25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 EYLÜL 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kazan'dan Yangıtay'ı ziyaret • .ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Adalet Bakanı Şevket Kazan. I997adli y ılına daha az sorunlarla karşı karşiva bulunan bir yargı fcurumu de\ retmek istediklerinı bildirdi. JCazan. dün Yargıtav Başkanı Müfit Ctku'vu makamında ziyaret ederek "bîr süre görüştü. Yasama. yürütme. yargı güçlerinin önemini vurguiavan Kazan. 'yargının sorunlannın -çözümü konusunda işbirliği jçinde çalışacaklannı söyledi. Kazan. 1997 adli yılına daha az sorunlarla karşı karşıva bulunan yargı kıınımu bırakmak istediklerinı belirtti. Müfit Utku da Kazan'ın gdrüşlerine katıldığını belirterek yargı kurumunun sorunlannın çözümünün •'önemıni vurguladı. Parsadan'ın dolandırıcılık davası • İstanbul Haber Servisi - Sinema sanatçısı Perihan Savaş'ın adını kullanarak Cumhurbaşkam Süleyman Demirel ile dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in de aralarında bulunduğu 25 kişivi dolandırdıklan öne ^ürülen Selçuk Parsadan ile "dığer 5 sanığın yargılanmasına de\am edildi. Istanbul 3. Aslıye Ceza Mahkemesı'ndekı duruşmaya. tutuklu sanık Selçuk Par^adan. başka 'suçlardan Ankara'da -tutuklu bulunduğu için -getirılmedı. Tutuklu -sanıklar Nafive Vöney \e -Selçuk Parsadan"ın ta'hliye jstemlenni reddeden jnahkeme heveti. Erdener Güler hakkındakı gıyabi tutuklarna kararını \ ıcahiye çevırdi \e duruşmav ı ileri bır tarihe bıraktı. TGC'den Kazan'a tepki .• İstanbul Haber Servisi - Türkıye Gazeteciler Cemiyetı. basın mensuplarının Adalet Bakanlığf na girisıne kısıtlama getınlmesini "pnotesto erri. TGC'den dün "yapılan yazılı açıklamada, 'gazetecilerin bakanlığa •girişinin Adalet Bakanı Şevket Kazan tarafından özel izne bağlanarak sınırlanmasının. ""halkın gerçeklen öğrennıe hakkına taharnmül edemeyen anlayısın venı birtepkisi" <olduğu belırtildı. TGC üçıklamasında şöyle denildi: "Basın özgürlügünün önündeki bir dizi engel. örneğin 657 sayılı De\let Personel Kanunu'ndan kavnaklanan smırlamanın gazetecilerin "Iıabere ulasinasını engellemesi vetmivormuş gibi. böylesıne keyfi önlemler uygulanması demokratık anlayışla bagdaşmaz. Adalet Bakanı'nı. bir tepki ölarak başlattığmı düşündüğümüz bu uygulama>a bir an önce 6on \ermeye çağınyoruz.'" Bürokrasiye RP'den takip • BALIKESİR(AA)-RP Balıkesir İl Başkanlığı. ildekı resmi dairelerin çalışmalarını vakından izlemek amaci}ia. "'Hizmet Komisyonu" oluşturdu. İl Başkan Vekili Ne\zat Özpelitoğlu yaptığı açıklamada. Hizmet Komisvonu'nun lOayn birimden oluştuğunu •sö> ledi. 39 partilinin görev -yaptığı komisyonun. halkla de\ let daireleri arasında köprü -oluşturacağını ifade eden -Özpelitoğlu. Balıkesir'in sorunlannın çözümü için ıığraşacak komisyonun. ilin sorunlannın Ankara nezdinde de takibini -japacağını biidirdi. TİKB operasyonu • İZMİR(Cumhuri>et Ege Bürosu) - Terörle mücadele şubesince İzmir ve ilçelerinde vasadışı TİKB örgütüne yönelik operasyonda 17 kişi gözaltına alındı. Öperasyonda örgüt üyesi plduklan gerekçesiyle gözaltına alınan \e emnivet sorgulan tamamlanan Gülümser Seyitcemeloğlu, Ali Çamyar. Bilgin Yılmaz. Ayça Taşkava. Umut Şener. Ulaş Binid, Birol Cüce, Alı Âşki. Cemalettin Poyraz. Serpil Güne^. Zülfiye Erdem. Burhan Banm. TJmmü Özcan. Zahide Ak. Nehibe Tiryaki. Kurbani Tektaş ve Cem Özer'in DGM savcılığına aönderilecekleri bildirildi. Refah Partisi'nin 24 eylül Ankara il kongresi iptal edildi. Tellioğlu kırgm aynldı 'Haksızhğa sıısan şeytandır' • Kazandığı il başkanhğını Erbakarnn isteği üzerine bırakmak zorunda kalan Mehmet Tellioğlu, "Milli Görüş'ün 27 yıllık söyleminden taviz verilmesinden kaygılıyız. Haİcsızlığa susanlar dilsiz şeytanlardır" dedi. Vlehmet Tellioğlu- Taban beni seçti Ihraçlar tebliğ ediliyor ANKARA (Cumhurnet Bürosu)-DSP Merkez Dı- sıplın Kurulu'nun (MDK.) Edırne \lıflet\ekili Erdal Kesebir \ e arkadaşları için aldığı ihraç kararları tebliğ edılmeve başlandı. Ke.sebir. "DSP Ece\itlerin mülkü de- gil. Ben de onlann kiracısı değilim. Tahliye karan alır gibi ihraç karan alınması- nı onlara \aktşdramıyorum. >lahkeme>e başvuracağım. Partimedönmekistrtorum" dedı. Ke.sebir'ın ihracıyla DSP'nın mılletvekili sayı- sı 73"e indı. Bülent Ece- vifin başuırusuvla Kese- bir v e 8 delege ar'kada^ının ihracr gündeme gelmıştı. MDK'nın 14 eyîül günü yaptığı toplantıda. Kesebir ije Mehmet Karaduman. Lmit llgen \ e Bülent Varel hakkında ıhraç karan venl- dı \e karar dün tebliğ edil- dı. MDK karannda. söz ko- nusu kışılenn "partinin bü- tünlüğünü bozma\a \e>a sarsnıa\a>önelik çaİışmaLar \e e\lemler \aparak parti- ye bü> iik arar \endiği" be- İirtıld'ı. Kararda. Kesebir \e arka- daşiannın mılletvekılı se- çimlerinın ardından\aygın bır hızip hareketı başîatmak ıstedığı de \ urgulandı. AMC4R.A (Cumhuriyet Bürosu) - RP Genel Merkez vönetıcilerinın baskiMiıın ardmdan Genel Ba^kan \e Başbakan INecmerrin Erbakan'ın isteği üzerine Ankara İl Başkanlığı'nı bırakmak zorunda kalan Mehmet Tellioğlu. "Milli Görüş'ün 27 \ıllık söjlemlerinden ta\iz verilmesr temel ka>gımızdır. Bu ka>gı ömrümüz boyunca dikkatimizde kafacaktır. Haksızlık karşısında susanlar. dilsiz şe>tanlardır" dedi. Ankara il binasının anahtarını genel merkezin atadığı vönetime bırakan Tellıoölu. "Zeki Çelik'in başarılı olup olmayacağı 3 a> sonra ortaya çıkacaktır" dı\erek kırgınlığını dile getırdi. Çelik'in RP Ankara İl Başkanhğf na genel merkez tarafından 3 avlık geçici bir.süreyle atanması üzerine 24 eylülde venilenecek olan Ankara il kongresi de iptal edildi. RP'nin bazı il kongrelerinin ıptalinden sonra parti içinde başlayan gerginlikler sürüyor. Tellioğlıı'nu destekleven teskilat üyeleri. bu durunıdan ralıatsızlıklarını dile getirirken ortada ciddi bir haksızlık olduöunu sövlediler. ÇİZ31EDEN YUKARI MUSA KART Telefonlanmız dinlenivor! Tellioğlu. dün düzenlediğı basın toplantısında. 1 Eylül 1996 tarihinde yapılan il kongresinde tabanın kendisıni seçtığini \urgula\arak "Ankaralının ortak hislerine tercüman olacağına inandığı bir ekibin teşekkülü ile tönetiminde ona\ gördük. Ancak RP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tekdal'ın 6 Eylül 1996 tarihli bir karan ile seçilen yönetim feshedildi. İl binasının \e vönetimin Tekdal'ın ada\ı olan Çeük'e de\ redilmesi istendi" diverek parti genel merkezini eleşttrdi. Başbakan Erbakan'la görüşmelerini anımsatan Tellioğlu, genel başkanının. Çelik'i 3 ay denemeyi dü^ündüğünü belirterek "Daha öncede deklare ettiğimiz gibi ErbakaıTın tercihi bi/inı için geçerli olandır" dedi. Tellioğlu daha sonra il binasının anahtarını >eni vönetimde ver alan Memduh Karataş'a \erdi. Genel merkezin atadığı _\eni Ankara !l Başkanı Çelik'in bınaya gelmemesi de dikk'at çekti. Tellioğlu. gazetecilerin "Venibir kongre yapılırsa aday olur musunuz" sorusu üzerine. "Bö\le bir kongrenin olacağını sanmıyorum. Olması halinde de olurum" yanıtmı \erdi. "Çelik'in 3 a\ sonra başanlı olup olma>acağının ölçüsü ne" sorusuna "Biz çalışmalan takip edeeeğiz. Başarılı olursa de\anı edecektir. Ondan sonrasma genel merkez karar verir" karsilığını \eren Tellioğlu. bır gazetecinin "Partiniz \illardir demokrasinin olmadığından yakınır, bugün size >apılan da demokrasiye a\ kırıdır. Bundan rahatsız olmuyor musunuz" \olundakı değerlendirmesi üzerine şö> le konustu: "Biz 27 yıldır bu partinin tabanından geliyoruz. Bu partinin ilkelerinden ta\ u ^erenlere karşı hassas dav ranırı/. Biz o karan tanımadık. Ancak Başbakan'ın isteği üzerine deklarv ettik. Çünkü 1 e\lülde \apılan kongre demokratikti. Bize destek \erilmişti. Bize göre haksı/lığın karşısında susanlar dilsiz şe>tanlardır. Hakkın ha\ata hâkinı olması için çânşacağız." CHP'de muhalefetcq)hesiıukıtgeçüıui}Y)r TÜREY KÖSE A-NKARA -CHP'de parça parça olan parti ıçı muhalefet temsıleılerı. arayışlarını sürdürürken "Bö> leginnez. CHPdönüştürülmeü" ortak bek- lentısınıdilegetırdıler.TBMM'nınaçılnıasından sonra bu beklentilenn somut gırışimlere dönüş- mesı beklenı\or. CHPGenel Başkanı DenizBay- kal ekıbi ıçındekı saflaşmanın \arattığı gergın- lıkJerin dea>ıla)7udığınadikkatçekihrlen TB\1\) açıldıktan sonra küçük kurulta- \ın toplanabıleeeği bildirildi CHP'de seçını yenılgısının yarattığı sorunlar karsjsında parti ıçı muhalefet çıkış ararken Baykal ekıbi de kendı içinde bölündü. CHP ıçınde. bu aşa- mada "genel başkanlık sonınu yokrur"denırken_\önetıınedö- nük eleştırıler voğunlaştı. Ge- nel Sekreter Adnan Keskin ile Genel Başkan yardımeılan .Ali Topuz \e Erol Çe>ikçe arasın- da gerginlık aşılamadı. A\lar önce istıfa eden Merkez Yürüt- me Kurulu ü\elerı Öna\ Alpa- go ve Rıza Yılmaz'ın senne. uzJaşma sağlanamadığından > e- ni ü\elerseçılemedı. Genel Sek- reter Adnan Keskin"ın. parti yö- netımını eleştıren Genel Sekre- ter Yardımcısı Mustafa Do- ğan'ın da istifasını ıstedığı. an- cak Doğan'ın istıfa etme> i red- denığı öğrenıldı. CHP'de >enı hesaplaşmalar\eara>ışlarıçınTBMM'nınaçıl- ması beklenırken parti ıçınde çesıtlı ara> ışlarda bulunan taraflar \e gırı^ımlefi >ö\ le: Murat Karayalçın cephesi: C HP Samsun \111- lenekılı Karavalçın. ikı yıllık bırsüre ıçınde par- ti ıçı iktıdar kavgalanna bulaşmadan. bırdergı çevresındetüm ülkedepotansı\el bırörgütlülük yaratma)) hedetlivor Karavalçın böylece ısmı- nı de "dinlendirme\i" amaçlarken. Sosval De- ıııokrat Harekeı dergisının ekım başı >a da orta- sinda çıkması beklenıyor. Gürkan-Karakaşcephesi:CHP Iznıir Mıllet- vekılı A\dınGü\enGürkan. İstanbul Mıllet\e- kılı ErcanKarakaş ile Ankara Mıllet\ekılıSe>- fiOkta\"ın da ıçınde ver aldığı grup. CHPv ı dö- nü^tünne hedefine dönük ginş.ımlerde bulunu- >or. CelalDoğancephesi: Gazıantep Beledıve Baş- kanı Celal Doğan. CHP ve DSP lıderlerı'ne "çe- kilin'çaârısında bulunurken: CHP'de aenel baş- Gökçek, CHP'lileri birbirine düşürdü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Büyükşehir Beledı>e Başkanı MeUh Gökçekin. CHP Samsun Millervekili Murat Karavalçının başkanlık dönemiyie ilgili yolsuzluk savlarınt içeren bilgıleri CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin den aldığı iddiası CHP'yi kanştırdı. Karayalçın, Keskin'ın yalanlamasını yeterli bulmadıâım belirterek "Doğru olan, bugüne kadar bana ve Ankara Böyüksehir Belediyesfne yönelrtlen iftiralann hangi kavnaktan çıkiığının saptanması \e bu si>asi \« beşeri ahlaksı/lığın yargı \oluy1a çözülmesidir" dedi. Gökçek. Ankaray'ın açjbşındaıı önce metro konusunda Keskin'in kendisine ihbarda bulunduğunu açıkladı. Keskin ise, Gökçek'in kendisini arayarak, belediyeye dönük suçlamalarda bulunursa. iftiranın kendısınden geldiğini açıklama tehdidinde bulunduğunu söyledi. Tartışma uzarken, Karayalçın, CHP Genel Başkanı Deniz Baykalı telefonla arayarak suçlamalann reddedilmesini istedi. Karavalçın. dün parlamentoda düzenledigi basın toplantısında, taleplerinin sonuçsuz kaidığını beiirterek şunlan söyledi: '"Gnıp Başkamtkili Önder Sav'a basuı toplannsı vapatağımı söyledim. Beni arayarak, Keskin'in bir açıklama ile suclamaları reddettiğini belirtti. Bu açıklama gazetelere \a da tetevizyon kanallanna yansunamışn. Keskin'in yazriı açıkJamasj şöyicydi: 'Gökçek. Karayalçın hakkındaki bazı dosyaların tarafımdan kendisine verildigini söylemektedir. Bu da büyük bir yalandır". Ashnda Gökçek'in suçlamasında °dosya verme' iddiasına rastlamamakla birlikte, Keskin'in bu açıklamasını omrnsiyurum. Ancak yeterli bulmujorum."' Karayalçın, Ankara metrosunun da, diğer projeîerinin de kendilerinin "yüzala" olduğunu behrterek "Ankaralılar. başlangıçta bunlan karala>aniann daha sonra projelerintohüklügöönünde nasıl di/ çökmek zorunda kaldıkiannı ^»rmüş^ür'" dedi. Karayalçın, bir soru üzerine. "Keskin ile Gökçek arasındaki suçlamalann açığa çıkanlması, partinin o suçlamada bulunan kisivi yargıva götfinnesi"' gerektiğini söyledi. kanlık vanşınagırmek ıçınde nabız>oklamava başladı. Doğan. "uç be>leri" olarak nıtelendır- dıgi Gürkan. Karavalçın. Karakas.. Hasan Feh- miGüneş, HikmetÇetin v e Zülfîi LKaneli ile gö- rü^melervaptı. Doğan. *Partinin uçbeşlerine'So- rumluluklannızıngereğını vapın. Gelecektehe- sap verırsınız' dedik Laf düzeyinde herkes so- rumluluğunun bUincinde, ancak kratta sınr. l ç be>lerine 'kalkm avağa" dijoruz'dedı. Doğan. bundan böv le saha çaiışması vapılacağını belir- terek "Herkes hazırlığını \apsm. Ben Türk-İs \e Hak- Iş konfede- ras>on başkanlaniledegörüştüm. 'Güvendığıınız kadrolarla sosval demokrasinin avağa kalkmasını ıstenz'dhorlar.Onümüzdekigün- lerde Ege've gideceğim, örgüöeri ziyaret edeceğim" dıve konuşru. Zülfii l.ivaneli cephesi: Sanat- çı-vazar Lıvanelı de arayışlannı sürdüriivor Lıvaneli. Karakaş- Gürkan ekıbi v e Çankava Beledı- ve Başkanı DoğanTaşdelen ile te- maslarda bulunuvor. ülkenin çe- şitlı verlerındekı toplantılara ka- tılıyor MuhalifPM üveleri: CHP Par- ti Meclısı (PMı üyelennden Ha- san Fehmi Güneş. Kenan Coşar, Mustafa GazalcL Halil Çulhaoğ- lu partinin "sol"a çekılmesme dö- nük arav ışlannı sürdürüvorlar. Muhalif iiveler PM'de seslennı v ükseltırken Güne^ ıl ıl gezerek ör- cütün nabzını vokluvor. IRMIKIAYDIN ENGİN e-mail: engin@planet.com.tr istanbul daha pasaport kontrolünden geçip, valizimi alıp. terminal binasını terk ettiğimde başladı. Saat yarı geceyi çok- tan geçmiş. Sıradaki taksilerden ilkine yü- rüdüm. Herif yerinden bile kımıldamadı. Borç para isteyecekmiş gibi suratına baktım. Başıyla belli belirsiz "atla" diye işaret etti. Atlayacağım da valizim taş gibi ağır. Cabadan valiz büyüklüğünde bir çantam da var. Ama hayır. onlan alıp bagaja yerleştirmek ¥ 'onun" işi değil. Mustafa Kemai'eatfedilen. "Bumille- te herşeyi öğrettim, uşaklığı öğreteme- dim" Atatürksözünü anımsayıp taksinin bagajını kendim açtım: oflaya puflaya valizimi, çantamı yerleştirdim. sonra da taksinin arka koltuğuna yerleştim: - Selam! Yanıt homurtuya benzer bir sesten ibaret. Anlaşıldı, istanbul'dayım. - Cağaloğlu'na gideceğiz. Soruyu soruyla yanıtladı ve yanıtında en küçük bir utanma sıkılma belirtisi yok: - Ne tarafa düşüyor bu 'Calolu', am- ca? Vay be! Adam üstünde "taksi" yazan portakal rengi arabaya kurulduğuna gö- re, üç aşağı beş yukarı "Ben ekmeğini taksi şoförü olarak kazanan bir emekçi- yim. Bu kenti tanırım. Seni en kestirme ve en hız/ıyoldan söylediğin adrese gö- Memleketimi Seviyorum... türürüm ve karşılığında taksimetrenin yazdığt ücreti alınm" demiş oluyor. Benimki ıse 'Ca/o/u'nun ne tarafa düş- tüğünü soruyor. Her sorumlu Türk aydını gibi her fırsat- ta halkımı eğitmek göreviyle yükümlü olduğumdan, "Sahilyolunagihn, Kum- kapı'dan sonra nasıl gideceğinizi ben size söylerim" deyip ekledim: - Sizin evde buzdolabı bozulsa. ta- mirci çağırsanız; tamirci de size, sen na- sıl tamir edeceğimi söyle ben de yapa- yım, dese ne yapars/nız? Anlamadı. Anlamadığı gibi üstüne de alınmadı. Çipil gözlerini kırpıştırıp: - Ne anlatıyon sen dayı be? diye sor- du. Sustum. • •• Gazeteye geldik. Taksi şoförünü. (!) parasını verip savdım. Kendi emektar arabama geçtim. Evin yolunu tuttum. Karaköy'de polis çevirdi. Beni değil, hemen herkesi çeviriyorlar. Trafik kont- rolünden çok terönst kontrolü anlaşılan. Sağa çekmemi işaret eden polis me- muru yaklaştı. indim. Öteki polis me- murları durdurdukları öteki arabaları de- netliyorlar. Benim payıma da bu memur düştü. Tek başına ve ağır ağır yaklaştı. (Ben terörist olaydım mermiyi alnının or- tasına çoktan yemışti). Kimliğimi aldı. O ışıkta görmesi olanaksız. Gene de okur gibi, bakar gibi yapıp geri verdi. Ardın- dan üstümü aradı. Koltuk altımda. sır- tımda, kemerimin sağında ve solunda, bacaklarımın arasında ve pantolon pa- çalarımda bir tabanca saklamış olaydım mutlaka bulurdu. Ama tabancayı tam önden, göbeğimle kemerimin arasına yerleştirmiş olaydım nah bulurdu. Terörist olmadığım anlaşıldı. Gözle- rinden uyku akan fukara polis memuru sinek kovalar gibi eliyle işaret etti: - Gidebilirsin! Gittim. Türkiye çok dinamik bir ülke. Her şey çok kısa sürede değişiveriyor. Müthiş bir değişım bu. Yıllardır Beşiktaş'tan köprüye sapar evime giderim. Sabahın köründe de geçtim, sabaha karşı da geçtim, akşam trafiğinin en azgın oldu- ğu saatte de geçtim. Simitçiden keten- helvacıya, Milli Piyangosatıcısından. çi- çekçiye her türlü satıcıyı otoyol (Otoyol = Yayaların ve motorsuz araçların girme- sı kesinlikle yasak olan trafik kanalı) üs- tünde görmeye alışkınım ve yatkınım. Bir hafta öncesine kadar da böyleydi. Bir hafta. sadece yedi gün yurtdışında kalıp döndüm ve sabaha karşı 03 sula- rında Beşiktaş'tan köprüye sapan yol- da onu. salepçiyi gördüm. Sıcak salep satıyor. Yani biraz sağa yanaşıp. durup. el fre- nini çektiniz mi, dumanı tüten, üstü tar- çınlı salep bardağı elinizde. Hem içip hem gidemeyeceğinize göre salep bite- ne kadar orada duracaksınız demektir. Önümde iki araba durmuş, salep sefa- sı yapıyor. Sağayanaştım. El frenini çektim. Oto- yolda salebimi içtim. Parayı ödedim ve yoluma devam ettim. Bir haftadır şerit değiştireceği zaman beş yüz metre önceden sinyal vermeye başlayan: arkadan gelen trafik elverme- dikçe şerit değiştirmeyen: kırmızı ışıkta duran: yaya geçidinde mutlaka duran; otoyola girer ve çıkarken kesiksiz kalın çizgiyi asla ve asla çiğnemeyen o ruh- suz Alman sürücülerden gına gelmişti. Oysa burda otoyolda salebimi ıçtim ve evime gidiyorum. Memleketim gibisi yok. Bu memleke- tin dünyada eşi menendi yok. Memleketimi seviyorum. POLİTİKA GUNLUGU HİK31ET ÇETİNKAYA Basın Özgürlüğü mü?.. Mehmet Ali llıcak. Kanal 7 de Ahmet Hakan'/n sorulannı yanıthyor... Diyor ki: "Bu, basın özgürlüğüne vurulan birdarbedir..." Acaba öyle mıdir? Genç gazete patronu llıcak. sekız sayfalık promos- yonlu Akşam gazetesini 125 bin liraya, çok sayfalı promosyonsuz Akşam 'ı ise önce 5 bin liraya. ardın- dan da 10 bin liraya satmaya başladı. Bu yetmedi 'do- lar' üzerinden köşe yazarı transferetmek için özellik- le Hürriyet, Mill/yet ve Sabah gazetesınden pek çok meslektaşımızın kapısını çalmaya başladı. Kulaktan kulağa dolaşan söylentilere göre transfer ücretleri 150 bin do ardan başlayıp 400 bin dolara dek ç/kı- yor, aylık ücretlerin ıse 5 bin-15 bin dolar arasında ol- duğu konuşuluyordu... Gazetelerin çanak-çömlek dağıttığı bir dönemde fut- bolcu pazai gibi gazeteci pazarı açılıyor. özel tele- vizyonlar arasındakı b/linçsizrekabet', gazetelere de sıçnyordu. Ama birfark vardı arada ve çok önemliydi: Özel te- levizyonlar kitlelere 'uydu aracılığı' ile ulaşıyor; gaze- teler ise Aydın Doğan ile Dinç Bilgin'in ortak oldu- ğu dağrtım şırketıyle... Mehmet Alı llıcak'ın iki yıl önce ne matbaası vardı ne de binası. Dinç Bilgin, llıcak'ın elinden tutmuş. 'Akşam' gazetesinin yayımlanmasında buyuk katkı- sı olmuştu. Önceleri 35 bin kadar satan Akşam. te- levızyon kanpanyasıyla, bir anda köşeyi dönmüştü. Birden 1 müyon satışa oturan Akşam'ın genç patro- nu parajarı repo' yapıp ışleri de yoluna koymuştu. Genç llıcak. 'Allah'a inanan' dindar bır aileden ge- liyordu_Kuran ve bayrak elınde yürüyordu. Tansu Çiller, Özer Uçuran Bey ona yardım edıyordu. Her şey tıkırtıkırgıderkenışler bır anda karıştı, ama televızyon kampanyasından kasasını doldurmuştu. Tüm değerleri altust olmuş toplumlarda böyle köşe dön- meler olağan sayılmalıydı. Ben hep ızledım bu olayı. Zaman zaman şöyle de- dim gazetedekı arkadaşlara: "Bu çocuk çok akıllı... Keşke televızyon dağıtaca- ğına 7 bin kupona ikı oda bir salon ev dağıtsaydı... O zaman Sabancı'y;, Eczacıbaşı'y/, Koç'u bıle ge- ride bırakırdı ekonomik güç olarak..." Arkadaşlarım sormuşlardı: "Akşam'ın satışı kaç olurdu o zaman?" Yanıtım şu oldu: "5mılyon olurdu..." Ardından da eklemıştım: "Evlerı vermese de olur. Nasıl olsa unutulup gider- di. Bu toplumda insanlar trafik ışıklannda otomobıl- lerini yeşil yandıktan 17 sanıye sonra hareket ettir- mıyorlar mıydı ?.. Bu süre A vrupa ülkelerinde 3 sani- yedir... Türkiye, Afganistan, Hındıstan, Pakistan, Irak, Iran vb. ülkelerde ise 17-20 saniye arasmdadır..." • • • Kapitalizmin birgerçeğı vardır; o da şudur: Oyunu kuralına göre oynamak... Kapitalızmde rekabet (Avrupa ülkelerinde), kalıtelı ürû'nü değerinden daha ucuza satmamaktır. Bunun için de yasal önlemler alınmıştır. Türkiye'de bunun tam tersi oluyor ve özellikle ga- zeteler. 10 bin l/raya sattıklan gazeteyi. dağıtım ko- misyonunu da eklersek 30 bin liraya üretiyorlar. • Ya televızyon reklamlan? 10 bin lira da onu eklersek işin içinden çıkılmıyor. Bir karmaşa ortamıyla karşı karşıya kalınıyor. Devlet bankalanndan alınan kredilerle 'basın çarkı' dönme- yebaşlıyor... Şimdi deniyor kı: "Basın özgürlüğu çiğneniyor!" Neyin özgü'lüğü Allahaşkına? Basın emekçilerimn sendıkal örgutlenmesine izin ver- meyen bır medya patronu, basın özgürlüğünden na- sıl söz edebilir? Bunun adı basın özgürlüğü değil, çıkar özgürlüğü- dür... • • • Basındaki tekelleşme elbet 'küçükgazeteleri' yok etme aşamasma gelmiştır... Bunun önlemı afınmalıdır. Yasal düzenlemeler ya- pılmalıdır... Bir patron, tüm girdilenyle 40 bin lira olan gazete- yi 10 bin liraya nasıl satabilır? Şöyle: Devletten beslenerek, vergi kaçırarak... Bunun başka bir açıklaması yoktur... Genel Yayın Yönetmenimiz Orhan Erinç bak/n bu konuda ne yazdı bir süre önce "Cumhurıyet'ten Okur- lara" köşesince: "Bu hafta da bır gazete, kendi ikizini kendısl ola- rak yayımlamaya başlıyor. Başlığının kenarında ken- disini 'Türkiye'nin en kaliteli gazetesi' olarak tanım- layan Yeni Yüzyıl gazetesi, fiyatını 50 bin lıradan 10 bin liraya düşürerek yayın hayatını sürdüreceğini açıkladı. Nedeni, promosyon vermesine karşılık sa- tışının 60 binin altına inmesi mi bilinmiyor. Ancak merakedilen birnokta var Ikızgazetelergeliherinipa- halı kuponlu gazetelerin geliriile dengeleyebiliyor. Ye- ni Yüzyıl böyle biryola başvurmadığına gore içinde bulunduğu Bilgin Grubu tekelinin havuzuna güvenı- yor olmalı. Ancak hiçbir değişiklik yapmadığını be- lirterek 10 bin )iraya düşmesi. daha önce de 40 bin lira fazla fiyatla sattığını göstenyor. Promosyondan kaynaklanıyordu' demesi de olası değil. Çünkü pro- mosyon biliyorsunuz 'halka hizmet' parolası ilepa- zarlanıyor." Bir ülkede tüm değerler yok olunca. basın da ken- di değerlerini yıtıriyor... Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet Cetinkaya "•/ Planet.com. TR VACIT KILINÇARSLAN (HAPAETQLO) yaşıyor. yaşayacak... Anısı mücadelemize önder olsun. Devriıııci Yol ılavasuıdan arkadaşlan adıııa BÜLENT ANILAN Se\gili Dr. GÖKHAN AKŞİT Henüz seninle paylaşamadığımız nice türkülerimiz vardı bahargözlüm. O türkiileri sensiz bırakıp gitmek de ne demek dost7 Değer verdiğin her şeyi miras kabul edeceğim. Söz sana. Rahat uyu. YAVT Z BİNGÖL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear