25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 MAYIS1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ANAYOL'un 6 mayısta açıklanacak istikrar önlemleri KDV artışı ve emeklilik yaşının yükseltilmesini öngörüyor Paketin faturası yine çahşana Yümaz paket hazıriığında. ESRAVENER ANKARA - Hükümetin. Ulus- lararasj Para Fonu'na (IMF) da su- nacağı "istikrar paketi" adı altın- da hazırladığı önlemlerin temeli- nı yine halkın cebinden çıkacak olan dola> lı vergilerin arttınlması temeli oluşturuyor. Bu çerçevede. KD\' oranlannın temel gıda mad- delerinde yüzde 8'den lO'a, diğer mallarda vüzde 15'ten 17"ye lüks tüketim mallarında da yüzde 23"ten25'eçikanlması düşünülü- yor. Aytıı çerçevede. akaryakıt. al- kol ve tütün ürünleri ile taşıt alım- larına da ek \ergiler getirilecek. Hükümet aynca, sosyal güven- lik kuruluşlarının rehabilitasyonu çalışması adı altında ilk aşamada Pakette neler var? • KDV oranları temel mallarda yüzde 10'a, diğer mallarda yüzde 17'ye, lüks tüketimde de yüzde 25"e yükseltilecek. • Akaryakıt. alkollü içkiler ve tütün ile motorlu araçlara ek vergiler getirilecek. • SSK'ye bağh çalışanlann emeklilik yaşı erkekler için 58. kadınlar için de 53"e yükseltilecek. • Petrol Ofisi, Ereğli Demir-Çelik Fabrikası (Erdemir), rafineriler. Petkim gibi stratejik kuruluşlar ile TEKEL \e kamu bankaları bu yıl içinde özelleştirilecek. SSK'ye bağlı çalışanların emekli- lik yaşını erkekler için 58, kadın- lar için de 53'e > ükseltme hazırlı- ğını başjattı. Paket çerçevesinde. Petrol Ofisi, Ereğli Demir-Çelik Fabrikası (Erdemir), rafineriler, Petkim gibi stratejik kuruluşlar ile TEKEL ve kamu bankalannın bu yıl içinde özelleştirilmeleri öngö- rüldü. Hükümet, gelirlerini arttırmak için 50 milyardolara ulaştığı sav- lanan kayıt dışı ekonomi yerine. vine tüketim mallarından kesilen ve halkın cebinden çıkan dolaylı vergileri arttırma yoluna gidiyor. 1 katrilyon liraya ulaşan iç borç fa- iz gelirlerinden vergi kesmeyi. "Borçlanama>ız" korkusuyla gö- ze alamayan. rant kazançlarını vergilendiremeyen. emlak vergi- lerinin arttınlması uygulamasına gidemeven hükümet. KDV oran- ları ile diğer dolaylı vergileri art- tırmaya hazırlanıyor. Başbakan Mesut Yümaz'ın pa- zartesi günü açıklayacağını bildir- diği ve IMF'ye stand-by kredi an- laşması imzalamaya ikna etmek için mesaj niteli taşıyacağı bildi- riien istikrar paketinin temeiıni. dolaylı vergilerin arttınlması oluş- turuyor. Yapılan ilk çalışmada, KDV oranlannın, ekmek-süt gibi Maliye Bakanı Kayalar Yatırım bütçesini geçti Sosyal güvenliğe 227 trilyon ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Maliye Bakanı Liitfuİlah Kavalar, sosyal güvenlik kurumlarına 1996 ödeneği 277 trilyon aynldığını söyledi. Kayalar. bu miktann cumhuriyet dönemi bütçelerinde emsali olmayan bir büyüklügü ifade ettiğini söyledi. Kayalar. dün yaptıgı açıklamada. sosyal güvenlik kuruluşlannın finansman açıklannın 1993 yılında 23.4 trilyon. 1994'te 39.3 trilyon. 1995 yılında da 108 trilyon liraya yükseldiğini belirtti. Finansman açıklan ile konulmuş ödeneklerin revize edildiğini, yapılan ilavelerle sosyal güvenlik kurumlarına aynlan ödeneğin 165 trilyon liradan 277 trilyon liraya yükseltildiğini bildiren Kayalar. şu açıklama>ı >aptı: "Bu ödenek. hcm miktar hem de toplam harcamalar içinde \iizde 7.8 oranında bir payı ifade etmektedir. Yatırım bütçesinden daha biiyiik oranlarda, sosyal güvenlik kuruluşları için ödenek ayrılma durumunda kalınmıştır. Konsolide bütçeler için bu dü/ev lere ulaşan açıkların finanse edilmesinin zoıiuğu ve genel ekonomik dengeler üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler herkes taralindan bilinmektedir." Sosyal güvenlik sisteminde. sigorta hızmetlerinin kuruluşlann kendi kaynaklan ile yürütülmesini sağlayacak yapısal değişime yönelik düzenlemelerin hızla gerçekleştirilmesi gerektiğini bildiren Bakan Kayalar şöyle dedi: "Bu konuda ilgili bakanlanmız ve hükümetimiz üzerine düşen görevi yapmaya hazırdır, çalışmalara başlamıştır. Bu konu bugün Meclisimizin ve Türkive'nin en önde gelen konulannın başındadır." BOZULAN TİCARET İÇİN İŞ DÜNYASI TEDİRGİN Rusya da Türkiye de bu işten zararlı çıkar ŞUKRAN SONER Rusya'da vaklaşan seçımler. Türk siyasetçılerin Çeçen poli- tikalarına tepki gerekçesi ile Rus tarafın. ticari ilişkilen boz- maya yönelik. önemlı, tek yan- lı. sesiz kararlan, iki tarafın iş dünyasında tedirginlik yarattı. Işdünyası, siyasi kaygılan ül- ke ve ekonomik çıkariar üstün- de tuttuklannı düşündükleri si- yasetçileri, olumsuz gidişi dur- durmak üzere uyarmaya çalışı- yorlar. Yol yakınken. heriki ta- rafın iktidarve siyasi liderlerin- den. yanlış politikalardan geri dönülmesini istiyorlar. Türk-BDT (Bırlesik Devlet- ler Topluluğu) lş Konseyi Baş" 1 ' kanı Nihat Gökyigit. Türk-Rus dostluğu ve ticari ilişkilennin. geriletilmesı değil, hızla geliş- tirilmesinde her iki tarafın da büyük çıkarları olduğuna işaret ettı. Son günlerde politikacılann politık kaygılar ağırlıklı olum- suz adımlanndan hızla dönüle- ceği umudunu dile getirdi. Gök- yiğit Tiirkive'nin doğalgaz alı- mı ve ihracatla ilgili Rusya'nın tek yanlı kararlannın uzun süre geçerli ol- mayacağı umudu taşıdıgını söyledi. Nıhat Gökyığit Türk-BDT lş"Konseyi ola- rak. Avrasya gemisinin kaçınlması olayı üzenne gereken duyarlılığı gösterdiklerini. şahsen Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ve Başbakam'na üzüntülerinı dıle getiren telgraflar çektiğıni belirtti. Gökyigit. Rusva'da yaklaşan seçimler ile bağlantılı olarak da kamuoyunun baskısı al- tındaki iktidann. ticari ilişkileri olumsuz et- kileyecek kararlara yöneldiği- ni vurguladı. Konunun duvarlılığı nedeni ile demeç vermenin doğru ol- mayacagını düşünen Türk-Rus ticari ilişkilerinin kilit noktala- nndaki Türk bankacı ve işa- damları da aynı kaygılar ve gö- rüşlerin altını çizdiler. Türki- ye'nin ve Rusya Federasyo- nu'nun çıkarlannın bu önemli ticari ilişkilerin devamı ve çok daha fazla geliştirilmesinden yana olduğunun vurgulayarak "Türkiye ihracat ve ithalatında yüzde beşin üzerinde yeri olan bir bü> ük pa/ann kapılan ka- «patılamaz. Olumsuz kararlar- dan geri dönüimesi için. her iki tarafın rrakümet ve sivasileri- nin üzerlerine düşeni hızla yap- malan gerekir" dediler. 350 milyon dolarlık, yeni kredi olanağı anlaşması ve es- ki borçlann ertelenmesi ile iliş- kilen düzeltme yolunda katkı- da bulunmaya çalıştıklarının altını çizen E\imbank Genel Müdürü Osman Aslan da iki ülke ticari ılişkilerinde asıl be- lirleyici olan siyasi iktidar ka- rarlannın. olumlu yönde diizel- tilmesı umudunu dile getirdi. Dışişleri. Başbakanlık ve ilgili genel mü- dürlük yetkilileri ise Türkiye politikalann- da. Türk-Rus. gerek siyasi. gerekse ticari iliş- kılenn değiştirilmesinı. hele tek yanlı olum- suz karar alınmasını haklı gösterecek hiçbir değişikliğin söz konusu olmadığını savun- dular. Siyasi polemıklerin ve siyasi kaygılar- la kamuoyuna dönük ızlenen politikalann. gerçekleilişkisiolmavanyanlışgörüntülerve anlaşmalara yol açtığını söylediler. • Türk-BDT (BirleşikDevletler Topluluğu) İş Konseyi Başjcşjıı Nihat Gökyiğrt, Türk-Rusrdostluğu ve ticari ilişkilerinin, geriletilmesi değil, hızla geliştirilmesinde her iki tarafın da büyük çıkarlan olduğuna işaret etti. zorunlu tüketim mallarında yüzde 8'den yüzde 10'a. normai mallar- da yüzde 15'ten yüzde 17'ye. lüks tüketim mallarında da yüzde 23'ten yüzde 25'e çıkanlması ko- nusunda uzlaşmaya vanldı. Ayn- ca özel tüketim vergisi adı altında. akaryakıt. alkol. tütün ürünleri ile taşıt alımlarına yeni bir dolaylı vergi getirilecek. Hükümetin istikrar önlemleri- ninikinci birayağınıda sosyal gü- venlik kuruluşlannın rehabilitas- yonu oluşturuyor. Alınan bilgile- re göre. sosyal güvenlik kuruluş- lannın yasalannda ve işletme uy- gulamalarında orta vadede yapı- lacak degişikliklerden önce. acil kaynak gereksinimini karşılamak için emeklilik yaşı yükseltilecek. Bu çerçevede. SSK'ye bağlı çalı- şanlann emeklilik yaşının kadın- lar için 53, erkekler için de 58'e çı- kanlması konusunda bir çalışma başlatıldıgı öğrenildi. Hükümet, İMF'yi ikna etmek için özelleştirme programını da genışletti. Alınan bilgilere göre; pakete. Petrol Ofisi. rafineriler. Erdemir. Petkim gibi stratejik kuruluşlar ile TEKEL ve kamu bankalannın bu yıl içinde satılmalanm öngören bir program da yer alacak. Pakette. tüm KİT ürünlenne her ay düzen- li zam yapılması vaadinde de bu- lunulacak. IŞÇİNIN EVRENINDEN ŞUKRAN SONER Ayrıntılar İşçilerin yüzde 80'i çıkanldı, üretim durma noktasında Et Bahk Kıırumu yok oluyor Ekonomi Senisi - Et ve Bahk Kurumu'ndakı özel- leştirme sonucunda. işçile- rin yüzde 80"inin ışten çıka- rıldığı ve üretimin durma noktasınageldiği bildirildı. Hak-lş Konfederasyonu Genel Başkanı Salim Lslu. geçen yıl özelleştirilen Et ve Bahk Kurumu'na ait 12 kombinada çalışan 927 iş- çinin bugün 177'ye düştü- ğünü. et üretiminin ise 34 bin 185 tondan 73 tona ge- rilediğini açıkladı. Uslu, "siyasetçi - rantçı ittifa- kı"nın sahip oldugu yağ- malama anlayışıy la gerçek- leştirilen özelleştirme uy- gulamalarının. tanmı ve hayvancılığı dışa muhtaç hale getirdiğini ve soSyaİ çalkantıları körükledığinı belirtti. Özelleştirilen 12 kombi- nadan 8'inin Doğu ve Gü- neydoğu'da bulunduğuna da dikkat çeken Lslu. şun- ları söyledi: "Türkiye'de nüfusun yüzde 45'inin ta- nmdaçalışmasına rağmen. Gavri Safi Milli Hasıla'dan aldıklan pav v üzde 15 dola- yındadır. Bu. kente göçü hızlandırmakta \e altyapı sorunlan çözümlenemedi- ği. ekonomik çelişkiler ve uçunımlann önüne de ge- çilmediği için sosyal maliv e- ti ödenmek zorunda kalın- maktadır. 24 Ocak'tan bu yana uygulanan polirikalar nedenivle toplunısal kesim- ler arası adaletsi/lik \e gelir dağılımı bozukluğunun çö- Hak-İş Gcnd Başkanı Salim Lslu, 8'i Doğu ve Cüne>doğu'da olan, özelleştirilen 12 kombinadaçalışan927işçininl77'>edüştüğünüaçıkladı. (Fotoğraf: TAHSİN AKÇA) de 1 kişiye istihdam yarat- manın maliyeti 7 milyar li- ra iken. tanmda 350 miKon lira olmasına karşın bu ala- na yatırım yapmaktan kaçı- nıldığını da ifade ederek şöyle devam ettı: "Demek ki örgütsüzlük- ten, sendikasızlıktan, gelir adaletsizliğinden çıkar sağ- lavan insanlar iktidara \a- kındır. Dönemin Özelleştir- me İdaresi Başkanı olan I>evlet Bakanı L'fuk Söyle- mcz de zamanında E- BK'yi yaşatmak ıstiyoruz' demişti. Şimdi >a yanlış de- ğerlendirme yaptığını itiraf etsin v a da sözlerinin takip- çisi olsun. Aynca siyasi ikti- darı şimdiye dek gerçekleş- tirilen 125 özelleştirmenin sonuçianıu kamuov una ilan etmeye çağınyoruzT Kombınaların Özelleştirme Karşılaştırması Kombina Afyofi Amasya Aqn Eiazğ Kars Baybdrt Erzınıcan Tahan Şanııurfa Kastamonu Bursa Maiarva Top.am Işçi Sayısı ÖzeJleştirme Öocesi 83 136 83 81 75 37 60 54 40 75 121 83 927 Özeieşbrme Sonra» 14 37 1 8 20 4 1 19 11 3 38 25 177 Üretim Ton /Yıl Özelleşbrme Öncesi 1.477 1884 2040 5482 1034 30Ğ 625 1591 2951 945 9409 5438 34185 Özelleştirme Sonrası Yok Yok Yok Yok 38 Yok Yok Yok Yok Yok 35 Yok 73 zümlenememesi nedenivle toplunısal şiddet ve tepki, te- rör örgütleri taranndan çok kolav kanalize edilebilmek- tedir. Sendikaları suçlava- rak kimse kolaya kaçmasın. Çelişkiler derinleşivorsa şiddete de\ let daveti> e çıka- nyor demektir." Hazine Müsteşarh- ğı'ndan yapılan açıklama- v a da deeinen Uslu. sanavi- Gerçekierın ayrıntılarda saklı olduğunu hep bılırız. Ama ay- rıntıların adeta gözümüzün içine soktuğu gerçeklerı görmemek ıçın de direnir, işimize gelmeyenleri yok sayıp gerçekleri saptır- maya da bayılırız. 1 Mayıs olaylarında medya, gözümüze sokulur bir halde olan kımi önemfi aynntıları yeni keşfetti: Varoşun yoksul insanının, aklı yerine ilkel dürtüleri, sapkın ko- şullandırmaları ilehareketegeçtığinde; bankaya, bankamatiğe, daha sonra da dükkân vıtrinlerıne saldırması kolay açıklanabi- liyordu. Ulaşamadığı paraya, bankamatiğe, giysiye, yiyeceğe öfkesi tamam da eşitüğin en adil uygulandığı trafik ışığını kırmak, gö- rüntü yanlış bir anlam vermiyorsa bir genç kızın menekşeyi so- palaması neyın nesi idi? Soruyu sormak, sosyal bilimcilerden, sorumlulardan yanıtla- rını ıstemek, geç de olsa yarartı. Yine de gerçekleri görmemek, gerçeklerden kaçmak için toplum olarak nıye bu kadar diren- diğimizi kendı kendime açıklayamıyorum.. * Siz yılda ancak bır-ıkı kez denize girebildiği adaların koyla- rını terk ederken içtiklerinin şişelerini özellikle kıran insanları hiç görmedınız mi? * Bılinçle, öfke ile denize, kıyıya, parklara atılan çöpleri, pet şişelerini, koparılan çıçeklerı, kırılan ağaç dallarını, kırmak, ko- parmak üzere özel çaba gösterilen özel-kamu arçalannın kapı- larını, koltuklarını.. sahıp olunamayan, ulaşılamayan bütün gü- zellıklere beslenen bu buyük bılinçaltı ofkeyı bugüne kadar hıç göremedinızse, anlamları üzerinde kaygı ile düşünmedınizse ya kör, ya gerçeklerden kaçıyor ya da işinize gelmeyen gerçekle- ri çarpıtıyorsunuz. * Daha genç, sağlıklı ve temiz giyimli göründüğü ıçın, anne- sınden daha yaşlı kadına sarkıntılık yapan genç. içinde hangi doyumsuzlukların, açlığın fırtınalarını yaşıyor? * Recep Tayip Erdoğan'ın sadece varoşlardan Refah'a oy toplama kaygısı ile yaptığı varsayılan bayramda ücretsız oto- büs hizmetinin, Istanbul'da varoşlarda yaşayanlaria kent mer- kezliler arasındaki gizli savaşı nasıl açığa çıkardığını hiç gözlem- lemedinız mi? istanbul'da kendini kentsoylu sayanlar, aslında yeni varoş konukları ile aynı soydan; goçsoydan olanlar, Istanbul'u köy- kent yapanlar, şimdi yeni gelenlere çok öfkelı. Bayramlarda va- roşiar kente akın ettiğinde ya bir tatil yerine kaçmış oluyorlar ya da kaçamamışlarsa varoşsoyluların toplandığı mekânlardan uzak kalmaya çalışıyoriar. Bıreysel olarak haksız olduklannı söylemeye belkı olanak yok. Gelenlerin öfkesi, saldırganlığı.rahatsızedıcidavranışlannase- vecen bakabilmek için Pollyanna kimlikli ya da peygamber ol- mak gerek. Bunu kolay kolay beceremediğimiz için de taksiye bınecek parası olmayıp ucretli otobus bileti ile bayram zıyaretlerini yap- maya razı, ücretsiz otobus kalabalığı içinde kendıne yer bula- mayan yoksul vatandaşımız dahıl, hep bırlıkte bağırıyoruz: "Ücretsiz otobüsler kaldınlsın." Ofkemız, beledıyenın kıt kaynaklarının, ucuz bir propaganda aracı olarak kullanılmasına, asıl beledıye hizmetlerinin daha da fazla aksatılmasına degil. Gıderek büyuyen bıryoksullaşma, kül- türsüzleşme, kimlik kaybı gerçeğınden, ülkemızde doğan bü- yük uçurumlardan kaçıyoruz. Insan gıbı yaşayamayan ve so- nuç olarak öfkeli tepkiler veren, sevgısızlığını gızleyemeyen va- roş ınsanlarını bir arada gördüğümüzde paniğe kapılıyoruz. Varoşlardan kente inmemelerini yeğliyoruz. Ya da daha da ıle- ri giderek kentlerden kovulmalan gerektiğini düşünüyoruz. Ge- lin görün ki nereye gönderebileceğımizı de bulamıyoruz. Çün- kü daha önce yaşadıkları yerierden devlet elıyle kovulmalarına da seyirci kaldık. Dün bir arkadaşım aktardı. Dükkânı yağmalanan ve yılların birıkimı, ekmek teknesi pideci dükkânını bir daha onaramaya- cak konumda olan Kürt pıdecı, "Aılece aç kaldık. Ben de Kurt- çü idim. Ama bunlar çapulcu. Kürtçülerle olan bütun ılışkımı keseceğirn'' dıyormuş. Medya, ıktıdar, siyasetçi, sendıkacı 1 Mayıs'ta suçlu bulmak- tan, daha dogrusu ortaya çıkan suç odaklarından çok hoşnut. "terönstler. solcu çapulcular, Kurtçüler, ıllegal karanlık örgüt- ler" dıye ağızlanndan köpük saça saça bağırıyorlar. Türkıye'dekı akıl almaz, insanlık dışı çarpık düzenin suç or- taklan, suçlarını örtbas edebıleceklerı günah keçılerinı yakala- mış olmakîan çok hoşnutlar. 1 Mayıs suçlularının solcular, Kürt- çüler. düzen karşıtları olması. onlar için aynca çok sevindirici. Soldan çok daha örgütlü ve Türkiye için potansiyel tehlike oluş- turan sağ terör odaklarının varlığını yadsımayı yeğliyorlar. Da- hası, gelışmelenne destek veriyorlar. Bir kuçük ayrıntı olarak. Türkçüler Haftası ile ilgili duvartara asılan afişleri okumalarını önerırim: "Sanma gücüm bitti, sanma durgunum, sanma gönlüm kı- rık, sanma dargınım. Suskunluğum yanlış anlaşılmasın. Fırtına- lar öncesinde durgunum. Türkçüler Haftası, Türk-lslam âlemı- ne hayırlı olsun." Aczmendılerın Ankara'dan sonra istanbul gösterisıne, laikle- nn işinin bittiğı açıklamalannaaldıran yok. Devletin bütün nimet- lerınden yararlanıp ıktıdar ile ortak olabılmenin rahatlığı ıçinde- ki ırkçı ve şerıatçı sağın terönst örgütlü gücünün bugünkü sus- kunluğuna ya aldanılıyor ya da asıl suç ve tehlike odağını oluş- turdukları kasıtlı görmezlikten gelinıyor. Gerçeklerın aynası ayrıntılar çarpıtıldıkça, yanlış yorumlanıp önlemleri alınmadıkça, sorunlar yumağı, tehlike büyüyor. KONUK YAZAR ı Prof. Dr. MUSTAFA A. AYSAN Basında promosyon yasaklanmalıdır Kirli araç=Kirli çevre ERKAN ALTINSOY Yeni Citroen ZX 1.4Harmonie C itroen'in Türkiye temsilcisi Baylas Otomotiv AŞ, Golf sınıfındaki ZX modelinin 1.4 litre motorlu 75 beygiriik versiyonunu satışa sundu. 11.9 saniyede sıfırdan 100 km/s hıza ulaşan ZX Harmonie, 90 km/s hızda 5.4 litre, 120 km/s hızda 7.1 litre ve şehir içinde de 8.5 litre yakıt tüketiyor. Arka tekerieklerin virajlarda ön tekerleklerle aynı yönde çok hafif bir şekilde dönmesini sağlayan arka süspansiyonu, ZX'in virajlarda daha iyi 'dönmesini' sağlıyor. Standart olarak yükseklik ayarlı hidrolik direksiyon. uzaktan kumandalı merkezi kilit, otomatik ön camlar ve ön sis farlarına sahip olan ZX Harmonıe'nin 3 kapılı modeli 1 milyar 27 milyon, 5 kapılı modeli 1 milyar 149 milyon ve station (Break) modeli de 1 milyar 318 milyon lira Citroen ZX'ler bir yıl paslanmaya karşı da 5 yıl garantili. B aharın gelişiyle birlikte, dışarı çıkıp rahatça temiz hava soluma olanağımız arttı. Çünkü artık sobalar yok, fakat otomobilleri yazın da kullanıyoruz ve bunlardan kaynaklanan hava kirliliği yazın da sürüyor. Her ne kadar otomobillerin çevreye yaydığı zararlı gazlar yazın nispeten daha az göze batsa da otomobil kaynaklı kirliliğin sıcak havalarda azaldığını söyleyebilmek güç. Yazın daha çok dışan çıkıyor. otomobillerin arasında daha çok dolaşıyoruz. Motorlu taşıtlarda seyahat ederken camlarımızı açıyor ve etrafımızdaki araçlar tarafından daha çok zehirleniyoruz. Bu, işin mevsimle ilgili yönü. Öte yandan, bugün Türkiye'de satılan her on otomobilden ancak bir tanesi •çevrec;' sayılabilecek bir egzoz sistemine sahip. Bu nedenle mevsimin yaz da kış olması bizim için hiç fark etmiyor; her zaman zehirleniyoruz. Bu sorunu çözmenin tek yolu, bütün otomobillere 'katalitik dönüştürücü' takılması. Bunu yetkililer de biliyor ve bu konuda önlemlerini aldılar bile. Ama bu kademeli önlemler sonucunda ancak 2000 yılının Ocak ayından itibaren Türkiye'de üretilen bütün otomobillerde 'katalitik dönüştürücü' buiunacak. Bu tarihe kadar 'çevre düşmanı' yeni otomobillerin satışı sürecek. Durumun özetı şu: Araçların egzozlarından zehirleniyoruz; bunu önlemek için gerekli teknoloji var; bu önlemlerin en kısa zamanda yürürlüğe girmesi için ne üretici firmalar ne de yetkili makamlar yeterlı çaba gösteriyor ve zaten bu konuda kamuoyu (ya da medya) baskısı da yok. Sonuç; zehirienmeye devam...• DAEVVOO'dan yeni süper salon D aevvoo. yeni süper salon modelini Türkiye'de satışa sundu. 2 litre ve 128 beygir gücündeki lüks otomobil. full aksesuarlı olarak 2 milyar 661 milyondan başlayan fiyatlarla satılıyor. 4.89 m. uzunluğundaki süper salon, lüks otomobil arayanlar için Uzakdoğu'dan ucuz bir seçenek. • KISA KISA... KISA KISA... KISA KISA... KISA KISA... • Yılın ilk üç ayında yerli üretim, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4, ithal otomobil satışları ise yüzde 291 arttı. Bu yılın ilk üç ayında 49.957 adet yerli otomobil üretilirken, ithat otomobil pazarında büyük bir artışla satışlar 7.207 adede ulaştı. İthal Otomobilleri Türkiye Mümessilleri Derneği. bunların piyasanın açıldığına işaret ettiğini ve nisan-mayıs aylarındaki satışların daha da iyı olmasını beklediklerini belirtti. • Renault 19'un 1.8'ı RTI modelinde sürücü hava yastığı. önde otomatik gerilmeli emniyet kemerleri ve arkada üçüncü stop lambasından oluşan bir güvenlik paketi seçeneği sunuluyor. • Amerika'nın saygın araştırma kuruluşlanndan J. D. Power and Assocıates tarafından 33.000 otomobil sahıbı arasında yapılan araştıımada Honda NSX. 'dayanıklılık' bakımından Toyota LS 400 ile birlikte birınci oldu. Araştırma sonucunda Infiniti Q45 ikinci ve Mercedes-Benz 300 serisi üçüncü oldu. Müşteri memnuniyetı araştırmasında ise Honda yine birinci oldu. Marka ve bayi bazında üretim kalitesı ve dayanıklılık bakımından 1993- 1994 model araç sahipleri arasında yapılan araştıımada Toyota ikinci ve Mazda da üçüncü oldu. • Ford şirketi ateşleme sistemlerini yenilemek üzere ABD ve Kanada'dakı 8.5 milyon adet otomobil ve kamyonetinı geri çekeceğıni açıkladı. Federal yasalar çerçevesinde alınan karar sonucunda çekılecek araç sayısının şimdiye kadar ABD'de bir motorlu araç üreticisi tarafından pıyasadan çekilen en büyük miktar olduğu belirtildi. Otomotiv sektörü kaynaklan, bu geri çağırmanın Ford'a 120-180 milyon dolara mal olacağını tahmin ediyorlar. C umhuriyet gazetesı dışında- kı günlük gazeteler arasında sürdürülen "hediye verme" (promosyon) yarışı çok şıd- detlenmiş, toplum ve ekonomi düze- nine zarar vermeye başlamıştır. Bu yarışın basın, toplum ve ekonomi üzerindekı olumsuz etkilerini ölçmek amacıyla bir araştırma yapılsa, belki de etkilerinin tahminlerimizden daha olumsuz olduğu görülecektir. Ulaştı- ğımız bazı sonuçlar şunlardır: Günlük gazetelerimiz, "topluma ül- kemizden ve dünyadan zamanlı ha- ber verme" diye tanımlayabileceği- miz asıl işlevlerinden uzaklaşmışlar- dır. Tüm gazetelerimizde, çok sayıda insan promosyonlar için çalışmakta, gazetelerin en önemli yerleri promos- yon reklamlarına aynlmaktadır. Eski- den büyük olaylaryaratan "yanlış ha- ber" yayımlama hataları promosyon yarışı içinde umursanmaz olmuştur. Üstelik, çevremizde, görüştüğü- müz gazetecılerin hemen tümü, pro- mosyona karşı bulunmakta, bırçokla- rı. hatta, basındaki bu durumdan u- tanç duymaktadırlar. Promosyonla para kazanmak daha kolay olduğu için, iyı gazetecilikle para kazanmak, artık ikinci plana düşmüştür. Promosyon. iş hayatında taksitlı satışlarla ticaret yapan ve bundan geçmış sağlayan çok sayıda küçük tüccar ve esnafa da büyük zararlar vermekte, ekonomide bu nedenle önemli çarpıklıklar yaratmaktadır. Basınımızın bu durumu 1975'ten öncekı bankalarımızın durumuna çok benzemektedir. 1950'lerde ve 1960'larda, bankalann ikramiye çeki- lişlerinin (pıyangolarının) yaratığı toz duman içinde, bankalardan şimdi sağlanan hizmetlerin birçoğu sağla- namazcfı. Yine piyangoculuk nede- nıyle mevduata çok düşük faızler (yıl- lık yüzde 3-5 gibi). kredılere çok yük- sek faizler (ytllık yüzde 17-18 gibi) ödenirdi. Şimdi artık biliyoruz: Banka- cılıktaki buyüksekkârmarjının önem- li nedenlennden biri, piyangoculuğun yarattığı yüksek banka maliyetleriydi. Bankalar, apartman daıresı, viila, al- tın. hisse senedı gibi malları mevdu- at sahipleri arasında çekilen piyan- golara koyariar, şans oyunlanna düş- kün birçok kişi de mevduatını banka- lar arasında taşıyarak bundan yarar- lanmaya çalışırdı. 1964'te iki bankacı ile iki öğretim üyesince kurulan "Banka Dergisi" bu durumu eleştirmeye ve düzeltmek için alınacak önlemleri. Mayıs 1964'teki ikinci sayısından başlaya- raktartışmayabaşlamıştı. Dergi, ban- kacılar ve öğretim üyeleri arasında bir anket yapmış ve sonuçlarını 1964'ün Eylül-Ekim ve 1965 Ocak sayılarında yayımlamıştı. Işte sonuçlar: "1. Bankacılığımızın görünür, sözü edilir bir sorunu olduğu halde, ban- kalanmız üst kademe idarecileh ikra- miye çekilişleri (piyangoculuk) üze- rindekı düşüncelerinı yazılı bir şekil- de ifade etmekten çekinmekte veya ifade etmek istememektedirler. 2. Banka genel müdürlenmız ban- kacılığımızın bugünkü durumunu şu veya bu yönden tenkit ettıklerı. bu arada piyangoculuğu bu hasta bün- yenin bir nevi arazı olarak tasvip et- medikleri halde sonuç veren hiçbir teşebbüse geçmemektedirler... 3. Ankete katılanların büyük ço- ğunluğu, piyangoculuğun kaldırılma- sını veya tahditedilmesini ve banka- cılık mesleği iıe bağdaşmadığını be- lirtmişlerdir" Derginin anket, açıkoturum ve ya- zılarla yürütülen bu kampanyası so- nunda bankalardaki piyangoculuk hakkında ulaştığı yargılar şöyledir: "7. Pıyangonun geçmış yıllarda muayyen bir ölçüde mevduatı arttır- dığını ve mevduatı bankalarda muha- faza etmekte yadımcı olduğunu ka- bul etmek lazımdır. Ancak bir itibar düzenı olarak bankacılık sıstemınin bünyesıne zarar vermış ve tasarruf zıhniyetine zararlı tesirlerı olmuştur. Üstelik bankalann piyango yanşına gırdığı 7955 yılından sonra mevduat reel ve nıspı olarak artmamış, bilakıs gerilemiştir. 2. Piyango usulü banka ve şube sayılarınm artışına tesır etrnek'e ken- diliğinden para maliyetine de yüksel- tici yönde tesir etmiştir. 3. Piyango usulünün en kısa za- manda tahdit edilerek kaldırılmasına taraftar(ız). 4. Piyangoculuğun, bankacılığın meslek olarak özellikleriyle bağdaş- mayacağı ortadadır...'' Bankalardaki piyangoculuk, 24.10.1975 tanhinde Türkiye Banka- lar Birliği'nin aldığı uygulanması zo- runlu mesleki kararla yasaklanmıştır. Bu yasaklama kararının alınmasında 1964-1974 yılları arasında yapılan dergı yayınlarının da payı olmuştur. Bankalar Birliği'nin 4394-4432 sayılı kararının önemli maddelerı şunlardır: "A) - Tasarrufu teşvik ikramiyeleri 1976yılından itibaren tümüyle kaldı- nlacaktır. - Yılbaşında dağıtılmakta olan her türlü hedıyeliklerın tevziıne, 1976yıl- başı hediyelerinın şimdiden hazırlan- mış olması sebebıyle, 1976 Şubat ayından itibaren son verilecektir. - Peşin faiz uygulamasından kesın surette vazgeçılecektir. - Genel giderlerde azaltma yapa- bilmek için daha tasarrufkâr hareket edilecek ve bilhassa reklam ve pro- paganda masraflarının azaltılmasına çalışılacaktır." Karar, bankalarda maliyetlen ındi- recek başka önlemler de içermekte- dır. Bu karardan sonra bankalarımız rekabette bankacılık hızmetlerıne yö- nelmışler ve şimdi birçok iyı banka- mız, dünyanın büyük bankalarından geri kalmayacak hizmetleri, halkımı- zın hizmetine sunmuşlardır. Basındaki promosyoniarın yasak- lanması, gazetelerimiz ve halkımız ıçın benzer sonuçlar yaratacaktır. Ga- zeteciler Cemiyetleri'nin bu konuyu ele almasında. hükümetin Basın Ka- nunu'na Bankalar Kanunu'ndakine benzer bir yasak koymak için kanun teklıfi hazırlamasında büyük yarar vardır. Tüm gazetelerimiz Cum- huriyet gazetesi gibi; tas. tencere vb. değil, gazete vermek için çalışırlarsa, bundan tüm toplumumuzun yarar sağlayacağı kuşkusuzdur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear