25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 AGUSTOS1996 PAZAR 14 KULTUR İŞARET FİŞEGİ ZEKİ COŞKUN Cumhurbaşkanlığı makamına -A> dın eliy le, Türkiye- fnanın. siz ışe karışıncaya dek aynı soruyu soruyordum ben de. Tıpkı sizin gibi, "Şu aydının tarifini bir etseniz" deyıp duruyordum. Ne zaman İci sız bu sözü ettiniz. işte o zaman aydım. Beni-bizi aydınlattınız. şükran ve minnet borçluyuz. • • • " Buyurduğunuz gibi, "Ayduı kelimesini kullamrken dikkat etmek la/ım" gerçekten de Ölüm oruçlannın durdurulmasına aracılık edenleri anarak "Aydın olmayanJar sanki insanlann cezaev inde ölmesinde tarafmış gibi oluyor. Toplumun çeşitli kesimlerinden Bu iş bitsın insanlar ölmesin' görüşü vardı" diyorsunuz. O göriiştekılerden biri de sizdiniz. Ama ne zaman'1 Ölümler başladiğında! Aradan 60 koca gün. koskoca iki a> geçtikten sonra... Galiba "devletin itiban zedelenmesin" dıye "bu iş bitsiıT Ne>se. konu devlet ve başkanı değil. aydın. Şu "tariPişine dönelim. Izninızle, yine son örnek ola> -ölüm oruçlan- üstünden gıderek deneyelim tarifi. Burada tek olgu. tek kavram var: Vicdan. Karşı söz hemen söylenebilir: Aydınlarvicdanlı da ötekıler vicdansız m'ı? Hem öv le henı değil. Vicdan. herşeyden önce kişinin kendisine karsi sorumiuluğu. Herkes kendısini bir şevlere karşı sorumlu hisseder. herkese bir şeylerin sorumiuluğu yüklenir. dayatılır. Dayatmalann ötesinde kişinin kendi kendine üstlendığiyse iradi. gönüllü sorumluluktur. Vicdan, sorumluluk -yükümlülük sadece kalp- gönül işi degil: sonuçta birdüşünce \eevlemdır. Hisseder duyarsınız. düşünürsünüz ve duyup düşündüklennızı eylersiniz: yaparsınız. Işte o \ icdandır. Duygu \e düşünee -vicdan- sözcüklerle (kimi zaman harflere dönüşerek yazıvla) \e eylemle ortaya çıkar. Işte o nedenle bu aydın denen mahlukat söziin sihrine, gücüne inanır. "Önce söz vardı" diyen dinlerin. kutsal kitapların son -\e gerçek- müminleri onlardır. Sözcükleri yan yana getinp şiir dizerler. öykü. destan. roman. oyun kurarlar.. Türkü-şarkı yaparlar. haber yaparlar. rapor hazırlar.. sözcüklerle dünvalar kurarlar! Sız de bilırsıniz -ustasınız-, sözcüklerle çok. ama çok şey yapılır. En başta siyaset >apılır. Sadece bir tek şey yapılmaz: Sözün sahtesi olmaz! Sözcükler kendisiyle oynayanı yakar. Sahte söz, yani yalan. sahte para gibidir. Size voliyi vurdurur. birilerinin -ve memleketin- canını yakar. Sonuçta bir yerde patlar ve piyasaya süreni, sahibini vakarf 6 Şu aydını bir tarif etseniz' iz de bilirsiniz -ustasınız-, sözcüklerle çok, ama çok şey yapılır. En başta siyaset yapılır. Sadece bir tek şey yapılmaz: Sözün sahtesi olmaz! Sözcükler kendisiyle oynayanı yakar. Sahte söz, yani yalan, sahte para gibidir. Size voliyi vurdurur, birilerinin -ve memleketin- canını yakar. Sonuçta bir yerde patlar ve piyasaya süreni, sahibini yakar! Söz kumaş gibidir. ilmik ilmik dokunur. Akılla. yürekle. vicdanla. Söz kumaş gibidir, tek ilmegi atlarsanız tüm doku ölür. Söz kumaş gibidir. kendine bulaşan her lekeyi, her hileyi kusar. • • • Aydın denen mahlukat söze böyle bağlıdır. Sözcükler olmadığında. onlarla oynandıgında. sahtesi piyasada dolaştığında kendisinin de olmadıgını, olamayacağını bilir aydın takımı. Kendini ve birbirini yemesi bundandır: Kutsalına el ve dil uzatılmış demektir. Bılmem tarif edebildim mi bu beceriksiz dilimle? Çok gördük biz öyle aydım Diyeceksiniz. o dediklerinden kaç tane var memlekette? Kimse bilmiyor. Ama şu biliniyor: Çankaya'da şimdi sizin oturdugunuz koltugu işgal eden general, bir vakitler tıpkı bugün ölüm oruçlarındaki gibi ortaya çıkıp vicdanının, kişıliğinin, sözcüklerin geregini yapanlar ıçin "Ben ne yapayım böyle aydırıı... Çok gördük biz öyle ayduıı** buyurmuşlardı. Siz o zaman "yasakü"ydınız. Sözcükler, sözcüklerin kullanımı, ürünleri de yasaklıydı. Öyleyken susmayı, durmayı sözcüklere ve kendilerine ihanet sayan biravuç insan yine o sözcüklerle devlet başkanlığına başvurdular. İş. ekmek ve memleket için. tşte o vicdandı, adına "Aydınlar Dilekçesr dendi Yıl 1984"tü.' "Ben ne yapayım böyle aydınT dendi ve sözcükler, sözcüklerin kullanımı, kullanıcıları yargılandı. Sonra devir döndü. Bildiğiniz deyimle "keser döndii, sap döndü, hesap döndü" Yasaklan yırttınız, kendiniz için. Büyük mücadelevdi. müthiş gerformanstı. Parmak ısırttınız. Orgütünüzün. kitlenizin başına geçtiniz. "Düşün arkama" dediniz. "Degiştim" dediniz. Iktidar oldunuz, cumhurbaşkanı oldunuz. • • • Şimdi 12 yıl öncekı dılekçeden sonra ölüm oruçlarını durduran girişimlerle yeniden bir "aydın~ sözü, davranişı. kimliği çıkıyor ortaya. Şimdi de terörün durması. kanın durması için yine beraberce bir şeyler yapılamaz mı acaba deniyor. Celallenıyorsunuz. "Türkiye'nin dağlaruida 12 senedir silahlı uğraş içinde bulunanların Türkiye sonunu getirecek"" dıvorsunuz. Pekı. "Neyin müzakeresini vapacaksınız?" diyorsunuz. Yani. devlet pazarlık yapmaz. "Şu aydının tarifini bir etseniz~e de oradan geliyorsunuz. Yani. devletin kimseye ihtiyacı yoktur, kimseyi dinlemez! Hani biraz zorlasanız, sizi alaşagı eden. "yasakiryan general gibi "Çok gördük öyle aydım" diyeceksiniz. Haklısınız, dev let öyle der. "Tarif"e gerek duyulduğuna göre. aydın ve v icdan biraz karanlıkta. Onun için söyleyelim: Ne devlet ne de kimse kimseyle pazarlık yapmayacak. Vicdanlar ortaya konacak, o kadar! Bakın. 12 yıl önce "Ben neyapayım böyle aydınu. çok gördük öylelerini" denmişti. 12 yılda 25 bin insan öldü bu ülkede, çatışmalarda. Kan banyosu sürüyor. Vicdan yok, kan -ve davası- var. sözcükler sustukça sılahlar konuşuyor. Birkaçtaraf Gökyüzü"nden söz ettiği için >argılandı, hüküm giydi. Yayıncısı da. Bir başkası -adı Orhan Pamuk- bir vabancı dergide "Yalanla Zehirlenen Toplum"u; bizi anlattı. kınandı birilerince... Daha çok örnek var, "tariPiçin. Ama siz arifsiniz. Sonuç ve istem 30 > ıldır biliriz, serinkanlısınızdır. Kiyamet kopsa paniklemez. "Durun bakalım"dersiniz. Size göre "Zaman, en iyi ilaçtır'*. Zamanla toplumun. olaylann ateşi söner. Herkesi. her şeyi ayağa kaldıran şeyler zaman mezarlığında unutulur. çürür. Sadece sivasetçiler değil. futbol hocalan da çok şey borçlu olmalı size. Bakın eskiden hıza. yaratıcılığa dayanan futbol şimdi tıpkı siyaset gibi orta sahada rakıbi kılıtlemeye dayanıyor. Zamanı ve tempovu öldürüp. rakibi bezdinp o bezgin - yorgun anlarda doğacak fırsatla sonuca; göle gıdiliyor, kanatlardan. Evet. yaşanmış bitmış olay lann acısında zaman ilaçtır. Gerilimlerde tansiyonu düşürmek i>ıdır. Ama kanama halinde zamanın akışı ölümdür. bıliyorsunuz. Fıkralan seversiniz. Birzamanlar hepsinin komünist -ya da ajanı- olduğuna inanılan ay dınlar arasında anlatılan yaygın bir fıkra vardı: Lenin'in yolculuk ettiği tren apansız durmuş. 'Türkiye'nin şevldni kırmavın' Işte o tarifini istediğiniz insanlann vicdanlan ve sözcüklerinden başka hiçbir şeyleri yok. Artık bu dünyada olmayan biri varonlardan. Adı Nânm Hikmet. "Sen esirligim ve hürrivetimsin, / çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin, / sen memleketimsin" dıye >azmış. Siz. "Bu memleketin bir kanş toprağını. tek bir çakıltaşını kimseye \ermeyiz" dıyorsunuz. O. "Bu benim ctinıdir' diyor. Kim kime nev i verecek? Ne adına. nasıl? Daha yakınlarda bir başkası -adı Murathan Mungan- "kardeşlerim ölüyor kalbimin dogusunda" diye yazıyor. Taş toprak değil söz edilen, kalp. yürek. can, çıplak et! Onlardan biri -adı Yaşar Kemal- daha yeni "Türkiye Üstündeki Kara Görevliler. ravlann tahrip edildiğini haber v ermişler. Lenin, "tnip rayları onaralımr demiş ve ceketini çıkanp kollan sıvamış. Stalinaynı şeyle karşılaşınca trendeki herkesin indirilmesini. yansının -içlerinde ajan olabileceğı için- kurşuna dizilmesini. öteki yansının da hemen raylan onarmasını emretmiş. Knıs^e», onanm ekibinin çağnlmasını. yola çıkana dek tren perdelerinin indirilmesini. yemeğe geçilmesini söylemiş. Brejnev 'se "Perdeleri indirip treni dısardan sallayın. gidiyormuş gibi yapın" der. Bildiğiniz üzre. şimdi tren de liderler de sizlere ömür. Aydınla ve bizimle ilişkisi? Vann anlavın. "zaman"ı da unutmav ın. Sık sık. "Türkiye'nin şevkini kırmayın" dersıniz sız. Şimdi a\nı şevi ıstivoruz sızden. Bakın 12 kayıpla da ol>a. aydınlar vc başkalannın katkısıyla da olsa bir ölüm yolculugu, bir utanç bitti. Şimdi daha büyük yolculukları, daha büyük utançları aşmak istiyor memleket. a\nı şevkle. Bunu bari zamanın öldürücülüğüne bırakmavın. \ icdanlann ve sözcüklerin önüne set çekmeyin. İstem sadece ve sadece bu. Saygılanmızla Aşk ve esin kaynağı 'otornobil y Kültür Servisi- Otomobil elbette beraberinde otoyol çılgınlıklan. trafik sıkışıklığı. trafik stresı. hava kırlilığı. deli dolu araba kullanan çılgınlar. trafik polislen. siyası amaçlarla otoyollan kapatan protestocular. trafik kazalan. kaza sonucu ölen ve ağır yaralanan insanlann sıralandığı listeler gibi kavramlan da getirdi. Bütün bunlara karşın insanoğlunun keşifleri arasında otomobilden daha çok aşk ve ilham kaynağı olan bir icat var mıdır acaba? Jonathan Glancey v e John Benton- Harris. > üzüncü doğum gününde otomobile hak ettiği saygıvı gösterelim demişler ve bu hoş fotoğraflan yakalamışlar. Kısa bir süre önce ingiliz otomobil mühendısı Halter Hassan'ın öiümü nedeniyle "Independent' gazetesinde yayımlanan ölüm ilanında. "Onu, Jaguariar için VI2 motorunu icat eden insan olarak anmak haksızhk olur. O, ünlü nıimarlar Le Corbusier. Tadao Ando ve Norman Foster gibi çağımızın ünlü tasarımcılarıyla birlikte anılmalıdır" deniliyordu. Otomobilin yüzyıllık geçmişini sorguladığımız bu günlerde. ilanı saçmalık olarak nitelendirip gürültülü teneke yığınları nasıl olur da Picasso'nun veya Giacometti'nın yapıtlanyla karşılaştınlabilir diyebilirsiniz. Ama bu hiç de üzennde düşünülmeden yapılmış bir vorum olur. Beatles'ın. 'Baby You Can Drive My Car\ Bob Dylan'ın 'Highway 61 Revisited", Bruce Springsteen'ın Cadillac Ranch", Prince'in 'Little Red Conette'' gibi şarkılannı veya Jean Luc Godard'ın "Hafta Sonu". Steven Spielberg'in "Duer gibi filmlerini anımsarsak otomobillerin yaşamımızdaki estetik değerine biraz daha yaklaşmış oluruz. Fotoğraflara bakınca otomobilin yaşamımıza kattığı mizah öğelerini de götmezden gelemeyiz herhalde. EMİNE ERSİN ZÜRİH - Bir varmış Çin varmış: uzak- larda, güneşın doğduğu yerde. çekik göz- lü insanlann yaşadığı kalabalık. gizemli bir ülke varmış... Insanhktarihinineneskiuygarlıklann- dan 'Çin uygarhğnu' anlatmava bu ma- salsı sözlerle başlamak mümkün. Çünkü. Çin'in insanlık tarihiyle birlikte başlayan varlık serüveni, yaklaşık 7 bin yıl öncesi- ne dayanıyor. Ancak. zaman ve mekân kavraınının değişmesinden sonra Çin. ar- tık ne o kadar uzak ne de o kadar bilinmez. Yazılı tarihi dört bin yıl öncesine dayanan. dünya nüfusunun beşte birinin yaşadığı bu kalabalık ülke. 7 bin yıl önce de bu ka- dar kalabalık ve popüler miydi bilinmez. Ancak Çin. son yıllarda yaşadığı hızlı de- ğişim ve gelişmeyle dünya kamuoyunun ilgi odağı konumunda. Llkede yaşanan hızlı ve olumlu gelişmenin yanında, bin- yıllaröncesinden gelen Çin kültürü v e Çin sanatı da Batıjı ülkelerin büyük ilgisiyle karşılaşıyor. Özellikle son 25 yılda Çin 6 Eski Çin'in gîzemi... kültürünün geçmişine ilişkin kapsamlı bil- giler sunan buluntular. bu köklü uygarlı- ğın değişik yönlerinin günışığına çıkma- sına yardım ederken, Çin'in insanlık tari- hindeki büyük önemini de belgeliyor. Dört bin yıllık yazılı tarihe sahip. uy- garlığın ilk aşamalanndan beri gelişerek varlığını sürdürmüş birkaç ülkeden birisi konumundaki Çin, 19. vüzyılda, güçsüz ve yozlaşmış bir yönetim altında 'yan sö- mürge' durumuna düşmesine karşın. 1940'ta sosyalist bir yönetimin kurulma- sıyla sonuçİanan devrimin ardından yeni bir döneme ve 1970'lerin başında da dün- yanın en güçlü devletleri arasına girdi. Ekonomik gelişmeyle birlikte, 'tarihi gün ışığına çıkarma' konusundaki çalışmala- ra hız verilmesinin ardından, son yirmi yılda. Çin"in 5 bin yıllık geçmişini aydın- îatacak büyük arkeolojik buluntulargünı- şığına çıkanldı. Bugüne kadar Çin dışına çıkmamış bu eserler, 1996 yılı başından beri dünyanın en büyük sanat merkezle- rinde sergileniyor. Almanya'nın Münih ve Essen eyaletlerinde sergilenmesinin ar- dından üç aydır isviçre'de bulunan 'And- ent China" sergisi. ağustos ayında Jngilte- re'de Britısh Müzesi'nde ve ardından da Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da açı- lacak. Oldukça kapsamlı bir organizasyonla sanatseverlere ve tarihçilere sunulan 'An- cientChina'(Eski Çin) sergisi, Zürih'te iki başlık altında ve iki ayn müzede sergile- niyor. Ziirih Sanatevi'nde açılan 'Andent China' 'sergisinin yanında, Çin boyama sanatına ilişkin örneklerin yer aldığı •Mandate of Heaven', Çin resmi üzerine en geniş ve kapsamlı koleksiyona sahip Nevv York Metropoliran Müzesi tarafın- dan. Avrupa'da ilk defa. bilinen koleksi- yonun en önemlılerınden oluşan bir seç- meyle, *Eski Çin' sergisi kapsamında iz- leyici önüne çıkanldı. 11 den 18. yüzyıla kadarki dönemin resimlerini kapsayan sergi, "Çin resminin az bilinen, fakat muhteşem' düınasını keşfetmenin eşsiz firsatı" olarak sunuluyor. Serginin adı. 'cennetin oğlu' olan Çin imparatorunun 'krallığı yönetme ve sana- tı geiiştirme kutsal gücüne' karşılık gelen 'Mandate of Heaven' olarak belirlenmiş. Krallar ve eski Çin'deki sanatçılararasın- daki farklı ilişkilerin önemini vurgulayan resimlerin yanında, krallann kendileri ve kraliyet himayesindeki sanatçılar tarafın- dan yaratılmış sanat çalışmalanyla birlik- te. nıahkemelerce suçlanan hatta cezalan- dınlan sanatçılann çalışmalan da ilk kez Batılı izleyicilerin karşısına çıkarılmış. Isviçre'de adeta bir 'Çin rüzgân'na ne- den olan 'Eski Çin* sergisinin açılacagı aylar öncesınden sanatseverlere duyuru- lurken sergide yer alan sanat eserlerinin dev kopyalan. aylarca Zürih'in en büyük caddelerinı süsledi ve sanatseverleri ade- ta 'müzelere davet etti'. Dünyanın önde gelen üniversıtelerinden bilim adamlan. sergi süresince konferanslar vererek Çin sanatının. hanedanlara. inançlara ve ya- şam biçimine göre gösterdiği degişiklik- leri anlatırken mağazalarda Çin elişleri satan bölümler açıldı. hamburger firması McDonald's bile Çin mönüsü çıkararak esen Çin rüzgânna katkıda bulundu. Çin'in neolitik çağlardaki sanat eserle- rinden. Çin hanedanı döneminden kalan gerçek insan boyutlanndaki 8000 bin as- kerinbirörneğine, kutsal büvüklerinmas- kelerinden Tann'nın evınin tasvir edildi- ği bin yıllık e\ maketine ve satrancın ilk şekli '6taş\e 12çubuklao\nanan' satranç tahtasına kadar bırçok eserin yer aldığı kapsamlı sergi. bu ay Ingiltere'nin British Müzesi'nde de sergıleniyor. KOŞEBENT ENİS BATUR İspanya İç Savaşı, 60 Yıl Sonra Pek çok ülkenin televizyonunda İspanya iç Sava- şı'nı konu edinen belgeseller gösteriliyor bu sıralar- da. Avrupa'nın yakın tarihinin en kanlı sayfalarından biri açılalı tam 60 yıl olmuş. Franco'nun yirmi yıl ön- cesine kadar süren zorba saltanatı ölümüyle birlikte çökünce, arşivlere ulaşma olanağı da doğmuş. So- nuçta, birbiri ardına belgesel filmler çekilmiş; olabil- diğince nesnelliğin gözetildiği bu yapımlarda şüphe- siz Cumhurıyetçilere. antifaşist güçlere belli bir ya- kınlıkla bakılıyor; gene de, bu cephede yaşanan yan- lışlıklar, özellikle de bölünen solun, Stalin yüzünden içine düştüğü açmazlar bütün açıklığıyla sergileniyor. 1931 de. yedi yıldır askeri bir cunta ile stepnelen- miş monarşik düzen yıkılıyor Ispanya'da. Cumhuri- yetle tanışıyor Ispanyollar. Köylüler topraksız, köle durumundalar. işçiler, bir lokma bir hırka ilkesiyle ılik- lerine dek sömürülmüşler. Orta sınıfın beli kınlmış. Toprak ağaları, bir avuç işadamı. ordunun önde ge- lenlenyle Kilise'nin akbabaları ülkenin vampirferi. Sosyalistlerin desteğinde liberaller kuruyor ilk Cumhuriyet hükümetini. Reformlar gündeme geli- yor, toprak reformu başta olmak üzere. Sendikalar. direniyor, ordu ıçınde dayanışma odakları oluşturu-- yorlar usulcana. Yeni Cumhuriyet'in yönetıcileri beceriksiz. Sosya- listler, Troçki ve Stalin kutuplannda düşman kardeş kesiliyorlar. Faşist gizilgüç hızla devreye giriyor sağ- da. Hükümetin aczi köylülerı ve işçileri harekete ge- çiriyor: Kiliseleri yakıp yıkıyor. papazları ve toprak ağalarını öldürüyorlar. Ispanya'yı kan gölüne çevire- cek sahneler kurgulanıyor. 1936'da patlak veriyor iç savaş. Franco önderliğin- de faşistler ayaklanıp kendi hükümetlerini ilan edi- yorlar ve belli bölgeleri ele geçıriyorlar. Kilise yanla- rında. Hitler Almanyasfndan, Mussoiini Italya- sı'ndan ciddi destek gelıyor. Anti-faşist cephe uzun süre Madrid'i, Katalanya ve Endülüs'ün genişçe bir bölümünü denetiminde tu- tuyor. Halka silah dağıtılıyor. Batı Avrupa ülkeleri sö- züm ona destek veriyor. Bir tek uluslararası soldan katılmalar oluyor: Malraux'dan Hemingvvay'e bir dizi aydın-yazar da oradalar. Stalin kaşıkla veriyor: Sılah, subay, mühimmat. Kepçeylealıyor: Sol'u böl- meyi, tasfıyeyi körükleyerek. 1939'da çöküyor anti- faşist cephe: Yüz binlere varan ölü, bütün öğelen yok edilen bir demokrasi, kırk yıl sürecek bir totaliter dö-' nem kalıyor elde. Bugün bile yaraları tam kapanmamış, hâlâ unut- mak için çırpınan bir ülke İspanya. Bir de tabii, geç- mişi uzakta sanan genç kuşaklar, onlar ki bu geçmi- şi başkalarınınmış gibi görme yanılgısındalar. İspanya iç Savaşı belgeselleri, Türkiye'de bütün te- levizyon kanalları tarafından peşpeşe yayımlanmalı, bir daha, bir daha gösterilmeli hem de. Bir ülkenin insanları birbırilerine bunca düşman nasıl kesilebilir, kesilince ne sonuçlar doğar, en önemlisi de: Kan musluklarının başında kimler. hangi çıkar beklentile- riyle duımuştur. Bunları göstermek, uzmanlara yo- aımlatmak, açıkoturumlarda tartışmak gerekir. Türkiye'nin "bugünkü durumunda Tspanya'nın 1930'lardaki durumuna tıpatıp uyan ile uymayanı böylece ayırt edebiliriz belkı. Demokrasi yanlıları ile demokrasi düşmanları, Türkiye'nin yazgısını çekiş- tiriyorlar, iki farklı uçtan tutmuş. Fikirler, inançlar, çı- karlar: Bu üç düzlemin çelişkisınden doğuyor bütün kıvılcımlar. Franco'nun kilit kavramlan ulus'un vatan'ın birliği, ıman vedisiplin ımiş. Cumhuriyetçilerözgürlük, eşit- lik, kardeşlik kavramlarını benimsemişler, 1789'aba- karak. Barutla ateş buluşmuş. O kavramların arka- sında, gerçekte, ne vardı? Türkiye'de kavram karmaşası, çeşitliliği daha da büyük. Korkumuzun kaynağında bu var: Yangın çı- karsa herkesin evi tutuşur. Umudumuz da o karga- şada öte yandan: Bu çoğulluğu yan yana yaşatma- yı başarabilirsek... Ya başaramazsak? Bizı ne tür bir gelecek bekliyor? Hâmiş: Elınden geleni yap. Elinden gelmeyeceği- ni bile göre bir şeyler yapıyormuş gibi yapmak, en hafifinden gösterişçilik olur. İkiztepe kazıları tıp tarihine geçecek Kültür Sen isi-Samsunun Bafra ilçesine bağlı tkıztepe örenyerinde 19""4 yundan bu yana aralıksız sürdürülen kazılarda elde edilen 4 bin yıl öncesine ait ameliyatlı kafataslarının tıp tarihi kitaplanna geçeceği belirtildi. l Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Önder Bilgi başkanlığında sürdürülen kazılarla ilgili olarak bugüne kadar elde edilen bilgilerin yer alacağı. yaklaşık 2 bin sayfalık kıtap önümüzdeki günlerde yayımlanacak. Kitabın yayımlanmasından sonra. özellikle tkiztepe"deki kafatası ameliyatlan ile ilgili bölümün tıp tarih kitaplannda yer almasını beklediklennı söyleyen Prof. Dr. Önder Bilgi. 13 kafatasında amelivat izıne rasladıklarını belirterek. . yaklaşık 23 yıldır süren kazılarda bulunan örneklerin J Anadolu'da tek olduğu. aynca Aztek ve Eski Mısır'da *"• bulunanlardan farklı olduklarını ve kapak açma yöntemiyle gerçekleştirildiklerini ekledi. Berfin: Avrupa'nın "Hollywood'u" Kültür Senisi - Hollyvvood'un karşısında güçlenmeye çalışan Avrupa'nın filni merkezi kimliğini Berlin üstlenıyor. Avrupa film ödülü Felix ve Avrupa Film Akademisi vanşmalannın, tüm mali güçlüklere karşın Berlin'de yapılacağı bildirildı.Edinilen bilgilere göre. şehır yönetıminın akademiye yaptığı yardımı kesmesı üzerine. Avrupa Film Akademisf nin Oslo. Floransa ya da Strasburg'a taşınması önerileri ortaya atıldı. Ancak. Güney Almanva Piyango \akfı. Avrupa Komisyonu \e gönüllülenn katkılarıyla akademinin taşınması engellenirken. akademi müdürlüğüne de îngiliz film yapımcısı N'ick Powell getırildi. Yeni yönetimle genç film vapımcılan ve dağıtımcılar aracılığıvla Amerikan Film Akadenvleri'nin etkinliğine erişilmesi amaçlanıyor. Pip Sultan Abdar oyunu yasaklandı Kültür Senisi - Bugün Açıkhava Tiyatrosu'nda sahnelenmesı planlanan Ankara Birlik Tiyatrosu'nun (ABT) "Pir Sultan Abdal" adlı oyunu Şişli Kaymakamlığı tarafından iptal edildi. Cuma günü mesai bitiminde açıklanan karara karşı pazartesi günü iptal davası açacaklannı bildiren ABT yetkilileri. şimdiye kadar 650 kez Türkiye'de. 100 kez de Avrupa'da sahneledikleri Pir Sultan Abdal ovununun daha önce de degışik illerde 20 kez yasaklandığını ancak idari mahkemelerinin yürütmeyi durdunna karanyla sahnelendiğini belirttiler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear