Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 1997 PAZARTESİ •
8 HABERLERIN DEVAMI
Istanbul
JEdirne
Kocaelı
Çanakkale
Izmir
Manısa
Aydın
Denizli
Y
PB
Y
PB
PB
PB
PB
PB
13
9
13
13
18
18
20
12
Sınop 12 Adana PB 24
Samsun 12 Mersin PB 23
Trabzon Y 14 Dıyarbakır Y
Giresun _Y 14 Şanlıurfa Y
Ankara Y 10 Mardin
Eskişeriir Y 11 Siirt
Konya PB 17 Hakkâri
Sıvas Y 9 Van
Zonguldak Y 11 Antalya PB 20 Kars
Yurdun kuzey ve doğ J ke-
sımlen çok bulutlu. Mar-
mara'nın doğusu, Kara-
denız, iç Anadolunun ku- Oslo
zey ve doğusu, Doğu Ak- Helsinki
denız ıle Doğu ve Guney- = - — r r ~ i —
doğu Anadoluyağışlıge- otOCKhOlm
çecek. Yağıştar yağmur, Londra
PB 5
PB 0
Pb 2
PB 14
16
Amsterdam PB 8
Brüksel
14
13
10
taKaradenız'irııçkesımle-
n le Iç Anadokj'nun kuze- Paris
yının yükseklerınde karla
kanşık yağmur vekarşek-
lınde olacak.
PB 7
PB 14
Münih
Bertin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
PB
Y
Y
Y
Y
Y
PB
6
8
21
7
7
8
15
19
8 Milano Y 20
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
Y
PB
Y
Y
PB
Y
PB
1
26
24
24
20
24
20
19
Şam 24
ParçaJı bulutlu Sısıı B u l u I l u ^ Çok bulutlu < Yağmuriu Sulu kar > Gök gurultülü
Finans kaynaklam
• Baştarafi 1. Sayfada
kalkmma kurumlannın-
kine benzer bir yapılan-
mayla yürütülecektir. Bu
amaçla bölgenin ekono-
mik ve sosyal kalkınma-
sından sorumlu bir Dogu
ve Güneydoğu Kalkın-
ma Kurumu'nun özel ka-
nunla kurulması öngö-
rülmektedir.
2- 32 milyar dolarlık
bir malıyeti olacak olan
GAP'ın bugüne kadarki
gelişmesi için 16 milyar
dolar sarf edilmiştir. Do-
ğu ve Güneydoğu Ana-
dolu'nun kaderini etkile-
yecek olan bu projenin
tam anlamıyla tamamla-
nıp uygulanması 2010
yılını bulabilecektir.
3- Kooperatif yapılan-
madaki kurumun, ma-
halli odalar, sendıkalar.
beledi veler, üniversite ve
Çarpıcı
Baştarafi 1. Sayfada
gı 15bin460. # 1 3
yıldtr Güneydo-
ğu "da süren "düşük
yoğunluklu sava-
şın" Türkiyeye
toplam maliyeti,
topyekûn bir savaş-
tan çok daha ağırdır.
Bu zamana dek gfi-
vcnlik güçleri 4 bin
389şehit,8bin768
yaralı verdi. Sivil
haJktan 3 bin 965
kişi öldü, 4 bin 540
kişi ise yaralandı.
19 bin 635 terörist
öldü. # Kapsamh
bir sosyal ve ekono-
mik kalkınma pla-
nının bölgede sürat-
le uygulanmaya
konması Türkiye
için yaşamsal bir
önem taşıyor.
hükümet temsilcilerin-
den oluşacak bir genel
kurulu ile genel kurul ta-
rafından seçilen ve cum-
hurbaşkanı tarafından
onaylanan on üyelik bir
yönetim kurulu olması
düşünülmektedir.
4- Kurumun kaynakla-
n yedi yıl süreyle salına-
cak munzam vergi ile
karşılanacaktır. Munzam
vergi, gelir ve kurumlar
vergilerine ek olabilece-
gi gibi özel tüketim veya
net aktif vergısine ben-
zer bir verginin ihdası
şeklinde olabilir.
5- Türkıye'nin böyle
ciddi bir gırişımi planlı
ve programlı bir şekilde
başlatması ve yetenekli
kadrolarla uygulamaya
koyması halinde ulusla-
rarası kuruluşlarla Batılı
devletlerin de planın fi-
nansmanına yardımcı ol-
malan kuvvetli birolası-
lıktır.
6- Kurum bir yönüyle
bir risk sermayesi şirketi
gibi faaliyerte buluna-
caktır. Bu çerçevede ku-
rum. bölgede kurulan
özel sermayeli şirketlere
en fazla yüzde 40 oranın-
da iştirak edecektir. Bu
kurul uşlar kâra geçlikten
üç yıl sonra halka açıla-
caklardır.
7- Kurum gerektiği
takdirde bölge sanayiin-
de itici bir güç oluştur-
mak amacıyla yap-işlet-
devret modelini uygula-
yarak sanayii destekleye-
cektir.
8- Kurum, kaynaklan-
nın geri kalan bölümünü
(yüzde 50) belediyelerin
altyapı yatınmlanna kat-
kıda bulunmak üzere
uzun vadeli borç vermek
ve bölgenin altyapı yatı-
nmlannı karşılamak
amacıyla kullanacaktır.
AITde Türkiye
çıkmazı
I Baştarafi 1. Sayfada
lanmış hiçbir ülkenin bu
konferanstan dışlanma-
yacağı göriişü ağır bası-
yor'* dedı. Poos. bazı üye
ülkelerin. müzakerele-
rin, bürün aday ülkelerle
aynı anda başlatılmasın-
dan yana olduklannı be-
lirterek. bu alandaki uz-
laşmazhğın, aralık ayın-
da yapılacak AB zirve-
sinden önce aşılması için
çaba harcanacagını söy-
ledi.
Basın toplantısına ka-
tılan AB Komisyonu
Başkanı Jacques Santer
ise konsey ile komisyon
arasında Türkiye konu-
sunda görüş farkhlığı ol-
madığını belirterek
1987'de tam üyelik baş-
vurusunda bulunan An-
kara"ya, 1989yılındako-
misyonun olumsuz yanıt
verdiğini hatırlattı. Bu
olumsuz yanıta neden
olan gerekçelerin halen
sürdüğünü söyleyen
Santer, Türkiye için özül
bir formülün tartışıldığı-
nı açıkladı. Konseyin
Türkiye konusunda yeni
bir görüş istemediğini
vurgulayan Santer.
"Türkiye'nin Avrupahh-
ğı ve AB'ye tam üye ola-
bilirliği, hiçbir zaman
tartışma konusu edilme-
di. Türkiye'nin dışlan-
ması, elenmesi söz konu-
su değiL Önümüzde de-
ğerlendirilecek firsatlar
var" diye konuştu. AB
Komisyonu'nun dış iliş-
kilerden sorumlu üyesi
Hans Van Den Broek de
Türkiye'nin gelecekteki
üyeliği için formül ara-
dıklannı belirterek bu
konunun tartışıldığını
söyledi. Broek şunlan
söyledi:
"Türkiye'nin gelecek-
teki tam üveliğini hazırla-
mak için formül anyoruz
ve bulacağız. Bu tarüş-
malar bîtmedi. Avrupa
Konferansı'na Tüıîd-
ye'nin dahil edilmesi ha-
len tartışılıyor. Önemli
olan nereye gittiğimizdir.
Türkiye'de geçen hafta-
larda v-aşanan ola> lar, bir
insan haklan savunucu*
sunun tutuklanması,
Kıbns'ta kışkırtma ve ta-
ciz girişimleri olumlu bir
intiba vermiyor. Bir deği-
şiklik gereldyor."
'Ateşle
oynanmamalı'
Toplantılardan sonra
basına açıklamalarda bu-
lunan Hollanda Dışişleri
Bakanı Hans Van Mier-
lo. Türkiye konusunda
"Ateşle oynamamak la-
zun" dedi. AB ülkeleri-
ni, Ankara'ya olumsuz
mesajlar vermeden önce
üç defa düşünmeye da-
vet ettiğini açıklayan Van
Mierlo, Türkiye konu-
sunda uzlaşmaya vanla-
madıgını belirtti. Anka-
ra-AB ilişkilerinin gele-
cek haftalarda yoğunla-
şacağına dikkat çeken
Van Mierlo, şöyle konuş-
tu: "Ankara'ya olumsuz
sinyal vermek ateşle oy-
namaktır. Özelliklc çö-
züm aranan Kıbns soru-
nu gibi konularda kötü
sonuçlara gidilir. Türki-
ye'ye 1963'ten bu yana
verilen tam üyelik sinya-
linde herhangi bir şüphe
doğurmamak gerekir.
Türkiye ile ilişkiler, Bab
değerlerüıin korunması
açısından önenılidir.
Olumsuz davranışlar
riskü olur."
Yunanistan Dışişleri
Bakanı Teodoros Panga-
losda AB üyesi ülkelerin
Kıbns'ta tansiyonun dü-
şürülmesini istediklerini
söyledi. Pangalos, AB
ülkelerinin bu aşamada,
"Türkiye'nin siyasi ve
ekononiik kriterlere ya-
nıt veremcdigL bu neden-
letam üyelik sürecine da-
hil edilemeyeceği'' görü-
şünde oldukJannı söyle-
di. Türkiye'nin AB ile
özel bir ilişkisi olduğunu
da herkesin kabul ettiği-
ni söyleyen Pangalos,
"Türkiye için gümrük
birliği temelinde bir özel
formül bulmak gereki-
vor" dedı.
Doğu için yeni proje
• Baştarafi 1. Sayfada
riş bölümünde de bugüne dek bölgede devletçe
önemli kaynakJar harcanarak yapılan girişimle-
rin başansız kaldığı anımsatılarak bunun ne-
denleri özetle şöyle sıralanıyor:
0 Devlete!i> leyapdan \v\a devietdesteğiyleözel
girişimin >apöğ) tüm yatınm projeleri yerel ekono-
mik koşullan ve gerçeği gözardı etmiş \e ekonomik
realiteyi karşılayamanıışbr.
# Bölge insanının gerçekçi gereksinmelere yö-
nelik işkollannı özendiren ve bölge ınsanını odak
alan planlar oluşturulmad].
# Buna bağlı oiarak doğu insanı 'müteşebbis'
kimliği kazanmamıştır, devlet veya özel sektöryak-
laşunlanna şüphe ile bakmısbr.
# Olağanüstü hal bölgesinde hükümet kararla-
nnın uygulanmasında yetki karmasası ve eşgü-
düm sorunu giderilememiştir.
DGAP'nin."Bölge insanıru üretime özendir-
mek. onu iş sahibi yaparak bölge kalkınmasında so-
rumluluk aunaya yönlendirmek ve bununla eşza-
manlı altyapı yaOnmlannı gelistirmeksuretiyle he-
deflerini gerçekleştirmeyi" öngördüğü belirtiliyor.
Planda önerilen DGKK'-nin mahalli odalar,
üniversite ve hükümet temsilcilerinden oluşacak
bir genel kurul ile genel kurulca seçilecek ve cum-
hurbaşkanı tarafından onaylanacak 10 üyelik bir
yönetim kunılundan oluşması öngörülüyor.
DGKK'nin başkanlığının ise hükümetçe atanacak
bir bakan tarafından yapılması, merkezinin de Er-
zurum'da olması gerektiği savunuluyor.
IXiKK'nin ana işle% leri şöyle sıralanıyor: "Bölge-
de kurulacak özel şirketlere ortak oiarak sermaye
sağlamak; altyapı hizmetlerini gerçekleştirmek
üzere belediyelere uzun vadeli borç vermek; Di-
1 DGtP: OÛĞU VE G.D.OĞU «JMJÖLÜ KUKINMA KÜRUMU 'C 3K-; 1
t ,' . »»_ ;
D8KK
1 IMtta^n !
OGKKnnknKin*!]
DGKKfilMlKı>l*ı |
EŞZMMNLi a <an>uMM " i
tettc6aMS_
- G«n< Knl Seçm, C8aş«n Onfiü.
yarbakır. Şanlıurfa ve Elazjğ'da kurulacak birbir-
leriyie bağlantılı serbest bölgeler ve sanay i parkla-
n yoluyla hem Türk girişimcikri hem de yabancı
sermaye ve teknolojiyi bu çekim merkezlerine yön-
ledrnnek."
DGKK türü kurumlann ve DGAP benzeri mo-
dellerin gelişmiş ülkelerde bölgesel kalkınma oluş-
turmak amacıyla yaygın oiarak kullanıldığı belir-
tilen öneride, Batı deneyimlerinde bu tür kurum-
lann çok geniş idari ve mali yetkilerle donatıldığı
ve yerinden yönetim ilkesine göre çalışnğımn al-
tı çiziliyor. Türkiye'nin doğu bölgesi gerçeğinin
daha temel, daha yönledirici ve belirleyici hedef-
leroluşturmayı gerektirdiği vurgulanan öneri plan-
da bu hedeflerin ana işlevleri şöyle anlatılıyor:
u
Bölgenin ekonomik \e sosyal kalkınmasını sağla-
yarak yaşam koşullannı kademeB şekilde Türki-
ye'nin batı bölgeleri düzeyioe çıkarmak.
0 Bölgenin piyasa ekonomisine girmesini sağ-
lamak; Türkiye'nin gelişmiş bölgeleri ve ulusla-
rarası ekonomik sistemle bütünleşmesini sağla-
mak.
0 Yerel girişimciliği geliştirmek. Türk ve ya-
bancı girişimciler ife sermaye sahiplerini bölgede
yatınm yapmaya özendirmek.
0 Bölgeyi. komşu ve yakın ülkelerin 300 mil-
yonluk pazanna yönelik üretim yapabilecek sana-
yi ve ticaret merkezi haline getirmeyi hedeflemek.
(Bu açıdan Hong-Kong ve Çin'in Shenzhen yöre-
si örnek alınabilecek başanlı modellerdır).
0 Şanlıurfa, Dıyarbaktr ve Elazığ'da kurulacak
serbest bölgeler ve sanayi parklan yoluyla yerli ve
yabancı girişimciler ile yabancı sermaye ve tekno-
lojiyi, bu çekim merkezlerine yönlendirmek.
0 Bölgede elde edilecek kazançlann diğer böl-
gelere kaçışını önlemek için kaynaklann bölgede-
ki yatınmlara yönelmesini özendirmek ve göçü
önleyecek koşullan yararmak.
0 Planda yer alacak kamu hizmetlerinin kap-
sam ve niteliklerinin belirlenmesi için bölge en-
vanterinın DlE tarafından süratle çıkanlmasmı
sağlamak.
Türkiye'de Denizli, Bursa ve Gaziantep gibi gü-
cünü kendi motorundan alan kentlerin bulunduğu,
önerilen DGAP modelinin bölgeye ilk itici gücü
vererek bölgeyi eşit koşullarda rekabete hazırla-
mayı hedeflediği belirtilen çalışmada. bölgede 10
yıl süreyle gelir ve kurumlar vergisi alınmaması,
Hazine arazilerinin sembolik bedellerle yatınmcı-
lara 20 yıla kadar kiraya venlmesi, yatınmcı ku-
ruluşlann haberleşme, enerji ve ulaştırma harca-
malanna destek teşviklen venlmesi ve bölgeye
özel dış ticaret teşviklen sağlanması gibi ek teş-
vikler sağlanması öneriliyor. Bülent Tanla'nın ça-
lışmasında aynca toprak reformunun yapılması,
eğitim eksikliklerinin süratle giderilmesi, demok-
rasinin derinleştirilmesi ve bölge merkezli yöne-
tim yaklaşımmın benimsenmesi öneriliyor.
Yılmaz ve Simitis bulıışaeak
I Baştarafi 1. Sayfada
ızlediğinı belirten Cem. "Türk-Yu-
nan gerginliğinden rahatsız olan
bazı büyük ülkeler ve organizas-
yonlar var. ABD ve AB gibi. Bun-
lar Yunanistan'a baskı yaparak
Türkiye ile masaya oturmalannı
sağbyoriar. Madrid mutabakatıda
böyle sağlandı" dedi. Cem. iki ül-
ke başbakanlannm Girit'te yapıla-
cak Balkan Ülkeleri Zirvesi'nde
bir araya gelebileceklerini, ancak
kesin durumun belli olmadığını
kaydederek görüşme olursa, "Ni-
san 1997'de Akil Adamlar Proje-
si'ni kabul ettik. Sonra Madrid'de
oturup uzlaşmaya imza atbk. Şün-
di bu Akil Adamlann da bir araya
gelmelerini sağlamalıyTz" mesajı-
nın verileceğini bildirdi. Akil
Adamlar. Türkiye ve Yunanistan
arasındaki sorunlann hangi yön-
temlerle çözülebileceğini görüş-
mek için oluşturulmuştu. Türkiye,
Şükrü Elekdağ ve Suat Bilge'yi
.AJdl Adam oiarak atarruş, ancak
Yunanistan'ın "Akil Adamlann
toplanabilmesi için Türkiye'nin
Kardak sorununu Lahey Uluslara-
rası Adalet Drvanı'na götürmesi ko-
şulunu" gündeme getırmesi üzeri-
ne proje işlememişti.
Türkiye'nin AB'ye girmesine
bazı topluluk üyelerinin karşı çık-
tığını, bunun da belli nedenleri bu-
lunduğunu kaydeden Cem, aralık
Cem, Balkan turuna çıktyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Dışişleri Bakanı fsmail
Cem, Makedonya ve Arnavut-
luk'u kapsayan iki günlük Bal-
kan turuna bugün başlıyor.
Cem'in ziyaretlerinde dışişleri
bakanlıkJan arasında işbirlığıni
öngören protokoller imzalana-
cak. Cem, bugün Makedonya'ya
gidecek. Cem'in ziyareti sırasm-
da Makedonya ile dışişleri ba-
kanhklan arasında siyasi danış-
ma mekanizmasının kurulması
anlaşması ve tekstil ticaretine
ilişkin bir mutabakat zaptı imza-
lanacak. Aynca, 1995'te imza-
lanmış olan dostluk, iyi komşu-
luk ve işbirliği anlaşmasının on-
ay belgeleri de teati edilecek.
Cem, Makedonya'dan sonra Ar-
navutluk'a geçecek. Arnavut-
luk'ta da dışişleri bakanlıklan
arasında işbirliğini öngören bir
protokol imzalanacak.
ayında Lüksemburg'da yapılacak
zirvede aleyhte bir karar çıkması
durumunda bile Batı Avrupa'nın
Türkiye'den vazgeçemeyeceğini
bildirdi. Cem, milyarlarca dolarlık
sivil ve askeri projeleri bulunan
Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleri,
Çin, Hindistan ve Rusya gibi bü-
yûk çaplı ekonomilerle işbirliğini
arttıracağını vurguladı. Türki-
ye'nin AB'ye üyeliğinde önüne çı-
kanlan insan haklan engelinin bir
"mazaret" oiarak sunulmasını
eleştiren Cem. "55. hükümetin bu
konuda iyileştirmeler yapmaya ka-
rarlı olduğunu'' belirtti.
Cem. Kıbns sorununun çözümü
çabalannda eski yöntem ve yakla-
şımlann kullanıhnasının bir fayda
sağlamayacağını, ABD Başkanı
BU1 Clinton'ın Özel Temsilci oia-
rak Richard Holbrooke'u ataması
veya Türkiye'de daha ciddi bir hü-
kümetin işbaşına gelmesinin çok
önemli olmadığını kaydetti. Kıb-
ns'taki taraflara eşit davranılması
gerektiğinin altını çizen Cem.
"Kıbns'ta federasyon nasıl kurula-
cak? Bir des letle bir cemaat arasın-
da mı? Hiçbir hukuk, bir devletle
cemaat arasında federasyon öngör-
mez" diye konuştu.
Cem, Güney Kıbns Rum Yöne-
timi'nin AB ile tam üyelik müza-
kerelerini başlatması durumunda
Türkiye ile KKTC arasında başla-
tılan kısmi bütünleşme sürecine
devam edileceğini anlattı. Dışişle-
ri Bakanı Cem. ABD ıle olan eko-
nomik ilişkilerin gelecek yılın bas-
lanndan itibaren ele alınacağını
kaydetti.
Türkiye ile ABD arasındaki eko-
nomik ilişkilerin geliştirilmesine
çalışacaklannı kaydeden Cem,
" Bazı kotaları kabul etmek çokzor.
1998'in hemen başlannda bu ko-
nuya bakacagız" diye konuştu.
Cem, ekonomi diplomasisinın da-
ha etkin kullanılması için de ba-
kanlıkta yeni düzenlemelere gidi-
leceğini bildirdi.
Yunanistan'dan suçlama
Yunan Savunma Bakanı Akis
Çohacopoulos, Richard Holbro-
oke'un iki ülkeye. aradaki farldılık-
lan bir kenara bırakıp tarihsel bir
uzlaşmaya varma çağnsı yapması-
nın hemen ardından üstü kapalı
oiarak ABD'yi suçladı. Çohacopo-
ulos, Türkiye ile Yunanistan ara-
sındaki tartışmalarda Türkiye'ye
destek verdikleri gerekçesiyle ül-
kesinin müttefilderini eleştirirken
bundan sonra Atina'nın kendi güç-
lerine güveneceğini söyledi. Yuna-
nistan'ın •'büyük müttefıklerini, 22
yüdır Türkiye'nin uluslararası hu-
kuka uymasını sağlayamamakla"
suçlayan Çohacopoulos, ABD'nin
'sorunlanıuzı kendi aranızda halle-
din' demekten fazla bir şey yap-
madığını öne sürdü.
4
Kendisi af isterse çıkabilir'
• Baştarafi 1. Sayfada
sağlık nedeniyle af isteminde bu-
lunmasıyla serbest kalabileceğini
sö>r
ledi.
Demirel, dün yaptığı açıklamada,
Türkiye'de kimsenin "suçişlemeun-
tiyaa'' bulunmadığını vurguladı. Eş-
ber Yağmurdereli olayında "sanki
kuraBara uyulmamıs gibi tarüşmalar
yapıldığınr belirten Demirel şöyle
konuştu: "'Yağmurdereli'nin işledi-
ği fiiller suç sayılmamalıdrr' diyen-
ler bulunabilir. Ancak, bunu suç sa-
yan kanunlar mevcut oldukça, ba-
ğunsız yargının yapacağı bunlan uy-
gulamakür. Bundan dolayı de\letin
ve onun bir parçası olan bağmısız
yargının küçültücü eleştirilere muha-
tap olması fevkalade yanlışür."
Yağmurdereli için istenebilecek
affın sağlık nedeninin gösterilmesi
durumunda cumhurbaşkanırun yet-
kisine gireceğini anlatan Demirel. af-
fın "özürdflemek" değil, bir "aofet"
olduğunu savundu. Türkiye'de hiç
kimsenin sokaktan alınıp hapishane-
ye konulmadığını belirten Demirel,
"Muhakeme ermeden savunma ve
temyiz hakkı tanınmadan hiç kimse-
ye ceza verildiği deyok. Yağmurdere-
li hadisesinde her şey hukuk kuralla-
nna göre cereyan etmiştir" dedi.
Demirel. dün akşam katıldığı,
TRT 1 'de yayımlanan "Politikanın
Nabzı" programında da, devletin
ayakta durmasını sağlayacak kural-
lann, demokrasiye aykın olmadığı-
nı savundu. Ülkeyi yönetemeyen bir
sistemin demokrasiyle açıkJanama-
yacağını söyleyen Demirel, " İnsan
haklanna aykın yasa da olabilir ama
değişene kadar berkes uyacaknr"
dedi. Türkiye'de 54 bin kişinin ceza-
evinde olduğunu belirten Demirel,
şunlan söyledi: "Kanunlar, Türld-
ye'yi bölmeyi suç saymışsa hiç künse
"Aman canım bu adam da böyle ol-
sun' diyemez. Türkiye Yugoslavya
ohnayı göze alamaz. Bu adam bu ce-
zayı çekecek durumda değilse getirir,
afîederim. Devlet özür dilemez. His-
lere kapuarak hukuk devletinin dışı-
na çıkmay^hm."
Başbakan Yardımcısı Ecevit de,
dün yaptığı yazılı açıklamada. Ada-
let Bakanlığı'nca görevlendirilen Bi-
lim Kurulu'nun sürdürdüğü basın
yoluyla işlenen suçlara ilişkin kap-
samh çalışmasını tamamladığını bil-
dirdi. Ecevit, İnsan Haklanndan So-
. rumlu Devlet Bakanı Hikraet Sami
Türk'ün başkanlığındaki "İnsan
Haklan Koordinatör Üst Kuru-
lu"nun da düşünce ve anlatım özgür-
lüğünün genişletilmesi amacıyla
anayasa ve yasalarda gereken deği-
şikliklerin belirlenmesi için başlatı-
lan çalışmanın da birkaç hafta için-
de tamamlanacağını söyledi. Çalış-
manın sonuçlanna göre, değişiklik
önerilerinin hazırlanarak Bakanlar
Kurulu ve TBMM'ye sunulacağını
kaydeden Ecevit şöyle devam etti:
"Bir kimsenin acıkladığı düşünceler-
den ötürü müebbet hapisk cezalan-
dınlması kuşkusuz çağdaş demokra-
si ölçütlerine sığmayacak kadar ağır
bir cezadır. Ancak gözardı edilme-
mesi gereken bir gerçek şudur: Yağ-
murdereü'nin geçmişte müebbet
hapse mahkûmiyetine neden olan su-
çu, düşünce ve anlatım suçunun öte-
sinde. siyasal amaçh 'gasp, hırsızlık.
mermi ve fünye bulundurmak ve si-
lah temin etmek' gibi eylemlerden
kaynaklanmaktadır.'
1
Yağmurdereli'nin serbest bırakı-
labılmesi için af istemesi ve Cum-
hurbaşkanı Demırel'm de bu isteği
kabul etmesi gerektiğini belirten
Ecevit "Fakat Yağmurdereli böyle
bir istemde bulunmayı reddetmiştir.
Kendtsi ile ilgili bir afyasası çıkanl-
ması ise anayasaya göre olanaksızdır.
Çünkü TBMNL anayasanın 14. mad-
desindeki fiillerden ötürü büküm gi-
yenler için af yasası çıkarabiune yet-
kisine sahip değUdir. Bu engelin aşı-
labilnıesi için anayasanın 87. madde-
sinin değiştirilmesi gerekmektedir"
dedı.
RP lideri Necmettin Erbakan ise
bir yazann düşünceleri nedeniyle 22
yıl hapse atıldığı bir ülkede insan
haklanndan bahsedilemeyeceğini
vurguladı.
Ote yandan Almanya'da bulunan
yazar Yaşar Kemal. kendisinin. "Eş-
ber Yağmurdereli'nin hapiste bulun-
duğu süre boyunca yazmayacağı''
yolunda bazı gazetelerde çıkan ha-
berlerin doğru olmadığını söyledi.
Berlin-Bradenburg Okuma Günle-
ri'nin açıhşına kanlan Yaşar Kemal,
"Yazı yazmayıp ne yapacağım? Tü-
feğim yok. silahım yok. Elimde bir
tek kakmim var" dedi.
Prof. Yarman
'Once şebeke
yenilenmeli'
İstanbul Haber Servisi -
Türkiye'de kasım ve aralık
aylannda elektrik
kesintilerine başlanacağına
yönelik açıklamalarla. 20
yıldır tartışılan "nükleer
santral yapımına zemin
hazırlandığı'"belınıldi.
Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu Danışma Kurulu ve
Nükleer Güvenlik Komitesi
eski üyesi Prof. Tolga
Yarman, hıdro
potansiyelimizin beşte
birinin, termik
olanaklanmızın yansımn
değerlendirildiğinı, kurulu
gücümüzün ise yansından
biraz fazlasının
kullanılabildiğine dikkat
çekerek, "Nükleer enerji,
dünyada olduğu gibi
ülkemizde de siyasi bir tercih
konusu ounuştur" dedi. Prof.
Yarman, "Elektrikler, enerji
yermezliğinden değil.
şebekenin
yenilenmemesinden dolayı
kesilecektir
r
uyansında
bulundu. Nükleer enerji
üretiminin kesinlikle teknik
bir zorunluluk olmadığını
vurgulayan Prof. Yarman,
ülkemizin nükleer enerji
üretimine hazır olmadığını,
ciddi bir hazırlık için ise en
az 10 yıl gerektiğini belirtti.
G Ü N D E M MLSTAFA BALBAY
I Baştarafi 1. Sayfada
O kesimler haksız çıktı...
ÖDP kuruluş sürecinden başanyla çıktı...
Ankara Atatürk Spor Salonu'nda dün yapılan bi-
rinci olağan kurultayı bunun göstergesiydi.
Merkez sağ partiler ANAP ve DYR sık sık daha
sağlarındaki partilerin söylemlerini yineliyorlar.
"Onlarda olan bizde de var" diyoriar. Bir başka de-
yimle, merkez sağ partilerin gündemini büyük öl-
çüde "kendi sağlan" belirliyor.
Merkez soldaki partilerin gündeminde ise biraz
sağ, biraz kendileri etkın oluyor. Daha sollannda-
ki partilerin onları zorlayacak yapıda olmaması,
merkez solun, "sol kimliğıni" zaman zaman ikinci
plana itmesine neden oluyor.
Bu yapıyı zorlamaya en yakın parti ÖDP...
Dünkü kurultay bunun göstergesiydi. Genel Baş-
kan Ufuk Uras'ın güven veren coşkulu konuşma-
sı Anadolu'nun dört bir yanından gelenlerde kar-
şılık buldu.
Dünyanın değişik ülkelerinden gelen davetliler,
"Yeryüzünde yalnız değiliz " duygusunu suluyordu.
Halit Çelenk, Sıdıka Su ve Küba'nın Ankara
Büyükelçisi Jorge Castro Benitez'in en çok al-
kış alan kişiler arasında olması, ÖDP'nin derinliği-
nin göstergesiydi.
Eğer ÖDP, bir fikir kulübü, kitle örgütü ya da her-
hangi birkonfederasyon olsaydı, bütün bunlar "Ya-
şasın başardık" demek için yeteriiydi.
Ama, ODP bir parti. Yukarıda sıraladıklanmız bir
partinin vitrin bölümü için son derece zengin bir gö-
rünüm.
"Bölünürsek" sendromunun tam olmasa da bü-
yük ölçüde atlatılması, parti olma süreci için iyi
başlangıç. ÖDP önümüzdeki dönem bunun gerek-
lerini yerine getirecek mi getiremeyecek mi göre-
ceğiz.
HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak'ın ve
DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak'ın konuşma-
lan sırasında salonun görünümü, ÖDP'nin henüz
çizgısi oluşmuş, omurgası sağlam bir parti olma-
dığını gösteriyordu.
Türkiye'de demokrasi tam rayına oturursa mı
Kürt sorunu çözülür, Kürt sorunu çözülürse mi de-
mokrasi tam rayına oturur?
İlk bakışta, yumurta-tavuk örneği gibi ama de-
ğil. Kişisel düşüncem o ki, demokrasi rayına otu-
rursa, değil bir, bütün sorunlar çözülür.
Sanınm ÖDP'nin bu konudaki tartışma zengin-
liği, sonuç fakirliğini beraberinde getiriyor.
ÖDP içinde yapılan bir ankette, birinci öncelik
demokrasi çıkmış. Sosyalizm, üçüncü sırada yer
almış. Bu sonuç, genel eğilimin gerçekçi olduğu-
nu gösteriyor.
Kaldı dokuz...
Parti ağaçsa, kitle topraktır.
Toprak ne kadar zenginse ağaç da 0 kadar sağ-
lıklı, meyveli olacaktır.
ÖDP ağacının toprağında henüz istenen zen-
ginliğin olmadığı dikkati çekiyor. Salondaki yüzler,
deyim yerindeyse içinde sadece bir ya da iki mad-
de bulunan toprak gibiydi.
Özellikle delegeler bölümünde ağıriık, 12 Eylül
günlerinde 18-25 yaş grubunda olan kişilerden
oluşuyordu. Pekçokacıyı, bölünmüşlüğü, umudu-
umutsuzluğu yaşamış kişiler şimdi ÖDP'nin son
durak olduğunu düşünüyor olmalı.
Belki de ODP'yi diri tutan duygu bu:
"Başka ÖDP yok..."
Önümüzdeki dönemde ÖDP'nin çizgisini net-
leştirmesine en büyük katkıyı, Yeni Dünya Düzeni
(YDD) sağlayacak. Kurultay öncesi üç gün devam
eden konferanstaki tartışmalar bunun habercisiy-
di...
ÖDP, merkez solun solunda yerini aldı.
Sıra toplumdaki yerini almasında.
Bunun için de "ehlileşme" tartışmasının yerini
"ehilleşmeye" bırakması gerekiyor.
ÖDP'nin birinci olağan kurultayı için şunu söy-
leyebiliriz:
Elde var bir...
Kaldı dokuz...
Nükleer enerji
• Baştarafi 1. Sayfada
leri gerekiyor. Teknolojik
birikim bakımından da ye-
terli olmayan Türkiye, nük-
leer santral konusunda her
bakımdan dışa bağımlı gö-
rünüyor.
ttalya Ferrara Üniversite-
si 'nden plazma fiziği uzma-
nı Prof. Hayrettin Kıbçın
yaptığı çalışmada, ABD'-
nin şu ana kadar nükJeer
santrallarda ortaya çıkan
katı ve sıvı atıkJan bertaraf
etmek için 3 milyar dolar
harcamak zorunda kaldığı-
nı belirtiyor. 1986'daki Çer-
nobil felaketinin izleri hafı-
zalarda tazeliğini konırken
Prof. Kıhç, "Kazadan son-
ra hâlâ geriye kalan yakırJa-
nn ve aoklann her an kritik
kürJeye ulaşıp yeni patlama-
lara neden olabüeceği'' uya-
nsını getiriyor. 1957 yılın-
dan bu yana dünyada gizle-
nen birçok nükleer santral
kazası olduğunu belirten
Prof. Kılıç, kaza sonunda
yayılan radyasyonun smır-
lanamayacağını söylüyor.
Prof. Kılıç, 1000 megavvatt-
lık bir nükleer santralın
1000 (bin) tane Hiroşi-
ma'ya atılan atom bombası,
yani 1.5 milyon kürilik rad-
yasyon içerdığini, savaşta
bombalanması halinde
meydana gelecek küresel
felaketin boyutlannın ise sı-
nırsız olacağını vurguluyor.
Prof. Kılıç. riskin boyutlan-
nı sergilemek için atom
bombasını yapan bilim
adamlanndan Prof. Edv»ard
Teller'in sözünü anımsatı-
yor: "Ciddi bir nükleer ak-
silik oiasüığı gerçektir. Bir
aksilik olması durumunda
meydana gelecek hasar ise
sonsuzdur."
IKDP ve IKYB yine
• Baştarafi 1. Sayfada
birliklerinin Kuzey Irak'-
tan çekilmesinden sonra. I-
rak yönetiminden yardım
istediğini öne sürdüler. Ku-
zey Irak'taki tarafsız kay-
naklar ise Iran Islami Ha-
reket Partisi'nin, Talaba-
ni'ye Şafak operasyonu sı-
rasında da lojistik destek
sağladığını ifade ediyor.
Bu arada. BBC dinleme
servisinin IKDP radyosun-
dan aldığı habere göre,
IKDP'ye bağlı güçler, Ku-
zey Irak'ta2haftaönce bo-
zulan ateşkesten bu yana,
IKYB üyesi 700'den fazla
peşmergeyi öldürdüler.
Kuzey Irak'tan yayın ya-
pan radyo, dün saat
08.00'deki haber bültenin-
de de çatışmalann şiddet-
lendiğini bildirdi.