Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17EKİM1997CUMA
10 KULTUR
Bugün Londra'da yapılacak Sotheby's müzayedesi için Türk koleksiyonerlere uyan:
Çahnü ve sahte eserlere dikkat!OZGENACAR
ANKARA - Geçen yıl ilk kez yapılan
ve önemli gelir sağlanmasından cesa-
retlenen Sotheby's Müzavede Evi "Tur-
kish Sale-Türk Müzayedesi"nin ikincı-
sini bugün Londra'da düzenliyor. Uz-
manlar. "Türkeserieri" için bu yıl da kı-
ran kırana kapışacaklan anlaşılan Türk
koleksiyonerlerini bazı parçalar konu-
sunda uyanyorlar.
Sotheby's, Istanbul'da bir restoranda,
bir partı ı!e Türk koleksiyonerlere yeni
müzayedenin tanıtimmı yaptı. Türk uz-
manlar. Sotheby's yetkililerinin konuk-
lara dağıttıklan katalogda yer alan şu
parçalara özellikle dikkat çekiyorlar:
Çalınü Iznikler
1 Iznik Eşrefpaşazade Camisi'nin
mınaresınden çalınan ve Türkiye'nin
"Interpol" bültenleri ile arattığı 16.
yy'a ait Iznik panolardan birine 15 bin
sterlin (yaklaşık 4.5 mılyar lira) tahmi-
ni değer biçiliyor.
Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlü-
ğü'nün. 16. yy yapımı Iznik panolann-
dan temmuzda iki, eylülde yedı parça-
nın söz konusu caminin minaresinden
çahndığını Interpol'e ihbarettiği bilini-
yor.
Bu ihbarlardan önce de aynı camide-
• Sotheby's Müzayede Evi Turkish Sale-Türk Müzayedesi'nin ikincisini bugün
Londra'da düzenliyor. Üzmanlar, "Türk eserleri" için bu yıl da kıran kırana kapışacaklan
anlaşılan Türk koleksiyonerlerini bazı parçalar konusunda uyanyorlar.
ki tüm kaplama Iznik panolannın yıllar-
dır çalınması ve minaresinin çınlçıplak
kalması da bir başka gerçek. Kırmızı,
yeşil. kobalt mavisi ve sıyah renkli,
"çintemani" desenli, 1560 yapımı bu
panonun benzerlerinin Topkapı Sara-
yı'nda 1. Ahmet Kütüphanesi'nde de
bulundujçu Sotheby's kataloğunda belir-
tiliyor. Genel müdürlüğün soruşturma-
sı ise sürüyor.
2 Istanbul Takıyeci tbrahim Ağa Ca-
misi'nden 16. yy'a ait 18parcalıktznik
panosunun satışından ıse 80 bin sterlin
(yaklaşık 24 milyar lira) bekleniyor.
1580-90 yıllanna tarihlenen bu pano-
nun benzerlerinin New York Metropo-
litan Sanat Muzesi ile Istanbul Sadberk
Hanım Müzesı'nde olduğu bildiriliyor.
Türkıye'deki müzayede evleri, *ta-
rihsel ve kültürel mirası korumak" ama-
cıyla cami. türbe, çeşme gibi yerlerden
sökülen bu tür panolan kendi açık ar-
tırmalanna almıyorlar. Türk sanatsever-
lerin. Türkiye'den kaçınlan çalıntı eser-
lere Londra'da onbinlerce sterlin ödeye-
rek bu eserlen koleksiyonlanna katmak
ve dolayısıyla ülkeye geri gerirmek
amacıyla kıran kırana kapıştıklan bili-
niyor.
Yurtdışına kaçınlan bu eserlere dışa-
nda Türk koleksiyonerlerce yüksek be-
deller ödenmesınin yağmacılan teşvik
ettiği ve yeni soygunlar ile kaçakçılığa
yol açtığı öne sürülüyor.
Dışandaki müzayedelerden alındığı
için bu çalıntı ve yağma eserler ülkeye
geri getırilınce yasallaşmakta. Uzman-
lar. "bu tür panolann Türk müşterikr-
ce boykot edilmesi durumunda ulusla-
rarası fiyatın düşeceği ve yağmanın ya-
vaşlayacagı" görüşûndeler.
Sahte eserler
3. Belçıkalı Ressam FransVervloet'e
ait 19. yy Istanbulu'nu gösteren bir re-
sim için 18 bin sterlin (yaklaşık 5.4 mil-
yar lira) isteniyor. Oysa aynı tablonun
Maria von Forsboom Guita adlı bir AI-
man soylu ressamınca yapıldığı söyle-
nen tıpatıp ikizi bir resim bir başka mü-
zayedede boy göstermişti. Şimdi, uz-
manlar bu tablolardan hangisınin sahte
olduğunu tartışıyorlar.
4. Sultan Abdülhamid'ın torunu Os-
manağaoğlıı'na ait olduğu söylenen 3.
Selim tuğralı ve 18 bin sterlin (5.4 mil-
yar lira) öngörülen bir gümüş ibriğın de
sahte olduğu öne sürülüyor.
Orijinali Istanbul Türk ve İslam Eser-
leri Müzesi'nde bulunan esenn günü-
müzde Kapalıçarşı'da taklit edildiği için
Türk müzayede evlerince satışa bile çı-
kanlmadığı da söylentiler arasında yer
alıyor.
Müzayede öncesinde Türkiye'ye e-
ser bakmaya gelen ve bir otelde karar-
gâh kuran Sotheby's yetkililen; bu eser-
leri kendilerince değil, sahiplerince ya
da öngörülen bazı aracılarla Londra'ya
getirilmesi durumunda açık artırmaya
koyabileceklerini satıcılara söylemek-
tedirler. Bu parçalar daha sonra bir yo-
lunu bulup Londra'ya ulaşmakta.
AyvazoYski yine başrolde
Ünlü Rus Ressam İvan Konstantino-
vlç Ayvazovsld'nin iki tablosu müzaye-
denin başyapıtlannı oluşturuyor. Bun-
lardan 1866 yapımı "Haüç'teGünbaö-
mır
ile 1874 yapımı "İstanbul Manza-
rası" adlı tablolann her birine 250 bin
sterlin (yaklaşık 75 milyar lira) verilme-
si bekleniyor.
Müzayedenin gözdelerinden bin olan
ve Çin sanatından etkilenerek 15. yy'da
tznik'te "mavi-beyaz'' olarak yapılrruş
ender bir matara için 125 bin sterlinlik
bir değer (37.5 milyar lira) tahmin edi-
liyor.
Müzayedeye "Selinı'' rumuzunu "gü-
müş ibrik" ile birlikte kazandıran par-
ça ise yıne Abdülhamıd'ın torunu Sul-
tan Osmanağaoğlu'ndan geldiği ve 3.
Selim'in 1782-83'te 21 yaşında iken
kullandığı söylenen, altına monte edil-
miş ve bir akik çeş^ii olan karnelian ta-
şından bir yüzüktür. Bu yüzük için ön-
görülen değer ise 6 bin sterlin (1.8 mil-
yar lira).
Plevne Savunması tablosu
Katalogda 290 numaralı sadece "'19.
yy. Rus Okulu-Savaş Sahnesi" olarak
geçiştirilen ve 8 bin sterlin (yaklaşık 2.4
milyar lira) beklenen tablo Türk tarihı
için çok önemli bir belge niteliğinde.
"PlevneSavaşı" adlı bu tablonun res-
samı Vasillıevich Vereshchagin (1842-
1904) adlı bir Rus sanatçı.
Tabloda, Türk tarihine "GaziOsman
Paşa'nın Plevne Savunmasr olarak ge-
çen 19 Temmuz-10 Aralık 1877 tarihli
savaş anlatılıyor.
Kuruç Atina'ya gitti
Yunanistan'la
sanat köprüsü
• Devlet Tiyatrolan Genel
Müdürü Bozkurt Kuruç,
Yunan Oyun Yazarlan
Birliği'nin davetlisi olarak
Atina'ya gitti. DT, Trabzon
doğumlu Yunanlı yazar
Psathas'ın "Yalancı
Aranıyor' adlı oyununu
ocak aymda Atina'da
sergileyecek. Yunan Devlet
Tiyatrosu ise 'Medea' adlı
oyunla 24 Kasım'da
îstanbul'da, 27-28 Kasımcla
da Ankara'da
tiyatroseverlerle buluşacak.
ANKARA (AA) - Yunanistan ile
sanat köprüsü kuruluyor. Yunan
Oyun Yazarlan Birliği'nin da\etlisi
olarak dün Atina'ya giden Devlet Ti-
yatrolan Genel Müdürü Bozkurt Ku-
ruç, her ıkı ülke Devlet Tiyatrolan
arasında sanat alanında işbirliğı ya-
pılması ve karşılıklı temsiller venl-
mesi konusunda görüşmeler yapa-
cak.
Kuruç, Yunan Oyun Yazarlan Bir-
liği'nin davetlisi olarak bulunacağı
Atina'da Yunanistan Devlet Tiyatro-
su Genel Müdürü'yle de görüşmeler
yapacağını söyledi.
Buradaki temaslannda Devlet Ti-
yatrolan'nın Türkıye'deki faalıyetle-
riyle ilgili bilgi vereceğini ve Yunan
tiyatrosunun önde gelen ısimleriyle
biraraya geleceğinı belirten Bozkurt
Kuruç. şunlan kaydettı: "Tiyatro sa-
naü aracdığryla bir dostluk ortamı pe-
kiştiriyoruz. Türk ve Yunan De\let
Tryatrolaruıın, karşılıklı gjdiş getişle-
rini sağlayacağız. Türk Devlet Tiyat-
rosu olarak, büfün komşulanmızia il-
gili sanat ve kültür faaliyetlerimizi ço-
ğaltmakvepeldştirmekamacındayız.
Evrensel değerlere haiz olan sanat de-
ğerleriyledünyanın her yerine gidece-
ğiz. Büyük Atatürk'ün de söylediği
gibi, hem ülkede banş hem dünyada
banş, hareketimizüı temel kaynağı
oluyor."
Yiınan Tiyatrosu Türkiye'de
DT Genel Müdürü Bozkurt Kuruç.
tiyatro sanatı alanında her iki ülke
arasındaki ilişkilerin yeni olmadığı-
nı. daha önce başlatılan çalışmalar
kapsamında40kişilik Yunan Devlet
Tiyatrosu'nun, Kasım'da Türkiye'de
sahne alacağını bildirdi. Kuruç'un
verdiğı bilgiye göre. Yunan Devlet
Tiyatrosu, Medea" adlı oyunla 24
Kasım'da İstanbul'da, 27-28 Ka-
sım'da Ankara"da tiyatroseverlerle
buluşacak.
Devlet Tiyatrolan Genel Müdür-
lüğü ise Yunanistan'a kendı sanatçı-
lannın bir oyununu götürecek. Dev-
let Tiyatrolan sanatçılan, Trabzon
doğumlu Yunan yazar Dimitris Psat-
has'ın yazdığı % e seçmenlerinı sürek-
li yalanlarla oyalayan bir milletveki-
linin, bu iş için bir yardımcı bulma-
sıyla gelişen olaylann gülmece tar-
zında anlatıldığı "Yalancı Aranıyor"
adlı oyunu, ocak aymda Yunanlı sa-
natseverlere sergıleyecek. Alpay tzbı-
rak ve Özlem Ersönmez'in başrolün-
de oynadığı oyunda, u
Yalancı"yı
Sabri Ozmener canlandınv or.
Bozkurt Kuruç, Atina'ya iki oyun-
la gitmeyi planladıklannı belirterek.
diğer oyuna henüz karar vermedikle-
rini söyledi. Her iki ülke kültürleri-
nin birbirine çok benzediğini hatırla-
tan Kuruç, ikinci oyunun Türk yazar-
lar arasından seçilebileceğinı ifade
etti. Devlet Tiyatrolan Genel Müdü-
rü Bozkurt Kuruç, 20 Ekim'de Tür-
kiye'ye dönecek.
4
Caz, öykülerle dolu bir kitapür
Kültür Senısi - tngılız sakso-
foncu Courtney Pine, lngilızlenn
oldukça tutucu caz geleneğinin
ortasından gelen, ama bir yan-
dan da günümüz "club cultu-
re"ından etkilenen, kategoriler
dışı bir müzisyen. 7. Akbank Caz
Festivali'nde Istanbul da bir kon-
ser verecek. Festivalin en eğlen-
celı konuklanndan... Konsenn-
dejazz, hip hop ve funk çalacak.
Sürekli kesilen telefon hatlan ve
iki de bir araya giren ve yaşının
üç dört cnannda olduğunu tah-
mın ettiğımiz Courtney'nüı kü-
çük kızına rağmen çok eğlence-
li bir röportaj yaptık Pine'la. Biz-
de, bir nevı "cazın aile babası, asi
adamı" izlenımı uyandırdı.
Fartdı olmanın tek yotu
Tenor ve soprano saksofon, al-
to flüt \e bas klarinet çalan Co-
urtney Pine >John Surman ve
And> Shephard gibi saksofon-
cularla birlikte- tngiltere'nin caz
dünyasındaki >
r
üzaklanndan. Ai-
lesi 50'li yıllarda Jamaica'dan
Londra'nın kuzeyıne göçmüş.
Beklenenin aksine ailesinde baş-
ka müzisyen yok. Müziğe 16
yaşlannda bir reggae grubunda
başlamış
u
Bizün için asi vefark-
lı olmanın tek >x)lu>du münk di-
yor" hâlâ ateşını kaybetmemiş
eskı bır asi tavnyla. Hiç müzik
okuluna gitmemiş. KJüplerde
tarzı yüzünden çalamamış.
32 yaşındaki Pine'in albüm-
leri Ingiltere'de. Gilles Peter-
son'm ünlü plak şirketı Talkin'
Loud'dan çıkıyor. Peterson'la
yıllar önce bır kulüpte tanışmış,
ünlü DJ sonralan büyük bir plak
şirketi sahıbi olunca da albümle-
nni onun çıkarmasını istemiş.
(Pine'in albümleri Amerika'da
da Polygram ' Verve etiketiyle
çıkıyor). Caz dünyasından bir is-
min, Talkin' Loud gibi bir fir-
madan albüm çıkarması şaşırtı-
cı ve bir o kadar da sevindırici-.
İngiliz saksofoncu Courtney Pine'in konseri bu akşam 21 JO'da CRR Konser Salonu'nda.
Ama daha da şaşırtıcı olan Pi-
ne'in en sevdiği ve etkilendıği
müzisyenler arasında John Colt-
rane. VVayne Shorter, Herbie
Hancock, Geri ADen ve Sonny
RoOins'in yanında Goldie. Roni
Size ve Galliano'nun da bulun-
ması.
Bugünlerde kafasını Ingılte-
re klüplerinın vazgeçilmez mü-
zığı dnım'n bass'e takmış. "Tan-
run bu soundu çok seviyorum.
insanlann geüp eğlenmelerine
bayılıyomm. Bu yüzden de bu
yoİda devam edeceğün" diyor.
Pine'a, caz saksofoncusu ola-
rak drum and bass gibi bir tek-
noloji müziğine gönül vermekle
ne tıp tepkilere göğüs germek
zorunda kaldığını sorduk: "Çok
garip, ama aruk tepki almıyo-
rum. Ne sö\ leyeceklerini büemi-
yorlar. Dahaönce negatiftepldler
alıvordum. çünkü caz geieneği-
nin içinde nasü çaiınacağını öğre-
niyordum. \ani onlar gibi olma-
va çahşıyordum. Ama arükonla-
ruı hiçbir şe> söyleyemeyecegi,
'kendi tarzım' \aif Courtney Pi-
ne. kendisi gibi teknolojiyle ca-
zı birleştirmeyı başaran çok in-
san olduğunu ve bu insanlann
gelecekte de başanlı olacaklan-
nı düşünüyor. "Ingiltere'de hem
Duke Ellington seven hem de
tcknolojiden anlayan çok insan
var, bu insanlann sayısı .\meri-
ka'da da günden güne artıvor.
Ben bu iki şeyin bir arada daha
popüler olacağına inanıynrum"
dıyor. Bu arada bazı orkestralar
için müzik yazmayı da ıhmal et-
miyor.
Hikayemi anlanyorum
Ingilız caz geleneğinde bir
"storyteUing/hikâye anlatma"
olayı vardır. Bizım tanıdığımız
tüm İngiliz cazcılar, albümlenn-
de şiirler okuyup hikâyeler anla-
.Urkr. Pıne'ıa albümJennden bı-
rinı adı da "Modern Day Jazz
Stories". Yoksa bu bir gönderme
mı ? -Aslındahayır" diyor. "Caz
büyük bir kitap gibL içinde mü-
zLsycnlerkendi hikâyelerinianla-
üyorlar. Ben de kendi hikâ\emi
anlatmayı se>i\orum. Çünkü be-
nim devraldığım miras onlann-
küıden çok farkh. Karayip-
ler'den gelen değişjk ritimler ve
mekKİiler... Kendi hikayemi ken-
di perspektifunden anlaüyo-
rum."
Courtney Pine Türkiye'ye ilk
kez 17 yaşındayken, reggae gru-
buyla gelmiş. Beş yıl kadar ön-
ce de gelip akustik caz çalmış.
Bu gelişinde ıse hip hop. funk ve
cazı birleştiren albümü "Un-
derground" ve bir önceki çalış-
ması '•\lodem Day Jazz Stori-
es"den çalacak. Pine'in Akbank
Caz Festivali'ne birlikte kaulaca-
ğı gnıpta davulda Robert Ford-
jour, klav^ede Ahmed Ben Im-
botep, basta Oroh Angiama, gı-
tarda Cameron Pierre, vokalde
ıse Julia Dexter >ar. Programda
aynca DJ Pogo ve DJ Sparkfde
sahne alacak.
Salman Rüşdü, Booker ödüllü Arundhati Roy'un kitabmı hırslı ve panltılı buluyor
Hintli yazar Arundhati Roy, 37 yaşında.
Kültür Servisi - Ingiltere'de olduğu
kadar tüm dünyada da ilgiyle takıp edı-
len Booker Edebiyat Ödülü'nü, finale
kalan Bernard Mac Laverty'nin 'Gra-
ce Notes', Madddne SUohn'nun 'The
Essence Of The Thing'. Jim Crace'ın
'Ouarantine1
, Mick Jakson'nın 'The
Underground Man' ve Tim Parks'ın
'Europa' adlı yapıtlannın arasından
Hintli yazar Arundhati Roy, 'The God
Of Small Things'(Küçük Şejlerin Tan-
rıs) adlı kıtabı ile kazandı. Kıtapta bir
Hıristiyan ış kadını ile ait sınıfa ait bır
Hindu erkeğı arasındaki ilişki sade ve
lirik bir dille anlatılıyor.
Booker Edebiyat Ödülleri Başkanı
Gillian Beer, ödülü kazanan kişinin
açıklanmasından sonra yapoğı konuş-
mada "Roy. Güney Hindistan'da yaşa-
nanlan kahramanlann gözunden çok
güzel bir dille yansıtyor. Bu kitap böl-
gesel olduğu kadaraynı zamanda da ev-
rensel. Aşk \e ölüm çok güzel bir diDe
yansıüutuş" dedı.
Hındıstan Devlet Başkanı N. R Na-
rayana, Roy'a gönderdiği kutlama rae-
sajında. "Kottayanı'da yaşananlan et-
Idleyid bir dille yansıtnğm için seninle
gururduyuyonım" diye yazdı.
Ingıltere'nin en önemli edebiyat ödü-
lünü kazanan bu kitap aynı zamanda
Frankfurt Kitap Fuan'na da kanlıyor.
HarperCollins'ın yönetıcısı AdrianBo-
urne yaptığı açıklamada dünyanın pek
çok yerinden kitabın yayımlanması için
tekJıfler geldığını belirttı. Frankfurt Ki-
tap Fuan'na 107 ülkeden 960 yayımcı
katılıyor. Bourne, aynı zamanda
Roy'un kitabının dünya çapında en çok
satanlar listesine gireceğinı söyledi. Fu-
arda kitabın Güney Afrika'da da bası-
lacağı, aynı zamanda Avustralya'da da
tanıtımının yapılacağını belirtti. Yayın-
cılar şimdıden 27 dile çevrilen kitabın
dünyanın her yerinde yayımlanması ve
fılm haklannın da satın alınması yö-
nünde çalışmalara başladı. Harper Col-
lins'ten John Stachhiewkz ise Roy'un
kitabının, Tom Oancy ve Jeflrey Arc-
her gibi yazarlann AvTupa'da yayımla-
nan kitaplanndan daha çok satacağını
ıfade etti ve "Onun gibi enerji dolu ve
iyi bir insanla çauşmak çok güzeL Bu
ödülü kazanmasıyla birlikte fuarda bü-
yük bir olay yaratü" dedı.
Kitabın dili çok etkilevici
Hindistanlı eleştirmenler de ödülü,
Hindistantn, bağımsızlığııun 50. yılı-
nı kutladığı bu dönemde çok anlamlı ol-
duğunu söylüyor. Yeni Delhi Ünıversi-
tesi Ingilız Dıli Profesörü Babli Moitra
Saraaf "Bence harika bir yazar, gerek
senaryolahnda gerekse bu kitabında
kullandığı dil veaynca İngilizcesi çoket-
ldleyidn
dedi.
Odülünü alırken gözyaşlannı tuta-
mayan ve "Bundan sonra başka bir Id-
tap yazar rruyun bilmiyorum" dıyen ya-
zann 20 yaşındaki kızı Pia Krishen ıse
"Şu anda bir şey söylcmek istemiyorum.
Annem şimdi çok duygusal olduğu için
böyle söylüyor, ama eminim ki aklına
birşeyler geldiğinde tekrar yazmayı is-
teyecektir. Annemin bu ödülü kazana-
cağını tahmin ediyorduk ancak o bu-
nun ilk kitabı olduğu ve böyle bir şeyin
olamay^cağını söyiüyordu" diye konuş-
tu. Delhi Ünıversitesi profesörü ve ay-
nı zamanda yazar Seema Bawa "Bu
ödül Hindistan adına gururvericL Ingi-
tizce yazan Hintli yazariar için de cesa-
reuendirici" diye konuştu.
Hnstiyan bır anne ve Hintli bır baba-
nın kızı olan Roy. genç yaşta evini ter-
kederek Yeni Delhi'ye gıttı. Belkı de
gençliğıni ve düşüncelerini yansıtmak
için hippi tarzı bır yaşam seçti. Küçük
yaştayken annesinin evi terk etmesi
üzerine büyük üzüntüler yaşayan
Roy'un "The God of Small Things"
isimli kitabı belki de Roy'un yaşadık-
lannı anlatıyor. Roy bu ilk kitabının ya-
nı sıra daha önce de "In Which Annie
GİVES Others" ısımli bir televizyon di-
zısinin senaryosunu yazdı. Roy'un eşi
Predeep Krishen'in yönettiği bu dızide
üniversıte gençlerinin u>-uşturucu kul-
lanması konu ediliyordu. Roy daha son-
ra BBC Channel 4 ıçın Hındistan Kra-
lıyeti'nın nasıl yaşadığı ve olaylara na-
sıl tepkiler verdiğini konu alan "Elect-
ronk Moon" isimli bir senaryo yazdı.
Rov 'un kitabı aynı zamanda Salman
Rüşdü ve Elizabeth VViest'in hazırladı-
ğı -The\"ıntageBookofIndianWriting
1947-1997" isimli kıtapta da yer alıyor.
Booker Ödüllü Salman Rüşdü de "Bir
yetenekli yazar daha kaüldı aramıza.
kitabı hırslı ve panlnlı bir tarzda y a/jl-
mış" dedı.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Anadilimiz...
Feyza Hep>çilingirier'in Türkçe "Off" adlı ese-
rini ilgiyle okuyorum. Anadilimizin son on, on beş
yıldaki serüveni işleniyor bu kitapta. Türkçe ne-
reden nereye geldi, Türkçemiz hangi kirli ellerde
çırpınıp duruyor bugün...
Feyza Hepçilingirter topluma örnek olması ge-
rekli ya da zorunlu kişilerin anadilimizi ne ölçüde
bildiklerini, benimsediklerini handiyse tek tek
saptamış. Cumhurbaşkanından siyaset adamla-
nna, perde-sahne sanatçılarından şarkıcılara,
sosyetede ün yapmış kişilere kadar geniş bir yel-
paze söz konusu.
Sonra gazetelerin, radyoların, televizyon ka-
nallannın Türkçesi. Dergilerin, şarkılann, seslen-
dirmelerin dili. Bakıyorsunuz, dinliyorsunuz, işi-
tiyor, okuyorsunuz ve her gün sizin de anadiliniz
biraz daha yıpranıyor. Eskilerin dediği gibi: Üzüm
üzüme baka baka kararıyor.
Işte öyle kendimi kaç kez yakaladım: Ya "Üz-
günüm" diyorumdumyada "Oldu..."Televizyon
Türkçesinin azizliği mıydi?
Bununla birlikte hâlâ anadilimizin sözcükleriy-
le konuştuğum için belki de mırtlu(!) olmam ge-
rekir. Çok şükür henüz Ingilizceden, Fransızca-
dan sözcükler seçip seçip konuşmamı, yazı dili-
mi gülünç kılmıyorum. Ama tehlike çok uzakta
değil. Hiçbirimiz için çok uzakta değil.
Feyza Hepçilingirter, "Yollan Açık Olmasın" ad-
lı yazısında, 'Osmanlıca'y\ "yapay ve melez dil"
diye tanımlıyor. Bugünkü konuşma, yazışma dil-
lerimize kulak verecek olursak, Osmanlıcayı en
azından tutarlı, anlamlı, dahası dengeli, ilkeli say-
mamız gerekir.
Nitekim yazar, andığım yazısında, 'yeni, yep-
yeni' Türkçeden yürek yakıcı örnekler veriyor:
Dokunmatik, antı-leke. şaka-matik, eko-paket...
Atalarımız hıç olmazsa böylesi züppeliklere düş-
memişlerdi.
Ahmet Haşim'in dili, seçtiği sözcükler bizden
gitgide uzaklaşıyor. Ne var ki: "Melâli anlamayan
nesle aşina değiliz", "Eğilmiş arza, kanar, mutta-
sıl kanar güller" dizeleri, dilden yitip giden söz-
cüklerine karşın, anadilimizi yaralamıyor. Bir in-
celik, duyarlık var onlarda.
Oysa günümüzün Ingilizceli, Amerikancalı
Türkçesi gönül kınyor, evet, apaçık gönül kınyor.
Bu Türkçeyi oluşturanlan şöyle değeriendirmiş
Feyza Hepçilingirter:
"Türkçe olmasın da ne olursa olsun. Bu akıl al-
maz yetenekler, yalnızca Türkçeye ısınamıyor;
Osmanlı atalannın yolunda onlardan daha büyük
bir hızla ileriiyorlar. Yollan açık olmasın."
Ama yazık ki yollan açık olacaktır.
Çünkü anadilimizi öğrenme, sevme, özümse-
me yolunda yollanmız sarp.
Yine vurgulamak istiyorum: Dili sevdirecek
'ders' kitaplannın başında, herhalde Türk Dili ve
Edebiyatı kitaplan gelir. Dilin büyük öyküsünü öğ-
renebilmek öe"edebiyat sânatr'nflaT! geçiyor""
Okutulan ders kitaplan, hem de yıllardan beri.
genç insanı edebi eserlere açmaktan çok uzak.
Lise mezunu nice insan tanıyorum, bir 'roman'\
baştan sona okumamışlar. En popüler romanla-
nmızı anıyorsunuz, Çalıkuşu, Handan, KiralıkKor
nak, hatta Hıçkınk, Çölde Bir Istanbul Kızı diyoı*-
sunuz; okumamışlar, ancak kimileri adlannı b&
yal meyal hatıriıyor bu romanların.
Şiır diyorsunuz, ben şiir okumam yanrtını alıyor-
sunuz. Peki siz ne okursunuz? Gazete okurum,
dergileri takip ediyorum... Eh, o 'takip'\e bu ka-
dan oluyor.
Öyküyü, denemeyi. eleştiriyı anmaya korku-
yorsunuz artık.
Çağdaş Türk edebiyatının onca zengin biriki-
minden böylesine habersiz kalmak yıkım değil-
se, yıkım nedir?
Feyza Hepçilingirler'in eserinde anadilimize kı-
yanlar arasında polıtikacılar başrolde. Tabii tele-
vizyon Türkçesinin ardından. ister istemez düşü-
nüyorsunuz: Politikacılanmız roman okuriar mı,
şiir, öykü okuriar mı? Bir araştırma yapılsa san»-
rım dudak uçuklatıcı sonuçlar çıkar.
Gelgelelim her akşam ekranda onlar boy gös-
teriyoriar. Onlar konuşuyoriar. Onlan dinliyooız,
dinlemek zorunda kalıyoruz. Bildiğimiz Türkçeyi
de onlar yüzünden unutmaya koyuluyoruz.
Takvimde İz Bırakan:
"Bunca sorun dururken dille uğraşmayı ge-
reksiz bulanlar var mıdır, bilmiyorum. Gereksiz
değildir; çünkü dildeki bozulma, hem o sorunld-
rın göstergesidir, hem de dolaylı olarak nedeni.
Türkçenin bu kadar kötü kullanılıyor olması, bü-
tün işlerin kötüye gidiyor olmasından bağımsız
mı?
Üstüne titrediğimiz bir anadilimiz olsaydı, baş-
kaca sahip olduklarımızın da üstüne titremez
miydik?" Feyza Hepçilingirler, Türkçe "Off",
Remzi Kitabevi, 1997.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C I