23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 OCAK 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 'Sanat İnsanlan'nın ilk konuğu kültür dünyamızın yapıtaşlanndan Vedat Günyol 'Bütün servetimiz ıımııt...'DUYGL DURGUN Bir parça Bertrand Russell ya da Yunus Emre. Hatta Bernard Shavv. Evtija Çelebi, Andre Gide, Albert Camus. kafka... yoksa hepsi mi? Onu en güzel Cemal Siireya tanımlamış: "Yaşma karşm dimdik bir adam. Y'üzü sanki bir yazarın değil de bir gökbilim profesörünün yüzü." Düşiincesıvle hayat görüşü birbirine benzeyen. içi dışı. özü sözü bir yazın adamı. Ceyhun Atuf Kansu'dan sonra sanatçılann cumhurbaşkanı adayı, Vedat GünyoL kültür dünyamızın yapıtaşlanndan biri. Camus, Sartre ve Kafka'yı Türk okurlanna tanıtan bir çevirmen. Doyumsuz yazılannda okuruyla bırlıkte yol alan, düşüncesinı okuruyla paylaşan bir deneme yazan. Yorulmak nedir bilmeyen. çalıştıkça dinlenen; öğTencilenne bir ağabey şefkatiyle yaklaşan. koruyucu. gözetici bir ögTetmen. Vedat Hoca, 86 yaşına karşm taptaze belleği. aydınlık zekâsının ürünü ince esprileriyle karşılıyor bızı. Yıllann bınktirdiği anılar evinin her köşesıne dağılmış. Kıtaplar. kitaplar... Ve dost yüzlerden geriye kalan fotoğraflar. Birlikte 'Ufuklar' dergisini çıkarttığı Orhan Burian, Sabahattin Eyuboğlu. Köy Enstitüsü'nden Mehmet Başaran... Öğrencileri yurdun dört bır yanında. Bir kısmı da yurtdışında parlak görev lerde bugün. Bir zamanlar Abidin Dino'nun Fransa'dan Türkiyeye gemı yolculuğu yaparken üşümesın dıye paltosunu verdiği güvertede uyuyan genç. bugünün Vedat Hocası. Bir fotoğrafta öğrencisi Atalay Yörükoğlu elinı öpüyor hocasının. Vedat Günyol ise ağlıyor. Nedense fotoğraf çektırmeyı sevmiyor Günyol. "Yeter ama arük" dıye takılıyor: "Dışı geçmiş, içi geçmemiş bir dinozorum ben, kimi kandınyorsunuz?" Bir elinde acıbadem likörü, diğer elinde bardaklarla 'ramazan sofrası'nı kuruyor önümüze ve "Başlaym bakalım ahret sorulanna" diyor güleryüzlü ciddiyetıyle. Yazılanndan birinde, AUred de YTgny'den yaptığı bir alıntı geçiyor aklımızdan. "Güzel bir yaşam, olgun bir çağda gerçekleşen gençlik düşüncesidir." Vedat Günyol ışte o güzel yaşamı sürenlerden biri. "Kimse kendini yeterince tanımaz'* diye başlıyor söze. Kişinin, 'ben şöyle şöyle biriyim' demesi kendini tanımak antamnM-gelınıyoronun sözlüğü "İnsan çok boy utlu bir vartık, şartlar değiştikçe bizler de değişiyoruz. Böyleyken, hangimiz kendimizden emin olabiliriz ki?" Başı sonu bellı tammlardan. smırlandırmalardan kaçımyor ama onu bilen, tanıyanlar için Vedat Günyol denınce akla hemen geliveren birtanım var: Ögretmen. Öğretmenlik Vedat Günyol'un yaşam bıçimi. Cemal Süreya, "Bugün Türkiye'nin en zengin avukatı olabilirdi. Ne yapü? Tercüme Bürosu'nda görev aldı. D.eneme yazan, eleştirmen Vedat Günyol, 'Aydınlanmanın Işığında Sanat İnsanlanmız' başlıklı gecede okurlanyla buluşuyor. Bugün saat 20.00'de Devlet Tiyatrolan Taksim Sahnesi'nde gerçekleştirilecek geceye konuşmacı olarak gazetemiz yazan İlhan Selçuk'un yanı sıra Doğan Hızlan, Orhan Duru ve Levent Yılmaz katılacak. Etkinlikte Devlet Tiyatrolan sanatçılan Nur Subaşı, Simay Küçük, Bennu Yarar, Bülent Emin Yarar ve Metin Beyen de yer alacak. Ortaöğretim kurumlannda yabancı dil öğretmenliğini yeğ tuttu" dıye anlatmış Vedat Günyol'u. Günyol için öğretmenlik, klasik öğretmen-öğrenci ilişkisini baba-oğul yakınlığına dönüştüren bir serüven. Öğrenme, okuma. yazma tutkusu. okuyup yazdıklannı başkalanyla paylaşma tutkusuna dönüşmüş. Bınkımlerini en çok gençlerle paylaşıyor. "Gençler yaşama gücü. yaşama direnci veriyor bana. İnsan gençlerle birlikte daha da gençleşiyor çünkü." Onlardan çok şey öğrendiğinc inanıyor."Oğrenci yetiştirir öğretmeni. Bu yüzden öğretmenliğimin en güzel y ıllannı Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nde gecirdim. Zchir gibi Aydınlanmanın ışığında Vedat Günyol FERİDUN ANDAÇ Vedat Günyol'u "İnsan kavşağı''nda buluşturanın ne olduğunu düşündüğümüzde, aydınlanrnanın, hümanist düşüncenin tözlerini buluruz. Bu da bizi, cumhuriyet Türkiyesi'nin aydınlanma hareketı serüveninin tanıklığına götürür. Yazm, düşün ve eylem msam*xrfarr Günyol, bu seriivenin îeyden önc,e. Onu gönül insan(?, -, kılan, ülke ve insan gerçeğini taruyıp sevme, sevdirme bilincine erdiren; yazın ve kültür insanı olarak engin bir düşün birikimine ulaştıran yanlan gösterebilmek için bu tarihe göz atmak, bu oluşum içinde Günyol'un serüvenini izlemek, okumak, tanımak kaçınılmaz gibi geliyor bana. Ülkemizdeki aydınlanma düşüncesinin olaşumunda önemli bir yeri olan Günyol, çağdaşlaşmanm ivmesini yakalayan, bunu da 86 yıllık ömründe bir meşale gibi taşıyan örnek aydındır. Öyle ki onun yazınsal, düşünsel ve eğitsel çabası tek başına bir okul örneğidir. Eleştirmenliği, denemeciliği, çevirmenliği, ögretmenliği, dergiciliği, yayıncılıgı bu örnegin en somut göstergeleridir. 50 yılı aşkın bir serüvenin emeğinde aydınlığın kuşatıcısı olmuşrur her dem. Sesi seslere dönüşmüş, çoğalmış; çoğaldıkça da ışığının önü alınamaz, etkisi yadsınamaz düzeye ermıştir. Günyol okulu, bir ışığın okuludur: zenginleştirici. geliştirici, etkileyici, dönüştürücü. devrimci yanı vardır. Insana, insan emeğine saygının. paylaşmanın. yararlı olmanın, dostluğun, erdemin. karşılıklı sevginin, usun kuşatıcılığını her dem önde tutmanın; bağnazhğa, geriliğe, zorbalığa karşı koyuşunsimgesıdtro.^ ' "<"' -•"•" Bu ışığı bugüne ulaştıranlann ilk seslerinden biridir Günyol. Onun yazın ve düşün dünyamıza katkısı, Batı aydınlanmasının ışığını ülkemize taşımadaki emeği, çağdaşlaşmamızda önemlice bir yer tutar. Bugünkü aydınımızuı donanımında, bilimsel bilginin kaynaklanna ulaşmamızda, Batı'da Rönesans'la yaşanan değişim ve oluşumlan tanımamızda Günyol'un emeği her dem anılacak, onun kuşatıcılığı sürekiı yanı başımızda olacaktır. Sözünün, sesinin, ışığının solup yitmeyeceği günlerin aydınhğında VEDAT GÜNYOL'a merhaba divoruz.. öğrencilerdi. Suvumu çıkanyoriardı. Bir Mehmet Başaran, bir Talip Apaydın işte oralardan yetişti." Hasan Âli Yücel'in "Ögretmen bir polistir" sözünü anımsatıyor Günyol. "Ama nasıl polis, şimdiki gibi değil. Koruyucu, gözetici, yetiştirici." Bu memlekete yapılan en büyük hainlik Köy Enstıtülerini kapatmak Günyol'a gore. Imam-hatip liseleri ve Kuran kurslannın yaygınlaşmasını endişeyle ızliyor. "Bu dine hakarettir. Tek kitap kördtisidir bu. Tek kitap köreitir insanı." Bunca körelmeye, çürümeye rağmen tutunduğu bir dalı var Vedat Günyol'un. Umut. Yaşananlarne kadar olumsuz olsa da yitirmiyor umudunu. "Türkiye'de kafası işleyen, eleştirel bakan insanlar da var" diyor. "İnsan, insanın kurdudur" deyişinın en çok yakıştığı böyle bir dönemde nasıl beceriyor iyimser olabilmeyi? "Umut yoksulun ekmeğidir arkadaş. Biz yoksul insanlanz. Bütün servetimiz umuttur. Umudu olmavanın içi geçmiştir. Şimdi biz bir tüneideyiz. Işığa doğnı yol ahyonız." Neden kafası doğruya, güzele işleyen insanlar bu ülkenin yönetici kadrolannda yer alamıyor Vedat Hoca? "Aydın devlet adamı olamaz çünkü y alan söyleyemez. Aydınlar dev lete düşmandıiiar daima. Aydın iktidar denilen bu kokuşmuş düzenin dışındadır. İkridara ters düşmek her namuslu aydının yazgLsıdır." Pek çok konuya nüktelı yaklaşıyor Vedat Günyol. Yaşamın günlük akışı içensınde şaşırtıcı sorular soruyor insanlara; zanf uyanlarda bulunuyor gerektığınde. Alttan alıyor ama üste çıkmıyor. Uyanlar kavgaya değil kibar bir çağnya dönüşüyor onun dilinde. Dostlan onu fazla yumuşak yüzlü olduğu için eleştiriyorlar. İsmet Zeki Eyüboğlu'na göre Vedat Günyoİ."Elindeki taşlan yakınında bir yere atar, yanlması gereken başiann başka elleri beklemesine olanak sağlar" Ama o halinden hoşnut. Bakkaldan 'ramazan rakısr ıstemeye, otobüste üst üste giderken kendisini sıkıştıranlara. "Sizinle dokıınulmaziık pakö imzalayabilir mijjiz" demeye devam ediyor. "Bakın Bernard Shaw ne demiş: 'Şakasız dünya kuşsuz oımana benzer'. Yaşam zaten şakadan başka nedir ki?" Ardından bir nüktelı saptama daha geliyor: "Bırakm bu dünyajı, öte dÜJiyanın sırnna kimse ermiş mi? Yok! Yunus Emre'nin de dediği gibi 'Ne gelen var. ne haber getiren'. . Şimdi bu adamlar cennet diye bir yer hazıriamışlar başını kapatan, eteğini açan cennete gidiyor. Bi/ başımızı açıyoruz,etegimizi kapatıyoruz öyle>se cehenneme gideceğiz''. Dünden bugüne. bugünden yanna Türkiye'nin aydınlık yüzünün simgesi Vedat Günyol onu bırakıp giden dostlanna sesleniyor: "Haldun Taner, Orhan Burian, Cemal Süre\a...Namussu/Juk ettiler, hepsi de gittL" "Aman, siz iyi bakın kendinize" diyecek oluyoruz. Bilgece bir yanıt geliyor: "Ben namuslu olmaya çalışacağım." Fransız müzelerinde Yahudilere ait binlerce ^ödiinç' yapıt Kültür Servisi - Fransa'daki ulusal müzelenn yetkilileri, tkinci Dünya Sa- vaşı sırasmda Yahudilerden çalınan 2 bini aşkın sanat yapıtının gerçek sahip- lerinı bulmak için üzerlerine düşen ya- sal sorumluluğu yerine getırmemekle suçlanıyorlar. Le Figaro gazetesinde y- er alan habere göre. Fransa'daki ulusal müzeler. Nazi işgalı sırasında Yahudı- lenn evlennden çalınan resım ve hey- kelleri gerçek saihiplerine ulaştırmak için 50 yıldır hiçbir girişimde bulun- madılar. Dünyanın en ünlü müzelerinden Pa- ris'teki Lou\Te'da, Yahudilere ait 1878 adet sanat yapıtı bulunuyor. Bunlann arasmda. Renoir. Rodin. Courbet, Mo- net ve Gauguin gıbı sanatçılann yapıt- lan da \ ar. Daha küçük bır koleksiyo- na sahip Musee d'Orsay'da ise Yahudi- lere ait 85 yapıt bulunuyor. Bu zengin koleksiyon, savaş sonra- smda Fransa'daki müzelere verilmişti. Ancak 1949 yılının Aralık ayında çıkan bir yasaya göre, bu müzelenn, yapıtla- nn asıl sahiplerinı bulmak. bulunduğu takdirde de yapıtlan iade etmek gibi bır sorumluluğu var. Devlet görevlısi mü- fettişlenn yaptıklan araştırmalar sonu- cunda müzelenn bu konuda hiçbir gi- rişimde bulunmadığı ortaya çıktı. Mü- zelere gönderilen resmi bır mektupta. "Söz konusu yapıtlan asıl sahiplerine iade etmek için herhangi bir çalışma gerçekleştirilmemiştir. Dev let bu yapıt- ları asla sahiplenemez, sahiplenmeme- bdir" denildı. Bazı iddıalara göre. Fransa'daki ulu- sal müze yetkililen, bu yapıtlann 4 za- man aşımı' sayesınde Fransız devletinin malı olacağını umuyorlardı. Musees de France'm yönetıcisi François Cachin ise bu iddialan reddedıyor. Cachin "Müzeler, bu yapıtlan sahiplenmiyor- lar. yalnızca sergiliyorlar'*dedi Cachin aynca. bu çalmtı v apıtlann en\ antennın çıkanldığmı. yakınbırgelecektede tn- temet'te yer alacağını ve kitap olarak basılacağını sözlenne ekledi Müzele- nn 1945 yılından bu yana bu konuda hiçbir girişimde bulunmaması eleştin- lere hedef oldu. Fransız tarihçi David Dou\ette. "Mchy rejimi sırasında Ya- hudi mallarına el konulması olayı, 1990'lar Fransası'nda hâlâ tartışılama- van bir tabu olmsıyı sürdürüyor" dedı. Savaş sırasında Fransa'dan "?5 bını aş- kın Yahudi sürülmüştü. Bunlardan bü- \ ük bır kısmı Marais semtinde yaşıyor- du. Bu semtte bulunan \e eskıden Ya- hudilere ait olan 150 kadar bina da şu anda Paris Belediyesf nin malı sayılıy- or. Salinger'in ilk romanı 34 yıl sonra yayımlanıyor Kültür Servisi- Türkçede 'Gönülçelen' (Can Yayınlan) adlı romanıyla tanınan y a- zar Jerome Davis Salinger'in ilk romanı yazılışından 34 yıl sonra ilk kez Orchise Press tarafından yayımlanacak. 'Hapworth 16,1924' adını taşıyan 20bin sözcükten oluşan roman 10 Haziran 1965'te New Yorkerdergisinde tefrika edi- lerek okuyucu karşısına çıkmıştı. 78 yaşındaki yazann bunca yıldan son- ra ilk romanını yayımhyor oluşu edebiyat çevTesinde şaşkınlıkJa karşılanırken. ro- manının yeni basımımn bü>ük bir gizlilık içinde sürdürülüyor oluşu da dikkat çekı- ci. Yayınevi. Salınger'in ilk romanının pı- yasaya çıkış tarihi hakkında kesin bilgi vermekten kaçımyor. 1951 tarihli 'Gönül- çelen' adlı romanıyla savaş sonrası Ame- rikan gençliğinin durumunu gözler önüne sererek milyonlarca okuyucu tarafından sevilen biryazar haline gelen Salinger yıl- lardır popülaritesinı korumayı başardı. 'Gönülçelen' hâlâ yılda 400 bın gibi yük- sek bir satış oranına sahıp. Salinger'in en büyük hayranlanndan bin de. John Len- non'u öldüren Mark David Chapman. Unutulmaz Filmlere Yeni Makyaj UPSD'de yeni yönetim belirlendi Kültür Servisi - L'luslara- rası Plastik Sanatlar Derne- ği'ain 5. Olağan Genel Kuni- lu'nda dernek yönetiminin yaptığı görev dağılımı sonu- cu aslı ve yedek yönetim ku- rulu, denetleme kurulu ve onur kurulu belirlendi. Hüsamettin Kocan'dan bo- şalan genel başkanlık görev ı- ne Nilüfer Ergin getirildi. Bajkaıı Yardımcısı Müşerref Zeytinoğlu.genel sekreterAy- şe Erel, sayman Ahmet Özel olarak seçilirken üyelıklere Hakan Onur, Arzu Başaran ve Berikaİpekbayrakgetiril- di. UPSD'nin asli yönetim kurulunu Nilüfer Ergın, Ha- kan Onur, Müşerref Zeytı- noğlu, Arzu Başaran, Berika Ipekbayrak, Ayşe Erel, Ah- met Özel. yedek yönetim ku- rulunu ise Gaye Kırhdökme Belen, Fatoş Beykal, Mustafa Karyağdı, Sedat Balkır, Fun- da Pekşen, Cemil Ergün \ e Genco Gülan oluşturdu. Asli denetleme kuruluna Canan Beykal, Yusuf Taktak ve To- mur Atagökseçilirken yedek denetleme kuruluna Meüh Görgün ve Zümriit Radau seçıldi. Asli onur kurulu Hü- samettin Koçan, Özdemir Al- tan \e Turan Erol'dan; yedek onur kurulu ise Zahit Büyü- kişleyen, Mehmet Özer ve Orhan Taylan'dan oluştu. UPSD'den yapılan açıkla- mada. derneğın Hüsamettin Koçan başkanlığı döneminde gerçekleştmlen etkınlikleri- nin sanat dünyamıza büyük bir ıvme kazandırdığı vurgu- lanarak . UPSDnin yeni yö- netımınin de Türkiye'de \e dünyadaki gelışmeler doğrul- tusunda sanatçılann düşün- me. yaratma ve bunlan yaşa- ma geçırmesi için kolayla^tı- rıcı tavırlar gelıştireceği \e diger sıvıl toplum kuruluşla- n ile ilişki içinde olacağı sövlendı. Film tutkunları yeni teknoloji sayesinde Giant-Devlerin .\şkı'nda Reata çifth'ğinde ge- çenleri daha canîı renklerie izleyebilecekler. Siyah-beyaz Masikler artık rengârenk! Kültür Servisi - Sınema tarihinin klasık yapıtlan renklenıyor. 'Technicolor' adı verilen teknolojik uygulamayla renklendirilen eski siyah-beyaz filmlere rağbet giderek artı>or. Film banyosu sırasında filmin geçırdiği kimyasal aşamalarda uygulanan foto kimyasal yöntemin aksıne, fotomekanik yöntem renklen birbirine dönüştürüyor ve kimyasal sürecin son aşamasında uygulanıyor. Bu tıp yöntemler aslında 1930lardan ben bılıniyor ve uygulanıyordu. Ancak günümüz teknolojisi, günümüzde daha zahmetsız yollarda canlı renklere ulaşılabılmesıne olanak tanıyor. •Technicolor'ın kullanım haklan Cartton Conımunicarions adlı bir İngılız firmasına ait. Renklendırme denemesı ilk olarak 1960 tarihını taşıyan ve beyazperdenın unutulmaz oyunculan Elizabeth Taylor. Rock Hudson ve James Dean'ın başrollennı paylaştığı 'Giant- Devlerin Aşkı' filmi üzerinde gerçekleştirilecek. Film renklendirilmiş haliyle Amerikan seyircısinin karşısına çıkacak. Sinema tarihinin diğer klasıkleri de benzer yöntemlerle renklendirilecek. Sıradaki film de belirlendi: 'Rüzgâr Gibi Geçti'( 1939). Film, yenilenmış haliyle 1999 yılında. yani çekıldiği tarihten tam 60 yıl sonra yeniden gösterime girecek. Endüstri, bu işin peşini bırakmayacak gibi görünüyor. Ne de olsa amaç akla gelen her türlü yöntem sayesinde sinemalara daha çok seyırcı çekebilmek. Unlü yönetmen Martin Scorsese, renklendirilmiş klasikleri destekleyen yönetmenler arasında. Scorsese. 'Amerikan sineması için son 40 yilda gerçekleştirilmiş en güzel işlerden biri' diyerek yapımcılan bu yöntemi uygulamaya çağınyor. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Erol Urası Dinlerken "Sanatçılanmız adeta yedi başlı ejderha ile savaşıyor." Erol Uras Dinledikçe, bulunmaz sevinçler boy verdi içimi- zın denizlerinde. Nicedir, özlemini duyduğumuz mutluluklaria göz göze geldik. Dinledikçe, dogudan batıya, kuzeyden güneye insan gerçeği ezgilerin renginde somutlandı. Alıp götürdü bizi durağanlığın yörüngesinden. Kirlenmenın, sahteciliğin, ayak oyunlannın, giz- lı-açık çetelerin tutunamadığı, uzaylara doğru.. Erol Uras'ın 35. sanat yılında Verdi'yle, Puc- cini'yle Lehar'la, Dede Efendi'yle Adnan Say- gun'la, Münir Nurettin le, Yalçın Tura'yla birlik- te yarattığı iki saatlik düşsel evren nasıl güzelleş- tirdi bizi. Var olduğumuzu anımsattı. Umutsuzluk sanki vurmamıştı penceremize hiç. Yirmi yaşlarımızda mıydık.. anayamızın ilk satırı ütopya. Kırk yaşında mıyız.. Egemenler, sağcı (ve de solcu) korsanlar kıra- mamış direncimizi. Yetmiş yaşlannda mı bizimkiler.. anayasamızın ilk satırı gene ütopya. Gene ko- parılmamışız direncimızden. Uygarlık bilincımızin ana damarı sanat. Bilmiyor muyuz, edebiyatıyia, müziği, sinema- sı, tiyatrosu, resmi, yontusu, balesiyle hangi ko- şullarda çağdaşlaşma sürecine girdi bu ülkede sanat. Tiyatromuz Ermeni Türkçesinden bugünkü dü- zeyine nasıl ulaştı. Musiki Muallim Mektebi'nden Konservatuvar'a nasıl geldik. Hangı toplumsal güç suladı Cemal Reşrt'ten Adnan Saygun, Ferit Alnar'a kadar öncü kuşa- ğın toprağını. O öncü kuşağın sabır ustaları ki, 1960'lann Is- tanbul'unda, Ankara'sında bile çağdaş müziğin olabilirliğini kanıtlamaya çalışıyorlardı. Bu yıl operamızın 50. yaşını dünyanın ünlü sah- nelerinde kutluyoruz. Erol Uras'ın sanat yaşı 35. Künyesinde Balkan ülkeleriyle Azerbaycan, Al- manya, Danımarka, Finlandiya vb. gibi dünya sahneleri. 35 yıl boyunca Otello'larla, Andrea Cheni- er'lerle, Radames lerle kalabalıkları sevindirdi Erol Uras. Yedi başlı ejderha ile savaşımı göze alanlardan biri olarak. Dinledikçe, bulunmaz sevinçler nasıl boy ver- mesin denizlerimizde. Teşekkürier Erol Uras. Sesinle, uygarlık bilincinle yaşa.. Cem Yoruhnaz'ın 'devinim fotoğrafları' • Kültür Servisi- İDGSA Fotoğraf Bölümü mezunu, 1960 doğumlu fotoğraf sanatçısı Cem Yorulmaz'ın, caz müziğindeki doğaçlama özelliğinı fotoğraflanna taşıdığı 'Caz ve Devınım" başlıklı sergisi Beyoğlu- Coffinet'te 15 marta kadar görülebilir. Sergi siyah- beyaz ve renkli fotoğraflardan oluşuyor Şiip-lik'te dışavupumculuk' • Kültür Servisi - Şiir-lik Almanya'dan çıkıp yazın sevgısıni Türkiye'dekilerle paylaşan bır dosya- dergi. Ocak sayısı Alman şiırinde önemli bir yeri olan "dışavurumculuk" akımına aynlmış. Türk şiirini hiç etkilememış, ancak Türk resmıne şöyle bır girip çıkmış, etkisi Almanya ve dünyada çok uzun sürmemiş ama bir döneme kalıcı bir biçimde damgasını vurmuş olan 'dışavurumculuğun' şiıre yansımasını derginin yayın yönetmeni Gültekin Emre şöyle anlatıyor "tlk bakışta çevreye ılgisiz gibi gözükür öte yandan asıl duyarlılığının yoğunlaştığı alan ise insanın iç dünyasıdır. Yani tüm duygulan d\ş dünyadan bağımsız ve tüm gızlerden anndırarak, en çıplak bir biçimde ele almayı amaçlar." Şıir-lik'te akımın özellikJeri döneme damgasını vuran şairlenn şiirlerine bakışta ve şiirlerinden tadımlık örneklerle daha net görülebilir. Dergide aynca Sargut Sölçün'ün 'Ekspresyonist Hatıralar', B.Bülent Can'ın 'Dışavurumculuk. Dadacılık ve Postmodernızm', Yüksel Pazarkaya'nınİnsanlığın Şafağı-Dışavurumculuk' adlı yazılannın bütünlediği dosyada, Ramis Dara'nın 'Içdüşümler' başlıklı bölümünü ve Gül Ilbay'ın Fransız şiinndeki kadın şairlenn erotık şiirlerinden yaptığı çevirileri bulabilirsıniz. Salih Bolat'sa Hasan Oztoprak'ın "Ağıtlar" adlı yeni kitabını değerlendiriyor 'Bir Kitap' başlıklı köşesinde. 'Anarşizm' Türkçede • Kültür Servisi - KanadaTı yazar George Woodcock'un 'Anarşizm, Bir Düşünce ve Hareketin Tanhi' adlı kitabı Alev Türker'in çevirisiyle Kaos Yayınlan arasında yayımlandı. Eleştirmen, yazar, şair ve bır anarşist olan VVoodcock. tarihsel anarşist hareketi ve felsefesini savısız kaynaktan araştırarak günümüze kadar izliyor. Anarşist düşünürlenn Fransız Devrimi'nden bu yana devlet üzerine yaptıklan anahzleri 200 vıllık bır kronolojiyle ele alıyor. Anarşizmle Marksızm arasındaki teorik-pratik farklılıklan ilk gününden başlayarak Marks ile Proudhon arasındaki tartışmalara referans vererek anlatıyor. Uludağ Üniversitesi tiyatro atölyesi • Kültür Servisi - Uludağ Üniyersitesi'nde tiyatro atölyesi kuruldu. Prof. Dr. Ali Özçelebi. Prof. Dr. Suzan Erbaş, Prof. Dr. Mustafa Durak, Doç. Dr. Ayla Gökmen ve Dılek Öztekin tarafından kurulan Tiyatro Atölyesi "nde yaratıcı drama, şan. metin çözümlemesi, estetik. tiyatro tarihi, doğaçlama, kostüm tasanm, eskrim. psiko-sosyo drama, dans dersleri veriliyor. Altuğ Dilmaç, Semih Çelenk, tlknur Sütübakan, Müjdat Sönmez, Metin Balay. Nurhan Kolaylı, Efdal Sevinçli, Dilek Öztekin, Mustafa Durak. Gülriz Sururi, Selim Gürata, Hüseyin Katırcıgoğlu, Yaşar Doruk, Nuri Aykut, Odille Parlange'nın öğretım kadrosunda görev yaptığı atölyede bu y ılkı çalışmalardan bın 'Oyunun Adı' adlı sözsüz oyun.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear