Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4HAZİRAN1996SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Istanbul'u Satmak...
ÇELİK GÜLERSOY
H
ABITAT fırtması ile ilgili
gördüğüm bu son konuyu
bugün irdeleyeyım. Bir
Fransız atasözü. '•Yeni za-
manlar. yeni şarkılar gcti-
rir" der. Bu hep böv le ol-
mus. Ne var ki, şarkımn ezgisi (melodisi)
ve sözleri, çok önenıli. İnsanlara neşe ve
mutluluk getinyorsa iyi. Baykuş ötüşlen-
ni seslendiriyorsa. toplumlar hesabma iyi
birişaret değil.
Benim çocukluğumda. hatta gençliğım-
de bile değil de. düne kadar. akla bile gel-
mey en yeni yeni şarkılan dinlemeye başla-
dım. "Dün". yakın tarıhımizde en ilgiye
değer \ eren dönem noktalarından biri ola-
rak 1984 vılında açılan Özal dönemıdir.
Bu. yurtiçinın gelişmesi. Yurtdışı çerçeve-
si ıse Sovyetler'in çöküşü ile açılan sah-
nedir. Ikisi. bırbiriyle ilintilidır.
On v ıl önce başlav ıp günümüze dek sü-
ren bu zaman dilımı içınde, alışılmadık
tezler \ e duyulmadık üörüşler ortav a çıka-
bildi.
Daha önce bunlaryazılıp söylenebilsey-
di nelerolurdu? Kendi felsefeme göre sı-
ralayayım: Halkköklü geleneksel tutumu
ile d'onuk bakı^larla seşre devam ederdi.
Gençlikgruplan "organize~edilerek ate^-
li protesto gösterılerine sürülürdü. Bunla-
nnbirgeleneğivardı. 1930'ların VVangons
& Liis. 40"ların Tan Matbaası. 5ü'lerin
Kıbns... "nümayişlern.bövlebirçızgi iz-
ler. Sonra, gerçek \e içten \atanse\erlerin
-savılan ne kadar, bilemem- kalbine bir
bançer saplanırdı. Bunlar onu nasil çıka-
racaklannın derdi ile avlannı-vıllannı zı-
yan ederlerdi. Artık böyle değişik tepki-
ler de doğurmayan yeni şarkılar dinlıyo-
ruz Bir bolümü, heniiz çalgılanrıın akor-
duaşamasında: tstanbul'un tarih veyara-
dılıs. zengınliklerine ö\gülerdüzenlerken
"Bu haspa'ya başkentiikyakışıyor" türün-
den vollamalarla. okuvucuvu bir şeylere
alıştırmaya çalışıyor.
Bu "•güzellemeler" dışında. Bayan Pro-
fesör Başbakan'ın komisyon kurdurup bu
başkentlikişini uzun-uzun incelettirdiğini.
anıa eldeki anayasa ile bu yolun kesinkes
kapalı olduğunu -son anda- öğrendiklen-
nı okuyoruz.
Sonra, bırkaç kez değindiğim gibi. ye-
nı bölge haritasında böldürülmüş Balkan-
lar ve Kat"kaslar'ın ortasında yer alan \e
bir zamanlar her iki kümenin de kraüçeli-
ğini yapmış olan Istanbul'un üstlenebile-
ceğı (daha doğrusu. üstlenmesi gereken)
yeni stratejik ve ekonomik rolleri günde-
me getirenler var.
En son. "Ya Allah" deyip konuyu tam
açıklıkla masaya kovan bir ekonomi pro-
fesörü de çıktı. Tarih Vakft'nın dergisinde
v er alan -v e benim de dergi yayın kurulun-
dan hemen aynlmama yol açan- iki ayn
\ azısı. yeterli açıkhkla. birtezi sa\ unuy or.
Özetlersem.
"İkinci Cihan Savaşı sonrasının koşulla-
n,yani nüfus yıgılması. sivasal sistem ve bö-
rokratik hastalıklar. bir zamanlar hiç de-
ğilse yan dün\ anın merkezi olan bu olağa-
niistu kenti, düzeltilemeyecek oranda boz-
du. Ekonomi ve iç dü/tn. bu kangreni iyi-
leştiremez. Ülke ve şehir. bir >ol aynmın-
dadır. Ya devletierüstü kapitale açılarak
inısiyatifi" o deneyimli ve güçlii ellere bı-
rakıp kendine gelecek ya da şimdiki kaos
içinde daha beter olacak."
Bu doğmltuda bir görüşü, genel ekono-
mıyı ırdele)en bir TV programında da
dinlemiştik. Konuşucuların merdiven ba-
samaklanna oturtulduğu ve kimine iki sa-
niye. kimine on dakika söz verildiğı o ge-
celerin birinde. ünlü işadamımız. enflas-
yon için ay nı çözümü, içtenlikk ve sevimli-
likle dile getirmişti: "Biz yapamıvok. Gel-
sin adamlar düzeltsin!" "Adamlar" dedi-
ğı. Gümrük Birliği düzenı içerısınde Av-
rupa'nın büyük kapitali ya da Av rupa bay-
raklannı da elinde tutan uluslararası ser-
maye.
Çok kişi. 1920'lerin ve 30"lann -yürek
yakan- anılarını unutmak ve bir yana ko\ -
mak pahasına. "Bu yeni şarkılan mınl-
danmaya başlayacak nıı\ız?" diye acıacı
düşünmeye başlamıştı.
Çünkü ekonomi profesörü ile tek nok-
tada bırlık vardı: lçinde bulunduğumuz
kentin, düzeltilemeyecek boyutlara ula^-
mış hastalıklara battıgı. Bu batışa, bir sa-
tış denılemezdi. Çünkü tarih ve yeşil mi-
rası kemırilen şehirde. eskı mal ile onun
yeni sahipleri içerdendi.
Batışın tam adı. satış değil, "yağma" idi.
2>nginler. villalan ile, >oksul)ar ise son-
radan apartmana dönüştürebildikleri ge-
ctkonduları ile dağı-taşı betonla sıvamış-
lardı. İstanbul dönülmez akşamın ufkuna
ulaşmıştı. (Bu bağlamda, >eri gelmişken
açıklayayım: Her yerel seçimde değişik
partilerin. adaylığım için önerilerine kar-
şı özür dileyışimin gerekçesi de buydu).
Ölümcül b\r hasta ) aşama döndürülebi-
lecekse hastanenin de. doktorun da. ilaç-
lann da, kökten değiştirilmesi çözümü gi-
bi, zıhni yakan bir kaygı söz konusu idi.
Fakat iki yazıyu okuyup bitirince, deh-
şetedüştiim: Ekonomi profesörü. tam bir
dürüstlükle.şehreelkoyacakdışkapitalin,
bütün kenti dü/eltmek gibi bir derdinin
olamav acağını, buna kimsenin gücünün de
yetemeyeceğini, sadece, >er-yer dûzgün
adacıklar oluşturup onun içinden nimet
dağıtımı çözümüne gidileceğini açık-açık
yaayor. Durum boyleyse. eski deyimle
"Kim eder, bu kân tekİiP dıve sorulmak
gerekmez mi ?
Madem ki, Esenler - Bağcılar- Sağmal-
cılar - Lmranıye'ler - Ku^tepe'ler - Gazi-
osmanpaşa'lar - Gültepe'ler. yerli yerin-
de duracak. gerı kalanını satmaya. ne ge-
rekçe kalır? Bütün saatli bombalarla yan
yana yaşamaya soyunmak da ne cesaret-
tir?
Yabancı kapitalın. bizim saçmalıklan-
mıza düşnıeveceğıne. vaptıklan kadannı
tutarlı ve diizgün \apacaklanna hiç kuş-
kum yok.
Her bir yanı bir çarpıklık sergileyen ve
birbozuklukiçeren.çöpünü. lağimını. su-
yunu düzeltememış bu şehirde. hatta orta
rötıijleri bile toz toprak bırakıp iki yan kal-
dırımlan boyalı betonla döşemeye trilyon-
lan sa\ urma cinsinden suçlar işleyecekler-
dir. Svvissotelin. önündekı çamlığa yap-
tığı gibi bir park nasıl adam edilir göste-
recek!erd\r. Bir depremin eşiğine ulaştığı
kesin olan bu şehirde. yeterli yatak. ambu-
lanslar. enkaz ekıpleri. araçlar. gereçler..
şöyle dursun. tentürdiyot stoku bile yapıl-
mamışolmasınanediyecekleronubilemi-
yorum. Buyer zangırtısıtehlikesLbizimol-
duğu kadar, artık anlaşıhyor ki. gelmek ve
ekonomiye el koymak isteven büyük dış
kapitalin de derdi olmalı.
Ama Tanrı aşkına. "Çanakkak savun-
masında neden y üz binlerce genci şehit et-
mişiz"sorulannı bir an için unutarak eko-
nomik bir hesap yapalım: İ ç-beş nokta
düzelecek diye, koca şehir teslim edilir mi?
Mendile karşılık yorganı vermek gibi bir
şey. Dönülmez ufuklarda felaketlere açılan
devlet gemisini "sahil-i selâmete" çevirme
yolunda, tarinimizde hiç mi başanlı örne-
ğimiz yok? Ne yazık. Bunun en göz kamaş-
tıncı örneğini, 1922"de ortaya ko>muş olan
eşi bulunmaz adamımızin adını. kimileri,
saçma övgüleri ile (gardıroplar, şarkı-tür-
küler vb.) haksız yere aşındınyor. Kımıle-
ri. zaten dı^lıyor.
Ben örneği, hem küçük ölçekle hem dış
kaynaklıbirolaydanvereyim. Bugünlerde.
VedatGünyorun akıcı Türkçesinden oku-
duğum. Çehov'un yaşamöyküsünün etki-
si altındayım:
Bu ince sanatçı. yoksulluga batmış bir
aıle ıçınde dünvaya gözlerini açar. Baba-
su aşın dindar, ama beceriksiz bir adam-
dır. Borçlannnideyemevince.çözümükaç-
maktabulur. Bu ortanca oğlu. canıııı dı>ı-
ne takar. Tıp öğrenimini bitirir. Ama pa-
rayı, ölümsüz öyküleri ve sahne eserleriy-
leyapar. Keııdisi verem olur ve kısa ömrün-
de kan tükürerek yaşar, ama ailesini de
kurtanr.
Bu örnek. herkese bir şeyler öğretmeli:
Batnıak, acı. Ama kaçmak. çare değil!
Kan tükürerek bir yerleri kurtarma gibi
"onurlu bir yol" hep var.
Bu da, gözü paradan başka değerleri
görmeyenlerie olmuyor.
Her yere. Çehov 'lar gerek.
• ••
ARADABIR
RECEP BtLGtNER
Dağ Başını Duman Aldı
Hep birlikte rahatça söyleyebildiğimiz bu marşın
sözlerini bilıriz.
Mustafa Kemal, Samsun'dan Amasya'ya gider-
ken bındiğı eski Mercedes Benz otomobil su kayna-
tır. Bir su başında dururiar. Şafak sökmektedir. Su ba-
şını çevreleyen dağlann başı dumanlıdır. Tıpkı, ülke-
mizin o zamanki durumu gibi.
Mustafa Kemal, dağların üstündeki dumanlara ba-
kar, sonra. kendısiyle bu uzun kurtuluş yolculuğuna
çıkan arkadaşlarına döner... Dudaklarından, Selim
Sım Tarcan'ın bir isveç marşından uyarladığı bu
marşın ilk dızeleri dökülür:
"Dağ başını duman almış/ Gümüş dere durmaz
akar I Güneş ufuktan şimdi doğar I Yürüyelim arka-
daşiar"
Mustafa Kemal ve arkadaşları yürürier: Umuda ve
kurtuluşa.
Şimdı de yine dağ başını duman almış. Ama bu du-
man, o zamanki dumandan başka. Siyaset dağları-
nın dumanı, yıne karmaşa, yine umutsuzluk. Ülkeyi
düzlüğe çıkaracağını umduğumuz demokrasi dağı-
na nerdeyse kar yağacak!..
Güneşin ufuktan ne zaman doğacağı da hiç mi hiç
bellı değil.
Tevfik Fikret'in dediğı gibi, ülkenin ufuklarını inat-
çı bulutlar sarmış. Bu buiutlar, gökyüzünde dolaşan
dumanlar değil, siyasetçilerin, kendini devlet adamı
sananlann ihtiraslarının beslediği kör inatlandır.
Marşın öteki dizelerine dönelim: "Bu gök deniz ne-
rede var/ Nerede bu dağlar taşlar?" Şimdi bu dize-
leri. günümüz sıyasal çekişmelerine uyarlayalım: "Su
parlamento nerede var I Nerede bu koalisyon?"
llkçağ düşünürlerinden biri "Devlet, ciddibirkuru-
luştur" demiş. Bu söz yalnız, devlet için değil, dev-
let adamları için de geçerlidir. Milletvekilleri, bakan-
lar. başbakanlarfilan.
Televizyon, parlamento çalışmalarını, her gün ya-
yımlıyor. Ne görüyoruz. En önemli konular konuşu-
lurken, milletvekilleri ya kulise çıkmıştır ya da birbir-
leriyle söyleşiye dalmıştır. Kimi de .şekerleme yap-
maktadır. Bu görüntüleri yansıtan medyaya da çıkı-
şıyorlar: "Parlamentonun itibannı zedeliyorlar!" As-
lında, zedeleyenler kendileri. Kavga eden onlar. Kü-
fürleşenler onlar.
Dinlemesini bilmeyen, doğru dürüst konuşmasını
bilmeyen onlar, güzelim Türkçemizi bile bozan, on-
lar.
Adı üstünde, mılletin vekillerıdir. Ama hemen hep-
sinin gözünde birer parti gözlüğü. Parti disiplininin,
liderinemrindebıreremireri. Sanki. kendini yöneten,
kendi özgür ıradesı değil de parti disiplini ya da lide-
rin buyruğudur.
Çoğu parti disiplini ile vicdanı arasında seçme hak-
kını kullanamıyor. Milletvekilleri, parti yönetimini ele
geçirenlerin, askersel deyimle, 'meras/'m k/tas/'! He-
le, parti ile parti genel başkanlarını bu denli özdeş-
leştirme, demokrasilerde en büyük tehlikedir, bunun
farkında değiller. Lider. partinin başı değildir. Parti
denilen gövdeye. sonradan gelip oturmuştur, o gider
gövde kalır. Gövdeye yeni bir baş değil, yeni bir baş-
kan getirtilip oraya oturtulur.
Tek parti döneminde bile bugünkü çok partili dö-
nemdeki kadar değildi lidere körü körüne bağlılık.
Vah ülkemize.
ÇATALCA 2. KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
549 198
7
340
Çatalea. Oklalı köyü. Mezarlık mevkiinde kain 4800
m2 yüzölçümlü
7
01 parsel ıleaynı mevkıide4800m2 yü-
zölçümlü 659 parsel ile Oklalı deresi me\ kiinde kain 964
m2 yüzölçümlü 667 parseller ıçmdavacı Maliye Hazme-
si ile davacı ve mütekabıl davalı Hasan Zorlupınar ve
müdahıl davacı Mustafa Zorlutuna ile davacı Muzaffer
Ucun ve davalılar Mehmet Tahın Subaşı vedava arkadaş-
ları arasında Çatalea 2. Kadastro Mahkemesi'nin
1981 549esasl987 340kararsayılı2.12.1987tarihlika-
rarla davacı Muzaffer Ucun davasının vekili davacı Ha-
zine'nın ve davacı. mütekabıl davalı aleyhine açmış bu-
lunduğu davalı vekili davalılar aleyhine açmış bulundu-
ğu advanın kısmen kabul ve kısmen reddıne karar veril-
miş mezkûr karar Hafız Mehmet Subaşı varislerinden
Masume Aydınel'e tüm aramalara rağmen teblığ edile-
memıştır.
Adı geçen Mehmet Subaşı varislerinden Masume Ay-
dınel'in adresi tespit edılemediğınden teblıgat yerine ge-
çerli olmak üzere gazete ile ılanen tebliğine karar veril-
miştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28-29. maddeleri ge-
regince2.12.1987
gün 1981 549esas 198"? 340sayılıİca-
rarın Masume Avdınel'e gazete ile ılanen tebliğine. ılan
tarihinden itibaren 15 gün ıçerisinde tebligatın yapılmış
sayılaeağına karar \eıılmıştır. 7.5.1996
Basın: 8
7
020
Bu Gidişe Tarihsel Görev!
PENCERE
TANJU ERDEM EmekHAmUvl
T
ürkive Cumhuriyeti. çağının aydın-
lanmasından. bılımsel. teknolojık ve
kültürel gelışmesinden nasibını ala-
mayan. despotık ve d^n adına safsa-
talarla yönetılen ve sonunda ekono-
mısı ve malıvesi çökerek fethettiğı
topraklarını yitıren. bir sömürge durumuna düşen ve
elde son kalan anavatanı da paylaşılmak ıstenen Os-
manlı Imparatoriuğu'nun yerine: Mustafa Kemal'ın
önderlığınde asker-sıvıl aydınların halkı ile bütün-
leşerek dışta emperyalızme. ıçte emperyalızmın ış-
bırlıkçısı saray ve vönetımı ile onlann destekçisi
genci yığınlarla kurtuluş sa\asi yaparak. kazanılan
utkunun üzenne bir ulus-de\1etolarak kuruldu. Baş-
ta Atatürk. I. İnönü, cumhuriyeti kuranlar o günle-
rın ekonomik olanaksızlıkları. nıtelıklı ınsan kay-
nakları yokluğuna karşın yaptıkları büyük devrım-
lerle. de\ letı venıden yapılandırarak her alanda çağ-
daş bir toplum oluşturdular.
BuoperasyonlarTürkıyegibi kökleşmışınançla-
rın. o ınançların sağladığı çıkarlardan faydalanan sı-
nıf ve tabakaların. çeşitli ıdeolojılerin sürtünme nok-
tasında bulunan bir coğrafı konumun ortasında ko-
lavcayapılmamıştır. Toplumun uyanmasından hoş-
nut olmayan ve Kurtuluş Savaşı utkusu ile sınen çı-
kar çevreleri, dini sıyasete ve ticarete alet edenler.
kendılerini milliyetçi-murıafazakâr olarak tammla-
yıp. bılerek ya da bilmeyerek bu ülkenin esenlığinı
ıstemeyen bir kısım yerli \e yabancıların emellen-
ne alet olan. onlann vurucu gücü gibi kullanılan
gruplar. 1950 sonrası. çoğulcu demokrasi dönemin-
de merkez sağda iktidarolup Atatürk ve arkadaşla-
nnın kurduğu tam bağımsiz. ulusal. demokratik, la-
ik. devrımci. sosyal hukuk devletı. erdemlı yönetım
nitelikleri olan Türkive Cumhuriyeti 'nın bu nitelık-
lenni kısmen sulandınna. değiştimıe girışimi içın-
de olmuşlardır. Türkive Cumhuriyeti ne saglam
esaslarla kurulmuştur kı tüm bu karşı devrımcı ev-
lemlere karşın. hayatıyetini ve geleceğm aydınhk.
çagdaş uygarlıklarla bütünleşmış. gönenç dolu ulus
olma umudunu tüm kayıplarına karşın yitirmemiş.
bugünlere kadar sürdürebilmiştir.
Ama bugün tarihinın en ağır mali, ekonomik. si-
yasal, sosyal ve ahlaksal bunalımını yaşa>an Tür-
kiye Cumhunyeti'nin temel nıtelıklerını değiştir-
meye yönelik karşı devrım hareketleri halkımız ve
devlet kurumlan üzermde çok daha etkılı olmakta-
dır. Türkiye yaşadıgı sorunlarla. sorunları. çözüm-
lemede yasama, yürütme. yargı erklerinın kimı tu-
tumlarıyla adeta 1920-1933 dönemi Almaması'na
benzer bir süreci yaşamaktadır. Aradakı fark. Silah-
lı Kuvvetlerliderliğinın cumhurıyetın temel ilkele-
nnegösterdiği sadakattır. Tarih böylesınc bunalım-
larla dolu bir gidişin sonunda demokratik hak veöz-
gürlüklerı yok eden otorıter rejımierle noktalandı-
ğını göstermektedir.
Yakın gelecekte merkez sag partilerin iktidar ol-
mak için aşın sağ güçlerle işbirliğı yaparak Türki-
ye"ye özgü faşizan eğilimli ya da fanatik dinci oto-
riterrejımleroluşturulmasına yol açmaları ve cum-
hurıyetın her alandaki kazanımlarının vıtırılnıesı
şımdı üzerinde cıddı olarak düşünülmesı gereken
olasılıkları ıfadeedıyor. Demokrasiyı. insan hakla-
nnı savunan, Yeni Dünya Düzenı"nin egemenlen
bu durumdan rahatsız olma\acaklardır. Bu tehlike-
li gidişe dur dıyebılmek. Atatürk'ün kurduğu cum-
huriyeti çağdaş u>garlıga ve gönenç dolu bir gele-
ceğe taşıvabılmek için ulusumuzun cumhuriyete sa-
hıp çıkan. demokrasıye ve özgürlüklere âşık e\ lat-
larına şımdı tarihsel bir görev düşmektedir! \akit
geçirmeksizin ister sağda, ister merkezde > a da sol-
da (ve de hangi partiye mensup olursa olsun) tehli-
keyi algılayan vatandaşlanmızın cumhuriyeti. de-
mokrasiyi. özgürlüklerı savunmak ve yaşanan bu-
nalımları aşmak için Atatürkçülüğün ve cunıhuri-
yetin temel ilkeleri etrafında toplanarak. halkımız-
la bütünleşip bilinçlenmeyi saglayarak olası erken
bir seçimde bu kez oylan iktidar için bir noktada bir-
leştirmelen.
Bu ideali tüm yurt yüzeyine yaymak. ona göre po-
litikalaroluşturupuygulamak. aydın-halk bütün leş-
mesini sağlamak. halkı bilinçlenditmek. örgütle-
mek. toplumdaki etkın güçlere güv en v ermek. kav -
nak sağlamak. tertemiz yurtsever bir umudu vurtta
dalgalandırmak ve başarı kazanmak başta demok-
ratik sol liderlık ve kadrolara. tüm bilinçlı demok-
ratlara ve Atatürkçülere düşen tarihsel bir görev dır
şimdi.
CUMHURİYET VAKFI1996
İlk, Orta, Lise ve Dengi Okul Öğrencileri Arası
Resim, Şiir ve Kompozisyon Yarışması Sonuçları
İlkokul (RESİM)
Erol ETİ, Mehmet ÖZER. Mustafa PLEVNELİ. Nazan ERKMEN
ve Ethem ÇAL1ŞK.AN'dan oluşan Jüri 9 adet resmin ödül toplamı
olan 18.000.000"un (on sekiz milyon) eşit düzeyde pay edilerek
ödüllendirilmesini uygun gördü.
Ödüle hak kazananlar:
Elıf TÜRKMEN (Mehmet Akif Ersov İlköğretim Okulu) İZMİR
Arif AYDIN (İstek Özel İlkokulu) Acıbadem - İSTANBUL
Mertcan ATALAN (Trakya Birlik İlköğretim Okulu) EDİRNE
Metın OLATAŞ (Mehmet Akif Ersov İlköğretim Okulu) İZMtR
Ezgi KORBA (Hürriyet Çocuk Kulubü) Alsancak - İZMİR
Bahar ALT1N (Prof. Ihsan Koz İlköğretim Okulu) TRABZON
Derya KILINÇ (Hürriyet Çocuk Kulubü) İZMİR
Raşit SCHRÖDER (Barbaros İlköğretim Okulu) ANTALYA
Nilüfer IŞIL SÖRMEN (Hümvet Çocuk Kulubü) İZMİR
Ortaokul (ŞİİR)
Gevat ÇAPAN, Doğan H1ZLAN. Hilmi YAVUZ ve Gülsüm
AKYÜZ'den oluşan jüri birıncilik. ikincilik ve üçüncülük ödüllerine
ilişkin 18.000.000 (on sekiz milyon) liralık toplam ödülün üç
öğrencı arasında eşit olarak paylaştırılmasına ve 7 öğrencıye de
Özendirme Ödülü verilmesine oybirliğiyle karar verdı.
Ödüle Hak Kazananlar:
Asıye ARSLAN Bakacak İlköğretim Okulu 8-A Sınıfı Biga -
ÇANAKKALE
Pınar ÖZP1NAR Körfez Oruç Reis Anadolu Lısesi 4-A Sınıfi
Körfez-KOÇAELl
I İçil İBRİŞİM Saint Joseph Lısesi 6-A Sınıfı Bostanlı - İZMİR
Özendirme Ödülleri:
Emıne KÜÇÜK Fatm Rüştü Zorlu Lisesi Kartal -
İSTANBUL
tlknur YURTSEVL'STÜ Ergani Ortaokulu 2-K Ergani - •
DİYARBAKIR
Gökçe ÖZER Anadolu Lisesi Hazırlık A - Akşehir - KONYA
Murat KIVANÇ lzmirÖzel Çamaltı Lisesi İZMİR
Evrim ÖZGE Anadolu Lisesi 2-B Sınıfı Anamur - İÇEL
Seda YILMAZ Subaşı İlköğretim Okulu 8-A Sınıfı Altınova -
YALOVA
Sümeyye KUZU Kız Teknik Lise ve Kız Meslek Orta 3 SIVAS
Lise ve Dengi Okullar (KOMPOZİSYON)
Necati CUMAL1. Konur ERTOP. Erol TOY. Şükran SONER ve Dinç
TAYANÇ'tan oluşan jüri, birinci, ikinci ve üçüncülük ödüllerine
ilişkin yazılann bırbırine çok yakın olması nedeniyle 18.000.000
(on sekiz milyon) liralık toplam ödülün üç öğrencı arasında eşit
olarak paylaştınlmasını,
Özendirme Ödüllerinin ise sekiz öğrenciye verilmesini oybirliğiyle
kararlaştırdı.
Ödüle Hak Kazananlar:
Havva Pınar ÖZCAN Ödemış Lisesi 1-A Sınıfı Ödemiş - İZMİR
Zevnep ÖZER Sakıp Sabancı Lisesi Beşiktaş - İSTANBUL
Öniz ÖZSOY İçel Anadolu Lisesi 4-B Sınıfı Mezitlı - MERSİN
Özendirme Ödülleri:
Onat ÇOPUR Tarsus A. Kerim Bengi Anadolu Lisesi Tarsus - İÇEL
Ayşe Sinem KARASU Gerence 1005 Sokak No: 6 Bodrum -
MUGLA
Nihan ÇETtN Bahkesır Strn Yırcah Anadolu Lisesi BALIKESİR
Fatoş BAYGÜL Alanya Ayşe Melahat E. Anadolu Lisesi Sosyal Bil.
Alanv a-ANTALYA
Zevnep PAMUKÇU Tuzla İmam Hatip Lisesi Tuzla - İSTANBUL
Öna> ŞAHİNER Süleyman Demirel Lisesi Kartal - İSTANBLL
Berna ERKUT Özel Evüboğlu Lisesi Ümraniye - İSTANBUL
Dilara KELLECİ Edirne Anadolu Lisesi EDİRNE
Günümüzün Köpekleri
Hafta sonu bir Çorumlu ile tanıştım, Cumhuriyet
okuruymuş, dedı ki:
- Abi sana leblebi yollayacağım..
- Neden?..
- Çorum 'un leblebisi ünlüdür.
Ne diyelim:
- Eyvallah... •
•
Bir fıkra anlattı Çorumlu...
Alevi mahallesinde dolaşırken bakmış, bir kadın,
altı yedi yaşındaki çocuğunu çağınyor.
- Osman... Osman!..
Aleviler, bilindiği üzre, Hasan, Hüseyin, Haydar gi-
bi adları severler de Osman'ı tutmazlar. Bizimkinin
garibine gitmiş. merak etmiş, çocuğun anasına sor-
muş:
- Osman adı nerden geliyor?..
Kadın:
- Bir oğlum oldu, adını Hasan koydum, öldü; ikın-
ci çocuğuma Hüseyin dedim, öldü. Bu üçüncüsü-
nün adını Osman koyayım da ölürse, bizden eksil-
mesin dedim...
Kara mizahın böylesi ancak Anadolu'dan çıkar;
dünyada eşi menendi yoktur...
• '
Öyküyü dinleyince Bektaşi'yi anımsadım; Os-
man'ın anası Baba Erenler'den esinlenmiş...
Bektaşı hastalanmış, ağırlaşmış, kendmden umu-
du kesince demış ki:
- Çağınn papazı!..
Çevredekiler şaşırmışlar. Baba Erenler aklını mı yi-
tirdi, papazı ne yapacak?..
Sormuşlar:
- Papazı ne yapacaksın?..
- Çağınn!..
Mahallenin papazı gelmiş, Bektaşi'yi zaten tanıyor,
birlikte şarap içiyorlar.
Bektaşi:
- Hıristiyan olmak istiyorum..
- VayL Neden?..
- Madem ki öleceğım, bari dünyadan birgâvur ek-
silsin!..
•
Bektaşi köyünde camı yokmuş: bızim imamlar pa-
ralı devlet memuru ya, köye cami yaptırmak için tut-
turmuşlar; köy halkı dayanamayıp 'evet' demiş; son-
ra da bir sorun çıkmış:
- Camiyı nereye yapalım, aşağı mahalleye mı, yu-
karı mahalleye mi?..
- Aşağı mahalleye olsun!..
Törenle temel atılmış; ama, yukarı mahalleliyi bir
düşüncedir almış:
- Aşağı mahalleye yatmm yapılıyor, biz açıkta kal-
dık, ne yapalım...
Mahallenin ileri gelenleri, camiyi yaptıranlara baş-
vurup demişler ki:
- Minaresini de bizim mahalleye dikin!..
•
Çorum'un ünlü bir Koyun Baba'sı var ki söylence-
leri dilden dile dolaşıyor. Koyun Baba her gün bir kez
koyun gibi melermış, sanı buradan kaynaklanıyor: üç
köpeği varmış: Kara Kadı, Ala Kadı, Sarı Kadı. Bağ-
dat Kadısı yöreden geçerken köpeklerin adlarını du-
yunca bozulmuş, padişaha başvurmuş. Padişah,
Koyun Baba'yı çağırıp sormuş:
- Köpeklerine neden bu adları koydun?.. '.
Koyun Baba:
- Kadılarharam helal bılmezler, benim köpeklerim
haram yemezler...
Padişah denemeye karar vermiş. Yirmisi helal, yir-
misi haram kırk kap yemeği köpeklerin önüne koy-
muşlar. Hayvanlar helal yemekleri yiyip ötekine
dokunmamışlar.
Koyun Baba kendisini padişaha şikâyet eden Bağ-
dat Kadısı'na şöyle bir bakmış, adam sizlere ömür...
•
Çağ değişti, günümüzün köpekleri sürekli haram
yiyorlar; ye babam ye!..
Üstelik günümüzde Koyun Baba da yok..
Ama koyun çok...
TEŞEKKÜR
Bizleri derin acılar içinde bırakarak aramızdan
avrılan. Belediye Kültiir-Araştırnıa Kurulu ve
Trabzon Gazeteciler Cemiyeti "şeref" üyesi.
KIM Sanat Dergisr Genel Yayın Yönetmen
Yardımcısı. araştırmacı-yazar,
Sevgili eşim
ARSLAN
PULATHANELİ'nin
vefatı nedeniyle acılarımızı paylaşan, cenaze
törenine katılan, çiçek gönderen, telgraf ve
telefonlarla taziyetlerde bulunan, başta,
Başbakan Sayın
MESUT YILIVL4Z
olmak üzere. basın kuruluşlarına, çok yakın
akraba, dost ve arkadaşlarımıza en içten
şiikranlarımızı sunarım.
Eşi: SEYMİN PLLATHANELt
TUNCELİ ASLİ\i: HUKLK MAHKEMESİ'NDEN
Esa^No: 1995 180 Karar No: 1996 68
Davacı Tunceli Çukur köyü. cilt no:032 02. sayfa
no:24. kütük sıra no:69'da nüfusa kayıtlı. Hıdır ve Fi-
dan'dan olma. 1950 d.lu Kemal Yılmaz tarafından dava-
lı Suna Yılmaz alevhıne açtığ' bo>anma davasının vapı-
lan açık vargılaması sonunda. taraflann boşanmalarına
karar verılmiş olup. ilan edıldığınden itibaren 15 gün
içinde davalı Suna Yılmaz tarafından temvız edılmeme-
si halinde mahkememızce verılen 2.5.1996 tarthlı kara-
nn kesmleşeceğı tebhgat verıne kaım olmak üzere ılan
olunur. " " ' Basın: 88359
DE\TLI IC^DASTRO M\HKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1990 48
Davacı Gazlı Gömedı kövü muhtarlıaı tarafından Atıf
Yılmaz aleyhine açılan Yağdı (,'ıftlığı 45. 47. 58. 59. 60.
61. 62 nolu parsellerle ılgılı tesbıtın ıptalı ve tescıl dava-
sı mahkememızde 1990 48 esas sav ı i le dev am etmekte-
dır. Bu davada dahılı davali bulunan Faruk Yılmaz'ın bu
dava ile ılgilı ne gibi deliİleri var ıse aşağıda belirtılen du-
ruşma gün ve saatinde mahkememıze gelerek bildırme-
niz. dava dilekçesi ve dahili dava dılekçesı verine kaim
olmak üzere duruşma günü olan 8.7.1996 günü saat
O9.()O"da mahkememızde hazır bulunmanız hususu teb-
liğ olunur. Basın: 88475