Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 1997 CUMA
12 KULTUR
Özay Fecht, 'Berlin-îstanbul' kültürel etkinlikler dizisinin açılış konserini veriyor
Köylü kızmdan 'caz' tiirküleriDUYGU DURGUN
Tevnk Başer'in '40 Metrekare Al-
manya" filmini izleyenler, Almanya'da-
kı Türk işçisi (Yavuzer Çetinkaya) ve
dört duvar arasına hapsettiği kansı Tur-
na'nın dramını anımsayacaklardır. '40
Metrekare Almanya'nın Turna'sı Ozay
Fecht, 1971 'den bu yana yurtdışında ya-
şayan bir sanatçı. Türkiye'de oyuncuola-
rak tanınan Özay Fecht, özellikle Al-
manya'da on beş yıldan bu yana tanın-
mış caz şarkıcılan arasmda yer ahyor.
Özay Fecht ve Berlinli müzisyenler-
den oluşan grubu, bugün saat 19.30'da
AKM Oda Tiyatrosıı'nda vereceklen
konserle 'İstanbul-Bertiıı' kültür festi-
valinin açılışım gerçekleştirecek. Kon-
ser, 9 martta Oda Tiyatrosu'nda yinele-
necek.
Özay Fecht'in Berlin serüveni 1971
yılında baslamış. Tiyatro okuluna gidip
oyuncu olmak istemiş. Ama ailesi mad-
di olarak böyle bir yükün altından kal-
kamayacağı için o da işçi olarak Alman-
ya'nın yolunu tutmuş. Bir yandan fabri-
kada çalışırken bir yandan da tiyatrocu
olmayı düşlemiş. Profesyonel olabilmek
için sınavlara gırmiş, ama 'başansız' bu-
lunarak yaşamının 'ilk büyük darbesüıi'
almış. Yılmay\p bu defa Amerikan Fi-
lolojisi'ne kaydını yaptıran Özay Fecht,
üç yıl boyunca bir pandomim İcursuna
giderek amatör tıyatroculuğa adım at-
miş. Birkaç televizyon dızisi, sinemafil-
mi derken sahneye çıkıp işçi şarkılan
söylemeye başlamış. O gün bugûndür
şarkı söylüyor; kimi zaman da çok iste-
diği fılmlerde rol ahyor. "Tiyatro biraz
evlttiğebenzer. Bağlıhk.sadakat ister. Oy-
sa ben Çingene gibiyim, bağtılığı sev-
mem. Biraz orada biraz buradayundır.
Bugün kafam kızarsagirmek isterim. Bu
yüzden sinema benim için sevgili gibi.
Film yaparken aşk Uişkisi yaşıyorum. Üç
dört hafta süren bir aşk, sonra bitivor.
Caz ise benim için çok doğal bir şey. Bir
köylü kadının tiirkü söylemesi gibi."
Almanya'da bir Türk kızının caz söy-
lemesi başlangıçta epey ilgi toplamiş.
Hatta bu ilginin salt Türk oluşuna bağ-
Fecht ve Berlinli
müzisyenlerden oluşan
grubu, bugün saat 19.30'da
AKM Oda Tiyatrosu'nda
vereceği konserle 'îstanbul-
Berlin' kültür festivalinin
açılışım gerçekleştirecek.
Konser, 9 martta Oda
Tiyatrosu'nda yinelenecek.
0nun için tiyatro, biraz
evliliğe benziyor, bağlılık ve
sadakat istiyor. Oysa o,
Çingene gibi bağlılığı
sevmiyor. Hiçbir yere
bağlanmak istemiyor, çünkü
her yerde yabancı.
Bu nedenle sinema sevgili
gibi. Film yaparken aşk
ilişkisi yaşıyor, üç dört hafta
süren; sonra bitiyor.
Caz ise çok doğal bir şey;
bir köylü kadınm türkü
söylemesi gibi...
lanması rahatsız etmiş Özay Fecht'i.
Sonra durup düşünmüş: "Neden obna-
sın,bu da bir çeşit reklam değil mi?" Kü-
çük kulüplerden önemli festivallere uza-
nan caz serüveni böyle başlamış. Genel-
likle. kendisinden daha deneyımli mü-
zisyenlerle çalışarak cazın 'abece'sini
ögrenmiş. "Benim, 'yapamayacağım'
diyc bir korkum yok. Fazla emprovize
etmiyorum; cazda daha çok baladlar
söylüyorum. Her sanat dalında olduğu
gibi cazda da seyirciye bir hikâye anlat-
mak gerek. İşte o var bende. New York-
lu bütün caz müzisyenleri özellikle zen-
ci müzis>enler benimle çalışmayı çok is-
tiyor. Çünkü aranuzda bir bağ kurulu-
yor."
Başlarda Bilüe Hoüday'e tutkunluk
deTecesinde baglı olan Özay Fecht, Bil-
üe Holiday şarkılanndan oluşan bir re-
pertuarla bütün Avrupa'yı gezmiş. Is-
viçre, Hollanda, ltalya gibi ülkelerde
konserler vermiş. llk uzuncalan 'No Mo-
re'un ardından 'Moves'adlı albümü caz-
severlere ulaşmış. Derken 1986'da Tev-
fik Başer'in '40 Metrekare Almanya'
fılminde canlandırdığı Turna rolüyle La
Corna Festivali'nde Gümüş Leopar
Ödülü'nü kazanmış. Sinema serüvenıni
'Gül Bahçem', 'Mutlu Yıllar Türk' ve
Erden Kıral'ın 'Mavi Sürgün'ünde sür-
düren sanatçı, yeni ülkeleri, yeni insan-
lan keşfetmekten. çok kültürlü projele-
re katılmaktan büyük keyif duyuyor.
"Türkiye'deyken büe kendimi çok fazla
Türk gibi hissetmiyordum. Yeni ülkde-
re yeni insanlara çok meraklryım. Gitti-
ğim ülkeierde edindigim dostlanm var.
Nereyeaitolduğumu bilmiyorum. Hery-
er benim evim. 23 yıldır İbiza Adası'na
gidiyorum. Berlin, Paris'te, ABD'de,
Londra'da bir geçmişim var. Çok gezen
bir insanım. ama bir tarafimla daçok sa-
dıgım. Bildigim yerlere tekrar tekrar gi-
divorum. Hiçbir yere bağlanmak istemi-
yorum, çünkü her yerde yabancıyun."
Özay Fecht. bazen nereye ait olduğu-
nu bilmese de böyle yaşamaktan mutlu.
Paris'te bir konser verecekse Parisli mü-
zisyenlerle çahşıyor. İspanya'da bir fılm
çekecekse, oradaki dostlan ona kucak
açıyor. Ancak Türkiye'ye kırguı. Geçen
yıllarda tstanbul'da Hayal Kahvesi'nde
Tahsin Ünüvar ile birlikte caz programı
yapan Özay Fecht, aradan geçen süre
boyunca Türkiye'deki caz çevresinin
onu dışladığını düşünüyor. "Türld-
ye'den ilgi görmedim bugüne dek. Önce,
kendi kabahatim mi diye düşündum, a-
ma buraya geldiğimde reddedildiğinıi
gördüm. Orneğin bir cazşartacısı olarak
Türkiye'ye bu konser için davet edüdim
ilkdefa.Bu davetTürldye'den değil, Al-
man Kültür Merkezi'nden gekü. 4yd ön-
ce Hayal Kahvesi'nde şarkı söyledigun-
de insanlar "biz seni hiç tanımıyorduk'
diyorlardı. Oysa Almanya'da on beş yıl-
dır caz şarkıcısı olarak biliniyorum ben.
IstanbulCaz Festrvali'ne gidip gelen pek-
çok müzisyen benim arkadaşun. Neden
ontan çağjnp da beni çağırmadıklannı
bilmryorum. Türkler arasında dayanıs-
ma olmadıgı için dünya çapında bir star
üretemiyoruz zaten."
Türkiye'de son yıllarda caza yönelen
ilgiyi, festivalleri yakından izliyor. genç
kuşağuı başanlı çıkışını sevinçle karşı-
lıyor, ama eksik gördüğü noktalarda var
"Ne yazık ki İstanbul'da doğru dürüst
bir caz kulübü yok. Birisi bir kulüp aç-
mak istese çok sevinirim. Çünkü Avru-
pa'da, Amerika'da tanıdıgun çok sayıda
müzisyen var. Devamtı gezdigim için ye-
nilikleri biüvonım. Böyle bir kulüp açıl-
sa isterim ki burava yurtdışından müzis-
yenlerçağrüsın.lstanbul'dakicazcılarik
tamşsınlar. Sadececazın standartlan de-
ğil, çok çesitli türieri artık getmeii Tür-
kjye'ye."
özay Fecht, Istanbul konserleri son-
rasında kucağmda bir dolu projeyle ay-
nlacak. Gelecek plağında, 'Bir Kadın
v« Bir Erkek' ve 'Bir Ask Hikâyesi'nin
fılm müziklerini yapan Fransız besteci
FrancisLai'nın yapacağı besteleri Fran-
sızca olarak yorumlayacak sanatçı, yö-
netmen Doris Dörrie'in 'Erkekler' fıl-
minin senaristi ile birlikte bir senaryo
üzerinde çalışacak. Hemen ardından da,
bir kadının hareminı anlatan '2001 Gece
Masallan' adlı fantastik bir projeye baş-
layacak.
7-8 martta Nezihe Meriç'inyazdığı 'Çın Sa-
bahta' Taksim Sahnesi'nde sahnelenecek.
'Gün ışımaya
başladığında'
iki kadın...
Kültür Senisi - Dünya Kadınlar Günü kap-
samında tstanbul Devlet Tiyatrosu Taksim
Sahnesi'nde 7 ve 8 mart günlerinde bir An-
kara Devlet Tiyatrosu yapımı olan 'Çm Sa-
bahta' sergilenecek. Nezihe Meriç'in yazıp
Okay Poyraz'ın yönettiği oyunun sanatçılan
da kadın.
Oyun, amacına ulaştığını sanan, ama amaç
denen şeyin sadece onun düşündüğü şey ol-
madığını anlayınca şaşıran bir kadınla, top-
lums>al kişiliğini bulamamış. parçalanmış bir
kişiliğin, yitirilmiş bir aşkın acısıyla ziyan
olmuş. ya^amdan hiçbir şey beklemeyen genç
bir kadının. garip bir buluşmayla. bir akşam
üzerinden günün ışımasına kadar süren bir-
likteliğı üzerine kurulu.
Oyunun ismi 'Çm Sabah', günün ışımaya
başladığı iik an demek. Nezihe Meriç, oyun-
daki ikı kadını şöyle anlatıyor: "Feriha, göç-
men bir aileden geune. Yaşaım en ince av nn-
tdanna dek seven, güleç, sabıru, özvçrili. tatlı
dflü bir kadın.Çok yoksullukçekmiş. Çok kü-
çük yaşta çauşmaya başladığı için ne çocuk-
hığunu bilmiş ne genç kızlığuu. Kaduılığı da
yitirilmiş bir büyük sevdanın zh°an yaşamı ol-
muş. Onu bırakıp giden annesinu anneanne-
sinivetevTesini yerlerine yerlestirip actsını sin-
dirdikten sonra, artık şu dünyada tek amacı
kalmış,. Ele güne muhtac olmadan. özbenini
rezil etmeden yaşamını sürdürmek.
Dağarcığuıda yaşadığı toplumun, coğraf-
yanın görgüsü. bilgisL denevimleri, olgunluğu
var; bu ona kuvvet veriyor. Ama, tam ereğine
kav-uştuğu gün._ İkinci kadın Güneşi. Baskt-
a benbenci bir zengin ailenin elinde. yaşamı
parçalanmış, kimliğini bulabilmek için savaş-
mak zorunda kalmış bir genç kadın. Kokjde
okumuş, egitimini Amerika'da sürdürmüş.
Ama memleketinde gördüğü çok iyi egitimi
geçerii kılacak bir ortam bulamadığuıdan,
uyum sağlamadığından büsbütün hırçınlaş-
nuş. Kırguı ve çok sinirli. Bu dış görünüşün-
deki ters, donuk, adam beğenmez tavn, için-
deki, içe dönük. çekingen. aşk kırgmı küçük
kıa hiç dışa vurmuyor. Onun dağarcığuıda,
aileden veyaşadığı çevreden getme bir gelenek
görenek birilumi yok. Bir kavram karmaşık-
hğı içinde. Garip, sağlıksız bir tutkusu var."
İşte bu ikı kadının, yaşamlannın, acılan-
nm sergilenişi sırasında bir sevgiyi, bir dost-
luğu yakalar gibi oluşlannın anlatımı. Gülsen
Tunççekiç ve HüryaGülşen'ın rol aldığı oyu-
nun dekor tasanmı Sertel Çetiner'e, kostüm
tasanmı Esra Salaha, ışıklan ise Zeynel
lyk'aait
Ana konusu 4
Ege ve Kültür' olarak belirlenen 2. tzmir Kitap Fuan yann başlıyor
Izmir kitapla bulıışuyor
KültürServisi-2. IzmirTÜYAP Ki-
tap Fuan, 8 mart cumartesi günü saat
11.00'de Izmir K.ültürpark Fuar Ala-
nı'nda açılıyor. Ana konusu 'Ege ve
Kültür' olarak belirlenen fuara bu yıl
100'ü aşkın yayınevi, çok sayıda sivil
toplum kuruluşu, yazar demekleri ve
180 yazar katıhyor.
16 mart akşamı saat 19.00'a dek sü-
recek fuarda 60 konferans, söyleşi ve
açıkoturum gibi kültürel etkinliğin ya-
nı sıra Kankatürcüler Derneği'nin dü-
zenlediği 'Ege ve Kültür' (Tarihsel ve
Bölgesel Komşuluk), Cartoon Yayınla-
n ve Edebiyatçılar Demeği'nin düzen-
lediği 3 ayn karikatür sergisi ve Mah-
mutTürgut'un hazırladığı 'Edebiyatçı
Portreteri' adlı fotoğraf sergisi yer ah-
yor.
Fuann, yurtdışmdan katılan iki ko-
nuk yazan var: Antik Ege ve felsefesi
üzerine çalışmalan bulunan Alman şa-
ir ve yazar Johannes Poethan ve iki ki-
tabı Türkçeye çevribniş bulunan Yu-
nanlı yazar Yorgo Andreadis. katıla-
caklan çeşitli etkinliklerle Türk okur-
lanyla buluşacak. Şiir kitaplannm ya-
nı sıra antik Yunan mitolojisi üzerine
çağdaş denemeleriyle tanınan Johan-
nes Poethan, Alman PEN Kulübü ve
Yazarlar Birliği yönetim kurullannda
uzun yıllar görev yaptı. Çeşitli edebi-
yat ödüllerinin yanı sıra Al-
manya Büyük Liyakat Nişa-
nı'nı aldı. Istanbul'da düzen-
lenen 'Poesium'a katıldı.
'Ayasofya'nın Martılan' adlı
şıir kitabı bu gezi sonucu oluş-
tu. Poesium'da 'Şür ve Gele-
hek' başlıklı bir bildiri sunan
Poethan, 1989 sonuna dek
Stuttgart Radyosu sanat ve
edebiyat bölümü redaktörü
olarak çahştıktan sonra emek-
li oldu.
9 Eylül Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Sahne Sa-
natlan Bölümü öğrencileri,
fuar süresince düzenlenecek
etkinliklerde gösteriler suna-
,T'^MS* t.i ( • i
2. îzmir TÜYAP Kitap
Fuan'nda Ord. Prof. Dr. Ekrem
Akurgal'a, Ege kültürûnün
tanınmasındaki katkılan
nedeniyle TÜYAP tarafindan
bir şükran plaketi verilecek.
Yurtdışından da iki konuk
yazar var: Antik Ege ve
felsefesi üzerine çalışmalan
bulunan Alman şair ve yazar
Johannes Poethan ile Yunanh
yazar Yorgo Andreadis.
caklar. Fuann açılış günü olan 8 mart
cumartesi günü saat 17.00'de düzenle-
nen ve Yaşar Aksoy tarafindan yöneti- .
lecek olan 'Antik Ege Kültürünnn
Dünya Üzerindetd Önemi' konulu pa-
nelin bitiminde Ord. Prof. Dr. Ekrem
Akurgal'a, Ege kültürûnün tanınma-
sında katkılan nedeniyle TÜYAP tara-
findan bir şükran plaketi verilecek.
Ana konusu 'Ege ve Kültür'e uygun
olarak düzenlenecek çeşitli soyleşiler
ve paneller arasmda, "Antik Ege Kül-
türûnün Dünya Tarihindeki Önemi'
(Sunan: Yaşar Aksoy, konuşmacılar:
Ord. Prof.Dr. Ekrem Akurgal, Johan-
nes Poethen, Bilge Umar), Johannes
Poethen ile şiiri ve mitoloji üzerine
söyleşi (Sunanlar: Yüksel Pazarkaya
ve Şadan Gökovalı), Foca'da Yeni Ka-
zılar (Konuşmacı: Prof. Dr. ömer Öz-
yiğit), 'llk Kıvılcım Ege'de Çakmıştı-
Yazınımızda Kurtuluş Savaşı' (Yön:
Cem Erciyes, konuşmacılar: Faruk Şü-
yun, Hidayet Karakuş, Efdal Sevinçli),
"Kent Kültürü, Izmir ve Ege' (Konuş-
macılar: Ord. Prof.Dr. Ekrem Akurgal,
Prof.Dr. Özdemir Nutku. Doç.Dr.
Oğuz Makal, Yaşar Aksoy), 'Neden
Korumacılık' (Yön: Cengiz Bektaş,
Prof.Dr. Gürhan Tümer, Doç. Ülker
Seymen, Öztürk Başanr, Sefa Taşkm,
Nihat Dirim). 'Ege Uygarlıklannın
ORD. PROF. DR. EKREM AKURGAL
Ege'de Foça, Çandarh, Eryth-
rai ve Izmirantikkentîerini orta-
yaçıkaran Ord. Prof. Dr. Ekrem
Akurgal'm Avrupa'da dört ya-
bancı dilde eserleri yayımlandı
ve yüz elli bin baskı yaptı. Fran-
sız Akademisi Eskiçağ Bölü-
mü'ndeki kolruğu yaşamı bo-
yunca Akurgal adım taşıyacak
olan ünlü bilim adamı, Avru-
pa'nın 7 akademisine üye. Ame-
rika ve Avrupa üniversitelerinde
birer yıl konuk profesör olarak
ders veren Akurgal'a Bordeaux
Üniversitesi, Atiua Üniversitesi,
Lecce Üniversitesi ve Anadolu
Üniversitesi, şeref doktoru sanı-
nı verdl Ekrem Akurgal, Federal
Almanya Büyük Liyakat Nişanı
Yıldızl'ı Rütbesi (1979), Goethe
Madalyası (197% TC Kültür
Bakanlığı Büyük Odülü (1981),
İtalyan Commandatore Nişam
(1987) ve Fransa Cumhurbaşka-
nı tarafindan verilen Legion
d'HonneurOfficier rütbesi sahi-
bi. Aynca yine çesitli arkeoloji
enstitülerinin de şeref üyesi.
1960'tan bu yana yurtdışında çe-
şitli televizyonlarda söyleşiler
yapan ve belgesel programlarda
yer alan Akurgal, Dil ve Tarin
Coğrafya Fakültesi'nde dekanlı-
ğı sırasında Türk Sanat Tarihi,
Tiyatro ve Kütüphanecilîk Bö-
lümleri ile Epigrafi dahnı kurdu,
fakültenın önündeki Sinan hey-
keüni diktirdi. Türkiye'deki Al-
man KültürmerkezlerinİB Istişa-
re Kurulu'nım 20 yıl süre ile
(1974-1994) genel başkanhgım
ve Türkiye-Yunanistan Dostluk
Demeği'nin başkanlığını (1988-
1995) yapan Ekrem Akurgal,
Ege Kültür Vakfi Başkanı.
Güncel Yorumu' (Yön: Yaşar Aksoy,
konuşmacılar: Bilge Umar, Hasan Ba-
nşcan), 'Ege'de Eşkıyalık' (Yrd.
Doç.Dr. Sabri Yetkin'le söyleşi), 'Met-
ropolis 1996" (Konuşmacı: Prof. Dr.
Recep Meriç) başlıklı konular yer alı-
yor.
2. Izmir Kitap Fuan kapsamında ya-
nn saat 13.00-15. 00 arasmda gazete-
miz yazan ve Yayın Kurulu Başkanı Ö-
han Seiçuk'un 'Şeriat' başlıklı bir söy-
leşisi gerçekleşecek. Pazar günü saat
16. OO'daki 'GençükNeKadarOkuyor,
Düşünüyor, Üretiyor?' başlıklı SO-
DEV'in düzenlediği paneli Ercan Ka-
rakaş yönetecek; Prof. Dr. Zafer Üskül,
Yrd.Doç. Dr.Günnur Bayezıt, Mustafa
Balbay ve Özgür Aydın konuşmacı ola-
rak katıla^aklar. Şükran Kurdakul'un
yönettiği 'Ege'de Y'etişen Edebiyatç»-
lar' panelinin konuşmacılan ise Ah-
met Yurdakul, Hüseyin Yurttaş, Hida-
yet Karakuş. Mehmet H.Doğan, Sina
Akyol ve Yunus Koray'ın katılacağı
panelde Nahid Ulvi Akgün anıhrken,
Orhan Asena, HülyaNutku, Zerrin Ak-
denizli Çelenk, Mahmut Gökgöz 'Or-
han Asena'nın 75. doğum yıh onuruna
Nâzun Hikmet üçlemesi" üzerine ko-
nuşacaklar.
Fuar süresince Mehmet Mümtaz
Tuzcu,CezmiErsöz,Toktanuş Ateş, Dr.
Erkan Serçe, Yunus Koray,
Sunay Akın, Akgün Akova,
Habib Bektaş, Dinçer Sezgin,
Yüksel Pazarkaya, Mehmet
Uzun, Hilmi Yavuz, Aydoğan
Yavaşlı, Fergun ÖzelU ve İ.
Mert Başat çeşitli konularda
söyleşi yapacaklar.
2. Izrnir Kitap Fuan öğret-
menler ve öğrenciler için üc-
retsiz olarak düzenleniyor.
Diğer ziyaretçiler ise 100 bin
TL giriş ücreti ödeyecekler.
Her gün 11.00-20.00 saatleri
arasında ziyaretçilere açık
olacak. Geçen yıl 123 bin ki-
şi tarafindan gezilen fuara bu
yıl ilginin artması bekleniyor.
YENt BAŞLAYANLAR...YENİ BAŞLAYANLAR...YENİ BAŞLAYANLAR...
Prag'da 1989'dagerçekleşen
ve 'Kadife Devrim' adıyla anı-
lan devrimin hemen öncesinde
40 yaşlannda bekâr bir müzis-
yenle, bakımını üstlenmek zo-
runda kaldığı altı yaşındaki bir
çocuk arasında oluşan bağlılık
ve sıcak duygulan anlatan
'Korya',buyıhn 'En İyi Yaban-
cı Film' kategorisinde Oscar
ödülüne aday gösterildi.9. Tok-
yo Uluslararası Film Festiva-
li'nde Büyük Ödülü kazandı.
Jan Sverak'ın yönettiği, baş-
rollerinde Zdenek Sverak,
Andrej Chahmon, Libuse Saf-
rankova, Ircna Lrvanma ve
Stella Zazvorkova oynuyor.
Sırlar ve Yalanlar
1996 Oscar Ödülleri'nde
'En İyiKadınOyuncu', 'En tyi
Fîlm', 'En İyi Yardımcı Kadın
Oyuncu','En t>ı Özgün Senar-
yo' ve 'En İyi Yönetmen' dal-
lannda aday gösterilen, 1996
Altın Küre Enıyi Kadın Oyun-
cu Ödülü'nü kazanan 'Sırlarve
Yalanlar'ı Mike Leigh yöneti-
yor. Marianne Jean Baptiste,
Elisabeth Berrington, Lee
Ross, Ron Cook, Brenda
Blethyn ve Timothy Spall ise
filmin oyunculan arasında.
Cüzel Bir Cün
Eski moda bir aşk öykiisü-
nün günümüz çağına uyarlan-
mış hali olan 'Güzel Bir
Gün'de başrolleri Michelle
Pfeiffer ve George Clooney
paylaşıyor. Yönetmenliğini ise
Mkhael Hoffman üstlenıyor.
Cüzel Bebelc
Çocuk pornograrısi konu-
sunda kopartılan 'skandal' kı-
yametlerine rağmen Brooke
Shiekls'in başrolünü oynadığı
ve 1917 yılı Nevv Orlean-
sı'ndaki bir genelevde çalışan
12 yaşındaki bir çocuk fahişe-
yı canlandırdığı 'Güzel Bebck',
baştan çıkancı masumiyet kav-
ramına farklı birbakış açısı ge-
tiren bir çalışma. Louis Mal-
le'm yönettiği fılm yoğun bir
tarüşmaortamı yaratmıştı. Fil-
min Türkiye'de gösterimi 20
yıldır yasaktı.
Y4ZIODASI
SELtM tLERİ
Onca Roman...
Onca Hazine (2)
Mehmet Rauf un Ey/û/'üyle noktalamıştık ge-
çen günkü söyleşimizi. Ama Eyiûrden pek söz aça-
mamıştım.
1900 tarihli bu roman da gerçek bir hazinedir. Ya-
n kaçgöç devrinin, yan alafrangadünyanın ortasın-
da bir 'yasa/c aşk'ı dile getiriyor. Ve bu aşka roman-
cı 'beyaz aşk' nitemini elden geldiğince denk dü-
şürmeye çalışıyor. Fonda o günkü görkemiyle Bo-
ğaziçi...
Bugünün genç okuru, 'beyaz aşk' duyumsayışı-
na yakın olmayabilir. Aşklar heıtıalde artık rengâ-
renk yaşanıyordur. Ama Eylûl'ün yine de söyleye-
cek çok sözü var. hsanoğlunun dinmeyen 'cınse/'
tutkusuna açılıyor bir yandan da.
1905 tarihi roman hazinemize hayli alçakgönül-
lü, gelgelelim kuşaklar boyu iz bırakmış bir eser ka-
tar: iddiasız kadın romancı Güzide Sabri, ölmüş
Bir Kadının Evrak-ı Metrûkesi'ri\ yayımlamıştır. Bu
roman özellikle kadın okurlara ses yöneltir; yıllar yı-
lı okunur. O kadar ki, 196O'lı yıllara iyice yaklaşıl-
mışken Cihangir'deki evimizde, Ölmüş Bir Kadının
Evrak-ı Metrûkesi'nin yüksek sesle okunduğunu
hatırlanm.
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrûkesi 'yaşana-
mamış aşk'm romanıdır. Ondan tam beş yıl sonra
Cemil Süleyman Siyah Göz/er'de dul ve genç bir
kadının aşkı yaşayıp yaşayamayacağını deşer.
Eleştirmenlerin, edebiyat tarihçilerinin önemsediği
bu roman, aşk çevresınde dönenır gibi yol alırken
toplumun 'ikici' ahlâk anlayışım yansıtmaktadır. Kı-
lık kıyafet az buçuk değişti ama, yalnız kadınlar aş-
kı hâlâ öyle sancılı yaşamıyorlar mı?
Siyah Gözler sanınm yeniden yayımlanacak. Hiç
olmazsa bu kez ilgi çekse, okunsa... Seksen yedi
yıl önce, üstelik bir 'erkek yazar'm kadın sorununa
handiyse 'feministçe' yaklaşımı bu kez ayırt edil-
se...
1912'ye Halide Edib yılı demek mümkün. Hem
Son Eseri, hem Yeni Turan, hem Handan kitap ola-
rak okura sunulmuş. Son Esen, Halide Edib'i asıl
Halide Edib'e götürecek romanlardan. Yeni Turan'a
gelince, doğu ve batı küttürierini özümsemış bir
yazann 'Turan' hayaline nasıl farklı bakabildığine
işaret ediyor. Gerçi Yahya Kemal, Yeni Turan'la in-
ce ince alay etmiştir ama, roman 'güncelliğini' bu-
gün de koruyor. Uygarca anyor ütopyasını.
Handan'a gelince, bu roman bence, doğuya ve
batıya yaklaşımları, açılımlan açısından yeniden ve
yeniden irdelenebiiir. Ruh çözümlemesine yönelik
aşk romant olduğu söylenegelmiş Handan, bana
sorarsanız, kültürden kültüre, bir özgüriük arayışı-
nı günümüze hâlâ ifade etmektedir.
Imparatorluğun hızla çöktüğü günlerde, az sayı-
daki romancılarımız, koşullar ne olursa olsun, e-
ser vermeyi sürdürüıier. Hüseyin Rahmi Hakka Sı-
ğındık'ta Ittihat ve Terakki'ye ilk 'olumsuz' eleştiri-
yi yöneltecektir. Onun iddialan tarihçilere ışık tuta-
bilir. Sonra, batan imparatoriuğun ortalık yerinde
ala ala hey Istanbul'u yazan Refik Halid Karay: Is-
tanbuljun Bir Yuzü. Hem de hiç eskimemiş bir ro-
man! Özal döneminin topografyası desem, yeridir...
Zaten iyi. usta romancHarımız 'zaman' kavramn
nın üstesinden gehp geleceği görmüşler, gelecek-
te olup bitecekteri seslenıp durmuşlar.
Düşünün, 1922'de Çalıkuşu kitabı elden ele do-
laşıyor. Çalıkuşu yalnızca bir roman mı, Istan-
bul'dan Anadolu'ya açılışın içli masalı mı, iddiasız
tutumla yazılmış bir 'öğreti' kitabı mı yoksa?
1922 Türk romanının talihli yılı: Yakup Kadri'den
Nur Baba ve Kiralık Konak, Halide Edib'den unu-
tulmaz Ateşten Gömlek; eski usta Hüseyin Rahmi
de boş durmuyor, hem Cehennemlik, hem Son Ar-
zu... O zaman için geçmişi şuncayılcık Türk roma-
nı birdenbire serpilmeye koyuluyor. Resat Nuri, Ya-
kup Kadri, Halide Edib gibi dünya çapında roman-
cılanmızla karşılaşıyoruz.
Anılarda, yazılarda hep vurgulanmıştır: Mustafa
Kemal Paşa iyi bir 'roman okuru'.
Ne yazık ki bugünün insanı 'kötü bir okur'. Ro-
man, hele dünün romanlan, onun için fasafiso:
Mesleğime ait kitapları okuyorum... Psikolojiden
sözaçan bılimsel kitaplarokurum... Gazeteleri, der-
gileri takip ediyorum ama, kitap okuyamıyorum...
Kaç yıl var ki, elime roman almadım.. sözlerini çok
işirtim.
Dostlanm, roman, hayat kılavuzu. Roman okun-
madan hayatı, toplumsal ve bireysel hayatlanmızı
kavrayacağımızı hiç sanmam. Romanlar okunmak-
la da kalmamalı, özümsenmeli, onlarla birlikte bir
ömür boyu yaşanmalı.
A Gatetfde Kadınlar Günü ^ sergîsi
I Kültür Servisi - A Galeri, '8 Mart Dünya Kadınlar
Günü' nedeniyle Güzel Sanatlar Bırliği'nden kadın
sanatçılann katıldıgı bir sergi düzenledı. 1909'da Osmanlı
Ressamlar Cemiyetı olarak kurulan, 1929'da Güzel
Sanatlar Birliği, 1979'da Güzel Sanatlar Birliği Resim
Dernegi aduıı alan kuruluş bu sergide düşünen, çalışan,
üreten, çağdaş. laik ve Atatürkçü Türk kadınını temsil
ederek böyle bir sergıyi düzenlediklerini belirtiyorlar.
Birlik Sahnesi'nde çocuk oyumı
Kültür Servisi-Birlik Sahnesı, "Oyunun Koyunu' adlı
ilk çocuk oyununu 9 mart pazar günü saat 13.00'te Be-
yoğlu Muammer Karaca Tiyatrosu'nda sahnelemeye
başlıyor. Saadettin Kaplan'ın yazdığı, Ulvi Alacakap-
tan'm sahneye koyduğu ve başrolünü üstlendiği 'Oyunun
Koyunu' adlı oyunun müzikleri Hakan Ayaz'a ait.
KÜLTÜR • ÇİZtK
KAMİL MASARACl