22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 NİSAN 1997 PERŞEMBE 12 HABERLER Kamu hizmeti veren geleneksel kurumlann yıpranmasıyla STO'ler umut oldu Demokrasinin giivencesi STO'lerKatılımcı demokrasinin "olmazsa olmaz" kurumlan olan STÖ'ler, bir türlü gerçekleştirilemeyen demokratikleşmenin de tnotivasyon kaynağı olmaya başladılar. Başta işçi sendikalan olmak üzere çok sayıda kitle örgütü, demokrasinin öncelikli eksikliklerinin giderilmesi amacıyla ortak platformlar oluşturdu. ALİ ER/ BARIŞ DOSTER Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı: 1992'dekurulan vakfın yoğun tanıtım çabalanyla erozyon tehlikesinin bilincine varmış önemli bir kamuoyu oluştu. Vakfın, Bergama, Bolu ve Edirne'de gerçekleştirdiği mera ıslah çalışmalan ile mera verimi 4, bitki türü ise 3 kata kadar arttınldı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Atatürk devrimlerine, laik ve çağdaş cumhuriyete karşı oluşan hareketlerin, halkın bilinçli sesi olan gönüllü demokratik kitle örgütlerince engellenebileceğine inanan aydmlar tarafmdan 1989 yılında kuruldu. 'Bir ışık da siz yakın" adlı projeyle 2500 öğrenciye burs veriyor. Kamu hizmeti veren geleneksel kurum- lar, toplumsal dinamiğe ayak uydurama- yıp tıkanma noktasına gelirken kamusal alandakı hizmet gereksinimini karşılamak üzere gönüllü-duyarh yurttaşlarca kuru- lan sivil toplum örgütleri (STÖ) başanla- nyla gelecek içın umut veriyor. Katılım- cı demokrasinin "olmazsaobnaz" kurum- lan olan STÖ"ler, bir türlü gerçekleştiri- lemeyen demokratikkşmenın de motivas- yon kaynağı olmaya başjadılar. Başta iş- çı sendikalan olmak üzere çok sayıda kit- le örgütü, demokrasinin öncelikli eksik- liklerinin giderilmesi amacıyla ortak plat- formlar ofuşturdu. Örgütler. düzenledik- leri eylemleTİe de hem kamuoyunu du- yarlı halegetırdilerhemde siyasal iktıdar üzerinde baskı unsuru olmayı başardılar. Çevre, eğitim, çağdaş yaşam ve insan hakları alanında faalıyet gösteren kimi gönüllü kuruluşlanntoplumdaızbıkaran bazı çalışmalan özetle şöyle: TEMA Vakfi Türkiye Erozyonla Mücadele. Ağaç- landırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vak- fı (TEMA): 1992 yılında kurulan vakfın yoğun tanıtım çabalanyla erozyon tehli- kesinin bilincine varmış önemli bir ka- muoyu oluştu. Vakfm, Bergama. Bolu ve Edirne'de gerçekleştirdiği mera ıslah ça- lışmalan ile mera verimi 4, bitki türü ise 3 kata kadar arttınldı. Diyarbakır, Eski- şehir ve Erzurum'da başlatılan çalışmalar sürerken Gebze 1.2.3.4. sahalan. TEM Otoyolu çevresi ve Ankara Susuz sahası ağaçlandınldı, pek çok yeni koru oluştu- ruldu. Toplumun itici gücü haline gelen STÖ'ler dü/enlediklcri etkintiklerie dikkat çekerken > öneticileri de halkın gönlünde sağlam bir yer buluyordu ÇEKÜL ÇevTesel ve kültürel değerlen korumak ve geliştirmek amacıyla bir grup bilim adamı ve sanatçı tarafından 1990 yılında kuruldu. ÇEKUL, bugüne dek 1 milyon ağaç dikilmesine öncülük ertı. Bu yıl he- def 600 bin. Şile'de üretimi bitmış maden ocaklan ile tstanbul Heybelıada, Kilyos veKıbns'tayananormanlıkalanlaryeni- den ağaçlandmldı. 1993'te başlatılan "7 ağaç" projesiyle lstanbul- Kilyos. Çatal- ca, Bursa ve Kıbns'ta ormanlaroluşturul- du. lstanbul, Safranbolu ile Diyarbakır'ın da aralannda bulunduğu çeşıtli kentlerde e\ vesokaklardatas?nmveuygulamaça- lışmalan gerçekleştirdi. ÇYDD Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD): Atatürk devrimlerine, laik ve çağdaş cumhuriyete karşı oluşan hareket- lerin, halkın bilinçli sesi olan gönüllü de- mokratik kitle örgütlerince engellenebile- ceğine inanan aydınlar tarafından 1989 yılında kuruldu. ÇYDD'nin etkinlikleri ara- sında, Atatürk Devrim ve tlkelerinı An- latma, Öğretme Projesi, "Bir ışıkda siz ya- kın'" adlı 2500 öğrenciyi kapsayan burs pro- jesi, Atatürk Çağdaş Yaşam Meslek Lise- si'nin yapılması. Doğu ve Güneydoğu'da- ki okullara yapılan malzeme yardımı, 80 kişilik ktz yurdu projesi, üniversite ve Anadolu liselerine hazırlık kurslan ve 500 öğrenciye kurslarda kontenjan sağlanma- sı. okuma-yazma kurslan, 300 kişilik yaz okulu. yaklaşık 30 bin kadma makine na- kış kurslannda el becerisi kazandırma ve eğitim projesi var. Doğal Hayatı Koruma Derneği Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkân Saylan 1992'de kurulan TEMA Vakfi Başkanı Hayrettin Karaca. (DHKD): 1975 vılında bir grup doğase- ver tarafindan doğal çevrenin bozulması- nı önlemek ve insanlann doğayla uyum ıçe- risinde yaşamasına katkıda bulunmak amacıyla kuruldu. Kuruluşundan bugüne dek. Büy ük Menderes Deltası ve Bafa Gö- lü Mffli Parkı.Potonezköy Tabiat PariaDo- ğu Karadeniz Hatila Yadisi Milli Parkı ile Elevitve Tirevityay lalan.Dalyan Özel Çev- re Koruma Bölgesi.Göksu Deltası Ozel Çevre Koruma Bölgesi'nin de aralannda bulunduğu 100 bin hektann üzerinde ala- nın koruma altına alınmasına öncülük eden DHKD. halen Kıyı Yönetimi Bölü- mü. Kuş ve Sulakalanlar Bölümü ve Bit- ki Bölümü alanlannda 11 önemli projeyi yürütmekte. Türkiye Ekonomikve Toplumsal Tarih \'akfi: Temmuz 1991 'de kuruldu. Araştır- ma, eğitim ve yayın kurumu olan vakıf. tarih bılincinin yaygınlaşması ıçin çaba gös- teriyor. Vakıf, HABITAT-11 kapsamındaha- zırladığı Dünya Kenti lstanbul ve Tarih- ten Günümüze Anadolu'da Konut ve Yer- leşme sergilenyle çok başanlı bir sınav ver- dı. Bilimsel konferanslar, sözlü tarih pro- jesi, kurum tanhi yazımı, sivil toplum ör- gütlen bılgi merkezi. lstanbul Müzesi ve Toplumsal Tarih Merkezi. vakfın önemli projelen arasında yer alıyor. TEV Türk Eğitim Vakfi (TEV): 1967 yılın- da. maddi olanaktan yoksun başanlı genç- lerı öğrenım hayatlannda desteklemek amacıyla kuruldu. Bugüne dek 70 bin üniversite ve mes- lek lisesı öğrencisine burs veren vakıf, yurtdışında da 537 gence yüksek lisans ola- nağı sağladı. Beyaz Nokta Vakfi: Yıllardır ezbere da- yandınlan eğitim sisteminin değiştirilme- si. kendisine aktanlanı ezberlemek yeri- ne düşünen, sorgulayan bir insan tipi ye- tiştirmek amacıyla çeşitli etkinlikler dü- zenledi. Mart aymda düzenlediği "Ezber- siz Eğitim Sempozyumu'n na her kesim- den geniş katılım oldu. İnsan Haklan Vakfi ve İnsan Haklan Derneği: Binlerce faili meçhul cinayetin işlendiğı ve yoğun insan haklan ihlalleri- ORUŞ/ Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV Pakistan'ın kuruluşunun 50'ncı ve Bangla- deş'in bağımsızlığının da 25'ıncı yıldönümleri- ne rastgetirılerek önde gelen kurumlarımızın temsilcileri, bazı yazar ve gazeteciler, meslek ku- njluşları ve ışadamlarından oluşan kalabalık bir heyet, Cumnurbaşkanımıza refakat ederek bu iki dost ülkeyi ziyaret etti. Güney Asya'nın ge- nel konukseverliği bilinmekle birlikte herhalde pek az yabancı grup, o da istisnai durumlarda, hem devlet hem halk katında bu denli içtenlik- le karşılanmıştır. Türklerin Hind Yanmadası'nda 13. yüzyıldan başlayarak varlıklan ve etkileri, bu arada Trablus, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı gibı Batı horlamalarına bu yöre insanlarının Dr. Ansari örnegi tıp heyetlerınin askerlerimize yar- dımlan, Mevlana Azad'ın hapisleri göze alan ge- niş yayınlan ve giderek halktan toplanan ve bi- ze ulaştırılan paralar birer destan niteliğindedir. Bu ömek etkileşimle ilgili yazılar, araştırmalar, kitaplar ve tezler yayımlandı. İçlerinde en ba- şanlısı ve özgünü, bence doktorasını AÜ Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi' nde yapmış olan Prof. Muhammed Sadık'ın "Türk Devrimi ve Hind Öz- güriük Akımı" başlıklı akademik çalışmasıdır. Pakistan, Bangladeş ve Biz Bugüne değin, nasıl olup da Türkçeye çevrilip yayımlanmadığına şaşıyorum. Ben de 45 yıl öncesinden başlayarak Cinnah ve ikbal'e ilişkin sayısız yazı yayımlamış, Naz- rul islam'ın 450 mısralık yüce "Kemal Paşa" epik şiirinden parçaları. halk ozanlan Casumiddin, Seyyid Ali Eşref, Faruk Ahmed ve Ebul Hü- seyin'in dizelerini Türkçeye çevırerek yayımla- mıştım. Bengal kökenli, amaozaman Pakistan- lı büyük ressam Zeynel Abidin'e ilişkin galiba bir düzine yazı yazmıştım. Bunlardan biri 14 Ekim 1952 tarihli Cumhuriyet'te yayımlanmıştı. Pakistan ve Bangladeş'e giden Türk uçağın- da bütün bu birikimin ağırlığı da vardı. Ömeğin Bengal'e Islamı Orta Asya'dan Türki kökenli Bahtiyar Kılıç sokmuştu. Onun kurduğu yöne- tim orada 500 yıl kaldı. Kuzey Hindistan'da hü- küm süren Çağatay Türklerinin yönetimıni de ba- ba yanından Timur'un, ana yanından da Cen- giz'in torunlarından Babür başlatmıştı. Enver ve Kemal paşalar da burada emsalsiz kasırga- lar estirdiler. Bizi böylesine coşkuyla karşılatan büyük ölçüde bu mirastır. Bir ödül töreninde benim katkılarımın daadını geçirme kadirşinas- lığını gösteren Sayın Demirel, Nazrul islam'ın "Kemal Paşa" uzun manzumesinin oratoryo- sunun yapılmasını da önermiştir. Bu olağanüstü karşılamalarda cumhuriyet Türkiyesi'nin özgün deneyimlerinin ve Cumhur- başkanımızın eşitlenmesi zor devlet adamlığı birikiminin de büyük payı var. Bu bağlamda ak- la gelen bir olasılığın, vakit erken bile olsa sö- zünü etmekte yarar görüyorum. Amerikan baş- kanlan bu görevde, anayasalarına göre, iki dö- nem (8 yıl) kalabilirler. Koşullann olağanüstülü- ğü ve başkanın başansı dikkate alınarak Ame- rikan Anayasası geçici olarak değiştirildi ve F. D. Roosevelt üçüncü bir dönem için daha baş- kan seçildi. Rakipsiz deneyimi, dengeli ve so- rumlu yaklaşımları ve sağlıklı görünümünden ÇALIŞANLARIN SORÜLARI / SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL 4 Babam, tiyatro sanatçısıydı' Soru: Babatn sözleşmelitiyatrosanatçısıydı. Kendisini geçen yıl kaybet- tik. 30 yılı aşkın bir süre (32 yıl 4 ay) tiyafroya emek verdikten sonra Emekli Sandığı'ndan 1. derece 4. kademeden cmekli ol- muştu. Vefan üzerine annem ve evli olmayan kız kardeşime ay- lık bağlandL Yapüğun hesaplamaya göre. anneme üç ayük yüz- de 60 oranuıda 92 milyon 755 bin. kız kardeşime de yüzde 30 oranında ve 46 milyon 410 bin lira aylık bağlanması gerekiyor. Sorulanm: 1) Sanatçılann Teknik Hizmetler Sınm'nda yer ai- dığını dosyasından öğrendim. Doğru olup olmadığını bilmiyo- rum. 2) Yaptığım hesaplama duğru mudur? (C'.K.) YANIT: Sözleşmeli sanatçılarTeknik Hizmetler Sınıfi'nda yer almaz- lar, ek gösterge uygulaması yönünden sanatçılara, Teknik Hizmetler Sı- nıfı'nda yer alan mühendisler için verilen ek göstergeler verilmiştir. Teknik hizmetler sınıfında yer aldığı söylentisi. bu ek gösterge bağ- lantısından kaynaklanmıştır. Emekli Sandığı Yasası uyannca, "sözleşme ileçabştınlanlar. kesenek- leri kendilerince vc kesenek karşıhklan da kurumlannca karşdanmak üzere T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilirler. Sanatçı, sanatkâr, sanatçı öğretmenler ile devlet sanatçuaruun emek- lilik keseneklerir ıçın Devlet Memurlan Yasası ile belırlenen "Ek gös- terge cetveiinde kadrolan teknik hizmetler sınıfında yer alan mühendis- ler için öngörülen ek göstergeler esas aunır." Bu uygulama ile sanatçılann emekli aylıklanna uygulanan ek göster- ge Teknik Hizmetler Sınıfi 'nda göre\ yapan mühendislere venlen ek gös- tergeye eşıtlenmıştir. Yaptığınız hesaplama doğrudur. Emekli Sandığı Yasası'nm 68. maddesi uyannca: "Ölenin aybğa müs- nin yaşandığı bir ortamda, baskı ve teh- dit altında olmalanna karşın cesaretle in- san haklannı sa%undular. Deniz Temiz Derneği: Deniz yüzeyin- deki kirliliği temızlemek amacıyla özel bir tekne yaptırdı. Tekne. kırlı nehir ve göl- lerin temizlenmesınde de görev alacak. SOS İstanbul Çevre GönüllülertSOS Akdeniz.Bodrum Gönüllfikri gibı çevre- ci kuruluşlar da çalışmalanyla kamuoyxın- da çevre duyarlılığı yaratmasının yanı sı- ra, eylemleriyle çevre kirliliği riski taşı- yan nükleer santrallar ile siyanürlü altın madenlerine karşı yoğun muhalefet gös- tenrken Gökova gibı tartışmalı termik santrallann işletmeye alınmaması için de çabalannı sürdürüyor. başka bedensel ve zihinsel cevvaliyeti, gün geç- tikçe, aynı şeyi Sayın Demirel için akla getiriyor. Bu iki resmi ziyaretin pratık başansında Cum- hurbaşkanlığı ekibiyle büyükelçılerimizin de bü- yük katkıları oldu. Mehter takımımız törenlerde ve Karadeniz folklor ekibimiz gece programın- da ev sahiplerini büyülediler. Lahor'daki Pakis- tan askeri bandosu da valınin yemeğinde "Bek- ledim de gelmedin " ya da "Sevgilinn nerde " gi- bi bizim kuşağın sevdiği Türk melodileriyle biz- leri şaşırttı. Bir Türk diplomatı için Pakistan'da görev yapmak zevktir. Dakka'da ÖzcanDavaz da ilişkilere çok yönlü bir canhlık kazandırmış- tır. Gittiğimiz yerlerde büyük varlığımızı bir kez da- ha duyurduk. Bangladeş'te Atatürk Caddesı'ni ve Türkiye Umut Okulu'nu açtık, antlaşmalar imzaladık, işadamlanmtz temaslar yaptılar ve üç Bengalli aydına ödül verdik. Ben Pakistan te- levizyonunda 35 dakikalık bir konuşmaya çağ- nldım ve Bangladeş Bağımsız Üniversıtesi'nde üç arkadaşla Türkiye'nin tartışmasına katıldım. Gazetelere Türkiye ile ilgili birkaç yazı bıraktım. Bilançonun kısası bu. tahak bir dul karı veya kocası ile bir verimi bulunması halinde dul kan veya kocaya yüzde 60, yetimine yüzde 30 oranı uygulanuT Buna göre babanızın aldığı aylığı yüzde 6O'ı annenıze, yüzde 30'u ev- lı olmayan kız kardeşinize kalır. 1. derece 4. kademeden, 32 yıl 4 ay hiz- met süresi olan bir sanatçının emekli aylığı: 4.094.025 Genel Gösterge Aylığı 9.825.660 Ek Gösterge Aylığı " 1.364.675 Kıdem Aylığı 16.837.167 Taban Aylığı 19.446.619 Özel Tazminat 51.568.146 Toplam Aylık Annenıze kalan dul aylığı 51.568.146 x yüzde 60 = 30.940.888 (1 ay- lık) x 3 (ay) = 92.622.663 TL. (3 aylık) Kardeşinize kalan yetim aylığı: 51.568.146 x yüzde 30= 15.470.444 (1 ayhk) x 3 (ay) = 46.411.331TL. ANKARA NOTLAR1 MUSTAFA EKMEKÇİ Nâzım'a Merhaba! (2) • -1 Kendi Özgeçmişi Ankara'daBüyüksürmeli Oteli'ndeki "Nâzım'a Mer- haba!" gecesini renklendirenler sanatçılar oldu. Dev- let Tiyatrosu sanatçısı Rüştü Asyalı. Nâzım'ın, "Mem- leketimden insanManzaralan"ndan, "Kurtuluş Sava- şı DesfaA?/"ndan şiirier okudu. Opera sanatçısı üfuk Karakoç sazıyia çalıp söylüyordu. Ufuk Karakoç'u dın- lerken^Ruhi Su çalıp söylüyormuş gibi geliyordu. Emin Ozdemir, şöyle dedi. - insan tükenmez! Ruhi Su öldü ama, sazıyla de- ğilse deK.sözüyle bir sanatçı yerinı dolduruyor! Emin Özdemir'le, Rüştü Asyalı cumartesi, pazar dı- şında her sabah saat 08.35'te, yurtdışına yayın yapan TRT-INT'te, Türk dilinin inceliklerini, güzelliklerini su- nan örnekler veriyorlar. Rüştü Asyalı, Nâzım'ın, "Otobiyografı"sini (kendi öz- geçmişıni) okudu; "Otobiyografi" şöyle: u 1902'de doğdum I doğduğum şehre dönmedim bir daha I geriye dönmeyi sevmem / üç yaşımda Ha- lep 'te paşa torunluğu ettim I on dokuzumda Mosko- va komünist üniversite öğrenciliği Ikırk dokuzumda yine Moskova 'da Tskea-Parti konukluğu I ve on dör- dümden beri şairtik ederim I kimi insan otlann kimi insan balıklann çeşıdini bilır I ben aynlıklann I kimi in- san ezbere sayar yıldızlann adını I ben hasretlerin I hapislerde de yattım büyük otellerde de I açlık çek- tim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir I otuzumda asılmamı istediler I kırk sekizim- de Banş madalyasının bana verilmesini I verdiler de I otuz altımda yanm yıtda geçtim dört metrekare be- tonu I elli dokuzumda on sekizsaatte uçtum Prag 'dan Havana'ya I LeninV görmedim nöbet tuttum tabutu- nun başında 924 'te 11961 'deziyaret ettığim anıtkab- rı kitaplandır Ipartimden koparmaya yeltendiler beni I sökmedi /yıkılan putiann altnda da ezilmedim I951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölü- mün 152 'de çatlak biryürekle dört ay sırt üstü bek- ledim ölümü I sevdiğim kadınlan deli gibi kıskandım I şu kadarcık haset etmedim Şarlo ya bile /aldattım kadınlanmı I konuşmadım arkasından dostlanmın I iç- tim ama akşamcı olmadım I hep alnımın teriyle çıkar- dım ekmekparamı ne mutlu bana I başkasının hesa- bına utandım yalan söyledim I yalan söyledim baş- kasını üzmemek için /ama durup dururken de yalan söyledim I bindim trene uçağa otomobıle fçoğunluk binemiyor I operaya gittim /çoğunluk gidemiyor adı- nı bile duymamış operanın I çoğunluğun gıttiği kimi yehere de ben gjtmedim21 'den beri lcamiye kilise- ye havraya büyücüye I ama kahve falına baktırdığım oldu / yazılanm otuz kırk dilde basılır I Türkiyemde Türkçemle yasak I kansere yakalanmadım daha I ya- kalanmam da şart değil I başbakan fılan olacağımyok Imeraklısı da değilim bu ışin I bir de harbe gitmedim /sığınaklara da inmedim geceyanlan I yollara da düş- medim pike yapan uçakların altında I ama sevdalan- dım altmışıma yakın Isözün kısası yoldaşter Ibugün Behin'de kederden gebermekte olsam da I insanca yaşadım diyebilihm ve daha ne kadaryaşanm başım- dan neler geçer daha I kım bilir. "(11 Eylül 1961) Savunman Veli Devecioğlu, bizim masadaydı, Ali Dündar da. Halit Çelenk, Şekibe Çetenk, Nuran Ke- penek ile yazanmız Prof. Yakup Kepenek yakın ma- salarda. Cumhuriyet'ten Mehmet Açıktan karşıday- dı; Leziz-Mustafa Şerif bizim masada; A. Püskül- lüoğlu da. Istanbul'dan gelen Prof. Aydın Aybay ile eşı Burçin Aybay, Başkan Yardımcısı Tank Akan ile eşı Acun Günay, VakıfGenel Yazmanı Kom&Çoş-j kun He eşi Cûmhuriyei; yazan Âtilla Coşkun, Çanka-' ya Beledıye Başkanı Doğan Taşdelen'ın masasınday- dılar. Aynı masada, Prof. Sadun Aren ile eşi Munise Aren vardılar. Gecenin kapanıştürkülerini, Azmi söyledi. Azmi'nın türküleri de değdi. Azmi, eskiden Ruhi Su korosunda çalışmış, şimdi devlet tiyatrosunda görevli. (Nâzım Hikmet Vakfı'na parasal katkıda bulunmak ısteyenler için, vakfın hesap numarasını yazıyorum: Nâ- zım Hikmet Vakfı, Emlak Bankası Tünel Şubesi, lstan- bul hesap no: 37008). • • • Geçen hafta, aynı cuma akşamı, cumartesi arka- daşlanmızın -Körfez'de- eşli akşam yemeği vardı. Ha- lit Çelenk'le birlikte ben de Nâzım Hikmet vakfı'nın yö- netim kurulu üyesiydim. Cumartesi arkadaşlanmıza katılamadığımıza eşim Aldoğan da, ben de çok üzül- dük. Ama, yapacak bir şey yoktu. Arkadaşlanmızdan özürdiledim. Çoktandır, saynlığımı neden göstererek yemeklere de katılamıyordum. Prof. Şinasi Yavu- zer'den öğrendim. Gece çok güzel geçmiş. Körfez'in garsonları bile duygulanmış. Yemeğe katılamayan- lardan Belgi Paksoy ile Kâzım Paksoy çiçek gön- dermışler. Izmir'de bulunan Prof. Sadun Uzel, Dat- ça'da bulunan Prof. Kaya Türkertelefon etmişler, ölen arkadaşlanmızdan bir halaoğlu Erdoğan Erman'ın eşi Beyhan Erman ile Orhan Ural'ın eşı Günsel Ural ka- tılabilmişler. Ali Fuat Cesur'un eşi Faika Cesur Is- tanbul'daymış. Cumartesi yemeklerinin 30. yılı olarak düzenlenen yemeğe şu arkadaşlarımız katlmış: Prof. Serna-Şinasi Yavuzer, Yüksel-Yüksel Ona- ran, Güngör-Prof. Hüseyin Bilgin, Yüksel-Feridun Taşkın, Neriman-' Karagöz/ü" Mehmet Ali Paçacı- oğlu, Perihan-Hasan Çeliker, Sıdıka-Necati Engez, Soygül-Hüseyin Şahin... Başta, "Beybaba" Ceyhun Atuf Kansu olmak üze- re, ölen tüm cumartesi arkadaşlarımız Prof. Necdet Özdemir, Erdoğan Erman, Tahsin Saraç, Prof. Ali Fuat Cesur ile Orhan Ural için her beş dakikada bir kadeh kaldırılmış! B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Ankara'nın su gereksinimini kar- şılayan barajlardan bin. 2/Orta Anado- lu'da bir göl... Ce- zayır'de bir liman kenti. 3/Yağdakı- zartılarak üzenne şeker ya da şerbet dökülen bir hamur tatlısı. 4/ Bir ay adı... Samaryum elementının sim- gesi.5/Başlangıç- ta yer alan... Pearl Harbor deniz üssünün bu- lunduğu ada. 6/ Bir göster- me sıfatı... Gemi kalafatın- da. işliklerde. temızlık iş- lerinde kullanılan dıdilmiş kendır. II Ruslar'ın ünlü destanı... Asya'dabirülke. 8/Bileş.ımınde feldıspat bu- lunan kumtaşı türünden bir " tortul kayaç. 9/ Yersiz ve gereksız olarak çektırilen sıkıntı... Aylık. YUKARIDANAŞAĞIYA: 1/ Antalya'nın 26 km. batısında tunstık bir yöre. 2/ "Urum ; abdallan gelür dost deyü ' Eğnimizde — hırka post deyü" t (Kaygusuz Abdal)... Divan edebıyatında manzum bilmece. 3/Kuş kanadının büyük tüyü... Klavyeli bir çalgı. 4/Asya'da bırülke... Panik. 5/Ege Denızi'nde Yunanistan'aait birada. 6/Öne sürülen öğretı ve ılkelen eleştırmeden doğru olarak benimseyen anlayış. 7/ Karakter... Ozgür. 8/ Eskı Mısır'da güneş tannsı... Osmanlı devletinde okul kitaplannın genel adı. 9/Havadaki su buhan..."Memduh - - -": Sınemayönet- memmiz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear