25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 AĞUSTOS 1996 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Yönetmen Irfan Tözüm, üçlemesinin ilk filmi 'Mum Kokulu Kadınlar'ın çekimine başladı Bir düşün ilk 'mum'u yandı ZEYNEPSAVGI Yıldız'da eskı bır konak. yaklaşık yir- mi kışılik bir grup Haül Ergün'ün pen- cere önündekı sahnesini. nefeslennı tut- muş, ızlijor. Halil Ergün derin bir nefes alıyor, sonra kameraya dönüyor: "Daha bir şe> yok.- Ama gene de gece>i bekle- 3 -Mum Kokulu kadınlar"m setinde- yiz. Yönetmen İrfan Tözüm her zaman- ki gibi soğukkanİ! ve sessız. Arada bir £sprileryaparak settekı ha\ayı yumuşa- tıyor. Çekımler başlayalı iki hafta kadar olmuş. "On giin daha sürer" dıyor set çaJı^anlanndan bın. "Ama neyse ki gün- düz çekimleri başladı. Bundan önceki iki hafta gece çalıştık." llgınç bır öykü çe\ resinde biçımlenen senaryo Irfan Tözum'ün adı açıklanma- yan bir arkadaşına aıt. Bu senaryo Tö- züm'ün önceki filmlennde yer aİan ka- rakterlerin bırbulujması gıbı. Ancak Tö- züm bu fılmde karakterlerin öncekıler gibı çözümlemesel bıryaklaşımla değıl, basit tıplemeler olarak ele alındığını be- lirtiyor. Ara venldiğinde Halil Ergün'le rolü (rolleri) üzerine konuşuyoruz. Sanatçı üç ayn karakteri canlandıyorbu filmde. He- men hemen aynı mekân \e aynı olayın parçalan olan \e özünde, filmin ruhu açı- sından ele alındıklannda, erkek egemen bir kültürün ürünleri olan bu karakterler ve kadın yaşamındakı işlevleri hep aynı Ama sınıfsal ve hayatı yaşamak konu- sunda seçım farklan var. Biri çok klasik bir maço. öteki biraz kadın düşkünü. üçüncüsü (yani anlatıcı) iseyaşadığı acı bir aşk deneyimınden sonra yaşamı bır noktada durdurmuş ve kendini bu kona- ga kapatmış bir karakter. Ancak yine de bir üçüncü göz olarak çevresinde olup bitenleri izlemeye devam ediyor. Halil Ergün bu üç karakterle ilgili olarak şun- lan söylüyor: "•Filmde erkek egemen işlev sonucu ortaya çıkan bir dramatik ruh var. Bunu yansıtmak için de bu üç erkeğin tek kişj tarafından canlandınlmasuıa karar ver- dik. Bu, yent bir renk olarak senanma sonradan eklendi." Filmde konağa evlatlık olarak verilen. köy kültüründen gelmış Fatma'yı, uzun yıllardır sinemadan uzak kalmış 30 yıl- lık bir sanatçı. Selma Güneri canlandırı- yor. Türk sinemasında çok uzun yıllardan beri gerçek anlamda bir üretım olmadı- ğını söyleyen Güneri. "Böyle birortam- da oyuncunun yapabileceği hiçbir şey kalmıyor. Ben de bu yüzden sinema- dan uzaklaştım ve farklı işlerle uğraş- tım. Sonunda önüme gerçekten iyi bir senaryo ve birlikte çalışmaktan gurur Mum Kokulu Kadınlar Yönetmen: İrfan Tözüm / Senaryo: İrfan Tözüm /Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı Sanat Yönetmenı: Annie Pertan / Exc. Production Manager: Ardahan Uzunatağan Oyuncular: Selma Güneri (Fatma), Halil Ergün(lhsan ve Ahmet). Sevtap Parman (Gül). Yasenıin Alkaya (Gülizar.) Hande Ataizi (Belkıs). Murat Coşkuner (Genç lhsan.oğlan). Ceren Erginsoy (Natalıe). Hülya Karakaş (Füruzan). Ülkü Ülker (Şükran). Âyşen Tekin (Çiğdem) İrfan Tözüm (üstte). Halil Ergün ve Selma Güneri. duvacağım bir kadro çıkınca ilk işim olan sinemaya dönmeye karar ver- dim" diyor. Sanatçıy la rolünü konuşur- ken, senaryoda irdelenen başka bırkonu- dan da haberdar oluyoruz: bu konu, gü- nünıüzde ne yazık ki çok yaygın bir so- runolan 'ensest'.*Fatma çok mutsuz bir kadın, kocası kızına cinsel tacizde bulu- nuyor. Bu. filmde açıklanmıvor: ancak hissedüiyor. Ve öykünün sonunda büyük bir intikam var". Günen'nın filmde ho- şuna gidcn yan, kadınlardan yana bir se- naryo olması. "Kadınlararası buy ük bir davantsmaanlatılıvor"dıvor( ıLiııcn Sa- natçı aynca bu filmı kcndisi içın bir "dö- nüş' filmı olarak gördüğünü söylüyor ve bundan böyle hiç durnıak ıstemediğini. İrfan Tözüm bir üçleme yaratmay ı düşü- nerek çekimlere başlamış ancak "Sine- ma bir hayal, üçleme de bir hayal olur mu, olmaz mı? bilemivorum" dıyor. Yine de sinemacının yaratım evrenini farklı olduğunu vurguluyor. - Bu senaryo nasıl dogdu? " ' İKF\VIÖZİM-Senaryoaslındaba- na aıt değıl. İki. üç yıl önce Fazilet, Ru- muz Goncagül v e Cazibe Hanımın Gün- düz Düşleri'ndeki karakterleri tek bir filmde bır araya getirmek düşüncesiyle. bır arkadaşıma bu senaryoyu yazmasını önermiştım. Ancak filmi gerçekleştir- meye karar verdigimızde farklı görüşle- re sahip olduğumuz ıçin o, senaryodan çekildi. Bu filmde psikolojik analizyok. Oysa bugüne kadar yaptığım diğer film- lerde hep bu tür bir çözümleme vardı. Filmin adı da arkadaşımın armağam. ne- yi simgelediğıni açıklamaktan kaçınıyo- rum, çünkü izleyiciye yorum şansı bı- rakmak istiyorum. - Eylül ayında Mum Gibi' adlı başka bir filmin çekimlerine başlayacaksuuz ve daha sonra da 'Mum' adlı bir film pro- jeniz daha var. Bir üçlemeden söz edebi- tirmiyiz? TÖZÜM -Evet bir üçleme çekmek is- tiyorum. Bundan sonra sıra 'Mum Gi- bi'de. 'Mum Gibi" için TUrkân Şoray, Rutkay Xzu. ve HaliJ Ergün'lü bir 'cast' düşündük. Senaryoda sorunlar çıktı ve erteledik. Seümİleri ileçalışacaktık. Baş- ladığımızda Türkân Hanım olur mu ol- mazjnı bilmiyorum. Üçüncüsü ise Mum. - Üçk'tneterde bir ana motif var mı? TÖZÜM - Biraz yaşamla ilgili olarak "mum'u seçtim, çünkü üç filmde de bi- raz ölüm kokusu var. Üçüncü Dünya ül- kelerinde kadının erkek egemen toplum düzenı içindeki hâlâ yeri degişmedi, 'Mum Gibi'de gene değışmeyen bir aş- kı anlatıyorum. Orada mum yandıkça kendisini aydınlatıyor, fakat erıyor. An- latılan ilışkide de böyle bir bağ var. 'Mum' ise İlhan Selçuk'un bir yazısın- dan yola çıkarak yapmayı düşündügüm üçüncü proje.Yazıda bır pervaneyle mu- mun öyküsü anlatılır. Sonunda pervane ölürken muma. onun da yok olacagını anlatır. -Fiiminizj kimierin sponsorluğunda çe- kiyorsunuz? TÖZÜM - Biz sadece Külfür Bakan- lıgı'ndan destek alıyoruz. Şu anda imza attığımız bır sponsor yok. Önümüzdekı hafta içinde bununla ilgili açıklama yap- mayı umuyorum. Son ıkı yılda yaşanan ciddi üretimsizligin ardından, bu yıl on, onbeş film yapılacak, bu üç dört yıllık bir birikimin sonucu ve çoğu da Eurimages destekli. Sanınm bir tek bizim film var desteksiz çekilen. - 'Mum Kokulu Kadınlar1 1 sizden din- leyebilirmiyiz? TÖZÜM"- Kadın filmi bu. Çok kendi- liğinden bır kadın örgütlenmesi var. Çok sıradan ınsanlan anlatıyor film. Baş ka- rakater, yani anlatıcı, filmde ızleyiciyle diyaloğa girerek anlatılanlan ciddiye al- mamalanm söylüyor. Ancak film hiç de anlattığı gibi gelişmiyor. Sonunda da çok saçmabiçimdeölüyorzaten. Fakat öykü- nün aslını ondan başka kimse de bılnıı- yor. Erkek dünyasının kadına bakışıyla ilgili farklı biryaklasımı varburada. Ka- dınlar kendileriyle ve erkeklerle banşık değiller. Filmin birözellığı de karakter- lerin sonuna dek bir film kahramanı na- sıl davranırsa öyle davranmalan. Ve so- nunda her şeyin fazlaca gerçeğe dönüş- mesi. Emmanuelle Beart, Hollyvvood'la tanışıyor Küitür Senisi- Signoret, Bardot, Deneuve ve Adjani'den sonra bir güzel daha gizemlı Fransız güzelligını ekranlara ta- şıyor. Beart. güzellığınden söz ettırmeyı pek ıstemıyor aslın- da. Emmanuelle Beart ilk filmı 'Manon des Sources'deki kın- cı perı kızı rolünün kendısını Fransa'ya tanıttığını. ama oyun- culugunu kanıtlamak ıçın yeterince güçlü bır rol olmadıgını düşünüyor. Sonra da eklıyor: "Nevse ki bazılan birsüs bebeği olmaktan daha fazJasını da vapabiltceğimi fark ertiler." Be- art'ın bu fılmle ilgili çekıncelenne kar^ın. film kendısıne he- nüz 21 yaşındayken sağlam bır karıyer sağladı. Sanatçı daha sonrakı filmlerindeki başanlanyla da dokuz kez çeşitlı ödül- lere aday gösterildı. Emmanuella Beart şimdı çok farklı bir filmle. bır Hol!ywo- od filmiyle çıkıyor izleyicisinin karşısına. Fransız bır ajanı canlandıracağı 'GörevinıizTehlike' adlı filmde sanatçıya Tom Cruise,Jon V'oigh,Jean Reno, Krisrin Scott Thomas ve Vanes- sa Redgrave gıbı Amenkalı ünlüler eşlik ediyor. Beart. Ame- nkalılann film çekme yönteminı çok da beğenmemiş. "8121111 kendi filmlerimizin Hollywood'u arattığını düşünmüvo- rum" dıyor. Kendısinin bu filmı çekme nedenını ise 'Belirli bir noktadan sonra bütün kapıları denemek istivorsunuz. Başlangıçta ben pek hevesli değildim ama ben olmazsam \erime başka bir Fransız yıldızın kullanılacağını öğrenince bu rolü ben almalıvım de- dim \e başardım" dıyerek açıklıyor. Emmanuella Beart, Fransız smemasın- dan kalma alışkan- lığıyla rolü ile ilgili aynntılı bılgı almak isteyince kendisine sadece silahkullan- mayı bilip bılmedı- ğı sorulmuş. sanat- çı bunun üzerine başka soru da sor- mamış zaten. Emmanuella Be- art rol arkadaşı olan Tom Cruise ıçin. "Sette pozhif bir enerji vardı, bunun kav nağı da Tom'du"diyor \e ekliyor: "Daha ön- ce bu kadar rahat çabştıgım bir rol arkadaşım olmamısn." Emmanuella Beart. Fransada çok tanınması nedenıyle özel hajatını medyadan gızleyebılmek ıçın çok çaba harcamak zo- runda kalıyormuş, ama Londra'da gerçekleşen çekimler sanat- çıya uzun zamandır yaşayamadıgı bır özgürlük tattırmış. Beart. sadece üç aylık bır oyunculuk eğirimı almış olması- nınbedelını çokagırödedığıni düşünüyor. Elındekendisini ro- le hazırla>acak bır tekniği olmadığı ıçın tıpkı bir maraton ko- şucusu gıbı aylarca hazırlık vapması gerekıyor. Sanatçı. "L'amaour en douce" adlı filmi içın aylarca bır hayat kadını- nı takıp etmış. "Avazda Bir Yürek" adlı fîlmı için 18 ay gün- de Qç saat keman dersı almış . "NeuŞ- ve Mr Arnoud" adlı fil- mi ıçın on parmak daktilo yazmayı öğrenmış. Sanatçı. "Göre- vimizTehlike^ye başlamadan önce de yaklaşık dört ay konuş- maderslen almış ve film başladıgında hemen herkes Bean'ın anadılınin Ingılızce olmadıgını unutmuş. Elbetteyenı bır ro- lü kabul ettıkfen sonra Beart'in kendı ya^antısı altüst oluyor- mus. Babasından İspanyol ve Rus. annesınden de Yunan ve ltal- yankanı aldığını söyleyen Beart. rahat bir kişilige sahip olma- sını göçmen aıle yapısına bağlıyor. P deı^ismde6 Harem-i Hümayun' Küitür Servisi- Portakal Sanat ve Küitür Evi'nin bünyesınde yer alan ve üç ayda bir çıkan P dergisinın ikinci sayısı yayımlandı. Küitür. sanat ve antika dergisi olan P'nin bu sayısındakı ilk yazı Nedim Gürsel'in "Venedik Buluşması" başlıklı yazısı. Gürsel'in "Boğazkesen" adlı kitabını yazarken ressam Gentile Bellini'nin yaşamı üzerine araştırma yapmak üzere gıttiğı Venedik"i anlatan yazıyı. derginin bu sayıda ana konu olarak belirlediği Osmanlı Sarayı Harem-i Hümayun'unu ele alan biryazı izlıyor. DemirÖzlü'nün hazırladıgı yazıda. haremin gizemlı dünyasından söz edılirken, haremde kadınların giyimlerinden, Osmanlı siyasi yaşamını etkileyen harem içi entrikalara, haremin mimari özelliklennden cariyelerin maaşlanna kadar bir çok aynntıya yer venliyor. Ara Güler'in fotograflannın yani sıra. çeşitlı gravürler ve Gerome, Rogier gıbı oryantalistlenn resımleny le canlılık kazanmış yazıda haremin restorasyonuna da deginılıyor. Demir Ozlü, hedonist bir toplumsal yapının en yüksek. en lüks bir bölümü olarak nıtelendırdigi 'Harem'm. daha çok özelfikle sanatçı imgelemınde çogalarak yansıyan. düş. romantizm. erotizmle yoğrulmuş yaratılanyla ilgilenmeyi yeğliyor. Servetin. iktidann. aşkın. cinselliğin duygularla isteklenn en karmaşık hale geldiği. zengınlık içinde hüzne gömüldüğü bu yeri. "BirOrtaçağ podv unıu, bir defile va da güzellik yanşması, kulisi. sonsuz ölçüde pahalı. aşkın, hazzın, hiiznün incilerle, elmaslarla, çok pahalı armağanlarla birarada olduğu; haz içinde vaşanırken, arada bir insanlann içinden çıkan kıskançlığın, suçun, cinayetin karanlıkJanna da yuvarlanan bir mekan" olarak tanımlıyor. Ferit Edgü ise bu sayıda "eTi inceliyor Leonardo'nun, Rodin'in, Abidin Dino'nun 'el'leriyle Edgü'nün el üzerine çeşitlemelerini okuduğumuz yazıda "el'in nelere kadir olduğunu" görüyoruz. Edgü'nün dergideki ikinci yazısında ise Italyan asıllı Isviçreli heykeltıraş Giacometti ölümünün otuzuncu yılında anılıyor. 'Bir Karşılaijtırma' köşesınde Semra Germaner. Claude Monet ile NazmiZha'yı incelerken. Monet'den bir yüz yıl sonra yaşayan Nazrni Zıva'nın sadece Monet'ye değil izlenimcılerden Cezanne. Sisleyve Pisarro'ya olan hayranlığından da söz ediyor. Derginin ilgınç yazılarından bin de "Veni Roma'nın Eski Ozanlan" başlığı altındaSamih Rifat'ın çev irisı. "İki üç bin yıldır Abidin Dino, Esrarkeşler Dizisi şiir vazılıvor olmalı İstanbul'da. Megaralı Byzas, kentin ilk tcmcllerini Sara>burnu'na attığında. yanındaki ozanlar da vezin sav mava. uvak düşürmcye başlamışlardır büyük olasılıkla. Oysa bizler, bu tanrısal kentin yeni sahipleri. İstanbullu ozanlardan, yazarlardansöz açhğımızda, ilgimia genellikle oldukça yakın dönemlere yöneltiyonız" sözleriyle başlayan yazıda İstanbul Theodosius Sütunu'ndaki kabartmalan gösteren fotoğraflarla birlikte Pavlos, Agathias, Leontios ve Kyros isimli dört ozanın dızelen yer alıyor. Pde yer alan köşelerden 'Bir Koleksiyoncu' köşesinde Zeynep İnankur'un ıncelemesinde Abdülmecid, Abdülaziz, Murat ve Abdülhamid'in saltanatlan süresince diplomatlık görevinde bulunan. Tanzimat döneminin en renkli kişiliklennden Halil Şerif Paşa'nın görkemli tablo koleksiyonuna yer .erilivor. 'Islam dünvasının ilk resim koleksivoncusu' oldugu belirtilen Halil Şerif Paşa'nın satm aldıgı Courbet'ler, Ingres'ler. Delacroıx'lerbugün Louvre Müzesı. Orsay Müzesi gibi dünyanın önde gelen müzelerinde bulunuyor. 'Bir Ressam - Bir Şair' köşesinde CevatÇapan'ın çevirısiyle Malcolm Lowry'nin şiirleri Ömer Uluç'un çizımleriyle birlikte sunulurken, 'Bir Kitap' köşesinde Ceial Üster cilt sanatını örneklenyle tanıtıyor. Rafî Portakal'ın hazırladıgı yazıda ise yazma eserlere venlen değer tartışılıyor. 'Osmanlı Sultanlannın Soyağaa' başlıklı yazıda Günsel Renda. minyatür sanatıyla birlikte gelışen portre çizimine dair bilgilerin yani sıra çeşitli dönemlere ait soyağaçlanndan örnekler veriyor. Son yıllarda müzayedelerde büyük ılgi çeken tombak eserlerden Demırören koleksiyonundan beş önemli örnegın tanıtıldığı yazıda Mehmet Tataroğlu. tombak tekniğin yani sıra eserlerin dönemsel özelliklerine de değiniyor. Dergide son olarak Cihat Burak üzerine Tomris Uyar'ın bır yazısı yer alıyor. Üyar. 1982 yılında ortak konulanndan. kedilerden girip kedılerden çıktıklan söyleşide, Burak'ın -Bana kadınlarla kediler, yapı bakımından benzeşiıier gibi gelir. Kedi bağımsızdır. özgürdür, > ukardan bakar, hiç bir şey öğrenmez" dedıginı aktanyor ve sanatçının resminde. kedinin özel bir yeri. çeşitli işlevleri olduğunu vurguluyor. Hiçbir resim akımına, hiçbir sanat anlayışına oturtulmayan Cihat Burak'ı. îstanbul'un lövanten ve Müslüman yakalan arasında gidip gelen. Paris serüvenmi önemsemeyen kazandıgı ödüllere burun kıvıran, kalabalıklardan hoşlanmayan. boş övgülere yüz vermeyen. pop-art diye bir şey keşfedilmese onu da keşfedebilecek atak renkleriyle belleginize damgasını basan bir ressam olarak anlatıyor Uyar. Tutarlılıgını kısa öyküler ve kısa sahnelerden oluşan bütünlüge baglayan Uyar'ı. "Öyküyü de, resmi de proje yapar gibi ele alınm. Mimar olmasaydım belki yönetmen olurdum" diye yanıtlıyor Cihat Burak. Güleryüzlü dahinin biyografisi yayımlandı Küitür Servisi- Albert Einstein bilım dünyasinda eşineaz rastlanan birdahı. Sıradan insanlann hayal dün- yası üzenndeki etkisı üç kuşaktır devam ediyor. Eıste- in'la ilgili şaşırtıcı nokta ise bılımadamı nıtelıklerinin mükemmel örneği olan bu dahinin bııgün kullandığımız otomatik kapılar. kapı alarmları, radvo. televızvon. nıal kodu etiketlerinı basma aletlerı gibi gündelik makmelcr üzerindekı etkisıni görmememiz. Bu pratik aletlerin ica- dına neden olan fotoelektrık etkiy le ilgili buluşu Eınste- ın'a 1922 yılında fizık dalında Nobel Ödulü kazandır- mıştı. Izafiyet Kuramı ile ılgılı çalnmaları nedenıyle meslektaşlan Einsteın'ı yaklaşık011 yıl bovunca Nobel'e aday göstermiş fakat Nobel jünsi ve bu lünnın danışman- lan konuyu tam kavrayamamışlardı. Bu kuramın ortaya koyduğu **E=mc2" formülü zamanla bıiımsel devrımın sembolü oldu ve darmadağınık saçlı. çuvalımsı panto- lonlu. gözlerinden alaylı pırıltılar saçan bilinı adamıvla özdeşleşti. Denis Brıan'ın yazdığı Eın.stein'ın biyogra- fisi gözden kaçan ayrıntılan degerlendırerek bılmıada- mının acılan ve sevinçlerıne yenı bır ışık tutuvor İzafiyet Kuramı. mesleki yaşamına Zünh'tekı 'İs\iç- re Patent Dairesi'nde üçüneü sınıf bir teknık gözetmen olarak başlayan genç bır Alman'dan bcklenmevecek bır başarıydı. Ama bu başarı da onun otorite veya kurallar- la arasinı düzeltmedı. Einstein bu kurumu daha sonra "saygıdeğer federaf mürehkep zırvasf olarak adlandırsa da buradakı fare ka- panı test etme gibı ufak ışleri >onrakı yaşamını aslıııda olumluyöndeetkıledı. Berlın'deakadenıık ba^arıları ne- denı ile Avrupanın en üst düzey yetkılılennden bın ol- masına karşın gelinne patent danışmanlığı katkılannı da ekleniyordu. Einstein daha sonra da Amenka'da ıcatla- nnı ortaya koydu. Anekdotlara bol mıktarda >er veren bıyografi Einste- in'ın deli bır bılım adamı oldugu söylentıİerını örtbas et- me geregıni duymuyor. Bıyografıde Eınsteın'ın düğü- nünden sonra kendisini ve eşını eve kapatıp gece gün- düz denklemlerle ugraştığı. kâğıdı bıtınce yatak çarşaf- larını kullandıgı anlatılıyor. Bri- an Einstein'ın kendisini tek bir amaca adadıgını kanıtlamak ıçin ilk eşı Milevna ile ilk çocuklan- nı yeterli ilgiyı gösteremeye- cekleri için e\- latlık vermeleri olayınıda anlatı- yor. Feministler. Einstein'ın İza- fiyet Kuramında bır fizikçi olan Mılevna'nın da büyük katkıları olduğunu sav un- salardaBnanbu konuya hiç de- ginmemiş. Kitapta aynca Einstein'ın ev- renle ilgili sezgi- lerini etkileyen gündelik tecrii- belere deyer ve- riliyor. Küçük Albert gülleatışlannı ızlerken veya tranı- vayla yolculuk ederken İzafiyet Kuramrnııı tcmelını oluşturacak sorularsoruyordu kendisine Kuramını açık- ladığında ise bilim dünvasını bırbırıne katmı^. Alman- ya. Hollanda. Ingiltere ve Amenkadaki bilimadamların- dan sert tepkileralmıştı. Binncı Dünya Savaşı sonlann- da ise Einstein bütün dünyada ınanılnıaz derecede tanı- nan ve saygı duyulan bır bilim adamıydı Insanlar Eins- tein'ın Nevvton'un evrenle ilgili yerleşık görüşlerını na- sıl olup da altüst edebıldığıni anlayamamı^lardı ama bu alçakgönüllü. pasaklı adamın bıiımsel birdevnm yarat- tıgının farkındaydılar 1920'lerden sonra bütün insanlar vebasın, Einstein'ı ev renın yenı düzenının hayutlarını na- sıl etkileyecegi konusunda önemsız ve metafizıge daya- nan sorularfa rahatsız etmeve başladı. Buna karşın Eins- tein utangaç ama herkese eşit davranan yapısıyla kapı- sını bütün insanlara. özellıkle banş ısteyen Yahudı dost- lanna açtı.Sonuçta sav aşhavasınagiren Almanya'da da- ha Naziler.güçlenmeden Eınsteın'ın komüni.sthatta. Ya- hudi yanlısı biraynmcı oldugu söylentılen çıkmıştı. Na- ziler, Einsten'ın buluşlannın yalanlayamadıkları ıçın bi- lim adamını birnumaralı vatan haini ilan ettiler. Einste- in da 1932'de bir daha geri dönmemek üzere -\vrupa'>ı terk etti. Amerikahlann Einstein'ı göklere çıkarmasına karşın kendisinin bu ilgıden pek etkilenmemesini anlatan kiMm- lar kitapta başanyla anlatılmışsa da. kitabın bu orta kıs- mı oldukça hareketsız. Atom bombasına kar^ı olan sa- vaşıyla kitap tekrar Avrupagünlenninanlatıldığıbölüm- ler gibi canlanıyor. Brian'ın en büyük başansi ise dahi- nin dünyaya bıraktığı en büyük mıras olan 'güler yüzlü- lügü' başanyla aktarması. Ahmet Cemal'in şürleri yayımlandı Küitür Senisi- Ahmet Cemal'in kendı şıirlerinı topladığı ilk kitabı. 'Geçmiş Bir Dua Kitabı'ndan' adıyia fyi Şeyler Yayıncılık tarafından yayımlandı. Geçmiş yıllarda bir kaç şiın "Yazko Edebiyat" ve "Gösteri' dergılerinde çıkan Ahmet Cemal. daha sonra hiçbir dergiye şiir göndermemışti. Bu nedenle kitapta yer alan 37 şiırinden büyük bölümü ilk kez okurun karşısına çıkıyor.'Konu bakımından mitolojı ve tanh agırlıklı olan bu şiirlerde. bır "batıkkent olarak İstanbul' imgesi de önemli ver tutuyor. Ahmet Cemal'in "Günah Şiirleri" başlıklı ikinci >iir kitabı ise 1997yılında yavımlanacak Hermann Broch'dan 'Kader Ağrtları' Küitür Servisi- Yüzy ılımızın en büyük yazarlanndan Avusturyalı Hermann Broch'un (1886 - 1951). başyapıtı "Vegilius'un Ölümü' ıçın yazmış olduğu "Kader Ağıtlan", Ahmet Cemal'ın çevirısiyle lyı Şeyler Yayıncılık tarafından basıldı. "Kader Ağıtlan - Vergilius'un Dönüşü" başlıklı kitapta, Broch'un romanına çıkış noktası olarak kullandıgı "Vergiılius'un Dönüşü" adlı ünlü öykünün çevırısı de yer alıyor. Hermann Broch. Kader Ağıtlan'nı 1938'de Naziler tarafından hapse atıldıktan sonra kalemealmış. daha sonra. Amerika Birleşik Dev letleri'ne sığınışının ardından. bu ağıtlan bazı değişıkliklerle •Vergilius'un Ölümü" romanınııı örgüsüne dahıl etmıştı. "Kader Ağıtlan'. edebiyat ile felsefeyi yetkin düzey de birieştiren birörnek olarak ılgı odağı olmayı sürdürüvor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear