23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
•17 EYLÜL 1996 SALI CUMHURfYET SAYFA EKONOMI OECD'nin 1996 Türkiye raporunda, kamuda mali reform yapılmazsa ekonominin çokzorbirdöneme gireceği vurgulandı Türk ekonomisi yol ayrnnındaOECD 1996 Türkiye Raporu'nda Türkiye'nin ekonomik açıdan en zor yıllardan birini yaşayacağı belirtilerek, 1954 NJisanı'nda yürürlüğe konulan ekonomik örJemlerin degeçerliliğira yitirdiği vurgulandı. MİŞEL PERLMA> P4RİS- Ekonomik İşbirliei ve KalkmmaTeşkılatıı OECD),Î996 Türkive Raporu'nda "'süregelen •siyısal belirsizlik orîamı içinde, Türkiye"nin çağdaş ekonomi ta- rihinin, en zor vıllarından birini Vaşayabileceği*' belirtıldi. 1 Ocak "Î9Ş6'da A%rupa Bırliği (ABl ıle ~Günıriik BirÛğı" (GBı anlaşma- •sı imzalayan Ankara'nm, Türki- ye açısından bir "firsaf yarattığı görüşüne yer veren OECD. buna karşın 1994 Nisanı'nda yürürlü- ğe konulan ekonomik önlemlerin geçerliliği yitirdiğini ve mali bo- zulmanın yeniden hızlandıgını \urguladı. Türk özel sektörünü "son derece dinamik' olarak niteleyen rapor- da. 'ülkenin. kesin olarakçokzen- gin ekonomik potansivek'" sahip ol- duğuna da dıkkat çekildi. OECD raporunda 1996'dayaşanansiya- si boşlukve istikrarsızlığın eko- nominin dengeleri açısından pa- halıya mal olduğu, bu nedenle enflasyonun yeniden tırmanışa geçtiği \urgulandı. Kısa vadeli ekonomik perspektifler açısın- dan. faizhadlerinin *çok\üksek' olduğuna işaretedilerek bunlann 1996 Temmuz başlannda. yüzde 127 dolaylannda olduğu dikkat çekildi. OECD uzmanlannın görüşje- rine göre ekonomıdeki büyüme yavaslayarak 1996 yılı sonunda vtizde 6 dolaylannda kesinleşecek. Böylece enflasyon da yılı yüzde SO'lik bir oranda tamam- layacak. OECD'ninl997 enflasyon tahmini ise yüz- de 65.' OECD've göre bu çer- çevede Türk ekonomisi. bir kez daha yol kavşağın- da bulunuyor. Raporda. hükümet ve ekonomi yö- netiminin kamu harcamalann) kontrol altına alıp. enflasyonu frenleyerek veorta vadeli bir eko- nomik strateji saptayarak güven sağlama \e istikrarsızlığa engel olma zorunlugu içinde olduğu kaydediyor. OECD, bu yılki Tür- kiye Raporu'nda. istihdam soru- nuna da oldukça önem- li bir yer verdi. Bu ara- da. süresi bir yılı geçen işsizler oranını Türki- ve'de yüzde 44 olarak belirle'yen OECD. bu- nun bölgedeki 'en yük- sek işsizlik süresi' gru- bunda yer aldığını öne sürdü. OECD uzmanlanna göre Türk ekonomisi, 1994parasal kri- zinin etkilerini hâlâ üstünde taşı- yor. Fakat. yine de birkaç yıl sü- ren bütçe kayıtsızlığı ile 'güçlii enflasyon'cian sonra Nisan 1994 stabilizasyon programı, kamu sek- törü ihtiyaçlannın yaklaşık yan- sını yoketmiş \e GSMH'nin yüz- de 8'ine düs,ürerek iç talebi güç- lü bir şekilde frenlenıiş durum- da. Raporda, geçen vıl ihracatın- da 6. 7 oranında artış ka\ dedenTür- kiye'nin, dış pazarlarda yerini gi- derek sağlamlaştırdığı ancak bu olumlu sonucun ithalatın aşın ar- tışı yüzünden ziyan edildiği ifa- de edildi. Türkiye'nin turizm ge- lirlerindeki güçlü artışı da olum- lu işaretlerarasında sayan OECD, 1995'te 10 milyar dolar dış borç ödeyen Türkiye'nin, 1996'da dış borçlanmayı arttırdığı \eilk6ay- da 2 milyar dolar dış borç aldığı- na da dikkat çekti. ÇIFTÇI DOSTU / SADULLAH LSUMÎ Ozelleştirme adı altında senelerce halkımıza ger- çekdışı bilgiler verildi. Ta- rımsal KİT'lerin yüzlerce trilyon lirazarar ettikleri ve milletten toplanan vergile- rin çiftçiye kaynak olarak aktarıldığı iddia edildi. Bu arada "iğrenç" sloganlar ortaya atıldı. Para kaza- nan KİT'ler de dahıl olmak üzere hepsine "kara de- f/'k" yakıştırması yapıldı!.. Bu gerçekleri hep birlik- te yaşadık. Tanmsal KfTler- le ilgili iddiaların hemen hepsi yalandı. Asıl amaç ozelleştirme değil, yağ- maydı... Devletin vemılle- tin malını özel sektöre peş- keş çekmekti. Böylece hem yüzlerce trilyon de- ğerindekı kuruluşlar özel sektöre devredilecek hem de üretici vetüketici koru- masız bırakılacaktı... Tabii, sonra da yıllarca sömürü- lecekti!.. Nitekım, öyle de oldu... Örneğin SEK satıldı, süt üreticisi soyuluyor. SEK fabrikalan özet sektöre dev- redildiği zaman üreticıler sütünü 18 bin liradan sa- tabiliyordu. Devırden kısa bir süre sonra süt fiyatları 12 bin liraya düşürüldü. Hem de yem fiyatları 8 bin liralardan 20 bin liralara doğru tırmanırken!.. Piyasalarda rekabet or- tamı yaratan SEK, devle- tin kontrolünden çıktığı için, üreticilerin aücü süt fivat- Ozelleştirme felaket getirdilarını yükseltmeye yetrne- di. Fiyatları 18 ile 20 bin li- raya çekebilmek için veri- len mücadele biryıla yakın surdü... Et ve Balık Kurumu'nun önemli kombinalan ile yem sanayii de özel sektöre devredildiği zaman aynı olumsuz gelişmeler yaşan- dı. Kurum devletin elindey- ken etini 275 bin liradan satabilen üretici, kısa bir süre sonra 215 bin liraya müşteri bulamaz hale gel- dı. fşin en acı yanı da bu fiyat düşmeleri tüketiciye yansıtılmadı. Aksine. et ve süt ürünlerinin marketler- deki fiyatları artmaya de- vam etti!.. SEK, Et ve Balık Kuru- mu ve Yem Sanayii, hay- vancılığı korumak ve geliş- tirmek için kurulmuştu. Ni- tekim, bu kurumlar sene- lerce hayvan üreticilerinın özel sektör tarafından sö- mürülmesini engelledi. Hem kuruluşlar büyüdü hem de hayvancılığım/z gelişti. Bu destek sayesin- de, 196O'lı ydlarda 50 ile 55 milyon civannda olan hay- van sayımız 1984 yılına ka- dar 87 m'ılyonu geçti. 1980 yılından sonra ise işbaşına gelen hükümetle- rin tutumu birden deö,işti. Istanbul SEK'te yenilenen üniteler Bakan Söylemez tarafından açılmıştı. Kurumlar hemen satılma- dı, ama gözden çıkarıldı. Hükümetler KİT'lerin yö- netimlerine el koydu. Ça- lışmalannı sabote etti. 1980 yılına kadar hiçbir maddi sorunu olmayan KİT'ler, yüksek faizli borçlar alma- ya zorlandı. Özel sektöre sıfır veya düşük faizli kre- diler sağlanırken. devlet yetkilileri SEK ile Et ve Ba- lık Kurumu'nu yıllık yüzde 198'e varan yüksek faizli krediler almaya mecbur bı- raktı... Devlet, kendi malı- nı, etkisiz hale getirebil- mek için batağa sürüfcte- di!.. Sonuçta ne oldu? 90 milyona yaklaşan hayvan sayımız 45 milyo- nun altına düştü. Türki- ye'nin yıllık bir milyon 200 bin ton olan kırmjzı et ihti- yacını karşılayamaz hale geldik. Yabancı ülkelerin çürük, hatta hastalıklı hay- vanlanna bugüne kadar milyaharca dolar ödemek zorunda kaldık. Aklımızı başımıza almazsak, bun- dan sonra belki de her yıl et ithalatı için 3 milyar do- lan, yani Türk parası ile 300 trilyon liraya yakın parayı yabancı ülkelere hediye et- mek zorunda kalacağız... Aynca, izlenen bu yan- lış politika yüzünden 20 milyona yakın hayvan üre- ticimiz de gecimine katkı- da bulunan önemli bir ge- lir kaynağını kaybetti. Şim- di milyonlarca insanımız ışsiz ve aç... Her yıl yüz binlerce insanımız karnını doyurabilmek için büyük kentlere koşuyor. Türki- ye'de 1980 yılından sonra oluşan tablo bu... Birülke için bundan daha büyük felaket olabilir mi?.. Işte... Başımıza gelen bütün bu felaketlerin nede- ni "ozelleştirme" diye yut- turulmak istenen "yağma- cılık" anlayışıdır... Bu anla- yış değişmedikçe Türk hal- kı fakirleşmeye, ekonomi- si de batmaya devam ede- cektir... Olaylar saptırüıyor Başımrza gelen bu fe- laketlere rağmen, ne ya- zık ki hâlâ akıllanmadığımız anlaşılıyor. Geçen gün Ta- ciroğlu'nun 140 gıda top- tancısı ile birlikte devlet- ten satın aldığı Istanbul'da- ki SEK fabrikasının hizme- tegirişinin yıldönümü kut- landı. Yetkililerin verdiği bil- giye göre, istanbul fabrika- sı başanlı bir hizmet yılı ge- çirmiş. Bir kuruluş ister devletin, ister özel sektö- rün olsun, başanlı işler yap- mışsa kutlamak gerekir. Biz de kutlarız. Daha bü- yük yatırımlar yapmasını da dileriz. Fakat bu arada yanlış bilgiler de verildi. Devlet Bakanı Ufuk Söylemez ve diğer konuşmacılar sürek- li olanak SEK'in devletin elindeyken büyük zararlar ettiğini, özelliştirildikten sonra kâra geçildiğini ve büyük yatırımlar yapıldığı- Klasık bankacılık anlayışı, bir bankanın asal görevınin "paraya para kazandırmak" olduğu düşüncesındedır. Oysa bıze göre, paraya bılgı kazandırmak da mümkun Ya da en önerrlısı, bılgıye para kazandırmak Bızier, bunun ıçın çahşınz, gorduğuyle yetınmeyen, bılgınin yüzeyirıe aldanrnayan, Bank Kaprtal'i yalnızca sahip olduğu deneyrmlere, uzmanlığına, htzına bakarak değeriendırmeyen ınsanlarla. Bu nedenle Bank Kapıtal'den hizmet alanlar, bılgmın paylaştıkça çoğalan ve değer kazanan onem'ı bir kaynak olduğunu çok lyı btlır m paradan değerlidir Bilgi içı'n: B A N K A P I T A L Büyükdere Caddesi No: 114 Esentepe, 80280 Istanbui Tel. (212) 211 66 61 Faks: (212) 211 65 58 nı ileri sürdüler. Böylece, Is- tanbul süt fabrikasındaki gelişmeleri ve yatırımları özelleştirmenin başarısı imiş gibi göstermeye ça- lıştılar. Nitekim de bütün gazeteler olayı kamuoyu- na "Özelleştirmenin başa- rısı" olarak sundular... Zira, Butürbiryaklaşım, "sapla samanı" birbirine kanştıımaktır. Ufuk Söyle- mez burada kelime oyunu yaparak Istanbul fabrika- sının devletin elindeyken zarar ettiği izlenimini ver- miştir. Halbuki, zarar eden Türkiye'deki tüm SEK fab- rikalarıdır. Taciroğlu ve or- taklan ise Türkiye'deki tüm fabrikalan değil, sadece Istanbul fabrikasını ye bir de SEK adını almıştr. İstan- bul fabrikasının da devle- tin elindeyken bir tek ku- ruş zaran yoktur. Her yıl 15 ile 20 milyar lira arasında kâr etmiştir. Bu durumu fabrikanın muhasebe ka- yıtlarından tespit etmek mümkündür... Üzerine basarak tekrar- lıyorum. istanbul fabrika- sının devletin elindeyken zarar ettiği iddiaları kesin- likle doğru değildir. Eğer Ufuk Söylemez olaylara iyi nıyetle yaklaşmış olsaydı, bu gerçeği de açıklardı. Değerlendirmesini de bu- na göre yapardı. Ufuk Söylemez'in zarar iddiası, eğer tüm Türki- ye'deki SEK fabrikalan için ise doğrudur. Ancak Tür- kiye çapında 60 milyon üretici ve tüketiciyi koruma- nın karşılığındaki zaran de- vede kulak bıle değildir. Bu zararlara da SEK'i batır- mak isteyen hükümetler neden olmuştur. Şimdi ise özet sektöre satılan bu fab- rikalann çoğunun hali yü- rekler acısıdır. SEK devletin e/indey- ken tıkır tıkır çalışan ve Türk hayvancılığına ve milyon- larca üretidsine hizmet ve- ren bu süt fabrikalannın ne durumda olduğundan aca- ba Ufuk Söylemez'in ha- beri var mı? Ufuk Söylemez. bu fab- rikalardan kaçının çalışır halde olduğunu. çalışma- larının yeterfi düzeyde olup olmadığını, kâr mı yoksa zarar mı ettiğini, fabrika- lann satıldıktan sonra mil- yonlarca hayvan üreticisi- nin içine düştüğü ekono- mik krizi acaba biliyor mu? Eğer Ufuk Söylemez'in haberi yoksa biz söyleye- lim... SEK özel sektöre dev- redildikten sonra milyonlar- ca hayvan üreticisi peri- şan oldu. Batılı ülkelerin üreticileri bir kilo süt sata- rak 3 kilo yem alabilirken bizim üreticilerimiz bir ki- lo süt karşılığında bir kilo yemi zor alabilir hale düş- tüler. Bu nedenle hayvan- larına bakamadıklan için iki yüz milyon lira değerin- deki ineklerini kasaba 50 ile 60 milyon liraya satmak zorunda kaldılar... Bu tür satışlarTürkiye'nin hemen her bölgesinde hâlâ sürü- yor... Ufuk Söylemez'in bunlan görebilmesi için se- çim bölgesi olan izmir Kör- fezi'ne iki saatlik bir gezi yapması yeterli olacaktır. İşte... Ozelleştirme de- nilen "ya^/na"cılıkanlayı- şının yarattığı tablo bu!.. işte ozelleştirme diye yutturulmak istenen uygu- lamanın getirdiği felaket!.. Ufuk Söylemez ve yan- daşları, Taciroğlu ile 140 ortağının sağladığı ileri sü- rülen başarının arkaşına sığınmasınlar. Turgut Özal öldü. Öbür tarafta bunla- nn hesabını nasıl verir bi- lemem... Ama Tansu Çil- ler'den, Ufuk Söyle- mez'den ve onlara onay verenlerden millet mutlaka bunlann hesabını soracak- tır. Herhalde. doğruları öğ- rendikten sonra, yanıltıl- dıklarını anlayan gazeteci arkadaşlarımız da Ufuk Söylemez'den hesap so- racaklardır... IŞÇINİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SOIVER Örgüt, Örgiit, Örgüt CHP, ÖDR DİSK. KESK, Halkevleri, Çağdaş Ya- şamı Destekleme Derneği, Türk-/ Bulgar Dostluk Der- neği, Edirne Gazeteciler Cemiyeti, Tabip Odaşı, Mi- marlar Odası, Harita Mühendisleri Odası, TÜYAT, Çimse-iş, Yol-iş işyeri temsilciliklerinden oluşan, Edirne Banş Platformu'nun 1 Eylül Dünya Barış gü- nü ve Barış Haftası nedeniyle 14 Eylül akşamı Edir- ne Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda düzenlenen top- lantısındayız. Bu kadar çok Örgütün katılımına, olması gereken ağırlığına rağmen, platformda görevli arkadaşların, toplantı için ne kadar uzun süreli ve zorlu bir uğraş verdiklerini üzülerek dinliyoruz. Bir boyutu ile yasak- çı düzen anlayışının hiç bitmeyen engellemeleri, di- ğer boyutu ile örgütleri aynı platformda buluşturma güçlüğü. Edirne Banş Platformu üyeleri,"banş" gibi evren- sel bir sorunu, farklı çatılar altında ayrı ayrı etkinlik- lerle değerlendirmenin yanlış olduğu düşüncesi ile yola çıktıklarını, ortak çıkarlar ve sorunlar için "güç- bihiği" kültürünü yerleştirmeyi amaçladıklannı anla- tıyoriar. Kendi siyasi partileri ya da demokratik ör- gütlerinin patenti altında olmamasını, kimi örgütle- rin katılmasını yadsıyanlar olmuşsa da, bu türden ça- balara örnek oluşturmak istediklerini vurguluyorlar. • • • Sadece bir rastlantı, aynı gün Bursa'da yine alı- şılmadık bir birliktelik, otomobil sanayiinin işçi ve iş- veren taraflarının ortak çıkarları adına "yerli üretime saygı" mitinginde gerçekleştirildi. ideolojik olarak yeni dünya sömürü düzenini, serbest piyasa ekono- misini savunan otomobil sanayicilehmiz, gündem- de kendi üretim alanları olunca tam tersini savunur o/dular. Hükümetin "kullanılmış araç ithalinin ser- best bırakılması" kararının yürürlüğe konmaması için harekete geçtiler. Ancak sermaye ve örgütleri- nin gücü, sadece kapalı kapılar arkasında geçiyor- du. Olayın kamuoyuna mal olmasında, bu kararın uy- gulanmasında işten atmakla tehdit ettikleri işçileri- nin ve sendikalannın desteğine gereksinmeleri var- dı. Mitingle olayı kamuoyuna mal etme görevi işçi- lere ve sendikalarına düşüyordu. • • • Yine aynı gün ve sadece rastlantı olarak, bir baş- ka çok ortak örgüt katılımlı miting Gaziantep'te ger- çekleştirildi. Aslını arasanız devlet güçleri ve siyasi iktidar, Kuzey Irak'taki son gelişmeler ve ABD'nin iz- lediği politikalardan çok kaygılı idi. Bir önceki Kör- fez Savaşı ve ambargonun Türkiye'ye verdiği çok bü- yük ekonomik zararların yaralarının biraz olsun sa- rılacağı umudunun doğduğu, petrol boru hattınm sı- nıriı açılması ve Irak'a ambargonun aralanması bek- lenirken, her şey tersine dönmüştü. Refah-Yol, Erbakan ve Çiller ikilisi şaşkınlan oy- nuyorlardı. Devlet güçlerinin, ambargonun Türki- ye'ye, ekonomisine, özellikle de yöre halkına verdi- ği zararları kamuoyuna yansıtacak örgütlü kitlesi yoktu. Gaziantep'te ekonomi ile ilişkisi olsun olma- sın bilinen bütün meslek örgütlerinin, esnafın des- teğinde bir miting gerçekleştirildi. Dünyada tek sü- per güç olmanın keyfini çıkaran ve sadece kendi çı- karlarını gözeterek, insanlığa verdiği zararlan umur- samadan davranan ABD'nin ambargo karan kınan- dı. Gaziantepli yurttaşlar, sonuç olarak işsizlığe, yok- sulluğa, açlığa mahkOum edilmelerini getiren geliş- meleri, haksız savaşı, petrol çıkarlarına dayalı Orta- doğu'da oynanan oyunlan protesto ettıler. Bu üç anlamlı çaba ve eylemden birıncisi, Edir- ne'deki barışveserleri buluşturan, hafta boyu süren etkinlikler, olsa olsa ancak yerel basın ve televizyon- larda yer aldı. Bu kadar çok sayıda parti, sendika, demokratik örgütü buluşturmuş olsa da etkinlik ye- rel düzeyde kalmıştı. Kitleleri kucaklamasından söz etmeye olanak yoktu. İşın içinde otomobil sanayii işverenlerinin doğru- dan çıkarian olduğu için, medya Bursa mitingini gün- ler öncesinden duyurdu. Ancak o da aynı işverenler tarafından yıllardır itilip kakılmış, ışverenlerine ve hat- ta kendi sendikalarına güven bunalımı içindeki işçi- lerin, işten atılma tehdidine rağmen beklenen ilgisi- ni çekemedi. Miting beklenencfen sönük geçti. Gaziantep'teki mıtingin sıcak gündemi, günler öncesinden duyurulması, hazırlıkların sürmesi ve de doğrudan her insanın yaşamını çok yakından ilgilen- dirmesı nedeniyle daha da çok ilgi çekmesi, canlı ol- ması beklenirdi. O da öyle olmadı. Gaziantep'te yaşayan her işsiz, düşük ücretli çalışan, zarara uğ- rayan esnaf, tüccar ve sanayici için yaşamsal olan "ambargoyuprotesto" için beklenen gümbürgüm- bür ses çıkmamıştı. Orada da kitlelerin örgütlere, yönetenlere, mitingi düzenleyenlere güven bunalımı, umutsuzluğu, inançsızlığı ağır basıyordu. Ne zannediyoruz? 12 Eylül spnrası çok daha ağır- laştırmış olarak, uzun yıllar yaşamın heralanında ör- gütlülüğü dağıtmak üzere her şeyi yapıp, demokrasiyi askıya alacağız. Siyasi partilerden başlayıp, sen- dikalar, meslek örgütlerine uzanan her tür demok- ratik örgütlenmede demokrasiden eser bırak- mayacağız. Her tür lideryozlaşması. kokuşmuşluğu yaratacağız. En önemlisi, suskun, yılgın, hak aramasını unutmuş kitleler yaratmak üzere her şeyi yapacağız. Örgütlülüğü darmadağın edeceğiz.. İşte böyle arada çok gereksinimimiz olduğunda, heranlamda sahipsiz. örgütsüz kalmış kitlelerin sesi soluğu çıkmaz. RAY ŞİRKETLERDEN R4BERLER • TE.MSAnın "prestij midibüs'ünü test sürüşüne tabi tutan Almanya"da yayımlanan Test und Technic dergisi. son sayısında Hacı Ömer Sabancı'nın 47 şirketinden biri olan Temsa Otomotiv'i dünyanın büyük otobüs tirmalan arasında eösterdi •'OKANHOLDtNG. Kazakistândaki yatınmlanndan Sultan Makarna'nın ürün çeşitlerini, Kazakistan'ın rüm TV kanallannda gösterilecek olan 3 aylık bir rekiam kanıpanyası ile tanıtacak. • RAY SİGÖRTA 1996 yılının ilk altı avlıkdöneminde I trilyon 813 milyar lira prim üretimı ve 294 milyar lira kâr gerçekleştirdi. • ETA BİLGİSAYAR yerli ve yabancı turizmin büvük önem taşıdığı Türkiye'de hem hizmet kalitesini arttınnak hem de tüm muhasebel işlemlerin otomasyona geçmesini sağlamak amacıyla ETA- Adisyon'u piydsaya sürdü. • CONTOLfR'un ağustos ayında Bakırköy'de açtığı alışveriş merkezi 5 bin 200 metrekare alanâ sahip. " MSA Bankalararası Kart Merkezi "ni kaynak göstererek. Türkive'deki pazarpayını yüzde 80.5. banka kartı payını yüzde 62.7. Türkiye"deki toplam kart pazar payını ise yüzde 67.54 olarak açıkladı. • BIOKOM Paris'te Les Nouvelles Esthetique dergisi tarafından her vıl verilen en kaliteli ürün ödülünü iki >ıldır üst üste alan Biadroga. markasını Karadeniz piyasasına açıyor. • KLM'nin sponsorluğuvla 13-15 eylül tarihleri arasında Vblvo World Cup'ın Türkıye ayağı olan tstanbul Horse Shou -96, Kemer Golf&Country Clup Atlıspor tesislerinde gerçekleştirildi. • ANADOLL1 SİGORTA 1996 yılının ilk altı ayında prim üretimini yüzde 88 arttırarak 3.8 trilyon liraya ulaştırdı. KLM
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear