25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
C30 EVLÜL 1*96 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hükünetin ilk üç aylık icraatında sadece yağma, rant ve pazarlama söylemi var: EEFAHYOL 'yağma ortakhğı'ş Devletın sırtına yük dma gerekçesi çoktanunutıldu. R.EFAHYOI. artık devlete kazar.ç kayrağı olan en kârlı kamu i.letmelerini bile satış lisesine alarak kısavadeli "iktidarparası" peşinde... Doğayı ve toplum sağhğını koruyan mahkeme kararına rağmen termik santrallara "devam" kararı alan hükümet hukuku çiğnerken ilk kez bir Çevre Bakanı da aynı santrallara "militanca" sahip çıktı... TurİZITI: 1984-1992 dönemindeki ünlü •'turizm merkezleri" yağmasından kurtulabilen ormanhk kıyılar ve doğal alanlar da şimdi hükiimetin satış paketlerinde pazarlama Iıstelerine girmiş durumda... Pianlama: TBMMde coşkuyla onaylanan 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı bir kenara itildi. Ayrıca, Istanbul Belediyesi'nce üretilen yeni nâzım plan bile reddedilerek. 3. Boğaziçi Köprüsü para kaynağı yapılıyor... KÜItÜr. Uygarlıklann beşiği olan türkiye. SİT alanlarından "'arkeolojik eserlerin taşınarak" imara hazırlanmasını isteyen bir Kiiltür Bakanlığı'nın elinde. Son 3 ayın en büyük memur kıyımı da yine bu bakanlıkta yaşanıyor... Kentleşme: Kaçak kentleşme ve yağma. hükiimetin en gözde para kaynağı. Henüz bir yasa taslağı bile olmadan ve "TBMM tatildeyken" imar affına söz veren Erbakan ve Çiller. yasadışı yapılaşmayı körüklüyor... A. Latif Şener OKTAY EKNCİ ilk üç aylık "icraat" dö- neminı aeride bırakan RE- FAHYOL hükimeti, yakın- dan 73. kurulu^. yıldönümü- nii kutlayacagmız Cumhu- riyet'ir. belki d* en "yağma- ya düşkün" hüaimeti olarak tarihe geçiyor Eğer bu ilk aylarda alınar kararlar ve açıklar.an "pdvetler" ger- çekten yaşamı da geçerse, REFAHYOL y;gmacılığıyla nam salmakla kalmayacak: ülkenin geleceîi için v aşam- sal önem taşıym toplumsal \e ulıısal değcrlerimizi de "tarihe gömefek."Üstelik. talanla gelen tairibat v e yok oluştan ötürü. "bir daha ge- ri kazanılama\acak" şeklı- de... Bugün orta yişı geçen he- men lıerkes. R-* liden Nec- mettin Erbakan"ın 19~0'li yıllardaki "ağırsanayi ham- İelerini" çok yi anımsar. "Milliyetçi Cephe" ı MC) or- taklıkları içinde dönemin Başbakanı Süleyman Demi- rerin en hızlı yirdımcıların- dan olan Erbakan. hemen her hatta ülkenin bir köşe- sindeartıgı "fabrika temelle- riyle" öbür ortağı Alparslan Türkeş'i bile kıskandırırdı. Gerçi. halk arasında "Erba- kan temelleri" de denilen bu briket yığmlarımn aslında "göstermelik" olduğu he- men anlaşılıyordu: ama. yi- ne de Erbakan'ın "milli sanayiye" bağlı söylemleri o yıllarda hep öne çıkıyor- du... Şimdi. neredeyse bir çeyrek yiizyıl sonra. aynı Erbakan'ın bu kez "Başba- kan" olarak sorunıluluk üstlendiği RE- FAHYOL hükümetıne baktığımızda ilk R E F A H Y O L b a k a n l a r ı n ı n i l k 3 a y l ı k i c r a a t k a r n e l e r i Bakanlar Kurulu mu, 'rant komisyonu' mu? REFAHYOL'un. 3 aylık hükümet döneminde. çeşitli bakanlıkların kent. çevre ve kamu malı yağmasma vönelik öne çıkan çaba ve girişimleri özetle şöyle: Maliye Bakanı Abdüllatif Şener (RP): REFAHYOL'un kaynak paketlerindeki Emekli Sandığı'na ait Hilton. Efes Oteli gibi çok kârlı tesislerin satışına oııay vererek, en iyi para kazanan kamu işletmelerini bile elden çıkaran ilk "maliyeci" ohna unvanını altyor... Milli Eğjtim Bakanı Mehmet Sağlam /DYP/ îstanbul'un gözde yerlerindeki "Emlak değeri vüksek tarihi okul binalannı" satmaya yönelik Çiller hükümeıince başlatilan işlemleri REFAHYOL'da sonuçlandırmaya çalışıyor. Bayındırlık Bakanı Cevat Ayhan /RP): Kaynak arayışında "3. Boğaziçi Köprüsü**ne bile bel baglayan Erbakan'a. İstanbul Belediyesi'nin buna karşı çıkan Nâzım Planı'nı hatırlatmıvor. Avnca, Gelibolu'vu yagmaya açan planları da 16 Temmuz 1996'da onayladiğı ortaya çıktı... Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu (DYP): Özelleştirmede "en biiyük satışı" gerçekleştırmeye kararlı görünen Ulastırma Bakanı. eep telefonu sektörünün can daman olan GSVI lisanslarını Turkcell'e devretmek üzere iki aydır yoğun çahşmalar içerisinde... Sanav i ve Ticaret Bakanı Yalını Erez (DYP): Çevre ve toplum sağlığını lehdit eden termik santralların önlem alınıncava dek durdurulmasını öngören yargı kararını sav unanlara. "akılsız çevreciler" diyerek. bilimi ve kamu yararını gözeten hukuk anlayışına "hakaret" eden bir 'cumhuriyet bakanı'olarak tarihe geçiyor... Kiiltür Bakanı İsniail Kahraman (RP): Kendisine bağlt koruma kurullarını "konımak" yerine SlT'leri imara açmak isteyen kimi belediye başkanlarına yakınlık duyan tsmail Kahraman. ülkenin kiiltür değerlerini gözeten Mehmet Sağlam kadrolan da Ömer Barutçu "surgune göndererek "rant kültürüne" hizmet ediyor. Çevrc Bakanı Ziyaettin Tokar (RP): Termik >antrallara ve özellıkle Gökova Santralı'na "militanca" sahip çıkan ilk Çe\re Bakanı olarak eşı bulunmaz bir "kamusal kişilik" sergilişor. Îstanbul'un Adalar'ını \e Terkos yöresini kendi imar yetkisine bağlayarak SİT ve su havzası kurallarının dı^ına çıkarma hazırlıgı ise son as.amasında... Orman Bakanı Halit Dağlı (DYP): Ornıan alanlannın satışı \e tahsisiyle ilgili tüm önerilere ona\ \eriyor. Böylece. bakanlığın kuruluş kanunundakı ormanları koruma görevini yerine getirmek isteyen ormancıların sesini değil. rant ve yağma pe^inde ko^anlann isteklerini dinliyor. Enerji Bakanı Recai Kutan (RP): Eğer Daniştay İdare Mahkemesi'nin Muğla'daki termik santrallarla ilgili dıırdurma karannı onayiarsa "bölgeve enerji vermeyeceklerini" açıklayan Recai Kutan. hukuka karşı "iktidar tehdidini" kullanarak toplumun çagdas yaşam hakkını pazarlık konusu yapıyor... İçişleri Bakanı Mehmet Ağar (DYP/: Bakanlığını sadece "polislik" olarak zanneden Mehmet Ağar. bütün yapıları orman \e su ha\zasında kaçak olarak inşa eden Beykoz-Çav uşbaşı yağmacılarına "belediye kurnıa yetkisi" \ermeye devam ediyor. Oysa bu tür yapılar. İSKİ tarafından "polis nezaretinde" yıkılıyor... Adalet Bakanı Şevket Ka/an /RP): Kamuoyu Şevket Kazan'ı sadece Sıvas sanıklarmın avukatı kimligine koşut tutumlarıyla izliyor; ama. Adalet Bakanı'nın özellikle "yarğı bağımsızlığını zedele>en" siyasal müdahaleleri. REFAHYOL'un kent ve çevre > ağmasını önîemeye yönelik idari davaların geleceğini de yakından etkilivor...Mehmet Aöar üç ay içinde sanayileşmenin "s"si duvul- muyor. Buna kar>>ın öne çıkan hemen tüm politikalar ise "yağmaya. ranta ve pazarlamaja*" davanıvor... Denebilirki MC dönemlerinde briket üıbrika temellerine olan düşkünlüğün yerini şimdi sanki Hazine arazilennde v ükselen kaçak briket insaatlara "bağlı- lık"almış. Henüz yağmanın giremediğı orman alanları. kıyılar, SİT alanları ve hatta arkeolojik ören yerleri de "turizm merkezi". "Araplara arazi satışı" vb yöntemlerle hükümete para bulmak adı- na pazarlanmak isteniyor. . Lstelik bu istek. sadece Basbakan ve Ba^bakan \ardımcısı düzeyinde değil. REFAHYOL hükümetini olusturan ba- kanların hemen tümündeki "icraat söy- lemine" ve bakanlıktaki yoğun çalışma- lara da egemen olmuş durumda. Yine 73 vıllık Türkive Cumhuriveti, K a d ı n i a r m e ş i t l i k ö z l e m i Medeıri Kaıııuı kad ını ezıyor SERPİL Gl NDÜZ Yıllardan beri Türkiye'de Medeni Kanun'un birçok hükmiinün kadın haklarına ve eşitliğe aykırı olduğu söylenir. Bu maddeler gündeme gel- dikce kadınlar. kadın örgütleri ve hu- kukçular rahatsızlıklarını dile getirir. Kadının evde neredeyse ikinci sı- nıfbir insan ûlduğunu belırten bu ya- sa maddeleri onur kırıcıdır. Anne ikin- ci sınıf bir vurttaş olarak çocuğunu yetiştırir v e büv ütür. Yıllardan beri de- ğişmedeıı dururbu maddeler. Ta ki bı- risi bu olumsuzdıırumun yargı yoluy- la düzeltilmesini isteyene kadar. Ana- \asa Mahkemesı 2^ Kasım 1990 tari- hinde kadının çaiışmasını erkeğin iz- nine baglayan maddev i bu yolla iptal etti. Yoksa Tansu Çiller bile çalışmak için Özer Çiller'in ıznini almak zo- runda kalacaktı. Anayasa Mahkeme- si bu maddeyi iptal ederken. bir dizi kuralın da artık geçerliliğını yitirdiği- ni belirtti. Ancak aradan 6 yıl geçti. Erkek çoğunluklu Mecli> hiçbır duyarlı- lık göstermediği için. kadının erkeğe oranla daha ejitsiz olduğu bir çok yasa maddesı Me- deni Kanun'da hâiâ yer alıyor. Geçen hafta Anaya- sa Mahkemesi. erke- 2ın zinasıyla ilgili bir TCK maddesini daha iptal etti. Karar Resmi Gazete'de yayımlan- dıktan 1 yıl sonra yii- rürlüğe konacak. T- C\"nin 440. maddesi kadının hapse girmesi için "zina" eylemini birkez gerçekleştirme- s'ini yeterli bulurken 6 aVdan 3 vıla kadar ha- 1 ıllardan beri değişmeden durur bu maddeler. Ta birisi bu olumsuz durumun yargı yoluyla düzeltilmesini isteyene kadar. Anavasa Mahkemesi 29 Kasım]990'da kadının çalışmasını erkeğin iznine baglayan nıadde>'i iptal etti. Yoksa Tansu Çiller bile çalışmak için eşinin iznini almak zorunda kaiacaktı. Mahkemesi'ne göre. kadın çalışmak için kocasından izin almak zorunda değilken. Medeni Kanun'agöreçarşı ve pazarda alışveriş etmek için koca- sının iznini almak durumunda. Maddel53: Karı. kocasının aile is- mini taşır. Kadın müşterek saadeti te- min hususunda gücü yettiği kadar ko- casının mua\m \e miişaviridir. E\e kadın bakar. Madde 21: tkametgâhı koca seçer. Madde 98: Evlenme Dairesi dahı trkeğin ikametgâhınm bulunduğu yer olmahdır. Yasada yer alan en yüz kızartıcı 302. madde ise şöyle: Ananın gebe kaldı- ğı zaman iftetsızlikle meluf olduğu sabit olursa babalık davası reddolu- nur... Avukat Ergin Cinmen'e göre artık hukukçulara bir iş düşüyor. Cinmen. meslektaşlanna ve kadın örgütlerine çağrıda bulunuyor: "Gelin bir kam- panya açalım. Bu >asa maddelerinin iptali için davalar üretelim. Çünkü >a- sama organının bu maddeleri değiştireceği kT pıs cezası ongoruvor- du. Erkeğin zina halini düzenleyen ye- ni yasada ise evli erkeğin hapse atıla- bilmesi için. kadına bir ev tutması ve önunia uzun süre birlikte yaşıyor ol- ması aerekiyor. Ancak yeniden dü- zenlenen bu yasa maddesinin erkek çoğunluklu TBMM'den geçmesi ol- dukça zor. Medeni Kanun'da kadını oldukça aşağılayan diğer maddeler ise şöyle sıralanıyor: Madde 155: Kadın evin daimi ihti- yaçları için temsil hakkına sahiptir. Madde 156: Koca bu selahiyeti ken- disinden kaldırabılir. Koca sarahaten veya zımmen iziıı vermedikçe ka- rt(yasadaki deyim karı şeklınde)ka- nunen haiz olduğu temsil yetkisini te- tjav üz edemez. I Yani bu yasaya göre koca bir gün tu- Î ıp karısına senin çarşıya pazara gi- ip. pirinç. ekmek. domates almanı vasaklıvorum divebilir. Anavasa Cinmen. Anavasa Mahkemesi'nin. kadı- nın çalışmasını erkeğin iznine baglayan yasa maddesini iptal eder- ken MK'nin de 98. 153. 155. 156 ve 302. maddelerini de Anaya- sa'ya aykırı bulduğuna dikkat çekerek "Ana- yasa mahkemesi resen olaylara davaiara ba- kamıyor ve iptal edemi- yor. Yani Anayasa Mahkemesi'nin öniine bunlann gelmesi için ya bu maddeleri Meclis'in kaldırnıası ya da Ana- yasa Mahkemesi önü- ne götürmesi lazını. \ e- ya bir mahkemede bu maddelere iliş- kin dava \ürütülürken taratlardan bir tanesinin davacı ya da davalının bu- nun anayasaya av kırı olduğunu iddia etmesi. hâkimin de bunu ciddi görme- si gerek" diyor. Çinmen'in açıklamalanna göre. hu- kukçuların ya da kadınların böylesi davalar üretip ve türetip. mahkeme- den Anayasa Mahkemesi'ne gönde- rilmesi karannı alabilmesi mümkün vegerekli. Çünkü yıllardan beri bu maddele- rin anlatnsızlığı konuşulur. Kadını aşağılayıcı bu hükümlerin yıllar önce Medeni Kanun'a alındığını belirten Cinmen. İsviçre Medeni Kanunu'nun bunları tamamen ortadan kaldırdığını ancak bizde yasama organının doğru dürüst çalışmaması nedeniyle bir za- manlarkabul göreceği bile ihtimal ve- nlmeyen bu hükümlerin kanunda kal- dığını anlartı. maı aroıı DünkoşulanBerfinMaratonu'nutoüvükbir ^ ü p r i z g e r ç e k l e ş t i r e n i s p a n y o ) A b e l - A n t o n kazandı. 2 saat 9 dakika 15 saııive koşan İspanyol atlet. 2 saat 9 dakika 36 saniye ko- şan Tanzanyalı Francis Naali \e 2 saat 9 dakika 52 saniye koşan Kenyalı Sammv Le- lei'nin önünde yanşı tamamlarken, 5 \ ıldır koşulan Berlin Maratonu'nu kazanan ilk A\ rupalı atlet oldu. Aynı maratonun bavanlar klasmanında dereceye giren atletler ve dereceJeri ise şöyle: İ. Collen de Reuck (G. Afrika) 2.26.35. 2. Renata Kokonska (Polonya) 2.27.4İ,3. Marieen Renders (Belçika) 2.27.41. (Fotoğraf: REUTERS) Ek yerleştirme kontenjanı başvuruları bugün başlıyor 430 biıı öğrenciye üniversite umudu A.\K.\RA (Cumhuriyet Büro- su)-Öğrenci Seçrne ve Yerleştir- me Merkezi"nin (ÖSYM) 1996- 1997öğretim vılı için iiniversite- lere yapacağı ek yerleştirme kon- tenjanı için baş\ urular bugün baş- lıyor. Kontenjan. 432 bin 895 ola- rak belirlendi. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Eres Söylemez, yaptığı yazılı açıkla- ınada, bu öğretım yılında 15 bın 777"si özel üniversiteler. 3 bin 416'sı devlet üniversiteleri olmak üzere 19 bin 193"ü 4 yıllık lisans bölümleri. 399 bin 47'si açıköğ- retimbölümleri ve 14 bin 655'i 5e 2 yıllık meslek yüksekokullarına olmak üzere toplum 432 bın 895 yenı öğrencınin alınacağını bil- dirdi. Söylemez. ek yerleştirme için bugün başlayacak başv urulann 4 ekim günü sona ereceğirıi belın- ti. Baş\ uru kılav ıızları. ÖSN'M il ve ilçe temsılciliklerinden alına- bilecek. Başv urulann tazla olnıası bek- lenen Ankara. tstanbul ve Iz- mir'de de ek başvuru merkezleri belirlendi. Bu merkezler şöyle: Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Siyasal Bilgıler Fakültesi. Gazi Üniversitesi Mü- hendislik-Mimarlık Fakültesi. Bilkent Cniversitesi. ^abancı Dil- ler Yüksekokulu. Hatettepe Lnı- v ersitesi Tıp Fakültesi merkez bi- nası. Başkent Üniversitesi Bağlı- ca Kampusu. ODTÜ ve ÖSYM kayıt bürosu. istanbul: Yıldız Teknik Cni- versitesi merkez binası: ÎTÜ Aya- zağa Kampusu. Makine Fakülte- si: Marmara Üniversitesi Gözte- pe Kampusu. İktisadi ve İdari Bi- limlerve İlahıyat fakülteleri: Mi- nıar Sinan Ünı\ersitesi Rektör- lük. Fen- Edebıyat ve Edebiyat fakülteleri: İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi ve Denız Bilımlerı ve İşletmeciliği Enstitüsü. İzmir: Dokuz Eylül Üniversite- si Sosval Bilimler Enstitüsü ve Ege Üniversitesi Rektörlüğü. örneğin SİT alanlarına böylesine karşı çıkan bir Kiiltür Bakam'na. orman yağ- masına böylesine onay veren bir Orman Bakam'na. kendi onayladığı nâzım plan- lara bile böyelsine ters düşen bir Ba>ın- dıriık Bakam'na. çevreyi katlettiği yar- gı karanyla da tescillenen termik sant- rallan böylesine savunan bir Çevre Bakam'na. en çok pa- ra kazanan kamu işletmele- rinin bile satışına izin veren Maliye Bakanı'na. daha ön- ce dev letten arazi kiralamış turistik tesislere şimdi de tu- tup bu arazilerin tapusunu vermeye niyetlenen bir Tu- rizm Bakanı'na. devletin ya- salannı çiğneyerek su hav- zasını ve ormanları talan e- den kaçak inşaat sektörüne "belediye kurnıa hakkı" ta- nıyan bir İçişleri Bakanı'na.. belki de ilk kez tanık olmu- yor. Ama. yine böylesi bir "mutabakata" ve sadece rantı düşünüp ülke ve top- lum yararına sırt çeviren böylesi bir"eşgüdümlüdav- ranışa" da aynı bakanhklar- da ilk kez rastlanıyor. Ortaklık anlaşması REFAHYOL hükümeti. aslında sadece iki "sağ" par- tinin değil. aynı anda Türki- ye'de (belki de dünyada) ki- şisel servet birikimi "en ze- gin" olan iki liderin "ortak- lık anlaşmasıvla" kuruldu. Bu iki lidenn inanılmaz dü- zeyierdeki servet birıkimle- ri ise sanayiden. üretimden ya da ticaretten değil. ağır- liK.li olarak "gayrimenkul malvarlıklanndan" ka> nak- lanıyor. Yani Türkiye'nin Başbakanı \e başyardımcı- sı, kendi "refah" düzeyleri- nin güvencesini "tapu zen- ginMklerine" bağlamış du- rumdalar... 'L>e>letten daha zengin' Ülke yönetiminde ise bu kişisel tutumlannın tam ter- sine bir politikayı yeğleyen avnı liderler. siyasal iktıdar- lannı koruyabilmek için "toplumun tapulu mair sa- yılabilecek ulusal zenginlik- İeri elden çıkarmaktan çe- kinmiyorlar. Öyle görünü- yor ki eğer bu ortaklık aynı icraatını uzun süre uygular- sa. "kamu mallan*" hemen hiç kalmayacağından. Erba- kan ve Çiller. malvarlıkları- nı hiç arttırmasalarda "dev- lerten bile daha zengin" ola- caklar... Evet. REFAHYOL hükü- meti. henüz 3. ayında olma- sına karşın cumhuriyet dö- neminin en yağmacı siyasal ortakhğı olarak tarihe geçı- yor. Yağmalanan değerleri- miz ise "geleceğimiz" oldu- ğundan. belki de Türkiye ta- rihe gömülme tehlikesini en yüksek düzeyde yaşıyor. Işte. Türkiye Cumhuriye- ti'nin 54. hükümetini oluş- turan bakanların ilk üç aylık icraatlarından özetler. "Ba- kanlar Kurulu mu; Rnt Komisyonu mu" başlığı al- tında derleyerek. duyarlı ka- muoyuna armağan ediy oruz. AYDINLANMA EMRE KONGAR Bir Adam, Bir Müze, Bir MucizeTürkiye'de iş yapmak zordur. Türkiye'de, artık rasyonelliğini tümüyle yitirmiş görünen bürokraside iş yapmak. daha da zordur. Türkiye'de. kimsenin pek fazla önemsemediği sanat ve kültür alanında ve bürokraside iş yapmak ise bir mucizedir. Kaliteli insan yoktur. Para yoktur. Politikacılar. yani bürokrasinin denetimini ellerin- de tutan bakanlar, işe göre adam değil, adama gö- re iş aradıklarından. yönetim kadrosu da genellik- le yetersizdir. Kırk yılda bir. bir işin başına doğru dürüst biri ge- tirilince de görevde tutulmaz. • • • Onun mucizesini, önce müzesinden uzakta, bir başka mucize müzede, Efes Müzesi'nde öğren- dim. Doğu ve Güneydoğu'daki müze müdürlerine bir seminer düzenlemiştik. inanması zor ama, içlerinde henüz "denizgörme- miş" müdürlerin bile bulunduğu bir gruptu. En iyi eğitimin, kendi meslektaşları tarafından ya- pılabileceğine inandığım için, açış konuşmasından sonra Bodrum Müzesi Müdürü Oğuz Alpözen'i, kürsüye çağırmış ve meslektaşlanna, müzesini an- latmasını istemiştim. Muhteşem bir saydam gösterisiyle desteklenen bir "mucize öykü" anlartı bize. Yıllar önce. müzeye ilk müdür atandığında, tüm çevreyi fotoğraflarla belgelemiş. Yıllar sonra, yine fotoğraflarla, bir "harabe"nin nasıl mükemmel bir müze haline geldiğini somut belgeleriyle gördük o konferansta. Olanaksızlıklar içinde gerçekleşen bir restoras- yon. Çorak bir çevreden yemyeşil bir ortama geçiş. Dünyanın ilk sualtı arkeoloji müzesinin kuruluşu. Dünyada ilk kez gerçekleştırilen bir yöntemle, "efe kemiğe büründürülen" Karya Prensesi. Dünyada ilk kez, bir "Doğu Roma Saf/ğ/"nın ser- gilenmesi. Bir cam batığının inanılmaz zarafeti ve islam cam sanatının kültürel ihtişamı. Hepsi yadsınamayacak bir somutlukta orada Bodrum Müzesi'nde. • • • Benim, müzeler konusunda iki ütopyam vardı. Kafeteryasıyla, kütüphanesiyle, rahatlatıcı vegü- zel ortamıyla gençlerin cıvıl cıvıl yaşadığı bir "5u- luşma mekânı." lnsanların, ve özellikle çocukların. yanlarında hiç kimse olmadan gezebilecekleri ve anlayabilecek- leri. "okunaklıaçıklamapanolarıyla"donatılmış bir "teşhir" ve zaman zaman aynı nitelikteki özel ser- giler. Alpözen ikisini de gerçekleştirdi. Bir özel amphora sergisinin açıklama panolannın sonuncusu, antik çağdaki malların birim fiyatlarıy- la günümüzdeki fiyatları bile karşılaştırmalı (hem de okunaklı ve anlaşılabilir) biçimde izleyicilerin dikka- tine sunuyordu. • • • Mucize öyküyü, bir başka mucize mücfcrün mü- zesinde dinlemiştik. Selahattin Erdemgil, benim müze ütopyamı gerçekleştiren bir başka müdürdü. Işin ilginç yani, Alpözen, ne denli atılgan. deli do- lu bir görünüm taşıyorsa, Erdemgil de o denli, içi- ne kapalı, utangaç izlenim veren bir yönetıciydi. Bu iki yönetici, birbirlerine adeta taban tabana zıt iki ay- rı karaktere sahipti. Onları aynı noktada buluşturan öğe, başarılarıydı. Demek ki "başarı"genetik, yapıdan çok. zihinsel kararlılığa bağh olarak ortaya çıkıyordu. Bu başarılı üretim sürecinde müdürler, sadece insan ve para kaynağı olarak çeşitli olanaksızlıkla- rı alt etmekle kalmamışlar. çeşitli engellemelerle ve soruşturmalarla boğuşmak zorunda da bırakılmış- lardı. Örneğin. müze bahçesinde "tavuskuşu besle- yen" Alpözen. bunedenlebile(takdimameverilme- si gerekirken) soruşturma geçirmişti. Aslında Türkiye'de her alanda (ve tabii müzeci- likte de) pek çok Alpözenler, Erdemgiller var. Ama hepsinin adını burada anma olanağı yok. Alpözen'in, Erdemgil'in ve benzeri yöneticilerin, küçük ayak oyunları ile ufak siyasal hesaplar uğru- na harcanmaları. tarih önünde hepimizi suçlu kılar. Not: Kanal 6 ekranında, Melih Gökçek-Emin Çölaşan tartışmasında, Gökçek. kısa "a" ile telaf- fuz edilmesi gereken pek çok sözcüğü uzun "a" ile söylüyordu. Yalnız iki örnek vereyim: "Galiz" söz- cüğünü "gaaliz" olarak. "de" anlamındaki "dahı" kelimesini de "daahi" olarak kullandı. Politikacıla- rın, dilimize daha özen göstermeleri gerektiğini düşünüyorum. Çalışma Bakanlığı'nda kadrolaşma 'Demokratlar tasfiye ediliyor' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - .Tüm Sosyal-Sen Genel Başkanı Nilgiin Aklar. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Neeati Çelikın. SSK'deki kadrolaşma hareke- tinin. bakanlık \e bırimlerin- deki demokrat-ilerici insania- rın tasfiyesine yönelik oldu- ğunu söyledi. Tüm Sosyal- Sen'e üve 400 kişinin sürgün listesiniıı hazırlandığını ılen süren Aklar. "Sayın Çelik'in amacı SSK'nin sorunlarını çözmek değil. kendi \ andaşla- nna kadro yaratmaktır"dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik ise SSK'nin per- sonel gereksinimının karşılan- ması için yapılan girışımlerin kadrolaşma olarak nıtelendı- rildiğini savianarak bunun "in- safsızlık"1 olduğunu söyledi. Tüm Sosyal-Sen Genel Başkanı Nilgün Aklar. dün düzenlediği basıntoplantısın- da. eöreve gelen bakanların, rahat çalışabilme gerekçesiy- le üst düzey bürokratları ken- di yandaşlanndan oluşturma- sının gelenek durumuna gel- diğini belirterek "Çelik'in kadrolaşma harekeri bu gerek- çenin çok ötesine geçerek bü- tünü ile bakanlık ve bağh bi- rimlerdeki demokrat-ilerici insanların tasfivesine vönelik operas>onun ilk adımıdır" de- di. RP- DYP koalisyonunu. "çalışanlara saldırı hüküme- ti"olarak nitelendiren Aklar. adil düzen söylemiyle yıllar- dır düzene muhalıf görünen RP'nin. iktidar olduktan son- ra sav unduğu şeylerin tam ter- sini yaptığını söyledi. Siyasi atamafar ve sürgünlerin dur- durulmasını. SSK'nin özerk- leştırilmesini isteyen Aklar. şu görüşlerı dile getırdi: "Çelik tarafından kullanıl- mayan 14 bin açık kadro ve SSK hastanelerindeki eleman açığını gidermek amacn la ta- lep edilen 5 bin kişilik kadro- nun kimlcr tarafından doldu- rulacağını bugünden söyle- mek için müneccinı olmaya ge- rek \oktur. Sajın Çelik'in asıl amacı SSK'nin sorunlarını çözmek değil. kendi yandaşla- rına kadro yaratnıaktır." Neeati Çelik ise dün yaptı- ğı yazılı açıklamada. yeni kad- ro alımının SSK'nin personel ihtiyacmın karşılanmasına _vö- nelık olduğunu savunarak "Kurumun personel ihtiyacını karşılama>a j önelik çabalann bir kadrolaşmaolarak nitelen- dirilmesinin insaf ile bağdaşır vanı bulunmamaktadır" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear