18 Mayıs 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17EKİM1997CUMA 10 KULTUR Bugün Londra'da yapılacak Sotheby's müzayedesi için Türk koleksiyonerlere uyan: Çahnü ve sahte eserlere dikkat!OZGENACAR ANKARA - Geçen yıl ilk kez yapılan ve önemli gelir sağlanmasından cesa- retlenen Sotheby's Müzavede Evi "Tur- kish Sale-Türk Müzayedesi"nin ikincı- sini bugün Londra'da düzenliyor. Uz- manlar. "Türkeserieri" için bu yıl da kı- ran kırana kapışacaklan anlaşılan Türk koleksiyonerlerini bazı parçalar konu- sunda uyanyorlar. Sotheby's, Istanbul'da bir restoranda, bir partı ı!e Türk koleksiyonerlere yeni müzayedenin tanıtimmı yaptı. Türk uz- manlar. Sotheby's yetkililerinin konuk- lara dağıttıklan katalogda yer alan şu parçalara özellikle dikkat çekiyorlar: Çalınü Iznikler 1 Iznik Eşrefpaşazade Camisi'nin mınaresınden çalınan ve Türkiye'nin "Interpol" bültenleri ile arattığı 16. yy'a ait Iznik panolardan birine 15 bin sterlin (yaklaşık 4.5 mılyar lira) tahmi- ni değer biçiliyor. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlü- ğü'nün. 16. yy yapımı Iznik panolann- dan temmuzda iki, eylülde yedı parça- nın söz konusu caminin minaresinden çahndığını Interpol'e ihbarettiği bilini- yor. Bu ihbarlardan önce de aynı camide- • Sotheby's Müzayede Evi Turkish Sale-Türk Müzayedesi'nin ikincisini bugün Londra'da düzenliyor. Üzmanlar, "Türk eserleri" için bu yıl da kıran kırana kapışacaklan anlaşılan Türk koleksiyonerlerini bazı parçalar konusunda uyanyorlar. ki tüm kaplama Iznik panolannın yıllar- dır çalınması ve minaresinin çınlçıplak kalması da bir başka gerçek. Kırmızı, yeşil. kobalt mavisi ve sıyah renkli, "çintemani" desenli, 1560 yapımı bu panonun benzerlerinin Topkapı Sara- yı'nda 1. Ahmet Kütüphanesi'nde de bulundujçu Sotheby's kataloğunda belir- tiliyor. Genel müdürlüğün soruşturma- sı ise sürüyor. 2 Istanbul Takıyeci tbrahim Ağa Ca- misi'nden 16. yy'a ait 18parcalıktznik panosunun satışından ıse 80 bin sterlin (yaklaşık 24 milyar lira) bekleniyor. 1580-90 yıllanna tarihlenen bu pano- nun benzerlerinin New York Metropo- litan Sanat Muzesi ile Istanbul Sadberk Hanım Müzesı'nde olduğu bildiriliyor. Türkıye'deki müzayede evleri, *ta- rihsel ve kültürel mirası korumak" ama- cıyla cami. türbe, çeşme gibi yerlerden sökülen bu tür panolan kendi açık ar- tırmalanna almıyorlar. Türk sanatsever- lerin. Türkiye'den kaçınlan çalıntı eser- lere Londra'da onbinlerce sterlin ödeye- rek bu eserlen koleksiyonlanna katmak ve dolayısıyla ülkeye geri gerirmek amacıyla kıran kırana kapıştıklan bili- niyor. Yurtdışına kaçınlan bu eserlere dışa- nda Türk koleksiyonerlerce yüksek be- deller ödenmesınin yağmacılan teşvik ettiği ve yeni soygunlar ile kaçakçılığa yol açtığı öne sürülüyor. Dışandaki müzayedelerden alındığı için bu çalıntı ve yağma eserler ülkeye geri getırilınce yasallaşmakta. Uzman- lar. "bu tür panolann Türk müşterikr- ce boykot edilmesi durumunda ulusla- rarası fiyatın düşeceği ve yağmanın ya- vaşlayacagı" görüşûndeler. Sahte eserler 3. Belçıkalı Ressam FransVervloet'e ait 19. yy Istanbulu'nu gösteren bir re- sim için 18 bin sterlin (yaklaşık 5.4 mil- yar lira) isteniyor. Oysa aynı tablonun Maria von Forsboom Guita adlı bir AI- man soylu ressamınca yapıldığı söyle- nen tıpatıp ikizi bir resim bir başka mü- zayedede boy göstermişti. Şimdi, uz- manlar bu tablolardan hangisınin sahte olduğunu tartışıyorlar. 4. Sultan Abdülhamid'ın torunu Os- manağaoğlıı'na ait olduğu söylenen 3. Selim tuğralı ve 18 bin sterlin (5.4 mil- yar lira) öngörülen bir gümüş ibriğın de sahte olduğu öne sürülüyor. Orijinali Istanbul Türk ve İslam Eser- leri Müzesi'nde bulunan esenn günü- müzde Kapalıçarşı'da taklit edildiği için Türk müzayede evlerince satışa bile çı- kanlmadığı da söylentiler arasında yer alıyor. Müzayede öncesinde Türkiye'ye e- ser bakmaya gelen ve bir otelde karar- gâh kuran Sotheby's yetkililen; bu eser- leri kendilerince değil, sahiplerince ya da öngörülen bazı aracılarla Londra'ya getirilmesi durumunda açık artırmaya koyabileceklerini satıcılara söylemek- tedirler. Bu parçalar daha sonra bir yo- lunu bulup Londra'ya ulaşmakta. AyvazoYski yine başrolde Ünlü Rus Ressam İvan Konstantino- vlç Ayvazovsld'nin iki tablosu müzaye- denin başyapıtlannı oluşturuyor. Bun- lardan 1866 yapımı "Haüç'teGünbaö- mır ile 1874 yapımı "İstanbul Manza- rası" adlı tablolann her birine 250 bin sterlin (yaklaşık 75 milyar lira) verilme- si bekleniyor. Müzayedenin gözdelerinden bin olan ve Çin sanatından etkilenerek 15. yy'da tznik'te "mavi-beyaz'' olarak yapılrruş ender bir matara için 125 bin sterlinlik bir değer (37.5 milyar lira) tahmin edi- liyor. Müzayedeye "Selinı'' rumuzunu "gü- müş ibrik" ile birlikte kazandıran par- ça ise yıne Abdülhamıd'ın torunu Sul- tan Osmanağaoğlu'ndan geldiği ve 3. Selim'in 1782-83'te 21 yaşında iken kullandığı söylenen, altına monte edil- miş ve bir akik çeş^ii olan karnelian ta- şından bir yüzüktür. Bu yüzük için ön- görülen değer ise 6 bin sterlin (1.8 mil- yar lira). Plevne Savunması tablosu Katalogda 290 numaralı sadece "'19. yy. Rus Okulu-Savaş Sahnesi" olarak geçiştirilen ve 8 bin sterlin (yaklaşık 2.4 milyar lira) beklenen tablo Türk tarihı için çok önemli bir belge niteliğinde. "PlevneSavaşı" adlı bu tablonun res- samı Vasillıevich Vereshchagin (1842- 1904) adlı bir Rus sanatçı. Tabloda, Türk tarihine "GaziOsman Paşa'nın Plevne Savunmasr olarak ge- çen 19 Temmuz-10 Aralık 1877 tarihli savaş anlatılıyor. Kuruç Atina'ya gitti Yunanistan'la sanat köprüsü • Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Bozkurt Kuruç, Yunan Oyun Yazarlan Birliği'nin davetlisi olarak Atina'ya gitti. DT, Trabzon doğumlu Yunanlı yazar Psathas'ın "Yalancı Aranıyor' adlı oyununu ocak aymda Atina'da sergileyecek. Yunan Devlet Tiyatrosu ise 'Medea' adlı oyunla 24 Kasım'da îstanbul'da, 27-28 Kasımcla da Ankara'da tiyatroseverlerle buluşacak. ANKARA (AA) - Yunanistan ile sanat köprüsü kuruluyor. Yunan Oyun Yazarlan Birliği'nin da\etlisi olarak dün Atina'ya giden Devlet Ti- yatrolan Genel Müdürü Bozkurt Ku- ruç, her ıkı ülke Devlet Tiyatrolan arasında sanat alanında işbirliğı ya- pılması ve karşılıklı temsiller venl- mesi konusunda görüşmeler yapa- cak. Kuruç, Yunan Oyun Yazarlan Bir- liği'nin davetlisi olarak bulunacağı Atina'da Yunanistan Devlet Tiyatro- su Genel Müdürü'yle de görüşmeler yapacağını söyledi. Buradaki temaslannda Devlet Ti- yatrolan'nın Türkıye'deki faalıyetle- riyle ilgili bilgi vereceğini ve Yunan tiyatrosunun önde gelen ısimleriyle biraraya geleceğinı belirten Bozkurt Kuruç. şunlan kaydettı: "Tiyatro sa- naü aracdığryla bir dostluk ortamı pe- kiştiriyoruz. Türk ve Yunan De\let Tryatrolaruıın, karşılıklı gjdiş getişle- rini sağlayacağız. Türk Devlet Tiyat- rosu olarak, büfün komşulanmızia il- gili sanat ve kültür faaliyetlerimizi ço- ğaltmakvepeldştirmekamacındayız. Evrensel değerlere haiz olan sanat de- ğerleriyledünyanın her yerine gidece- ğiz. Büyük Atatürk'ün de söylediği gibi, hem ülkede banş hem dünyada banş, hareketimizüı temel kaynağı oluyor." Yiınan Tiyatrosu Türkiye'de DT Genel Müdürü Bozkurt Kuruç. tiyatro sanatı alanında her iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni olmadığı- nı. daha önce başlatılan çalışmalar kapsamında40kişilik Yunan Devlet Tiyatrosu'nun, Kasım'da Türkiye'de sahne alacağını bildirdi. Kuruç'un verdiğı bilgiye göre. Yunan Devlet Tiyatrosu, Medea" adlı oyunla 24 Kasım'da İstanbul'da, 27-28 Ka- sım'da Ankara"da tiyatroseverlerle buluşacak. Devlet Tiyatrolan Genel Müdür- lüğü ise Yunanistan'a kendı sanatçı- lannın bir oyununu götürecek. Dev- let Tiyatrolan sanatçılan, Trabzon doğumlu Yunan yazar Dimitris Psat- has'ın yazdığı % e seçmenlerinı sürek- li yalanlarla oyalayan bir milletveki- linin, bu iş için bir yardımcı bulma- sıyla gelişen olaylann gülmece tar- zında anlatıldığı "Yalancı Aranıyor" adlı oyunu, ocak aymda Yunanlı sa- natseverlere sergıleyecek. Alpay tzbı- rak ve Özlem Ersönmez'in başrolün- de oynadığı oyunda, u Yalancı"yı Sabri Ozmener canlandınv or. Bozkurt Kuruç, Atina'ya iki oyun- la gitmeyi planladıklannı belirterek. diğer oyuna henüz karar vermedikle- rini söyledi. Her iki ülke kültürleri- nin birbirine çok benzediğini hatırla- tan Kuruç, ikinci oyunun Türk yazar- lar arasından seçilebileceğinı ifade etti. Devlet Tiyatrolan Genel Müdü- rü Bozkurt Kuruç, 20 Ekim'de Tür- kiye'ye dönecek. 4 Caz, öykülerle dolu bir kitapür Kültür Senısi - tngılız sakso- foncu Courtney Pine, lngilızlenn oldukça tutucu caz geleneğinin ortasından gelen, ama bir yan- dan da günümüz "club cultu- re"ından etkilenen, kategoriler dışı bir müzisyen. 7. Akbank Caz Festivali'nde Istanbul da bir kon- ser verecek. Festivalin en eğlen- celı konuklanndan... Konsenn- dejazz, hip hop ve funk çalacak. Sürekli kesilen telefon hatlan ve iki de bir araya giren ve yaşının üç dört cnannda olduğunu tah- mın ettiğımiz Courtney'nüı kü- çük kızına rağmen çok eğlence- li bir röportaj yaptık Pine'la. Biz- de, bir nevı "cazın aile babası, asi adamı" izlenımı uyandırdı. Fartdı olmanın tek yotu Tenor ve soprano saksofon, al- to flüt \e bas klarinet çalan Co- urtney Pine >John Surman ve And> Shephard gibi saksofon- cularla birlikte- tngiltere'nin caz dünyasındaki > r üzaklanndan. Ai- lesi 50'li yıllarda Jamaica'dan Londra'nın kuzeyıne göçmüş. Beklenenin aksine ailesinde baş- ka müzisyen yok. Müziğe 16 yaşlannda bir reggae grubunda başlamış u Bizün için asi vefark- lı olmanın tek >x)lu>du münk di- yor" hâlâ ateşını kaybetmemiş eskı bır asi tavnyla. Hiç müzik okuluna gitmemiş. KJüplerde tarzı yüzünden çalamamış. 32 yaşındaki Pine'in albüm- leri Ingiltere'de. Gilles Peter- son'm ünlü plak şirketı Talkin' Loud'dan çıkıyor. Peterson'la yıllar önce bır kulüpte tanışmış, ünlü DJ sonralan büyük bir plak şirketi sahıbi olunca da albümle- nni onun çıkarmasını istemiş. (Pine'in albümleri Amerika'da da Polygram ' Verve etiketiyle çıkıyor). Caz dünyasından bir is- min, Talkin' Loud gibi bir fir- madan albüm çıkarması şaşırtı- cı ve bir o kadar da sevindırici-. İngiliz saksofoncu Courtney Pine'in konseri bu akşam 21 JO'da CRR Konser Salonu'nda. Ama daha da şaşırtıcı olan Pi- ne'in en sevdiği ve etkilendıği müzisyenler arasında John Colt- rane. VVayne Shorter, Herbie Hancock, Geri ADen ve Sonny RoOins'in yanında Goldie. Roni Size ve Galliano'nun da bulun- ması. Bugünlerde kafasını Ingılte- re klüplerinın vazgeçilmez mü- zığı dnım'n bass'e takmış. "Tan- run bu soundu çok seviyorum. insanlann geüp eğlenmelerine bayılıyomm. Bu yüzden de bu yoİda devam edeceğün" diyor. Pine'a, caz saksofoncusu ola- rak drum and bass gibi bir tek- noloji müziğine gönül vermekle ne tıp tepkilere göğüs germek zorunda kaldığını sorduk: "Çok garip, ama aruk tepki almıyo- rum. Ne sö\ leyeceklerini büemi- yorlar. Dahaönce negatiftepldler alıvordum. çünkü caz geieneği- nin içinde nasü çaiınacağını öğre- niyordum. \ani onlar gibi olma- va çahşıyordum. Ama arükonla- ruı hiçbir şe> söyleyemeyecegi, 'kendi tarzım' \aif Courtney Pi- ne. kendisi gibi teknolojiyle ca- zı birleştirmeyı başaran çok in- san olduğunu ve bu insanlann gelecekte de başanlı olacaklan- nı düşünüyor. "Ingiltere'de hem Duke Ellington seven hem de tcknolojiden anlayan çok insan var, bu insanlann sayısı .\meri- ka'da da günden güne artıvor. Ben bu iki şeyin bir arada daha popüler olacağına inanıynrum" dıyor. Bu arada bazı orkestralar için müzik yazmayı da ıhmal et- miyor. Hikayemi anlanyorum Ingilız caz geleneğinde bir "storyteUing/hikâye anlatma" olayı vardır. Bizım tanıdığımız tüm İngiliz cazcılar, albümlenn- de şiirler okuyup hikâyeler anla- .Urkr. Pıne'ıa albümJennden bı- rinı adı da "Modern Day Jazz Stories". Yoksa bu bir gönderme mı ? -Aslındahayır" diyor. "Caz büyük bir kitap gibL içinde mü- zLsycnlerkendi hikâyelerinianla- üyorlar. Ben de kendi hikâ\emi anlatmayı se>i\orum. Çünkü be- nim devraldığım miras onlann- küıden çok farkh. Karayip- ler'den gelen değişjk ritimler ve mekKİiler... Kendi hikayemi ken- di perspektifunden anlaüyo- rum." Courtney Pine Türkiye'ye ilk kez 17 yaşındayken, reggae gru- buyla gelmiş. Beş yıl kadar ön- ce de gelip akustik caz çalmış. Bu gelişinde ıse hip hop. funk ve cazı birleştiren albümü "Un- derground" ve bir önceki çalış- ması '•\lodem Day Jazz Stori- es"den çalacak. Pine'in Akbank Caz Festivali'ne birlikte kaulaca- ğı gnıpta davulda Robert Ford- jour, klav^ede Ahmed Ben Im- botep, basta Oroh Angiama, gı- tarda Cameron Pierre, vokalde ıse Julia Dexter >ar. Programda aynca DJ Pogo ve DJ Sparkfde sahne alacak. Salman Rüşdü, Booker ödüllü Arundhati Roy'un kitabmı hırslı ve panltılı buluyor Hintli yazar Arundhati Roy, 37 yaşında. Kültür Servisi - Ingiltere'de olduğu kadar tüm dünyada da ilgiyle takıp edı- len Booker Edebiyat Ödülü'nü, finale kalan Bernard Mac Laverty'nin 'Gra- ce Notes', Madddne SUohn'nun 'The Essence Of The Thing'. Jim Crace'ın 'Ouarantine1 , Mick Jakson'nın 'The Underground Man' ve Tim Parks'ın 'Europa' adlı yapıtlannın arasından Hintli yazar Arundhati Roy, 'The God Of Small Things'(Küçük Şejlerin Tan- rıs) adlı kıtabı ile kazandı. Kıtapta bir Hıristiyan ış kadını ile ait sınıfa ait bır Hindu erkeğı arasındaki ilişki sade ve lirik bir dille anlatılıyor. Booker Edebiyat Ödülleri Başkanı Gillian Beer, ödülü kazanan kişinin açıklanmasından sonra yapoğı konuş- mada "Roy. Güney Hindistan'da yaşa- nanlan kahramanlann gözunden çok güzel bir dille yansıtyor. Bu kitap böl- gesel olduğu kadaraynı zamanda da ev- rensel. Aşk \e ölüm çok güzel bir diDe yansıüutuş" dedı. Hındıstan Devlet Başkanı N. R Na- rayana, Roy'a gönderdiği kutlama rae- sajında. "Kottayanı'da yaşananlan et- Idleyid bir dille yansıtnğm için seninle gururduyuyonım" diye yazdı. Ingıltere'nin en önemli edebiyat ödü- lünü kazanan bu kitap aynı zamanda Frankfurt Kitap Fuan'na da kanlıyor. HarperCollins'ın yönetıcısı AdrianBo- urne yaptığı açıklamada dünyanın pek çok yerinden kitabın yayımlanması için tekJıfler geldığını belirttı. Frankfurt Ki- tap Fuan'na 107 ülkeden 960 yayımcı katılıyor. Bourne, aynı zamanda Roy'un kitabının dünya çapında en çok satanlar listesine gireceğinı söyledi. Fu- arda kitabın Güney Afrika'da da bası- lacağı, aynı zamanda Avustralya'da da tanıtımının yapılacağını belirtti. Yayın- cılar şimdıden 27 dile çevrilen kitabın dünyanın her yerinde yayımlanması ve fılm haklannın da satın alınması yö- nünde çalışmalara başladı. Harper Col- lins'ten John Stachhiewkz ise Roy'un kitabının, Tom Oancy ve Jeflrey Arc- her gibi yazarlann AvTupa'da yayımla- nan kitaplanndan daha çok satacağını ıfade etti ve "Onun gibi enerji dolu ve iyi bir insanla çauşmak çok güzeL Bu ödülü kazanmasıyla birlikte fuarda bü- yük bir olay yaratü" dedı. Kitabın dili çok etkilevici Hindistanlı eleştirmenler de ödülü, Hindistantn, bağımsızlığııun 50. yılı- nı kutladığı bu dönemde çok anlamlı ol- duğunu söylüyor. Yeni Delhi Ünıversi- tesi Ingilız Dıli Profesörü Babli Moitra Saraaf "Bence harika bir yazar, gerek senaryolahnda gerekse bu kitabında kullandığı dil veaynca İngilizcesi çoket- ldleyidn dedi. Odülünü alırken gözyaşlannı tuta- mayan ve "Bundan sonra başka bir Id- tap yazar rruyun bilmiyorum" dıyen ya- zann 20 yaşındaki kızı Pia Krishen ıse "Şu anda bir şey söylcmek istemiyorum. Annem şimdi çok duygusal olduğu için böyle söylüyor, ama eminim ki aklına birşeyler geldiğinde tekrar yazmayı is- teyecektir. Annemin bu ödülü kazana- cağını tahmin ediyorduk ancak o bu- nun ilk kitabı olduğu ve böyle bir şeyin olamay^cağını söyiüyordu" diye konuş- tu. Delhi Ünıversitesi profesörü ve ay- nı zamanda yazar Seema Bawa "Bu ödül Hindistan adına gururvericL Ingi- tizce yazan Hintli yazariar için de cesa- reuendirici" diye konuştu. Hnstiyan bır anne ve Hintli bır baba- nın kızı olan Roy. genç yaşta evini ter- kederek Yeni Delhi'ye gıttı. Belkı de gençliğıni ve düşüncelerini yansıtmak için hippi tarzı bır yaşam seçti. Küçük yaştayken annesinin evi terk etmesi üzerine büyük üzüntüler yaşayan Roy'un "The God of Small Things" isimli kitabı belki de Roy'un yaşadık- lannı anlatıyor. Roy bu ilk kitabının ya- nı sıra daha önce de "In Which Annie GİVES Others" ısımli bir televizyon di- zısinin senaryosunu yazdı. Roy'un eşi Predeep Krishen'in yönettiği bu dızide üniversıte gençlerinin u>-uşturucu kul- lanması konu ediliyordu. Roy daha son- ra BBC Channel 4 ıçın Hındistan Kra- lıyeti'nın nasıl yaşadığı ve olaylara na- sıl tepkiler verdiğini konu alan "Elect- ronk Moon" isimli bir senaryo yazdı. Rov 'un kitabı aynı zamanda Salman Rüşdü ve Elizabeth VViest'in hazırladı- ğı -The\"ıntageBookofIndianWriting 1947-1997" isimli kıtapta da yer alıyor. Booker Ödüllü Salman Rüşdü de "Bir yetenekli yazar daha kaüldı aramıza. kitabı hırslı ve panlnlı bir tarzda y a/jl- mış" dedı. YAZI ODASI SELİM İLERİ Anadilimiz... Feyza Hep>çilingirier'in Türkçe "Off" adlı ese- rini ilgiyle okuyorum. Anadilimizin son on, on beş yıldaki serüveni işleniyor bu kitapta. Türkçe ne- reden nereye geldi, Türkçemiz hangi kirli ellerde çırpınıp duruyor bugün... Feyza Hepçilingirter topluma örnek olması ge- rekli ya da zorunlu kişilerin anadilimizi ne ölçüde bildiklerini, benimsediklerini handiyse tek tek saptamış. Cumhurbaşkanından siyaset adamla- nna, perde-sahne sanatçılarından şarkıcılara, sosyetede ün yapmış kişilere kadar geniş bir yel- paze söz konusu. Sonra gazetelerin, radyoların, televizyon ka- nallannın Türkçesi. Dergilerin, şarkılann, seslen- dirmelerin dili. Bakıyorsunuz, dinliyorsunuz, işi- tiyor, okuyorsunuz ve her gün sizin de anadiliniz biraz daha yıpranıyor. Eskilerin dediği gibi: Üzüm üzüme baka baka kararıyor. Işte öyle kendimi kaç kez yakaladım: Ya "Üz- günüm" diyorumdumyada "Oldu..."Televizyon Türkçesinin azizliği mıydi? Bununla birlikte hâlâ anadilimizin sözcükleriy- le konuştuğum için belki de mırtlu(!) olmam ge- rekir. Çok şükür henüz Ingilizceden, Fransızca- dan sözcükler seçip seçip konuşmamı, yazı dili- mi gülünç kılmıyorum. Ama tehlike çok uzakta değil. Hiçbirimiz için çok uzakta değil. Feyza Hepçilingirter, "Yollan Açık Olmasın" ad- lı yazısında, 'Osmanlıca'y\ "yapay ve melez dil" diye tanımlıyor. Bugünkü konuşma, yazışma dil- lerimize kulak verecek olursak, Osmanlıcayı en azından tutarlı, anlamlı, dahası dengeli, ilkeli say- mamız gerekir. Nitekim yazar, andığım yazısında, 'yeni, yep- yeni' Türkçeden yürek yakıcı örnekler veriyor: Dokunmatik, antı-leke. şaka-matik, eko-paket... Atalarımız hıç olmazsa böylesi züppeliklere düş- memişlerdi. Ahmet Haşim'in dili, seçtiği sözcükler bizden gitgide uzaklaşıyor. Ne var ki: "Melâli anlamayan nesle aşina değiliz", "Eğilmiş arza, kanar, mutta- sıl kanar güller" dizeleri, dilden yitip giden söz- cüklerine karşın, anadilimizi yaralamıyor. Bir in- celik, duyarlık var onlarda. Oysa günümüzün Ingilizceli, Amerikancalı Türkçesi gönül kınyor, evet, apaçık gönül kınyor. Bu Türkçeyi oluşturanlan şöyle değeriendirmiş Feyza Hepçilingirter: "Türkçe olmasın da ne olursa olsun. Bu akıl al- maz yetenekler, yalnızca Türkçeye ısınamıyor; Osmanlı atalannın yolunda onlardan daha büyük bir hızla ileriiyorlar. Yollan açık olmasın." Ama yazık ki yollan açık olacaktır. Çünkü anadilimizi öğrenme, sevme, özümse- me yolunda yollanmız sarp. Yine vurgulamak istiyorum: Dili sevdirecek 'ders' kitaplannın başında, herhalde Türk Dili ve Edebiyatı kitaplan gelir. Dilin büyük öyküsünü öğ- renebilmek öe"edebiyat sânatr'nflaT! geçiyor"" Okutulan ders kitaplan, hem de yıllardan beri. genç insanı edebi eserlere açmaktan çok uzak. Lise mezunu nice insan tanıyorum, bir 'roman'\ baştan sona okumamışlar. En popüler romanla- nmızı anıyorsunuz, Çalıkuşu, Handan, KiralıkKor nak, hatta Hıçkınk, Çölde Bir Istanbul Kızı diyoı*- sunuz; okumamışlar, ancak kimileri adlannı b& yal meyal hatıriıyor bu romanların. Şiır diyorsunuz, ben şiir okumam yanrtını alıyor- sunuz. Peki siz ne okursunuz? Gazete okurum, dergileri takip ediyorum... Eh, o 'takip'\e bu ka- dan oluyor. Öyküyü, denemeyi. eleştiriyı anmaya korku- yorsunuz artık. Çağdaş Türk edebiyatının onca zengin biriki- minden böylesine habersiz kalmak yıkım değil- se, yıkım nedir? Feyza Hepçilingirler'in eserinde anadilimize kı- yanlar arasında polıtikacılar başrolde. Tabii tele- vizyon Türkçesinin ardından. ister istemez düşü- nüyorsunuz: Politikacılanmız roman okuriar mı, şiir, öykü okuriar mı? Bir araştırma yapılsa san»- rım dudak uçuklatıcı sonuçlar çıkar. Gelgelelim her akşam ekranda onlar boy gös- teriyoriar. Onlar konuşuyoriar. Onlan dinliyooız, dinlemek zorunda kalıyoruz. Bildiğimiz Türkçeyi de onlar yüzünden unutmaya koyuluyoruz. Takvimde İz Bırakan: "Bunca sorun dururken dille uğraşmayı ge- reksiz bulanlar var mıdır, bilmiyorum. Gereksiz değildir; çünkü dildeki bozulma, hem o sorunld- rın göstergesidir, hem de dolaylı olarak nedeni. Türkçenin bu kadar kötü kullanılıyor olması, bü- tün işlerin kötüye gidiyor olmasından bağımsız mı? Üstüne titrediğimiz bir anadilimiz olsaydı, baş- kaca sahip olduklarımızın da üstüne titremez miydik?" Feyza Hepçilingirler, Türkçe "Off", Remzi Kitabevi, 1997. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K A M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear