22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28ŞUBAT1997CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 Yeni sonuçlanan Berlin Film Festivali'nin Altın Ayı ödüllü Milos Forman filmi gösteriliyor Gnseflik,, basın ve ifade özgürliiğüBöylesini belki de ilk kez yaşıyoruz gerçekten. Yıllann alışkanlığıyla yine cantamızı hazıriayarak tam havasına gir- mişken malam Gümüşsuyu'ndan kay- ıaklanan nedenlerle. vaktinde vize ala- namaktan (daha doğnısu vize verilme- mesinden) ötürii onur sorunu yapıp son aıda gitmekten vazgeçtiğımiz Berlin Film Festhali'nde Altın fyı'yı kazanan The People vs. Larry Flynt' filmi, sine- nalanmızda 'Skandahn Ismi' adıyla gös- eriliyor şu anda. Yıllarönce Sınematek'te gördüğümüz *Maça As' (1963) ve 'Bir Sanşunn Aşk- tan' (1965) gibi ilk filmleriyle tanıdığı- nız. daha sonra 1967'de göç ettiği Ame- nka'da yaptığı 'Guguk Kuşu' (1975.) 'Hair' (1979). 'Ragnrae' (1981), Amade- us' (1984) ve 'V'almonf (1989) gıbi baş- yapıtlanyla sevip benimsediğimiz. 65 ya- şsna gelmiş Çek kökenli usta yönetmen Milos Forman'ın 7 yil ara verdiği sinema- ya dönüşünün ürünü olan ve Hol!ywo- od'u 'Berlinale97'de layıkıyla temsil ede- rek en iyi film yanşını da kazanan 'The People vs. Larry Fhnt-Larry Flynt Skan- dahn tsmi'ni taze taze izlemek, bütün sı- ks sinemaseverleri keyiflendıriyorkuşku- suz. Forno bezjrgânının çıkışı Cinsel devnmin doludizgın süregeldi- ği 1970'lerde yayımladığı. o döneme gö- re son derece müstehcen. hatta hard por- nografi türûne sokulacak çıplak kadm dergisiyle (ünlü 'Hustler') Amerikan ka- muoyunda ve ahlakında epeyce sarsıntı- lara yol açmış, iş bıtincı porno bezırgânı Larry Flynt'in gerçek öyküsünü aktaran ve doğrusu Milos Forman'dan çok, ya- pımcısı Oliver Stone'a yaraşan bir olay- fılm 'Larry Frynt Skandahn İsmi'. Ilkokuldan terk, Kentuckyli bir çıftçı çocuğu olan Flynt'in, sıradan bir striptiz pavyonu yöneticiliğinden Playboy'ubas- tıracak cinsten pervasız, Amerikan tole- ransının sınırlannı zorlayacak kadar cü- retkâr ve kışkırtıcı fotograflanyla kısa sü- rede tirajını milyonlara katlayan, zevk- sizlik ve bayağılık şampiyonu, dünyanın bütün oruzbircilerinin en azgın dergisi Hustler yayımcılığına uzanan yaşamını. 1970lerden 19801ı >ıllaradek aktarıyor film. Hakkuıda açılan davalardan yılma- dan, servetini yatırdığı mücadelesini, tu- rucu, sağcı. bağnaz kesimlerin tüm en- gellemelerine karşın yıllarca sürdürerek sonunda basın ve halk kahramanı merte- besine yükseltılen delıdolu, gözü kara. Hustler'ın getırdıği, 3-4 sayfada biten, son derece açık saçık pornografık fotohi- kâye tarzını, sonradan Robert Gucci- one'nin 'Penthouse'unun, daha nezih ve zevkli tarafından taklıt eftığinı, gençliği- mizden hatırladığımız Hustler'ı. Ankara- Kocabeyoğlu Pasajı sahafçılanndan bi- Larry Flynt Skandahn İsmi The People vs. Larry Flynt / Yönetmen: Milos Forman / Senaryo: Scott Alexander, Larry Karaszewski / Kamera: Philippe Rousselot / Müzik: Thomas Nevvman / Oyuncular: VVoody Harrelson, Courtney Love, Edvvard Norton.Richard Paul, Brett Harrelson, Crispin Glover, Vincent Schiavelli, Miles Davis / 1996ABD(WB)Beyoğlu Alkazar, Osmanbey Gazi, Etiler Akmerkez, istanbul Princess, Altunizade Capitol, Kadıköy Kadıköy, Çemberlitaş Şafak, Bakırköy Avşar sinemalarında. paraya boğulan, gitgide düzenin, yasala- nn, sansürün boy hedefi haline gelen ve inatla düşünce ve ıfade özgürlüğüne des- tek veren Amerikan anayasası maddesi- ne dayanarak kendini savunan Flynt, dün- yayı tefe koyduğu Hustler'la en popüler porno kralına dönüşüyor. Sonradan SUNGU ÇAPAN • Berlin'de Altın Ayı'yı kazanan ve sıcağı sıcağına sinemalanmızda gösterilen, Milos Forman'ın 'Larry Flynt Skandahn İsmi' filmi, cinsellik sömürücüsü mü yoksa basın ve ifade özgürliiğü kahramanı mı olduğu tartışmalı, ünlü pornografi kralının yaşamını anlatıyor. kadm vücudu teşhircisı, seks sömürücü- sü Larry Flynt'ten ve pornoyu düşünce özgürlüğüne dahil ederek savunmaktan yana tavır koyan film, ilgiyle izleniyor baştan sona. Bayraktan aileye kadar kutsal değerle- ri ayaklar altına alan. Noel Baba'dan Oz Büyücüsü'ne kadar her şeyin cinsel sö- mürüsünü yapan, ar damarı çatlamış lırdik de. Hugh Heffner'ı sollamış, bu mahkemelere kafa tutmuş porno taciri Larry Flynt'i pek bilmezdik doğrusu. 'Tek suçu zevksizuk, bayağılık' olan, dangıl dungul Flynt'i. Woody Harrel- son'un şirin, sevimli yorumuyla aktaran filmin büyük bölümü mahkeme sahnele- nne odaklanıyor. Seks endüstrisinin kaymağını yiyerek Hollyvvood'a taşınan Flynt'in sıra dışı ya- şam öyküsünü, köylü ana babasını ağır- ladığı her renk, boy, cinsten çıplak parti kızlannın fınk attığı 24 odalı, jakuzili, kocaman, lüks evinden Ohiolu striptizci Althea'yla evliliğine, birçok kez hapse girip kefaletle çıkışlanndan dönemin ABD Başkanı, fıstıkçı Carter'ın hidaye- te ermiş, Jesus Christçı kız kardeşıyle hayli garip yakınlaşmasına, 1978'de faili meçhul birsuikast sonucu avukatıyla bir- likte vurulmasıyla tekerlekli iskemleye mahkûm olup ağn kesicilerle başlayan uyuşturucu bağımlılığından, ömür boyu derin bir bağla sevdiği kansı, iğneci Alt- hea'yı AJDS'ten kaybedişine ve kendini Reagan'dan sonra gelen, 1980'lerin en medyatik 'ahlakabidesi'addeden. kürtaj, eşcinsel haklan, pornografi düşmanı, cumhuriyetçi, gıcık vaiz Jerry FahveU'le kapıştığı mahkemeyi kazanışına kadar tüm evrelerinden geçerek aynntılı biçim- de izlıyoruz 130 dakika boyunca. 'Tek suçu zev ksizlik ve bavağılık' Yoksulluktan gelip kocaman bir basın imparatorluğu kuran. başı beladan kur- tulmamış Flynt'in aykın yaşamı üstüne, 'Ed VVood'la parlayan Scott Alexander - Larry Karaszewski ikilisinin yazdığı se- naryodan çekilen film, porno kralının mahkeme serüvenlerinin yanı sıra lafını esirgemez kişiliğiyle dokunaklı özel ya- şamını da hikâye ediyor. Son yıllann en kısır festivallerinden bi- ri olduğunu, uzmanlann belirttiği Ber- lin'de, JackLang'ın reisliğındeki jünden Altın Ayı'yı kapan 'Larry Flynt Skanda- hn lsmi',doğrusu öyle aman aman. büyük bir başyapıt değil. Milos Forman'ın usta işi anlatımıyla seçkinleşen, kışkırtıcı, mi- zahi ve eğlenceli olabilen, birinci sınıf bir Hollyvvood seyirliği. Toplumun edep ve haya duygulannı rencide etmekle suçla- nıp dava edilen ve ısrarla ahlaki tabulara karşı savaşmayı sürdürerek ABD'de bazı yasalan değiştiren pornocuyu yargılayan yargıç rolünü bızzat Larry Flynt'ın oyna- dığı filmde. VVoody Harreteon'un parlak performansının yanı sıra, akıllı, sevecen, kararlı ve cömert, uyuşturucu bağımlısı Althea'yı canlandıran,'Basquiat'da da başansına tanık olduğumuz, 'haşüı, yır- bk rocker' Courtney Love'ın göz alıcı yo- rumu da akılda kalıyor. Ele aldığı konu- nun çağnştırdıklannın tersine rahatlıkla annenizle bıle seyredebileceğiniz 'Larry Flynt Skandalın İsmi', ifade özgürlüğüne ilişkın, son yıllarda Hollywood'dan çık- mış en yürekli, gırgır ve kayıtsız kalına- mayacak bir film özetle. Kod adı Kaos ve ölümüne takip... Pblat, tehdit ve takip edttJen kat rolünde ber zamanki oyununu yineüyor. Gizli servislerin cirit attığı. ajan he- saplaşmalanrun anlatıldığı. psiİcolojik polvsjye romanlann usta yazarı John LeCarre'yi bile emeklı yaşmda. ye- nı bir roman kaleme almak üzere he- yecanlandınp ıştahlandırdığı söyle- nen, şu malum Susurluk'takı kamyon kazasıyla açığa çıkmış. ülkemızdeki kırli politikacı-polis-mafya ilişkileri, çeteleşme, düzenin yozlaşması vb. gi- bı. aylardır birlıkte yatıp kalktığımız. görüntülü ve yazılı basının gündemi- ne yerleşmiş olaylann, esın penlerini harekete geçırdiği. sinemamızın üret- ken yazar-yönetmeni YavuzCtakan'ın son filmi 'Bir Erkeğin Anatomisi' ha- yatı pamuk iplığine bağlı, uyanık bir av ukatın öyküsü. Filmin basın ilanlannda yer alan tanıtım tümcesındekı gıbi, 'satanla- rın. aianlann ve sanlanlann cenneti' bir ülkede, 1990'lann çıvisi çıkmış Türkıyesi'nde, iyi kazanan, inatçı, bencıl bir avukat (Uğur Pblat) bu. Özel ve ış yaşamı çalkantılı, gergın, girgin ve yırhk avukat kahramanımız. şık bürosundakı en iyi arkadaşının ka- nsıyla (Ash Seçkin) ateşli sevişmele- nnden fırsat buldukça kayalara çarpa- cak evlilik gemismi kurtarmanm ve yıllanmış kansıyla (Tılbe Saran) so- runlu ilişkisini düzeltmenin de yolla- nnı ararken, kirli birtakım karanlık ışlere bulaşmış bir müvekkilınin tes- lim ettiği, açıklandığında ortalığı bir- birine katacak cinsten bazı gizli bel- geler, kirlı çıkar ılişkilerini sergıleyen listeler ve kilit isimler içeren bir dos- ya yüzünden batağa saplanıyor boğa- Belgeleri peşindeki çeteye verip kurtulmaktansa dırenıp medyaya ilet- meyi yeğliyor, hayatında bir kez olsun doğru dürüst bir şey yapmaya azme- den a\oıkatımız. ailesinin yakınlan- nın hayâtlannı da tehlikeye atma pa- hasına. Yaşamını tekerlekli iskemle- ye mahkûm sürdüren, kötürüm. me- lek gibi kız kardeşi (Deniz Uğur), 'va başlayan avukatla yakınlannın ölüm- cül serüvenıne, özel bir radyo kana- lında gecc yansında^ayımlanaa, her isteyenin telefonlakatıldığı, felçlikız kardeşin de hiç kaçırmadığı, yalnız, kırgm, morali bozuk dinleyicileri her gece 'uçsuz bucaksız bir duygu dün- yasında sıcak yolculuklara çıkaran' müziklı, muhabbetli, insancıl bır rad- yo programı hazırlayan bir başka ka- dın kahraman (Ayda Aksef) kanşıyor derken. Tek çocuğunu yetıştirerek. Bir Erkeğin Anatomisi Yönetmen /Senaryo: Yavuz Özkan / Kamera: Ertunç Şenkay / / Oyuncular: Uğur Polat, Ayda Aksel, Tilbe Saran, Deniz Uğur, Taner Birsel, Tank Ünlüoğlu, Ash Seçkin, iştar Gökseven, Müge Ochadoovvski / 1997 (Z-1 Film Atölyesi) Beyoğlu Fitaş, Osmanbey Gazi, Cemberlrtaş Şafak, Kadıköy Ocak, Capitol, Bakırköy Avşar sinemalannda. dosya ya hayatm' dıyerek bürosunu basıp azıcık okşayan çete elemanla- nnın tehdidi yüzünden evlilik yıldö- nünıü randevıısunu unutup restoran- da saatlerce ağaç ettiği kansı ve kan- sını metres tuttuğu avukat arkadaşın- dan (Tank Ünlüoğlu)oluşan yakınla- nnı beladan uzak tutmak için gizli bir yere göndenyor, susturulmak istenen a\ukat. Gözü kara kirahk katillerden kaçıp Samatya taraflannda, bir tren istas- yonu yakınlanndaki, metruk çocuk- luk evinde saklanmaya ve beklemeye sorunlann üstesinden gelerek hayat- la baş etmeye ve dinleyicilerine des- tek olmaya uğraşan. yalnız, ama umu- dunu yitirmemiş bu aydın radyocu ka- dının programına telefonla katılıyor, ilgili yerlere ulaştırdığı gizli dosyanm bir türlü medyada 'patlamadığınj' gö- rünce paçası iyıce sıkışan avukatımız. Ve 'Kaos'' kod adıyla yaptığı. aşktan nefrete kadar açılan, dolu dolu, taşkın konuşmalanyla, aykın, canhıraş se- siyle programa bomba gibi düşüyor peşpeşe. Ne var ki kansıyla kız kar- deşını daha güvenli bir yere gönderen Hep kaybeden sevimli bir aylakKökenleri, büyük ölçüde 19501i yıllann New York ekolüne bağlı bağımsız Amerikan sinemasının kuşkusuz son dönemdeki en göz- de aktörlennden bin olan, 'In the Soup-Çor- ^ bada' ya da 'Lfting in Obttvion- Manik Dep- •ttsüTgibi geçmiş yıllarda beğenerek seyretti- \ ğimiz kımi ılgınç bağımsız sınema yapıtlann- » da yönetmen rollerini üstlenen, pörtiek gözlü. \ sessiz ve derinden giden Steve Buscemi, ger- • çek hayattada yönetmenlığe hazırlanırmış me- |;ğerse. Nihayet Lalede ızleyebildiğimiz 'Tre- '> es Lounge-Bizim Cafe', Buscemi'nin ilk yönet- » menlik sınavından başany la çıktığını örnekle- • yen, alışılmış cilalı Hollyvvood maval-masal- j! lanndan farklı. keyifle seyredilen düz. sade, sı- {; cakbir film. Yönetmen Buscemi'nin senaryo- j sunu yazıp başrolünü de oynadığı "Bizirn Ca- a fe', bu "cool' aktör, yazar, yönetmenin ustası î bellediği John Cassavetes tarzmda çektiği, bir j! 'ikfîlm'den umulmayacak olgurüukta, günlük 4, yaşamm nabzının attığı, yalın, sahici ve alabil- jl diğine keyifli, gerçekçi bir 'yitik karakterier • galerisi', baştan belirtmek gerekirse. ,•* Geçen yılın güzelim filmi 'Smoke'la de\a- : t mı 'BlueûıTheFace'inçizgisindeseyredenve \ meraklısma hararetle tavsiye edilecek cinsten i| 'Bizim Cafe', New York dışındaki birmahalle \ bannın koltuklannda sızıp uyuyakalmış, keş \ Tommy'nin (Steve Buscemi) görüntüleny le ; açıhyor. Her zaman, her konuda söyleyeceği • olan, ancak hayatta hiç başanlı olamamış bir '•i oto tamircisidir Tommy. Içki. sigara. zaman ! ve zemin elverdiğinde uyoışturucu gibi "öMü- !". renvesüründnren'kötüa1ışkanlıklara(birtek '. kuman yok) sahip Tommy, en büyük darbeyi, 1 evlilik konusunda anlaşılan sorumluluk yük- Bizim Cafe Trees LOUnge/ Yönetmen, senaryo: Steve Buscemi / Kamera: Lisa Rinzler / Müzik: Evan Lurie /Oyuncular: Steve Buscemi, Chloe Sevigny, Mark Boone Jr., Elizabeth Bracco, Esther Balint, Daniel Baldvvin, Anthony LaPaglia, Seymour Cassel, Carol Kane, Debi Mazar/ 1996 ABD (Özen Film) Beyoğlu Lale, Kadıköy Broadvvay, Atrium Prestige, Bakırköy Avşar sinemalannda. lenmekten kaçıp sürekli yokuşa sürdüğü. 8 yıl- lık sevgilisi Theresa'dan (Elizabeth Bracco) yemiş görünüyor. Çünkü günün birinde artık ondan ne köy ne de kasaba olmayacağı kafa- sına dank eden Theresa, Tommy'yi terk edip Tommy'nin hem parronu hem de yakın arka- daşı Rob'la(AnthonjLaPagüa)beraber olma- ya karar vermiştir. Ustelik karnı bumundadır Theresa'nm ve doğacak çocuğun babası da Tommydir büyük ihtimalle. Aksi ihtiyar Bill'le yarenlik eder, 'şehir kı- a' kansının çocuğunu da alıp terk ettiği. 5 kamyon sahibı. hali vaktı yerinde. bar tuvale- tinde marihuana rüttüren şişko Mike'la (Mark Boone Jr.) 'joint' âlemlenne katılır; arkadaşı Jerry'nin (Daniel Baldnin) babası, küllenmış aşkı Theresa'nm 17 yaşındakı yeğenı olan, ara- yış içindeki, başında kavak yelleri esen, güzel. çırır Debbie'ye (Chloe Sevigny) takılmaktan da kendini alamaz, bir yandan da iş aramayi sürdürür. Çocuklann kamyonetinin yolunu gözlediği, se^mli. tonton dondurmacı Al Am- ca'nın (Cassavetes oyuncusu.'baba' Seymour Cassel) satış sırasında beklenmedik bir kalp krizı geçirip öldüğü kamyonetıni devralan Tommy, ağzıyla kuş tutsa bıle hep kaybetme- ye mahkûmdur... On yıllık meslek kariyerine şimdiden 3 Co- en kardeşler, 2 Tarantino. 1 Altman. 1 Ale- \andre RockvveB. 1 Tom DOIo filmi sığdır- mış, 5 yıl öncekı 'Rezenuar Köpckleri'% le dikkatimizi çekmış, dört dörtlük aktör Steve Buscemi'nin bundan böyle yönetmen olarak da ilgiyle izlenecek bir sınemacı olacağım sez- diren 'Bizim Cafe', Tommy'nin başını çektiği, serbest ve gevşek bir yapıda bir araya getiril- miş, birbirine bağlı karakterleriyle. başanlı oyunculuğuyla ve durgun akan, yalın ama in- sanı saran anlatımıyla meraklısını hoşnut edi- yor. Buscemı'nin otobıyografik özellikler de içeren senaryosundan çekip oynadığı, Samu- el L. Jackson. Mimi Rogers, Daniel Baldwin, Anthony LaPaglia gıbi tanınmış ısımlerin de kısa rollerde boy gösterdiği 'Bizim Cafe', tica- ri kurallann pek iplenmediği, klışelerden uzak, özgür stil ve arayışlann havasmm solunduğu, hep sınırlı olanaklarla, düşük bütçelerle çalı- şılan o bağımsız sinema fılmleri atmosferini yankılıyor. Bukımski tarzı, cılkı çıkmış yitik yaşam felsefesi ucuzluklannabaşvurmaksızın. avukatın saklandığı metruk evi, dür- bün tüfekli, amansız takipçisiyle (Ta- ner Birsel), çetesınin bulması, ^ak.. uzun sürmeyecektir... Nıcedir üretimi en aza indirgenmiş sinemamızda, toplumumuzdan çok kahraman!ı, burjuvazi ve insan-aile manzaralan sunan, bireysel ve top- lumsal içerikli bazı şık fılmlere imza atan, son yıllarda özellikle 'tki Ka- dm', 'Bir Sonbahar Hikâyesi' ve' Yen- geç Sepeti'yle dikkati çeken, verimli yönetmen Yavuz Özkan'm. geçen yıl seyrettiğımiz 'Bir Kadının Anatomi- si'nden sonra çektiği, anatomi üçle- mesinın ıkıncı durağı 'Bir Erkeğin Anatomisi', sürükleyici bir televızyon tefnkasina konu olacak kadar yoğun, zengın ve güncel bir malzemeye el atıyor. Çok şey anlatmak istemiş Özkan. Fonda, şıddet, kan, dehşetten geçil- meyen, reality show programlanyla yanşan TV haber bültenlerinden yan- sıyan, fokur fokur kaynayan. kaosun eşiğindekı ülkemiz. tnsanlann korku- tulup sindirildiği, değerlerin, ilkelerin çiğnendiği, pis kokular yükselen dü- zene Don Kjşotça kafa tutmaya kal- kışan bir korkak kahraman avukat. Gizli çeteler, karanlık ilişkiler. Di- rençli. gayretli avukatın umarsız mü- cadelesi aracılığıyla günümüzde ya- şadıklanmızı anıştınp çağnştıran, sustukça sıranın kendilerine geleceği- nin pek farkmda olmayan sessiz ço- ğunluğu sanki üstüne serpilmiş ölü toprağından silkeleyip kur- tarmak isteyen özene bezene ve kuşkusuz iyi niyetle kota- nlmış filmde, avukatla yakın- lannın kaba hatlanyla basma- kalıp tasvirinden sonra gün- cel siyasetten kaynaklanan heyecanlı bir kaçma- kovala- maca serüvenine dalıyoruz. Yer yer epeyce didaktik kaçan diskurlar çekmekten, 'Aşk iki ateş topunun buluş- masıdır' gibisinden edebiyat paralayan diyaloglardan kur- tulamayan, hiç de inandmcı gelmeyen sahneler içeren, et- kilere açık, özenti senaryosu- nun aksayan yanlannın da sı- ntmasıyla 'Bir Erkeğin Ana- tomisi'nin etkileyici bır başa- nya eriştiğini söyleyebilmek olası değil. Beylik anlatım kalıplanna sıkışmış, genelge- çer standartlann dışına taş- mayan ve sonuçta doyurucu bir bireşime ulaşamayan filmde tiyatro kökenli oyun- culardan Uğur Polat kendini yinelerken 'Yalnız değilsiniz' mesajlan veren radyo prog- ramcısı Ayda Aksel le ilk kez izlediğim. felçli kız kardeş Deniz Uğur öne çıkıyor. Se- naryo zaaflanna, nutuk atan diyaloglanna dayanıldığı öl- çüde ilgiyle seyredilen, gücü- nü aktüaliteden alan bu yeni 'yoğun' Yavuz Özkan filmini anlamlı. iyi niyetli bulabilir- siniz, ama önemli ve başanlı saymak çok zor sonuçta. KEDÎ GÖZÜ VECDİ SAYAR Farelerin Topladığı Meclis "Ciğerman adında bir kedi vardı, köküne kibrit suyu ekmişti farelerin, sağ kalanlan da kaçacak delik arartardı, canlan çıkardı birlokma yiyecek bulmak için. Bu biçareleri öyle yıldırmıştı id Ciğerman, onlara göre o kedi değil de şeytandı şeytan Derken bir gün kurnaz kedi damlann üstünde gezintiye gitti. Orada o safa sürerken toplandı bir köşede kılıç artığı fareler, kötü durumlannı konuştular. Muhtarian dedi ki: 'Buna bir tek çare var Ciğerman 'ın boynuna bir çıngırak asarsak eğer, o daha bize saldırmadan kendini belli eder, biz de kaçar gizleniriz hemen. Işte kurtanrsa ancak bu kurtanr bizi.' Ona hak verdi farelerin hepsi, başka çare de yoktu zaten. Fakat bütün ış çıngırağı asmaktaydı. Biri dedi ki: 'Ben bunu yapamam, delı değilim.' Öbürü dedi ki: 'Benden dealo kadar.' Hiçbir sonuç vermeden dağıldı toplantı. Ben böyle nice toplantılar, meclisler bılirim, hem farelerin değil, insanlann meclisi, yığınla karar alıriar fakat yerine getirilmez hiçbirisi. Akıl veren çoktur, fakat işi üstüne alıp yapan yoktur." (Nâzım Hikmet, La Fontaine'den Masallar, Adam Yayınlan) • • • Büyük adamlann söyledikleri ile yaşadıkları çok farklı oluyor nedense. 17. yüzyılda yaşamış Fran- sız şairi Jean de La Fontaine de onlardan biri. La- rousse Ansiklopedisi'ne göre "oldukça aylak bir yaşam sürmüş", "koruyucusunun gözüne girmek için her telden çalmış", "Luxemburg Sarayı'nda onu hizmetkârianndan biri yapan birsoylunun dul eşiıleyaşamış", Fransız Akademisi'nde "Yeniler'e karşı Eskiler'in yanında yer almış" biri. Oysa yapıtlarında "gece gündüz şarkı söyleyen ağustosböceği"n\, efendisinin hoşuna gitmek için didinen köpeklerin "zincirii saltanat"m\ eleştirmiş hep. Kedilerin La Fontaine'i pek sevememelerinde şa- şılacak bir yan yok elbette. Bizleri genellikle zalim yaratıklar olarak anlatan bu usta şairin, ağustosbö- cekleri konusundaki eleştirilerine de katılmadığımı belirtmeliyim. Ağustosböceklerinin, emekçi kann- calarla hiçbir çelışkisı olmadığını anlamak için bi- raz tarih okumak yeter. Yaşamı ile yapıtlan pek bütünlük göstermese de, şairin doğru sözlerine gene de kulak vermeli, de- rim. Örneğin: "Kapan kuranın kendisi kısılır kapana Hainlik ekseri dokunur hainliği yapana." • • • Günümüzde olup bitenler La Fontaine'i sık sık anımsamamıza yol açıyor açmasına ama, onu hak- sız çıkaran olaylar da pek eksik değil. Farelerin meclisleri akıl vermekle yetinedursun, kedilerin "TnecTısleri çoktan "işi üstüne alıp" eyleme geçti bi- le. "Sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık" diyen ressamlar, tiyatrocular artık akıl vermekle, bildiri yayımlamakla yetinmiyor, aktrf biçimde katılıyorlar bu kitlesel harekete. Istanbul'da "1 Dakika" eyle- mine katılan özel tiyatroların, Paris'te ırkçılığa kar- şı yürüyen sinemacıların ortak çabası hep aynı. Edilgen akıl hocalığını bir yana bırakmanın, toplum- sal sorumluluklanna sahıp çıkmanın gereğinde bir- leşiyor bütün kediler. Istanbul'daki kıvılcım dalga dalga bütün yurdu sarmakla kalmadı, dünyanın dört bir yanına sıçra- dı. Bu cumartesi akşamı, Paris'te Trocadero Mey- danı'nda buluşacağız ellenmizde mumlarla, pazar günü de VVashington'da Kongre'nin önünde. • • • Türkiye'deki "1 Dakika"eylemini destekleyenle- rin oranı yüzde 71'miş kamuoyu araştırmalarına göre; eyleme aktif katılanlann oranı ise yüzde 50. Işte bu aradaki yüzde 21 var ya, en çok onlan me- rak ediyorum. Korkuyoriar mı, üşeniyoriar mı, an- layamıyorum bir türiü. Asırlardır üzerimize çökmüş edilgenlikten nasıl kurtulmalı? Bu yüzden en çok onlann, yani hem destekledi- ğini beyan edip hem de edilgen kalan o yüzde 21 'in okumasını isterdim La Fontaine'in şiirini. Kendi işlerini Allah'a ya da meclise havale aden- lerin sonu pek parlak olmuyor da. tteykoz Camları' sergisi uzatıUı • Kültür Servisi - 9 ocak tarihinde Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi'nde açılan 'Beykoz Camlan' sergisi ziyaretçilerin yoğun ilgisi üzerine 25 marta dek uzatıldı. 200 parça nadir eserin sergilendiği müze, hafta içinde günde 100-150 kişi, hafta sonu ise yakJaşık 500 kişi tarafından geziliyor. 12 ayn özel koleksiyonerden toplanarak hazırlanan serginin yayımlanan kataloğu da koleksiyonerler ve antikacılar tarafından ilgiyle karşılandı. CSO1 da seçkn • ANKARA (ANKA) - Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nrn yeni yönetim kurulu 4 mart salı günü belirlenecek. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu'nda yapılacak seçimde CSO Müdürü Vfehmet Erten'in yeniden aday olması bekleniyor. bOB'da müzSol seçmeteri • Kültür Servisi - Istanbul Devlet Opera ve Balesi özellikle gençlere yönelik hazırladığı "Müzikallerden Seçmeler' isimli yeni bir programı gösterime sunuyor. Tanınmış müzikallerden örneklerin sunulacağı programda R. Rodgers. F. Loevve, M. Legrand, J. Bock, C. Porter, L. Berstein, M. Shönberg, A.L. Webber, J. Kander gibi pek çok bestecinin yapıtlanna yer verilecek. Müzik yönetmenliğini Elşad Bagirow'un üstlendiği bu gösterinin sahne düzeni Sümeray Anman'a ait. Koreografisini Sönmez Tuygun'un hazırladığı eserin çevre ve kostüm düzenlemesini Ayşegül Alev gerçekleştirdi. Murat Ahlatçı, Nilgün Arda, Bülent Atak, Bergüzar Çelebi, Timur Doğanay, Halıt Ergenç, Çağnur Gürsan, Hüseyin Likos, Hülya Sancaklı ve Şafak Yaprak'm yer aldığı programın ışık sorumlusu ise Metin Koçtürk. 'Müzikallerden Seçmeler' hercuma saat 19.00'da AKM Konser Salonu'nda izlenebilir. Marcello Fortini sergisi • Kültür Servisi - Marcello Fortini'nin fotoğraf sergisi bu akşam saat 18.30'da sanatçının da katılımıyla Fransız Kültür Merkezi'nde açılacak. 1962 yılında Bastina'da doğan sanatçı fotoğrafçıhk devlet oİculundan mezun olduktan sonra Bastina Akdeniz Fotoğrafçıhk Merkezi'nin yönetimini üstlendı. Fransa ve çeşitli ülkelerde sık sık sergi açan Fortini'nın yapıtlan 18 mart tanhine kadar gezilebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear