25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9MART1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Nâzım Hikmet gezegeniBeylik anket sorulan vardır, en sevdi- ğiniz çiçek-en sevdiğiniz böcek diye sü- rer gider. Sosyete dergilerimizde, san ba- sınımızdadagörürüz ömeklerini. En son nerede yemek yediğinizi, son seyrettiği- niz filmi filan sorarak bilgimize bilgi ka- tarlar. Bir de ıssız ada sorulan vardır. Issız bir adaya giderken yanınıza on tane piak al- manız gerekirse neleri seçersiniz? Hangi on kitabı götürûrsünüz? Unutmayın, ha- yatınızın sonuna kadar bu on kitaptan başkasını görmeyeceksiniz! Kolay iş de- ğildir bu on kitabı seçmek. Yalnızca bizim yazınımızla kısıtlaya- lım bu ıssız ada kıtaplannın seçimini. Joyce, Rabelais. Montaigne, Cervantes, SaJinger, Calvino filan girmesin listemi- ze. Anadılimizin yazarlanndan on kitap- la kısıtlayalım kendimizi. Kimleri seçer- dim? Bu yazıda size on kitaplık öznel bir lis- te vermeyeceğim, yalnızca daktilo tıkır- tısıyla (yüksek sesle) düşünüyorum. Sait Faik'leri alırdım yanıma. Hile ya- pıyorum biraz. Bütün Eserleri, bir kitap yerine geçiyor. Edip Cansever'leri alır- dım. (TurgırtUyar'ı, Cemal Süreya'yı n a ~ sıl bıraktım geride?) Orhan Veİi? Oğuz Alay'lan alırdım. Orhan Pamuk'tan iki kitap! Bebçet Necatigil? Okta> RifarMar ne olacak? Mdih Cevdet Anday'sız gtdi- lir mi o adaya' 7 Ülkü Tamer'ın bütûn ya- pıtını alırdım yanıma. Metin Eloğlu'suz ne yapacağım peki? Latife Tekin'den Csa YüceTe, yukanda adı geçen herkesi ve ad- lan geçmeyen birçok yazann yapıtlannı alırdım. Orta boy bir Laz teknesini doldu- rurdu kitapiar. On kitapmış, hah! Insanm "en sevdiği on kitap" olmaz. Hele ıssız biradadayaşayacaksa. Dolayısıylabucins anket sorulan "en sevdiğiniziki bin kitap" yönûnde değiştirilmelidir! • Buraya kadar iyi hoş ama ya gerçek- ten ıssız bir adada ya da birhücrede ömür tükermeye yükümlü olaydık ve yanımıza bir tek kitap almamıza izin verileydi? Hangi kitabı. hangi yazan alacağız o za- man? Herkişi içindeğişirbusorununya- nıtı. Kimi sıkı birbriç ya da satranç kita- bı seçebilir. Kimi bilmem kaçıncı Izmir tktisad Kongresi kayıtlannı... Kimi Bri- tannica Ansiklopedisi'ni alır, kimi Play- boy koleksiyonunu... Yüzlerce yazar ara- sından bir tanesini seçmek kolay iş değil- dir. Öyle ya, hayatımızm geriye kalan yıl- lannı oyazarla, oyapıtla geçireceğiz. Ev- lilik bile daha kolaydır bu açıdan. Bir tek kitabınız varsa, o kitaptan kolay ya da zor ( en yeryüzünde geriye kalan (bana kalan) günlerimi, ıssız bir adada bir tek kitapla geçirmeye yükümlü olaydım... Nâzım Hikmet'i alırdım yanıma. Hiç duraksamadan, hemen Nâzım'ın yapıtlannı yüklenir, öyle çıkardım yola. Nâzım büyük şairdir, evrensel terazilerde tartılan. adını yeryüzünün en büyük şairlerinin hizasına yazdırmış bir değerlı ademoğludur. Büyük bir yurtseverdir. Kuvayi Milliye Destanı'nı düşünün bir an. Hiçbir suçu olmadığı halde yıllarca hapis yatmış, insanlığından, cömertliğinden, onu Nâzım yapan ideolojisinden bir gün olsun taviz vermemiştir. Bir Kübalı yazann anılannda okudum, Havana'da bir yazarlar toplantısında genç yazarlara "Ben en çok Bursa Hapishanesi'nde özgürdüm" demiş. Ne . güzel! boşanamazsınız. Tanıdığım ya da yapıtlanndan tanıdı- ğım birkaç yazar, ıssız adaya kendi yapıt- lanyla gideceklerdir. Büyük bir çoğunluk Kuran'ı, Incil'i, Tevrat'ı alacaktır yanına. Kitap mecburi mi abi, tavlayı alsam ol- muyor mu diyenler de olacaktır. Televizyonlannı almak isteyenler ezi- ci çoğunlukta olacaktır. Ben bir tek kitap alayım ama neden muhakkak Türkçe yazarlar diye tutturu- yorsımuz, benim çok sevdiğim yazar Ar- janrinli, Norveçli. Arnavut, Hintli. Peru- lu diye tutturanlanmız olacaktır. Bir iki kendinı beğenmiş. kalın bir def- terle birtomartükenmez kalem alacaklar- dır yanlanna. Soruyla eğlenmeye başladığım için da- ğîlıyorkonu. Buradaasıl sorun "yıllarca okunmak için seçilen" bir tek kitabm "hangisi" olduğudur. • Ben yeryüzünde geriye kalan (bana kalan) günlerimi, ıssız bir adada bir tek kitapla geçirmeye yükümlü olaydım... Nâzım Hikmet'i alırdım yanıma. Hiç du- raksamadan. hemen Nâzım'ın yapıtlan- nı yüklenir, öyle çıkardım yola. Nâzım büyük şairdir, evrensel terazi- lerde tartılan. adını yeryüzünün en büyük şairlennin hizasına yazdırmış bir değer- li ademoğludur. Büyük bir yurtseverdir. Memleketimden lnsan Manzaralan'nı. Kuvayi Milliye Destanı'nı düşünün bir an. Hiçbir suçu olmadığı haide yıllarca hapis yatmış, insanlığından, cömertliğin- den, onu Nâzım yapan ideolojisinden bir gün olsun taviz vermemiştir. Bir Kübalı yazann anılannda okudum, Havana'da bir yazarlar toplantısında genç yazarlara "Ben en çok Bursa Hapishanesi'nde özgürdüm" demiş. Ne güzel! Düzene ve zamana karşı Nâzım Hik- met'ın bugün dahi sürekli galip çıkması biraz da bu tavırdan örürüdür. Suçsuz ye- re hapsedin. yapıtlannı yasaklayın, oku- yanlan da hapseatın, Nâztm'ı tehdit edin. yurdundan aynlmaya zorlayın, bu büyük vatanseveri hain ilan edin, sonunda hiç- biri hiçbir işe yaramaz bunlann. Dünyanın bütün dillerine çevrilir yine de. Yurdunda da yayımlanır. Dillerden düşmez. Oyunlan oynanır. Resimleri, fo- toğraflan evleri süsler. Hakkmda onlarca kitap yazıhr, yayımlanır. Heykeli dikilir. Nâzım, yazdıklanyla ve kişiligiyle düze- ni yenik düşürür. Bunu da çocuksu bir iç- tenlikie, haklı olduğunu bilen güzel bir in- sanın esenlikli tavnyla, insan sevgisini ve politik inancını bir gün olsun zedeleme- den başanr. Bütün bunlar olup biterken sürekli şa- ir kalmayı da başanr nasıl olursa! • 196O'lı yıllann sonunda babam bir "Evropa" gezisinden on iki cilt kitapla döndü. Sofya'da basıimış Nâzım Hikmet Külliyatı. Abidin Dino'nun enfes desen- leriyle bezenmiş on iki cilt. On beş-on al- n yaşındayım. de Yayınevi'nde Sayın Me- met Fuat'ın yayımladığı kitapiar vardı elimizde. Bu koskaca ciltlere kavuşunca, işi gücü bırakıp (kızlan, futbolu ve sine- mayı bırakıp demek istiyorum) oturup okumaya başladım Nâzım'ı. Otuz küsur yıl oluyor. Zevklerim. inançlanmın bazılan, sevdiğim yazarlar, insanlar, bazı alışkanlıkianm filan dahil birçok şey değişti hayatımda. Geriye dö- nüp bakıyorum: Nâzım Hikmet'e ve ya- pıtına duyduğum sevgi ve saygı hiç de- ğişmemiş. Issız adaya gitmeyin ama olur ya biri- leri sizi zorla yollarsa oraya, yanınıza Nâ- zım Hikmet'in kitaplannı alın. O ada "ıssız*' olmaktan çıkacaktır. • Bu yazıyı Nâzım'ın 1939 Şubatı'nda Istanbul Tevkifhanesi'nde yazdığı bir şi- irle bitireyirn. "İstanbul'da Tcvkifhane avlusunda. güneşli bir kış günü yağmurdan sonra, bulutlar, kırmızı kiremitler, duvarlar ve benim yüzüm yerde, su birikintilerinde kımıldanırken, ben, nefsimin ne kadar cesur, ne kadar alçak, ne kadar kuvvetli. ne kadar zayıf şeyi hepsini taşıyarak: dünyayı, memleketimi ve seni düşündüm..." Paris'te 'Harem Şarkılan' COŞKUN TUNÇTAN Paris'in özgün ve kaliteli sanat ocaklannın ilk safinda çoktandır yer alan. Fransa Kültür Bakanlığı'nın ödeneğiyle etkinliklerini sürdü- ren ve kuruiuşundan beri. Şerif Haznedar ta- rafindan ustalıkla yönetilen Maıson des Cul- tures du Monde'un (Dünya Kültürleri Evi) afi$lerinde, Türkiye'nin çeşitli sanat dallann- daki gösterilerine de oldukca sık rastJanıyor. Örneğin, MehmetUtasoy'un yönettiği ve Gen- co ErkaJ'ın başrolünü canlandırdığı Nâznn Hikmet'in "Sevdan Bulufu, bu ünlü kunı- mun sahnesinde, iki yıl önce, Fransızcaolarak aylarca sergilenmişti ve çok övgülü yankılar uyandırmıştı. Fransa'ya 25 yıldır yerleşmiş olan değerli sanatçı ve müzik uzmanı Kudsi Ergüner'üı yenı ve güzel bir girişiminin başanlı sonucu- na, bugünlerde. aynı yerde, tanık olduk. Dör- dü sazende. dördü de tatlı sesli, çoğunluğu genç ve güzel, göz alıcı zarif giysılere büriin- müş sekiz Istanbullu hanım, bir buçuk saat arafıksız süren ve "Harem Şarialan"adını ver- dikleri nefis konserlen boyunca, değişik ma- kamlardan taksim ve şarkılarla. salonu doldu- ran Fransızlara, unutulamayacak denli hoş bir ezgi şöleni sundular. Her biri üst düzeyde ba- şarrh olan bu sanatçılann adlannı burada say- mamak haksızlık olur: Gamze Ege Koprek (tambur), BinnazBa$ar(kemençe), EhTOİgun (ud), Hacer Tişoğlu (kanun) ve Asuman Asfim Görgün, Selma Ersöz, Melahat Gülses, Filiz Şadroğiu (şan). Bir Beyati Yürük semaiyle başlayan kon- ser, Segâh, Hüzzam, Hicaz, Hüseyni, Uşşak vb makamlardan yapıtlardan oluşuyordu. Bu ara- da, MünirNurettinSelçuk'un "Dönülmezak- şamın ufkundayu", Saadettin Kaynak'ın "Muhabbet bağına girdim bu gece", Yesari Asım Arsoj'un "Yar saçlann lüle lüle" gibi ünlü şarkılannı da kapsayan programın sonun- da, salondakilerin bitmek tükenmek bilmeyen altaşlarına, brovalanna teşekkür eönek için Kudsi Ergüner'in I992'de kurduğu ve daha önce Hollanda ve Belçika'da da konserler ver- miş olan bu grup, bir de "Üskndar'a gider iken"i söyledi. Salon boşalırken aralannda konuşan Fran- sızlar. Türk müziğinden ne denli hoşlandıkla- nnı bırbirlerine söylüyorlardı hep. Zaten bir- çoklan oracıkta satılan "Harem Şarkılan" CD'sini edindiler. Konserden aldıklan zevki evlerinde defalarca tazeleyebilmek amaayla. Uzun sözün kısası, Kudsi Ergüner'in isabet- li ve başanlı girişimi sayesinde, (Türkiye'de, en tutkun müzikseverleri bile, akademik biçe- mı yüzünden bu alanda soğutan konserlere hiç benzemeyen içtenlikli ve caniı yorumunun da etkisiyle). biryandan FransızlarTürkmüziğiy- Ie daha sıkı yakmlık kurdular, bir yandan da anayurtlannın tatlı ezgilerinden uzakta yaşayan Türkler böylece biraz olsun özlem giderdiler. c luuuıaııiiiımıı/-. uıauiMiı. IMÜZHU ouyuK şauuu, CWCIIM;I ıcnuı- ıııcı uı UUKUIP uaru MJICMI gaup i,iKiıuaı uujunuum... İlhan Selçuk, Izmir Kitap Fuan'nm ilk gününde 'Şeriat' konulu söyleşiye katıldı Şeriat, siyasikavgaya döniiştii y IZMtR (CumhuriyetEge Bü- rosu) - Gazetemiz yazan ve Ya- yın Kurulu Başkanı ÜTıan SeJ- çuk, şeriat istemlerinin sadece Türkiye'de değil, Osmanlı dö- neminde de sık sık dile getiril- diğine dikkat çekerek "Türki- ye'de bugünkü mücadele de- mokrasi mücadelesidir"diye konuştu. 2. tzmir Kitap Fuan'nın ilk gününde "Şeriat" konulu söyle- şiye katılan Selçuk, lslamın do- ğuşundan günümüze dek şeri- atın gelişimini değerlendirdi. Halkın yoğun ilgi gösterdiği söyleşide, şeriatın Türkiye'de siyasi bir kavgaya dönüştüğü- nü vurgulayan Selçuk, "Şeriat bir inanç değOdir, hukuk düze- nkür. Osmanh'da bile şeriat hu- kuku tam olarak uygulanma- nuşnr. DÜDya değiştikçe şeriat hukuku da degismek zorunda kahyor" dedi. 1789'da aklm inançtan, bili- min dinden bağımsızlaştığını belirten İlhan Selçuk. bu süre- cin Osmaniı 'da geç yaşandığını belirtti. Osmanh'da da şeriat ıs- teklerinin sık sık dile getirildi- ğini bildiren Selçuk, şöyle ko- nuştu: "Bu kavgaOsmanh'da başla- mtş_ 1923 deMİmi Türk tarihi- nin en büyük devrimidir. Dün- ya tarihinin de en büyükleri ara- sındadır. Çünkü İslam ülkeleri arasındaki ilk aydınla/ıma dev- rimidir. Bu devTİmden bir daha geri>« donüs olmaz." Bir kişinin inancına kimse- nin el süremeyeceğini belirten Selçuk, Türkiye'de ibadet öz- gürlügünün oJdugunu söyledi. Gazetemiz Yayuı Kurulu Başkanı İlhan Sdçuk, şeriatla mücadelede en önemli silahın eğitim olduğunu söyledi Son dönemde şeriat sözünün sıkça dile getirildiğini anımsa- tan Selçuk. "Şimdi şeriat isteriz diye bağıranlan şeriatın lcaiıbı- na soksamz, onlar da isyan ede- ceknV dedi. Tüm dinlerin başlangıçta ka- dınlara iyi yönden bakmadığı- nı belirten Selçuk, kadınlann mücadeleler sonucu haklannı aldıklannı dile getirdi. Selçuk. sözlerini şöyle sürdürdü: "Herkesin kendi inancını so- nuna kadar kullanacağı laik ve çağdaş bir hukuk olmalı. Eğer Wr gün şeriat Türkij'e'ye gefir- se,örnekleri var. kapkara birÜJ- ke oluruz. İlk önce Ankara'da, bugün Izmir'de kadınlar yürii- dü. Şeriata karşı mücadelede en önde kadınlar var. Türkivc'de bugünkü mücadeleav dınlanma mücadelesidir. Kadınlar şimdi kendi haklannı savunuvor. Er- kekler de bu aşamada kadınla- nn yanında olmaiıdır. Demok- rasi savaşında. bu mücadelede kadınınyanındaolma>an erkek, erkekdepdir." Şeriatla mücadele konusun- da en önemli silahın eğitim ol- duğunu vurgulayan Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu konu ne kadar aydınlaa- lırsa o kadar iyi ışık serpilir ve o kavga da sona erer._ Şimdi bir taruşma vaşıyoruz. Zorunlu eği- tim 8 yıla çıkanLsın nu, cıkanJ- masın mı? Çocuk daha bilinci gelişmeden imam-hatiptere *v- rihyor. Ama 8yıl zorunlu eğitim olursa o zaman bir değerlendir- me şansı olacaktır. Çünkü o za- man aklı erecektir. Daha küçük- ken başlarsanız insanlan bu yönde eğitmeve. oniar. cumhu- rhet çocuğu değil,şeriat çocuğu olur. Bunun engellenmesi la- zım... 1924'te gerçekleştirilen öğretim bûiiği devrimi şimdi tersine çevrilınek isteniyor. Bu da tam 40>ikhrsüregeien bir o- la>. Evet, aydmlanma kolav ol- mav^cak. Türkive 70 yüda bir hayli ayduılandi. Eğer Türki- ye"nin yannlanru güvenceye al- mak istiyorsak, işe öğretimden başlamanuz gerekir." RP'nin yüzde 20 ile iktidar olduğunu ve köktendincilerin büyük baskısı altında kaldığını belirten İlhan Selçuk, RP'nin "düzen değişecek" söylemiyle seçımlerde başan sağladığını savundu. Özellikle büyük kentlerde daha önce sol ve sosyalist par- tilere oy veren varoşlann bu söylemk RP'ye kaydığına dik- kat çeken Selçuk, "Türkij'e'de yanm \üzyıldır secim yapıhyor. Ama sosyal adaletsizlik daha artti. Bu adaletsizliği >oğun ola- rak yaşayan kitlelerin kendfle- rini dine vermesini şaşkınlıkla karşüamanıak gerekir'' dedi. T e v f i k F i k r e t a n ı l ı y o r ınlannıaıım şairi 130 yaşındaİstanbuJ Haber Servisi-Türk Aydın- lanması'nm şairi Tev- fik Fikret, dofumu- nun 130. yılında ADD Kadıköy Şube- si'nce bugün düzen- lenen bir etkinlikle anılıyor. Atatürkçü Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi'nin, "1997 - Aydmlanmanın Şairi Tevfik Fık- ret'iAnmaYüı" kapsamında Caddebostan Kültür Merkezi'nde bugün saat I5.00'te gerçekleştireceğı paneli, gazetemiz yaza- n Sami Karaören yönetecek. Panele, Prof.Dr Reşat Ka>nar, Prof.Dr.CahitTan- yoL Salim Rıza Kırkpınar. Recep Bilginer ve Sadı Cumbulkonuşmacı olarak katıla- cak Anma etkınlığ/, şairin 130. doğum yıldönümünün yanı sıra, kabrinın evinin bahçesine taşınmasının 35.. Atatürk'ün Aşıyan'ı ziyaretınin de 80. yıldönümü do- layısıyla gerçekleşririliyor. Tevfik Fikret kimdir? Edebıyat-ı Cedide'nın en önemli tem- silcisı olan AydınJanma şaın Tevfik Fîk- ret. 1897'de Istanbul'da doğdu. Asıl adı MehmetTevfik olan şair, toplumsal içerik- li şiirlenvle ilerici düşüncelerin simgesi haline geldı. Türkıve'de Batıh sanat anla- yışının yerleşmesinde önemli bir rol o\xıa- dı. 1891 'de Vfirsad dergisinın açtığı şiir yanşmasında birincilik kazanarak edebi- yat çevrelerinde adını duyurdu. 1894'te ıMalumatdergisini çıkaranlar arasında yer alan Fikret, 1896'da Servet-i Fünun dergi- sınin yazıişleri müdürlüğüne getirildi. Dergı, onun yönetıminde EdebrvatnCedi- deakımının yayın organı durumuna geldı. Tevfik Fikret, o dönemde aydınlara yapı- lan yoğun baskılar nedeniyle birkaç kez gözaltına alındı. Bir süre sonra dergidekı görevinden aynlan Fikret, 1906'da Robert Kolej'in yanında birev yaptırarak eve Aşi- yan adını verdi. 1908'de 2. Meşrutiyet'in ateşli savunuculanndan biri olan Fikret, Hüseyin Kazun Kadri ve Hüseyin Cahft Yalçuı'la birlikte Tanin gazetesini kurdu. Fikret, Ittihat-Terakki'nın yayın organı haline getirilmek istenince Tanin'den ay- nldı. 31 Mart Olayı'nı protesto etmek için Mekteb-i Sultani müdürlüğünden aynlan Fikret, daha sonra şeker hastalığına yaka- landı ve Aşiyan'daki e\ r ine kapandıktan bir süre sonra, 1915'te yaşamını yitirdi. Y A P i Greta Garbo 'nun külleri Stockholm 'de • Greta GarbO'nun külleri ölümünden yedı yıl sonra doğdugu yere, Stockholm'e taşmıyor. Isveçli yetkiiiler ve ünlü yıldızın yeğeni arasında Greta Garbo sağlanan anlaşma sonucunda küller önümüzdeki günlerde korunmakta olduğu Nevv York'tan alınıp Stockholm MezarlığVna getirilecek. • Disney veÇîn hükümeti arasında, Martin Scorcese'nin. Dalaı Lama'nın yaşamını konu alan filmi yüzünden yaşanan anJaşmazlıkiar sona ermiş görünüyor. Disney'in en önemli pazannı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anlaşmazlık sonucunda, bir grup Hollyvvoodlu sinema oyuncusu, Çin - hükümetini sansürcü tutumundan örürü protesto etmişti. Dalaı Lama'da rol alan Richard Gere de ödün verilmemesi taraftanydı. • Steven spielberg lkinci Dünya Savaşı'nı konu alan yeni filmi 'Saving Private Ryan'da başrolleri Tom Hanks ve Ed Burns payla^ıyor. Filmin çekimleri yıl sonunda Ingiltere'de başlıyor. • Gong Li. Elveda Cariyem' ve 'Çinli Bir Kadın, Quı Ju' adlı filmlerin yıldızı geçen hafta Pekin'de Hong- Konglu gazetecılerin 'Kadın BaşT adlı tabio • Pablo Plcassonun . 'Tete.d'une.Fernme'... (Kadın Başı) adlı tablosu Londra'da sergilenmekte olan Lefevre Sanat Galensi'nden çalındı. Silahıyla galeri görevlilerini etkisiz hale getiren 30 yaşlanndaki soyguncu çalıntı olduğu anlaşılan bir otomobile binerek 1.6 milyon dolar değerindeki tabloyla birlikte kayıplara kanştı. • August Sander. Almanya'nın en önemli fotoğrafçılanndan bin. 1876 yılında birmaden mühendisinın oğlu olarak dünyaya gelen sanatçı, 20. yüzyıl insanuıın portresini çizen bir projenin de mimarlann- dan aynı zamanda. Sanatçının 200 fotografi şu anda Londra Ulusal Portre Galerisi'nde sergileniyor. Minimal anlatım tarzını benimsemiş olan sanatçının en heyecan venci yapıtlanndan biri de 'Höchstenbachlı genç kadın'. GongLi sorulannı yanıtladı. Daha cesur olmasını gerektiren fılmlerde rol alacağını açıkladığı konuşmasında; "Tutuculuk, konu yelpazesini daraltarak Çin Fılm endüstrisini olumsuz yönde etkilemiştır" şeklinde bir açıklama yaptı. Gong Li aynca, Çin halkı gibi kendisınin de demokrasi yanlısı olduğunu söyledi. • WillyBrandteski Federal Almanya Başbakanı, ölümünden sonra, besteci Gerard Rosenfeld'a yeni operası "Kniefal in Warshau' için esin kaynağı oldu. 1970 yılında imzalanan Varşova Antlaşması'nı konu alan opera, kasım aymda Dortmund'da sahnelenmeye başlayacak. • Filiplnli Sarah Balaba0an ın hayatmı anlatan filmin Manila'daki ilk gösterimi Müslüman senaristler tarafından engellendi. Balabagan, Birleşik Arap Emirlikleri'nde 1994 yılında 15 yaşındayken hizrhetçi olarak yanında çalıştıgı patronunu, kendisine cinsel tacizde bulunduğu için öldürmüştü. Höchstenbachlı genç kadın British Council semmerleri • Kültür Servisi - British Council tstanbul şubesi, mart, nisan ve mayıs aylannda sekiz hafta sürecek üç yeni program başlatıyor. 27 mart - 15 mayıs tarihleri arasındaki ilk program 'Popüler Kültür', 19 mart - 14 mayıs tarihleri arasındaki program 'fngiliz Gençlik Alt Kültürleri ve Müzik Biçirnleri", 18 mart - 8 mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek program ise 'Bilimkurgu ve Intermedia' başhğını taşıyor. Programlara devam edenlere British Council onaylı bir sertifika verilecek. Aynı zamanda program sonunda makale yazıp başanlı olanlara Ingiltere'de tercih edecekleri bir üniversitede araşrırma yapma olanağı sağlanacak. Aynntılı bilgi için tel: 0 212 252 74 74. İZMİR KİTAPFUARINDA BUGÜN • 11.00-12.00: tnkılap Kitabevi'nin düzenlediği, Aydoğan Yavaşb'nın sunduğu, "Türkiye'de Kadın Mizah Yazan Ounak" başlıklı söyleşiye Canan Tan katılıyor. • 12.00-13.00: Edebiyatçılar Derneği'nın düzenlediği, "Kum Saati'nden Gün Tutulması f)> külerine Taşrada Kuva>1 Millhe Ruhu Üzerine" başlıklı söyleşinin konuğu Mucize ÖzünaL • 13.00-1430: Inkılap Kitabevi'nin düzenlediği, Temel Güralp'in yönettiği, 'Çocuk, Kitap ve Biz' başlıkh panele Savaş Ünlü ve Aydoğan Yavaşlı katılıyorlar. • 14J0-16.00:9 Eylül Üniversitesi GSF Sahne Sanatlan Bölümünün hazırladığı "Antik Ege Yazarlanndan Esintiler' adlı dramatik gösteri izlenebilir. • 16.00-18.00: SODEV'in düzenlediği, Erkan Karakaş'ın vönettiğı •Gençfik Ne Kadar Okuyor, Düşünüyor, Üretiyor' başlıİclı panele Prof. Dr. Zafer LsküL Yrd. Doç. Dr. Günnür Beyazit Mustafa Balbav ve Özgür Aydın katılıyorlar. • 18.00-20.00: Pen Yazarlar Derneğinin düzenlediği. Alpay Kabacah'nın yönettiği •'İzmir'de Kültür Harakeüeri" başlıklı panele Şükran KurdakuL Yaşar Aksoy, Efdal Sevinç ve Erkan Serçe katılıyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear