25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS 1996 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Bir Şiir: Uyuşumlar MELİH CEVDET ANDAY D ortgozle bekledığım Frankofoni'nın 8 savısı çıkti Bu dergıden. başka vazılarımdadasozettığı- mı unutmamış bırkaç okur vardır sanırım FnınkofonL Fransız Elçılığı Kultur Ser- vısı nın de katkılanvla Hacettepe Unı- versıtesı Edebıyat Fakultesı Fransız Dı- lı ve Edebıyatı Bolumu'nce çıkanlmak- tadır Elımdekı 8 savıda "Baudelaire Özel Bölumu"ddı altında unlu Fransızşaırı- nın Uyuşumlar(Correspondances) şıın ozel bır onemle ele alınmakta ve ınce- lenmektedır Baudelaire denınce benım de aklıma gelen ılk >ıır hep Uyuşumlar olmu^tur nedense Bu sıırın benım bıldığımce. ılk ı,evı- rısı SabahattinEvuboğlu'nundur dergı- ye alınan çe\ ırı ıçinse "Çevirmeni bilin- mivor" notu duşulmuş Kıtaplığımda Ev uboğlu çev ırısını ara- dımsa da bulamadım Ben dergıdekı çe- \ınnın Evuboglu çevınsı olduğunu sa- nryorum Once bu çe\ ınyı okuyalım UYUŞUMLAR Bir tapınaktır Doğa, orda canlı sü- tunlar \nlaşılmayan sözler fısıldar zaman zaman; Tanıdık bakışlaıia kendisini gözle- ven Sembol ormanlan arasından geçer insan \\ dmbk kadarsonsuz \egece kadar engin. Kapkaranhk >e derin bir birliğin içinde l zaklarda birieşen uzun vankılar- le\im Kokular,renkler,sesler uvuşur bir- biri\le. taze Kokular vardır çocuk tenleri gibi Obualar gibi tatlı, çavırlar gibi ve- Kokular vardır azgın, zengin ve gü- rulgürül, lan Sonsuz şeylercesine genişleyip yayi- Misk ve amber, asalbent. buhur gi- bi kokular, Du> u ve düşüncenin coşkusunu şa- kı\an. Doğa"nın u>uşum ıçındekı kokular renkler \e seslerle konuştuğu bu gızem- lı dılı hangı saır du\umsamamı>tır kı' Ama bunu ılk kez ve bunca yetkınlıkle soyleyen Baudelaıre'dır "Dikev vevatav uvuşumlar: Evrensel ben/.eşim ve eşduvum" adlı yazısında Yrd Doç Dr Âbidın Emre şov le dıyor "Baudelaire'in unlu sonesi Uv uı>umlar (Correspondanees). ev rensel benzeşme- ye (l'universelle analogie), vani ruhsal ve doğal dunvalann birlik ve uvuşumuna davalı gizem dolu bir doğa anlavışının vanı sıra ve buna bağlı olarak çeşitli du- vular arasındaki uvuşumun, vani eşdu- y umun (s\ nesthesie) onemine de av nı bi- çimde dikkati çekmiştir. Burada evren- sel benzeşmevle, ruhsal ve doğal dunva- lann birliği duşuncesivle ne anlatılmak istenmektedir? Her şeyden once goru- nen dunvanın. evrenin otesınde bir baş- ka gerçekliğin. gorunmeven bir dunva- nın. vani ruhsal bir âlemin (le spiritucl) varlığı soz konusu edılmektedir. Doğal (le naturel) olarak adlandınlan. bır başka dev işle gorunen (le visibie) v ani vaşadığı- mız diınvadaki nesneler ve varlıklar, go- runmeven bir dunvanın vansımaları, simgeleridir." Burada Oktav Rifafın bırçevınsınden bıralıntıvayervenlı>orkı,gerçektençok ılgınç "Ozan olmayanlar bu işleri anlavamaz- lar"dı\or Baudelaire "Fourierbirgun, buvuk gösterişle. bize ben/erliklerdeki gizİeri açıkladı. Kimi ince buluşlanntn de- ğerini vadsımıvorum. \ma bilivorum ki onun bev ni maddesel gerçeğe çok bağk- dır. Bu vu/den vanlışlıklara duşer ve \i- ne bu >u/deD onsezının ruhsal gücunde- ki kesinliğe hemen ulaşamaz. Kaldı ki Svvedenborg, ki daha buv uk bir ruh taşır, bize daha once goğun çok v uce bir insan olduğunu oğretmiş; biçim. devinün, sau. renk. koku, her şev in ruhsal âlemde oldu- ğu kadar, doğal âlemde de bir anlam ta- şıdığını. karşılıklı uvuşunı içinde bulun- duklannu karşıhklı >er değiştirebilecek- lerini anlatmıştı. İvi ozanlarda hıçbir eğ- retileme.benzetme.nitelemevoknırkiele alınan durumda bir uvgunluk gosterme- sin. Çunku bu benzetmeler, bu eğretile- meler evrensel benzeşmenin tukenmez hazinelerinden alınmıştır." Bu arada Oktav Rifafın bır başka >a- zısından soz edılıyor kı. ben onun bu va- zısını gormemı^ım. bılmıvordum, konu bıraz daha genışlıvor ve bıraz daha açık- lık kazanıvor Bırlıkte okuvahm "Eşduv um XIX. vüzvılın ikinci varısı- nı övlesine sarmıştır ki Huysmans'ın A Rebours (1884) adlı romanındaki başki- şi Des Esseintes miızik notalanyla likor- ler arasında benzeriikler bulur. Likorle- rin damaktakı tadıyla kulağa muziğin verdiğı hazarasında bir uy uşum kurarve gırtlaktakı bu org ile dilin ustunde sessiz ezgiler yaratır. Çiçek, koku ve mucevher seçiminde de benzeri araştırmalara girer. Gerçek çiçeklere tıpatıp benzeyen yapma çiçeklerden sonra, yapma çiçekleri andı- ran gerçek çiçekler arar. Âslında Tann- sal İdea'va. bilinmez âleme. uzak mutlu- luğa yakınlaşma çabasmdan başka bir şev değiklir butün bunlar." Artık konumuza bır nokta koymanın sirası geldı Savın Abıdın Emre şo>le dıvor "Eflatun'da rastlanılan bu panteist. dinsel-gizemsel goruş..." E\et donup dolaşıp Platon'a geldık, çunku hep onun çevresınde dolanıyor- duk Idealar kuramı Evren o ıdealann sımgelennden oluş- muştur Hangı şaır Platoncu değıldır kı L'homme y passe â traver des forets de svmboles ARADA BIR Doç. Dr. DURSUN KIRBAŞ Moral DeğenlerSağlıklı toplumlarda kendı kendıne ışleyen bazı kurallar vardır Bukurallaryazılı değıldır toplumların kendı duzenlerı ıçın anayasa kadar değerlı olan bu kurallar her bıreyın kendı davranışı uzerınde belırle- yıcı bır etkıye sahıptır Çalışan başarılı olan, kendı mesleğı içinde yukselır Ust duzey bır yere ancak bu sureçler geçılerek gelınır Para kazanma da oyledır. Kolay zengin olunmaz Bırbırıkımgerekır Bubırıkım de lyı kullanılarak belırlı noktalara getırılır Bu bırıkım artarken vatandaş da devlete borcunu venr, yanı vergısını oder Ancak çok lyı yonetımle ser- maye bırıkımı artar Aydın olmak ıçın de aydınlık bırıkım gerekır Hıç kımsenın kendını aydın ılan etmesıyle aydın olunmaz Bu çağdaş aydınlık bırıkım sadece kendısını doğ- rudan meslegıyle ılgılı olmayıp, ulke ve dunya sorun- larına felsefı ve yaşamsal bır bakış açısı getırır kı, kı- şının aydın nıtelıgını bu sureç belırler Oyle bır top- lum duşunun kı o toplumda ınsanlar hıç hak etme- den hemen en ust duzey mevkılere eş dost ılışkısı ıle ya da bızım ulkemızdekı yaygın ışleyışle ıktıdar partısı ılçe/ıl yonetımı ılışkısı ve buradan kurulan ılgı- lı bakanla dogrudan ılışkının sonucu en alt duzey statuden en ust duzey statuye atlama ıle olmakta- dır Sonuçta statulendırme sırasında gelınen nokta- da. bu statulendırmeye katkıda bulunan, ıktıdar par- tısının ılçe/ıl yonetımındekı fırıncının, kabzımalın, ın- şaatçının ve başka bırçok aracı spekulatorun yarar- lanacağı bırortam hazırlanmaktadır Verılen herdes- teğın bır gerı odemesı olacağı unutulmamalıdır Yada bır gecede zengin olma Hayalı ıhracatlarya- pılarak devlet bankalarını soyarak ya da çeşıtlı bı- çımlerde halkı dolandırarak (bankeriık vs) koşeyı do- nenlerın partı-devlet ılışkısı içinde etkınlığının arttığı- nı duşunursek belırlı bır sermaye bırıkımı ıçın gerek- lı olan ana sermaye ve bılgı bırıkımının bızım toplu- mumuzda zengin olmak ıçın ne kadar gereksız ol- duğunu ğoruruz Ote yandan ucuz ışgucu kullanarak, sıgortasız ış- çı çalıştırarak, devlete vergı vermeden çeşıtlı speku- latıf alanlarda para değerlendırerek zengin olmayı da buna katarsak bunun otesını varan sız duşunun Yeraltı dunyası ıle karanlık ılışkılere gırerek sermaye bırıktırmeyı bunun ıçıne katmıyorum Öyle gecelerı bır barda takılıp gece yarılarına ka- dar bar soyleşılerı yapan bırkaç yazar/çızerı tanıya- rak ya da yazılı/gorsel medya ıle ılışkıler kurarak adı- nın sagda solda geçmesını sağlayarak aydın olun- maz Onun ıçın de once gerçek bır aydınca bırıkım ve bu bırıkıme uygun davranış gerekır Yargısız ınfaz- lar yapılırken ulke soyulup soğana çevrılırken, yurt- severlıgın neredeyse suç sayıldığı, ışbırlıkçılığın ıse "yurtseverlıkO" olarak sunulduğu bu barlararası yol- culukla aydın olunmaz Akademık karıyer elde etmek de oyle Batılı de- mokrasılerde 'doktora çok onemlı bır derecedır Doktora yapıp doktor olmak gerçek bır ayrıcalıktır Bu ayrıcalığı elde etmek ıçın gerçek bır ozverı gere- kır Doçent profesor olmak oyle her yığıdın harcı de- ğıldır Her şeyde olduğu gıbı ulkemızde akademık unvan- lar da lyıce sulandırılmıştır Cumhunyet "Bılım ve Teknık Dergısı"nde ızledığımız tartışmalar konunun dramatık oykusunu çok lyı sergılemektedır Oyleyse ılkokulda çocuklara oğretılen ve her sabah tekrarla- tılan "doğruyum, çalışkanım "dıyebaşlayan "yurdu- mu canımdan çok sevmektır" dıye devam eden o ant nerede kaldı'' Cumhurıyetın ılk yıllarında yetışen kuşaklarla go- ruşurken o ulkunun onların yureğıne ışledığını hep duyumsamışımdır Gıttıklerı her yerde oğrendıklen- nı hayata geçırerek butunuyle kalkınma ıçın nasıl oz- verıde bulunduklarını, hatta kendılerını unuttuklannı, bugun bır emeklı maaşıyla surunduklerını gorunce hem yureğım sızlıyor hem de o kuşağa saygım gı- derek artıyor Oysa bugun toplumda moral değerler altust oldu. Para fetışızmı butun toplumsal moral değerlerın onu- ne geçtı Yaşamı belırleyen de bu pragmatık değer- ler oldu Şehırlerın yaşadığımız çevrenın tahnp ola- rak estetığının kaybolmasının yanı sıra toplumsal es- tetık kayboldu Toplumsal estetık kaybolunca top- lumların yazılı olmayan fakat her yerde geçerlı olan ıç anayasaları yanı moral değerlerı yok oldu Ya da yok olma surecıne gırdı Işte bugun bu sureçte ye- raltı dunyasının kuralları devlet tarafından onumuze surulmektedır Kuvvetlı olan (ama her anlamda, ya- nı devletle ılışkısı sermaye çeteleşme vs) haklıdır Buyuk balık kuçuk balığı yer Bu, bır orman kanunu- dur Oysa ınsanı insan yapan toplumsal değerlerın başında orgutluluk gelır kı o da buyuk balığın kuçuk balıkları yemesıne ızın vermemekle başlar TARSUS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 994 5^3 Davacı Rahım Ta^tan vekılı tarafından davalı Yaşar Ozan alev hıne açtığı men ı mudahale. kal davasında. Da- valının teblıgata sarıh adre^ı tespıt edılemedıgınden du- ruşmanın bırakıldıgı 7 ^ 1996 saat 9'da duruşmava gel- mesı veva kendiMnı bıı vekıl ıle temsıl ettınnesı aksı hal- deda\anın vokkıgunda de\amedeceğı vekarar\enlece- ğı tebhgat venne kaını olmak uzere ılanen tebhs olunur I 4 1996 Ba^ın 81094 Ulusal Eğitim Politikamız-I Bılgı ve deneyımlerden yetennce yararlanamayan toplumlardan oluşuyor. Bu ıkı grup, yanı bılgıyı üretıp kullanan toplumlarla üretmeyen ve de üretılmış bılgıyı kullanamayan toplutnlar arasındaki uçurum ıse gıderek büyüyor. Prof. Dr. NECLA ARAT Y ırmıncı yuzvılın son dort >ılına gırmış bulunuyoruz Ozellıklc. bu v uzv ılın son çeyreğınde dun- yamız ınanılmaz gelışmelere sahneoldu Bılımsel veteknolo- jık ılerleme. ınsanlığın onunde yenı ufuklaraçtı Dunva 2000'lı vıllann eşığın- de buvuk bır bılgı ve denevım bınkımıne sahıp olan toplumlarla bu bılgı ve dene>ımlerden ye- tennce yararlanamayan toplumlardan oluşuyor Bu ıkı grüp, yanı bılgıy ı uretıp kullanan toplum- larla uretmeven \e de üretılmış bılgışı kullana- mayan toplumlar arasındaki uçurum ıse gıderek buyuyor Hızlı bır kalkınma ve gelışme surecı ıçıne gı- ren ulkelerde. kalkınmanın temel amacının eği- tim olduğu v e eğhimde fırsat eşitliği sağlanması gerektığı bılıncı egemen Işte bu noktada eğıtımle toplumsal ılerleme >a da kalkınma arasındaki ılışkı. gıderek buyuyen bır onem kazanıvor Çunku her ulkedekı gelış- mışlık duzey ını, o ulke ınsanlanna verılmekte olan eğıtımın nıtelıgı ve duzeyı belırlıyor Ama, bırtoplumunegıtımsıstemı egerotoplumunın- sanlanna fırsat ve olanak eşıtlıgılanımazsa. eleş- tırel düşüncenin gelıştırılmesıne katkıda bulun- mazsa. ders programlan çagda» gereksınmelere uy mazsa. hoşgorusuz. otorıter yontemler ıçerır- se yetışen kuşaklara nasıl duşunmelerı gerektı- gını degıl de ne duşunmelen gerektığını ogretır- se, duşunmeyı ogrenmeyen kuşaklar. düşünce uretemedikleri gibi, gerçek demokrasıyı kurup vaşatamıyorlarda Batı uygarlığının gelışımıne baktığımız za- man kalkınmada başrolu, hep gelenek \ e dın en- gellennın aşılmasının. devletın laıkleşmesının oynadıgını goruyoruz Laık dev lette y aşam. her yonuy le rasyonel ol- çutlere dayandınldığı ıçın, "yaşam"a dınsel soy- lence \e kurallar degıl. yaşamın kendiM ve dı- namık gereklerı yon \erı>or Bu tur toplumlarda yetışen ozgur-bıreyler sağlıklı demokrasılenn güvencesioluyorlar Bu yuzdendır kı cumhurıyetımızın kurucu^u Mus- tafa Kemal daha 16 Temmuz 1921 de " tam bir ozenle işlenip çizilmiş bir ulusal eğitim prtıg- ramı yapmaktan" soz edıyordu Mustata Ke- mal. *Ulusal eğitim programıderken eskiçağlar- daki boş inançlardan, varadılışımıza hiç de uv- mayan yabancı duşuncelerden, etkilerden busbu- tun uzak bir kulturu"anlamakta "\kla.çağauy- gun bir yaşama, akla dayanmayan geleneklerin. inanışlann atilmasını, ilerleme yolu üzerindeki engellerin bılgısızlıği gıdererek aşılmasınr on- »oruvordu (Çağdaş Düşüncenin Işıgında Ata- mrk. Macit Gökberk s. 304-305) Bu nedenle. o 1 Mart 1924"te Meclıs'ı açtlış konuşmasında, Turkıye'de eğitim v e oğretım sı- yasetının tum anlamı ıle ulusal nıtehkte olaca- ğını bıldırmış, ıkı turlu eğıtımın sakıncalanna değınmıstı Bu konuşmanın hemen ardından 3 Mart 1924'teTevhıd-ıTedrısat Kanunu(Ogretım Bır- lıgı Vasası) kabul edılerek bu toplumun çocuk- lannın laik \e ulusal bır eüıtımden geçmelerı "her turlu bağna/lık ve ony argıdan uzak. akıl ve bilımin egemen olduğu bır eğitim sistemi içinden yetışmelerı" yasava bağlanmiştı Şımdılerdetoplumaunutturulmayaçalış!İan3 Mart 1924. ulkemız ıçın çok onemlı bırdonum noktası ıdı Çunku o gun. uç dev nm yasası bır- den çıkmıştı Bunlar sırasıyla. a) Halıtelığı kaldıran b)\ akıfların. medrese ve mahalle mekteplerının baglı olduğu Şerıye ve Evkaf Vekâletı'nı kapatıp camı ve mescıtlerın yonetımı ıçın Dıyanet Işlen Başkanlıgrnı. va- kıfların yonetımı ıçın Vakıflar Müdurlüöu'nu kuran, cj Ulkedekı butun eğitim ve kultur ku- rumlarını Mıllı Eğitim Bakanlıgfna devredıp bağlayan yasalardı Hıç kuşkusuz. bu radikal devrım yasalannın genç Turkıye Çumhunyetı ıçın yaşamsal onemlerı ve bugunku yonetımle- rımız ıçın duşundurucu ve ders \erıcı anlamlan \ardir Çunku TUSİAD'ın 1990 araştırnıasında dıle getırıldığı gıbı "Cumhuriyetin başlangıcın- da milli. vani vatandaşlan bitieştirici bir eğitim söz konusu değildi. \akıflar veya kişiler tarafın- dan kurulan, Kuran oğretimine. Arapça ve ez- berciliğe davalı mahalle mekteplerı ve medrese- ler, halkın çoğunu din ve şeriat kurallan baskısı altında tutuyordu. Devralınan yaklaşık 70 bin vakfın çoğu, eğitimle ilgili olup halk çeşitli tari- katlann ve bunlara bağlı tekke. zavıye ve turbe- lerin etki alanınday dı. Valnız İstanbuPda 16 tari- katve438tekkevardı"(Bkz TurkıyedeEâıtım TUSİADraporu ZekaıBaloğlu) K.ısacasfl924. devrım yasalan. ulus-de\ let ve ulusal eğitim pro- jesı ıçın zorunlu ve gereklı olan yasalardı Genç ulus-devletin ulusal egıtını polıtıkasının temel ılkelerı ıse 1) Eğıtımın toplumsal yaşamımızın gereksın- melerıne uygun olması. 2)Çağın gereklerıne uvması. 3) Bılgısızlığın yok edılmesı. 4)Çocuklarımızin aynı eğıtımden geçınlerek yetıştırılmesı, 5)Çocuklanmızı toplumsal ve ekonomık ya- şamda etkın. etkılı. verımlı ve başarılı kılması olarak belırlenmıştı Cumhunyet. 1945"lı yıllara kadar bu egıtım polıtıkası çerçevesınde yenı kuşakları başarı ıle yetıştırdı 1945'ten gunumuze uzanan sureçte ulusal. cumhurıyetçı. laiklik esasına ve bılıme dayanan. genel. eşıt. ışlevsel ve çağdaş olması ongorulen eğitim felsefemızde ve uygulamala- rımızda sapmalar. aksaklıklar ve onemlı zaaflar baş gosterdı Başansızlığımız ve sorunlarımız ıçın çeşıtlı nedenleronesurebılırız Ornegın nufusartışını, ıçgoçlerı. ıkılı vekalabalıksinıtlan. kaynakye- tersızlıgını. ogretım programlarının bılımsel te- mellere gore gelıştınlememesını. oğretmen sa- yı ve dağılımındakı yetersızlık ve dengesızlık- îen. ders geçme \e kredı sistemındekı aksaklık- lan. meslekı ve teknık eğitim alanına yonelme- ye ozen gosterılmemesını. meslekı-teknık orgun ve yaygın eğıtımın ekonomının insan gucu ge- reksınmelenne uygun hale getırılmemesını. yay-, gın eğıtımde yetersız kalınmasını. yenı meslek turlerı ıle ılgılı çalışmalarda ve yenı teknolojıle- rın kullanılması ıle yaygınlastınlmasında yeter- lı gelışme sağlanamamasını \edaha pekçokşe- yı ekleyebılınz Ama herhalde daha cumhurıyetımızın kuru- luşunda behrlenen ulusal eğıtimımızle ılgılı ya- salarda ve vedıncısı dahıl tum beş yıllık kalkın- ma pranlarırhızdayınelenen ulusal eğitimin ama- cının "demokratik. laik ve sosval hukuk devleti olan Turkiye Çumhuriyeti'ne karşı gorev ve so- rumluluklannın bilincinde, ozgur ve özgüveni olan bılgı çağı insanını yetiştirmek'" olduğunun pratıkte unutturulmaya çalışıldığını. bu neden- lenn en başına buyuk harflerle yazmamız gere- kır Bu gırış paragrafına aynca tum egıtım ve kul- tur kurumlarımızda dozu gıderek yukselen de- mokrasıye aykın ya da çağdışı gırışımlerı bır turlu engelleyemedıgtmızı eklememız gerekır Dın eğıtımı yapan okul ve unıversıtelerde. çag- da^ bılgılere donuk. dogmaları aklın suzgecın- den geçıren bır yontemın ızlenmesını sağlaya- mamaktakı başarısızlığın gerçek sahıbı olan sı- y asal ıradeyı sorgulamamız v e yargılamamız ge- rekır Butun bunlardan sonra çağda^-ulusal eğıtımın onundekı engellerı ortadan kaldıracak ocesurve karartı adımı. yanı 8 yıllık zorunlu temel eğitim reformunu gerçekten yaşama geçırmemız gerekır Bu cesur ve kararlı adım, bır başka yazının konusunu oluşturacaktır SERİK ASLİYE HLKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993 659 Da\acı Ha^an \lı Can- lı vekılı tarafından davalı Bayram Ergın alejhıne açılmış bulunan menı mu- dahale davasının yapılan duruşması sırasında ven- len ara karan gereğınce Davacı Serık Akbaş Koyu nden Hasan Alı Canlı davalı Senk Akbaş Kovu nden Bavram Er- gın'ın <\kbaş Kovu 140 parsele mudahalesının onlenmebinı talep etmış dahılı davalılardan Serık CandırKov^ı nden Mıkı- zı Zekıv e Cent adına çıka- nlan teblıgatın bıla teblığ lade edıldığı \e adresı tes- pıt edılemedığmden ıla- nen teblığme karar \enl- mış olmakla Serık Can- dır Kovu nden Alı kızı Zekıye Cerıt ın mahke- memızın duruşma gunu olan 21 6 1996 saat 9 20"de mahkememız du- ruşma salonunda hazır bulunması aksı takdırde vargıTamaya yokluğunda devam edıleceğı ve karar venleceğı dahılı da\a dı- lekçesı venne geçerlı ol- mak uzere ılanen teblığ olunur 18 4 1996 Basın 84202 Sağlıklı, kendine güvenen, sorumluluk duyguları gelişmış, bağımsız kişilikli, mutlu bir nesil yetıştırılmesıne katkıda bulunmak isteyen EV OGRETMENLERIARANIYOR J0 3 ,asaras bebekveçocukları çoksevıyorsanız J ÇocuÇjun evınde sevgı dolu ortamda tam gun egıtım vermek ıstıyorsanız J Ulus Bebek Ataköy ve ıstedığınız semtte çalışmak ıstıyorsanız 2 Unıversıte veya lıse mezunu eğitim almaya açıksanız J 20-45 yaş araanda ve sıgara ıçmıyorsanız MATURE Bılımsel bakım ve eğitim programı uygulama ekıbının bır uyesı olmak isteyen bayanlar lutfen bızı arayınız (216)336 04 62/418 28 93 MATURE Eğitim & Aıle Damşmanlığı Merkezı Ağaçlan lanımak doğaylj yakınlaşmak ısler mısımz'' *ÇEKÜL AĞAÇBÎLİMt SEMİNERLERİ' 11 Mayıs 1996 " Kent Ağaçlannın Yetıştırılmesı Prof Dr Suat Ürgenç 18 Mayı» 1996 "Ağaçbılınn' Proi Dr FaıkYaltınk 25 Mayıs 1996 "Toplum ve Orman thşkılen" Prof Dr Uçkun Geray 1 Hazıran 1996 Atatüric Aıtx>rretumu na Gezı Aynntıh bılgı ve kayıt ıçın ÇEKUL Çevre ve Külıûr Değerlennı Koruma v e Tanıtma Vakfi Telefon 245 02 49 Pazar gunlen de tam gun çahşıvoruz (Saat 10 00-18 00) TÜRK KALP VAKFI Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX) 10 Hat Faks: (0212) 212 68 35 $ÇAĞDAŞ YAYINLARI Ahmet Taner Kışlalı SEÇİMSİZ DEMOKRASİ Her seçım demokratik değıldır 12 Eylul seçmene benzerler arasında seçım yapma hakkı tanıdı Ahmet Taner Kışlalı bu kıtabında okuyucuya kendı koşesınden farklı perspektıfler sunuyor 180.000 TL. (KDV Dahıll ELEMANLAR ARANIYOR Bir derginin reklam seksiyonunda, part-time ve / veya full-time çalışacak deneyimli ya da yetiştirilmek üzere elemanlar aranıyor. Mür. Tlf.: (0212) 243 09 37 ia A.Ş. Yerebatan cact. Salkımsoğui Cağaloğlu-İstanbulTel:514 01 96 Pasomu kaybettım hukumsuzdur PınarGLRLE\EN ANAMLTİ ASLİ\T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosvaNo 1994 316 E 195 552 K Davacı Mehmet Bal tarafından davalı nufus mudur- luğu ve Havnye Bal aleyhıne açılan nufus kavıt ıptalı davasının yapılan duruşmaları sonunda verılen 13 12 1995 tarıhlı 1994 316esas 195 522 karar sayılı ılam davalı Ha>nveBal"a teblığedılememıştır Adıge- çenın. 15 gun içinde temv ız etmesi ıçın mahkememı- ze başvurması. aksı halde kararın ılanen teblığ edıle- rek kesınleşmış sa>ılacağı hususu ılan olunur 12 2 1996 Basın 72990 PENCERE Selam OlsunL Polısten yakınırız; ama, evımıze soyguncu gırdı mı bağınmaya başlarız: - Polıs yok mu1 Devletten yakınırız, ama, elı sopalı eylemcıleror- talığı kırıp geçırdıler mı. - Devlet yok mu1 • Devlet yok!.. Istanbul'un varoşlarına tespıh tanelen gıbı dızı- len gettolarda devlet yok Pekı devlet nerede'' Devlet, bu ulkede dedığı dedık, otturduğu duduk "mutlu azınlık"\n emrınde • Şu koca kente bır bakın1 Gobekte gokdelenler varoşlarda bataklıklar1 . Pekı, o bataklıkta nasıl bır yaratık yetışır? Gokde- lenın tepesındekı kışı duşunuyor m u ' Istanbul once ıkı ayrı dunyaya ayrılıyor, sonra o dunyalar da kendı içinde bolunuyor Karakolun onunde nobet bekleyen polısı vuran, bızı pek ırgalamıyor, ama, 1 Mayıs gunu eyleme ge- çıp bankanın camını kırana bozuluyoruz Mal, canımızın yongasıdır. • Pekı, bu gıdışe "dur" dıyebılecek mıyız? Çok değıl, yarın çalgı çengı başlar, vur patlasın çal oynasın havasında yaşayan rantıyecı takımıy- la avenesı, bıldıklerını okumaya başlar Demirel muhalefetteyken ne demıştı - Turkıye'nın bırucu Belçıka'da, otekı ucu Hır> dıstan 'da yaşıyor ' O gunden bu gune, Turkıye'nın ıkı ucu daha da ayrıldı ve ayrıştı, 'mutlu azınlık' Belçıka'nın kıs- kançlığını çekebılecek masal dunyasında duş go- rup saltanat suruyor, kondu halkı umutsuzluğun kuyusundan çıkış yolunu şerıatçının ıpıne sanlmak- ta buluyor • Turkıye bu noktaya bır gunde ya da bır yılda gel- medı, toplumsal bozulmanın geçmışınde uzun yıl- lapn yatırımları va>-, 12 Eylul faşızmıyle cukkalanan 'Özalmodelı' Batı'dakı 'neolıberalşablon'un ala- turka taklıdıdır O yıllardan ben aynı yolda az gıttık, uz gıttık.. Pekı nereye vardık? Ekonomıde enflasyon canavarı, buyuk kenttete- ror canavarı, Guneydoğu'da PKK canavarı, polıtı- kada şerıatçılık canavarı durup dururken mı serpı- lıp gelıştıler?. Solcuları dınozor sayan hamamboceklerı, şımdı medyada bagırıyorlar - Bu ne rezaleV Evet, bu rezalet, lıboşızmın Turkıye'yı surukledı- ğı bataklıktan turuyor • Sermaye ıle emek çelışkısını bır yana bırakıp benlığını, laıklığın kemırılmesıyle etnık kavgaya adamış olanlann medyasında gerçek yıne gume gı- decek Polıs suçlu mu' ? Suçlu . Bı sopalı eylemcı?.. j Suçlu Devlet? Suçlu Pekı, suçlu olmayan kımler? Sıyasal partı lıder- lerı, başbakanlar hukumetler, ulkenın polıtıkasını hamur gıbı yoğuran istanbul sermayesı, sıyasal ık- tıdarı avucunun içinde tutan mutlu azınlık, rantıye- cı duzeneğını sonuna dek savunan medya, suç- suz ve sorumsuz.. Bız bu kafayla duzelemeyız 1 Başında kafa olduğunu ancak duvara vurduktan sonra anlayanların toplumuna selam olsun!.. DUYURU Tekırdag llı Merkez Barbaros Beledıyesı hudutlan dahılınde Tuğser Toprak Sanayı ve Tıcaret A Ş" tarafından yapılması planlanan Tugla Fabrıkası ıle ılgılı olarak 7 Şubat 1993 tanh ve 21489 sayılı Resmı Gazetede yayınlanarak yururtuğe giren •Çevresel Etkı Deger'err'ımnesı Yonetmelıgı nın 15 maddesı uyannca halkımız) yatınm konusunda bılgılendırmek goruş ve onenlennı almak uzere aşagıda belırtılen yer gun ve saatte Çed sürecine Halkın Katılımı ToplanhsT yapılacaktır Haikımıza saygıylo duyurjıur Toplantı yerı Muhınm Çeker Kıraathanesı Barbaros/Teklrdağ Toplantı tanTıı 08 Mayıs 1996 Carsamba Toplantı saatı 10 00 TUĞSER TOPRAK SAN. VE TIC. A.Ş. Barbaros / TEKIRDAĞ Tel 0-282 273 10 28 Fax 0 282 273 10 29 Ö Ü Ü BULENT DİKMENER HABER ÖDÜLÜ 17.YILTÖRENİ Konuşmacı: ORHAN ERİNÇ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu 3 Mayıs 1996 Cuma, Saat: 17.00 DİKKAT' Yakında tunstık kuruluşlara ve fabnkalara, 8-15 yıl TEMEL EĞİTİM gören ulkelerden ışçı - çopçü - ınşaatçı gelecek Çocuklarımızı ışsız bırakma>mız. 8 yıllık TEMEL EĞİTÎM'ı destekleyınız. ÇYDD
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear