Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAiYFA CUMHURİYET 19OCAK1997PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Ne Yapılmalı?
Prof. Dr. HALİL KIRBIYIK ODTÜFen-Edebiyat Fak.
H
er gün basında ve görsel olanları anımsattı. L'niversiteli genç kız.
yayında yeni sürprizlerle tankat lidennin. ilışkilerini. beraberolur-
ka'rşılaşı'yoruz. Ancak larsa. kcndisinin Hz. Ali'nin ve müridi
siirprizler. sıradan olay- olan Fadime'nin de Hz. Fatuna'nın yeri-
lar gibi görünmemekie- ne geçeceği yönünde açıkladığını söyle-
dir. Devletin temel taşla- miştir. Dünyevi ilişkiler ve kişisel çıkar-
yayındayeni sürprizlerle
karşılaşıyoruz. Ancak
siirprizler. sıradan olay-
lar gibi görünmemekte-
dir. Devletin temel taşla-
nnı sarsacak niteliktedir. Bunlann çok da-
ha hafif olanlan demokratik ülkelerde.
bırakın kişıleri ya da bakanlan. hükümet-
leri indirmeye yeterdi. Ancak, ülkemizde
adaletın sağ'lanması çok zor olmaktadır.
Adalet yerine gelse bile çok gecikmekte
ve tnsanlan başlannın çaresine bakmala-
n gibi bir "ttkçağ" anlayışıyla baş başa bı-
rakmaktadır. Yaşadığımızörneklerde bu-
nu açıkça görmekteyiz. Her türlü ahlak-
sızlık toplumu sarmış durumda. Daha
"Susurluk OlayT soruşturması tamam-
lanmadan bir tarikat olayı patlak verdi.
Tüyler ürpertici aelışmelere tanık olduk.
Bir yurttaş olarak duygularımı sizlerle
paylaşmak istedim.
Tanhe baktığımızda. ortaçağda "yoz-
laşmış papazlar'a karşı protesto olarak.
yoksul bir yaşam süren insanlann oluştur-
duklan akımlann doğduğunu görürüz.
lar ön plana çıktığı zaman dinin öngördü
ğü temiz duygulann da çok çabuk kirle-
tildiğini görüyoroz. Saf \e temiz duygu-
larla Tann'ya inanan ve sadece ve sade-
ce ona ibadet eden gerçek dindarlann
duygularını ayaklar altına almaya hiç
kımsenin hakk'ı olmamalı. Yalnız Hıristi-
yan dinınde var olan. **aracı'" aracılığıy-
la Tann'ya yakarmayı Müslümanlığa
sokmaya çalışan sahte dindarlann maske-
leri düşmektedir. Ancak. güçlü ekonomik
çıkarlar söz konusu olduğundan. tarikat-
lar da kendi aralannda bir çeşit "çeteleş-
me" hareketi içine girmiş görünmekte-
dirler. Bu tür sapkınlıklann din adına ya-
pılıyor olması çok üzücüdür. Oy sa diıuin-
sanlan doğruluğa. dürüstlüğe ve ahlaklı
olmaya yönlendiren bir olgu olmalıdır.
Atatürk ve cumhuriyetimizin mimarlan
Türk insanımn uygar insan olmasını isti-
Sonradan. bu anlayışa dinsel tarikatlar sa- yor ve uygar uluslar gibi yasamayı haket-
hip çıkmış ve toplumlarda etkili olmuş- tigini düşünüvordu. Bugün yaşadıklan-
' ' ' ••' *••••-•-••-<•-'--' ı.:-:--ı nııza benzer olumsuzlukları gördükleri
içintekkevetarikatlan kaldırmışlardı. İn-
sanlann temiz duygulanntn kirletümesi
önlenmek istenmişti. Bu odakların. foya-
lan ortaya çıktıkça. Atarûrk'e. O'nun kur-
duğu uygar Türkiye Cumhuriyeti'nin ge-
tirdiği düzene şiddetle saldırmalannın ne-
deni budur. Çiinkii cunıhuriyet idaresi a>-
dınhğı gerektirir. Aydınlık ise karanlığın
lardır. Ancak dünyevi ilişkıler ve kişisel
çıkarlar giderek ön plana çıkmış ve bun-
lar o kadar yozlaşmış ki bazı tarikat lider
ya da mensuplan olaylan "bir rahibeyle
yattıktan sonra İsa'nın bedeninesahip olu-
nabilecegj* noktasına kadar götürmüştür.
6 Ocak 1997 akşamı televizyon kanal-
lanndan binsinde. üniversiteli bir genç
kızın bir zamanlar müridi olduğu tarikat
lideriyle olan ilişkilerini açıklayan söyle-
şısi ortaçağda Hıristiyan dünyasında
düşmanıdır. 7Ocak 1997günü televizyon-
larda. karanlık ilişkilerden medet uman ve
insanlanmı/ı. din adına yapılan ahlaksız
tekliflerle kandıran ve bunu sürdürrceği-
ni açıkça ifade eden bir tarikat lidennin
de\ lete meydan okumasını gördük. Mede-
ni Kanun'u tanınıadığuu sö\ lüyordu. Top-
lumun yansını oluşturan kadınlanmızı.
sözleriyie ve yaptıklanyla aşağılıyor ve on-
lan insan gibi görmediğini olanca kiistah-
uğıyla söylüyordu. Kendi karanlık ilişki
ve nıenfaatlerini sürdürmenin yolunun
ancak böyle mümkün olacağını düşünü-
yor olmalı.
Vukanda sözü edilen ve medyadan öğ-
rendiğimiz kadanyla çeşitli ahlak diişük-
lüklerinin yuvası konumuna gelmiş oldu-
ğu anlaşılan tarikatların müritleri arasın-
da üniversite öğrencilerinin olması dikkat
çekkidir. l niversitelerimiz, akiın ve sağ-
duyunun egemen olduğu ve bilimsel öğre-
tilerin yer aldığı kurumlardır. Öğrencile-
rimizin de bu çerçevede eğitilmesi gere-
ken yerier olması gerekir. Oğrencilerimiz
bilimin dışında kurtuluş anyorsa veyuka-
rıda söz edildiği gibi rezaietler yaratan
olaylarda huzur anyorsa üniversite yetki-
lilerinin özeleştiri \ apması ve sorunlan i> i
tanılaması (teşhis etmesi) gerekir diye dü-
şünüyorum. t nKersitelerdeki gençlerimi-
zin maddi manevi sorunlannın çö/ümün-
de yardımcıolunmasına\ e onlanndışlan-
mamasına dikkat edilmelidir. (.ençlerin.
toplumdışı \e yasadışı bazı odaklann tu-
/a<>ına düşmeierine baştan engel olnıak
gerekir. Öğrencilerirnizle ders dışı zaman-
larda da ilgilenmeli \e onlara bilimin ışı-
ğında yol göstermeliyiz. Hiç unutmamalı-
yız kı karanlığın düşmanı. dünya kurul-
duğundan beri aydınlık olmuştur: giineş
doğmuş. gün aydınlanmı^ ve karanlık bit-
miştir.
Adalet Bakanı nııı. ahlaksız bir vazi-
yette yakalanan tarikat liderini adalete
teslim eden polisleri kutlayacağı yerde.
da\ ranışlarını beâenmedigi için. fıakla-
rında soruşturma açma hevesi taşıdığı
imaları çok acıdır. Bakanın, aynı duyarlı-
Uğı benzer başka olaylarda de gösterme-
sini dilerdik. Uygar dünyada yaşayan
onurlu bir insanın böv le bir tutunı karşı-
smda üzüntii duymaması mümkün mü-
dür? İçlenndeki koyu karanlığın. bilerek
ya da bilmeyerek giysilerine de \ uran ve
bugün. devletten destek aldıkları anlaşı-
lan bu tür örgütlerden toplum temizlen-
melidir. İnsanlann temiz ve yüce duygu-
lanyla kimsenin oynamasına ızin \eril-
memelidir. Böyle bir görev ve sorumlu-
luğu ilk önce devlet hissetmeli \e olum-
lu yönde adımlaFattığını halkımıza gös-
termelidir. İnsanlarının yarısının. kadın-
lanmızm. aşağılanmak. yok sayılmak is-
tendiği bir toplumda yaşamak bize ancak
utanç \erir. Böyle bir utanç içinde yasa-
mak uygarlıklabağdaşmaz. Aydınlanmız
aydınlık için miicadele etmeİidir. Kendi
aralannda sadece egolarını tatmin için
halkın anlamadığı se böyle giderse hiç-
bir zaman anlayamayacağı düzeyde. halk-
tan kopuk tartışmalarda bulunmalan
önemli bir zamanın yitirilmesi demektir.
Aydınlık mücadele cephesi genişletilme-
li ve halkın kendisiyle berabery ürütülme-
lidir. Asıl demokratik taban böyle yarati-
labilir. Kitlelereböyle ula^ılabilir. Çünkü.
yaşadığımız pisliklerin nedeni halk de-
ğildir. Halkı bilerek eğitimsız bırakan \e
bu tutumunu. daha da güçlcndirerck sür-
dürme müeadelesi %eren \e karanlıktan
hoşlanan kesimlerdir.
Vakup Kadri'nın Yaban'ında Kurtuluş
Savaşı yıllarında halk için bir şeyler yap-
mak isteven avdının övküsü anîatılmak-
ta. halkın olumsuz tutumu karşısında ay-
dının şaşkınlığı dile getirilmektedir. Bu-
gün. aydınlanmızın birkısmının hâlâ ay-
nı şaşkınlığı yaşadığını görüyoruz. Fakat
yine aynı kitapta aydınlar için getinlen
eleştirinin de hâlâ geçerli olduğunu da
söylemeden edemeyeceğiz. Bakınız Ya-
kup Kadri ne diyor: "Anadolu halkının
bir nıhu \ardı. nüfuz edemedin. Bir kafa-
$ı \ardı aydınlatamadın... Onu, hayvani
du> gulann. cehaletin ve yoksuüuğun. kıt-
lığın elinde bıraktın. O, katı toprakla ku-
ru göğün arasında bir yabanıl ot gibi bit-
ti. Şündi elinde orak, burada hasada gel-
mişsin. Ne ektin ki ne biçeceksin? Bu ısır-
ganları. bu kunı dikenleri mi? Tabii a> ak-
lanna batacak. İşte her yanın yanlmış bir
halde kanıyor ve sen. acıdan vüzünii bu-
ruşturuyorsun. Öfkeden yumruklanıu sı-
kıyorsun. Sana aeı veren bu şey,senin ken-
di eserindir." Yakup Kadri bugün yazsay-
dı aynı şeyleri söyleyeceğinden eminim.
Fark. belki sadece büyüklüklerde olurdu.
Aydınlar için belki daha da ağır özeleşti-
ride bulunurdu.
Bu gelişmeler ışığında yapılacak şey.
gençlerimizin ve halkımızın çağın gerek-
lerine göre aydınlatılması. eğitilmesi ve
bilimin ışığmda onlara yol göstenlmesi-
dir. Bilimsel düşünceden başka yol gös-
tericiye rağbet edilmemesı. giderek çağ-
daş olmaktan uzaklaşan egitımimizin tek-
rar çağdaşlaştınlması. kısaca. bir türlü be-
ceremediğimiz milletolmagerçeğininge-
reklerinin yerine getirilebılmesi için ay-
dınlanmıza çok önemli sorumluluklar
düşmektedir. Hepimiz bu sorumluluğun
bılincinde olursak Cumhuriyeti. içine
düştüğü kargaşadan ve halkı ümitsizlik-
ten kurtarabiliriz. Çuvaldızı birazdaken-
dimize batırmayı denemeliyiz.
ARADABIR
Prof. Dr. NEDA Al«Vt4NER _ OSMAP, NLRt MERCA.N
40lı Yılların
0 Anıt Öğretmenleri
Mandela'nm Ülkesinde Göçler, Göçler...
•••
Yeni yıla girerken okuduğum en sevindirici yazı, Dr.
Mustafa Şerif Onaran'ın 31 Aralık 1996 günü Cum-
huriyet'te yayımlanan yazısı oldu.
Sevgili edebiyat hocam Nahit Hanım'ın yaşantı-
sıyla ilgili olarak duyurduklannın, biz öğrencileri üze-
rndeki etkisini tanımlamak kolay değildir.
Çünkü, yanm yüzyılı geçen bir zamanaşımına kar-
şın, öğrencilerinin duygu ve düşünceleri üzerinde öy-
lesine kültürel bir birikim bırakmıştır ki, onun öğret-
menlik degeri giderek daha iyi anlaşılmıştır. üse onun-
cu sınıfta Divan Edebiyatf nın doyulmaz inceliklerini ta-
nıtan odur. On birinci sınıfta ise, yakın çağ edebiyat
tarihiyle birlikte evrensel kültürü pekiştiren neler öğ-
retmemiştirki...Anımsadıklanmdanbirörnekverecek
olursam, mitolojideki tann ve tannçaları Grek ve Latin
adlanyla birlikte, temsil ettikleri fıkir, temsil ettikleri güç
ve vurguladıkları timsali (figure) geniş bir tablo halin-
de yazdırmış ve de bunlan
ezbertememizi istemişti.
Gerek yurtiçinde gerekse
\urtdışında yaptığım gezi-
isrde müzeleri gezerken ve
arkeolojik kalıntılan izlerken.
onlan yakından tanıyıp an-
lamatadını veren bu bilgi bi-
nkimidir. Eskil (antik) döne-
•nin tarihsel ve fılozofik de-
jerleri bilinmeden ne Islam
çlsefesini iyi tanımak ne de
^önesans'la Batı uygarlığı-
iın yapısını, gelenek ve sa-
iatını özümsemek olanaklı-
jır. Yüzümüzü Batı'ya çe-
/ırmede gerekli olan bilgi
leminini dikkatlice hazırla-
/an ve bunu sevecen bir bi-
;em (üslup) ile öğrencileri-
1e aktaran Nahit Hanım'dır.
3erslerinin birinde, roman
jzerinde dururken, psikolo-
ik ve felsefi roman türüne
jrnek olarak Anatole Fran-
oe'ın Ta/s'ini göstermişti. O
nafta alıp okuduğum bu ro-
-nan hakkmda, kendisine
/önelttiğim soruları yanıtsız
arakmayarak, bir teneffüs
zamanını bana harcamış ol-
masını nasıl unutabilirim.
1953 Şubatı'nda Paris'te
bulunduğum sırada. bizde
henüz repertuvara girme-
niş olan Tais operasını, o
çörkemli binada seyrerti-
îimde. konuya egemen
darak, oynayan sanatçıla-
m davranışlanndaki aynntı-
ları görebilme zevkine eriş-
miş isem. bunu sevgili ho-
cama borçluyum diyebili-
rm.
40'lıyıllannAnkaraKızLJ-
sesi'nin unutulmaz değerli
öğretmenleri arasında kim-
ler yoktu ki... Fransızca ho-
cam Nüzhet Berkin, sos-
\oloji ve mantık dersine gi-
ten Tezer Taşkıran, felsefe
hocam Adalet Aytuna
pdyak), cebir ve geomet-
riyi sevdiren Hilmiye De-
ner, kimya hocam Sabiha
Emil, tarih hocam Sıdıka
Saltık, beden eğitimi ho-
cam Mediha Onat gibi...
Her biri çağdaş eğitim ve
oğretim alanının birer anıtıy-
dılar.
Öğrencileri arasında Na-
hit Hanım'ın iz bırakan silu-
eti bambaşkadır: Gösteriş-
:en uzak, doğal bir görü-
lüm; yuvarlak yakalı bir
Dluz-etek üstüne giyilmiş,
jüğmeleri daima açık, si-
/ah, cepli bir önlük... Ve
Dmzunuza inen düz kumral
saçlarınızla sizi, Priam'ın
3ğlu Paris'in sevgilisi ve de
vienelas'ın eşi olan güzel
Helsne'e benzetirdim... Ver-
jiğmiz eskimeyen bilgiierle
andığım siz sevgili Nahit
4anım, daha nice yıllara,
sağlık ve mutluluklarla...
J
-an Smuts Havaalanı'na indiğiniz vakit
sizi ne Mandela'nın fotofirafîan ile du-
\arlara kazılmış söylevleri bekliyordur
ne de eski Devlet Başkanı Frederik de
Klark'ı karalayan sözler. Tam aksine. si-
yah \e beyaz. yeşil ve ma\i ile sarı ve
kahverengi gibi dünyanın bütün renklerinin be-
raberdansettiğıbirülkeye adımınızı atacaksımz.
JBG (Afrikalılarbunu Johannesburg için kul-
lanıyorlar) sizi gündüz güneşiyle \c aksam sağa-
nak yaSmurlan ile bekliyordur; güzellikleriyle
de çirkinliklenyle de... Irkçı rejimi gerçekten kut-
lanıak (!) gerek. İnsanın cenncttc olabileceğini bi-
le düşleyemeyeceği kadar lüks villalar \e şatolar
ile yine insanın cehennemi tercih edeceği teneke
saatkonduları bir arada yükseltmeyi başardığı
için. Evet. belki de bir saatın dakıkalan içmde ku-
rulabilcn teneke evler...
So\vetolu rehberim Jabu Cindi anık beyazlar-
la siy ahlann dost olduğunu söylerken. So\vetolu
gençlerin yansından çoğunun geçimini JBG'de
hırsızJıkyaparak sağladığını da inkâretnıiyordu.
Soweto. bir başkaldın şehri. daha doğrusu
JBG"nin en büyük uydu kenti. Yasadışı olarak or-
taya çıkmış; tıpkı Istanbul'daki Sultanbeyli gibi.
Şimdi nüfusu milyona yakın. Nelson Mandela
burada doğmuş. büyümüş ve ünlü 1976 yılı öğ-
renci ayaklanması burada başlamış. 1994 yılın-
da ırkçı rejimin yıkılmasını buranın insanlan sağ-
lamış. Belki Güney Afrıka tarihinde burasi kut-
salbölge olarak kalacaktır Şimdiden bile JBG'de
ilk ziyaret edilen yerburası.
Günlük basm satılık \e göç ilanları ile dolu.
Irkçı rejimin yıkılmasından memnun olmayanlar
ülkcyi hızla terk ediyorlar. Umutsuzluğa kapılan
bu kesim varını yoğunu satıp başka ülkelere göç
ediyor. A\ustralya. Yeni Zelanda ve Kanada'nın
re\açta olduğu bu göçlerde İngiltere ve ABD de
gidilen başka yerier arasında. Saltbuyıl 2500 ai-
le Avustralya'ya göçmüş. Göç düzenlemeciliği
yeni bir iş alanı yaratmış. Göç firmaları bu ko-
nuda birbirinden üstün hizmetler sunuyorlar ilan-
larda. Evet. bir ilanda Avustralya'ya göçün 4 ki:
şilik bir aile için 68.000 Rand'a malolacağı v e bu-
B U G Ü N
SAAT: 20.25
Milas Ovası'nda
yükselen Sodra Dağı,
aynı anda hem geçmişi,
hem bugünü görür...
Milas yöresınden ö
tarih, kültür, yaşam
renkleri...
Yapım-Yönetim
Rifat SVNA Suat ALTINOL
nun en ucuz göç olduğu belirtilmekte. Göç olgu-
su emlak fiyatlannı. çiftlik fiyatlannı düşürmüş.
Gazeteler satılık ışyeri. villa. arazi ve otel gibi
ılanlar ile dolu. Hatta. satılık "devekuşu çiftliği".
satılık "havaalanr ilanlan da görülebiliyor. Evet.
106.5 dönüm arazide kurulu Hendrik Van Eck
özel hav aalanı da bunlardan biri. Belki sahibi ye-
ni bir havaalanı açacaktır göç edeceği yeni ülke-
sinde.
4.5\ 1.5 km'lik Robben adasında, 27 yıllık tu-
tukluluk süresinin 18'ini geçiren Nelson Mande-
la 11 Şubat 1990 tarihinde beraber özgürl üğeka-
vuştuğu tutukluluk arkadaşı Ahmet Khandar'ı
adanın geleceği için görevlendirmiş. Robben ada-
sı şimdi geleceğini bekliyor. Yüzyılı aşkın süre-
dir sürgün ve siyasal turukevi olan ada. Aralık
1996'da tamamen boşaltıldı. Evet. gardiyanlan ile
tutuklulan ile... Sadece penguenlerve tutukluluk
sırasında ölenlerin mezarlan bekliyor adayı şim-
di.
2 metrekarelik hücresinde bağımsızlık savaşı
veren Mandela ve arkadaşlan arasında sorunlar
var şimdi adanın geleceği için. Kimi adanın bir
, cenneti olajak kalmasını istemekte. kimi
ise ırkçılıkla mücadele tari-
hi müzesi olmasını... Uzun
yıllannı adada geçiren çok
tutuklu. adanın geleceği için
kendilerine niçin danışılma-
dığını sormakta ve "Bizim
içimizde çok mühendis. mi-
mar. ekonomist var. Çok
master ve doktorasını yapan
\ar; biz daha iyi karar vere-
biliriz ada için" diyorlar.
Karşıt görüşte olanlar ise.
Robben adasında tutuklu ka-
lanlann sadece bu ülkede
ırkçılığa karşı mücadele sı-
rasında yakalananlar oldu-
ğunu söylemekte ve yaka-
Fanmayıp mücadele eden
binlerce siyah ve beyazın da
adanın geleceğini tayin et-
mekte hakkı olduğunu be-
lirtmekte.
Mandela, her ne kadar te-
neke evler içinde doğduy sa
da şimdi lüks villa. sato sa-
hibi olma şampiyonu. Cape
Town'da 1. Sovveto'da 2. Jo-
hannesburg'da 1 ve Blo-
efonnteın'de 1 olmak üzere
bilinen villa ve lüks evleri-
nin sayısı en az 5. Nelson
Mandela ile eşi arasındaki
aynlık yeni bir aşk olayı gi-
bi gözükse de. temelinde si-
yasal görüş aynlıklan yatı-
yor. Hatta halk arasında bile
bu aynlıklar gün geçtikçe
ortaya çıkmaktadır. Bunlara
en son, Milliyetçi Çin ile
diplomatik ilişkiler kesilip
K.ıta Çini ile bağlantı kurul-
ması eklenebilir. ABD bu iş-
ten her ne kadar memnun
değilse de. *bu iş Güney .\f-
rika Cumhuriyeti'nin kendi
işidir* diyebilmekte.
N. Mandela. 1990 yılın-
dan beri özgür olduğu bu ül-
kede. ıki yılı aşkın süredir
ülkeyi yönetirken çeşitli çal-
kantılara da göğüs germek-
tedir.
İngilizce. Afrikanca. Zu-
luca. Kozaca ve başka yedi
resmi dille birlikte 11 resmi
dilin. aynca onlarca da daha
başka dilin konuşulduğu bu
ülkede. ülkeyi yönetmek ko-
lay değil. tşsizlik çok yerde
yüzde 35'e varmış, 1S=3.53
Rand paritesi iki yıl içinde
1S=4.75 Rand'a erişince
halkta hoşnutsuzluk belirti-
leri görülmeye başlamıştır.
Sharpeville kentinde yeni
anayasanın geçen hafta im-
zalanması ile Güney Afrika
Cumhuriyeti yeni bir adım
daha attı. Bu adımı destekle-
yici başka bir gelışme ise ge-
nel af için parlamentoda gö-
rüşmelerin başlaması.
Şimdi Güney Afrika
Cumhuriyeti"nde özgürlük
ve ekmeğin tost yapılma za-
manı. Rahip DesmondTutu.
bu tostu en iyi yapacak in-
>anlardan biri olarak görü-
lüyor.
PENCERE
Esintiler...
Padişah attan düşmüş, boyun kemikleri birbirine
geçmiş, kafası fıl gibi gövdesine gömülmüş, başını
sağa sola çeviremez, ancak gövdesiyle birlikte bir
o yana, bir bu yana dönermiş.
Hekimler çaresiz kalmışlar; ama, deniz ötesinden
biri gelmiş, padişahı iyileştirmiş.
iyileştikten sonra padişah hekimin suratına bak-
mamış, ne zaman görse, başını öte yana çevirmiş.
Hekim üzülmüş, saraydan ayrılırken demiş ki:
- Eğer bu vefasız sultanı iyileştirmesem, yüzünü
benden çeviremezdi.
•
Iyiliket, denizeat!..
Diyarbakırlı bir zengin, ramazanda azık dağıtmak
istemiş, Bağlar Mahallesi'nde başiayan erzak da-
ğıtımında yüzlerce yoksul birbirine girmiş...
Belki televizyonda izlemişsinizdir; birbirini dirsek-
leyen, iten, kakan, ezilen. çiğnenen, ayaklar altında
kalan, çoluk çocuk, ihtiyar, genç, kadın ve erkeğin
hali yürekler acısıydı, bir ekmek için insanlar birbi-
rini yiyordu.
21'inciyüzyıla3kaldı..
Utanılacak durumdayız.
•
Şirazlı Şeyh Sadi anlatıyor:
Padişahın sarayında bir çavuş varmış, evine ek-
mek getirmekte zahmet çekermiş.
Bir gün karısı demiş ki;
- Mübarekadam, haydi kalk. padişahın mutfağı-
na git, çocuklara yiyecek getir.
Çavuş:
- Hanım bugün sarayda mutfak soğuktur, yemek
pişmez...
- Neden?..
- Padişah oruçludur.
Kadın başını önüne eğmiş, yoksulluktan gönlü
yaralıyken içinden konuşmuş:
- Demek ki padişahın iftan, çocuklarıma bayram
olacak...
Sadi diyor ki:
"Oruç tutmayıp da iyilik yapan, paraya diışkün-
leşip on iki ay oruç tutandan daha iyidir. Ancak bir
fakire kuşluk yemeği veren kişi oruç tutabilir. Yiye-
ceğini kendinden kısıp kendi yiyenden ne hayırge-
//>.'.. Halvete çekilen cahılin düşleri, küfürite dini bir-
birine karıştmr. Su da parlaktır, ayna da; ama ikisi-
nin parlakhğı ayndır."
•
Devlet zenginden vergi alamayıp yüksek faizle
borç alıyor, zengin tefecilikle besleniyor. yoksul aç-
lıktan ne yapacağını şaşırıyor: böyle bir ülkede din
yerine dinciliğin ağır basmasına şaşılır mıL
Na hallere düştük?..
Birisi yolda yürüyen bilgenin ensesine tokat atmış,
bilge dönüp bakmış, tokadı atan adam utanmış:
- Seni, demiş, kâfir sanmıştım.
Bilge gömleğini çıkarıp kendisine tokat atan ada-
ma bağışlayınca herif:
- Bana armağan değil. af gerekir...
Bilge:
- Sana ne kadar teşekkür etsem azdır, çünkü se-
nin zannettiğin kişi çıkmadım...
•
Şeyh Sadi diyor ki: : . •
"Aynaya karşı iç çekip ah edersen, ayna buğu-
lanır, iyi göstermez olur. Her gece başkasınm sof-
rasmda mum olana pervane olma!.. Yerden güller
bitmesine şaşma... Düşün ki bu toprağa nice gül
endamlılargömülmüştür. Bahçıvan 'ah, buyıl hur-
ma meyve tutacak mı' diye titrer; kafasız, buğday
ekmeden harman yığmak kuruntusunu taşır."
Öyleyse buğday ek!..
Arpaekersen darı çıkmaz, dinci ekersen cinci çı-
kar, softa ekersen yobaz çıkar, çıkarların çıkmazın-
da debeienirken her sakallıyı şeyh, her sarıklıyı ho-
ca sanıp imam nikâhıyla besmelesiz yatağa girer-
sen, yalnız ayakların değil, zamirin de yorgandan dı-
şan çıkar...
ASLAN ACAR ve KAPLAN UĞUR'un
anası
NURTEN
KALYONCUOĞLU
(nomi momi)
artık aramızda değil.
18.1.1997
İLAN
T.C.
ORDU 2. ASLİYE HUKUK
IVt\HKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1995 496
Davacı.K.H.tarafındanOrduNüfusMüdürlüğü'nün
3.10.1996 tarihli yazısında. 1976 d.lu Büle'nt Al-
tunok'un 1974 d.lu Bulancak ilçesi Ehnah Mahaliesi
nüfusuna kayıtlı Emine Eren ile 15.9.1995 tarihinde
evlilik akdinin yapıldığını. ancak daha önce 8.12.1992
tarihinde adı geçen kadının ikinci evliliğini yaptığı, ilk
evliliğin boşanma ile son bulmadığı bildirilerek ikinci
kez yapılan 15.09.1995 tarihli evlenme akdinin iptali
istemi ile davalılar Bülent Altunok ve Emine Eren
hakkmda açılan davanamenin yapılan yargılamasında.
Davalılar ordu Merkez Bayramlı köyünde oturduk-
lan belirtilen ancak bu adreslerinde bulunmayan Bülent
Altunok ile Emine Eren'e duruşma günü ile davaname
özetinin ilen yolu ile bildırilmesine karar verildiğin-
den, adı geçenin davalıların Ordu Asliye 2. Hukuk
Mahkemesi'nde 22.1.1997 tarihinde yapılacak olan
duruşmalarına katılmadıklannda kendilerini vekille
temsil ettirmedıklen ya da savunma yapmadıklarında.
duruşmanm yokluklarmda yapılacağı gibi karar da ver-
ileceği duyurulur.
Basın: 118763
K
(Kadın Sağlığı ve Aile
Planlaması) Hizmet Sistemi
Bilgi Hattı:
212-257 06 46
Romanlarınız ye ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04