14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 TEMMUZ 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tepkîler Siyasüerin farklı cezaevi yorumlan • Cezaevlerinde ölüm •orucunun bitmesiyle siyasi partiler değişik yorumlar yaparak İepkilerini dile getirdiler. ÖDP. ölenlerin sorumlusunun RP olduğunu belirtirken. İPise playlardan koaÜsyon Jıükümetini suçladt. DYP ise Ağar'ın genelgesini savundu. RP. olaylardan önceki hükümeti sorumlu tuttu. CHP de Kazarûn istifa etmesi gerektiğini "bildirdi. ANKARA/İSTANBUL (Cumhurhet) - Cezaev lerındeki ölüm •orucu eylemının bitmesine. sivasilerden bırbirinden degışık lepkiler geldı. ODP Genel Başkanı Ufuk L'ras. düzenledığı baMiı toplantısinda. cezaev leriyle ilgili saglanan uzlaşnıa sonrasında hastanelere götürülen ölüm orucu \e açlık grevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin saf lık durumlanndan endişe ettiğini belirterek hastalara vererli bakımın yapılmadığını önc sürdü Uras. "Mademki anlaşma sağtanabiliyordu, peki niçin 12 kişinin ölmesi beklenildi? Bu konuda RP'nin olduğu kadar başta DSP \e CHP olmak iizere tiinı partilerin sorumluluğu \ar. Tüm bu vasadıklanmı/ gösterivor ki ce/aevlerinin denetimi siyasilerin elinden alınıp sivil örgütlere bırakılmairdive konuştu. ÖDPden yapılan yazılı açıklamada. RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın "olası bir RP iktidannın kanlı ını kansız mr olacağı sorusu'" anımsatılarak "RP iktidara kanla gefcJi" dendt. Işçi Partisı Genel Sekreteri .Mehmet Bedri Cültekinde 12 kişinin açlık gre\ inde ölmesınin sorumlulugunun RP-DYP iktidanna ait olduğunu sö>ledi. Gültekin düzenledgi basın toplantiMnda, açlık grev lerine karşı akıl almaz bir duvarsızlık sergilendiğıni ilen sürdü. " " r B Yardımcısı Rızallucak. açlık grevinin önceki hükümet tarafından kendilerine bırakılan kötü bir miras olduğunu söyledi. Ulucak. daha önceki bakanların bir tarafmış gibi teröristlerle ve siyasi tutuklularla bir sözleşme ımzaladıklannı \e hapıshanelerin idarelerinin tamamen pnların eline geçtiğini ileri sürdü. DYP Genel Başkan Yardımcısı .Vlehmet Gölhan da dün düzenlediği basın toplantı.sında. kimlikleri ye işledikleri suç ne olursa olsun eezaev lerinde açlık gre\i ve ölüm orucu tutanlann tümünün yurrtaş olduğunu \urguladı. "Insan hayatı her şeyin üstündedir" diyen Gölhan. saglanan uzlaşmanın siyasi istismar konusu yapılmamasını istedi. Bu olaylardan herkesin ders alacağı aoktalann bulunduğuna işaret eden Gölhan. ojaylann başlamasına neden olan DYP'li eskı Adalet Bakanı Mehmet Ağar'ın genelgesini de savundu. ANÂP Genel jîaşkan Yardımcısı Yaşar Okuyan. ölüm oruçlannın ijurdurulmasının olumlu bir geli^me olduğunu sövledi. Okuvan. açlık gre\ i yapanlarla hükümetin nasıl bir anlaşma ge.ç.ekleştırdiğınin önemli olduğunu belirterek "Makul ve insani talepler kabul edildiyse sonuç sevindiricidir"' dedı. CHP Jstanbul II Başkanı Alehmet Ali .Qzpolatyaptığı yazılı açıklamada. ölüm oruçları süresince kamuoyunu oyalayan Adalet Bakanı Kazan'ın ıstıfa etmesi gerektiğini bildirdi. Bayrampaşa'da tutuklularla yaptığı görüşmelerle ölümlerin ve müdahalenin önüne geçen gruptan Av. Eşber Yağmurdereli, 'ölüm-kalım' sürecini anlattı 'Şiddete zemin yaratddı'BERATGÜNÇIKAN Eşber Yağmurdereli'. Düşünceierinden dolayı uzun yıllar cezaev inde yatmış. avukatlık yapması engellenmiş. pasaport verilmemiş bıradam. Yağmurdereli. önceki gün, o çok iyi bıldiği koğuşlardaydı yine. Demirkapılardan geçti. havalandırmalarda vürüdü. avukatlarla görüş odalannda oturdu. Bu kez kendi istegiyle girdi cezaevıne ve yaklaşık dokuz saat sonra yine kendi isteğıyle çıktı. Çıktığında. 69 gündür hayat, onur ve ölüm arasındaki o incecik köprü de kaldınldı, cezaev lerindekı ölüm orucu bitti. Ama geride on ıki ölümü bırakarak. Yağmurdereli. tutuklularla yaptığı görüşmeyi anlattı, nelerın istendiğini, verilmesinin neden bu kadar uzun zaman aldığını ve ölüm orucu bitmeseydi nelerin yaşanabileceğini: - Cezaev inde kaldığınız süre icinde neler yaptınız kimlerle görüştünüz? Yağmurdereli - Önceki gün saat 15.00'te girdim cezaevine. Cezaevi temsilcileriyle görüştüm. onlann iç tartışmalarına katıldım. Orada. yerde ölüm orucuna katılan. bilinci kapalı olanlar vardı. birde henüz cezaevinden çıkanlmamış cenaze. Arkadaşlar kendi talepleri çerçev esınde bir formülasyon sundular. Anlaşma sırasında aydınların ve sanatçıların da bulunmasını istediler.Ziilfii Livaneli \e Yaşar Kemal'i çagırdtm. Sonra Ercan Kanar, Halil Ergün ve Ercan Karakaş'la RP milletvekili Mukadder Başeğmez geldi. Vali ve cumhurivet savcısı da oradaydı. Bir süre temsilcilerle avukat görüşme yerinde konuştuktan sonra tekrar içeri girdik. Ve orada Omraniye Cezaevi'nin de kullanılabileceği çıktı. Birkaç telefon görüşmesinden sonra talepler kabul edildi ve orada bulunanların da imzasıyla onaylandı. - Imzalavanlar kimlerdi? Yağmurdereli - Biraz önce isimlerini söylediklerim. tmzalarla anlaşmaların kalıcı olması sağlandı. Gece 23.30'da da dişan çıktım. - Tutuklulann diğer taleplerine ne oklu? Yağmurdereli - Tutuklular cezaev ıne geçen hafta ıçınde gelen bakanlık heyetıne yedi maddelik taleplerıni ıletmışti. En önemli olanı Eskişehir Cezaevi'nin siyasi tutuklulara kapatılmasıydı. Istanbul'da tutuklananlann Istanbul yargı çevresindekı cezaevlerinde kalması isteniyordu. bu talep kabul edildi. Diğer taleplerden biri tutuklulann mahkemeve ve hastaneye götürülürken işkenceye uğramamalanydı. Bir diğeri, , zıyaretçilerinin de dö vülmemesu ., . gözaltına alınmamasıydı. Bunlar da kabul edildi. - Bu kararlar sadece ölüm orucu ya da açlık grevi yapılan cezaevlerini mi kapsıyor? YağmurdereB- Hayır. Taleplerden birisi bu kararların bütün cezaevlerini kapsamasıydı; çünkü Türkıye'de ne kadar cezaev i varsa o kadar statü var. Keyfi ve farklı uygulamalaryaşanıyor. Bir standartlaşmaya gidilmesi istendi ve bu da kabul edildi. - Başka talepler.- Yağmurdereli - Yasaklanmamış yayınların cezaevine gırmesı ve tutuklulann kendi aralarında sportıf. kültürel faaliyetlerde bulunabilmeleri. Bunlar da kabul edildi. - Tutuklulann Gebze ve Ümraniye Cezaevi'ne getirilmesi hemen sonuca kavuşrurulabilecek ve yerine geririlip getirilmediği hemen görülebilecek bir talep. Diğerlerinin uygulanacağına inanıyor musunuz? Yağmurdereli - Orada. benım, Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli'nın içinde bulunduğu bir izleme komitesi oluşturduk. Imzalanmızla taahhüt altına girdiğimiz durumu sürekli izleyecek ve aksamalarya da farklılaşmalar meydana gelirse müdahale edecek. en azından kamuoyunda bunu venıden tartışacağız. - Adalet BakanlıgL ölüm orucuna girenleri örgütk-rin zorladığı kişiler olarak tanımlıyor. Siz onlarla konuştunuz. ölüm orucuna girenler kim? Yağmurdereli- Bakan sadece bunu değil, pek çok şeyi gerçek dışı ifade etti ve kamuoyunu şartlandırmaya. cezaevlerinde yaşayanlara karşı olumsuz bir izlenim yaratmaya çalıştı. Ölüm orucu vapmadıklannı, cezaevine erzak yıgdıklarını söyledi. "Fakslan, cep telefonlan var" dedi. Ölümler erzak yığtlmadığını gösterdi. Cezaevi yönetimi \e cumhurivet s;ı\cısı da ifade ettı ki. bakanın f'ak.s dedığı aslında cezaev iııin "görülmüşrtir" damgasını taşuan yazışmalar. Yani mektup gibi kııHandınyor faksı. Evet. cezaev lerınde telefon \ar ama. mafya olanlarda. devlet adamlanyla karanlık ışleri olan kışilerde var. Sadece cep tclefonu değil. silah ve başka şev ler de ınev cııt. - Bunlan cezaevinde sizinle birlikte olan milletvekilleri de gürdü mii? Yağmurdereli - Adalet Bakanı'nın söylediğı her şevın gerçekle ilgisi oimadığını kamuovu anladı. Ve o içeri giren insanlar da anladılar. Ölüm orucunda olanlann koğuşunu tek tek gezdik. tek tek konııştuk. \'e milletvekilleri de bakanlık açıklamalarıyla ortamın bırbırını tutmadığını gördüler ve ifade ettıler. Belkı başka ortamlarda da ifade ederler. - Siz ce/ai'vinde kaldığınız süre içinde ölüm orucuna katıldım/ ıııı? geldı. - Ya 9 Temmuz $e\ ket Kazan genelgesi? Yağmurdereli - O da durumu pek değiştirmedi. Bazı uzak iller genelgeden çıkanlnıış olmasına rağmen Istanbul dışına gönderiliyorlardı. Dünkü uzlaşmayla bu sakınca onadan kaldınldı. Devlet. bu genelgelerle öngördüğü statü çerçev esınde gayrimeşru bir temelde konumlanmıştı. Cezaev ındeki insanlar da hayatlarını ortaya koymak suretiyle devletı tekrar nıeşru zemine çekebildiler. - SİA insanların haklarını alabilmek anıacıvla kendi vaşamlarını ortaya kov malarını ona> lıyor musunuz? Vağnıurdereli- Türkıve'de bir özellik var. 12 Mart'tan başlayarak. özellıkle 12 Eylül'den sonra gelişen ve yoğunlaşan bir biçımde bir terör hukuku yaratıldı. Ve devlet terörii. vasallaşmayı öngören bir hukuk içinde kendini ifade etmcye başladı. Dev let. cezaevine koyduğu insanları. vani düzen muhalifİerini de Avukat Eşber Yağmurdeneli, devletin cezaevlerinde bir şiddet ve terör hukuku uygu- ladığını, genelgelerle bu hukukun zemininin varatıldığım sövledi. Yağmurdereli - Ölüm orucuna değil ama. en fazla yirmı yedi gün olnıak üzere açlık grevine katıldım. Ama şimdi bu insanları ölüm orucuna götüren nedenler çok farklı. - Nedir bu nedenler? Yağmurdereli - Bir kere. dev let geçen yılın ortalanndan başlayarak cezaev lerine vönelik polıtikasını tanı bir şıddete. teröre dönüştürdü. Buca \e Ünıraniye cezaevlerinde sekız kişi katledildi. 1 Mayıs olaylarında da daha miting başlamadan üç kişış ı öldürmek suretiyle provokasyon ortamı varatıldı ve 6 Mayıs'ta Mehmet Ağar'ın genelgeleri geldi. Bu genelgeler içeriği itibariyle sadece uluslararası hukuku değil, bızim iç hukukumuzu da bir tarafa attı. Bu genelgeye göre Istanbul'dakı tutuklular genelgede tek tek vazılı olan Sinop. Kütahya, Kastamonu gibi illere gönderilerek hâkinı önüne çıkanlmalan engellendi. llk durusmada tahliye olma durumu olabilecek ınsan bile mahkeme önüne çıkamadığı ıçın yıllarca cezaev inde kalmak zorunda bırakılacaktı. Bu. sav unma hakkının. hatta 500-600 yıllık hukuktaki gelişnıelerin de tümüyle reddi anlamına gelivor. - Bu genelge vargıva nasıl yansKİı? Yağmurdereli- Her sanık tutuklandıktan sonra yargılanmak zorundadır. Çok ilginç.. Istanbul'da beş tane DGM ve hâkimleri. savcıları var. Bunlar. üç aydır önlerine sanık getirilmediği için duruşma yapmıvorlar. Ama bundan rahatsızlık da duvmuvorlar. Türkıve artık bövle bir vere doğrudan düşman olarak gördüğünden, ve bu düşmanlan da toplu bir yerde bulunduğundan ve savunnıasız olduğundan onlara saldırma hakkını elinde tuttuğunu düşünüyor. Her istediğinde de bunu yapabılıyor. Hiçbir savunma aracı olmayan insanlann, saldırılan püskürtmek ıçin kendi bedenlerini bu tarzda kullanmaktan başka hiçbir yollan vok. İnsanların yemeden, içmeden her gün dakika dakika ölüme gitmeleri, bırey olarak baktığınız zaman dünyanın en zor işlerinden bıri. Ama içinde bulundukları şartlar göz önüne alındığında kendilerine yöneltilen şeyleri kabul etmeleri. kendi kimliklennin ve onurlarının reddi olacağı için bu türde bir karşı çıkışı normal karşılamak gerekıyor. - Siz 69. günde, yani ölüıııün içinde görüştünü/. ses tonları, psikolojileri nasüdı? Yağmurdereli- Ben bu psikolojiyi ev velden de bılıyorum. Eğer insanları ölüm orucuna ya da açlık grev ıne getiren gerekçeler haklıysa -kı bu olayda haklıydı- insanlar kendi iç hesaplaşmalan suretivle böyle bir karar veımiş ve bunun uygulamasına geçmişlerse. o kararlılık sonuna kadar devam ediyor. Ölüm orucuna iten şartlar değişmediği sürece de o kararlılığm değışmesi mümkün değil. - Sizce kamuovu yeterli tepkiyi gösterdi mi? Yağmurdereli - Cezaev leri konusunda başından beri kamuoyunun önyargılı bir tutumu var. Kamuoyu dediğimiz, tek tek ortalama insanlann oluşturduöu o topluluk, bütün etkilere acık. İnsanların devlet propagandasından \e bu propagandayı doğrudan yansıtan medya denen aracın etkisinden kolayca kurtulnıaları mümkün değil. Bunu ancak yaşayarak ve kendi hayatlannda görerek anlayabiliyorlar. Kendilerine söylenen, gazete sayfalarında yazıian. ekranlardan yansıyan her şeyın doğru oimadığını. hatta bilınçli olarak gerçeğin tam karşıtının söylendığıni kavrıyorlar yaşadıkca. Bu son üç aylık deney de bunu gösterdi. Kamuovunda. egemen medyanın devletin polıtikasını propaganda etmiş olmasına rağmen geçmıştekı açlık grev lerine oranla ölüm oruçlarına çok daha fazla duyarhiık oldu. Yani, elli kişılik. yüz kişilik tepki gösteren gruplann ötesınde özellıkle son hafta ıçınde. beş bin -on bin kişilik gruplar devletin bu polıtikasını Istanbul'un. Ankara'nın alanlannda reddettiler. Ve ben yine bu süreç ıçınde daha ev\el hıç beraber olmadığım. bir sürü ınsanla birlikte olma şansını yakaladım. Bu insanlar Türkiye'deki yazarlardır. sanatçılardır . Onun için bu sefer bu poütika istenen sonucu vermedı. Kamuovunda ters teptiğıni \e bunun için müdahaleve karar \erdıklenni düşünüvorum. - Eğer uzlaşma olmasaydı hem dışanda hem de cezaevinde neler yaşanırdı? L'zlaşma neleri önledi? Yağmurdereli -Bu konuda akıl yüriitmek, bir öngörüde bulunmak ıstemiyorum ama.. göstergeler çok açık. Öğrendiğime göre benim cezaev inde bulunduğum süre içinde. yürüttügüm müzakere sona erene kadar müdahale ertelenmiş. Cezaev ine geldiğım zaman dıştan müdahalenin şartlan hazırlanmıştı. Bütün hastanelere personel çağrılmış, hazırlık yapılmıştı. Bu duyumları almıştık. MGK tavsiye dı>e adlandırılan talimatı verdıği. yeni hükümet de kendi siyasi durumu ve konumu bakımından o tavsıyeyi bir talimat olarak algıladıgı ıçin müdahale kaçınılmazdı. Müdahale olsaydı şunlar olurdu- Sadece ölüm orucunda olan insanlar değil. aynı zamanda o müdahaleve karşı çıkacak insanlar da - çünkü hiç kımse boyun eğmeyecekti.- ölecekti. belki müdahale edenlerde zarara uğrayacaktı. Ve bu çatışmanın ızleri, dalga dalga toplumsal dokunun gözeneklerine kadar uzayacak. tarihin belleğine yazılacaktı. Ve belki de Türkiye bugünden öngörülemeyen. öngöriilemejecek olan daha yoğun bir kaosun içine itilecekti. Vakıa bugün yaşadığımız da odur. Bugün de istikrarlı ülkede yaşamıyoruz. çünkü bu ülkede bir savaş var. Ama o zaman çok daha olumsuz şeylerin olması beklenebilirdi. Çabamızla işte bu engellendi. Böylesi yeni bir ortama kadar bu ve benzer olaylar geçiktirildi. - Bir daha mı? Yağmurdereli - Dev let. tarih içindeki kendi konumu bakımından buna ihtiyaç duyduğu için, her zaman bu tür olaylara yol açacak tavırlarda bulunması beklenebilir. Onun için bütün kamuoyunun gelişmelericarşısında uyanık olması gerekiyor. - Bu uyanıklık nasıl sağlanabilir? Yağmurdereli- însanları duyarlı kılacak olan o ülkedeki kitle iletişim araçlarıdır. Onlargerçeği yazmak, tehlikelere işaret etmek zorundadırlar. Ama ne yazık ki, bugün. bu anlamda sorumlu bir medyası yok bu ülkenin. -Bu ölüm orucu ve ölen 12 kişi sizce tarihte nasıl yer alacak? Yağmurdereli- Bu bir dırenıştir ve kazanılmıştır. Eğer bu insanlar kendi bedenlerini ortaya koymak suretiyle, kendi onurlannı. kendi onurlarıvla beraber bu ülkedeki bütün namuslu insanlann onurlannı savunmasalardı, belki ilerideki daha başka saldırı karşısında bu halk saldınyı çok daha fazla bedeller öde>erek bertaraf edebilecekti. Dolayısıyla ödenen bu bedel, gelecekte ödenecek çok daha pahalı bedellerin bir karşılığı olmuştur. - Cezaevine tutuklu ya da hükümlü olmadan üstelik kendi isteğinizle girdiniz. Ne hisserriniz. ne düşündünüz? Yağmurdereli - Orası benım vabancı olmadığım bir hava. Sanki bir koğuştan diğerine gidermişim ya da uzun zamandır görmedigim insanlan yeniden görmüşüm gibi birşey. Ama insanın cezaevine kendi arzusuyla girip kendi arzusuyla çıkması yine de değişik bir duygu. r SlFlk NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR Pasomu kaybettim. hükümsüzdür. SAMİYEÖZBAŞ Türkiye, ölüm oruçlarında saglanan bir uzlaşma ile büyük bir felaketin eşiğinden döndü. 12 gencecik insan bu arada ya- şamlarını yitirdiler. Doktorfarın söylediğine göre birçoğu be- denlerindeki kalıcı sakatlıkları ömür boyu taşıyacaklar. Ülkeyi yönetenler, insanlann yaşamına değer vermedikleri için son dakikaya kadar işi sü- rüncemeye bırakmaktan vaz- geçmediler. 10 gün önce varı- labilecek bir uzlaşma, yalan yanlış beyanatlarla ertelendi. Ölümler başlamadan önce RP İstanbul Milletvekili Bahri Zengin'i aradığımda ona der- dimi bir türlü anlatamamıştım. Şevket Kazan'ın açıklamaları- nın yanlış bilgılendiımeden kay- naklanmış olabileceğini söyle- diğimde, bana inanmadı. Eski- şehir'den sevk konusunun te- mel talep olduğunu söyledi- ğimde de bir iletişim kurama- mıştık. O gün bu uzlaşma sağlana- Dikkatimiz Eksilmesin...madı diye kendi kendime çok hayıflanıyorum. Bu insanlann hiçbiri ölmeyebilirdı. Şevket Ka- zan'a "Bunlar içeride yemek yiyorlar" bılgisıni kim veımişti, doğrusu çok merak ediyorum. Şevket Kazan'a "Ölüm orucu- nu PKK yönlendiriyor" diyen kimdi? "Savaş esiri olmayı ıs- tiyorlar" yalanını kim uydur- muştu? Bunların hepsinin araş- tırılması gerekıyor. Çünkü bu yolla bir saptırma yapıldı. Bü- tün Türkiye'yi kana bulayabi- lecek bir senaryonun sınırın- dan dönüldü. Şevket Kazan'ın kendısinin de bu yanlış yönlendirmeyi ya- panları saptaması gerekir. Yok- sa bütün bu yalanlar onun sır- tına kalacak. Hepsini ya kendisi kasıtlı ola- rak ortaya attı ve kışkırtma ama- cıyla kullandı ya da birilerı ta- rafından bilinçli olarak yanlış yönlendirildi. Bu mutlaka orta- ya çıkarılmalı. ••• Son aylarda inanılmaz bir şe- kilde tırmandırılan iç gerilim. neyse ki ilk kez biraz duruldu. Eğer müdahale olsaydı. önü alınamaz yeni bir sürece daha gırecektik. Devlet içindeki sert- lik yanlılannın önü iyice açılacak- tı. Epeyce yara alarak da olsa ölüm oruçlarının sona erdiril- mesinde, Türkiye'nin duyarlı kamuoyu önemli rol oynadı. Başta tutuklu aileleri olmak üze- re, kitle örgütleri, insan Hakla- rı Derneği, çeşitli partilerin du- yarlı temsilcileri, aklı başında bazı devlet görevlileri, olağa- nüstü bir gayret göstererek dev- let içinde şiddet yanlılannın tez- gâhlamak istedikleri oyunu boz- dular. Ölüm orucundakiler, çok hak- lı ve makul ısteklerıni, canları pahasına savunmaktan vaz- geçmediler. En doğal haklarını elde edebilmek uğruna insan- ların canından olması, Türki- ye'nin bir ayıbı, hepimizin ayı- bı. • •• Tutuklular, en kritik ve temel taleplerini kabul ettirdiler. Ancak geride bir yığın sorun duruyor. Günlerdirçocukları ölmesin di- ye çırpınan kolu kanadı kırık anneler, tutuklu aileleri, polis copu yemekten kurtulamadı- lar. Cenazelerini alırken bile sal- dırıya uğruyorlar. Devletin tu- tuklu ve mahkûmlara hoyrat tu- tumu sürüyor. Uziaşmanın sağtanmasından sonra hastanelere götürülen koma halindeki tutuklulara ya- taklarında kelepçe takıldığını tutuklu yakınlan anlattılar. Sevk zinciri uygulaması sürüyor. Bu- na benzer birçok uygulamanın bir an önce sona erdirilmesi ge- rekiyor. Biz dışardakilere, uz- iaşmanın gerçekleşmesinde ça- ba sarfedenlere daha önemli görevler düşüyor. Sinema sanatçısı arkadaşım Halil Ergün'le dün, bundan sonra neler yapabiliriz diye ko- nuştuk. Çünkü bir uzlaşma met- ni imzalanmıştı, bu metni imza- layanlar arasında Halil de var- dı. Tutukluların en doğal hakla- rının sağlanması görevi önü- müzde duruyor. Bugüne kadar tutuklulann haklı taleplerinin gerçekleşmesi için çaba sar- feden herkese görev düşüyor. Onlann bir hukuk devletinde olması gereken tüm haklan sağ- lanmalı. Devlet, verdiği sözü tutmalı ve bir hukuk devleti gi- bi davranmalı. Bunun takipçisi olmalıyız. POLMKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Issızlık... Gece sessizdı... Ölümün o kahredici soğukluğunu duyar gibi oluyor- duk. Toprağa verilen genç bedenler bilinmez bir zama- nın ıçindeydiler. O bilinmez zamanın içinde insan yü- reğinin derinliğınde sanki kılıçtan bir ız bırakıyorlardı... Yetmiş güne yaklaşan bir ölüm orucu sona dogru yaklaşırken kapılar açılıyor, kapılarkapanıyordu... Oral Çalışlar telefonun öbür ucundaydı ve söyle di- yordu bana: "Galiba uzlaşma gerçekleşlyor. Şimdi ben Bayram- paşa'ya hareket ediyorum haberin olsun..." Gece sessizdi... Birden Puşkin'in bir dizesi çalındı sessizliğin için- de: "Issızlıkta karanlığında tutsaklığın Sessizce uzayıp gidiyordu günlerim Tanrısız, esinsız, gözyaşsız, yaşamsız ve sevgisiz- dim." Zamanla çürümüş ve üzgün bir ses yankılanıyordu salonun orta yerinde... O ses ölüm çığlıklarını taşıyor- du dalga dalga. Pablo Neruda'nın "Her an ölüm, ne çok bitmemiş ölüm törenleh" sözleri camlarda, aynalarda yankıla- nıyordu. Güçsüz tutkular yaşlı gözlerde ıssız öpüşle- ri taşıyordu. Sonsuz bir gölgenın kanadında, genç öiülenn be- denindezaferçığlıkları atmak benım işim degildi. Ben de tıpkı Aydın Engin gibi "Ölme Çocuk" diyordum, ölümün adını bıldiğim için. Yıllar önce Saffet'e dediğim gibi, yıllar sonra onla- ra hep aynı şeyleri söyledim: "Ölmeye hakkınız yok!" Ben de Aydın gıbı hıç onlara katılmadım, o yolda yü- rümedim ama.. hep onları anladım... Ama onlar hep bızım gibi düşunenlere 'oportünist- revizyonıst' dedıier... Çünkü onlar. şiddetin, devrimci mücadele olduğu- na inanıyorlardı... Bize kızıyorlar, öfke duyuyorlardün de, bugün de... Oysa biz onları hep sevdik. hep anladık... Teröristin sağcısı solcusu. dincısi dinsızi, devnmci- si olmayacağını anlattık. Kızdılar, öfkelendıler, tehdıtettiler... Kendilerini 'halk savaşcısı' olarak tanımladılar. Onlara 'ölmeyin' dedik... Yine kızdılar, öfkelendıler ve şöyle dediler: "Biz halkımız ıçın oluyoruz..." Onlar bizı sevmeseler bile, biz onları hep sevdik, ku- cakladık. onları anladık..Yargısız infazlarda. ölüm oruç- larında kmlırlarken kahrolduk. Ne olursunuz artık ölmeyin çocuklar!.. • • • Sessiz bir gece... Polis otoları, ambulanslar... Sıren seslerini duyuyor musunuz? Istanbul'da, izmir'de, Ankara'da, Bursa'da hastane- ye taşıyorlarsizi!.. Güneşten kavrulan bitkılergibi böyle ölüme koşmak niye? Bu genç bedenlerin ölmeye hakkı yok! Ister kızın, ister öfkelenin, ister haın olarak görün ama ölüm kurtuluş değil, ölüm devrımcıliğın bir parçası hiç değil!.. Sönmüş çiçekleri yeşertecek olan sizlerdiniz. sizler bu ülkenin vazgeçilmez umuduydunuz... Ama ölerek, öldürerek değil! Coşkun ırmaklara benzeyen yaşamlannızı yirmi yaş- larında yalnızlığın orta yerinde çürütmeyin... Çocukların ve yaşlılann bilmediği bir gecede kanat- ları kesilmiş ve can çekişen bir kuşun uykusuzluğunu düşünmeyin... • • • Gece sessiz ve karanlık... Şu ana dek 12 genç beden ölümün o soğuk yüzü- neteslim oldular... Bir utanç içindeyim... Sorgu dolu gözlerde hüzün bulutu dolaşıyor. Gece- nin içinde bir ses çığlığa dönüşüyor. Susuyorum, konuşamıyorum!.. Hastanelerde onca genç insan... 69 gün bekleyen Mehmet Bey, Şevket Bey ve di- ğerleri... Göz göre göre ölüme gönderdiniz bu genç insan- ları... Artık ölmeyin çocuklar!.. Yalvanyorum size.. ölmeyin!.. Toplum olarak. ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras'ın şu çağrısına destek verelim: "Cezaevlenndeki sorunlan ağırlaştıran, insanlann ölmesine gözyuman, kamuoyunu yanıltacak iddialar ileri sürerek açıklamalar yapan ve gerçekleh çarpıtan, siyasi ve insaniyetersızliklehnı suçu başkalannın üze- rine atarak örtmeye çalışan, adalet yerine adaletsız- lik dağıtan, toplumun değişik kesımlerinde şiddet eği- liminin artmasına neden olan Refah Partisi Kocaeli Mil- letvekili Şevket Kazan'ın derhal işgal ettiği koltuğu boşaltmasını talep ediyoruz." Adalet Bakanı Şevket Kazan 12 ölümün hesabını vermeli! Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya <" Planet.com. TR 'Yerel yönetiıııler Ankara'nın öminde' Tl'RHAN NARLER ÇANAKKALE-CHP Ge- nel Başkanı Deniz Bavkal. yerel vönetimlenn vatırım- lan kanalize ettikten sonra Ankara'nın önüne geçtiğini belirterek "Bir zamaıılar Türkive'vi \nkara sürük- lerdi, Ankara lokonıotifti. Ancak Ankara artık en ön- de değil. Çünkü Anadolu, Ankara'nın önüne geçmi^- tir"dedı. Bıgada 380. Çanakkalede 480 konutun tapu dağıtım töreninde konuşan Denı? Bavkal, kavnak aravan An- kara'nın. başarılı beledıyele- rin nasıl kaynakyarattıklan- nı dikkatle izlemesini iste- di. Bavkal. şöv le devam ettı: "Toplu Konut İdaresi'nin Türkrye'nin konut sorunıı- nun çözünıüne dönük avır- dığı kav naklann >erel vöne- tinılerinin sorumluluğu ve iş- biıiiği ile çözmeve dönük il- ginçbir modd Biga veÇanak- kale'de uvgulanıyor. Kav nak yaratma v anşının Türkivc'dc ön planda bulunduğu birdö- nemde 500 nıilvara. 486 ko- nutyapılmış. Bunun250 ınil- vannı Toplu Konut İdaresi vernıiş. diğer 350 milvan da v urttaşlarımın kendi kav- naklanv la sağlanmış. İşte si- ae Türkhe'nin konutsorunu- nun çö/ümii için ortava ko- nan kavnak. Ankara'da kav- nak aravanların dikkatine sunulur." C anakkale'de uygulanan nıodelin kendisıne Türki- ye'de beledıyelenn ülke yö- netimmın öniinde duran so- runlan çözme açısından şim- diye kadar kullanılmamış bü- yük bir bınkimi nasıl ortaya koyduğunu düşündürdüğü- nü ifadeîden Deniz Bavkal. şunlan söyledi. "Belediyelerimi/ Türki- ve'nin sorunlannırı çözümü açısından gerçekten çok önemli katkılar verebilecek kuruluşlardır. \erei \ önetim- lerin. vani halkın doğrudan kendi nv lanv la Mirlediği ilk aşama\iinırinıikliılarlannı daha etkili bir biçimde dev- reve sokmak zorunda> ız."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear