25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30ĞUSTOS 1996 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 28 Zcnjldak A 26 Antalya 37 Kars PB 26 Yurdun kuzeydo- ğu kesimleri par- çalı bulutlu, Doğu Londra Y 17 Atına Karadeniz kıyıları Pans Y 18 Mılano yağmurlu, öteki Roma Y 25 Oslo yerler az bulutlu Berlin Y 18 Helsınki ve açık geçecek. Amsterdam Y 20 Stockholm Y 22 Hava sıcaklığın- Madrid Y 26 Belgrad PB 32 daönemli birde- Sofya ğişiklik olmaya- Brüksel cak. A 33 Viyana Y 21 Bonn Y 21 Budapeşte Y 25 Münih Y 21 «C3 Taşke.ıt 23 •Tahran Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire A A Y PB A Y Y A 24 38 30 35 27 31 26 34 Şam 34 J);.k Parçalı buiutiu Stsl. BulüU, L Çok bulutlu GLNDEM ML'STAFA BALBAY I kştarafı 1. Sayfada *e yapacak garson devlet? Hizmet edecek...Ki- ne Tabii ki parasını verene... Garson devletin ilkelerini yaşayarak görüyoruz: valısanakendinpişirkendinye...Rantiyeciyemö- rü >izden ne kadar yersen ye... Garson devletin gündemdeki sınavı, zorunlu tasar- rjf;esintileri...Öyle anlaşılıyor ki "garson" gitti, ye- " l i Çalışanların 428 trilyon lirasını gasp edip, "Neza- na? geri vereceğim konusunda kesin bir şey söy- leytmem. Belki yann belki yarından da yaktn...Ama tara güvenme sakın" demenin başka anlamı olabi- li-m? tonu günlerdir tartışılıyor. Gelinen noktayı özetle- yelın: -Çalışanlara1988'de1 nisansürpriziyapıldı. 1 ni- san1988'deyürürlüğegiren 3417 sayılı yasayla, zo- runü tasarruf kesintisi uygulanmaya başlandı. Yasa- n n adı aynen şöyleydi: "Çalışanların tasarrufa teş- \yk edilmesi ve bu tasarruflann değerlendirilmesi..." J - Çalışanlar hem tasarrufa teşvik ediliyor hem bu kesintinin zorunlu olduğu vurgulanıyor...Bu, çelişki değıl mi? Değil... Türkiyetipi, teşvik..."Lütfen tasar- ruf yapınızulan..." - Bu havuza ücretliler yüzde 2, işveren de yüzde 3 oranında katkıda bulundu... - Kesintiler bırıktikçe. devlet bunu istediği alanda kullandı. Yıllık faiz yüzde 30... Üstelik bileşik de- ğil...Sadece anaparaya faiz uygulandı. -Zamanla bu kesintiler işvereni sıktı. Bir an önce kaldırılması için lobıler devreye girdi. Hazine de 1988'den bu yana istediği gibı kullandığı bu paranın Ueride başınadertaçmaması ıçın, uygulamanın dur- durulmasından yana tavır koydu. Çalışanlar da kar- şılığını göremedikleri bu tasarrufa hayır diyordu... - Kazıkların ucuna havuç geçirerek, çalışana her gün bir müjde verdiğini söyleyen hacımız, zorunlu ta- sarrufun kaldırılacağını da müjdeledi... -Çıkan yasa gösterdi ki havuç işverene ve Hazi- ne'ye, kazık çalışana...Fonda biriken 428 trilyon lira, şubat ayına kadar bloke edilmiş durumda...Yani öde- me en erken 1997 Şubatı'nda başlayabilir... - Iç borçlanmadan doğan yükümlüiuklerini gün sektirmeden ödeyen hükümet, çahşanın parasını hem eksık nemalandırıyor hem de ödeme tarihi ver- meyeceğini söylüyor. Ürdün'de bile ekmek fiyatlan artınca halk sokağa dökülüyor. Garson devletin. korsan devlete donüş- tüğü Türkıye'de çalışanların daha cebine girmeden kesilen 428 trilyon liranın üzerine yatılıyor, çalışan- lardan "çıt" yok...Sendika liderleri günlerdir Anka- ra'da... Hacıyla görüşüyorlar umut yok... Bacı zaten ğarsonu, korsanı bırakmış, "intikamcı" devlet için kÖllarîsıvamış... Hükümet verirse çalışanlar "oh " diyecek, vermez- se "an" diyecek...Hepsi bu... Türk ulusu narindir... Böyle bir ülkede hükümet etmek ne kadar kolay... Avrupa'nın donundan, zorunlu tasarruf fonuna ka- dar her şeyi kendisine mal eden hacımızla bacımı- zın halkımıza bakışını şöyle özetleyebiliriz: - Türk ulusu narindir ağır sözü kaldırmaz. Aptal di- yene kızar, soyana aldırmaz.. Eğer çalışanlar, zorunlu tasarruf kesintilerindeki korsanlığa boyun eğerse, bilmeliler ki önümüzdeki dönem çok daha ağır ve bencil uygulamalarla karşı karşıya kalacaklar. Böylesine yüzde yüz haklı olduk- ları bir duruma bile seyırci kalanların. sendikacılar- dan muhalefet partilerine kadar kimseye kızmaya hakkı olamaz. Ben hükümetin yerinde olsam, fondaki paranın bir an önce ödenmesi için bastıran muhalefet partileri- ne çıkışırım: - Kardeşim, size ne oluyor...Alacaklısı büe bu pa- ranın verilmeyeceğini kabul etti... Işbaşına gelir gelmez, rantiyeye doğru U, çalışa- na doğru ters dönüş yapan hükümetin devlet anlayışı $öyle: Rantiyeye garson... Çalışana korsan... Mafyanın 23 bin tetikçisi var ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve Istatıstik Genel Mudurü Dr. MustafaTören Yücel. Türkiye'de mafy anın 23 bin tetikçisinin olduğunu bildirdı. Yücel. kısaca "mafya" diye bilinen organize suçlar konusunda vaptığı araştır- mayı kitap haline getirdi. Yücel'in "Türk Ceza Siya- seti ve Kriminolojisi" ad'ıy - la yayımladığı kitabm, Em- nıvet Genel Müdürlüğü ta- rafından polis okullanna kaynak eser olarak dağıtıl- dığı öğrenildi. Suç bilimi- nin tarihsel boyutu işlendik- ten sonra ağırlıklı olarak or- ganize suçlar üzerinde du- rulan kitapta. Türkiye'de rhafyanın halihazırda 23 bin tetikçisinin olduğu v urgula- nırken, Istanbu! vediğerbü- yük kentlerde maîyanın elinde dönen paranın yıllık miktannm 12-13 trilyon li- ra olduğu kaydedildi. Organize suçluluğun. bü- yük bir işletmeler dizini ola- rak kayıt dışı ekonominin önemli birkesimini oluştur- duğu. çek-senet. arazi. iha- le.ehliyet.plaka.jeton-bilet ve pazar mafyasının gide- rek halkm artan desteği ne- deniyle vazgeçilmez konu- ma geldiği belirtildi. Kitapta. "Varılan sonuç odur ki, mafya özelükie uyuşturucu ticaretinden el- de ettiği kara parayı akla- mak \e legal sektörlere ka- nali/e etmek zorundadır. Aksi takdirde, kelimenin tam anlamıyla kirli para içinde boğulacaktır" denil- di. Kıtapta. mafyanın. gir- diği sektörde damping sayı- labilecek fi\ at indirimlerine giderek. tüm rakiplerini de\ re dışı bıraktığı v e böy- lece diğer kuruluşlara ya- şam hakkı tanımadıgı anla- tıldı. Mafyaya karşı mücadele- de yalnızca yasal düzenle- me ve polisiye tedbirlerin yeterli olmadığı v urgulanan kitapta. daha sonra şu gö- rüşlereyer\erildi: "Mafya- ya karşı mücadeiede başan- ya ulaşmakiçin halkın ortak vicdanında köklü bir degjşi- me ihtiy aç v ardır. Toplumu- nıuz. halkın parasını yiyen- lere karşı şu iki nedenle ba- ğışlayıcı tutum içerisindedir. Birincisi, 'Çaldı. ama iş yap- tı." İkincisi ise Herkes çalı- yor. bir tek o mu hırsız?" Öte >andan.yasadışı kazanç biçimleri, "kurnazlık. açık- gözlülük ve işini bilmek' olarak değerlendirilmekte- dir. Diğer bir anlanmla, şu sıralarda ülkemiz. "kazan da nasıl kazanırsan kazan' mo- dasının esintileri içindedir. Bu esinrilerin ters\üz edil- mesi için, "Devlet malı de- nız. yemeven temiz. yıyen donıuz" şeklindeki önerme- nin toplum vicdanında >er etnvesive bu doğrultuda hal- kın işbirliği, önkoşul olarak belirmektedir." • Yağmurlu Kariı Cenazede iükücü gösteri • Baştarafı 1. Sayfada cı'nın talimatı ile Bebek'teki birça\ bahçesinde öldürülen Nurullah Tev- fik Ağansoy ile aynı olayda yaşamı- nı yitiren Tansu Çiller ailesinin ko- ruması Celal Babür, Gülçin Bala- ban ve Alaattin Çakıcı'nın adami RecepÇiçek, dün Istanbul'da topra- ğa verildiler. Ağansoy"un cenaze tö- reni. ülkücülerin şovuna dönüşür- ken polis memuru Celal Babüfün emekli başkomiser babası Kemal Babür. oğlunun cenaze törenine po- lis müdürlerinin gelmemesine tep- ki gösterdi. Cenaze nedeniyle Ağansoy'un ailesi. sabahın erken saatlerinden itibaren Mecidiyeköy Merkez Ca- mii'ndetoplanmayabaşladı. Ağan- soy'un eşi Hülya Ağansoy ve akra- balan ile yakın çev resindeki adam- lan, ülkücü arkadaşlan. cami av lu- sunda toplandılar. Daha sonra Adli Tıp'ta otopsi yapılan Nurullah Tev- fik Ağansoy'un cenazesi eamiye getirilerek musalla taşına kondu. Hülya Ağansoy. musalla taşının ya- nına giderek bir süre eşinin tabutu- na sanldı. Eşine verdiği "ağlama- ma" sözüne sadik kalan Hülya Ağansoy'u. yakınları ile eşinin adamlan teselli etti. Ağansoy için çelenk gönderenler arasında tanıdık bir isme rastlanmazken cenazeye Almanya'dan gelen ülkücülerin de katılması dikkat çekti. Öğle saatlerinde cami avlusunda gazetecilere bir açıklama yapan Hülya Ağansov, Alaattin Çakıcı'ya birkez daha meydan okudu. "Çakı- cı'nın yaptığını PKK bile vapmaz. Çakıcı. ça> bahçesinde masum in- sanlan da öldürdü, vatan haini. Siz neden "Çakıcı vatan haini' diyeyaz- mıyorsunuz? 1 " diyen Hül>a Ağan- sov. daha fazla konuşmak istemedi- ğini belirtti. Hülya Ağansoy'un yanıbaşından ayrılmayan Ağansoy'un adamları. gazetecilerin cami av lusunda çekim yapmalanna izinvermedi. Caminin dışına çıkarılan gazeteciler, ancak buradan görüntü aldılar, fotoğraf çektiler. Nurullah Tevfik Ağansoy için sa- at 12.40 siralannda Mecidiyeköv Merkez Camii ile çevredeki diğer camilerden aynı anda salâ verilme- si dikkat çekti. Ağansoy için kılınan cenaze namazı sonrasında tabut. ka- labalık tarafından tekbir sesleriyle musalla taşından alındı. Ağan- soy'un tabutu. tekbir getırip elleriy- le bozkurt işareti yapan çok sayıda ülkücü eşliğinde doğduğu eski Os- manlı Sokağı'ndaki evine kadar ta- şındı. Ağansoy'un halen anne ve ba- basının oturduâu evin önüne celen Gülçin Balabanın cenazesinde oğulları Barlas ve Başar gözvaşlanna engel olamadı. (ALPER T L RüUT) kalabalık. burada imamın isteğı üzerine tabutu apartmanın önünde i- kı sandalyenin üzerine bıraktılar. Burada Ağansoy'un bazı eski arka- daşlan. "îşte Tevfik, burası bizinı doğduğumuz, büvüdüğümüz ver. Burası btzim mekânımız" diyerek ağladılar. Hülva Ağansov ıse bura- da da soğukkanlılığıni korudu. Tabutun vanıbaşında bir sandal- yenin üzerine çıkan imam. kalaba- İığın vere çömelmesını isteyerek -Nlcrhuma hakkınızı bir kez daha helal etmeniz için cenaze burava ge- tirildi. Hakkınızı helal ediv or musu- nuz?" dedi. •'Helalediyoruz'" diyen kalabalık. Ağansoy'un tabutunu tekrar alarak tekbir seslenyle Mecidiveköy Mer- kez Camıi'nin önünde bekleven ce- naze arabasına kadar taşıdılar. Tev- fik Ağansoy'un cenazesi. daha son- ra götürüldüğü Zincirlikuv u Mezar- lığı'nda tekbir sesleri eşliğinde top- rağa verildi. Yetkililer katılmadı Ağansoy ile aynı silahlı saldırıda ölen Emniyet Genel Müdürlüğü Ko- rumalar Daire Başkanlığı'nda gö- rev li polis memuru Celal Babür'ün (37) Fatih Camii'nde yapılan cena- ze namazına ailesi. vakınları ve me- sai arkadaşlan katıldı. Meslektaşla- n. Babür'ün tabutuna Türk bavrağı sararken emekli başkomiser baba Kemal Babür. "Beninı oğlum şehit- tir. cenazesine nive polis müdürleri gelmedi" diyerek tepki gösterdi. Celal Babürün cenazesi. dün sa- at 12.00 sıralannda ailesi tarafından Adli Tıp Kurumu'ndan alındı. Fatih Camii'ne getirilen Babür'ün cena- zesine yaklaşık viiz kışi katılırken •Başbakanlık korumaları' imzalı çelenk dikkat çekti. Türk bayrağına sarılı tabuta sanlarak ağlayan Ba- bür'ün eşi Ruhsal Babür. çocukları Mert Babür (51 v e Tuğçe Babür'ün (14) fotoğraflannı çekmek isteyen gazeteciler. sivil polisler ve ailesi tarafından tehdit edıldi. Babür'ün ailesini saklavarak caminin arkata- rafınagötürenpolislerle gazeteciler arasında kısa süreli bir gerginlık v a- şandı. Cenazeye. Başbakanlık koruma- larınındışında başka emniyet şetki- lisi katılmazken >akınları. polisin bu tavnna tepki gösterdi. Celal Ba- bür'ün cenazesi, daha sonra Silivri- kapı Kozlu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Balahan'a görkemli cenaze Catışma sırasında çay bahçesinde arkadaşlanyla otururken aldığı kur- şun varalanyla yaşamını yitiren ve olavla ilgisi olmayan Gülçin Bala- ban da dün toprağa verildi. Levent Camii'nde yapılan cenaze törenine. Istanbul Sanayi Odası (İSO) Yöne- tım Kurulıı Başkanı Hüsamettin Kavi, Galatasaray Spor Kulübü Baş- kanı Faruk Süren, Ergün Gürsoy. Cem \akfı Başkanı Prof. Dr. İzzet- tûi Dogan. ANAP Milletvekıli ^u- suf Namoğlu, Adnan Şenses, Selçuk Uralve Faruk Tınaz'ında araların- da bulunduğu sanat. polıtıka. spor \e i^ dünyasından yüzlerce kişi ka- tıldı. Gülçin Balaban'ın çiçeklerle süs- lü tabutuna kapanan eşi Derya Ba- laban. oğulları Barlas ve Başargöz- yaşlarına engel olamadı. Cenazeye katılan hemen herkesin gözyaşlan- na boğulduğu gözlenirken yakınla- n ve arkadaşlan. "Çokivibirinsan- dı. Iviliksevervesevecendi. Hiçsuçu yokken can verdi" dediler. Cenaze daha sonra Zincirlikuyu Mezarlı- ğı'nda toprağa verildi. Tev fik Ağansoy "a saldıranlar ara- sında bulunanlardan Alaattin Cakı- cı'nın adamı Recep Çiçek. Malte- pe'de toprağa verildi. Gülsuyu Ca- mii'nde kılınan ikindi namazından sonra defnedilen Çiçek'in cenazesi, yoğun güvenlik önlemleri altında Gülsuyu Mezarhğı'nda toprağa verildi. 14 kişigözaltına alındı Istanbul Haber Servisi - Mafyanın ünlü isimlerinden Nurullah Tevfik Aganstç'un mafya hesaplaşması sonucu öldûrülmesiyle ilgili olduklan kuşkusuyia 14 kişi gözaltına alındı. Içişleri Bakanlığı, DYP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'in koruma görevlilennın saidın sırasında Ağansoy'un yanmda ne anıaçla bulunduklannm bilinemediğini açıkladı. Bakanlıktan yapıian yaah açıklamada, yaralı polisin ifade verecek durumda olmaması nedeniyle konu hakkında açıklayıcı bilgi tespitinm yapılamadığı kaydedilerek olayın tüm boyutlan ile incelenmesi ve soruşturulmasına esas olmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğü müfettişlerince tahkikata başlandığı bildirildi. tçişleri Bakanı Mehmet Ağar, u Bu işi temizieyeceğiz. İki müfettişi konuyla ilgilenmesi için gorevlendirdik" dedi. Ağar, "Gereklitahkikat\apılıyor. Bugün yann hem failler yakalanacak hem de gerekli açıklamalar yapılacaktır. En ufak bir tavizkâr tutum içinde değiliz'" dedi. Olayda havatını kaybeden polis memuru Celal Babür ve yarah polis Ferda Temel'in üzerlerinde bulunan yüklü miktarda paranın kaynağı da müfettişler tarafından araştınlıyor. Emniyet yetkilileri, olavla ilgili 14 kişinin gözaltına alındığını ve soruşturrnanın sürdürüldüğünü açıkladı. Çakıcı ile ilgili ihbar bekleniyor ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Nurullah Tevfik Ağansoy'u öldürttüğü öne sürülen ülkücü mafya babası Alaattin Çakıcı'nın ABD'de olduğu söylenirken Emniyet Genel Müdürlüğü lnterpol Daire Başkanı \usuf Vehbi Dakta. "Çakıa'nın hangi ülkede olduğunu öğrendiğimizde derhal o ülkenin polisini uyarnoruz" dedi. Çakıcı'nın Kjrmızı Bülten'le İnterpol'e üye tüm ülkelerde arandığım belirten Dalda. "Nerede olduğu >olunda somut bir bilgi elde etsek ya da gerçek bir ihbar gelse hemen yakalayacağız'* diye konuştu. Dalda, Çakıcı ile bırlikte K.ırmızı Bülten'le aranan Türk yurttaşı saynsınm 500-600 dolayında olduğunu kaydettı. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayis. Daire Başkanı Taner Arda da Çakıcı'yı yakalamak için azami çaba harcadıklannı bildirdi. Olavla ilgili soruşturmanın Istanbul Emniyet Müdûrlüğü'nce sürdürüldüğünü anımsatan Arda, -Bi/ de bu konuda gereken desteği sağlnoruz. Gelen tüm bilgileri değerlendirip ilgili birimlerimize iletiyonız. Çakıu'nın >akalanması için bunun dışında elimizden gelen bir şey yok. Biz sadece koordine\i sağlıyoruz" dedi. İÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Sözüer 'Mafyanın verdiği zarar teröre eşit' Sulukar GoK gûrültulu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mafvanın. en az terör suçlan ölçüsünde devlet kurumlanna zarar verdiği bildirildi. Halkın. devlet kurumla- nna olan güvensizliğinin. mafyanın işine yaradı- ğı. güvensizortamlarda "mafya"diye bilinen or- ganize suçluluğun doğduğu belirtildi. Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Adem Sözüer, "organize suç kavramı ve mücadele yöntemleri" konusunda vaptığı araştırmada. ceza kovuşturma ve yargı- lamalannın sonuçsuz kalmasının toplumun hu- kuk devletine olan güvenini sarst\ğ\nı. bu duru- mun da "mafja" dive bilinen organize suçlulu- ğa yol açtığını tespit etti. Sözüer tarafından araştırma sonuçlan ile ilgi- li hazırlanan raporda. dev letin. organize suçlulu- ğa karşı verdiği mücadeiede ne derecede başan- lı olduğunun belirlenemediği kaydedildi. Mafya mensuplannın suç işleme vöntemleri- ni sürekli olarak geliştirip polis soruşturmasın- dan rahatlıkla kurtulabildikleri belirtilen rapor- da." Bu tür suçlan işleyenler, legal bir görüntü ar- kasında serbest piyasa ekonomisinin imkânlann- dan gerçek yasal işadamlan gibi yararlanabil- mektedirler. Hemen belirtmek gerekir ki söz ko- nusu suçlann faiUeri, illegal faaliyetlerini toplum dışında kalarak değil, aksine legal bir görüntü içinde. hatta bazen toplumun bir kısım tabakala- rının desteğiyle sürdürmektedirler" denildi. Ra- porda. organize suçluluk kav ramı şöy le tanımlan- dı: "Münferiden veva topluca yüksek bir önemi haiz suçlann beliıii bir plana göre, birçok kişi ta- rafından, uzun veva belirsiz bir süreyîe. iş bölü- mü esaslanna göre; mesleki veya ticari benzeri ya- pılann kullanılması. cebir ya da korkutucu diğer araçların kullanılması. sivaset. basın. kamu ida- resi. adlive \e ekonomi üzerinde etkide bulunarak kazanç veva güç elde edilmesidir." Organize suçluluk türünün illegalıtesinın açık bir biçimde görülememeM nedenivle. belirlen- mesinin çok zor olduğu kavdedilen raporda şu görüşlere yer verildi: "Bu görülmezlik. kriminal örgütlerin genellik- le legal bir görüntü içinde faaüvet göstermesinden kav naklanmaktadır. Gerçekten organize suçlu- luğun faillerinin de kullandığı en önemli araç, maskelemc ve kamuflaj yöntemi olup. vasal giri- şimciliğin imkânlarından vararlanarak suçlar- dan elde edilon kazançlar meşru kanallara akıtıl- makta ve bövlece bu suçluluğun iilegal vönünün keşfedilmesi çok zoıiaşmaktadır. Organize suçla- nn tespit v e teşhis edilememesinin diğer bir nede- ni de bu organizasvonların iç bünyesine müdaha- le veva sızümav ı önleyen çok iyi işleyen bir sav un- ma. engelleme. sızdırmazlık mekanizmalanna sa- hip olmalarıdır. Dışarıdan gelecek müdahaleleri engelleven bu mekanizma ile ceza kovıışturması- na karşı özel önlemler alınmakta. örneğin komp- locu taktikler uvgulanmakta kamu görev lilerine rüşvet \erilmekte, tutuklu sanıklar bilgilendiril- mekte ve yakınlannın ihtiyaçları giderilmekte. onlara a\ ukat tutulmaktadır." Raporda. toplumsal yapıdaki keskin bölünme- lerin. zengin-yoksul farkının dennleşmesinin ve sosyo-ekonomik olayların toplumsal değerler üzerindekiolumsuzetkilerinin organize suçlulu- üa neden olduöu anlatıldı. Organize suçluluğun yaygın olduğu büyük kentlerde kişilerin toplumsal yönden "desinteg- rasyonunun" da. informel sos> al kontrolü yok et- tiği, bövlece oluşan olumsuz sosval-psikolojik ortamın. organize suçluluğa uygun şartlar oluş- turduğu belirtildi. Raporda. şunlar kavdedildi: "Ceza kov uşturma ve vargılamalannın sonuç- suz kalması, toplumun hukuk devletine olan gü- venini sarsmakta. Memurluk ahlakının çöküşü zimmet ve rüşvetin vaygınlaşmasına yol açmak- ta. bövlece vatandaşların devlet otoritesivle mü- nasebetleri oluııısu/ vönde etkilenmektedir. Bu- nun sonucunda rüşvet,toplum tarafından normal karşılanmaya başlamakta ve stabilize olmaktadır. Böv le bir ortamda birçok alanda devlet otoritesi- nin verini, organize suçluluk almaktadır. Kamu idaresinde rüşvetin artması, toplumun hukuk duygusunu vok etmekte ve organize suçluluk ile mücadeleyi zaafa uğratmaktadır. Politik skandallar ile politikacılara, parlamen- tova, kamu idaresine duvulan güvenin sarsılma- sı sonucunda doğan toplumsal iklim. sosyal bir gü- vensizliğe ve korkuva vol açmakta. bövle bir or- tam organize suçluluğun gelişmesine zemin hazır- lamaktadır. > ine belirtmek gerekir ki, organize suçluluk bir v andan hukuk dev letini tahrip eder- ken, diğer vandan özgürlükçü demokrasilerin ola- naklanndan vararlanmaktadır. Llkelerarası ser- best dolaşımın artması. gümrüklerin liberalleşti- rilnıesi. enformasyon ve sevahatolanaklannın ge- lişimi buna örnek gösteriİebilir. Avnı şekilde hu- kuk düzenindeki boşluklar veya belirsizlikler de bu suçluluk türünce istismar edilmektedir." G U N C E L CÜNE\TARCA\tREK • Baştarafı 1. Sayfada "Geçmiş 53 hükümetin başbakanları neden Erba- kan gibi hareket etmediler?" Yanıt: "Bu tür davranışlann devlet fikrini, törelerini, ge- leneklerini yüceltmediğini ve TSK'nin hiyerarşisinde üst düzeye erişenlerin protokol dışı bu tür hareket- leri asla içlerine sindiremediklerini bildikleri için," Huzurunuza gelmesi olası "Peki ama, Necmettin Hoca neden böyle davranıyor" sorusuna yanıtlar öy- le bir iki cümle içine sığacak cinsten değil. Üstelik Ho- ca'nın siyasal seyir defterinde, bir isa öncesi, bir de sonrası var. Yani güvenoyu aldığı 8 Temmuz 1996 öncesi ve sonrası. 8 temmuzdan önce laikliğe, Atatürk'e aklı- na ne gelirse söylemeyi ve söyletmeyi mübah gören Hoca, 8 temmuzdan sonra içtenliğine inanılması güç işaretler veriyor. Örneğin, "Atatürkilke veinkılaplan ile laik, demok- ratik Türkiye Cumhuriyeti'ni her türlü tehdide karşı koruma azmi içinde" olduklarını ve "TSK'nin her tür- lü görevi Atatürk'e layık şekilde yerine getirmeyi il- ke edindiğini" devir-teslim töreninde, hem de huzu- runda söyleyen yeni Kara Kuvvetleri Komutam Hik- met Köksaİ'ı ve konuşmasını alkışhyor. Işte, Erbakan'ın son kimliği. Erbakan söz konusu olunca bu türden öyküler bit- miyor. Buyrunuz; dününü bugünüyle yalanlayan son ve somut bir Erbakan örneğine: Sankı. bilinen eski deyimiyle "kaba birkâğıtmış gi- bi" iktidara gelmeden önce "cart diye yırtacaklarını" ilan ettiği Israil ile askeri eğitim işbirliği anlaşmasına parmağının ucuyla bile dokunamadığı yetmiyormuş gibi... Komutanlardan neler dinlediyse, Israil ile savunma sanayii alanında işbirliği sağlayan ikinci anlaşmayı da hükümetinin imzalamasına ses çıkarmıyor değil, çı- karamıyor. Tek koşulu, Suriye ve Iran elçilerine uyguladığı gi- bi, imzalamanın gizli kalması. Tabii Israil'den Bakan Yardımcısı David Ivry'nin geleceğini basın yazınca mosmor. Demokrasilerde gizlilik ha. Imzadan hemen bir sa- at sonra, önce Amerikan NBC TV haberi veriyor. Ivry, neredeyse kaçırılıyor. Gizlilik uğruna ziyaretin ne resmi ne de filmi TRT 1 'den bile verilemiyor. Bağımsız basın bir yana, Hoca'yı destekleyen din- ci gazeteler dün davul zurna, ikinci anlaşmayı duyu- ruyor. Şimdi, grubundan vazgeçtik, kendine bağlı başör- tülü, sanklı kamuoyuna lslam âleminde "şeytan" öi- ye tanımlanan Israil ile işbirliğini nasıl açıklayacak? Şeytana uydum dese. olmaz. Şeytanla işbirliği yap- mak zorunda kaldım dese... RP'nin Gül Abdullah'ı partisini ve hocasını kurtar- mak için bir şeyler tasarlıyor gibi. Biliyorsunuz, Isra- il ile birinci anlaşmayı iki aya yakındır hâlâ göreme- diklerini söyler durur Gül Abdullah. İkinci anlaşma kendisine anımsatıldığında imza- landığını bilmediğini söylemiş. Demek ki, yeni mazeret, bu anlaşmaları RP'nin de- ğil, Milli Savunma DYP'de olduğu için, ortağının im- zaladığı biçiminde oluşacak. Böyle bir yutturmacayla işin içinden sıyrılacakları- nı sanıyorlar. Müjde virüsü Hele REFAHYOL'un kurulması için can siperane savaş veren meslekten doktor kimi yazarlar, "RE- FAHYOL'un ülke meselelerine çözüm bulacağına dair iyi işaretler zayıflıyor" demeye, dünden beri bu yönde yazılar döktürmeye başladılar bile. Oysa, önce "müjde virüsünü" tedavi etmeleri ge- rekiyor. Çünkü Hocaları, "Herhafta bir müjde vereceğim" diye yola çıktı. Yaptıklarıyla hükümetin başına öyle bir iş çıkardı ki, beğenmeyecek ama, Isa'yı da Mu- sa'yı da memnun edemiyor. Kuşkusuz anladınız: konu, zorunlu tasarruf. 1 hafta. 10 gün öncesine dek zorunlu tasarruf di- ye bir sorun var mıydı Allah aşkına? Hayır! Ama Ho- ca, 20 milyon ücret alan işçiye 400 bin lira ek gelir vereceğim diye ortaya bu sorunu attı. Ne çare, 8 yıldır devletin yasa zoruyla topladıkla- rını nemalarıyla geri vermek gereğini ya unuttu ya da "Canım bu hapı da yutartar" diye düşündü. Oysa sorun öylesine basitti ki. Bugün devlet sıkı- şık, daha işçiye, memura verdiğinin kaynağını bula- bilmek için sağa sola saldırıp yeni para arıyor. işte tam bu sırada. ne isteyen var ne de anımsayan. Ancak Hoca bir müjdelik kapris yüzünden hükümetin başı- na tam 428 trilyon "yeni bir masraf" çıkarıyor. Ya ne yapmalıydı? Kaynak aramadığı bir sırada 428 trilyonu koyardı cebine, çıkıp ortaya bütün yön- leriyle gelin şu sorunu çözelim diyebilirdi. Ancak Hoca bu. Virüs harekete geçmiş, tedavisi yok. O kadar ki, son günlerde anaparayla nemaların he- men iadesini isteyen iki işçi konfederasyonu başka- nını kabulü sırasında Hoca, bir itirafta bulunuyor: "Kaynağımız yok. Kaynak araştırmalanmız sürüyor. Çalışmalar bitinceye kadar beklemenizi rica ediyo- rum." Virüs, böyle bir virüs. Baş ağrısını gideremiyor, be- yin çalışmasını etkiliyor. Ne çare gönüller rahat. Gazeteci arkadaşlarımız REFİK DURBAŞ ve MAHMURE İLERİnin kardeşi ŞEFtK DURBAŞ Salı gecesi Hakkın rarunetine kavuşmuş, 28 Ağustos Çarşamba günü de toprağa verilmiştir. ^akınlarına ve dostlanna başsağlığı dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear