22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 7OCAK1997SALI 14 KULTUR Bir süredir Napoli'de yaşayan Pavarotti, yeni yaşamında eskisi kadar mutlu olacağma emin 4O.yıhnda sahneyi bırakacakCÜRHAMÇKAN STOCKHOLM - Dunyanın en unlu ternrlanndan Luciano Pavarotti 29 Nı- san 2001 "de ^ahnede 40 yıhnı doldur- mut> olacağını \e sahneyı bırakacağını »övledı Nveç gazetesı Dagens Nyheter"ı Na- pol dekı luks otel suıtınde kabul eden Pa\arottı, 30 yıllık eşinden aynldıktan sonra bırlıkte va!,amaya ba^ladığı yenı sevgılısı. sekreten Nicoletta Manto\ani ıle vok mutlu olduğunu da belırttı Pa\arottı. bır suredır Napoli'de yaşı- yor Opera sezonunu San Carlo Opera- sı'r.da sahneye konulan "losca" ıle açtı To^ca rolundekı Bulgar sanatçı Raina Kabaivanska ıçın ~Bu rolü Mana Cai- 1as'tan sonraen başanholarak>apan ka- dın" sozlenyle ovuyor Kendisinın can- landırdığı Ca\ aradossı. oldukça hareket- sız Oyle basamak fılan çıkmıyor \ma ses olarak elestırmenlerden tam not al- mıs durumda kaldığı suıtte opera tan- hının efsane\ ı sesi Caruso da kalmış \e hatta olmus "Caruso.Caruso'vdu" dıyor Pavarot- tı "Bizlerin taklitçileri olmaz. Herkes kendi kariverini yapar. Kirnse kimsenin \erini alamaz, doldurumaz." Pa\arottı. halk kıtlelennı se\en. arayan bın Opera >efı FrancescoCannessa'nın operanın bır ust tabaka kulturu olmama- sı gerektığını sa\unmasından oturu. \er- di'nın ~Requiem"'ını \oksul dı* semtler- den Pontıcelh"dek\ stadsumda 6 000 kı- şının onunde soylemıs olmaktan çok mutlu "O gece, operanın kitlelere seslenen bir sanat olduğunu kanıtladık. Istelik \er- di'nin bu yapıtı. övle pek kolav sahnele- nir bir >apıt da değil" dı>or Pa\arottı. 4 yıl sonra sahneden aynla- cağını so>luyor Halen 61 yasjnda -29 Nisan 2001 "de sahnede 40. yılımı doldurmuş olacağım. Bu da artık yeterli bir sure demektir. Hoş. Babam 84 vaşın- da ve scsi kusursuz. Hani o zaman biraz bu kararım konusunda kuşku>a duşmu- >or dcğilim." \ Ietropolıtan dan bır y 11 once Donizet- ti'nın "La fille bu Regiment"'ınde Tonıo L uciano Pa\arottı, 29 Nısan 2001'de sahnede 40. >ılını doldurmuş olacağını ve sahneyi bırakacağını söyledi. Opera\ ı bır kıtle sanatı yapmak peşınde olan ünlü tenor, "Bana daha \olun başında>ken demışlerdı. opera şarkıcılığı. nalbantlığa benzer dı\e. Çünkü sanatçınm boşa harcayacak hıç vaktı yoktu. Nallanacak at sayısı giderek azalıyordu. Işte şimdi gerçekleşen, adlann yeniden değer kazanması Televızyonun ve ışın ehli gazetecılenn katkısıyla opera ızleyenlenn oranı. yüzde ıkıden yüzde yırmıye çıktı" diyor. "Pavarottı ve arkadaşlan" konserlenne Madonna, Bruce Springsteen, Michael Jackson ve Barbara Streısand'ı da dahil etmeyı tasarlıyor. rolundevuhalanmıştı Dunyabasinı.Pa- varottrnın artık bıttıgını yazmi!;tı Oıse ınat etmış, bır ara repertuv ardarı kaldın- lan vapnı yenıden sahneye getırmıs. \e "sutkardeşi" Mirella Freni ıle buyuk ba- s,an \apmı^tı "Freni en i\i arkadaşım" dıyor "Onunla aynı memeyi erndik. Nataktan başka her şeyi paylaştık. İkimi/in de an- nesi doğduğumuzda Modena'daki tutun fabrikasında çalışıvordu. O nedenle bizi enızirmemelerı gerekti. Bunu bir başka- sı >aptı." Luciano Pa\arottı operavı bır kıtle sa- natı yapmak peşınde "*İ'ç tenor turne- si"nde (Donıingo \e Carreras ıle) bunu kanıtladığına ınanıyor Los \ngeles ta tele\ızyondakı canlı vavını 1 5 mılyar kısı ızlemis 1 torumu su •*Bana daha y olun başındav ken demi>- lerdi: Opera şarkıcılığı, nalbantlığa .ben- zer. diye. Çunku sanatçmın boşa harea- yacak hiç vakti yoktu. Nallanacak at sa- vısıgiderekazalıyordu. İşte^imdi gerçek- leşen. adlann \eniden değer kazanması. Tele\İ7>onun \e işin ehli gazetecilerin kat- kısı> la opera i/lovenkrin oranı, > uzde ikı- den j iızde > irmi>e çıktı." Pavarotti bın,oklannın ele>tınsıne al- dırnıadan pop sanatçılam la ortak kon- scre (.ıkarak buvuk knlclenn gonlunu ka- zandı Sting \e ItaKa'nın en gozde pop vıl di2İanndan Zucchero bunlardan Modena da Zuccero ıle bırlıkte duzenle- dığı "Pavarottivearkadaşlan" adlı kon- sere Liza Minelli. ABD den ozel olarak gelıp ızlemı^tı Pa\arottı ls\eçlı sınema elestırmenı \e gazetecı Peter Loewe"nın >orulannı >anıtlarkenbırdeıt^aattabulundu "Pa- varotti ve arkadaşlan" dızısınde Ma- donna, BruceSpringsteen. Michael Jack- son \e Barbara Streisand'ı da dahıl et- mevı tasarlı\or Kendısinı. "Opera sanatını basitleşti- ri\or. sanatın verini ticari çıkarlann al- masuıısağlı>or"ijeklındeele>tırenlereşu \anıtı \en\or "Nedenmiş o? Ozgur bir ulkede vaşa- mıvor muv U7? Hangi hakla kinıin opera- va gidebileceğini. kimin de gidemevece- ğinisaptıvoıiar. Konservatuvarbitirmiş- ler ve bu \uzden operadan, bcnim berbe- rinıden çok anladıklarını sanıvor. Vanlış. Müzik. sırada oturup öğrenilecek bir ders değildir. Dinlenen bir şevdır. Kimin kendini futbol uzmanı olarak tanıtma hakkı var? Futbolu izleyen. öğrenir de. İtalva'dan kendi goruşunu sovleyen 50 mihon milli takım antrenorü \ar." 30 vıllık esinden geçen >ıl avnlınca ltaha'da \er vennde oynamı^tı ko>u katolıkler. sanatçının konserlennın boy- kotedılmesını ıstemışlerdı Pa\arottı.of- kelenenlere guluyor "Yeni ilişkilerin, eski ilişkiler anlamını bitirince doğduğunu anlamakta guçluk çekivoıiar. Eski eşimin de beni anladığı- nı sanmıvorum. Elimden geldiğince an- latmava çalıştım. Şimdi çok mutluvum. \ıcolerta bana her bakınıdan çok >ar- dımcı oluvor. Onun savesinde cimnastiğe >eniden başladım ve kondisumumu du- zelttim." \a ılerısı 1 "Kişi vaşlandıkça, gorebildiği gelecek de daralır. Bu doğal bir şevdir. Çunku >jı>antımızın variMiıı geride bırakmı- şı/dır. NtTıs bir havatım oldu. Bugune dek özgiın bir kariver \apma>ı başar- dım. Şimdi Nicoletta'v la biriikte >eni bir vaşamasahibim.Oncekivaşantim kadar mutlu olabilmev i umut edivorum. \> nca, bundan eminim de..." YAZIODASI Aîatürk 'ün 1917'de imzaladığı defter bulundu Ekr anlara direnen fîhn 80 yıl öncesine ait Mustafa Kemal Paşa imzası NECMİ SÖNMEZ MAINZ- \9 Arahk 19P gunu Tuğgeneral Mustata Kemal Pa>a >anında Velıaht Prens Mehmet Vahdettin. Zeki Paşa ba^ta olmak uzere bır grup ust duzev CKmanlı asken gorevlıyle bırlıkte Mman Ka\zen II.\Mlhelm\e Mman Ordulan Baskomutanı Mareşal von Hindenburg taratmdan Bad Kreuznach kent\nde abken torenle kar^ılandılar 1 Dun\a Sa\a^ı'na muttefık olarak katılan ıkı ımparatorluk arasında "cephe mareti" programına dahıl olarak gerçekleştınlen bu zıvaret. ı\ı ılı^kılenn gelıştınlmesı açısından ozel bır onem ta^ıvordu Hem \on Hindenburg. hem de o zamankı Alman basını tarafından "Geliboluve Anafartalar kahramanı" sıfatlan>la goklere çıkarılan Mustafa kemal Pas>a. sadece ıkı gun suren bu tur zı\aretler sırasında gelenek olduğu uzere "Genel Karargâh Şeref Defteri"ne ımzasını atmı^tı Aradan 79 yıl sonra "Genel karargâh Şeref Deften" Maınz Ba^konsolosumuz Gürsel Demirok'un çabalan sonucu bulundu %e gerçekle^tırılen bır toplanm la basma tanıtıldı "Demir Defter" olarak nıteiendınlen bu belge. Alman\a ıle Turkıve arasındakı eski silah arkadaşlığını gundeme getırdı Demırok'un gınsımlem le gunumuzde otel olarak kullanılan eski Genel karargâh bınasındakı buyuk salona "Ataturk Salonu" ısmının venlmesı ve 1917 yılındakı zı>?retı tanhı belgelenyle açıklavan bır anı koşesının oluşturulması kesın olarak planlandı 23 Nısan 1997'de resmı bırtorenle açılacak olan bu salon nedenıvle -\taturk resımlerınden olusan bır »ergının. Turk-\lman ıliskılerını ele alan bır sempozyumun \e çeşıtlı kulturel etkınlıklenn duzenlenmesı planlanıyor \ahe ırmağı kı\ü>mdakı tunstık Bad Kreuzhnach şehn. 1 Dun>a Savaşı sırasında Alman ordulannın genel karargâhı durumunda olduğu ıçın adeta yerle bır edıldı \ma savaştan sonra aslına uygun olarak adeta yeni ba^tan kurulan bu kuçuk sehır. yuz vıllık yakın tanhınde Turklerle ılgılı bırçok anıya sahıp 1918 yılındataşan ırmak yuzunden sularaltında kalan kente Sultan Reşat, "silah arkadaşlığı" çerçevesınde gelışen i>ı ıbşkılenn ayakta kalması amacıvla 10 bın mark yardım \ollamıştı Bu nedenden oturu aynı yıl Istanbul'u hallaç pamuğu gıbı atan bu>uk 1918 yangınında zarar gorenler ıçın 2000 marklık yardım bu şehır tarafından gondenlmış Bu tanhı dostluğa da\anarak Bad kreuznach ıle Istanbul-Şışlı beiedıvelen arasında "kardeş kent" anla^ması ımzalanması planlanıvor Kültür Senisi - Fılm Festıvalı'nde 'L'mutVe- ren Vonetmen' \ e 'Lmut Ve- ren Senarist* SlYAD'da 'En İvi Senaryo" \e 'Vardınıcı Kadın O\uncu\ "T.C.Kültür Bakanhğı Ödülü* gıbı odul ler alan Berlın Fılm Festıva- h'nde hakkında ovgu y azıla- n çıkan 'Babam \skerde' fil- mıne yonetmen-yapımcı ve senanst olarak ımza atan Handan İpekçi. fılmın Istan- bul'dakı gostenmının uzenn- den bır yıl geçmesıne kar^ın televızyon kanallarının satın alma onenlenne karşı dırenı- yor ıpekçı bu kararlı tutumu- nun altmda yatan nedenı şoy- le açıkh\or "Filmlerin televizvon ka- nallarında gosterilmesine karşı değilim. \ncak bir fil- min sinema salonlanndaki iz- leyici potansivelini tüketmesi gerektiğine inanıvorum. Bu da en az uç y ıldır. Oniımüzde- ki v ıl ben de fılmimi telev izvo- Handan İpekçi'nin 'Babam \skerdc"si alternatif gösterim vontemivle il il sevircive ulaşıvor. na vereceğim." Alternatıt bır gosterım yontemıyle "Babam \sker- de"yı ıl ıl dola^tırıp sınema salonlarında ızleyıcıyle bu- lusturan Handan Ipekçı bu- gune kadar ^dana'dan Bur- sa'ya Manısa'dan Zongul- dak a L^ak'tan Çankırı ya. Eskı^ehır"den Aydın a \na- dolu turnesi mısalı 17 ıl do- lasan fılmın toplam 8433 ız- leyıcıve ulastığını veasıl hc- detının bu turneyı bır yıl da- ha uzatıp 50 bın ızleucıve ka\usmak olduğunu vurgu- luvor Ipekçı "Herverdebirgös- teri vapıp bir haftada 28 se- ansta toplanacak 500-1000 iz- leyiciyi tek scansta >oğunlaş- tınvorum. Böylece hem salon sahibi zarar etmediği gibi kâr da sağlıvor hem de film sinema salonlannda ı/leyicivle bulu- şuvor" dıvor Se^ılçam \onetmenlennm fjlmlennı hemen telev ızvona satarak kendi fılmlenne en buvuk ıhanetı \aptıklarını soyleyen Ipekçı "Film Kul- tür Bakanhğı desteği, spon- sor. televizvon vesaireden top- lanan paravla değil, doğru- dan sinema sev ircisinden top- lanan paravla çekilir. O za- man gerçek bir Turk sinema- sıolur" dıvor Uç ayrı sovval kesımden. avnı yaşlarda çocukları olan v e her bınnın babaları 12 Ey- lul donemınde içerı alınan uç aılenın. hapıshane goru^ gun- lennde kesi!>en oy kulennın ıç ıçe anlatıldığı "Babam \s~ kerde"de çocuk ovunı-ular Ce\ lan Öcal, Gulnihal \azıcı \ e \unusGencer'le ba^rolle- rı \asemin \lkava, Mehmet \tak. Zuhal Gencer. \\i Sur- meli. Fusun Demirel ve Nıı- rettin Şen paylaşıyorlar Şehir Tiyatrolan'nda tek kişilik oyunlar' Maviydi Bisikletim' ve 'Kendi Gök Kubbemiz' Gücünü sözden alan iki oyun SE\GİS\NLI Oncekelâmvardı Tıyatronuntah- tında \ azar otururdu Sonra Artaud. Grotowski, Molina çıktı Yazan tah- tından ındırdıler "Kelimelerin kifa- vetsb olduğunu" v ucudun dılıy le se- vırcıyeulaşabıleceklerını. seyırcıyle yekvucut olabıleceklerını ılerı sur- duler Bu koku çok eskılere. Uzak- doğu'nun Noh ve Kabukı"sıne. ^a- kındoğu'nun Dıonvbos >enhklerıne dayanan bır akımdı Ozellıkle Gro- tovvskı. elınde bır avuç aktor ve he- men hemen sınırsız zamanla ba^a- nyı. kazancı hıç kaale almadan de- neyımleryapıyordu Bır laboratuvar yonetıyordu demek gerçekten uzak olmaz Yazarı ve sozcuklen tahttan ındır- mek doğruv du. ama s>urgune gonder- ' mekyanhş Bedendılınınonculerı tı- | \ atroy a bır hareket. bır bereket getır- dılerama tıyatro yazınındabırbo^- luk oldu Hem de dun> anın dort bır bucağında Televız\on da gorsellı- ğın altını çızınce dınlemey ı unuttuk "Senin vüzünu değil, gozünu değil sesini goresim geldi" dıyenler varsa tıyatro sevenler arasında lstanbul Şehır Tıyatrolan'nda bırer oyuncu- nun sahne\ı doldurduklan ıkı o\unu ızlesınler Öz> ı ağcılar < ın oyunu başanlı Dinçer Sumer'ın "Mavhdi Bisik- letim", adlı oyunu ergenlıkçağında- kı bır çocuğun aşkını. dostluklarını sorunlannı. buyume sancılarını du- yarh. doğal. sıcak bır bıçımde akta- nyor Benım gıbı Izmırlı olup da doğup buyuduğunuz kentın sokak adlarını. semt adlannı. ozellıklennı. renklerı- nı ıçmızde du> mamak olabi değil Iz- 'Mavivdi Bisikletim'de Erdal Ö/jağcılar. "Kendi Gok Kubbemiz'de ise Toron Karacaoglu oynuyor. mırlı olmayanlar da Turkçe'nın bu kadar rahat. bu kadar akıcı bır dılle konusulduğunu ışıtmekten buvuk keyıt alacaklardır Lnutma\alım Dınçer Sıımer a\nı zamanda bır tıvatro ovuncusu Ov ununda \ ar olan gorsel olanak- lar Mustafa \labora'nınre|isı ve Er- dal Ozyağcılar'ın başanlı ovunuvla ıyıdeğerlendırılıvor Ovunametınde olmayan telev ızvon çekımı bolum- lerı katılmiij Ozvağcılarıma|ina uy- gun du^uyor Bunun ıçın yazarından ızın alın- mıs mıvdı1 Emin değılım. ama Gro- to>vski"den ben reıısorler yazaıın metnıvle ovnamavı analarınııı sutu gıbı hclal savıvorlar Bırbolumu ıçe ıtılmıs va/arlıkarzularımı gerçekle^- tırıvoı bu volla \yhan Doğan'ın sahne gıvıııı ta- sarımı Esin Engin'ın muzık duzen- lemesı oyunun kâr hanesme >azıla- bıhr Yeni oj'unlannı bekli>oruz Bır baijka oyuncu-yazar Sönmez Atasov 'Kendi Gok Kubbemiz' ov u- nuyla kar^ınıızda Bugune kadar ovunculuğuağırbasnıı^tı -\maYah- \a Kemal'ın ya^antisi ve s,ıırı ustune yazdığı oyun bu yolda da ılerlemesı gerektığını gosteren bır ı^aret Toron Karacaoğlu'nu sahnede gormek ve dmlemek boy le bır sanat- çıyı erken emeklı etmenın ne kadar yanlıs olduğunu du»unduruyor Ovu- nun galasında genç ovunculann us- talarına gosterdıklerı se\gı vesaygı ku^aklar arasındakı kucaklaşnıa ge- cenın en etkılı anlarından bınvdı konserlerde scrgılerde. sanat et- kmlıklennde pek az tıyatrocu gorur- sunuz Bu konuda mesleğın yuzunu ağartan nadır kis,ılerdendır Engin Uludağ. Buvuk bır şaırı sahneye ge- tırırken bakmanın gormenın ve du- şunmenın ızlerını gormemek olası mı1 ' Sahne tasarımında Nurullah Tuncer, ıllustrasyonlarda Rıfkı De- mirelli, muzık duzenınde Hitav Da>- can sıradan olmayan bır oyunun emekçılen arasında Toron Karacaoğlu'nu yeni o\un- larda da gormeyı dılıvoruz "Girdiğin av nada, geçmiş gibi di- ğer kureve. Sorma bir saniye. şuphev le sakın: Vol İNereve?" Cevap açık olmalı Tıyatroya SELIM ILERI Yayınevi Batıran Yazar Oysa her şey ne kadar lyıcıl başlamıştı Sevgılı İshak Reyna telefon etmış, iyı Şeyler Ya- yınevi'nınyayın urettmını arttıracağını habervermış- tı Bızımle çalışır mısınız dıye soruyordu iyı Şeyler Gozumun onunden o guzel şıır kıtap- langeçıverdı Sonra sanata karşı tıtız duyarlıbırad Cevat Çapan... Hemen yıllar oncesıne donmuştum O sıralar HBB de Kıtap Kurdu dıye bır program yapıyordum İyı Şeyler ın şıır kıtaplarını da elbette bır hafta ko- nuk edecektık Dızının yaratıcısı Cevat Çapan ko- nuğum olmuştu O programda İyı Şeyler'ın bır fotoğraf sanatçısı- nın. Paul McMillan'ın katkısıyla gerçekleşebıldıgı- nı oğrendım McMıllan reklamcılıktan edındığı ka- zancı, bıryandan da İyı Şeyler'ın varlığınayatırıyor- muş Işte o iyı Şeyler tekrar karşıma çıkıyordu İshak Bey'e onlarla bırlıkte olmaktan mutluluk duyacagı- mı belırttım Sanınm 1996'nın Hazıran ayıydı Maçka'dakı sevımlı yonetım yenne gıttığımde Cevat Bey'le İshak Reyna yı kuçuk bır arka odada yaymevının yayın programını hazırlarlarken bulmuş- tum Neleryapabılırdık bırlıkte'' Hangı kıtaplanmın ye- nıden basımını iyı Şeyler ustlenebılırdı? Yeni kıtap- lar^ Şurdan burdan konuşurak umutla dolduran < bır ıkı saat Once Cumhunyet'tekı Gramofon Iğnesı yazıları- nın bır kıtapta derlenmesı duşunulmuştu Ama o, yazıları bır kez daha elden geçırmek ıstıyordum. Benım onerım de Mıllıyet'tekı -kovulmadan once- eskı yazılarımla Cumhunyet tekı koşe yazılanmdan oluşacak bır seçmeler kıtabıydı Nıtekım Perısı Kaç- mış Yazılar sonbaharda iyı Şeyler Yayınevi nden çıktı Gramofon Iğnesı yazılarını 1997'ye bıraktık İyı Şeyler uç dort ay ıçınde bırbırınden guzel kı- taplar sundu okura Memet Fuat'ın usta ışı yazı- ları, Memet Baydur'un renklı kıvrak koşe yazıları ılk kıtaplardı Purtuklu kartondan kapaklar, kapak duzenı tasarımı ıdıdasız bır ıncelıgı yansıtıyordu Usta çevırmenler Tahsın Yucel, Ahmet Cemal, Mehmet ve Sema Rrfat İyı Şeyler ın yayınlarına katkıda bulundular Ishak Bey e belkı Tahsın Yu- cel de yeni eserlerını sıze verır dıyordum Bu ara- da Ahmet Cemal'm kımbılır kaç yıllık emegınden ılk telıf kıtaplan burada yayımlandı Yıllann Sevin Ok- yay'ı Ilk Romanım deyıverdı O kadar haysıyetlı bır çalışma duzenı goze çar- pıyordu kı Hatırlıyorum ve Destan Gonu/ter'ın ye- ni basımlarından sonra yeni romammı İyı Şeyler e onermek benım ıçın gonul borcu oldu O ara dostum Hulkı Aktunç'la konuşmuştuk Hulkı de yeni kıtaplarını İyı Şeyler e vereceğını soy- luyordu İshak Reyna ıse 1997 de yaymevının çok daha guçlenecegı kanısındaydı Kısacası karşılıklı ıncelıge dayanan bır ortam soz konusuydu Aralık başında Cemıl Şevket Bey Aynalı Dolaba Ikı El Revolver'\ noktalayıp Maçka nın yolunu tut- tum ve romanı yayınevıne teslım ettım Bır hafta sonra yuz sayfanın dızgısı tamamlandı, duzeltıler gonderıldı Kapağını konuşuyorduk kıtabın, ne yapılabılırdı Dızgı devam edıyordu. 97 de neler yapacağımızı saptıyorduk Yılın son haftası İshak Reyna aramış telefon, mesaj Sıze onemhce tatsız bır haber vereceğım notu iyı Şeyler'ı aradım şaşakaldım Paul McMıl- lan ve ortagı Füsun Hanım yayınevını kapatma ka- rarı almışlar kararı bıldırmışler Nasıl olur? Nıye olur 1 ? Bunca yazar çevırmen emegını sunmuş ba- sılmış kıtaplar ne olacak benım roman ne olacak Yanıtlar ıster ıstemez o kapatış kararında dugum- lenıyor Pekı nıye kapanıyordu İyı Şeyler 7 Zarar mı etmış- tı 9 Beş altı aylık bır yayınevi nasıl zarar eder 7 Ser- mayeyı yatıranlar, başlangıç yıllarını goguslemeyı hıç mı duşunmemışlerdP Bu soruların hıçbır onemı yok Sormak bıle yer- sız Sermayesahıplenkararvermıştı olmuşbıtmış- tı Bızlere de 'yayınevi batıran yazar' olmak sıfatı du- şuyordu (Yazarlık ha^ atımda otuzuncu yıl ıçın hay- lı hoş bır sıfat 1 ) Cemıl Şevket Bey Aynalı Dolaba Ikı El Revol- ver'ın dosyasını koltugumun altına sıkıştırıp kuy- ruğumu kıstırıp yagmurlu bır akşamda eve don- dum Hıçbır şey duşunmuyordum Şımdı de hıçbır şey duşunmuyorum Yalnız Ra- dıkal gazetesınde tuhaf bır açıklama okudum İyı Şeyler kapanmıyor yayın alanını daraltıyormuş Barı bızlere de bır haber verselerdı PEN, Boratav ve Başgöz'ü savundu Kultiır Senisi- Pt\\a- zarlar Dernegı Ba^kanı Şükran Kurdakul bır açık lama yaparak Nasreddin Hoca konusu çerçev esinde Prof Dr Pertev Naili Bora- tav ve Prof Dr İlhan Baş.- göz'e yoneltılen saldınlan kınadı kurdakul un açık- laması ^oyle TNESCO'nun 1996">ı Nasreddin Hoca \ ıh olarak ilan etmesinden sonra ulke- mizde Nasreddin Hoca uze- rine çeşitli bilimsel toplan- tılar du/enlenmekte, kıtap- lar yayımlanmaktadır. Halkbilimcilerimi/. araş- tırmacılarımız Nasreddin Hoca fıkralarına değişik açılardan vaklaşıp >eni ve- nivorumlargetirmektedir- ler.Bovlece Fıirkivevedun- ya. Nasreddin Hoca'yı bir halk bilgesi olarak tanıma fırsatınj bir kez daha bul- muş olmaktadır. \ncak bu sureçte ne >a- zık ki kimi bilim adamları Nasreddin Hoca fıkralan konusunda bilim dışı eği- limler de sergilemektedir- ler. Kimi yakışıksız ve nıus- tehcen fıkralann bilcrekva da bilmeyerek Nasreddin Hoca fıkralan arasına ka- tıldığını ileri surup bunlan belirli olçutlerle ay ıklatııak istomektedirler. Bununla da yetınmeyip çalışmala- rında bu tur fıkralara ver veren bilim adamlarına bi- lim dışı ve saygısı/ bir tu- tumla saldırmaktadırlar. Bunun son orneğini Prof. Dr. Saım Sakaoglu vermiş- tir. Prof. Sakaoglu. \nka- ra'daki \ Mılletlerarası Halk Kulturu kongresı'ne bir bildirivle katılan uye- miz Prof, Dr. İlhan Baş- goz"ün. Nasreddin Ho- ca'nın mustehcen bir fikra- sını anlattığı gerekçesiyle konuşmasını bitirmesine ızın vermeden kursuden in- dirilmesine yol açmıştır. Prof. Sakaoglu. bununla da vetinmevıp Turk Edebiya- tıdergısinin Kasun 19% sa- vısında vavımladığı 'Nas- reddin Hoca'dan Ozur Di- livorum' başlıklı yazısında onur uvemiz Prof. Dr. Per- tev Naili Boratav 'a. uyemiz Başgoz'e ve takipçilerine, Nasreddin Hoca'nın vakı- şıksız ve açık saçık fıkrala- rında çalışmalarında ver verdiklerini. kendi gorıişu- ne katılmadıklarını, Nas- reddin Hoca'nın ahlaksiz. hırsiz" olnıadığını soy leme- dikleri için sakhrmakta, va- zısınınsonundada Bıraka- lını kervan(lar) yurusun" diyerek hakaret etmekte- dir." kurdakul Prof Saım Sakaoglu nu PEN \azar- lar Derneğı olarak kmadık- larını belırttı ve bilimsel aras,tırmalara sansurkonul- masının toplumuıı msan- lığın geleeeğı açısından buyuk sakım.alar dogura-^ cağmı yıneledı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear