23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 1996 PAZARTESİ 12 BIR KONU BIR KONUK Kendisini sosyalizm ve emek mücadelesine adayan DİSK kurucusu Kemal Nebioğlu: Solun namusu birlesmekle kurtulıır MİYASE İLKNUR -DİSK Genel Başkanlığrndan ayrıldıktan sonra neyapıyorsunuz? -Aslında dişa dönük büyük bır uğraş ıçınde olduğumu söylemek mümkiin değil. Kışın evde hatıralarımi yazıyorum. Meşhurperi geldiği \akıt bır ıki satır şiir karalıyorum. Yazın bahçede gül yetıştiriyorum. Aynca kırkın üzennde ağacım var. onlann bakımını yapıyorum. Bırtamir atelyem var. Hertürlü marangozluk. kaynak ve soğuk demir ışlerini yapıyorum. Işgal edilmemış kırlarda dolaşmaktan çok hoşlanıyorum. Emekliliğin tadını çalışarak çıkarıyorum. Birde polıtıkanın ıçıne gırnıeye ilişkin sondaj çalışmalarım \ar. 'Ne yapmalıyız. ne yapabiliri/' sorusuna sendıkacılar. kooperatif yönetıcılen, meslek odaları yönetıcilerı, solda olan demokratik kıtle örgütleri ile birlıkte yanıt anyoruz. Bu konu>a ilişkin bır çahşmam var. Arkadaşlarıma gotürdüğüm önenlenm var. -N'edir bu öneriler? - Solda olan arkadaşlanmızın tümünün tek bir partide etkin olması gerekır. O partıyi toplumda etkin kılmak içın çalışmalar yapılması bugünün Tiirkıyesi'nde sol içın bir zorunluluktur. Bu görüşümü paylaşan bırçok arkadaşım var. Bu konuda sağlıklı bır karar alabilirsek tarihsel bir görev ifa etmış oluruz. Çünkü bugün Türkıye'de solun ciddi bir şekilde örgütlenmeye ihtıyacı var. Yalnız sosyalistlerin birleşmesi yetmez sosyal demokratlar da bırleşıp sosyalıstlerle ittıfak yapmak zorundadır. -Sa>ın Başkan siz, TİP'in kurucularındansınız. Bu partide millletvekilliği, grup başkanvekilliği yaptınız. Şimdi 6O'lı yılların koşulları ile bugünün koşullannı karşılaştırınız. Solun başarılı olması için her alanda koşulların uygun olduğu bir Türkiye tablosu \ar önümü/de. Peki TİP'in elde ettîği başarı bu koşullarda neden tekrarlanamıyor? Ne eksik? -Solun önünde 196ü'lı > ıllardakı >asaklar yok bugün. Ama engeller daha fazla, daha çarpıcı ve daha biiyük. Çünkü bugün o dönemde olmayan ınsan engeli var. Geri kalmış ülke sosyalistlen. maalesef hareketin önünde birengel. Sosyalist sol paramparça. Yenı >eni partıler kuruldu. Bu kadar bölünmüşlük halkta tereddüt uyandırıyor. Konuştuğumuz emekçı neden ayrı olduklarını soruyor. Sosyalistler ve sosyal demokratlar sermayepartilerine değtl birbirlerine yükleniyorlar. Bazan bu küfre bıle dönüşebılıyor. Bız 1%0'h yıllarda TİP adına köylere gıttiğımızde tek pani adına ve tek ağızdan gidiyorduk. -C'stelik de işçi sınıfının olmadığı yerlere gidiyor ve köy lüden destek alıyordunuz? -Evet. Köylerde bızi dinleyenler çıkıyordu. tlkintepkı ile karşılaşsak bile bır süre sohbetten sonra bizi bırakmak istemıyorlar ve sömürünün boyutlannı daha fazla açmamızı istiyorlardı. Bugün birherhangı bır sosvalist partiden birisı halka gittıği vakit, ona sorulacak 'Neden birleşmiyorsunuz' sorusuna verecekleri yanıt yok. İnandıncı yanıt vermeleri mümkün degil. -Bölünmüşlüğün ötesinde kitleve ulaşmalarında başka eksiklikler, yanlışlıklar yok mu? - Elbette var. Kitleye yabancılaşan bir tavır içinde gidiyorlar. Solun en