Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İ10 MART 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
: 'Avrapa Basın Fotoğrafçısı' seçilen Izzet Keribar, sanatçının tarzını yakalaması gerektiğini savunuyor
Fotoğrafla ölünısüzleşen yaşamlar
ESRA ALİÇAVUŞOGLU
195CTİ1 vıllann sonlan. 20 yaşında bir
' delikanlı. bir elınde silah. bir elinde baba-
' sının hediye ettıği Leica marka fotoğraf
ı makinesıyle Kore sokaklannda dolaşıyor.
i Askerliğini \apmak üzeregittiğı Kore'de,
! ınsanlan, yaşamı fotoğraflayan bu genç,
' bugünün "Avrupa Basın Fotoğrafçısı'. Yu-
! kandakısacaöyküsünüanlattığımız. uzun
,' yıllar fotoğraf çekmeyeara verip 80lerde
; tekrar fotoğrafa dönen tzzet Keribar'dan
l başkası değil. O giinün 20 yaşmdaki genç
; delikanlısınm saçlan bugün ağarmış da ol-
; sa, fotoğraf sevdasından hiç vazgeçme-
; miş:hepbizi.hepyaşarrurruzıölümsüzleş-
• tırmeyi sürdürmüş.
20. yüzyılın sanatı olarak adlandınlan
fotoğraf üzerine nice kitaplar yazılsa da.
yine de son sözü deklanşöre basan par-
maklar söylüyor. Öyle ki yüzierce kez
• önünden geçtığıniz yerler. fotoğraf sanat-
' çısınıngözüylebambaşkabirdünyanınka-
. pılannı aralıyor izleyenlere. Ya da hıç gör-
mediğinız, tanımadığınız insanlann ya-
şamlannın tüm aynntılannı bir fotoğraf
karesıyle tanıma olanağı buluyorsunuz. Iş-
te bize bu dünyalann bambaşka yüzlennı,
bambaşka görüntülennı sunan bir fotoğraf
sanatçısıyla, İzzet Keribar ile aldığı ödül
\e fotoğrafçılık üzenne konuştuk.
"Birkaç yüdan beri böyie yanşmalann
yapıldığını Türkiye'ye getirilen fotoğraf-
lardan takip ediyordum. Fakat kendimi
basın fotoğrafçısı gibi görmediğun için ön-
celeri pek önemsemedim bu yanşmayı.
Çiinkü ben okfukça rahat ortamlarda fo-
toğrafçekiyTtnım; oysa basın fotoğrafçüa-
n çok mr şartlar altında çalışlyoriar. Fakat
Atias dergisinde fotoğraflanmın ve röpor-
tajlanmın yayımlaıuyorolması, benim ba-
. sın fotoğrafçısı olarak tanınnıamı sağladı.
; Geçen vıl bu yanşmanın Tiirkhe elemele-
.'rintk?birinci olmuştum. Bu birincilik bana
; Avrupa Basın FotoğrafYanşmasrnakaül-
• ma hakkı verdi."
Türkiye dışanda ödül kazandı
İzzet Keribar her ne kadar kendini ba-
ı sın fotoğrafçısı olarak görmese de yanş-
I maya katılan jüri. onun fotoğraflannı bi-
, rincilık ödulüne uygun bulmuş. Buyanş-
; ma ıçın gıttikleri. geçen yılın birincısı Lit-
; vanya'da o yine fotoğrafçılığını konuştur-
' mayıbılmı^."'AslmdaLitvam'a'yagiOnek,
; yanşmanın vanı sıra fotoğrafiçindeinarul-
: mazbirheyecandı.Ayncayanşniayakatı-
• lan 20 kişinin 6 fotoğrafını gördüğiimde
.' gerçekten çok heyecanlandım. Çünkü içle-
! rindeinanılmazgüzelfotoğraflarvardı.Bu
,' kadar güzel cserin içinde benim çektiğim
! fotoğraflar birinci oldu. Bana göre Tiirki-
j ye diplrtHâ'bnynK tfHKIfii kazamfc*
; Izzet Kenbar. bu kadar başanlı fotoğ-
; rafın ıçinden kendı fotoğraflannın nasıl
; sıynldığını hâlâ anlamadığını belirtirken,
• bıraz da olsa bu fotoğrafçılann haldcının
xVendisini basın
fotoğrafçısı kabul
etmeyen İzzet
Keribar, yanşmada
birinci olmasını
jürinin savaş ve kan
fotoğrafı görmekten
sıkılmasına ve
kendisinin huzur
veren fotoğraflannın
böylelikle öne
çıkmasına bağlıyor:
"Bu tip yanşmalarda
çeşitli branşlann
ortaya konulması
gerek. Ancak bu
şekilde gerçek
değerlendirme
yapılabilir."
yenmiş olduğunu vurguluyor. "Bu yanş-
maya katılan sanatçılar oldukça zor şart-
lardaçektikleri fotoğraflarla kanimışlardı.
Basın fotoğrafçısı işini yaparken, örneğin
bir yıkıntının altında fotoğraf çekerken
kompozisyonu düşünıneyebilir. Oandaola-
yı yakalamak ister. Fakatyanşmada buna
rağmen çok güzrtiBhîtp&ztîvonJar dBFVar-
dL"
Jürinin birbiriennden habersiz olarak
fotoğ raflan değerlendirdiklerini söyleyen
Keribar, birinci olmasını jürinin savaş ve
kan fotoğrafı görmekten sıkılmasına ve
kendisinin huzur veren fotoğraflannın
böylelikle öne çıkmasına bağlıyor. "Bu tip
yanşmalarda çeşitli branşlann ortaya ko-
nulması gerek. Ancakbu şekildegerçekde-
ğerlendirme yapüabilir."
Keribar, fotoğraf çekerken özelIikJe ta-
kip ettigi özel K6nüTarin"öImadrğırn; fakat
baze*n bilinçlı olarak bazı konularda yo-
ğunlaştığını ifade ederken, bazı ülkelerde
yaşamı, bazılannda ise ınsanı fotoğrafla-
dığını belirtiyor. "ÖrneğinLitvaııva'yagit-
tiğimde oranın manzaralaruu. eski evleri-
ni,eski mahaJlelerini çekmeye gayretertinı.
Daha doğrusu Litvanya'yi anlatan fotoğ-
raflan çekmekdiğerkonulardan daha ağır
basttAsiında çoğuzaman hem mekân hem
de insanı bir arada çekmeye çahşıyonım."
Fotoğrafçılıkta en önemli şeyın, daha
''çekmeden ıyi bir fotegraf çıkacağını bil-
mek olduğunu söyleyen Keribar, bunda
gezi düzenledikleri yerlere programlı ola-
rak gitmelerinin büyük öneıru olduğunu
ifade ediyor. "Seyahate çıkmadan önce
plan yapıyonım. Kaç gün nerede kalacağı-
mu hangisaatte nereyegkleceğimiveyapa-
cağun röportajlan öneeden belirliyorum.
Bu kadarprogramlı çahşraa,riskiazalüyor.
Böylelikle gittiğinı yerlerden döndüğümde
eksik kalan hiçbirşe> otaıuyor."
u Tarzının beüi olması çok önemli
Fotoğraflann sergı halıne dönüşmesıni
çok önemseyen sanatçı, özellikJe büyük
seyahatlerden rahatlılda bir sergi çıkaca-
ğını, kimilerinden ise 100-150 fotoğraflık
dia gösterisi oluşabileceğinı belirtiyor.
"Bu gezilerdeki fotoğraflardan 30 tanesi
bir sergiye yakışır biçünde oluyor. Sergiyi
düzenlerken çoğu zamaniyifotoğrafolma-
sının yanı sıra bunlar tzzet Keribar'ın fo-
toğraflan dedirten tûrdenyapıt]an seçme-
ye özen gösteriyonım. Bu sürekli tekrar et-
tiğiın bir şey, bir fotoğrafçının fotoğraflan-
nın iyi olması çok önemli. ancak daha da
onemlisi kendi tarzının beUi olması.7
' Ser-
gilerinın Türkiye'yı gezmesini çok önem-
seyen sanatçı. dialannın ya da fotoğrafla-
nnın kaybolmasının hiç önemli olmadığı-
nı, önemli olanın, büyük bir kitlenın İzzet
Keribar'ın fotoğraflannı görmesı olduğu-
nu vurguluyor.
Renk uynmu, konu bütünlûğû
Fotoğraflannın birkaç mesaj taşıması
gerektiğini belirten sanatçı. fotoğraflarda-
ki yalınlığın, renk uyumunun ve konu bü-
tünlüğünün özellikJe dıkkat edılmesi ge-
reken unsurlar olduğunu dile getinyor.
"Bir konu yakaladığımda onu tek fotoğ-
rafla bitirmem, yaklaşık 20 tanc fotoğraf
çekerim o konudan. Fotoğrafiçekmeyebaş-
ladığınızda tüm ctmenleri göz önünde
bulundurmanız gerekli. Her şey olabilir
çiinkü. Örneğin Mısır'da 5? makara film
kullandım vç 2000fotoğraflageri drindüm.
Fakat önemli olan 2000 fotoğraftan arta
kalanlar. Bu geziden bana kalan 150 fotoğ-
rafûr. Profes>onel bir fotoğrafçı, fotoğraf-
lannın küçük bir bölümüyle oynar. üzerin-
deki kay mağıdır önemli olan."
fFS AK'ta bazı derslerde eğitimcı olarak
görev alan Kenbar. tecrübelenn, bılgılenn
gençlerle ve fotoğraf se\dalılanyla pay-
laşılması gerektığıne inanıyor. Fotoğraf-
çılığın ünıversiteye taşınmasını da önem-
li bir adım olarak gören sanatçı, Tür-
kiye'nin dünyayla olan farkını kapamak
üzere olduğunu \urguluyor. "İ\i fotoğraf
içinönceiikietekniğiiyi bflmenizgerekfL En
azından kurguyu yakalamak gerekli.
Sürekli tekrariadığım gibi sanatçının ken-
di taram yakalaması çok önemli. Fotoğ-
rafçı olmak için yetenekli olnıak lazım.
Bunun yanı sıra fotoğrafçılık uzun vadede
aom gerektiren bir sanat Veni yetişen ar-
kadaşlar çok gu/el bir ınanzarayla kar-
şılastıkiannda, bunu çekersem ödül
kazanınm diyorlar. Haynr. bu kadar kolay
değil. Sanatçı mutlaka sonfirçadarbesini
kendi vermek zorunda."
Belgesel
sinemacılar
kurumlaşıyor', Külrür Servisi - Belgesel
; sınemacılar. Kasım 1996
| başlannda başlattıklan
| kurumla^ma çabalannı
; önceki gün başlayan ve
I ıkı gün süren I. Belgesel
' Sinemacılar Ulusal
. Konferansı ile
! tamamladı. Feriye-
! Kabataş Kültür
! Merkezf nde aerçekleşen
; "Vanna Ne Kaldı?"
; başlıklı programa katılan
; belgeselcıler. belgesel
• sınemayı "yalnızlığu
• sabn, merakı, özveriyi
' yaşayan; hayatı
' derinlemesine kavramak
için ter döken. emek
veren belgesel
sinemacılann insanhğa
armağan ettiği ürünierin
tümü" olarak tanımlıyor.
Cumartesi günü saat
10.00'da başlayan
konferansta öncehkle
Ginşim Grubu'nun
konferans için hazırladığı
kısa film gösterildi. Bu
göstenmden sonra da
Enis Rıza. Gınşım Grubu
adma bıraçılış
konuşması yaptı. Ortak
sancılar yaşadıklan
belgesel sinemacılarla
bulusmanın ilk
adımlarını atmaktan
dolayı heyecan
duyduklannı belirten
Rıza. kurumlaşma
süreçlennın de bir
belgesel i gerçekleştinr
gibi sürüklenircesine
gerçekleştiğinı belirtti.
Rıza, kültürel sürekliliğin
önünün ke.sildığine.
tarihid hafızanın
parçalanmaya
uğradığına. dünyanın en
büyük doğa ve ınsanlık
mırasının hovardaca
harcandığına. geçmişi
geleceğe bağlayan
nırengi noktalannın
silinmeye çalışıldıgına
dikkat çekerken bu
noktada sunatçılara. bilim
adamlanna ve
araştırmacılara da büyük
sorumluluklar düştüğüne
değındi. Konferansa
katılan TBMM
Başkanvekili; Kültür,
Sanat. Yayın Kurulu
Ba^kanı; Denizli
Milletvekili Hasan
Korkmazcan toplumdan
gelen isteklerin sıvıl
toplum kuruluşlannın
katkısıyla sorunlann
çözümüne katkıda
bulunmaya başladığına
dikkat çekerek bunun
Türkiye için olumlu bir
gelişme olduğunu
söyledi. Anadolu'nun
birikimleri ve asırlardır
bu topraklarda var olan
doğa ve insanlık
mırasının belgeselciler
için sonsuz bir kaynak
olduğuna dikkat çeken
Korkmazcan. toplumsal
hafizanm değerinin
bilinmesi için gerekli
düzenlemelerin
yapılabılmesi amacıyla
TBMM çatısı altında
elinden geleni yapacağını
behrtti. Konferans
kapsamında Prof. Dr.
Metin Sözen, Doç. Dr.
Bülent Çaplı ve Hasan
Özgen de Türkiye'de
belgeselciliğin önemi ve
sorunlan üzenne bir
açıkoturumda bir araya
geldiler. Konferans
süresince elliye yakın
tebliğ sunuldu.
Konferans kapsamında
dün de "Belgesel" konulu
bir açıkoturum ile
tebliğlerin okunup
tartışılması ve
örgütlenme
perspektifinin
tartışılacağı özel oturum
yeraldı. Konferansta
yapılan konuşmalar ve
sunulan tebliğler daha
sonra bir kitap halinde
toplanarak kamuoyuna
sunulacak.
Aydmlammuun işiğındaFakirBaykurt
Kültür Servisi - Sanatsal
yaratımlanyla edebiyat, mü-
zik, tiyatro alanlannda çağ-
daş kültürümüzün oluşu-
munda katkıda bulunan, sa-
natçı kişilikleriyle sanat ve
kültürdünyamızda özgün bir
yere sahip olan sanatçılar
adına düzenlenen Aydınlan-
manın Işığında Sanat İnsan-
larunız adiı saygı gecesınin
üçüncüsü bu akşam Fakir
Baykurt için düzenlenecek.
Saat 20.00'de Taksim Sahne-
si 'nde gerçeklesecek gecenin
senaryosu Ersan Uysal, Haş-
met Zeybek ve Metin Beyen
tarafından hazırlandı. Koor-
dinatörlüğünü Feridun An-
daç'ın yaptığı gecenin ko-
nuşmacılan ise şöyle: Nezihe
Meriç, V'edat GünyoL Konur
Ertop, Osman Şahin ve Feri-
dun Andaç. Daha çok seyır-
lik bir oyun anlayışıy la hazır-
lanan gecede Celîle Toyon
Uysal, Haşmet Zeybek, Er-
san Uysal, LeventGüner, Ha-
lil Doğan, Nişan Şirinyan,Öz-
lem Güvenli ve Erhan Ozçe-
lik'in yanı sıra Fakir Bay-
kurt'un tiyatro ve sinemaya
uyarlanrruş yapıtlannda geç-
mişte rol alrruş sanatçılar rol
alacak.
Fakir Baykurt 1929'da
Burdur, Akçaköy'de dünya-
ya geldi. Ortaöğrenımini Gö-
nen Köy Enstitüsü'nde ta-
mamlayan sanatçı, çeşitli köy
okullannda öğretmenlik yap-
tı. Gazı Eğıtim Enstitüsü'nü
tamamladıktan sonra da
(1955) ortaokul öğretmeni
olarak çalıştı. Şavşat Orta-
Aydınlaıunanın Işığmda Sanat İnsanlarunız adiı saygı gecesinin üçüncü konuğu Fakir
Bâj'kurt (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
okulu'nda öğretmenken ba-
kanlık emriyle ders verme
yetkisi elinden alınan Bay-
kurt, 27 Mayıs 1960'tan son-
ra da ilköğretim müfettişliği-
ne atandı ve kuruculan ara-
sında bulunduğu (1965) Tür-
kiye Öğretmenler Sendikası
(TÖS) Genel Başkanlığı'nı
yaptı. Sanatçı daha sonra
Milli Folklor Enstitüsü uz-
manlığı, ODTÜ Halkla tliş-
kiler ve Yayın Müdürlüğü.
Kültür Bakanhğı Danışman-
lığı gibi görevlerde bulundu.
Kendı isteğıyle emekliye ay-
nlan ve Almanya'ya yerleşen
Baykurt halen Duisburg'da
yaşıyor.
Sanatçı 12 Mart dönemin-
de TÖS davasından yargıla-
nıp tutuklandı. ancak daha
sonra beraat etti. Baykurt ilk
romanı 'Yılanlann Öcü' ile
Yunus Nadi Roman Ödü-
lü'nü (1958). 'Tırpan' ile
1970 TRTve 1971 TürkDi]
Kurumu Roman ödüllerini
ve 1980 Avnı Dilligil Tiyat-
ro Ödülü'nü, 'CanParası'ıIe
1974 Saıt Faik Hikâye Arma-
ğanf nı. 'Kara AhmetDesta-
nı'ile de 1978 Orhan Kemal
Roman Armağanı'nı kazan-
dı. Tiyatroya uyarlanan 'Sa-
karca' adiı çocuk romanı ise
Tiyatro 79 dergisince yılın
oyoınu seçildi. Sanatçı aynca
'Banş Çöreği' ile Berlin Se-
natosu Ödülü'nü (1984),
'Gece Vardiyası' ile de Al-
manya'da BD1 Ödülü'nü
(1985) kazandı.
Yazın yaşamına şiirle baş-
layan sanatçının ilk ürünlen
Tahir Baykurt imzasıyla Köy
Enstıtülen Dergisi'nde ya-
yımlandı. Daha sonra pek
çok dergide şiirlerini yayım-
layan sanatçı. 1948"den son-
ra öyküye yöneldi.
İlk öykü örnekJeri Seçıl-
miş Hikâyeler ve Beraber
dergilerinde çıkan Baykurt,
bundan sonra da romana yö-
neldi. Kırsal kesim ınsanının
gerçekliğini toplumsal ger-
çekçi bir bakışla yansıttığı
romanlannda, köylünün ya-
şama' biçimini, sorunlannı.
yaşadığı çelişkileri. ilişkileri-
ni dile getırdi. Öykülerinde
de kırsal kesım insanının so-
runlannı konu edinen Bay-
kurt, yurtdışında yaşadığı
dönemde yapıtlannda 'dış
göç'e katılan insanlanmızın
buradakı trajik durumlannı
işledi.
Fakir Baykurt, Feridun
Andaç'la yaptığı söyleşıde
bireyi ihmal ettiği yonünde-
ki eleştirileri söyle yanıtlıyor:
"Bire>i savdığımız söylendi
evet Çok bunaJtıldığımız bir
zamanda bunu ben de söyle-
dim. En doğrusu söylenenc
değil, yapılana bakmaktır.
Nedir birey7 Toplumun oluş-
turduğu tekil mi? Sadece
ruhsalhk mı? Toplutnsallığı
yok mu? Yılanlann Öcü'nde,
Köygöçüren'de. Kaplumba-
ğalar'da birey yoksa o zaman
Karataş'ta. Kantarma'da in-
san da yok. Çünkü birey, içiy-
le dışryla insandır. Fırsatolsa,
yazdıklarunda birey görme-
yenlerin insan anlayışıru tar-
bşmak isterim. Onlara göre
köylü bireyolurmu hiç? Köy-
lünün insanhğı bile kuşkulu-
dur. Yurdun geri kalmasma.
İstanbul'un yaşanmaz olma-
sına bu köylü sürüleri neden
olmadı mı? İstlerine vanr-
san, hayır bunu demek iste-
miyoruz, derier ama kafaia-
rmdaki budur. Kanımca bu
yaklaşım yanhşttr."
Fakir Baykurt bugüne ka-
dar öykü. roman. toplum-
eğitim yazılan, halk kitabı,
şiir ve çocuk kitaplan gibi
türlerde pek çok yapıt sundu
MSÜ'de 6
kadın' konferansları
Kültür Servfci - Mimar Sinan Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Baş-
kanlığı, 12-14 mart tarihleri arasında 'Günü-
müzde Kadın-Kadın Araştırmalan, Feminist
Eleştiri' konulu bir dizi konferans düzenliyor.
Mimar Sinan Üniversitesi Oditoryumu'nda
gerçekleştirilecek konferanslar dizısi çarşamba
günü saat 10.00'da MSÜ Rektörü Prof. Tamer
Başoğlu, Prof. Dr. Esin Küntay ve Prof. Dr. Tür-
kan Saylan'ın açış konuşmalany la başlayacak.
Prof. Dr. Nermin Abadan Unat 'Türldye'de Ka-
dın Araştu-malannın Bir Değeriendirmesi', Prof.
Dr. Mübeccel Kıray "Türkiye'de Kadının Konu-
mu ve Değişme*, Doç. Dr Yücel Sayman \\le-
deni Hukuk ve Kadının Yasal Statüsü'.Ür. Mar-
garethVVTıittock 'FeministToplumbilim Araştir-
malarında Nicesel ve Nitesel Yöntemler", Yrd.
Doç. Dr. Ajşe Durakbaşa 'Toplumsal Cinsiyet
KavTamı ve Feminist Eleştiri' konulannda birer
konuşma yapacaklar.
Konferansta perşembe günü 10.00-17.00 sa-
atleri arasında Prof. Dr. Renata Ltvraghi 'Kadın-
iar İçin Daha İ>i Ücretli İşOIanaklan',Yrd. Doç.
Dr. Aynur İlyasoğlu 'Feminist Arastırmada Etik
Sorunlar', Yrd. Doç. Dr. Güliz Erginsoy 'Met-
ropoliten Alan Merkezine Çok Yakın Bir Balık-
çı Köyünde Toplumsal Değişimin Kadın Üze-
rindeki Etkileri", Yrd. Doç. Dr. Müzeyyen Gü-
ler 'Gecekondu Bölgelerinde Kız Çocukianna
Yönelik Tutumlar', Ursula Biemann 'Sömürge
Sonrası Söylemsel Alanda Feminist Sanat Pra-
tiği', Gülsün Karamustafa 'Cinsiyetlendirilmiş
İlişkiler Arasında Bir Ovıın Alanı: Travesti ve
Transseksüel Televizyon Shonları' konulannı
tartışacaklar. Cuma günü ise Prof. Dr. Ferhun-
de Özbay 'Evlerde El Kızlan: Cariyeler, Evlat-
lıklar, Gelinler', Prof. Dr. Esin Küntay 'Seksüel
Sömürii Mağduru Genç Kızlar', Leyla Navaro
'Evlilik tçinde ya da İkili Yakın İlişkiJerde Kadı-
nın Bağımlılığı', Doç. Dr. Dilek Cindoğlu 'Na-
mus, Nikâh, Bekâret: 90'lar Türkiyesi'nde Er-
kek Egemen Kültürlerin Paradokslan'. Arş
Gör. Çağlayan Kovanlıkaya 'Politika Manında
Kadınlar ve Kadın Politikasr üzenne bildıp
sunacaklar. •
BU AŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
İki Dergiyi Okurken
Masamın üstünde iki dergi var: Kıyı, Yeni Biçem.
Kıyı, Şubat 1997 tarihini taşıyan son sayısıyla 131
ayı geride bıraktı.
11 yıl...
Yetiştikleri kentin, yörenin kültür değerlerinden
kopmayan sanatçılar, düşün adamlan, Trabzon'da
çıkarıyorlar bu dergiyi.
Birincil amaçları yöresel kültür birikimine ilişkin
araştırma yazılan yayımlamak.
Birkaç örnekle somutlamak ıstiyorum bu yargıyı:
Karadeniz yöresinde halk ozanı Baba Salim (Ali
Mustafa sayı: 8)
Trabzon Bakırcılığı (M. Reşat Sümerkan, sayı 4-
5)
Trabzon Lisesi'nin tarihçesi (Aslan Pulathaneli,
sayı: 14)
Maçka Vadisi'nde Manastırlar (Ismet Zeki Eyü-
boğlu, sayı: 19-21)
Karadeniz Folklorunda Fındık (Işıl Karadeniz Al-
tun, sayı: 23)
Trabzon Yöresinde Kuç Kuçura-Güneş Duası Ge-
leneğı (Mustafa Duman, sayı: 37)
Bir yandan da Sabahattin Eyüboğlu, Bedri
Rahmi, Orhan Peker, ismet Zeki Eyüboğlu, Ha-
lil Nihat Boztepe, Arslan Pulathaneli, İlhan De-
miraslan, Subutay Hikmet vb düşün ve sanat
adamları özel bölümlerde değerlendirıldi Kıyı'da.
Son sayılarına kadar da yüzyıldan yüzyıla değer
yitimine uğramayan kültür varlıklarını tanıtma çaba-
sı düşmedi derginın gündeminden.
Asiında başta kültür ve eğitim bakanlıklan gibi ku-
rumların yapmak zorunda oldukları görevlerdendi
Kıyı'nın 11 yıldır gerçekleştirdiği.
Ne var ki tarikat şeyhlerine 10 milyar ödenek ayı-
ran Kültür Bakanlığı, Kıyı gibi uluslararası araştırma
odaklannın ilgisini çektığini bıldiğimiz, bir derginin
"bütçe olanaklan el vermedığı" gerekçesıyle kitap-
lıklar için alımını durdurmuştur.
Olacak şey mı bu?
• • •
Yayın yaşamını aralıksız sürdüren dergilerden bi-
ri de Yeni Biçem. Ramis Tara'nın yönetiminde
"Edebiyat Laboratuvarı" olma özelliğıni koruyor.
Son sayısında ilgiyle okuduğum yazıiar var:
Şiir. Bugün - Mehmet H. Doğan
Roman, Bugün - Adalet Ağaoğlu.
Deneme, Bugün - Tomris Uyar.
Doğan'ın yazısı çağdaş şiir geleneğimizdeki ara-
yışları düşündürdü bana.
Her kuşağın birincil kaygısı yeni ve güzel.
Geçen yüzyıl sonu Servet-i Fünun dergisı çevre-
sinde toplanan Tevfik Fikret, Halit Ziya, Mehmet
Rauf, Cenap Şahabettin vb şaırler, yazarlar "Ede-
biyat-ı Cedide" olarak adlandırdı hareketlerini.
Yahya Kemal, Dergâh dergisindeki yazılarında
"yeni ş//r"den söz ediyordu.
1925-30 yıllannın genç Nâzım Hikmet'i için de
kaygı yeni şiir.
1940 kuşağının öncüleri de II. Yeniciler de aynı
arayışm peşinde.
Mehmet H. Doğan arkadaşımın yazısı şu satırlar-
la bitiyor:
"Büyûk, okur kitielerini hedeflemeyen, belki de
bunu umursamayan 21. yüzyıl şiirinin kuruluşuna
tanıklık ediyoruz belki de. Çok yakın bir geçmişte
alay edilirdi. 'Kendi kendini okuyan' şairlerle. Evet,
belki de böyle bir şiirin kuruluş günlerini yaşıyoruz.
Tutar mı tutmaz mı diye sormak naüle bir uğraş.
Çünkü onlar bununla ilgilenmiyohar. Yalnızca ge-
niş, ışıklı caddelerden kovulan şiirin yaşamda kal-
ma savaşımını veriyorlar kentin arka ve ara sokak-
lannda. "
iyi de Servet-i Fünun'dan bu yana etkileri dö-
nemlerini aşan kimi şairferi "çağdaş klasiklerimız"
olarak niteliyoruz.
Edebıyatta; birlikte hareketin simgesi sayılabile-
cek olan akımları önemseyenler ya edebiyat tarih-
çileri, ya da bu akımların içinde yer almanın anı gü-
zelliğıni yaşayan, etkileri dönemlerini aşamamış
şairler.
îstanbul'da kısa
filmgünleri
Kültür Servisi - İFSAK
ve İstanbul Fransız Kültür
Merkezi"nin. diğer yabancı
konsololuklann da katkıla-
nyla sürdürdüğü 'Uluslara-
rası Kısa Film Günleri'nın
dokuzuncusu bu yıl 10-14
mart tarihleri arasında ger-
çekleştinliyor. Yarışmalı
bölüme Türkiye'den Gür-
can Keltek. "Adem'in Ka-
burga Kemiği" ile katılıyor.
Her gün 11.00-1430.
17.00ve 19.30'da düzenle-
necek gösterilerde tüm
flimlergünde üç kez tekrar-
lanacak.
Bu yılki programa Al-
manya 8, Avusturya 4,
Fransa 7, Hollanda4, İngil-
tere 8 ve Türkiye 20 kısa
filmle katılıyor. Kurmaca
ve canlandırma türü film-
lerden oluşan göstcrilenn
son günü olan 14 martta sa-
at 17 00'de yerli ve yaban-
cı film yönetmenleri ile ta-
nışma programı düzenlene-
cek.
Aynı gün saat 19.30"da
tFSAK yarışmasında ödül
almış yönetmenlere plaket-
lerı sunulacak. Değışik ül-
kelerden gelen yabancı yö-
netmenler filmlennin gös-
terimlerine de katılarak iz-
leyicilenn sorulannı yanıt-
layacaklar. Programda yer
alan göstenlenn tümü 16
mm veya 35 mmlik sinema
filmi olarak gerçekleştirile-
cek. Sadece Türkiye bölü-
münde video filmlere de y-
er\erilecek.
10 mart pazartesi günü
başlayacak kısa film günle-
nnde 11.00 ve 17.00 sean-
sında Türkiye, 14.30 ve
14.30 seansında Alman-
ya'dan filmler yer alacak
Salı günü 11.00. 14.30 ve
17.00 seanslarında Türki-
ye, 19.30 seansında Ingılte-
re; çarşamba günü 11.00 ve
17.00 seansında Avustur-
ya. 14.30'da Almanya,
19.30 seansında Alman-
va'dan bir filme yer verile-
cek.
Perşembe günü ise 11.00
ve 19.30'da Fransa,
14.30'da Avusturya,
17.00'de Almanya"dan fes-
tivale katılan filmler ızle-
nebilır. Festivalin son günü
saat 11.00'de Ingiltere.
'. 4.30'da Fran•^a'dan bırt
fnm aöstenlecek