19 Mayıs 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 MART 1997 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Cemaatçi Demokrasi - Cumhuriyetçi Demokrasi Prof. Dr. NURIBILGIN Ege S on zamanlarda, Aydınlan- ma"dan esinlenen ve cumhu-- nyetimizin temelinde bulu- nan ilkeler ve siyasal anlayış, sürekli eleştirilmektedır. Bu eleştirilervn arka planında, bir yandan etnik kökenli kolektıf kimlik ara- yışları \e aynhkçı hareketler, öte yandan koktendınci hareketler ile bazı mezhep ve tankat eylemlen bulunmaktadır (Bunlara bazı 'radikaldemokradar.ıkincı cumhu- nyetçiler, çok-hukuklu toplum anlayışı- nın ve türlü post-modernist görüşlerin söz- cüleri de katılabilir). Genel olarak tüm bu akımlar. temsil ettıkleri cemaat ya da top- luluklann kamusal alanı paylaşacaklan ve hatta bu alanı tümüyle ellennde tutacak- lan bır demokrasi anlayışını savunmakta- dırlar. Bu, 'cemaatçi' (komünoter) bir de- mokrasi anlayışıdır. Bu anlayış modernitenin yurttaşhğa da- yalı siyasal projesinin tümüyle rafa kaldı- nlması anlamını taşımaktadır. "Dahafaz- la demokrasi ya da sivil toplumun yüksel- tilmesi" gibı çekici sloganlar altında sunu- lan bu yaklaşımlarda. yurttaşhğa karşı, be- lirlı etnik ya da dınsel aidiyetlenyle ta- nımlanmış topluluk ya da cemaatler öne çıkanlmakta ve yurttaş ile somut insanlar arasında hatalı birkarşıtlık kurulmaktadır (Bilgin, 1995). Aynca bu tür eleştirilerde, yurttaşhğın çeşitli farklan dikkate alma- ması, onun bu farklan sildiği, yok ettıği şeklinde hatalı biryonımla ele alınmakta- dır Bugün cemaatçi demokrasi karşısm- Üniversitesi da, cumhuriyetçi demokrasi anlayışını sa- vıınmak ve geliştirmek, her şeyden daha önemli görünmektedir. Modern toplumda kamu gücü, hukukun öznesi olan yurttaşa seslenir; onda insanın sadece genel özeiliklerini dikkate alır. Öz- güllükleri farklan dışta bırakır. Çünkü bu farklar. herkesin hakkı olan saygıyı engel- leyebilir. Üstelik "fark hakkı", yurttaşla- n yurttaş yapan şeyin dışında adlandırma- mak, bu yanlan dile getirmemek sayesin- de konınabilir. Daha önce evrenselcilik-farkçılık bağ- lamında tartıştığım bu sorunsalı. bu yazı- da, cumhuriyetçi anlayışı savunan yazar- lardan Kientder'in (1996) perspektifınde yeniden ortaya koymakta yarar görüyo- rum. Cumhuriyetçi demokrasilerde yasa, hiçbir farklılığa dayanmaz; halk kavTamı. burada salt tarihsel ve siyasaldır. Bir öz- neler ya da yurttaşlar sitesini ifade eder. "Yasa herkes için aynıdır*' söylemindeki herkes terimi. somut birbütünü değil, hu- kuksal öznelerbütününüdile getinr. Cum- hunyetçi hukuk, homojen ve e\Tenseldir: farklıhklan yok etmez, ama görmezlikten gelir: özel alana bırakır. Sözleşmeye dayalı bir ulus anlayışının karşısında, farkçılık temelinde etnik top- luluklan savunanlar, ulus-devlet içinde yer alan etnik gruplann elle tutulur bir şey. buna karşılık sözleşmeye dayalı