önemli zaafı çok horoz var. Çok horozun olduğu yerde de sabah olmuyor. Bölünmüşlügü getiren teorik tartışmalardır bıraz da. Öyle bir an geliyor kı. sagdakı politikacılarla oturup tartışmayı demokrasinin gereği sayan sosvalistler. kendi aralarında konuşma ve meseleleri müzakere edecek olgunluf u gösteremiyorlar. Birbirleıine karşı tahammülleri yok. Sosvalist harekette nüans farklılıklannı herkesin kabul etmesi ve bu farklılıkları hareketin zengınliğı olarak görmek lazım. Tornadan çıkmış gibi aynı düşünceleri benımsemek ve söylemek zaten fukaralıktır. Tartışma zenginligi içerir. Peki ne olacak böyle gider mi ? Hayır bö> le gıtmez. İşçi sınıfı gittikçe köşeye sıkışıyor. -Bir de çok yadırganması gereken bir tablo yok mu Türkiye'de? Bugünkü koşullarda Türkiye'de işçilerin kendi sınıf çıkaıiarını savunan partiler yerine sermayenin çıkarlarını savunmak üzere kurulmuş ve bunu da açıkça ifade eden sağ partilere destek vermesini neye bağlıyorsunuz? Bu nasıl bir çelişki? -Gcri kalmış ülkelerin çıkmazı bu. Gen • Kemal Nebioğlu 70'inde bir delikanlı. Genç yüreği hep sosyalizm ve emek mücadelesi için çarpıp durdu. Zaman zaman tekledi ama yenilmedi.Onun da üstesinden geldi. Otobüs biletçisi, komi. işyeri temsilcisi. sendika başkanı, DİSK kurucusu, TİP kurucusu, milletvekili, grup başkanvekili, darbeli yıllann gedikli mahkûmu, DİSK Genel Başkanı ve emeklilik. Emeklilik Nebioğlu'nda bir mücadelenin sonu değil. başlangıcı oldu. DİSK \eTİP'in kurucusu Kemal Nebioğlu günlerini bahçesiyle uğraşarakgeçimor. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) kalmış ülkelen sadece ekonomik bakımdan geri saymak doğru değil. bu ülkeler kültürel bakımdan da geridir. İşçi sınıfı büyük bir karmaşanın içinde. Ekonomik sıkıntılar korkunç boyutlara ulaşmış. Sendıkalar örgütlenmede yeterlı değil. Geçmişte olduğu gibı ışçı sınıfını kucaklayan mücadeleler tarihte kalmış. Sermaye çok örgütlü, ekonomik olarak örgütlü, siyasal açıdan örgütlü. med>asıyla örgütlü. Çağ bır ıletışım çağı ve sermaye bunu çok ıvi kullanıyor. Sermayenin partıleri emekçılerden o> alıyor. Fakat benim en çok hayret ettiğım Alevilenn bu konuda tavır degiştirmelen. Onlann ilencıliği ve soldan yana tavırlannı terkedıp bir başka dal aramalarını ben hazmedemediğim gibı yorumlayamıyorum da. Gerek TİP'in kuruluşunda gerekse büyümesinde en büyük destek Alevilerden gelmişti Geçmişte Anadolu"nun herhangi bır bölgesıne gidıp taban aradığımızda bize ısım önerenlere neden o ısmı önerdiğını sorduğumuzda "Çünkü o kızılbaştır sizin bu görüşlerinize ancak onlardestek verir' dıvorlardı ve gerçekten de önerilen isme gittiğımızde bizden önce TlP'li olduğunu görüyorduk. Alevilerin desteği öyle böyle bir destek de değildi. bilinçli birdestekti. Sadece oy vererek değıl. sadece üve olarak degil. onların yaşamları bile TİP'e başlıbaşına birdestekti. Çünkü felsefeleri TlP'ın programıyla örtüşüyordu. Şımdı bu insanlann sağdaki partilere yönelmesinı doğrusu anlayamıyorum ve çok acı duyuyorum. Kabahatı Alevilerde aramak ygnlış olur. Kabahatın büyüğü sosyalfstlerde ve sosyal demokratlarda. -İşçi sınıfında sınıf bilinci dönemin modasına uygun olarak terk edilirken sermaye, sınıf bilincine daha fazla ve hem de örgütlenerek sahip çıkıyor. Oysa sosvalist blok yıkılmış. Sermayenin rehavete girmesi gerekirken işçi sınıfı olabildiğince rahat. Bunu bir değerlendirir misiniz? -Sermaye ıkı açıdan örgütlenıyor. Bir uluslararası bilinçlenme ve örgütlenme var. Yanı emperyalizm safhası var. Bır dığer husus. azgelişmiş ülkelerde ezilen sınıflaröncelikle örgütlenı>or. Bizde ışçiler. sendıkalar etrafında toplanırken ve sınıf mücadelesi ilk başladığında işverenler örgütsüzdü. Onlar örgütlenmeyi gündemlerine bıle almamışlardı. O dönemlerde bız sendikacılar uzmanlarla. öğretım üyelerıyle Mkı ışbırliğı içinde ışverenlere karşı bilımi de arkamıza alarak oturur mücadele ederdik Şımdı bunu işverenler >apıyor Tabıi örgütlenmeyi sermaye bu sevıyeye çıkarınca. yani ekonomik örgütlenmesını tamamlayınca. siyasi örgütlenmede de bçlJi bir mesafe alınca ideolojısini topluma dayatmaya Jl başladı Sermaye örgütlenmesıni uluslararası çapta tamamladı. Belli bilinç düzeyıne ulaşmayı da bılgı elınin altında olduğu için rahatça elde edebılıyor. Bızım sendikacılığa başladığımız yıllarda gıda işkolunda Ayvansaray Un Fabrikası sahıbı Nazım Düzenli Av rupa'da öğreninı görmüş tek patrondu ve biz bunu işçi sınıfı adına olumlu buluvorduk. Hiç olmazsa belli bır demokrasi anlay ışı ve kültürü vardırdıye düşünüyorduk. Gerçekten de Nazım Düzenli diğer patronlarla bu anlamda kıyaslanamazdı. Ama bugün Avrupalarda eğıtım yapmış ınsanlarda kapıtalızmin en ılkeî silahlarını kullanan bir nesil görüyoruz. -Şunu mu demek istivorsunuz. İkinci hatta üçüncü kuşak sermaye DİSK; beyni olan ama, gövdesi olmayan örgüttü-DİSK açılmadan önce bir olumsuzlukla karşılaşıldı- ğıada 'DİSK açık oisaydı böyîe olur muydu?' denirdi. DİSK açıldığı zaman işçi sınıfında ve onun mütteffikle- rinde bir heyeean kasırgası esti. Fakat bir süre sonra DİSK'in eski DİSK olmaktan hayli uzak olduğu ve güçsüzlüğü orta.va çık- tı.DİSK neden eski gücüne ulaşantadı. Eksiklik işçi sınıfında mı DİSK'te mi? -Hepsi var. Fakat 1980 öncesi DİSK üyeleri ile yönetimleri ile kadrolan ile bir bütündü. DtSK açıldığj zaman 900 mifyar Jira nakiti vardı. Hapisanelerden geçerek o deneyimi de kazanmış kadrolan vardı. Ancak asıl gövde bilinçii ışçiler, temsilcİ- ler, şube yöneticiferi yoktu. Adeta beyni olan ancak gövdesi olmayan bir örgüttü. Ben başkanhgı Rıdvan Budak'a devretti- gim vakit 342 bin üyesi vardı. Ama nastl üye. Eğirimden geçmemiş, DİSK'İ duy- muş, daha insanca yaşama umuduyla gel- miş ama henüz sınıf bilincine kavuşmuş değülerdi. Yaşh yöneticilerle çok genç yöneticiler vardı ama ara kadro yoktu. Onu doldurma konusunda gereken çabayı biz sarf edemedik. Ounun da zamana ihtiyacı vardı. Türkı- ye'deki sendikacı arkadaşianmız hep dövüşe dövüşe ya da egitimlerden geçerek belli yere gelmişlerdi. O kadrolann tü- mü artık ya Hak-İş ya da Türk-İş'te belli yerlere seçilmişler- di. Öte yandan (2 Eylül görevini hakkıyla yerine getirmişti. Soldaki düşünceleri, inançlı militan kadrolan silindir gibi ezip geçmişti. 12 Eylül'ün tahribatını gözardı ederek buna bakmak mümkün degildi. Ben DtSK'in yine işlev inin süreceğine inanıyorum. A- ma o üyelerin belli egitimden geçmesin- den ve DİSK'in ilkelerine yöneticilerin tavizsiz bir şekilde sahip çıkmasıyJa ger- çekleşir bu. Sınıf ve kitle sendikacıhgı dendiği vakit. DİSK'in. ekonomik, siya- sal ve ideolojik mücadeieyi bir bütün ofa- rak vermesi gerektiği algılanmalıdır. Bu- nu bugün DlSK'te tarttşan sendikacjlar var. İdeolojik mücadeienin döneminin ar- tık geçtiğini ifade eden ve bunu terk etme- nin gerekli olduğunu savunan arkadaşla- nmız var. Düşünebiiiyor musunuz, sınıf ve kitle sendikacıhğinı terk ettiğiniz za- man DİSK ve Türk-lş arasmda fark kahr mı? 1980 öncesi DİSK'e bağlı bir sendi- ka başkanı bunu söyleyebtiir miydi? Bu ilfceyi tartışmak DİSK'in varlığım tartışmak demekrir. O zaman da yeni bir DİSK'in kurulması işçi sınıfının gündemine girer. Eğer bu ilkeyi savunan sendika başkanı, bu ilkenin DİSK'te sürme- sini istemiyorsa onun yeri DİSK değildir. Avrupa'da eğitim görmesine karşın burjuva kültüründen nasibini almamış, işçi sınıfına babalarından bile daha çarpık bakan patronlar mı var? -Belli bir kültürden geçmemiş olma.sına rağmen babaları örgütlenmeyi hazmeden bır kuşaktı. Gücü gördükleri zaman kabulleniyorlardı. Şımdı öyle değil. İşin garibi ıçlerınde eski sosyalistler hatta komünıstler de var bu patronlann. Mesela. Çanakkale Dardanel'ın sahibı. Geçmişte Çanakkale'de DİSK'in propagandasını yapan kişı. şımdi Dardanel'in sahibi Gıda-İŞ'in örgütlenmesı içın Çanakkale've gıdenlere "Bu yabancılar da nereden geldiler. Amaçları ne?' dıye gazete ılanı verebilıyor Bu eski solcu ışadamının çalıştırdığı ışçinın yüzde 40"ı da kaçak ışçiydi. Bugünkü durumu bılmıyorum. Sendikal örgütlenmeyi engellemek için de elınden ne gelirse yapmıştır. -Eskiden Türkiye işçi sınıfının tarihini oluşturan büyük direnişler, eylemler olurdu. Daha geçen gün Mİdönümünü kutladığımız 15-16 (la/iran olayları, Domirdöküm ve Kavel olayları, Sungurlar, MAN ve İ Iker direnişleri şimdi birer tarih oldu. Koşullar eskisinden daha ağır ı>lmasına karşın artık bu tür direnişler niçin olmuvor? -Sömürü bıtmedıkçe dıreniş bıtmez. Şöyle bırdurgunluk dönemı geçiriyoruz. Soldaki örgütler bır durgun su gibı Ben bırazyozlaşmaya bağlıyorum bunu. Sendika yöneticileri henüz yerlı yerine oturamadılar Daha çok DİSK içın söylüyorum. Türk-tş zaten değışmedı. eskiden de yapısı buydu. Yenı fabnkalardan ışçiler yeni yeni sendikal harekete girıyor Bır deyim vardır.'Güneş çanğı sıkar, çank ayağı. ya çank patlar ya ayak' derler. Şimdi gerçekten tüm şartlar ekonomik. siyasal ve toplumsal şartlar emekçileri sıkıyor. Ya çank patlayacak ya ayak. Ben ondan korkuyorum Işçiler artık ekmeklerinı büyütmek içın bıle değil yasal haklarından yararlanmak. sıgortalı olmak için sendıkalı olmak ıstiyor. DlSK'e gırmek isteyen bınlerce ışçınin iş akdi feshedildi. Acaba bız mı tükenmiştik de işlevımizı yerine getiremedik.? Ozeleştıri yapmak zorundayız. Ben 10 saatımı ayırdığım sendikal hareke acaba 15 saatımı mi ayırmalıydım? DlSK'ı anlatmak için daha mı çok yeri dolaşmalıydım' 1 Eski DİSK'İ yaşatniahyız. çünkü Türkiye'nin eski .ÖİSK'e ihtiyacı var -Sol nasıl kurtulur? -Önce RP'nın kendilerınden çaldığı örgütlenme modelıne yeniden sahip çıksınlar Sonra birbirlerıni acımasızca eleştirmekten vazgeçsınler Hiç olmazsa küfretmesınler. Ilk adım olarak bunu yapsınlar. Mesela Deniz Baykal, Ecevit'ı eleştınnesın. Karşıda ANAP var. DYP var. Sosyalistler önce kendi aralarında bırleşsın sonra da sosyal demokratlarla eylem bırliği içine girsınler Çünkü iyı bır sosyalıst blok sosyal demokratları da kendıne getırır. öerçek demokrasiye ulaşıncaya kadar solun bırlikte hareket etmesi bir mecburıyet. bır namus borcudur. Solun namusu böyle kurtulabılır. Sosyalistlerin de karşısındaki partıler de CHP ve DSP değil. sağ partiler olmalıdır. -Hamsilerle aranız nasıl Başkan? -Biz Lazlar hamsısız büyüyemezler. Hamsisiz büyüyen Lazların öğleden sonra kafalan çalışmaz. Milli Prodüktıv ite Merkezı bir araştırma yapmış. Öğlen saatlerinde lazlann kafasının normalın üç katı fazla çalıştığı. öğleden sonra ise normale dönüştüğü ise resmen belirlenmiş. -Hamsinin nesli azaldığına göre Karadenizlileri ciddi bir tehlike bekilyor. teterince hamsi yiyemeyecekJeri için zekâ geriliği mi söz konusu olacak? - Hayır zekâ genlığı olmayacak zekâlan normale dönecek. -Sizin bir de Lazlarla Kürtlerin akraba olduğuna dair bir teziniz vardı. Hâlâ ısrarlı mısınız bu konuda? -Elbette. Bu bır gerçek. Lazlar Kürtlerin atasıdır. -Yaşar Kemal bunun aksini savunuyor ama... -Yaşar Kemal hamsı yıyemediği için kafası çalışmaz ve öne sürdüğü tezler de ciddiye alınmaz. Oysa benım tezim Darvvin'e ve dine göre de doğrudur. Bilime göre yaşam. denizlerde başlamıştır. Önce hamsı. hamsiden Laz, Lazdan da Kürtler dünyaya gelmiştir. POLITİKA VE ÖTESİ MEHMED KE>L4L Yollar Candarma... Orhon Murat Anburnu'na eski Galata Köprüsü üstünde rastladım. Koltuğunda kâğıda sarılmış bir kutu vardı. "Hayrola" dedim. Kutuyu gösterdi. "Radyo" dedi, "yolsuzkaldım, bitpazarına gidiyo- rum, satacağım." Bu radyo satma olayı en az ellı yıl öncedir. Şöyle bir hesaplıyorum.. elli çıkıyor. Açlık, yoksulluk, yoksunluk öykülennin hemen hep- si doğrudur, Orhon Murat Anburnu'nun başından geçmıştır. Örneğın birtanesi daha vardır; ölümünden bırkaç gün önceye rastlar. Beyoğlu'nda karşılaştık. "Nereye?" "Eve gidiyorum." O yıllar Cihangir'de oturuyorum. "Bizim eve gidelim." "Niye?" "Bizim ev daha yakın. Şurda arka sokakta." Parmakkapı'dayız. Yakın değıl ıç ıçe nerdeyse. "Peki" diyorum. Sokağın ucunda durduk. Koridorun başına kadar kör adımlarla seke seke yürüdük. Durdu. Eliyleduvarda bir şeyler arandı. Belli mum anyor- du. Buldu, yaktı. Ortalığı bir mum ışığı bürüdü. "Elektrikler kesik" dedı. "Bugün yatıracaktık, pa- rayı denkleştiremedik. Mumla ıdare ederiz." El yordamıyla rakıyı, suyu, kuru yemişı buldu. Bü- yük bir beceri ve alışkanlıkla yerinden çıkardı. Kendi pek ıçmezdi, benim kadehi doldurdu, azıcık da kendıne aldı. "Sağlığa!.." "Yarasın!.." Sıkıntılı günler geçiriyordu, sıkıntısız günü var mıy- dı?.. Elinde bın türlü becerisi varken, bir tanesınden doğru dürüst yararlanamıyordu. Şairdi, yazardı, ak- tördü.rejisördü, pilottu, Beyoğlu'nda ılk şıir sergisıni açmıştı. Ondan sonra açanlar vardı ama.. ilk açan oy- du. Adının kımseye benzemesini istemiyordu: Orhan'ı Orhon yapmıştı. 5'lik sımit gibi kurulup oturanlardan hazzetmezdi. Ne gam kalırdı Ne kasavet Bır de simit ağacı olaydı Bizim sayılırdı saadet Her şeyıni küçük dizelerle kendıne özgü anlatırdı. Sinemaoyuncusuydu, senaryolar yazardı, yapımcıy- dı, her şeyi kendi kotarırd/. Başarılı filmler yapmıştı. Yeni şiır hareketinin öncülerındendi ama. öne çık- mazdı. Arayanlaronu önde bulurlardı. Neyi anlatmak ıstıyordu, aşkı mı? Hemen şöyle döşenirdi? Lâlelım Lâleli'de oturur Lâleli lâle kokar lâlelimden Lâleliden geçilir Lâlelimden geçilmez.. .- , Şiirlerinde ıkı cambaz bir ıpte oynamaz, bir ipte bir sürü cambaz oynamalıdır. Bunlarhılebaz, madrabaz, kumarbaz, ateşbaz, işvebaz. hokkabaz olmalı... Ip niye kopmaz (tersinden almalı) Zampok eyin pil Karmaşık bır dönemde yaşıyoruz, her şeyin bırbi- rıne karıştığını görüyoruz, oturup bugüne özgü şiirler yazsa "candarma"y\ mı yazardı? Ankara 'nın yolları asfalt Candarma Ne olur dinle beni Çözüver sallansın ellerim Vur mavzerin boynuma, Candarma!.. B U L M A C A SEDAT YiŞAYAS SOLDAN SAĞA: 1/ Argoda görgü- süz, kaba saba. yontulmamışkım- se. II Un. et ve bamya ile yapılan 3 bır yemek... Bır meyve. 3/Judo ve karatedekı en üst derecelere venlen ad... Avrupa'nm Ladoga'dan sonra ıkıncı büyük gölü. 4/Put 5/Türlübıt- 8 kılerın yaprak ve n kabuklanyla ko- kulandınlmış acımtrak bır ıçkı... Uluslararası Okçu- luk Federasyonu'nun ;>ım- gesı. 6/ Türk müzıgınde kullanılan zılsız büyük tef... Radon elementının 4 sımgesı. 7/ Ağır bır şeyı denızden çıkarmak ya da oraya ındırmek ışınde kul- " lanılan büyük vınçlı denız teknesı. 8/ Şaka. 9/ Dört Q Halıfe'nın üçüncüsü.. „ Borsada belli mıktardakı hisse senedını belırtmekte kullanılan ışlem bınmı VXK.\RIDAN AŞAĞIYA: 1/At yanşlannda binıcılenn kılosunu tamamlamak içın eye- re ya da eyerın altındakı örtüye konan kurşun levhalar. 2/ Üstün bır yetkının gücünü simgeleyen değnek... Şeker üre- tımınde bıliurlaşan şeker alındıktan sonra kalan posa. 3/ Özüründe kuvvet vencı. yorgunluk gıdencı ve afrodızyak etkı bulunan Uzakdoğukökenlı bıtkı. 4/Şöhret... Deveyeta- kılan büyük çan. 5/ Bır element... Asy a"da bır ülke. 6/ Böb- rek ıltıhabı. 7/Kansızlık... Afnka'da bır ırmak. 8/Gümüşün simgesı... Kent elektnk akımını sağlayan kuruluş. 9/Türk müzığınde bır makam... Bır aıda maddesı. AKÇADAĞ ASLİ\T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Davacı Bagkur vekılı Av. Şule Yıldız tarafından davalılar Mustafa Ülker ve arkadaşlan hakkmda mah- kememıze açılan alacak davasının mahkememızde yapılan açık duruşması sonunda: Mahkememızın 4.4.1994 tarıh 1992 362 esas 1994-77 karan ile davanın kısınen kabulü ile kurum zararı olan 6.465.810 TL ala- cağın 11.11.1989 olay tarıhınden itıbaren yasal faızı ile bırhkte davalılardan müştereken ve müteselsılen tahsilıne karar verılmiş verılen karar tüm aramalara rağmen Kül- tür Mahallesı Bıngöl adresınde ikamet eder Mustafa Ül- ker'e teblığ edılemedığınden 7201 sayılı teblıgat ka- nununun 2^ ve 29. maddeleri gereğince ılan edılmek suretıy fe teblığı. Aynı kanunun 31. maddesı gereğince 1- lanın neşrı tanhınden itıbaren 15 (on beştgün^onrahük- nıün davalı Mustafa Ülker'e teblığ edılmış sayılacağı 1- lanolunur. Basın: 93832 PAZARCIK ASLİYT HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1996 10 Davacı Mehmet Suna vekıîı avukat Fıkri Suna ta- rafından davalı MarıonSuna(Corsten)aleyhıne açı- lan boşanmanın tanınmaM davasınınyargıl'aması so- nunda verılen hükmün davalının adresının belli ol- madığından ılanen teblığıne karar verılmiş olmak- la: Mahkememızden venlen 16.5.1996 gün ve 1996 240 sayılı hüküm ile tarafların boşanmalarına ılışkın Dortmund Sulh Hukuk Mahkemesfnın 10.10.1994 tarıh \e 183 F 259 93 sayı[1 25.1 i. 1994 tarıhınde kesınleşen karannın tanınmasına daır hük- mün davalı Manon Suna (Corsten)'e ılanen teblığı- ne. ılanın yayın tarıhınden itıbaren 15 gün ıçensın- de temy ız edılmemesı halınde hükmün kesinleşece- ğı ilanen teblıS olunur. Basın: 94004 DENIZLI1. ASLIYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1995 1020 Davacı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü tara- fından daval 1 lar Ahmet ve Hasan Ay dın aley- hıne açılan tazmınat davasının yapılan açık yargılaması iirasında: Davalı Çukurköyü Denızlı adresındeotu- ran Hasan Aydın'ın adresının zabıta marıfe- tıy le tesbıt edılememesı bebebıy le adına ıla- nen teblıgat y apılmasına karar v erilmekle ış- bu davalının duruşma günü olan 19 9.1996 günü saat 09.00'da bızzat kendısi vey a bır v e- kılle davasını takıp ettırme^ı. takıp ettırme- dığı veyagelmedığı takdırde davanın yoklıı- ğunda bıtirıleceğı ve hüküm verıleceğı hu- susu ılanen teblığ olunur. Basın: 94431 BURDUR1. ASLIYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1995 312 Ayşin Eı türk tarafından Hü- seyin Ertürk aleyhıne açılan boşanma davasında davalı Hü- seyın Ertürk'ün adresı meçhul olduğundan duruşma günü olan 9.9.1996 aünü saat 09 10"da Fıkrı oğ.""l961 doğ. davalı HüseyınErtürk'ünmah- kememizde hazır bulunması. aksı halde yokluğunda HUMK'nın 509 ve 510rn iad- desı gereğince karar verıleceğı ilanen teblığ olunur. Basın: 94657 ZONGULDAK İKİNCİ SULH HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN Davacılarlsmaıl Hakkı Toptan \earkadaşları \ekılı A\. Yılmaz Kayhan tarafından. davalılar VValtraud Inge Irmgard Adler (Fıtz- ner) ve arkadaşlan aleyhıne ıkame edılen ortdklığın gıderılmesı davasının mahkememızde yapılan açık yargılaması sırasında ve- nlen ara karan gereğince: Davalılar VValtraud Inge Irmrad Adler (Fıtzner). Torsten Karl Heınz Ercış. Gülperı Inge Ercış. Ingrıd Elfnede Börste Ercış. Emıne Sevtap Gökçe Ercış. Ahmet U mıt Er- cış. Hüseyın Ekrem \enel ve Mehmet Faruk Yenel'ın tüm arama- lara rağmen adreslerının tespıt edılemedığı ve kendilerıne teblı- gat yapılamadığından. Hıssedaroldukları Zonguldak MerkezTe- rakki Mah. İlıtcık sokakta kaın ve tapunun 17 pafta. 371 ada ve 209 parselınde kayıtlı taşmmazın satış suretıy ie ortaklığın gıde- rılmesi davacılar tarafından talep edıldığınden. 9.7 1996 günü sa- at 9.00'da yapılacak olan duruşmada hazır bulunmalan. aksı tak- dirdeyoklukİarındayargılamayadevamedıleceğı veyoklukların- da karar verıleceğı hususu ılanen teblığ olunur. Basın- 93557
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear