Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 ARALIK 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET
HABERLER 11
Bugiin 10 aralık. Dünya Insan Hakları Günü kutlu olsun
tnsanlık 300
yıldır lıak arıyor
T~1
eodalizm içinde
.£ palazlanan
burjuvazinin ortaya attığı
insan haklan kavramı,
işçi sınıfınm mücadelesi
ve Ekim Devrimi'nin
ardından Batı'da verilen
ödünlerle gelişti. Çevre
kaygılan bu kavramı son
zamanlarda genişleten
en önemli etken oldu.
ÖZGÜRULUSOY
Insan haklan kavTam olarak, burju-
vazinin feodalizme karşı verdiği sınıf
mücadelesi sırasında 17. Yüzyıl Av-
rupası'nda gelişti. Kilisenin ve devle-
tin geleneksel otoritesine, ruhban sı-
nıfınm ve toprak sahiplerinin "aynca-
lıklanna" karşı herkesin sahip oldu-
ğu "doğal haklar" kavramı ortaya
atıldı.
Burjuvazi, sınırlı bir devlet. din ve
vıcdan hümyetı ıstiyordu. Yûkselen
orta sınıf için haklar, soylularla yasa-
lar önünde esitlik ve vönetimde söz
sahibi olma yolunun açılmasıydı. tn-
sanlann "doğal haklan" kuramcıla-
nndan John Locke için "yaşam, öz-
gürlük ve müuayet" üç temel hakkı
oluşturuyordu.
Bireylerin bir araya gelip, toplum-
sal bir sözleşme içinde, bazı haklan-
nın güvence altına alınması karşılı-
ğında. kimi haklanndan feragat etrik-
leri kuramı da yaygınlık kazandı.
"Toplumsal'Sözleşıne"nin (1762)
yazan Jean Jacques Rousseau'ya gö-
re egemenhk ınsanlann kendilerine
aitti ve bir hûkümete ya da yönetici-
ve devTedilmemelivdi.
tnsan haklannın evrensel olduğu
inancı, Amerika'da 1776 yılmda im-
zalanan Bağımsızlık Bildirisi ve Fran-
sa'da kabul edilen 1789 İnsan Hakla-
n Bildirisi ile ilk kez siyasi sahneye de
taşmmış oluyordu.
Ingütere'de vekıtaAvrupasında ve-
rilen smıfsavaşımlan sonucu burjuva-
zi oy hakkı, hûkûmette mülkiyet ora-
nında temsil gıbi haklar kazandıkça,
devrimci yanı datörpülenmeye başla-
dı. Eşitlik, liberallere göre bireylerin
eşit ohnayanbecerilerini geliştirmele-
ri için verilen eşit firsattan ibaretti.
Mûlk sahibi olabilmek için çok çalış-
mak gerekiyordu. bu yüzden parası
olanlartabiatıyla daha yetenekli olan-
lardı ve toplumu da onlar yönetmeliy-
di.
'YoksuDuk hakkı'
Serbest piyasa ekonomisine daya-
lı liberalizm, önce devletin ekonomi-
den de elini ayağını çekmesini istedi.
-Bırakın yapsuüar" ekonomisi, yok-
sulluğu arttınp proletaryamn burju-
vaziye karşı verdiği mücadeleyi bi-
leylendirince işçi suufina da qy hak-
kı verilebileceği gündeme geldi. tşçi-
ler, bazı işleri kendi özgür secme hak-
lanyla değıl. açlıktan ve yoksulluktan
kabul ediyordu.
20. Yüzyıldaki iki büyük paylaşım
savaşımı ve sağcı totaliter rejimler, li-
berallerin dikkatini, hükümetlerin öz
itibanyla tehlikeli olabileceğine çek-
ti. İnsan haklan uluslarası bir güven-
ceye kavuşturulmalıydı. Ekim Devri-
mi ertesinde sosyalist ûlkelerin ku-
rulması da, liberalizmin, taktik itiba-
nyla, sosyal haklan gözetmesini ge-
rektiriyordu. Böylece hem bireysel
haklan hem kolektif haklan içeren
İnsan Haklan Bildirisi 10 Aralık
1948'te ımzalandı. Bu tarih, dünya
insan haklan günü olarak da kabul
edildi. Herhangi etkin bir denetleme
mekanizması getirmese de İnsan
Haklan Evrensel Bildirisi'nedahil ol-
mak, yıllar içinde devletler için en
azından bir prestij meselesi oldu.
Bugün, insan haklan listesi hayli
uzun. Bireysel haklar, kolektif haklar
derken, sağlıklı bir çevTede yaşama
hakkı, kadın haklan, .çocuk haklan,
hayvan haklanndan soz edilıyor. İn-
san haklan listesi uzaya dursun, in-
sanlar taraftndan yine insanlar için
kunılduğu söylenen devletlerin insan
haklan ihlallen de devam ediyor.
Insan haklan ne kadarevrensel?tnsan haklan kavramının, Batı
Avrupa toplumlanndan çıkması
akla şu soruyu getiriyor: Liberal
insan haklan doktnni ne kadar ev-
renseldir? 1917'den sonra sosya-
list toplumlann kunılması ve Afri-
ka ve Asya ülkelerinin Batı Avru-
pa sömürgeciliğine karşı ayaklan-
ması insan haklan tanımını da ge-
nişletti. Böylece düşünce, inanç
özgürlüğü. yasal eşitlik, bireysel
özgürlük. siyasi haklar ve mülkiyet
haklannı içine alan "kişisel ve siya-
si haklar" birinci kuşak haklar adı-
nı aldı. Avrupa İnsan Haklan Söz-
leşmesi. birinci kuşak haklann yer
aldığı bir metindir.
Proletaryamn verdiği sımf mü-
Londra'nın
yargısız infazı
İngıltere Savunma Bakanlığı, üç IRA mili-
tanının Cebelitank'ta bombalama eylemi ger-
çekleştireceğini haberalır, aynntılarkonusun-
da enformasyon yoktur. IRA rrülitanlan Mc-
Cann,FarellveSavage,Cebelıtank'agelır. Ey-
lemcileri etkisiz hale getirmek için terörle mü-
cadelede uzmanlaşmış SAS komandolan seçi-
lir.
Olay günü şüphelilerin arabadan indikten
sonra ellerini ceplerine veya çantalanna götür-
meleri, SAS komandolannm ateş açmasına ye-
ter. Yapılan aramada şüphelilerin silahsız oldu-
ğu, arabada bomba bulunmadığı ortaya çıkar.
Öldürülenlerin yakınlan, Ingiltere'de açtık-
lan davadan bir sonuç çıkmayınca Avrupa tn-
san Haklan Mahkemesi'ne başvurur.
Avrupa tnsan Haklan Sözleşmesi'nin yaşa-
ma hakkıyla ilgili ikinci maddesi, hiç kimse-
nin kasten öldürülemeyeceğini de içerir.
Olayı. askerlerin hareketleri ve olayın plan-
lanması açısından inceleyen mahkeme, ailele-
rin iddiasına karşın öldürmenin kasti olmadı-
ğı görüşündedir. Mahkeme, kendilerine veri-
len bilgiler ışığında askerlerin, şüphelileri
bombayı patlatmaktan ahkojTnak üzere öldür-
düğünü kabul eder. Bu açıdan, öldürme eyle-
mi. sözleşmenin ikinci maddesinde öngörülen
"mutiak zorunluluk" kriterini karşılar ve ihlal
söz konusu değildir.
Mahkeme daha çok talimatlar üzerinde yo-
ğunlaşır. Eksik enformasyon üzerinden çıka-
nlan varsayımlara "kesin" gözüyle bakılmış,
farklı seçenekler göz ardı edilmiştir. Sonuçta
militanlann Cebelitank'a gelmesi dışmda hiç-
bir varsayım doğru çıkmamıştır.
Mahkemeyi asıl şaşırtan. Cebelitank halkı
için çok riskli ohnasma karşın üç şüphelinin
Cebelitank'a girişinin engellenmemesidir.
Mahkemeye göre SAS komandolannm ni-
teliği göz önüne alındığında. militanlann öldü-
rülmesi "öngorülebilir birolasılıktır" ve bu gi-
dişin tersine döndürülmesi için yetkililer tara-
fından hiçbir adım atılmamıştır.
Mahkeme, 27 Eylül 1995 tarihli açıklama-
sında, talimatlar açısından öldürme eyleminin
"mutlak zorunluluk" kriterini karşılamadığı,
Sözleşme'nin ikinci maddesinin ihlal edildiği,
tngiliz hükümetinin aile yakınlanna tazminat
ödemesi gerektiği sonucuna vanr.
Mahkemenin öldürme eylemini kasti bul-
maması da daha sonra sıkça eleştirilere hedef
oldu.
Uluslararası insan haklan sözlesmeleri
ve Türkiye'nin yükümlülükleri
1. Kolelığın ve kole tıcaretının
kaldıilmasına ılışkın sözleşme
(25 Eylul 1926) 7 AraJık 1953*te
bır protokolle deijıştınldı
2. Zoria çatıştmlmaya ılışkın
sözleşme (28 Hazıran 1930)
(ILO soztesmesi)QLO;
Orgü3. ürgütlenme ozgürlüğüne ve orgutlenme
hakkının korunmasına ıtrşkın sozleşme -
9 Temmuz 1948 (ILO sozieşmesı) Taraf
4. Soykjnm suçunun
önlenmesıne ve
cezalandınlmasına ılişkın
sözleşme -
9 Aralık 1948
Taraf
5. Ürgütlenme hakkına ve toplu pazarlığa
ılışkın sözleşme -1 Temnvjz 1949
(ILO sozieşmesı 98) Taraf
6. Savaş suçlulanna karşı davranışa
ılışkın Cenevre Sozieşmesı -
(12Ağustos1949j
Savaş zamanında sıvıl halkın korunmasına
ılışkın Cenevre Sozieşmesı -12 Ağustos 1949
Fahısetenn ve başkalannın sömurulmesıne ve
ınsan tacırlığının kaldınlmasına ıhşkın sözleşme
-21 Mart1950
Insan haklamın ve temel özgürlüklennin
korunmasına ılışkın sözleşme - 4 Kasım 1950
(Avrupa Insan Haklan Sozleşmesi]
10. Kadınlann siyasi haklanna ılişkın sözleşme -
31 Mart 1953
11. Kolelığın, köle ticaretının ve kölelığe benzer
ve uygulamalann kaldınlmasına ılışkın
Ek Sözleşme - 7 Eylüt 1956
1 2 . Z o r l a çalıştınlmanın kaldınlmasına ılışkın
sözleşme 25 Hazıran 1957
(ILO Sozleşmesı 105)
Taraf
Taraf
1S. Her çeşıt ırk aynmının ortadan kakjmlmasına
ılışkın u'uslararası sözleşme - 21 Aralık 1965 Imzalandı
14. Kışısel ve sıyasal haklara ılişkın uluslararası
sözleşme-16 Aralık 1966
15. Ekonomık, sosyal ve kutturel haklara ılışkın
ulusiararası sözleşme -16 Aralık 1966
16. Multecılenn durumuna ilişkın sözleşme -
31 Ocak1967
17. Işe kabul edilmede en düşûk yaş sınınna
ılışkın sozleşme - 26 Hazıran 1973 (ILO Sozieşmesı 138)
18. 12 Ağustos 1949 tanhlı Cenevre Sozleşmesı'ne
ve uluslararası sılahlı çatışma (Protokol 1)
kurbanlannın konjnmasına ılışkın Ek Protokol -
8 Hazıran 1977
19. 12 Ağustos 1949 tanhlı Cenevre Sozleşmesı'ne
ve uluslararası olmayan sılahlı çatışma
(Protokol 2) kurbanlannın korunmasına ılışkın Ek Protokol - 8 Hazıran 1977
20. Kadınlara *arşı her turlu aynmın ortadan
kaldınlmasına ılışkır sözleşme 18 Aralık 1979
21. Işkenceye ve başka zalımce, ınsanlık dışı ve
küçültücü ceza ve muameleye karşı
sözleşme-10 Aralık 1984
Taraf
Taraf
22. Çocuk Haklan Sozieşmesı - 20 Kasım 1989 > Taraf
cadelesi sonunda kazanılan sendi-
ka kurma, çalışma, adil ücret, sos-
yal güvenlik, grev, sağlık, eğitim
hakkı da ikinci kuşak olarak bıli-
nen "ekonomik, sosyal ve kültürel
haklan'" oluşturur.
2. Dünya Savaşı'ndan
sonra ortaya çıkan "kendi
kaderini ta\in hakkı" gibi
kavramlar da üçüncü kuşak
haklan arasında yer alır.
tnsan ve Halklann Hakla-
nna tlişkin Afrika Anlaşma-
sı, Afrika uluslannın anla-
yış farkını göstermektedir.
Anlaşma'nın girişinde "Af-
rikanın özgürleştirilmesi"
temel hedef olarak saptan-
mıştır. Anlaşmarun "Afrika
uygarlığının değerierini yan-
srtûğını da" dikkat çekilir.
Kadın haklan, çevrenin
korunması, çocuk haklan,
hatta hayvan haklan gibi 20.
yüzyılın ikinci yansından
sonra ortaya çıkan tanımla-
malar da üçüncü kuşağa da-
hil edilmektedir.
Kûltûrel farklar
İnsan haklannda evren-
sellik vurgusuna karşı kül-
türel farklann ön plana çı-
kanlması da tartışmalara ne-
den olmaktadır. 1993 'de im-
zalanan ve bir uzlaşma met-
ni niteliği taşıyan BM Viya-
na Sozleşmesi, girişinde, in-
san haklannın "evrenseJ" ol-
duğunu kabul eder. Ancak
hemen ardından kültürel
farklılıklann gözetileceğini
de teyit eder.
Bu yaklaşımın, 3. Dünya
ülkelerinin baskıcı hükü-
metlerine bir anlamda yeşil
ışık yaktığı doğrudur. Baskı-
cı hükümetler, kültürel fark-
lıhklara ve geleneklere sığı-
narak, temel insan haklan
ihlallerini sürdürebilmekte-
dir.
Peki sözgelimi işkence
gerçekten Doğu'nun gele-
neklerinde mi vardır?
İnsan haklan kavramı,
modern devletin ortaya çı-
kışıyla paralel olduğuna ve
modern devlet de tam bir
Avrupa kavramı olduğuna
göre sömürgeci ûlkelerin
Afrika'ya ihraç ettiği devlet-
lerin baskıcı politikalann-
dan gelenekler mi suçlu tu-
tulmalıdır?
Reklamın dahi çocuğu Türkiye'de konferans verdi
Jacques Seguela: Reklam
demokrasînin sponsorudiır
İstanbul
HaberSer-
visi - Dün-
yaca ünlü
reklamcı
Jacques
Seguela
tüm geliş-
melerin
riskleri de
beraberin-
de taşıdığı-
nı belirte-
rek "tleti-
şim Doğu ülkekrine demokrasinin
gelmesini sağladı. Reklam demokra-
sinin sponsorudur" dedi.
Dünyanın önde gelen reklam ku-
ruluşlanndan Havas Advertising ile
EURO RSCG Yönetim Kurulu Baş-
kan Yardımcısı ve Yaratıcı Kurul
Başkanı Seguela, Lütfi KırdarUlus-
lararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda
"Reklamın İstikbaliVar'başliklı bir
konferans verdi.
Seguela, mesleğinin öykü anlat-
mak olduğunu belirterek reklamcı-
lann amacının tüketicinin ruhunda
uyuyan çocuğu uyandırmak olduğu-
nu söyledi. Dünyanın daha çok şeyi
paylaşmak için tüketmek zorunda
olduğunu savunan Seguela, bu duru-
mun ekonomiyi yönlendirdiğini
kaydetti.
Seguela, aniden demokrasiye ge-
çen ülkelerde, kapitalizmin tüm ku-
surlanyla geldiğini ve bunun da in-
sanlığın bir zaafi olduğunu savundu.
Rusya'da orta sınıf ve girişimcilerin
ağırlığı arttıkça, mafyr
anın da gücü-
nü yitireceğini öne süren Seguela,
"ABD de ilk başlarda ko* boylar ve
hırsular iilkesi olmasına karşın gü-
nümüzde demokrasinin ve özgür-
lûklerin beşiğidir. Reklam gelişirken
olumsuz şeyler üretebilir. Fakat bun-
dan reklamcüar değil, reklamı > apı-
lan ürünler sorumludur" diye ko-
nuştu.
Lüksemburg zirvesi öncesinde
Türkiye hakkında bir reklam filmi
çekmesı istense, Türkiye'nin Avru-
pa'dan farkı olmayan yönlerini öne
çıkaracağını \Tirgulayan Seguela,
iletişimin her şeye karşın 2000 yılm-
da dünyanın önde gelen mesleğı ola-
cağını \xirguladi Seguela "Uygarlı-
ğın geüşmesi için reklamcüık daha
çok kullanılacak. Reklamcüar ola-
rak ya kendimizi \enileyeceğiz >a da
öleceğiz. Reklamcılıkta her şeyi yeni
baştan yaraüyorsunuz'' diye konuş-
tu.
Fransa'da Mitterrand, Chirac,
Giscard d'Estaing. Bulganstan'da
Gelio Gelev, Macaristan'da Joseph
Antall. Avusturya'da Franz Vra-
nitzky. Polonya"da Aleksander
Kwasniewski ve ülkemizde de 1991
seçimlerinde Mesut Yümaz'ın se-
çim kampanyalannı yürüten Segu-
ela. yürüttüğü kampanyalarda başa-
nsız olduğu 2 ülkenin Türkiye ve
Yunanistan olduğunu belirtti. Anne-
me Reklamcı Olduğumu Söyleme-
yin, O Beni Genelevde Pivanist Saıu-
yor. HoO>-»x)od Daha Beyaz Yıkar.
Yann Daha ÇokStar Olacak gibi kı-
taplanyla da tanınan Seguela, 2 bin-
li yıllann en önemli markasının ha-
va kirliliğine karşı savaşım verecek
birarabaolacağını söyledi. Seguela,
"Geçmişi, eskiyL tutuculuğu çöp se-
petine aüp yeni baştan yaratmak zo-
rundayız. At gözlüğü takmayıp gö-
rüş alanlanmızı açmalıyız. Reklam-
cılık fikir sahibi ve \aratıcı olmaktır.
Markalar da insanlar gibidir ve ruh-
lan vardır. Reklamcının göre\i bu
markaya ruh kazandırmaktır. Rek-
lamcılar kalıba giremez" dedi.
Böyle gıderse dünyada 2050 yı-
lında 1 milyar zengin, 11 milyar
yoksul insan olacağını belirten Se-
guela, bunun da dünyanın sonu ola-
cağını kaydetti. Mesut Yılmaz'lada
Yılmaz isterse yenıden çalışabilece-
ğini söyleyen Seguela. "Fakat bu
kez daha profesyonel kadrolarla ça-
hşırım. O seçimi kazanamadığına
göre kendisi benimle çalişmak iste-
mevebiHr. O secimdeki paramı ver-
meyebilirdi de ama verdi. Bu yüzden
onabedavaçalışuım^dedı. Seguela,
2000 yılına ve reklamcılığa ılışkın
olarak şunlan söyledi:
"tngfliz reklamcılar kafadan kal-
be, Akdenizli ve Latin reklamcüar
kalpten beyne, Amerikalı reklamcı-
lar ise kafadan cüzdana yöneUrier.
Eskiden reklam kitleye giderdi, ama
artık kişisel olacak. 2000'li yıllarda
İnternet'in önemi artacak ve 2 alış-
veristen l'i evden \apilacak. 2 kişi-
den 1 'i evinde çahşacak. Dünyanın en
büyük alışveriş ekranı T\' ve telefon
olacak."
i k ü l c i D ü l
^ a S a v a ş ı n d a R o m a n > a
' y a
Antarya'da denize düşen B-24 Liberator "Hadley's Harem'' uçağı Rahmi Koç Müzesi'nde sergileniyor. De-
nizden 20 yıl süren çalışmalar sonunda burun kısmı \e çeşitli parçalan çıkanlan uçakla ilgili olarak Hasköv'de
bulunan Rahmi Koç Müzesi'nde bir basuı toplantısı düzenlendi. Muze Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç,
Koç Holding, Vehbi Koç V'akfi ve Müze yöneticileri, uçağın çıkardması ve onanlmasında emegi geçenlerle
uçak mürettebatından Lero> Nevvton'ın da katıldığı toplantıda uçağın düşüşü bir kez daha anımsatıldı. \ew-
ton \illar sonra denizden çıkanlan uçağın parçalannı >akından inceledi. Toplantıda uçağın diğer bölümlerinin
de suaitmdan çıkarüması için çaüşmalann sürdüğü ifade edildL (Fotoğraf: 1CAAN SAGANAK.)
ÖZEL FÎRMA TEMSİLCİLERİ JANDARMA EŞLİĞÎNDE GELDİ
Santrallarda gerginlik
• Muğla'daki Yeniköy, Gökova ve Kemerköy termik
santrallannda özelleştirme gerginliği yaşanıyor. tşletme hakkını
alan konsorsiyum temsilcilerinin santrallara jandarma eşliğinde
girmesi işçilerin tepkisine yol açtı.
çalıştığımız konsorsiyum yetkilileri,ÖZCANÖZGÜR
YATAĞAN- Muğla'daki Yeniköy,
Gökova ve Kemerköy termik sant-
rallannın ışletme hakkını yirmi yıllı-
ğina satm alan konsorsiyum temsil-
cileri, önceki gece santrala jandarma
eşliğinde girdiler. Temsilciler bura-
larda işçilerin protestosuyla karşılaş-
tılar.
National Power, Bayındır Holding,
Mimag ve Pasificorp fırmalanndan
oluşan konsorsiyumun teknik heyeti
Yatağan Termik Santralı'nda, finans
heyeti de Yeniköy Termik Santra-
lı'nda incelemelerde bulunuyor.
Konsorsiyumun önceki gece yansı
saat 05.OO'de jandarma ile santralla-
ra girmesi üzenne işçıler ayağa kalk-
tı Enerji işçileri üç santral girişinde
toplanırken, 2 bin kadar maden işçı-
si üretimi durdurarak Yatağan Ter-
mik Santralı önündeki
işçilerle birleşri. Santral-
larda vardiya değişimi
yapılamadı.
Konsorsiyum temsil-
cilerinin santrallara jan-
darma desteğiyle girme-
si üzerine üç santral ade-
ta birer saatli bombaya
dönüştü. Her an olay çı-
kacağı beklentisi içinde
olan yetkililerce santral-
lara Muğla Jandarma
Alay Komutanlığı ve 2.
piyade Tabur Komutan-
lığı askerleri yığıldı. As-
kerlere Garnizon Komu-
tanı Kd. Albay Taci Su-
oar nezaret ederken,
kendileriyle görüşmeve
bu isteği reddettiler.
'Hainler dışarT
Üç termik santraldan en gerilimli
olanı Yatağan'da işçiler. santral yöne-
ticilen \e içerideki bürokratlara ses-
lenerek. "Hainler dışan" sloganı at-
tılar. tşçilenn eylemleri sırasında
santral önüne gelen CHP tl Başkanı
AH Rıza Koca ve Yatağan Belediye
Başkanı Sadi Özcan. askerle işçinin
karşı karşıya getırilmesinin yanlış ol-
duğunu vurgulayarak "Bu asker bi-
zim askerimiz, konsorsiy umun emri-
ne verüemez. Henüz özeüeştirme ta-
mamlanmış değü. Şu anda santrallar
Türkiye Cumhuriyeti'nindir. Asker-
ler de öyle. Askerle işçivi karşı karşı-
ya getirenler, çıkabilecek olayiardan
sorumludur. bunun hesabını vere-
mezler" dediler.
Maden-lş Sendikası üyesi kömür
ışletmelerinde çalışan iki bin işçi de
üretimi durdurarak işyerlerini terk
edip, santrallara geldiler. Maden-lş
Sendikası Yatağan Şııbe Başkanı tb-
rahim Kocabıyık, "Cretimi durdur-
duk. Baştan beri birtikte hareket et-
tiğimiz enerji işçisi arkadaşlanmızla
dayanışmaya geldik" dedi.
Öte yandan Tes-lş Sendikası Yata-
ğan Şube başkanı Erol Soğancı. sen-
dıkalannın ve Yatağan tşçılerinın
özelleştirmenin önündeki en büjiik
engellerden biri olarak görüldüğünü
belirterek şunlan söyledi:
"Henüzsantrallann özelleştirilme-
si tamamlanmadı. tmtiyaz sozleşme-
si için Danıştay 'evet' ya da 'hayır'
demedi. Halen patronumuz de\ lettir.
Konsorsiyum henüz sahip olamadığı
bu tesislere giremez. Jandarma\ı da
alet ederek işçiyi kışkırtı> orlar o\ una
gelmejeceğiz. Ancak çüabilecek olay-
lann sorumlusu da başta Yatağan
Termik Santrah İşletme Müdürü
Mehmet Hoşoğlu olmak üzere işbir-
Ukçi bürokrarJar olacaknr."'
r SeyaHat Acentası
Taksim: (212) 249 52 11-249 52 17
Levenr: (2I2J 284 21 24-284 21 23
>6WEŞTE499$28 Aralık • 1 Ocak 5 gün - 4 gece
M a l e v ' l e u l a ş ı m , T r a n s f e r l e r , OK K o n a k l a m a ,
Şehır T u r u , R e h b e r l i k H ı z m e t l e r i Dahıl