ulusun ise kurgusal ya da soyut olduğu. yani birinci- nin reel, ikincinin hukuki olduğu iddiasın- dadırlar. Oysa hiçbir beşen topluluk doğal değildir; genetik bir programa dayanmaz. öznel gerçekliğı yoktur. Öyle olsaydı, si- yasal sorun olmaz, insanlar sabit bır şekil- de, örneğın şempanzeler gibi örgütlenir- di. Çeşitli genel fikirler gibi halk kavramı da, y a birleştirme yöntemıyle ya da soyut- lama yöntemiyle oluşturulabihr: Bınncı halde etnik. ırİcsal ya da kültürel bir anla- yışla. birtakım gözlenebilir özelliklerden (davranışlar. ritler. ahşkanlıklar, töreler, inançlar) hareketle bazı insanlar birleştı- rilir: Camiyegidenleryadacamiyegitrne- yenler, çok eşliler ya da tek eşliler, falan- ca bölgede oturanlar ya da oturmayanlar, bir tarikatm (ya da bir etnik grubun) üye- sı olanlar ya da olmayanlar. vb. Bu tarz birteştirmelerdaima bir dışlamavarsayar- lar. Bu tür bır ka\ ram oluşturma. uzun bır dönem boyunca, ırkçı kategonlendirmele- rin temelı olmuştur. Bu bakış açısını aşa- bilmek için kavram düzeyine yükselmek, görünenlerin ötesine giderek soyutlama yapmak gerekmiştır. Bu tür bır birleştirme yöntemi sağlam değildir Örneğin, siz bir tarikat üyesı olarak, başkalannı "makbtıl insan sayTnıyorsamz"; bu tutumunuzu sür- dürmek için. tarikatınızın üyeleriyle bir- likte bir tarih, bir hikâye üretmeniz gere- kir. Ve bir şeye inananın, inanmayan kişi- nin "habis bh-şeytan" olduğunu düşünme- ye devam etmesi için, bu tavnnı, basıt bir kültürel fark gözleminden daha güçlü bir şeye bağlaması gerekir. tnanılan şeyın sağ- lam olması için, onun hakkında soru so- rulmasını önleyen bır düşünce, bir mitos üretmek gerek. Söylencesel (mitsel) dü- şünce, birtopluluğa, kendı meşruiyeti hak- kında soru sormaksızm kendi kendiyle öz- deşleşme olanağı verir; önceden yanıt ve- rerek temellendirme sorununu çözen ken- dini "doğa" imiş gibi, "bu böyte" gibi su- nar. Burada, kendi kendtmize oluşturma- dığımız bir dış ilkeye. tartışmasız kabul edilen ve ınanılan bır şeye göre toplanılır ve meşruiyet sorunu yoktur. Ikincisı, siyasal birleştirme yöntemidir. Burada halk kavramı, olgusal yamtlara gö- re ya da inançlara dayandınlarak doğru- lanmaz. Insanlann bir halk olarak toplan- ması, doğal bir veri gibi düşünülmez. Bu, köklerden kopmayı gerektirmez, ancak köklerin de bır ven gibi alınmamasını içe- rir. Siyasal toplanmada. halk, kendinı. te- mellendirilmesı gerekli bir inşa olarak temsil eder. Butemellerkonusundabirge- leneğe ya da kutsal bir güce değil. kendı- ne hesap vermek durumundadır. Siyasal, inşacı yaklaşımda, hiç kimse, bir aıdıyet zorunluluğuna tabi değildir ve hıçbir ce- maat kendi dünya görüşü adına hüküm sü- remez. Cumhuriyetin inanca değil, yasa- ya gereksinimi vardır. Yasa, herkesi her- kesten ve herkesi kendi cemaatinden ko- rur. Özetle halk kavramı basit değildir. Iki anlayıştan birincisi, kendi kendini sunan bir şeye gönderdığinden her türlü bütün- leşme. uyuşum (entegrasyon) fîknnı dış- lar, eğer bır başkası kendini sunarsa baş- kası olarak sunacaktır; burada iki şey mümkün: Bu başkası, ya dışlanır ya ben- zer kılınarak yutulur. lrk, kan, dinsel ya da etnik aidıyet terimleriyle düşünüldüğünde hedef, dışanda genişleme. içeride tek bi- çımlileşmedir. Entegrasyon kavramı. an- cak siyasal toplanma tarzında anlamhdır. Çünkü bu tarz, ancak entegrasyonla mey- dana gelebilır. Burada insanın kendini kendi varlığından kopanp yurttaş olarak düşünmesi gerekir. Bu anlamda hiç kim- se, siyasal bir topluluğun doğal üyesi de- ğildir; ama herkes üye konumuna gelebı- lir. Hepımız kendimızi bütünleşme, uyuş- ma (entegrasyon) çerçevesinde düşünme- liyiz. Burada hedef insanlıktır: parçalan- mış ya da tek biçimli kılınmış bir insanhk değil, ortak yasalara razı oluş etrafında düzenlenmiş bir insanlıktır. Bu toplanma tarzı. evTenselcidir ve tek biçımlıliğin zıd- dıdır: cemaatlerde mevcut inançlann yok olmasını gerektirmez; ortak varoluş ılke- sine razı olmak söz konusudur ve bu, öbü- rünün hakkını kabul etmek demektir. Or- tak varoluş ilkesi. öbürünün hakkı ilkesi- ne, o da özgürlülderin birlikte varoluş il- kesine götürür. Burada laik bır sistemin nasıl olabilece- ği görülüyor. Cumhuriyetçi demokrasinin temelini oluşturan laiklik, çeşitli cemaat- leri ortak y anlannı ortaya çıkarmak için ya da toplamak için bırleştırmeye dayanmaz. Çünkü bu durumda, tüm bu topluluklar kendi kendilerine gönderilmiş olur. Laik- lik, cemaatlerin birleştirilmesi hedefalına- rak değil, insanhk hedef alınarak diişünü- lebilir. Bu anlamda laiklik. topluluk veya cemaatleri yok etmeyi gerektirmez; sade- ce vurttas. ka\ ramına engel olan şeylerden vazgeçmelerini ister. Türkiye'de Devlet Oldü' Ecz. SELAHATTEV BADUR A tatûrk'ün kader arkadaşı, rinci ve H'nci Inönü Savaşlan'nın kahraman komutanı, Lozan Konferansı'nın ba- şanlı diplomatı, Türkiye Cumhunye- tı'nm 2. Cumhurbaşkanı. Türkiyemi- zin yetıştirdıği büyük devlet adamı ts- met İnönü. 25 Aralık 1973 *te Ankara'da yaşama göz- lerinı yummuştu. O gün. eşimın SıraseNiler Eczanesi'nin vitrinine Inönü'nün resimlerini, inönü için günlük gazetelerde çıkan resım ve yazılan koymuştuk. Vitrin merakla iz- leniyordu. Aynı gün eczanemize gelen bır kışi, bir Ingiliz ga- zetesınin Türkiye muhabin olduğunu ve gazetesinin o günkü nüshasını getırdiğini, istersek vitrinımıze bu gazeteyi de koyabileceğimızi söyledi Gazetenın baş- fıgı "Türkiye'de DevletÖldü" ıdi. E\ et İnönü öldü değil, "Türkiye'de DevletÖldü" dı- ye yazıyordu. Atatürkümüzün bir sözünü Lozan Kulübii yönetı- minde iken Sayın Falih Rılkı Atay'dan dınlemiştım: "Huzur içinde yiyip içebiliyorsak, bu Ismet sayesinde- dir." 1938'de Atatûrk'ün ölümüyle yasa boğulan Türk ulusu, 11 Kasım 1938'de lsmet Inönü'nün Cumhur- başkanı seçilmesi ile kısmen tesellı bulmuştu. Cum- hurbaşkanı İnönü. 1 Eylül 1939'dabaşlayan, 50mil- yon insanın ölümüne, 90milyon insanın sakat kahna- sına ve 400 milyar dolara mal olan Ikinci Dünya Sa- vaşı'na Türkiyemızi sokmamakla yine büyük bir dip- ktmatik zafer kazanmıştı. ' Hitler. Bulganstan'ı işgalinden sonra lnönü'ye gön- derdiği tehdıt kokan bır mektupta, yanında yer alma- sını ıstiyordu. (Veİnönü'denayıutondayanıbnıalryor- du.) Çörçil Adana'ya gelip, lnönü'ye Türkiye'nin de müttefiklerin yanında yer alması için çeşitli vaatlerde bulunuyordu. Sonunda Kahire'de o dönemin büyük devletlerinin başkanlan Roosevelt-Stalin-Çörçil üçlü- sü, tnönü'yü saflannda savaşa sokmak için zorluyor- lardı. tnönü, büyük bir stratejı ve diplomatik manevTa ile onlan da danltmadan Türkiyemizi savaşa girmekten kurtarmıştı. Ve Türtdyemiz dünyada savaşa girmeyen ender ül- kekrden birtvdL 1923-1938 Atatürk. 1938-1950 İnönü dönemteri: Os- manlfdan kalan dış borçlar tamamen ödenmış, yakı- lan- yıkılan Anadolu (İzmir-Ankara) yeniden kurul- muş, modern şehirler haline getirilmiş, yurdumuz de- mıryollan ile donatılmış, dünyanın gıpta ettigi modern Türkiye vuratılmışü. Ve bütün bunlar 1 kuruş dış ve iç borç almadan ger- çekleştırilmişti ve o yıllarda 1 Amerikan Dobın=l Tflrk Lirası idL Dünya devlet başkanlan, Türkiye'ye Atatütk'ü zi- yarete geliyordu. Lozan'dan sonra uzıuı yıllar Türki- yemizi protesto ederek elçiliğini Ankara'ya taşımayan lngiltere, 1936'dakrahnı (8.Edward) Türkiye'ye Ata- türk'e gönderiyordu. O dönemlerde kimse kimsenın dinine, namazma, orucuna kanşmazdı. Artık, itibarlı, saygılı bir Türkiye vardı. 1945'te tkinci Dünya Savaşı sonuçlanmış ve İnönü, demokrasiye geçiş dönemıni başlatmıştı. Celal Bayar ve arkadaşlan, kurduklan Demokrat Parti için Cumhurbaşkanı Inönü'yü ziyaretlerinde. inönü tek koşul ileri sürmüştü: "DüıipolitikayaaJetet- meyin" ve Celal Bayar bunun için söz vermişti... Ve Demokrat Parti 1950 seçimlerinde iktidara gel- di. Verdikleri söze kısa bir süre dayanabildiler ve bır ay sonra ilk uygulamalan başladr. Ezan Arapçaya çev- rildi, halkevleri kapatıldı. Köy Enstıtülerinı ise daha muhalefetlen döneminde kapattırmayı becermişlerdi. Borçsuz bir bütçe. 124 tonluk altın stoku ve (1923- 1950) 27 yıllık dönem sonu 1 dolar 2.80 TL. olmuş- tu. Evet, İnönü ve CHP hükümeti DP'yeböyle sağlam ekonomisi olan bir Türkiye bırakmıştı. Ama lcısa sü- rede gerileme dönemi başlamış, coşkulu, gurur duyu- lan günler artık gende kalmıştı. Oy için din sömürüsü ön plana çıkmış, kısa sürede Türkıyemizin ekonomisi altüst olmuş, "Siz isterseniz hilafeti bflegeri getirebilirsinE" di yecek kadar, izandan yoksun bır başbakan artık ülke yönetiminde tek söz sa- hıbi idı. 1957 seçımlerine yakın günlerde din sömürüsü ile- ri boyutlara ulaşmış, Isparta'ya sürgüne gönderilmiş olan. şeriat düzenıni getirmek ısteyenlerin manevı li- deri Said-i Nursi, (Nurs köylü Saıt) DP bakanlannın arabasındadolaştınlarakoy ıstenmiştı. Evet artık Tür- kiye'nin altındaki şanlı şerefli zemın ka>Tnaktaydı. 27 Mayıs 1960 DP'nin zorla davet ettiği Beyaz Ih- t'lal ve sonrakı yıllan ızleyen koalisyon dönemleri... Cumhunyet döneminde ilk koalisyon hükümetini kuran İnönü, Alb. Talat Aydemir'in 2 ihtilal tesebbü- sünü bastırmış ve tüm milletvekilleri tarafından ayak- ta alkışlanmıştı. Türkiye'yi temsilen Kennedy'nin ce- INTERNET DUNYASININ SÜPER GÜCÜ SUNAR //supersite//Superonline, Internet kullanıcılarına, Türkiye'nin en kapsamlı on-line bılgi bankası olan ve her geçen gün içeriği genişletılerek kapsamı daha da artırılan "SuperSite"ı sunuyor. Superonline'ın elektronik yayını "SuperSite", yüz bınlerce Internet kullanıcısının yararlandığı bir başvuru kaynağı, dev bir kütuphane. "SuperSite", .spordan kültür-sanata, sosyal yaşamdan alışverişe, ekonomiden sağlığa, hava durumundan borsaya, Türkiye gündemındeki her şeyı ve dünya ile ılgilı bılgıleri Türkçe olarak izleyebilme ımkânı veriyor. Ayrıca, kuruluşlar, en çok ziyaret edilen Web sitelerinden biri olan "SuperSite"a içerik bilgisi sağlayarak ya da reklam vererek, tanıtımlarını etkin bir şekitde yapabiliyorlar. Yakında yalnızca Superonline abonelerinin ücretsiz kullanabileceği "SuperSite", şımdilik tüm Internet kullanıcılarına ücretsiz sunuluyor. Ayrıca, "süper seçenekler"le, en uygun fiyata en fazla kullanım imkânı sunan "Süper Abonelik": Internet'e bağlanmanın "süper anahtar"ı ücretsiz "SuperStart" paketi; İzmir, Ankara, Istanbul Anadolu ve Avrupa yakaları için ' ayrı ayrı 822'lı ücretsiz erişım hatları ile, boş hat bulmak için beklemeden Internet dünyasına kolayca ulaşmayı sağlayan "Süper Açık Hat"; özellikle Türkiye gündemindeki konular hakkında Internet ortamında tartışabilmeyi sağlayan "Süper Meydan"; her gün 08.30-00.30 saatleri arasında "Süper Hizmet" sunarak abonelikle ilgili tüm sorulara cevap veren ve Internet'le ilgili tüm teknik sorunlara çözüm bulan Süper Hizmet Hattı, Superonline'da. "SÜPER ABONELİK" SEÇENEKLERİ Ay 1 aylık 1 aylık 3 aylık 6 aylık 12 aylık 1 aylık Fiyat 29 dolar + 45 dolar + 119 dolar + 225 dolar + 370 dolar + 35 dolar + KDV KDV KDV KDV KDV KDV Kullanım Hakkı 30 saat sınırsız sınırsız sınırsız sınırsız 39 saat Ödeme Şekli kredi kartıyla kredi kartıyla havale yoluyla havale yoluyla havale yoluyia yetkili satıcı kanalıyla Intemet kulbnımı tçm aynca teiefon ucretı odemıyorsunuz, sızın yennne Superonlır>e ockıyor Aylık enşjm haickını aşan her saat ıçın odemenız gereken ucret ise 1,5 do^ar + KDV Superonline'ı hemen arayın, /nternet dünyasının "süper güç"ünün sunduğu "süper yenilikler"i ve "süper avantajlar"ı yoşomaya başlayın. Süper Hizmet Hattı: (0212) 284 04 44 http: //www.superonline.net E-Posta: [email protected] "SuperSite"ın adresi: http: //wyw.superonline.com "SUPERSTART" PAKETİNİ ALABİLECEĞİNİZ YETKİLİ SATICILAR: ANKARA Kmlay Dost Kıtabevı Tel (03 11) 425 80 57. Imge Kıtabevı Tel (0312)425 52 02 Nokta Bılgısayar Tel (03 12) 419 29 96 A N T A L Y A Rolva Tel (0242) 247 16 94 BURSA Mınerva Bılgısayar Tel. (0224) 258 72 00 ESKİŞEHİR Optımal Tel (02221 221 57 21 İSTANBUL I. Levent Denge Bılıjım Tel (021 2) 282 82 36. Opus Elektronik Tel (02121 268 44 44 Akmerkez Remzı Kıtabevı Tel (0212) 282 02 45 Beşiktaş Kabalcı Kıtabevi Tel (0212) 261 31 24 Beyoglu Metropol Kıubevı Tel (0212) 249 36 73 Cagaloğlu Remzı Kıtabevı Tel (0212)511 69 16 Elmadag Vatan Bılgısayar Tel- (0212) 234 48 00 Galleria Net Tel (0212) 559 09 50 Kızıltoprak Connect Tel (02161 414 60 60 Mecidiyeköy Pomts Elektronik Tel |0212) 212 04 98 Nişantaşı Remzı Kıtabevı Tel {0212) 234 54 75 Şişli Can-Mekatronık Bılgısayar Tel (0212) 222 19 24 Fastcom Bılgısayar Tel (02121 224 09 88 İZMİR Çankaya Ekcom Bılgısayar Tel (0232) 446 12 95 Konak Karbıl Bılgısayar Tel (0232ı 483 69 93 KOCAELİ Korfez Bılgısayar Tel (0262) 325 62 02 M U C L A Marmaris Alesta Tel (0252) 412 96 66 VE 129 K.V.K. YETKİLİ SATICI5I (Size en yakın K.V.K. Yetkili Satıcısı'nı, (0216) 410 85 00'dan öğrenebilirsiniz.) YAPI KREDİ KURULUŞUDUR naze törenine giden, devletinin çıkarlannı korumak için Amtrika yöneticileri ile konuşrnaya hazırlanır- ken, Ankara'da Meclis'te koalisyon ortaklan Adalet Partisi- Yeni Türkiye Partisi-Cumhuriyetçi Köylü Par- tisi milletvekillerinin çirkın oyıınlan ile iktıdardan in- dıriliyordu. 1965-1 %9 yıllanndaki seçimler sonucu Adalet Par- tisi Süleyman Demirel başkanlığında tek başına ikti- dara gelmiştı. 12 Mart 1971 'de garip bir askeri muhhra ile iktidar- dan uzaklaştınlmıştı. Ve bir süre sonra da lsmet İnö- nü, kurucusu olduğu CHP'den uzaklaştınhyordu. 1957'lerde elinden tutup getırdıği milletvekilı ve genel sekıeteryaptığı Ecevit'in, tnönü'nün hastalığı ve yaşlılığı dönemini fırsat bilerek. Bızans oyunlanyla CHP Başkanlığı'nı ele geçirişi hiçbir zaman unutul- mayacaktır. O gün Ecevit'e yardım eden Kmkoğlu- Güneşgibı partinın ileri gelenlen kısa süre sonra Ece- vit"i anladıklannı, pişman oldulannı, tnönü'nün me- zanna gidip özür dileyeceklerini sık sık söylemışler- di. Ve İnönü. bir kere daha en yakmında bulunan biri- nin ihanetine uğramışü. Büyük İnönü'nün 25 Arahk 1973'te ölumünden son- ra Ecevit, Milli Selamet Partısı ile koalisyon kurdu. (Erbakan Hoca'nın devlet içinde ilk teşkilatlanışı.) 1974'te Kıbns'a yaptığı müdahaleden kısa bır sürş sonra istrfa ederek hükumeti bıraktı. Ve bugün Kıbns Türkiye'nin tüm ilişkilerinde kar- şısına çıkjyor. Oysa hükümetten kaçmayıp, o günkü koşullarla Yunanistan'la anlaşma yapabilir ve Kıbns da Türkiye de rahat ederdi. Inönü'nün. Şevket Sürejya Aydemir'e şöyle bir sö- zü vardı: "_ Ecevit'e güvenilmez. Ecevit'in her seyini yendim ama kompleksini ye- nemedim. Onun kompleksi kendini de memlektti de batı- nr_" Ecevit'in iktidar he\esi bir dahaağırbastı. Motellerde on bir AP"li mılletvekilmm. on'una bakanhk venp yeni- den hükümet kurdu. 2'ncı ik- tıdannda yokluklar, kuyruk- lar dönemi başladı. Nihayet senato seçimlerinde ağır \e- nilgiye uğrayınca istifa edip aynldı. 1979'da Demirel Hü- kümeti... Meşhur 24 Ocak Kararlan... Birbirlen ile çe- kişmekten memleket ışlenni yapmayafirsatbulamayan. te- rör belası memleketi kana bu- larken cumhurbaşkanı seçi- mini dahi sonuçlandıramayan iki parti: Iktidarda Süleyman Demırel'in AP'si, muhalefet- te Bülent Ecevit'in CHP'si. Ve bu çekişmelenn sonucu firsat bekleyenler için yenı bir dönem: 12 Eylül 1980 ihtila- li ve Kenan Evren'in cumhur- başkanhğı ile başlayan zor günler, tevkifler, kayıplar, gözyaşlan günleri... Bunlan takiben Kenan E\ - ren'in izin verdiği 3 partinın katıldığı 1983 seçimleri, Tur- gut Özsd hükümetleri... Tarikatlann, Nakşibendıle- rin, devlete egemen olmaya başladığıdönemler... Büyük Atatürk, devlet, mil- let içinbüyük tehlike oldukla- nnı bildiği tekkelen, zaviyele- ri kaldırmış, bu ucubelen memleketten silip atmıştı. Ne yazık ki. kötülükkrin kayna- ğı DP iktıdan bunlan da aç- mayı becermişti. Şimdi Ece\ ıt bunların bir kısmını boş görü- yordu... Atatürk, cumhuriyet \ e la- ildik düşmanı Said-i Nur- si'nin ölürn yıldönümü baha- ne edilerek Cumhurbaşkanı- mızdan Dışışleri Bakanımıza. bakanlara. millen ekillerimız- den İstanbul Valimize kadar makam sahiplerinm Nurslu Said'e methiyeler ıçeren me- sajlan! Milletimizde bır kor- ku! Ne oluyoruz? Cezayir mi? Iran mı olacağız? Ama bu vatan, bu devlet sa- hipsız değildir. Atatürk. tnö- nü ve arkadaşlannın kanlan, canlan pahasına kurduklan büyük Türk devletı ve onun hakıkı sahipleri Atatürkçü. cumhuriyetçi. laık ordumuz başta olmak üzere aydınlan- mız meydanı bunlara bırak- mayacaİüır. Bu ulus, Ata- tûrk'ün, ömek devlet adamı Inönü'nün güvendiğı ulustur. PENCERE Şeriat ve Ordu?.. PKK'nin yükseliş sürecinde bu ülkenin insanına aşılanan kuşku neydi?.. "Türkiye parçalanıp bölünüyor" kaygısı yürek- lere işlemişti. Çoğu 'aydın' geçinen 'Yeni Manda- c/' bu ortamdan yarartanıp zehir kusuyordu: "Lo- zan halklara karşıydı, Sevr canlanıyordu." Sonuçneoldu?.. Ordu bu işin üstesınden geldi, PKK'nin icabına bakıldı, artık kimse Sevr türküleri söyleyemiyor, insanlara güven duygusu geldi, TC'ys karşı olan- lann boaısu Anadolu'nun ne batısında ötüyor, ne doğusunda... Bir düzenli ordunun gerilla savaşına yönelmiş başkaldınnın üstesinden gelmesi kolay değildi; Türk Silahlı Kuvvetlen bunu başardı; çok acı çe- kildi, yürekler dağlandı, insanlar kahroldu; ama, savaş kolay değil... Savaş yöntemlerini yeğleyenler utansınlarl. • "Ordu" derken geçmişten gelen geleceğe yö- nelen bir kurumu vurguluyomm. Şu paşayı ya da bu paşayı değil... Ara rejimlerde adlan gazete sayfalarından eksik olmayan bir dizi general, 'ordu' kavramını kapsa- yamaz. Her devletin bir ordusu var, her devletin bir ide- olojısi var!.. Osmanlı devleti şeriattan kaynaklanan 'fetih ideolojısi' üzerine kurulmuştu; Türkiye Cum- huriyeti "Aydınlanma" kavramı üzerindeyükselen banş ideolojisini, devlet felsefesine dönüştüren kurucuların ürünüdür. • Sanayi burjuvazısi oluşmamış dünya coğrafya- sında silahlı kuvvetler polıtikanın içindedırler. Ço- ğu zaman 'modernleşme' az gelişmiş ülkelerde askerin öncülüğüyle gerçekleşiyor; bu olgu, Av- rupa ya da Batı tarihinden daha degişik bir süre- cın yaşanmasını öngörüyor. 31 Mart'ta 'laik cumhuriyet' ortada yoktu; ama, askerle yobaz karşı karşı karşıya geldiler. Bugün de karşı karşıyadırlar. 31 Mart, 20'nci yüzyılın başındaydı; bugün 21 'inci yüzyıla 3 var. Türkiye sanayi devrimini ger- çekleştiremediği için ulaştığımız sonuca şaşakal- mak yersizdir. Türk Siiahlı Kuvvetleri'nin laikliğe bağlı olması da uygarlığa dönük durması anlamı- nadır. Bu yön değiştiği gün, bugün orduya diş bi- leyen 'YeniMandacı'\ar kaçacak delik arayacak- lardır. Iran ömeği meydanda!.. • Cumhuriyet döneminde askerin vurguladığı günlenn takvimi şöyle: 27 Mayıs, 22 Şubat, 21 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül!.. Bu takvimin tarihi da-. ha yazılamadı. Ancak ordunun doğası gereği, as- ker kışlasından çıktığı zaman yaşanan hesaplaş- malar sert ve kanlı oluyor. Unutulan bir olay daha var: 1974'te asker Kıbns'a çıktı. Ordu, Türkiye'de en iyı işleyen kurumların ba- şında geliyor. Yapısında disiplin var. Yaptıklan da nalkın çoğunluğunca sızıltısız benimseniyor. Hiç kimse kendı kendisını aidatmasın. Anadolu halkı şeriatçıdan çok askerıni benimser. ileride bir he- saplaşma gündeme girdığınde, toplum, yobazlar ordusunu değıl, laik cumhuriyet ordusunu benim- seyecektir. Mollaordusunun beli kınldığındaomur- ganın eklemleri uzun süre toparlanamaz. • Ancak böyle bir olayın tarihimize ekleyeceği sayfaları yazmak isteyen yok!.. Laiklik, demokra- sinin "olmazsa olmaz" koşuluysa, seçim sandığın- da çoğunluğu oluşturan laik kesim, neden topar- lanıp dinci devlettehlikesinden ülkeyi anndırmıyor da Güneydoğu'da olduğu gibi sorunu askerin sır- tına vuruyor!.. EDIBE GÜVEN (1927Mardin- ) Gecelerde yorulduk söyleye söyleye seni, ama dinlendik, eriştik de-sana. Başbaşayız ıssızlıkla. Dinlemedeyiz yalnız. Söyler türküsünü bu gece, bizim için, rüzgâr için biraz da. DOSTLARI EDIBE GÜVEN (1927Mardin- ) Çalkalanır çığlığı acılann insan yüreğine herkez geri döndükçe canh görüntüsü unutulmuş bir çağın, yiter gider kendime çizdiğim yolun izleri, yiter gider arasında sevgi alevlerinin, takınaklı gölgeler içinde yiter gider. Sevgili anneciğim. aynlığımızın 4. yılmda seni hasretle. sevgiyle anıyoruz. LĞUR GÜVEN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear