde mukim davalı Murat Kocaoğlu adına çıkanlan tebligatlann köyde olmamasından bahisle ıa- de edildiği. Cumhuriyet Savcılığı marifetıv le adres tahkiki yapılmış, adresı tespıt edilemedığinden mahkememızce 28.5.1997 günü saat 9.00'da yapılacak duruşmaya bizzat gel- mesı ya da kendinı bır vekılle temsil ettirmesı, gelmedığı takdırdeHUMK'nm 213' üncü maddesi uyannca y okluğun- da dunışma yürürülüp karar venleceği hususu davetne ye- rine kam olmak üzere ılan olunur. 21.3.1997 Basın: 13054 FETHİYE KADASTRO M4HKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1996/104 Davacı Hasan Şımşek vekilleri Av. Alı Bergamah ve Av. Bayram-Türkmen tarafindan davalı Hasan-Karan ve Hazine aleyhme mahkememize açılan ve Yanıklar Köyü Esenli (Gölcük) mevkıinde kain 7 ada, 264 ve 265 par- sel sayılı taşınmazlarla ilgili kadastro tespitine ıtiraz da- vasının duruşma ara karan uyannca: Davalı Hasan Ka- ran adına çıkanlan ve dava dilekçesi ıle duruşma günü- nü ıçeren tebligatın adres yetersızliğı nedeniyle teblığ olunamadan gen çevnldıgı. kolluk aracılığı ile yapılan araş- tırmalar da sonuçsuz kaldığından, ılanen teblıgat yapıl- masına karar verilmış olmakla; 16.4.1997 günlü duruş- mada mahkememızde hazırbulunması, varsa savıınma ne- den ve kanıtlannı sunması. aksı takdirde yargılamanın yok- lugunda yapılıp sonuçlandınlacağı hususunun 7201 sa- yılı Teblıgat Kanunu'nun 29. maddesi gereğınce adı geçene ilanen tebliğıne, Yayın tanhınden ıtıbaren 15 gün sonra teblığ edılmış sayılacağı ılanen tebliğ olunur. 14.2.1997 Basın: 11907 TOKAT SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 996/939 Tokat Merkez Kabatepe Köyü nüfusuna kayıtlı olup Tokat Yeşihrmak Mahallesi Mehmetçik Sokak No: 20'de mukım Ahmet ve Ayşe'den okna 1935 D.'lu Meh- met Bilmez Tokat ili Merkez Çağgölü Mahallesi paf- ta 32, ada 381, parsel 117 numarada adına kayıtlı evi- nin tamammı Emin ve Fırdevs'ten olma 1930 D.'lu To- kat Artova Taşpınar Köyü kütük 11 l'de nüfiısa kayıtlı Dürdane Yılmaz'a vasiyet ettiği. dığer mirasçılannın tespit edilemediSinin ilan edilmesine. Basın: 3814 DİYARBAKIR 3. ASLİ\T HUKüK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1996/48 DSİ Genel Müd. adına vekili Av. Havva Inan ve Av. Selahattin Şıray, davahlar Mehdi Kaya ve arkadaşla- n hakkında açılan tecavüzün önlenmesi ve yapının yı- kılması davasının ahnan ara karan uyannca; Diyarbakır Dokuz Çeltik Köyü'nde oturur, davah- lar Süleyman Salih ve Mehmet Salih'e duruşma gü- nünü havi tebligat çıkartılmış, çıkartılan tebligata da- vahlann adreslerinden aynldığının, tanınmadığının bildirilmiş, mahkememize tebligat bila tebliğ iade edilmiş, yapılan zabıta araştırmasında da tebligata ya- rarlı adresleri tespit edilemediği anlaşıldığından, Adı geçen davahlar Mehmet Salih ve Süleyman Sa- lih'ın 15.5.1997 tarihindeki duruşmaya gelmesi, gel- mediği takdirde duruşmaya devam olunarak karar venleceği tebligat yerine geçerli olmak üzere ilan olunur. Basın: 12128 KAYSERİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1996/150 Davacı Maliye Hazinesı tarafindan davalı Şerife Güpgü- poğlu aleyhine açılan hükmen tescil davasının yapılan yar- gılaması sırasmda verilen ara karan gereğince; Dava konu- su Kayseri ili Kocasınan ılçesi Argıncık Özenler mevkii 6 pafta. 152 parsel numaralı taşınmazın 992 m2Tik kısmmm davalı Şerife Güpgüpoğlu adına olan tapu kaydının iptali ıle davacı Maliye Hazinesi adına tescili istendiği ve yapılan tüm araştırmalara rağmen davalı Şerife Güpgüpoğlu'nun tebli- gata yarar açık adresı tespit edilip adına dava dılekçesinin tebliğ edilememesi nedeniyle ilanen tebliğine karar veril- miş olup, yukanda esas numarası yazılı mahkememiz dos- yasının 22.05.1997 tarihli yargılamasında davalı Şerife Güp- güpoğlu'nun bizzat hazır olması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesı. aksı takdirde vargılamanın yoklugunda surdürülüp karar venleceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 12123 TEKİRDAĞ 2. KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 994,36 Karar No: 996' 16 Davacı Hüseyin Yıldız tarafindan davahlar Malıve Ha- zinesi, Zahide Oztoprak. Nusratlı Köyü tüzelkişıliği aley- hine açılan tespite itiraz davasmın mahkememizde yapılan açık duru$ması sonunda: Davacı tarafindan açılan davanın kabulüne, davaya konu Tekirdağ Nusratlı Köyü Küpdere mev- kıinde 22.950 m2 yüzölçümlü 183 parsel sayılı taşınmazın davacı Emruş oğlu Hüseyin Yıldız adına tesciline karar ve- nldığı. işbu karar davalı Hazine vekili tarafindan temy ız edıl- dığı. ülü Zahide Oztoprak mirasçısı davalı Sahır Çıtak'a tüm aramalara rağmen tebligat yapılamadığından, karar ve temyiz dilekçesi tebliği yerine kaim olmak üzere işbu ılanın neşrinden ıtıbaren 15 gün sonra tebligatın yapılmış sayılacağı ilan olunur. Basın: 12113 YOZGAT KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1996 29 Davacı Osman Önal tarafindan davalı Galıp Öncül aleyhine açılan tespitin iptali ve tes- cil davasının vapılan yargılaması strasuıda verilen ara karan gereğınce: Davacı mahkememize verdiği dava dilekçesinde Yozgat ılı Merkez Lök Köyü'nde ka- in 102 ada, 197 parsel nolu taşmmazın kadastro çahşmalan sırasmda da\ah adına tespi- tinuı yapıldığını, yapılan tespitin iptali ile kendı adına tapuya tescılıne karar verilmesiıü talep ve dava etmıştır. Yapılan araştırmada davalı Galip Öncül'ün ölmüş olduğu anlaşıunış, yapılan tahkikat- ta mirasçılannın adresleri bulunamamıştır. Tüm aramalara rağmen adresleri tespit edilemeyen Galip Öncül mirasçılan olan Nezi- ha Öncül, Galip Öncül. Durak Karaca, Mehrican Karaca. Seher Karaca, Haşım Karaca, Hasan Karaca ve Bülent Karaca'nın duruşma günü olan 2.5.1997 günü saat 10.00'da du- ruşmaya gelmelen veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmelen. gehnedıkleri ve ken- dilerini bir vekil ile temsil ettırmedikkn takdirde HMUK'nin 213-377 mad. uyannca yar- gılamaya yokluklannda devam olunacağı hususu tebliğ yerine geçerli olmak üzere ilan olunur. 10.3.1997 Basın: 11645 YOZGAT ASLİYE (TİÇARET) HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1996/714 Davacı Branvit Bandırma Vitaminli Yem San. AŞ vekili Av. Kemal Dinç tarafindan mahkememize hasımsız olarak açılan çek iptali davasının durusması sırasmda verilen ara karan gereğınce: Yozgat Emlakbank Şubesi Müdürlüğü'nün 34584 nolu hesabına ait olup keşıdecisi Mus- tafa Dan olan 21.10.1996 keşide tarihh 57.383.000 TL'hk ve 3044150 seri nolu, yıne 25.10.1996 keşide tarihli 102.650.000 TL'lık 3044149 seri numaralı iki adet cekın, dük- kânın soyulması sebebıyie kaybedildiği. nıtelıklen belırtılen çeklerın üçüncü şahıslarta- rafindan bulunan ve başka sebeplerle ellerıne geçen şahıslann; Keşıdecı Mustafa Dan ta- rafindan mahkememize çek iptali davası açıldığından mahkememızin 1996/714 E. sayılı dosyasına müracaatlan, aksı halde çek ıptahne gidıleceğı ılan olunur. 5.3.1997 Basın: 11865
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear