Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
•17 EYLÜL 1996 SALI CUMHURfYET SAYFA
EKONOMI
OECD'nin 1996 Türkiye raporunda, kamuda mali reform yapılmazsa ekonominin çokzorbirdöneme gireceği vurgulandı
Türk ekonomisi yol ayrnnındaOECD 1996 Türkiye Raporu'nda Türkiye'nin
ekonomik açıdan en zor yıllardan birini yaşayacağı
belirtilerek, 1954 NJisanı'nda yürürlüğe konulan ekonomik
örJemlerin degeçerliliğira yitirdiği vurgulandı.
MİŞEL PERLMA>
P4RİS- Ekonomik İşbirliei ve
KalkmmaTeşkılatıı OECD),Î996
Türkive Raporu'nda "'süregelen
•siyısal belirsizlik orîamı içinde,
Türkiye"nin çağdaş ekonomi ta-
rihinin, en zor vıllarından birini
Vaşayabileceği*' belirtıldi. 1 Ocak
"Î9Ş6'da A%rupa Bırliği (ABl ıle
~Günıriik BirÛğı" (GBı anlaşma-
•sı imzalayan Ankara'nm, Türki-
ye açısından bir "firsaf yarattığı
görüşüne yer veren OECD. buna
karşın 1994 Nisanı'nda yürürlü-
ğe konulan ekonomik önlemlerin
geçerliliği yitirdiğini ve mali bo-
zulmanın yeniden hızlandıgını
\urguladı.
Türk özel sektörünü "son derece
dinamik' olarak niteleyen rapor-
da. 'ülkenin. kesin olarakçokzen-
gin ekonomik potansivek'" sahip ol-
duğuna da dıkkat çekildi. OECD
raporunda 1996'dayaşanansiya-
si boşlukve istikrarsızlığın eko-
nominin dengeleri açısından pa-
halıya mal olduğu, bu nedenle
enflasyonun yeniden tırmanışa
geçtiği \urgulandı. Kısa vadeli
ekonomik perspektifler açısın-
dan. faizhadlerinin *çok\üksek'
olduğuna işaretedilerek bunlann
1996 Temmuz başlannda. yüzde
127 dolaylannda olduğu dikkat
çekildi.
OECD uzmanlannın görüşje-
rine göre ekonomıdeki büyüme
yavaslayarak 1996 yılı sonunda
vtizde 6 dolaylannda kesinleşecek.
Böylece enflasyon da yılı yüzde
SO'lik bir oranda tamam-
layacak. OECD'ninl997
enflasyon tahmini ise yüz-
de 65.'
OECD've göre bu çer-
çevede Türk ekonomisi.
bir kez daha yol kavşağın-
da bulunuyor. Raporda.
hükümet ve ekonomi yö-
netiminin kamu harcamalann)
kontrol altına alıp. enflasyonu
frenleyerek veorta vadeli bir eko-
nomik strateji saptayarak güven
sağlama \e istikrarsızlığa engel
olma zorunlugu içinde olduğu
kaydediyor. OECD, bu yılki Tür-
kiye Raporu'nda. istihdam soru-
nuna da oldukça önem-
li bir yer verdi. Bu ara-
da. süresi bir yılı geçen
işsizler oranını Türki-
ve'de yüzde 44 olarak
belirle'yen OECD. bu-
nun bölgedeki 'en yük-
sek işsizlik süresi' gru-
bunda yer aldığını öne
sürdü. OECD uzmanlanna göre
Türk ekonomisi, 1994parasal kri-
zinin etkilerini hâlâ üstünde taşı-
yor. Fakat. yine de birkaç yıl sü-
ren bütçe kayıtsızlığı ile 'güçlii
enflasyon'cian sonra Nisan 1994
stabilizasyon programı, kamu sek-
törü ihtiyaçlannın yaklaşık yan-
sını yoketmiş \e GSMH'nin yüz-
de 8'ine düs,ürerek iç talebi güç-
lü bir şekilde frenlenıiş durum-
da. Raporda, geçen vıl ihracatın-
da 6. 7 oranında artış ka\ dedenTür-
kiye'nin, dış pazarlarda yerini gi-
derek sağlamlaştırdığı ancak bu
olumlu sonucun ithalatın aşın ar-
tışı yüzünden ziyan edildiği ifa-
de edildi. Türkiye'nin turizm ge-
lirlerindeki güçlü artışı da olum-
lu işaretlerarasında sayan OECD,
1995'te 10 milyar dolar dış borç
ödeyen Türkiye'nin, 1996'da dış
borçlanmayı arttırdığı \eilk6ay-
da 2 milyar dolar dış borç aldığı-
na da dikkat çekti.
ÇIFTÇI DOSTU / SADULLAH LSUMÎ
Ozelleştirme adı altında
senelerce halkımıza ger-
çekdışı bilgiler verildi. Ta-
rımsal KİT'lerin yüzlerce
trilyon lirazarar ettikleri ve
milletten toplanan vergile-
rin çiftçiye kaynak olarak
aktarıldığı iddia edildi. Bu
arada "iğrenç" sloganlar
ortaya atıldı. Para kaza-
nan KİT'ler de dahıl olmak
üzere hepsine "kara de-
f/'k" yakıştırması yapıldı!..
Bu gerçekleri hep birlik-
te yaşadık. Tanmsal KfTler-
le ilgili iddiaların hemen
hepsi yalandı. Asıl amaç
ozelleştirme değil, yağ-
maydı... Devletin vemılle-
tin malını özel sektöre peş-
keş çekmekti. Böylece
hem yüzlerce trilyon de-
ğerindekı kuruluşlar özel
sektöre devredilecek hem
de üretici vetüketici koru-
masız bırakılacaktı... Tabii,
sonra da yıllarca sömürü-
lecekti!..
Nitekım, öyle de oldu...
Örneğin SEK satıldı, süt
üreticisi soyuluyor. SEK
fabrikalan özet sektöre dev-
redildiği zaman üreticıler
sütünü 18 bin liradan sa-
tabiliyordu. Devırden kısa
bir süre sonra süt fiyatları
12 bin liraya düşürüldü.
Hem de yem fiyatları 8 bin
liralardan 20 bin liralara
doğru tırmanırken!..
Piyasalarda rekabet or-
tamı yaratan SEK, devle-
tin kontrolünden çıktığı için,
üreticilerin aücü süt fivat-
Ozelleştirme felaket getirdilarını yükseltmeye yetrne-
di. Fiyatları 18 ile 20 bin li-
raya çekebilmek için veri-
len mücadele biryıla yakın
surdü...
Et ve Balık Kurumu'nun
önemli kombinalan ile yem
sanayii de özel sektöre
devredildiği zaman aynı
olumsuz gelişmeler yaşan-
dı. Kurum devletin elindey-
ken etini 275 bin liradan
satabilen üretici, kısa bir
süre sonra 215 bin liraya
müşteri bulamaz hale gel-
dı. fşin en acı yanı da bu
fiyat düşmeleri tüketiciye
yansıtılmadı. Aksine. et ve
süt ürünlerinin marketler-
deki fiyatları artmaya de-
vam etti!..
SEK, Et ve Balık Kuru-
mu ve Yem Sanayii, hay-
vancılığı korumak ve geliş-
tirmek için kurulmuştu. Ni-
tekim, bu kurumlar sene-
lerce hayvan üreticilerinın
özel sektör tarafından sö-
mürülmesini engelledi.
Hem kuruluşlar büyüdü
hem de hayvancılığım/z
gelişti. Bu destek sayesin-
de, 196O'lı ydlarda 50 ile 55
milyon civannda olan hay-
van sayımız 1984 yılına ka-
dar 87 m'ılyonu geçti.
1980 yılından sonra ise
işbaşına gelen hükümetle-
rin tutumu birden deö,işti.
Istanbul SEK'te yenilenen üniteler Bakan Söylemez tarafından açılmıştı.
Kurumlar hemen satılma-
dı, ama gözden çıkarıldı.
Hükümetler KİT'lerin yö-
netimlerine el koydu. Ça-
lışmalannı sabote etti. 1980
yılına kadar hiçbir maddi
sorunu olmayan KİT'ler,
yüksek faizli borçlar alma-
ya zorlandı. Özel sektöre
sıfır veya düşük faizli kre-
diler sağlanırken. devlet
yetkilileri SEK ile Et ve Ba-
lık Kurumu'nu yıllık yüzde
198'e varan yüksek faizli
krediler almaya mecbur bı-
raktı... Devlet, kendi malı-
nı, etkisiz hale getirebil-
mek için batağa sürüfcte-
di!..
Sonuçta ne oldu?
90 milyona yaklaşan
hayvan sayımız 45 milyo-
nun altına düştü. Türki-
ye'nin yıllık bir milyon 200
bin ton olan kırmjzı et ihti-
yacını karşılayamaz hale
geldik. Yabancı ülkelerin
çürük, hatta hastalıklı hay-
vanlanna bugüne kadar
milyaharca dolar ödemek
zorunda kaldık. Aklımızı
başımıza almazsak, bun-
dan sonra belki de her yıl
et ithalatı için 3 milyar do-
lan, yani Türk parası ile 300
trilyon liraya yakın parayı
yabancı ülkelere hediye et-
mek zorunda kalacağız...
Aynca, izlenen bu yan-
lış politika yüzünden 20
milyona yakın hayvan üre-
ticimiz de gecimine katkı-
da bulunan önemli bir ge-
lir kaynağını kaybetti. Şim-
di milyonlarca insanımız
ışsiz ve aç... Her yıl yüz
binlerce insanımız karnını
doyurabilmek için büyük
kentlere koşuyor. Türki-
ye'de 1980 yılından sonra
oluşan tablo bu... Birülke
için bundan daha büyük
felaket olabilir mi?..
Işte... Başımıza gelen
bütün bu felaketlerin nede-
ni "ozelleştirme" diye yut-
turulmak istenen "yağma-
cılık" anlayışıdır... Bu anla-
yış değişmedikçe Türk hal-
kı fakirleşmeye, ekonomi-
si de batmaya devam ede-
cektir...
Olaylar saptırüıyor
Başımrza gelen bu fe-
laketlere rağmen, ne ya-
zık ki hâlâ akıllanmadığımız
anlaşılıyor. Geçen gün Ta-
ciroğlu'nun 140 gıda top-
tancısı ile birlikte devlet-
ten satın aldığı Istanbul'da-
ki SEK fabrikasının hizme-
tegirişinin yıldönümü kut-
landı. Yetkililerin verdiği bil-
giye göre, istanbul fabrika-
sı başanlı bir hizmet yılı ge-
çirmiş. Bir kuruluş ister
devletin, ister özel sektö-
rün olsun, başanlı işler yap-
mışsa kutlamak gerekir.
Biz de kutlarız. Daha bü-
yük yatırımlar yapmasını
da dileriz.
Fakat bu arada yanlış
bilgiler de verildi. Devlet
Bakanı Ufuk Söylemez ve
diğer konuşmacılar sürek-
li olanak SEK'in devletin
elindeyken büyük zararlar
ettiğini, özelliştirildikten
sonra kâra geçildiğini ve
büyük yatırımlar yapıldığı-
Klasık bankacılık anlayışı, bir bankanın
asal görevınin "paraya para kazandırmak"
olduğu düşüncesındedır. Oysa bıze göre,
paraya bılgı kazandırmak da mümkun Ya da
en önerrlısı, bılgıye para kazandırmak
Bızier, bunun ıçın çahşınz, gorduğuyle
yetınmeyen, bılgınin yüzeyirıe aldanrnayan,
Bank Kaprtal'i yalnızca sahip olduğu
deneyrmlere, uzmanlığına, htzına bakarak
değeriendırmeyen ınsanlarla.
Bu nedenle Bank Kapıtal'den hizmet
alanlar, bılgmın paylaştıkça çoğalan ve
değer kazanan onem'ı bir kaynak olduğunu
çok lyı btlır
m
paradan
değerlidir
Bilgi içı'n:
B A N K A P I T A L
Büyükdere Caddesi No: 114 Esentepe, 80280 Istanbui Tel. (212) 211 66 61 Faks: (212) 211 65 58
nı ileri sürdüler. Böylece, Is-
tanbul süt fabrikasındaki
gelişmeleri ve yatırımları
özelleştirmenin başarısı
imiş gibi göstermeye ça-
lıştılar. Nitekim de bütün
gazeteler olayı kamuoyu-
na "Özelleştirmenin başa-
rısı" olarak sundular...
Zira, Butürbiryaklaşım,
"sapla samanı" birbirine
kanştıımaktır. Ufuk Söyle-
mez burada kelime oyunu
yaparak Istanbul fabrika-
sının devletin elindeyken
zarar ettiği izlenimini ver-
miştir. Halbuki, zarar eden
Türkiye'deki tüm SEK fab-
rikalarıdır. Taciroğlu ve or-
taklan ise Türkiye'deki tüm
fabrikalan değil, sadece
Istanbul fabrikasını ye bir
de SEK adını almıştr. İstan-
bul fabrikasının da devle-
tin elindeyken bir tek ku-
ruş zaran yoktur. Her yıl 15
ile 20 milyar lira arasında
kâr etmiştir. Bu durumu
fabrikanın muhasebe ka-
yıtlarından tespit etmek
mümkündür...
Üzerine basarak tekrar-
lıyorum. istanbul fabrika-
sının devletin elindeyken
zarar ettiği iddiaları kesin-
likle doğru değildir. Eğer
Ufuk Söylemez olaylara iyi
nıyetle yaklaşmış olsaydı,
bu gerçeği de açıklardı.
Değerlendirmesini de bu-
na göre yapardı.
Ufuk Söylemez'in zarar
iddiası, eğer tüm Türki-
ye'deki SEK fabrikalan için
ise doğrudur. Ancak Tür-
kiye çapında 60 milyon
üretici ve tüketiciyi koruma-
nın karşılığındaki zaran de-
vede kulak bıle değildir. Bu
zararlara da SEK'i batır-
mak isteyen hükümetler
neden olmuştur. Şimdi ise
özet sektöre satılan bu fab-
rikalann çoğunun hali yü-
rekler acısıdır.
SEK devletin e/indey-
ken tıkır tıkır çalışan ve Türk
hayvancılığına ve milyon-
larca üretidsine hizmet ve-
ren bu süt fabrikalannın ne
durumda olduğundan aca-
ba Ufuk Söylemez'in ha-
beri var mı?
Ufuk Söylemez. bu fab-
rikalardan kaçının çalışır
halde olduğunu. çalışma-
larının yeterfi düzeyde olup
olmadığını, kâr mı yoksa
zarar mı ettiğini, fabrika-
lann satıldıktan sonra mil-
yonlarca hayvan üreticisi-
nin içine düştüğü ekono-
mik krizi acaba biliyor mu?
Eğer Ufuk Söylemez'in
haberi yoksa biz söyleye-
lim... SEK özel sektöre dev-
redildikten sonra milyonlar-
ca hayvan üreticisi peri-
şan oldu. Batılı ülkelerin
üreticileri bir kilo süt sata-
rak 3 kilo yem alabilirken
bizim üreticilerimiz bir ki-
lo süt karşılığında bir kilo
yemi zor alabilir hale düş-
tüler. Bu nedenle hayvan-
larına bakamadıklan için
iki yüz milyon lira değerin-
deki ineklerini kasaba 50
ile 60 milyon liraya satmak
zorunda kaldılar... Bu tür
satışlarTürkiye'nin hemen
her bölgesinde hâlâ sürü-
yor... Ufuk Söylemez'in
bunlan görebilmesi için se-
çim bölgesi olan izmir Kör-
fezi'ne iki saatlik bir gezi
yapması yeterli olacaktır.
İşte... Ozelleştirme de-
nilen "ya^/na"cılıkanlayı-
şının yarattığı tablo bu!..
işte ozelleştirme diye
yutturulmak istenen uygu-
lamanın getirdiği felaket!..
Ufuk Söylemez ve yan-
daşları, Taciroğlu ile 140
ortağının sağladığı ileri sü-
rülen başarının arkaşına
sığınmasınlar. Turgut Özal
öldü. Öbür tarafta bunla-
nn hesabını nasıl verir bi-
lemem... Ama Tansu Çil-
ler'den, Ufuk Söyle-
mez'den ve onlara onay
verenlerden millet mutlaka
bunlann hesabını soracak-
tır.
Herhalde. doğruları öğ-
rendikten sonra, yanıltıl-
dıklarını anlayan gazeteci
arkadaşlarımız da Ufuk
Söylemez'den hesap so-
racaklardır...
IŞÇINİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SOIVER
Örgüt, Örgiit, Örgüt
CHP, ÖDR DİSK. KESK, Halkevleri, Çağdaş Ya-
şamı Destekleme Derneği, Türk-/ Bulgar Dostluk Der-
neği, Edirne Gazeteciler Cemiyeti, Tabip Odaşı, Mi-
marlar Odası, Harita Mühendisleri Odası, TÜYAT,
Çimse-iş, Yol-iş işyeri temsilciliklerinden oluşan,
Edirne Banş Platformu'nun 1 Eylül Dünya Barış gü-
nü ve Barış Haftası nedeniyle 14 Eylül akşamı Edir-
ne Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda düzenlenen top-
lantısındayız.
Bu kadar çok Örgütün katılımına, olması gereken
ağırlığına rağmen, platformda görevli arkadaşların,
toplantı için ne kadar uzun süreli ve zorlu bir uğraş
verdiklerini üzülerek dinliyoruz. Bir boyutu ile yasak-
çı düzen anlayışının hiç bitmeyen engellemeleri, di-
ğer boyutu ile örgütleri aynı platformda buluşturma
güçlüğü.
Edirne Banş Platformu üyeleri,"banş" gibi evren-
sel bir sorunu, farklı çatılar altında ayrı ayrı etkinlik-
lerle değerlendirmenin yanlış olduğu düşüncesi ile
yola çıktıklarını, ortak çıkarlar ve sorunlar için "güç-
bihiği" kültürünü yerleştirmeyi amaçladıklannı anla-
tıyoriar. Kendi siyasi partileri ya da demokratik ör-
gütlerinin patenti altında olmamasını, kimi örgütle-
rin katılmasını yadsıyanlar olmuşsa da, bu türden ça-
balara örnek oluşturmak istediklerini vurguluyorlar.
• • •
Sadece bir rastlantı, aynı gün Bursa'da yine alı-
şılmadık bir birliktelik, otomobil sanayiinin işçi ve iş-
veren taraflarının ortak çıkarları adına "yerli üretime
saygı" mitinginde gerçekleştirildi. ideolojik olarak
yeni dünya sömürü düzenini, serbest piyasa ekono-
misini savunan otomobil sanayicilehmiz, gündem-
de kendi üretim alanları olunca tam tersini savunur
o/dular. Hükümetin "kullanılmış araç ithalinin ser-
best bırakılması" kararının yürürlüğe konmaması
için harekete geçtiler. Ancak sermaye ve örgütleri-
nin gücü, sadece kapalı kapılar arkasında geçiyor-
du. Olayın kamuoyuna mal olmasında, bu kararın uy-
gulanmasında işten atmakla tehdit ettikleri işçileri-
nin ve sendikalannın desteğine gereksinmeleri var-
dı. Mitingle olayı kamuoyuna mal etme görevi işçi-
lere ve sendikalarına düşüyordu.
• • •
Yine aynı gün ve sadece rastlantı olarak, bir baş-
ka çok ortak örgüt katılımlı miting Gaziantep'te ger-
çekleştirildi. Aslını arasanız devlet güçleri ve siyasi
iktidar, Kuzey Irak'taki son gelişmeler ve ABD'nin iz-
lediği politikalardan çok kaygılı idi. Bir önceki Kör-
fez Savaşı ve ambargonun Türkiye'ye verdiği çok bü-
yük ekonomik zararların yaralarının biraz olsun sa-
rılacağı umudunun doğduğu, petrol boru hattınm sı-
nıriı açılması ve Irak'a ambargonun aralanması bek-
lenirken, her şey tersine dönmüştü.
Refah-Yol, Erbakan ve Çiller ikilisi şaşkınlan oy-
nuyorlardı. Devlet güçlerinin, ambargonun Türki-
ye'ye, ekonomisine, özellikle de yöre halkına verdi-
ği zararları kamuoyuna yansıtacak örgütlü kitlesi
yoktu. Gaziantep'te ekonomi ile ilişkisi olsun olma-
sın bilinen bütün meslek örgütlerinin, esnafın des-
teğinde bir miting gerçekleştirildi. Dünyada tek sü-
per güç olmanın keyfini çıkaran ve sadece kendi çı-
karlarını gözeterek, insanlığa verdiği zararlan umur-
samadan davranan ABD'nin ambargo karan kınan-
dı. Gaziantepli yurttaşlar, sonuç olarak işsizlığe, yok-
sulluğa, açlığa mahkOum edilmelerini getiren geliş-
meleri, haksız savaşı, petrol çıkarlarına dayalı Orta-
doğu'da oynanan oyunlan protesto ettıler.
Bu üç anlamlı çaba ve eylemden birıncisi, Edir-
ne'deki barışveserleri buluşturan, hafta boyu süren
etkinlikler, olsa olsa ancak yerel basın ve televizyon-
larda yer aldı. Bu kadar çok sayıda parti, sendika,
demokratik örgütü buluşturmuş olsa da etkinlik ye-
rel düzeyde kalmıştı. Kitleleri kucaklamasından söz
etmeye olanak yoktu.
İşın içinde otomobil sanayii işverenlerinin doğru-
dan çıkarian olduğu için, medya Bursa mitingini gün-
ler öncesinden duyurdu. Ancak o da aynı işverenler
tarafından yıllardır itilip kakılmış, ışverenlerine ve hat-
ta kendi sendikalarına güven bunalımı içindeki işçi-
lerin, işten atılma tehdidine rağmen beklenen ilgisi-
ni çekemedi. Miting beklenencfen sönük geçti.
Gaziantep'teki mıtingin sıcak gündemi, günler
öncesinden duyurulması, hazırlıkların sürmesi ve de
doğrudan her insanın yaşamını çok yakından ilgilen-
dirmesı nedeniyle daha da çok ilgi çekmesi, canlı ol-
ması beklenirdi. O da öyle olmadı. Gaziantep'te
yaşayan her işsiz, düşük ücretli çalışan, zarara uğ-
rayan esnaf, tüccar ve sanayici için yaşamsal olan
"ambargoyuprotesto" için beklenen gümbürgüm-
bür ses çıkmamıştı. Orada da kitlelerin örgütlere,
yönetenlere, mitingi düzenleyenlere güven bunalımı,
umutsuzluğu, inançsızlığı ağır basıyordu.
Ne zannediyoruz? 12 Eylül spnrası çok daha ağır-
laştırmış olarak, uzun yıllar yaşamın heralanında ör-
gütlülüğü dağıtmak üzere her şeyi yapıp, demokrasiyi
askıya alacağız. Siyasi partilerden başlayıp, sen-
dikalar, meslek örgütlerine uzanan her tür demok-
ratik örgütlenmede demokrasiden eser bırak-
mayacağız. Her tür lideryozlaşması. kokuşmuşluğu
yaratacağız. En önemlisi, suskun, yılgın, hak aramasını
unutmuş kitleler yaratmak üzere her şeyi yapacağız.
Örgütlülüğü darmadağın edeceğiz..
İşte böyle arada çok gereksinimimiz olduğunda,
heranlamda sahipsiz. örgütsüz kalmış kitlelerin sesi
soluğu çıkmaz.
RAY
ŞİRKETLERDEN R4BERLER
• TE.MSAnın "prestij midibüs'ünü test sürüşüne tabi
tutan Almanya"da yayımlanan Test und Technic
dergisi. son sayısında Hacı Ömer Sabancı'nın 47
şirketinden biri olan Temsa Otomotiv'i dünyanın
büyük otobüs tirmalan arasında eösterdi
•'OKANHOLDtNG. Kazakistândaki
yatınmlanndan Sultan Makarna'nın ürün çeşitlerini,
Kazakistan'ın rüm TV kanallannda gösterilecek olan 3
aylık bir rekiam kanıpanyası ile tanıtacak.
• RAY SİGÖRTA 1996 yılının ilk altı
avlıkdöneminde I trilyon 813 milyar lira
prim üretimı ve 294 milyar lira kâr
gerçekleştirdi.
• ETA BİLGİSAYAR yerli ve yabancı
turizmin büvük önem taşıdığı Türkiye'de hem hizmet
kalitesini arttınnak hem de tüm muhasebel işlemlerin
otomasyona geçmesini sağlamak amacıyla ETA-
Adisyon'u piydsaya sürdü.
• CONTOLfR'un ağustos ayında Bakırköy'de açtığı
alışveriş merkezi 5 bin 200 metrekare alanâ sahip. "
MSA Bankalararası Kart Merkezi "ni kaynak
göstererek. Türkive'deki pazarpayını yüzde 80.5.
banka kartı payını yüzde 62.7. Türkiye"deki toplam
kart pazar payını ise yüzde 67.54 olarak açıkladı.
• BIOKOM Paris'te Les Nouvelles Esthetique dergisi
tarafından her vıl verilen en kaliteli ürün ödülünü iki
>ıldır üst üste alan Biadroga. markasını Karadeniz
piyasasına açıyor.
• KLM'nin sponsorluğuvla 13-15 eylül tarihleri
arasında Vblvo World Cup'ın
Türkıye ayağı olan tstanbul Horse
Shou -96, Kemer Golf&Country
Clup Atlıspor tesislerinde
gerçekleştirildi.
• ANADOLL1
SİGORTA 1996 yılının ilk altı ayında
prim üretimini yüzde 88 arttırarak 3.8 trilyon liraya
ulaştırdı.
KLM