Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17 ŞUBAT1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Filmler tarihi degîştirebîlir mi?KültürScrvisi - Tarihin akışını değiş-
tirebilmis fîhnıer var mı? Izleyicilerinin
gerçeklerie ilg'.li düşüncelerini biranda,
onJan şajkına ;evirerek ve adeta aydın-
lığa kavuşturarak değiştirebilmiş film-
ler?
'Cezayir Savaşı- The War Algiers',
MFK' ya da 'Schindler'ta Listesi' tarih-
sel olaylann. fllm yapımcılığını nasıl de-
rinden etkilediğinin kanıtı. Elbette tam
tersi de tartışma konusu. Filmler kamu-
oyunu aydınlatıcı görev üstlenebilirler,
ancak genelde konu aldıklan olaylardan
onlarea yıl sonra çekildikleri için çoğun-
lukla tarihin akışını değiştirmek yerine
gerçekleşen olaylan daha iyi anlamamı-
zı sağlıyorlar.
Örnek olarak 'Ölûm Tartalan-KilHng
FîeJds' 1984 yilında gösterime girdığın-
de, Kamboçya'da iki milyona yakın in-
san çoktan katledilmişti. 'Schindler'in
Listesi' cekildigindeyse Yahudi katliamı-
nın üzerinden 50 yıl geçmişti bile. 'Bop-
ha', izleyicilenn dikkatini Güney Afh-
ka'da zulüm gören siyah ırka çektiğinde,
siyahlar çoktan kendı topraklannda azın-
lık durumuna düşürülmüşlerdi. Bir baş-
ka film; 'Kıyaroet-Apocarypse Now',
Amerikan halkı Vietnam savaşını trajik
bir hata olarak kabullendikten sonra çe-
kildi.
Yine de filmlerin kamuoyunda önem-
li bir etkiye sahip olduklannı düşünen-
ler de var. Bir yerlerde bir şekilde bir
şeyleri değiştirdiklerine ınanılan bu
filmlere örnek bulmaksa oldukça güç.
'Easy Rider' ve Yurttaş Kane-Citizen
Kane' sinema tarihinin unutulmazlan
arasında da olsalar, toplumsal tarihe pek
fazla bir katkıian olduğu söylenemez.
'Ağla Sevgili Yurdum -Cry. The Bekmed
Coımtry', 'Gazap ÜzümJeri-Grapes of
VVorth've 'Alaycıkuşu ÖMünnek- Kil-
Hng a ModdngbinT ıse, ırk ve sınıf ay-
nmcılığıyla ilgili aydınlatıcı fılmlerdir,
ancak savunduklan düşünceler uyarlan-
diklan kitaplarla zaten insanlara çok da-
ha önceden ulaşmıştır.
Değjşikükleri yansıtılar
Harvard Üniversitesi'nde klasik bö-
lûmde başkanlık görevini sûrdüren Gre-
gory Nagy filmlenn, kitaplann tersıne,
tarihin akışına etki edemeyeceği kanı-
sinda: "Filmler kültürferde değişiküğe
neden olmazlar. ancak değişiklikleri yan-
sıtıriar. Tarihi değiştiı-diği söy lenen hiçbir
fihn bilmryorum. Birçok film, denizdeki
dalgalanmalan aktanriar ancak hiçbiri
daigaiara neden olmaz."
Filmlenn tarihte bir şeyleri değiştirip
değiştirmedigi tartışması oldukça kar-
maşık ve özneldir. Yol açtıklan değişik-
liğin hangi açı ve boyutlarda ve kimleri
kapsayan bir değişiklik olduğu çok
önemlidir.
Bizi asıl yıkan demokratiar
değil 'Ninotchka'ydı
Greta Garbo'nun rol aldığı 1939
Hollywood yapımı 'Ninotchka'da, Pa-
ris'e gelen komünistlerin kentin büyüle-
yici görûntüsü karşısmda etkilenişleri
yansıtılıyordu. 1948 yılındaysa ttalya'da
Komünist Parti'nin demokratik sistem-
le başa gelmesıne ramak kalmıştı. Bu,
Amerika'nın politikası için kabul edile-
mezbirgelişmeydi. Filmacilen ttalya'da
gösterime sokuldu ve beklendiğinden
çok daha fazla ilgi gördü.. ve Komünist-
ler seçimleri kaybettiler.
'CIA - Unutulmuş Öykü' adlı bir araş-
tırma kitabında. eski bir Italyan komü-
nisti seçimleri şöyle özetliyordu: "Bizi
asıl yıkıp geçen demokradar değü "Ni-
notchka'ydı"
Tarihi değiştirdıği sık sık söylenen bir
başka fılm de Charlie Chaplin'in 1940
tarihli klasigi "Büvük Diktatör" Film bir
gibi birçok Hitler yanlısı yaşıyordu. Yine
de filmin zamanlaması müthişti" diyor.
Gerçekten de film, ABD savaşa gir-
meden önce çekilmiş olsaydı yeterli il-
gıyi görmeyebilir ya da Pearl Harbor'ın
bombalanması gibi ülkeyı üzüntüye bo-
ğan bir olaydan sonra gösterime gırsey-
dı ironik tutumundan ötürü kötü eleştiri
alabılirdı.
Ku Klax Klan hareketinin yeniden can-
lanmaya başladığı bir dönemde piyasa-
ya sürülmesiydi. Filmde siyah askerler,
güç ve beyaz kadın peşinde koşan saldır-
gan ve yağmacı vahşiler olarak gösteri-
liyordu.
Başkan VVilson filmi koruması altma
alarak. GrifFıth'in revizyonist öğeler ta-
şıyan 'yeniden yapdanma'öyküsünüya-
ilmlerin tarihte bir şeyleri degiştirip değiştirmediği tartışması oldukça karmaşık ve
özneldir. Yol açtıklan değişikliğin hangi açı ve boyutlarda ve kimleri kapsayan bir
değişiklik olduğu çok önemlidir. Filmler kamuoyunu aydmlatıcı görev üstlenebilirler,
^ ajıcak genelde konu aldıklan olaylard.an ortfajrça yıl sonra çekildikleri için çoğunlukla
tanhin akışını değiştirmek yerjne gerçekleşen oİaylan daha iyi anlamamızî sağlıyorlar
FHitlerparodisiydi. Amerika'nın yaygın
bir biçimde tecrit politikası uyguladığı
yıllarda ülke çapında bütün sinema sa-
lonlannda gösterilen filmde. Alman-
ya'nın Polonya'yı işgali eleştiriliyordu.
'Büyük Diktatör'ün etkisi
Yazar ve sinema eleştırmeni Roger
Rosenbtatt, "Bu filmde 20. yüzyıhn en
tehlikeli adamı küçük duruma düşürü-
lerek makaraya abnıyordu. Çünkü Char-
lie Chaplın ondaki gülünç "zavallılığı'
ortaya çıkarmıştı. Lnutulmaması gere-
ken bir şey daha var; yıl 1940'ü ve Ame-
rika'da haien Henry Luce ve Henry Ford
Tarih sayfalanna damgasını vurduğu
kabul edilen bir başka filmse, 'Bir Mil-
letDoğuyor'. DAV.Griffith'in 1915tarih-
li filmi, Amerikan sivil savaşını ve 'ye-
niden yapılanış' dönemını anlatan bir
•kahramanhk'öyküsü. Film tümdünya-
da teknik bir başyapıt olarak kabul edi-
lirken içerdigi yoğun ırkçı propaganday-
la da birçok suçlamanın odak noktası ol-
muştu.
Film için hazırlanan bir reklam afişin-
de. 'Ku Klux Klan, Güney Amerika'yı si-
yahlarm anarşist yönetiminden kurtaran
örgüt' tanımı yer alıyor. Daha da kötü-
sü, bu üç saatlik sessiz filmin, ABD'de
salarla koruma altına alıyordu. Böyle-
likle 'BirMöletDoguyor', Klanlann ya-
yılıp gelişmesini kamçılayarak ülkedekı
siyah karşıtı ırkçı hareketleri körüklemiş
oldu.
Son dönem birçok Sovyet filmi de
propaganda amaçlı. Ancak hiçbiri Ser-
gei Eisenstein"ın 1925 yılında çektiğı
'Potemkin Zırhhsı' kadar sömürgecilik
karşıtı hareketlere dünya çapında etki et-
medi.
Asıl sorun bu etkinin hangi coğrafya-
da kendıı.ı gösterdiği. Bugün 'iiçüncü
dünya ülkeleri' olarak adlandınlan böl-
gelerde. 20'li ve 30'lu yıllarda pek fazla
film izlenmiyordu. Oysa, HoChiMinh,
Frantz Fanon ve Kwame Nkrumah gibi
devrim liderlerinın eğitim gördükleri ba-
tı kentleri bu etkiye en çok maruz kalan
yerlerdı. Dolayısıyla 'FtrtemkinZırhlısr
kitlelen başkaldınya sürüklememiş, an-
cak devrimlerin dûşünsel oluşumuna
katkıda bulunmuştu.
Film endüstrisinin düşünceler üzerine
önemli ölçüde etki ettiği kuşku götür-
mez, ancak olaylara doğrudan neden ol-
duğunu söyleyemiyoruz. Ve uzun vade-
de ele alındığında -elbette yalnızca bir
yüzyıllütjbir zaman diliminden söz edi-
yoruz- zaman dizimsel bir tanıkJıkla ka-
dın ve azınlıklara bakış gibi toplumsal ve
ideolojik farklılaşmalaraetki ettiği de bir
gerçek.
Sinema eleştirmeni Moüy Haskell bu
yargıyaen iyi örneğin 'AnnieHall'oldu-
ğunu söylüyor. Film, Hollywoodtarzı ro-
mantik anlayışı yıkıp yerini alan 60'la-
nn kültürel değişiminı yansıtıyor.
"Toplumlarda degişime yol açan film-
ler, bizJere doğnı vargıda bulunmay ı, dü-
şünmeyi, gühneyi ve hissetmeyi yeniden
öğreten fılmlerdir \e bu fiimler toplum-
sal hatalan düzeltmekamacıyla değil bü-
tünüyle sanat kaygtsıyia çekilmişlerdir."
Rosenblatt'ın bu sözleri tartışmaya bir
nokta koyabilecek nıtelikte mi ?
"Aydınlanmanın Işığında Sanat İnsanlanmız"ın ikincisi bu akşam Taksim Sahnesi'nde
Sözün aydınlığındaSalâh Birsel
FERİDUNANDAÇ
Salâh Birsel'ın şiir, deneme, günlük, roman, çeviri
ve tarihleri ıle dolu yazın evreni, Cumhuriyet
Türkiyesi kültür coğrafyasının oluşumunda yer
alan nirengi noktalanndandır.
Yazınımızm bu süreçte aldığı yolun gelişim
çizgisine eş düşen bir seyir izlemiştir onun
yazınsal serüveni.
Yazıyla kuşatılan bir ömrün tutkulu, aydınlık, usçu
söylemini her dem önde tutan Salâh Birsel yazın,
kültür ve düşün dünyamızda çağdaşlığın, yeniliğin
öncülerinden biridir.
O, bu aydınlık yolda tam 60 yıldır yazarak var
olmaya, var etmeye çahşıyor.
Ülkemizin modernleşme sürecine tanıklığı
getiren bir zaman dilimini kapsar onun
yazın evreni.
Yazınsal uğraşının kapsadığı bu dönemde şiirleri
ve düzyazılanyla bir yaşam kültürü, belli bir yazın
anlayışı getirir.
Birsel, birçok 'flk'in yazmımızda fılizlenmesi,
yerleşmesinde öncü olmuş bir kültür adasıdır.
Onuı bu adasmın, aydınlanma düşüncesinin
ülkemizde gelişip serpilmesinde, önemli bir
'anakara' olduğunu görmek gerekmektedir.
Aydınlanma düşüncesi ışığında bir yaratı evreni
kunnuştur. Çağımız sanatçısmın özgürlükçü
düşûnceden yana olan tavn, girişimi onda
yaznsal eylemde buluşur.
Öyl; ki, onun şu sözleri: "Başka bir hayat
yaşanak istemezdim. Benim yaptıgun şey sanata ve
edekiyata kendi yaşımdan fazla değer vermektir";
yazna adanmış ömrünün sesidir.
O, hı tutkulu bağlamşı ile çağdaş yazın
anla'işının yerJeşmesinde öncü bir çaba insanı
olnuştur. Iste bu yol alış seyrinde, kendi yazı
evraıinde, kendi biçemini de yaratmıştır Birsel.
Aldğı, getırdiği, özümseyip yarattığı
biriıimiyle yazın geleneğimizin en uç yerinde
durır. Şiirlerinde olsun; deneme, günlük ve diğer
diiz/azılannda olsun; yazar olarak 'ben' ile
'olar'un/'öteld'nin arasmdaki sarmalı bu
gözmekler üzerine kurmuştur.
Bir;liyle devşirir, ötekiyle de bugüne ses/söz
diizni venr.
Hen anlajn hem de anlamlandırmanın şairi,
yazaıdır. Kurduğu dil evreni, geliştirdiği biçem ile
biiiıın sınıriannı da günbegün genişletmiştir. Onun
yazn evrenınde şiirin, düzyazının kültürel
boylamdaki kuşatıcılığının bütün uçlannı buluruz.
Şiirini konup göçürdüğü yer söz'ün en ussal, en
humorist bannağıdır. O, buradan el verir,
yön tutar yazı'ya.
Batı kültürüyle yetişmiş olması kuşkusuz yazın
evTenini zengınleştirici kılmıştır.
Denemelerinin altyapısı da bunun üzerine
kuruludur. Denemeleriyle düzyazıya getirdiğı
"dirilik, canlılık ve devüıgenHk" onu sürekli
arayışa. yenilığe ırmiştır. Bu yöndeki her atılımı
yazınımız ıçın bir kazanç olmuştur.
Dile yeni olanaklar sağlayışı, anlatımda sürekli
uçlarda dönenişi yazı coğrafyasının en renkli
yanlandır. Her bir anlatısına yerleşen humour, yer
yer ironik söylem 'yan'sının''anlan'sının yerleşık
düzlemidir. Birsel'in bütün düzyazı evreninde bu
boyut vardır.
Onu söz ve yazı dünyasmı açımlayan, tanımlayan
rOBAV ile IDE Eğitim ve
Organizasyon tarafından
hazırlanan 'Salah Birsel'e
Saygı Gecesi'nin
senaryosunu Ülkü Ayvaz yazdı,'
yönetmenliğini Saydam Yeniay
yaptı. Gecenin konuşmacılan ise
Hulki Aktunç, Naim Tiralı, Füsun
Akatlı, Haydar Ergülen ve
Sabahattin Batur.
belirlemelenmiz; Birsel'in yazın. kültür
coğrafyamızın gelişiminde önemlice yeri olduğunu
göstermeye yöneliktir.
Yazmak eyleminin açılımlanyla baktığımızda
Birsel, deneme türüne genel olarak da yeni bir
boyut katmıştır. Akatlı'nın deyimiyle:
"denemecetik", Birsel 'de de. "bir tavu*, bir biçem,
hatta bir yaşama kipidir."
Deneme türüne kazandırdığı saygınlık,
yaygınlık yazmımızdaki ayduüanma düşüncesinin
bir ürünü olduğu kanısındayım.
Yazınsal. kültürel binkimı denemeye ağdııması
yine bu düşüncenin uzanımmda uç verir.
Yetişme koşullan, eğitimi, girdiği yazın ortamı,
bilgi kaynaklan hep bu aydınlıkla beslenir.
Birsel, imlediğimiz anlamda, okurda yeni bir
ufuk açmıştır. Güzel yazı yazmanın, dille
söyleşmenin enginlerinde dolaştırır okuru.
Yazmak, duymaktır ona göre. Ele alınan, işlenilen
konuyu bütün boyutlanyla yazıya
ağdııması da bundandır.
Dildeki tavn özleşmeden yanadır. Bu eğilimi onun
dil ve yazın dağarcığını zenginleştirmiştir. Sözcük
dokusunun çeşniliği, yazınsal ediminin
vazgeçilmez bir yanıdır. Kendi deyimiyle:
"Yazuun tadı, sözcükleri giydirmek, soymak,
yatırmak. kaldırmak. koşturmak. oynarmak
sıçratmak ve de onlara diz çöktürmek, perende
attırmak - aman dikkat düşüncelere basmayın -
beden eğitimi yaptırmakla ortalarda salınır."
Söz evTenınin kanatlandıncı yanıdır dildeki bu
ta\Ti. Çalatuş yazmanın ötesinde bir kaşanımı
vardır. Söz
bannaklan
kurar, iz
havuzlanndan
geçirir okuru.
Yaşam tüten
sözlerle de us
devinimleri, gülüş
özneleri yaratır.
Birsel, bu dil evreninde,
yazmak eyleminin yaşamın
izdüşümsel bir yolculuğu olduğunu;
bunun da yazı ile yaşam arasındaki bağda nasıl, ne
yönde uçlandığını gösterir adeta. Burada ise
aktancı değil, özümseyip yansıtıcıdır. Sürekli
olarak 'söz'ün, 'bilgj'nin, 'us'un kaynaklanna
döndürür okuru.
Bu uçlanımda yer alan 'Salâh Bey Tarihi' kültür
coğrafyamızın, yeryüzündeki "geçmiş zaman
imgesi''nin zengın birikimlerini sunar.
Tarihler'de yazınsallaştırdığı dünya, yitene; ve
gelişen, bunun yerini alanlara dönük bir
çeşniyi getirir.
Günün tanıklığını yaşanan an'lann duyariıklannı
yansıtan 'günlük'leriyle de yazınımızda bu alanda
özgün bir yer edinmıştir Birsel.
Şiirin, denemenin, günlük'ün, romanın, çevirinin
ve tarihin söz labirentlerinde dinmek bilmeyen bir
tutku işçiliğiyle bizi gezdıren, bu aydınlanmacı
yazın, sanat insanımızın yaratı evreninin
birikimine bakmanm, bunlan
değerlendirmenin bir görev olduğuna
inanıyorum.
BUAŞAMADA
ŞÜKKAN KURDAKUL
DİSKin 30. Yılında
Türkiye kendini sorgulamaya başlamıştı.
Gelecekten korkulur mu?
Korkuyorduk.
Dış borç, Osmanlı'nın yan sömürge dönemine
rahmet okutacak sayılara yükseltyordu.
Ekmek arslanın ağzında.
Toprağı 100 dönümden aşağı olan 3 milyon ai-
lenin tek tutunacak dalı göç.
Yakın kente, Istanbul'a, fırsatını yakalayabilmiş-
se Almanya'lara, Fransa'lara.
"Enflasyon" canavarına teslim oldukça kırsal
alan boşalıyor, "erozyon" canavanna teslim olma
dönemine giriyoruz.
Bir umut kapısı, gerçeği aldatmacaya dönüştür-
meyen bilim adamlan susmuyorlar.
"Türkiye ekonomisinin genel dunjmu sanayii ile,
tanmı ile, dış ticareti ile tipik bir azgelişmiş ülke eko-
nomisi görünümündedir. Buna, daha açık olarak
tipik bir yan sömürge ekonomisi görûnümü de di-
yebiliriz. "(Türkiye Raporu sf. 1"
Yan sömürge ekonomisi -Osmanlı dönemindeki
gibi- politikada, basında, sendikalarda işbirlikçisi-
ni de beraberinde getiriyor.
Direnç adamlannı da..
Bir umut kapısı daha var:
Karşıtlan iktidarda ama '61 Anayasası'nın temel
hükürnleri rafa kaldınlmamış henüz.
Ve emeklerinden başka yrtirecek bir şeyi olma-
yanlar, genç Türkiye Işçi Partisi'nde anyor gelece-
ğini.
Kentteki tüm işkollanyla, kırsal kesim emekçile-
rinin öncüleri iki tehlike görüyorlar aşılacak:
Sanparti.
Sansendika.
•••
DlSK'in 30. yılı toplantısındayım.
Bir yanımda Şaban Yıldız.
Bir yanımda Sabahat Türkler.
Genel Başkan Rıdvan Budak konuşurken kafa-
mın içindeki aynada 30 yıl.
Kanserin bile yıldıramadığı örgüt adamı Şaban
Yıldız'la birlikte hazıriadığımız kitabın adı:
"Sosyalist Açıdan Türk-lş Yargılanıyor."
Yıl 1966.
Okuyacağınrz satıriarla noktalıyoruz kitabımızı:
"Sosyalizm yolunda işçiler ve toplumcu aydın-
lar el ele."
Çok da geçmeden Maden-lş, Lastik-lş, Gıda-lş,
Basın-lş sendikalannın öncülüğünde kuruluyor
DİSK.
Maden-lş'i namus odağı olarak örgütleyen Üze-
yir Kuran Usta. 1967'lere güçlendirerek taşıyan
Kemal Türkler.
Türkler'i hıyanet çetelerinin kurşanlan kopardı iş-
çi sınıfının savaşımından.
Rıza Kuas'ı, Ibrahim Gûzelce'yi, Abdullah
Baştürk'ü, Kemal Sülker'i, Ibrahim Atılal'ı ölüm.
Kafamın içindeki aynada "Kavel Grevi", 15-16
Haziran.. 1 Mayıs'lar.
O yıllann değişmez amacı, emekçilerin kendile-
ri için sınıf olma bilincine ulaşmasıydı.
"Ben kimim" sorusunu yanıtlama gücü kazan-
ması.
DİSK'in öncüleri 12 Eylül zındanlannda yitinme-
diler bu amacı, bu soruların yanıtlannı.
1967'de "Devrimci Içşi Sendikalan "nda birleşen
on binlerin çocuklan 30'lu yaşlarda bugün.
San partilere karşı. )
San sendikalara karşı.
'Tüpk Edebiyatı Eşkıyasım Amyor'
• KüMirServisi- Ankara'da yayımlanan Edebiyat ve
Eleştın dergismin 29. sayısı ilginç konulan ve
tartışmalanyla çıktı. Dergide Ahmet Yıldız'ın, "Türk
Edebiyatı Eşkıyasım Anyor", Yaşar Güneş'in "Şiir
Ortamımız" adlı yazılan; Kubilay Aktulum'un, Andre
Malraux üzerine bir çalışması; Ahmet Bulent'in, Ahmet
Altan'ın "Tehlikeli Masallar" adlı kitabı üzerine
incelemesi; özdemir Ince'nin, Adalet Ağaoğlu'na yanıt
veren "K.uru Deriden Bal Çıkarmak" başlıklı yazısı; E.
M. Cioran'ın, "Doğmuş Olmanın Sakıncası Üzerine"
başlıklı yazısı; Halim Şafak'ın, "Bir Tarhşmanın
Tartışması", Özlem Sezer'in "Alpay'ın Resimlen" adlı
yazılan; Eunkyung Oh'un. Kore modern edebiyatı
üzerine denemesi ve Aysun Erden'in, 'Can Yücel Şiirine
Dilbilimsel Yaklaşım' denemesi yer alıyor. Dergi aynca
Emre Konur'un desenlerine, Adem Eryürük'ün
öyküsüne ve pek çok şairin şiirlerine yer veriyor.
Izmip'de sinema kursu
• tZMIR (AA) - tzmır'de ilk kez düzenlenen sinema
kursuna gösterilen ılginin yoğun olması nedeniyle
kayıtlann uzahlması kararlaştınldı. Türkiye Sinema ve
Audivisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından
düzenlenen ve 15 şubatta başlayacak olan kursta, sinema
alanında uzmanlaşmak isteyenlere kuramsal ve
uygulamalı mesleki bilgi verilecek. Sinema kuramlan,
sinemada oyunculuk, film müziği, fılm çözümlemesi,
film yönetiminin temel ilkeleri, sinemada sanat
yönetimi, Türk sinema tarihine genel bakış konulannın
ele almacağı kurs sonunda, lstanbul'da bir stüdyo
uygulaması da gerçekleştirilecek. iki ay sürecek kursta,
Engin Ayça, Müjde Ar, Zafer Par, Atilla Dorsay, Tunca
Yönder, Mustafa Ziya Ülkenci, Giovanni Scognamillo,
Hüseyın Kuzu, Colin Mounier, Doç. Dr. Ragıp Taranç ve
Dr. Berrak Taranç ders verecek. Kurs ücreti 50 milyon
olarak belirlenirken öğrencilere yüzde 10 indirim
yapılacak
'Şaka Şaka' Antalya'da
İKültür ServBİ-25. yılını kutlayan Ali Poyrazoğlu
Tiyatrosu, 22 şubatta Antalya Kültür Merkezi'nde 'Şaka
Şaka' adlı müzikal oyunu sergilıyor. Poyrazoğlu'na bu
gösteride şarkı söyleyip dans eden 20 tane insan boyunda
kukla eşlik ediyor. Çekoslovak Devlet Kukla Tiyatrosu
atelyelerinde bu gösteri için Sezen Aksu, Tarkan, Rafet
El Roman, Edith Piaf, Shirley Bassey gibi ünlü
sanatçılann kuklalan özel olarak yapıldı. 22 şubatta
Antalya Kültür Merkezi'nde Aspendos Salonu'nda
sergilenecek oyun, çocukluğun saflığı, doğallığı ve
neşesiyle olgunluğun, aklın başladığı noktanm keşistiği
bir yerde duruyor.
Arfcadaş L Özger Şiir Ödüta
• Kültür Servisi- Mayıs Yayınlan'nca ilki 1996'da
düzenlenen ve Gazanfer Eryüksel ıle Yücelay Say
arasında paylaştınlan Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü'nün
ikincisi veriliyor. Bugüne dek kitabı yayımlanmamış
şaırlerin aday olabilecekleri ödül için son başvuru tarihi
31 Mart 1997. Adaylann kitap bütünlüğü taşıyan basıma
hazır şiirlerinden oluşturacaklan 6 adet dosyayı Mayıs
Yaymlan'nın Cumhuriyet Bulvan No: 132'12 Alsancak-
Izmir adresindeki irtıbat bürosuna ulaştırmalan
gerekıyor. Özger'in 24. ölüm yıldönümü olan 9 Mayıs
1997 tarihinde verilecek ödülün seçici kurulunu Sina
Akyol, Orhan Alkaya, Veysel Çolak, Gazanfer Eryüksel
ve Yücelay Sal oluşturuyor. (0- 232-464 23 92).