23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKİM 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bilimsel ve teknik ağırlıklı olması gereken su kongresi politikacılann etkisinde kaldı 4 Ulııslararası komite kıırukun' LALE SARÜBRAHtVIOGLU ÖZLEM YİJZAK İSTANBUL-Ürdün. Türkiye'nin tezle- rine aykın bir polıtıka ile dün Istanbul'da sona eren ikı gün süreli finansman konu- jaruıın ağırlıklı işlendiği su konferansın- da Türkiye, Suriye ve Irak arasuıda haya- ti olarak nitelendirdiği Fırat sulannın bu üç ülke arasında dağılımı için bir ulusla- rarası komite oluşturulmasını önerdi. Tür- kiye'nin suyun fınansmanı v e özelleştıril- mesi boyutlan üzerinde yoğunlaşmasına özen gösterdiği ve International Herald Tribune gazetesinin düzenlediğı "Dünya sulannın fmansal geleceği" konulu konfe- ransa Suriye heyeti katılmazken. Irak ka- labalık bir heyetle geldı \ e konferansı ken- di tezlerini anlatma platformu olarak kul- lanma arayışlanna gırdı. Herald Tribune gazetesinin ilk kez su ko- nusunda bir ülkede düzenledıği su konfe- • Ürdün Veliaht Prensi Hasan İstanbul'da yapılan ve dün sona eren dünya sulannın finansal geleceğinin tartışıldığı konferansta, Türkiye'nin tezlerine aykın düşen bir yaklaşımla Türkiye. Suriye ve Irak arasında "yaşamsal önemde" olan Fırat sulannın üç ülke arasında dağılımı için bir uluslararası komite kurulmasmı önerdi. Türkiye'nin suyun fınansmanı ve özelleştirilmesi boyutlan ile sınırlı tutmaya çaba harcadığı su konferansım. Irak siyasi zemine çekme arayışına girdi. ransının dün sona eren ikinci gününün açı- lışında konferansa son anda katılamayan Ürdün Veliaht Prensi 'nin konuşmasını ken- dısı adına Ürdün Sulama Bakanı Munter Haddadm okudu. Ürdünlü Sulama Baka- nı tarafmdan okunan konuşmasında Veli- aht Prens Hasan. Ortadoğu"da su sıkıntı- sının yarattığı durumun çatışma ile değil ışbırliği ile aşılması gerektiğini belirterek şunlan söyledi: "Tam tersine su bölgedeki kahcı banşa nedenoinıahdır. Suriye. IrakveTürkiyeiçin hayati olan Fırat Nehri gibi paylaşılır su kay- naklannın kullanımı \e dağılımının örgüt- lenmesi için bir uluslar üstü komis)onlann (uluslararası komisyon) oluşturulması üze- rinde ciddhetk' durulmalıdır. Onümüzde Tuna Nehri Komisyonu gibi suyun bir ça- üşma değil işbirliği için kullanıldığı nıü- kemmel bir örnek bulunmaktadır." Ciddi su sıkıntısı çeken Ürdün. ulusla- rarası teamüllere aykın birtutum ile iki yıl önce Türkiye'ye Fırat ve Dicle sulannın Or- tadoğu'daki su ha\ zalan ile birlikte değer- lendirilmesini önermişti. Irak heyetinden sonra Ürdün'ün su kon- feransmda siyasi mesajlar verme arayışla- nna tepki veren Türk dıplomatik kaynak- lan. Ürdün'ün uluslararası komisyon öne- nsıv le suya politika kanştırmak v e Fırat gi- bi Ortadoğu su havzalanndan ayn bir ha\ - zaya sahip Fırat ve Dicle sulanna ulusla- rarası boyut kazandırmaya çalışmakla suç- ladılar. Ürdün"ün önerisine ılişkin Cumhu- nyet'e değerlendirme yapan bir diploma- tik kaynak. Türkıye'nin topraklanndan kaynaklanan Fırat ve Dicle sulannın Or- tadoğu banş sürecının birparçası olarak de- ğerlendirme arayışlannm temelsiz olduğu- nun altını çızdıler. Her iki nehir sulannın Ortadoğu'daki veraltı kaynaklan ile fıziki bir ılintisinin de bulunmadığını belirten aynı diplomat şu görüşlen dile getirdi: u Ne Suriye ne de Irak'tan toprak ve su envantcrlerinin bilimsel ve objektif olarak belirlenmesi volundaki önerimize olumlu vanıt almadık. Bu konferansta da suyun bi- limsel ve objektif kıstaslarla değertendiril- mesijgerektiğiistendi.Ama bunu istemiyor- lar. Ürdün ise uluslararası komisyon fikri ilekonuyu politizeetmekveuluslararası ha- le getirmek istiyor. Fırat sulan konusu ye- reldir. Taraflar iyi niyet ile bir araya gelir- lerse zateno zaman arabulucuya ihtiyaç ol- maz." Kalabalık bir heyetle su konferan- sına katılan Irak heyeti konferansın ilk gü- nünde olduğu gibi ikinci gününde de siya- si mesaj verme arayışına girdi. Türkiye'nin Fırat sulannda ızledığı politika ile kendi haklannı ihlal ettıgı savinı ışleyen yazılı met- ni konferans katılımcılanna dağıtan Irak he- yetinden F.kram El Vhri. GAP konusunun işlendiği konferansın dünkü son gün otu- rumunda söz alarak. "GAPgibi projeterin uluslararası kurallara uygun olması gere- kir \e komşu ülkelerin ona>ı gerekir. Tür- kiye GAP prnjesiyle sulann paylaşımı ko- nusunda uluslararası kurallan ihlal edi- yor. Sulann adil dağınmı için acilen anlaş- ma yapmamız gerekir'" dedı. 'Sürekli Aydınlıkiçin 1 Dakika Karanlık' eylemigeniş katılımlayeniden başladı Her şey aydınlık yannlar için Aydınlık için Yurttaş Girişimi önceki akşam saat21.00"de Taksim Sanat Evi'nde yaklaşık300 kişinin kaülımıyla "Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık" eylemini başlatü. Dün gece de saader 21.00'i gösterdiği sırada v r ^ - bnüerce yurttaş eyleme destek vermek amacıyla ışıklannı söndürüp gösteri düzenledi. (Fotoğraf: UGUR GÜNYÜZ) . Haber Merkezi - "Sürekli Aydınhk İçin 1 Dakika Karanhk" eylemi. "Çetelere dokunun. dokunulmaz- bklan kaldınn" sloganıyla önceki akşam tüm yurtta : saat 21.00"de başladı. Zeytmbumu Adliyesı önünde CHP, ÖDP. tP. HA- DEP, EMEP ve BP'nin ılçe başkanlannın da katıldı- ğı basın açıklamasında konuşan Zeytinburnu Bağım- sız Meclis Üyesı Meyse Erdur, u Yurttaş karanlıkla- ra karşı çağdas, demokratiközgürlükçü bir hukuk dev- leti özlemektedir"' diye konuştu. Işıklannı bu amaç için yakıp söndüreceklenni söyleyen Erdur. aynca her çarşamba, cuma ve pazar geceleri saat 21 .OO'de ev - lerınden Adlıye Meydanı'na kadar yürüyerek "karan- hğa ses vereceklerini" belırttı. Işçı Partilıler, önceki akşam saat 20.40'ta tstanbul II Merkezi'nde toplandılar. Grup alkışlarla Istiklal Cad- desı'nden yürüyerek Taksim Meydanı'na geldi. Yak- laşık 200kişıhk grup. meydanın ginşınde polis tara- ~findan durduruldu. Eyleme, Taksim Meydanı'nın gi- rişinde alkısjar ve mumlar vakarak devam eden Işçı Partililer. DYP lıden Tansu Çiller'in demir parmak- lıklara asılmış kuklasını taşıdı. Kısa bir konuşma ya- pan İP lıderi Doğu Perinçek, Çiller'in CIA ajanı ol- duğu ıddiasmı bir kez daha yıneleyerek eyleme tüm Türkiye'de destek verdıklerini söyledi. Aydınlık İçin Yurttaş Ginşimi ise Beyoğlu Taksim Sanat Ev ı'nde saat tam 21 .OO'de 'şalter' indirdi. Or- han Pamuk. Anf Yılmaz. Halil Ergün. Okan Bayül- gen, Rüstem Barum.Ya\ıız Ozkan.Oral Çakşlar. Bur- han Şenatalar. Edip Akbayram. Ahmet Nesin. Semih Boroj, Sunay Akm,Türkân Saylan, Yücel Sayman, Re- is Çelik'ın yanı sıra çok sayıda ünlünün destek ver- dığı eylem gecesinde Susurluk'a ilışkın tanıtım rek- lamı barkovızyon aracılığıyla göstenldı. Merter Iş- çilen Sendikalaşma Komitesi üyesi yaklaşık 100 kı- şilik bir grup da saat 21 .OO'de Merter Keresteciler Si- tesi'nde toplandı. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak. eylemin.4 çe- teler cezalandınlıncaya kadar" sürmesinı ıstedı. UğurMunıcu nunSokağındamumlar Ankara'da Uğur Mumcu'nun Sokagı'nda topla- nan aydınlık özlemcılen. anıtın üzenni mumlarla do- natırken "Çeteler halka hesap verecck". •'Çiller >ar- gdansuı". "RP kapaülsın". -Onbaşılar şereffi.CIA ajan- lanşerefsiz" sloganlar attılar. E> leme. CHP lçel Mıl- letvekilı Fikri Saglar. Balıkesı'r Millervekıli Önder Kını.DSPlstanbulMıllenekiliCe%detSeMbağım- sız millervekilleri Gökhan Çapoğlu ile Bekir Yurda- güL Çankaya Beledıve Başkanı Doğan Taşdelen. Öz- gürlük ve Dayanışma Partısi Genel Başkan Yardım- cısı Yıldınm Ka\a v e Işçi Partisi Genel Başkan Yar- dımcısı Hasan \alçın katıldılar. Yüzlerce kişi. saz sanatçısı Hasan Tatar ve Dev- let Opera v e Balesi Solist Sanatçısı LfukKarakoç'un söylediğı türkülere eşlik ederken. saat 21 .OO'de elle- nndeki mumlan söndürdüler. Karadeniz'den izlenimler 'Mavi Tuna' bitmiş kahverengiolmuş LEYT.A TA\ ŞANOĞLU "KaradenizM kurtarahm." "Karadeniz ölü- yor." "Karadeniz bıtti." "Pekçokcanlıtürû yok oldu." Elefthenos Venizelos gemisinde yapılan "Krizdeki Karadeniz'" sempozyoımunda bu söz- ler üst üste telaffuz ediliyor. Bir şeyler yapıl- ması gereği üzerinde duruluyor. Peki de ne ya- pılmalı? Burada. Karadeniz'i dolaşırken gördüğümüz somut gerçekleri aktaımak istıyoruz. Öncelikle, Romanva'nın Tulça kenti yakın- lannda gezdiğimiz Tuna Deltası'ndan söz et- mek istiyoruz. Orta Avrupa ülkeleri, özellikle de Almanya'nın atıklanyla iyice kirlenen Tu- na Nehri'nde doğal yaşamın ciddi biçimde teh- likede olğunu görüyoruz. Tulça yakınlannda Karadeniz'e dökülen Tu- na Nehri'nin mavi sulanndan eser yok. Stra- uss'un "Mavi Tuna"sı gitmiş, yerine "kahve- rengi Tuna" gelmiş. Birzamanlar Romanya'nın başlıcagelirkay- naklanndan olan ve Tuna Deltasf nda tutulan Mersinbalığı'nın nesli neredeyse tükenmiş. Bu nedenle artık ha\yar da üretilmez olmuş. . Bu konuda Romanya Su ÜrijnJeri Jealoü ve' Jeoekoloji Merkezi Başkan Yardjmcısı .»TMİ^ anTraian Gomoiu dıyor ki: . ' , "Bütün bunlara hep Çavuşesku döneminde- ki kötii politikalar yol açtı. Pek çok balık nesli, avlanma yasağma uyulmaması yüzünden yok oldu. Bunlara Mersin de dahiL" Avlanma yasağını delenlere ne gibi yaptı- nmlar uygulandığını öğrenmek istiyoruz. Ro- manya Cumhurbaşkanlığı Bilim. Eğitim, Kül- tür Dairesi Uzmanı Prof. Konstantin Harabor, aslında para cezalannın yüksek oldugunu, ama buna pek uyan olmadığını anlatıyor; nedenını ise açıklamaktan kaçınıyor. Bunun üzerine baş- ka kaynaklara başvuruyoruz ve öğreniyonız ki Romanya'da bir "av mafyası" oluşmuş. Yasak- lara uymayan avcılar yakalandıklannda rüşvet yedirerek paçayı kurtanyorlarmış. Tuna Deltası'nın kirliliği, bu nehrin orta Av- rupa atıklanyla Karadeniz'i iyice kirletmesi gerçeği bıze 80'li yıllann sonunda Istanbul Bo- ğazı'nın Karadeniz girişinde yaşanan "çöpge- mileri" olayını anımsattı. Kuşkusuz.. Karadeniz'in kirliliği bağlamın- da Kafkas petrollerinden söz etmekte yarar var. Bir yanda bu petrollenn boru hatlanyla mı, yoksa süper tankerlerle mi taşınması gerektiği tartışılırken Türkiye. bu süper tankerlerin ke- sinlikle Istanbul Boğazı'na sokulmaması gere- ğini savunuyor; aksi halde hem Boğaz trafiği- nin arapsaçına döneceğı hem de tstanbul'un tehlikeler altında kalacağını ısrarla belirtiyor. :Rektör Prof. Dr. Akbay, Ankara Üniversitesi'nin açılış töreninde konuştu fYOK Yasası değiştirflmelF * Haber Merkezi - Ankara Ümversite- j ı Rektörü Prof. Dr. Günal Akbay. Yük- jeköğretım Yasası'nı. merkezıyetçi ya- j)isı nedeniyle eleştinrken öğrencı afla- *ı ve yetersiz ödeneklenn de eğitim ka- litesinı olumsuz etkjledigim belirtti. MÜ Rektörü Prof. Dr. Ömer Faruk Baürel. devlet üniversıtelerinın mali ve idari özerklıği olmadığını belirterek. vakıf Üniversitelerinın. "özerküğin nimetleri- ni kaüte diye sunup", devlet üniversite- lerinden üstün olduklanru ıddia ettikle- rini söyledi. Ankara Üniversitesi'nin 1997-1998 eğitim-öğretım yılı dün Dil ve Tarih- Cografya Fakültesi'nde yapılan törenle başladı. TRT Ankara Radyosu Çokses- li Korosu'nca seslendirilen Onuncu Yıl Marş;. salondaki öğretim üyeleri tarafin- dan uzun süre alkışlandı. Marş. öğretim üyelerinin de katılımıyla ikinci kez ses- lendinldı. Özbekli piyanist AnjeHkaHi- mala>atarafindan verilen konsenn ardın- dan İ996-1997 öğretim yılı fakülte bi- ' rincikrine başan plaketleri sunuldu. Pla- ketlerin sunumunda Ankara Üniversi- tesi t'^hiyat Fakültesi birincisı, türbanlı öğrenci Sıdıka Mühürdaroğlu. Rektör Akba>' ve Yüksekögretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüzün eli- ni sıbnadı. Gtnal Akbay. emekliye aynlan öğre- tim etemanlarına onur plaketi. bilimsel •araştrrmalardabulunanlara bilimsel teş- vik ödülleri, Çankaya Beledıye Başka- • Rektör Günal Akbay. açılış konuşmasında. Yüksekögretim Yasası'nı sert bir dille eleştirdi. Akbay, "'Yasa, tüm aynntılan içermemeli. Bir çerçeve biçiminde olacak yasa, aynntılan. her üniversite tarafmdan çıkanlacak yönetmeliklere bırakmahdır" diye konuştu. nı Doğan Taşdelen'e Ankara Üniversi- tesi dostu payesı. Anajasa Mahkemesi Başkanı YektaGüngörOzden'e de onur- sal doktora unvanı verdı. Törene katılan .Ankara Vali Yardımcısı Ruhi Peker. açı- lış konuşmalan sırasmda kalp krizi ge- çirdi. Rektör Günal Akbay. açılış konuş- masında, Yüksekögretim Yasası"m sert bir dille eleştirdi. Yasanın aşın merke- ziyetçi, yürütmeyi dar kalıplara sokan. akademik yanş v e rekabeti özendirme- yen ve yöneticiye>eterli inısıyatiftanı- mayan yapısının değiştinlmesini iste- yen Akbay. "Yasa, tüm aynnülan içer- memelL Bir çerçeve biçiminde olacakya- sa, aynntılan her üniversite tarafindan çıkanlacak yönetmeliklere bırakmah- du-" dedi. Akbay. öğrencı aflan ve öde- nek yetersizliğinin eğitim kalitesıni dü- şürdügünü belirterek yükseköğrenime devlet bütçesinden aynlan kaynaklann arttınlmasını istedi. Akbay, akademik unvana göre verilen ücret sisteminin de performans ve hızmet göstergelerine gö- re değiştirilmesını istedi. .Akbay. 8 yıl- lık kesıntisız temel eğitim yasasının, Türkiye'nin aydınlık geleceği için atıl- rmş olumlu bir adım oldugunu da belirt- ti. Spordan sorumlu Devlet Bakanı Yü- cel Seçkiner. teokratık devlet özlemcile- n ve'din istismarcılannın artmasından kaygı duyduğunu söyledi. Laik. demok- ratik hukuk devleti olan Türkiye'nin. Atatürk ilkelenni ızleyeceğini belirten Seçkiner, "74 yıldır Atatürk ilke ve inkı- laplan doğrultusunda akan bu nehri kimse geri çeviremeyecektir. Bu nehri ters çevirmek isteyenler, bu nehrin için- deeriyip gideceklerdir. Ünh ersitelerimi- ze bu konuda büvük sorumluluklar dü- şüyor" dedi. Marmara Üniversitesi (MÜ). 1997- 98 öğretim yılına törenle başladı. MÜ Rektörü Prof. Dr. Ömer Faruk Batırel. açılış töreninde yaptığı konuşmada, dev- letin yüksekögretim konusundaki ana- yasal temellerinin ve politıkasının göz- den geçirilmesi gerektiğini belirterek "Deviet ünKersitelerinde olmayan maü veidariözerkliğin kazandınlmasunnge- rekli olduğu kanısındavız" dedi. Açılışta konuşan Devlet Bakanı Ahad Andican, 8 vıllık temel eğitim reformu- nun. yükseköğretime de yaygınlaştml- masının zorunlu oldugunu sö> ledi. An- dican. öğrencilere verilen burslann yüz- de 100 oranında arttmlarak, ocak ayı yerine ekım ayından başlayarak verile- ceğinı de sözlerine ekledi. • •• v DEGERLIOGRETMENLER, DEGERLIVEULER , Türkçe öğretiminde çağdaş seçenek TÜRKÇE DftBİLGİSİ 0İLYETENEĞ1 TÜRKÇE DlLBİLGİSİ OİLYETEMEĞİ UZMAN TÜRKÇE DİLBİL6İSİ DİLYETEMEÛİ "Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek. Ağaç dik. on yıl sonrası ise tasarladığın, Ama yüzyıl sonrası ise düşündüğün, halkı eğit. Bir kez ürün verir ekersen tohum. Bir kez ağaç dikersen, on kez ürün verir. Yüz kez olur bu ürün, eğitirsen halkı. Öğretirsen balık tutmasını, hep doyar karnı..." (Kuan-Tzu) KİTAPÇILARDAN ISRARLA İSTEYİNİZ. Adres: Uzman Yayın Dağıtım San.Tic. LTD. 861 Sokak No: 21 Konak/İZMİR Tel: (0-232) 425 53 29 - 445 50 57 Fax: (0-232) 484 03 68 ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Karadeniz'de Neler Oluyor? PKK'nin Karadeniz'e "sızma" çabalan içinde ol- duğundan söz ediliyor son zamanlarda. Ve bu "sız- maya" engel olmak için birtakım ciddi önlemler alı- nıyor. Bunlar arasında halkın silahlanmasını özendir- mek olduğu gibi devlet de kimılerinı silahlandınyor. Hatta bir tür "korucu sistemine" geçildiğinin işaret- leri var. Olaylan asla küçümsemek niyetinde değilim. Hat- ta olayları küçümseyenleri şiddetle eleştıririm. Eğer 1984'te PKK, Eruh baskınını gerçekleştirdiği zaman, Özal tatilini yarıda kesebilse ve olayın üzerine cid- diyetle gidebilseydi, yaşadıklarımızın çoğunu yaşa- mazdık. Defalarca yazdım bunları. Fakat bu Karadeniz meselesinde, benim aklımın ermediği bazı şeyler var. Zira kimi kamu görevlileri, bölgedeki terörist sayısının 40-50 civannda oldugu- nu ya da en azından öyle tahmin edıldiğini dile ge- tiriyor. Peki bunca önlem 40-50 kişi için mi? Karadeniz kıyılan ve Karadeniz dağları, Kürt kö- kenli vatandaşlarımızın hiç bulunmadığı ya da en az bulunduğu yörelerimiz. PKK oralarda nasıl taban bulabilir? Bölgedeki sol örgütlerin, PKK'yle ilişkılerinin çok sıcak olacağını sanmıyorum. Kendi konumlannı "it- hal" bir gruba bırakacaklarına hiç ihtimal vermem. Neden bıraksınlar? O halde olaylan ve gelişmeleri nasıl açıklayacağız? Önce halkın sılahlanması, ardından devletin halkı si- lahlandırması, ardından koruculuk. ardından özel tim derken acaba yepyeni bir oyun mu sahneye ko- nuluyor? Acaba uyuşturucu trafiğine yeni bir yol mu hazırtanıyor? Tabii bu çok abartılmış bir göriiş. Fakat bir gözü- müz sürekli Karadeniz'de olacak. Bu toplumun ye- ni Susurluk'lara asla tahammülü olmasa gerek. • • • Üniversiteler, binbir sorunla dolu olarak peş peşe açılıyor. Bizim fakülteyı bir yandan dekanlık, bir yan- dan da rektörlük heyecanı sardı. Çok değerli arka- daşlarımız aday oldu. Bakalım ne olacak. Bilgi Üniversitesi de yeni binasına geçti. Bu yıl ÖSYM'de on yedi bin öğrenci Bilgi'nin değişik fa- kültelerini işaretlemiş. Bu ilgı bizi hem sevindirdi hem de gururlu bir korku verdi. Buderece yüksek ilgi, bü- yük sorumluluklar yüklüyor. • • • Geçen hafta, anlamsız bir "onbaşı" tartışmasıyla doluydu. Oysa ki bu da Sayın Çiller'in alıştığımız gaf- lanndan biriydi. Üzerinde durulacak bir suru şey var- ken kısır bir "onbaşı tartışmasının" sanınm hiç ge- reği yoktu. Zamlar birbirini izlerken ve dar gelirlilerin sofrala- nndaki ekmek gitgide küçülürken hoşnutsuz sesler de çoğalmaya başladı. Toplumsal yaşamın doğası böyledir... "O kadar atıp tutuyorlardı" diyor insanlarımız, "şimdi devletin tüm olanaklan ellerınde. Neden yol- şuzluklann üzerine gidemiyorlar? Neden en azından Özer Çiller'i mahkemeye vermiyprlar?".. ^_gunlan söyleyenler bence de haklı. Eğer hesap so- c idiyse, neden bunca gürültü kopartılmış- fi 1 ? "Dokunulmazlıklan var", bahanesınin ardına sı- ğınmak da mümkün değil. Örneğin sevgili arkada- şım Ahmet Güryüz Ketenci'nin de üyesi olduğu "Tur- ban Komisyonu "nun raporuna birgöz atmıştım. Ina- nılmaz şeyler vardı. Zaten bunlann önemlı birkısmı mahkemelerde. Fa- kat mahkemelerde olması yetmiyor. llgllı bakanların çıkıp halka açıklaması gerek. "Şunlar, şunlarhâkim önünde. Şunlann dokunulmazlıklan olduğu için bek- leniyor" demeleri lazım. Bunlar yapılmadığı zaman halk homurdanmaya baş- lıyor. "Hanihesapsorulacaktı"dıyorlar. Zaten insan- larımızın canlan burnunda. Bir biçimde tatmin edil- meleri gerek. • • • Fakat inanılmaz bir yüzsüzlük ve utanmazlık dö- nemi yaşıyoruz. Minareyi çalan kılıfını hazırlıyor. Kı- lıfını hazırlayamamış olsa da fazla bir şey değişmi- yor. Kendince bir şeyler anlatıyor. Sonra da "uysa da.." diyor, "uymasa da..." Bir kaymakamın eşi, kapatılan bir bar sahibinden bin Amerikan Doları rüşvet alıyor ve "cünnümeşhut" halinde yakalanıyor. Inkâredilecek yanı yok. "Alınan para okul taksidiydi" diyorlar. Yahu, okul taksidi dondurmacıda ve dolar olarak mı ödenir? Kargalar bile güler buna. Fakat yann bir yargıç çıkar ve buna inanarak be- raat verirse inanın hiç şaşırmayacağım. • • • lleride ayrıntılı olarak yazacağım ama, şımdiden şu kadannı söyleyeyim ki: "Kamu görevlilerinin servet beyannameleri" ve herkes için "Nereden buldun" ya- sası çıkmadıkça, bu tür rüşvet ve yolsuzluklann önü- nün alınması mümkün değil. Kaldı ki bu yasa Türkiye'nin başka sorunlarının da çözümünü getirebilir. Unutmamak gerekir ki şeffaf birekonomikdüzen kurulmadıkça, şeffaf bir demok- rasi oluşturmak mümkün değildir. Erol User yine tutuklandı tstanbul Haber Servisi -Dolandıncılık suçundan cezaevine giren ve kısa bir süre önce tahliye edılen Fenerbahçe Spor Kulü- bü'nün eski yönetım ku- rulu üyesi Erol User, bir Amerikan Bankasf na ait olan çalıntı çekle 25 mil- yon dolar tahsil etmeye çalıştığı iddiasıyla tutuk- landı. Erol User ve iki arkada- şı önceki gün Amenkan Ünion Sterlıng Trust Bank'a ait bir çekı Ak- bank'tan tahsil etmek is- tediler. Ödenmesi gereken miktann yüksekliğini göz önünde tutan banka perso- neli, çekin durumunu öğ- renmek üzere Amenkan bankası ile temasa geçti. User tarafindan tahsil edil- mek istenen çekin seri nu- marasını alan Union Ster- ling Trust Bank yetkilile- ri, çekin bir süre önce ken- di bankalanndan çalındı- ğını belırleyerek durumu Akbank yetkılılerine ilet- tiler. Amerikan bankası- nın yetkilileri ödeme ya- pılmamasını isteyerek öde- me yapıldığı taİcdirde çe- kin karşılığını vermeye- ceklerini de belirttiler. An- cak bu arada işlemlerin uzamasından kuşkulanan User ve arkadaşlan banka- dan aynldılar. Akbank "m avukatlan- nın Erol User ile arkadaş- lan Osman Ceylan ve Ke- vin Robert Foster'den do- landıncılığa teşebbüs suç- lamasıy la şikâyetçi olma- lan üzerine mali şube po- lisleri harekete geçtiler. User ve arkadaşlan dün akşam saatlerinde yaka- lanarak tutuklandılar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear