25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26MAYIS1996 PAZAR 14 KULTUR İŞARET FİŞECİ ZEK! COSKl'N Nostalji: 90 - 60 - 90Ideal ölçüy ü bulduk sonunda Kadın \ikuduna. goğüs-bel-kalçaya endeksli "estetik" ölçü değil bu. Ruhu- muzun. duygu veduyarlıklanmızın. se- sımizın. şarkıların ıdeal ölçüsünü bul- duk: Nostaljı. Görünür solist .Muazzez Ersoy. A>lında hepimız. olla)nıayan-ya- şania)mayan bugün. tasarlan(a)mayan yann karşısında "dün**e dönüyor \e ay- nı şarkıyı seslendırıyoruz' Nostalji. !990"lı \illann sonlanna -me^hurde- yimle 2(X)Ö'lere- doğru gelıp sığındığı- mızyer 1960'lar. Göğib-bugün: 90'lar- bel -dün; 60"lar- nıhai bakış yerı -kalça: 9O'lar- sey ny le "ideal estetik ökjiTy ü tut- turuyoruz. Mtıazzez Ersoy."Nostalji Padlı kase- tiy le biivülü förnuilü buldu. Çok sattı, ıl- gi ve "takdir" gördü. Dalıa da satar. da- hada göriır Bılınçlı ya da raMİanm la dii- zenlenen " Nostalji",onca eureunaya-ka- kofonıye Lırşin "dilsiz" topluma. "çok- sesfi*" bıryakın zamanın namelerıııı. im- gelerını. sözlerinı. havasinı anımsatıyor çünkü. 90-60-90 ideal ölçü Çıınkıi Türkıye toplumu 9O'lı yıllann ıkıncı yarısında. bugün. 30 yıl öncesini anyor Onca badıreden sonra dirılır. gençle^ır. ">ann"dan bırşeylerumargı- bi olduğu 60'larııı ıkıncı yansındaki ik- linı. yitinlmiş bahar gıbi Aranıyor \e bulunamıyor. O iklinıın. güzellığın üstiinü kan ört- tii. Para örttü. Bır zamanlar çük umut bağlanjn tekııolojının hayatı kuşatmasi örttü. •*.Modernleşme*'nin "post**a bü- rünnıesj ötttü. Geride "yitik zaman" ve "yitik hayatlar~ kaldı. Şarkıların. "Nos- talji~nin söylediği bu. Dem nostalji demidir rürkiye toplumu 9O'lı yıllann ikinci yansinda. bugün, 30 yıl öncesini arıyor. Onca badireden sonra dirilir, gençleşir, 'yarın'dan bir şeyler umar gibi olduğu 60'ların ikinci yarısındaki iklim, yitirilmiş bahar gibi. Aranıyor ve bulunamıyor. iklimin, güzelliğm üstünü kan örttü. Para örttü. Bir zamanlar çok umut bağlanan teknolojinin hayatı kuşatması örttü. 'Modernleşme'nin 'post'a bürünmesi örttü. Geride "yitik zaman' ve 'yitik hayatlar' kaldı. Şarkılann, 'Nostalji'nin söylediği bu. Yine de "nostalji" denince iş degişi- yor. Bütün o örtülerin. yitıklerin yanına bir de örtüden-peçeden \üzü-gö\desi göriilemeven yurt ekleniyor. Nostalji. sözcük anlamıyla hasreti. gurbeti. yurt- suzluğu söylüyor. Biz "nostalji"yi bilmezdik. Darbeyi yedikten sonra -19801e- tutulduk bu hastalıöa Eskılcr "daüssıla" derıniş. yurt özlemı. ">urtsama" dıyor yenıler. Reşat Nuri, \.ıknndc yazmış. "Bu daüs- sıla denen bir yurt acısı hastalığıdır" di- ye. 1980'lerle hissedildi bu acı. bu hasta- lık. Öncülük ve öneelik tabıi kı ay dın. sa- natçı. entelektüel kesımdeydı. (Onun için sözcüğün Fransızcası kullanıldı. nostalji!) L'mut \e vaazedilecek "yann- lar"ın öııü ke.sıhnce. o zamana dek üs- tünkörü yargilamalarla mahkûm edilen "dün"ün degeri. önemi keşfedildi. Sanki derinlerden birses "İyibirgeç- miş edinmenin zamanıdır artık" diyor- du. Yurduna hasretiik anlamındaki nos- talji böylece geçmişe ilgi. merak -ve bi- raz da suçluluk duygusuyla kanşık- öz- lem halıne geldi. Kitleler. o tuhaf 14 sagduyu'"lan. her za- manki acımasızlıklarıyla bunu bir tür "entelhastalığT olarak kodladılar. Tabıi yine herzamankı gibi alttanalta \eken- dilennceentelleritaklitten. "nostaljikta- kılmak^tan da gen duramadılar. Mikrop -notaljihastalığı-ortayaçıkmıştı birkez. Okumuşların *nostalji"ye tutulduöu e\ rede kitleler. "orta"da kalmışlıklann- dandolayı ilkkezonoreedilıyordıı. 'Or- tadirek~tı onlar. Yoksulluğu işareteden "sosyaladalet"ten çıkılıyor. yeni zengin- lik-fırsat kapılarının ardına dek açıldığı söyleniyordu onlara. Hani fırsat düşer. punduna gelirse vo- liyi vurup köşeyi dönecekler. yırtacak- lardı... Ama hep durunı kollayan o gözü kara beklenti dışında "bugün" eekilmez- leşiyor. "yuin" karanyordu kitleler için. Giin günden daha kötüye gidiyor \e "•diin", bir lezzet. bır lıasrct olarak his- settiriyordu kendini. Birtürlü yırtamadıkça. ortadakileral- tadüştükçeherzamankı "geç intikarden dolayı "geç-nostalji'"yetutuldular90"lar- da. Öysaa>nıe\redeöncüler-entelektü- el/aydınlar- "küreselleşıne'" sarkılanvla çoktan çıkı\crmişti yurtsamadan. nos- talji hastalığından. Sıradan adamlar. ortadakiler-aşağıda- kiler. küre^llei>emeyenler her zanıanki yalnızlıklanyla "nostalji'de de yalnız. kendi hallerine kaldılar. Muazzez Ersoy'un çalışması işte bu- na kar^ılık geldi. Nostaljinin en dayanılmazı ınsanın kendı > urdunda kendini yabancı. yurdu- na hasret hissetrnesi. herhalde. 1980"ler- de uç vereıı "okumuşlar" nostaljisinde bövlebirdayanılnıazlık vardı. Onun için "nostalji"nin \anına hemen "marjinal- clifsözlerı ve bunlann imlediği eğilım- ler de eklcndi. Genelin bütünün dışında kalma \e durma hali: Bir ucuyla uzak "düıTegidildi. Tarıh merakı ba^ladı. "Resmitarih"'rn ötesi kurcalanırken "•mckân'"ın. sesle- rin. müziğin de "dön'"ü yenidcn hayati- >et kazandı. OMnanlı'nın " ^ ^ 0 ^ 0 de olduğu keşfedildi. Yaşanmaz yer haline gelen Istanbul'a "dün'"den gelen bir tutkuyla bakıldı. Müzikte "Batı" ve "halk" arasından çı- kıp -alaturka"ya kulak kabartıldı, "su- fi" sesleri du\uldu... Yüzüne bakılma- yan ta^plaklar. gramofonlar kıymete bin- di. "Bitpazan~ndan "antikacılarçarşısı" doğdu. Üst tabaka -a>dm- nostaljisi bövleya- şandı. 'Geçnıiş'te "değcr" arandı, bu- lundu. Muazzez Frsoy'da sesini bulan orta-alt sınıfşehırli nostaljisindeyse rrajik birdu- rum gözleniyor. Onlann ö>le vüzvıllar öneesine gıdecek halleri yok. Ata-dede nıirası e^vaları. değerleri de \ok. 'Dün'leri o kadnr uzak değil. Baslannı çe\ irip baktıklannda görebileceklerı ka- dar yakın. Ama vavıntı olarak da bır o kadar uzak. s üz\ ıllar öncesı gıbı erışıl- mezduran dün: l960'lar-70'ler... Daha traıığı surada: Yakın geçmışte seslendırılmi!}. unııtulup gıtmi» olan "Nostalji" şarkıiarı hie de mııtlu-mcsııt Seyler sövlemı>or Hep gönül kırıklığı (Kalbınıı kıra Kıra). terkedılnıı^lik. se- vılmemi^lık. •ve\ememıs.lık(Se\emedim karagözlüm) \ar Buıılar karşiMiıda öt- ke(Adını Anmayacagını;. beklenti (Pıs- man Olur da Bir Gün). kendini teselli (Ağlama Değnıez Hayat) \ar. Muazzez Ersoy un \eniden seslendir- dıği şarkıların genel ha\ası o sözü Miıe- Jıyor sankı "Gidişinı sessiz. ama dönii- şümmuhteşcmolacak".Şarkıların 25-30 yıl sonrasındakıdönüsündebulduğııkar- sjlık "muhteşem" say ılabılir. ama y ığın- lann o kırık ınleyen nağmelerını ararol- nialan. "muhteşenı'den çok "trajik" bır dönüş gibi göninüyor. I960-7o'lerde uretılmıs ve tüketılmis şıırkılarbugun "nostalji"kdeğerusıyor ve karşılık buluyorsa bu. o >arkıları üre- ten durumun-duyarlığın dahı aranır ol- dugunu gö.sterir. Trajik olan bu. Hal. biraz da Nasreddin Hoca'nın ha- lı: Bir hendeğin önune gelen Hoca geri- ler. hızalıp atlar. \e taııı hendeğin orta- sına dÜ!>ü\erır "Ahjjcnçlik,ah*"diye söy - lenır. K.afasiııı kaldırıp çe\ rede kımsenin olmadıgını görünce "Gençliğini de bili- rim senin. o zaman da bir halt degildin" der. Orta-alt Miuflarda kültürel-toplıım- .sal. sıyavıl-ekononıık. her tür bombar- dıman altında kaldıkları 90"lar barajını asmak ıçııı geri\e dönüyor \e orada bu- günkü eziklığinı. kırıklığını. garıplığini bııluyor. Yeniden seslendırıyor. • • • Ad doğru Nostaljı: kendi y urdunda sürgünlük. hasretlik. yurtsuzluk. Olçü doğru: 9<>"lardan bakılıy or \ e btı- nıın ılk halleri. sesleri. namelerı 6()'lar- da bulunuyoı. alıp buuüne. 90"lara taşınıyor 90-60-90. "Nostaljisi kandilli" dünya! Sinemada ilk öpüşme sahnesi, 1895 yılında çekilmişti... Nerede o esld öpüşme sahneleri? KültürSenisi-lkigencin öpüşme sah- nesıyle başlayan "Kids" filmi. "çocuk yaşta"gençlerı "zamanı geJmeden*'cin- selliğe özendirdiğı gerekçesıyle tutucu çe\ relerın tepkisini çekerken sinema dün- yasında da yeni bir tartışmanın kaynağı oldu. Bu yılkı Cannes Film FestivalVnde degösterilen "Kids".sinemanınyazılıol- mayan "öpüşme kura)lan"nı altüst erti! Eskiden filmler. ateşli öpüşme sahnele- riyle başlamaz. biterdı. Ama bugün artık sinemada sözgelimi bir Humphrey Bo- gart'ındudaklarınınyalnızcaıslıkçalma- ya yaramadığını Lauren Bacalla filmin ta sonunda gösterdiği zamanlar çok geri- de kaldı artık!.. Sinemada ilk öpücük. 1895 yılında "TheKiss"(Öpücük) fılminde Mav Irvvin \e JohnC. Ricearasındayaşandı. "Vetkt- liler". olayı "son derece iğ- _______ renç" olarak nıtelendirdi. O kadar iğrençti ki bu filmden sonra neredeyse her filmde bir öpüşme sahnesine rastla- d ! S ö l ü rınca. sinemada yaşanan değışimler de günışığınaçıkıyorbirölçüde. 'AnnieHall' filminde. olayınheyecanından kurtulmak için daha çıkmadan Diane Keaton'dan bır öpücük ısteyen \Voody Allen'ı anımsa- yalım... Sinemada izledığinıız en unutulmaz öpüşme sahnelerinde. başroldekı ikilinın arasındakı çekinı de her zaman önemli bir unsur oidu. Kımı oyuncuda o tılsım. bir türlü bulunamıyordu ışteî The Sun- day Times \azan Tom Shonc'a göre sine- mada \Voody Allen'dan sonra en kötü öpüşen adam James Stevvart'ın kollann- da kim olursa olsun. o öpüsme bir türlü "omıuyordu" işte! Stevvart'ın öpüşmele- rinde. yönetmenin "kes"diyen sesini bek- leyen sabırsızlığı veyapayİığı izleyicinin de dikkatmden kaçmıyordu kuşkusuz. B u yılki Cannes Film Festivali'nde de gösterilen iki gencin öpüşme sahnesiyle başlayan 'Kids'. "çocuk yaşta' gençleri 'zamanı gelmeden' mr oldu! Sinema. ölümsüz cinselliğe özendirdisi serekçesiyle tutucu çevrelerin £e kSSmuTotVS" tepkisini çekerken sTnema dünyasında da yen, bir çekim denen oiay. öpüşme tartışmanın kaynağı oldu . Fılm, sınemanın yazılı sahneleriylebiriik'tesinema- olmayan 'öpüşme kurallarf nı altüst etti! Eskiden dayaygıni.k kazandı. Hoiiy- fl]m (eT a t e ş ij öpüşme sahneleriyle başlamaz, biterdi. wood un en unlu yıldızlan. •> v r •* J •< sırasıy la öpüşmeye soy undu- birbiçımde Can Granfın kollarına attı- ğı sahne... "Sürprizler olmadan. sahne anlamsjzlaşır. cinsclliği keşfetmek olanak- sızlaşır" demişti Hitchcock. CanGrant'ın I948tarihli'Notorious" filminde IngridBergman'la öpüşme sah- nesi de benzer bır etkı taşıyordu. Uzun- luğuaçısından. rekoruelindebulunduran 1940tarihli "Yoo'reintheArmyNo«" fil- minde Regis Toomej - Jane NVyman'ın 185 sanıyelik öpüşmesini geçemıyordu. ama öpüşürken aynı zamanda ışyerine te- lefon etmek \e o akşam yemekte ne ye- neceğınıtartışmakgibiöğeleriylegüniük y aşam kadar doğal. gerçekçi bir portre çi- ziyorlardı bu filmde Cary Grant ile Ing- rid Bergman. Bu doğallığın tam tersi ise sinemada sık sık rastladığımız öpüşme sahneleı ıni oluşturuyordu: "TheThomas __________ Crowne Affair" filminde Ste>e McQueen ile Faye Dunanay'in öpüşmelerı. ikilinin etrafında dönen kameranın etkisiy le. etki- leyıcı bır öpüşme sahne- si olmak yerine. izleyici- nin başını döndüren tek- niöin kurbanı oluveriyor- l y p y lar. "DonJuan" filminde JohnBarrymo- re 127 öpüşmey le bu yeni modaya öncü- lük ederkenClark Gableyıldızlar altabe- siniöpücükleriyledeviriyordu. MaryAs- tor. Joan Cra\vfbrd. Doris Da>,GretaGar- bo, A\a Gardner,Jean Harlo«, Grace Ket- l>, Deborah Kerr, \i\ian Leigh, Carole Lombard. Sophia Loren. Marilyn Mon- roe. Jane RusselL Barbara Stan>*>ck... ClarkGable'ınöpücüklerinde. sinema- yı sessizgünlerinegörüren bırdoğallık \e sadelik vardı. Sesli filmler. ancak öpüş- me sahnelerinde susuyordu! Gable ın öpücüklerini VVoody Allen filmlerindeki sorunlu öpüşme sahneleriyle karşılaştı- Sınema tarihmm en unutulmaz öpüşme sahnelerine imzasını atan yönetmenlerin- den biri. (aynı başarıyı "Vertigo"da Ja- mes Ste\vart ile yakalayamanıış olsa da) Alfred Hitchcock'du. Hitchcock. seçtiği oyuncuları nasıl kuilanacağına özellikle dikkat ediyordu. "Buram buram seks ko- kuyor" dediği Marilyn Monroe örneğın. karşısına onunla ılgilenmeyen bir erkek çıktığı zaman daha da dayanılmaz olu- yordu. ("Bazıları Sıcak Se>er"filmınde Tony Curtis'ın Monroe'yla ilgilenmeme- si gıbi.) Hnchcock'un fılmi 'ToCatch A ThiePda da benzer bir "oyun" \ar: Gra- ce Kelh'nin kendini birden beklenmedik Son yıllarda sinemada izledığimiz en başanlı öpüşme sahneleri ise par-p p makla sayabilecek kadar az. Bunlann ba- şında. "Son Mohikan" filminde Daniel Da> Levvis ile Madeleine Stov»e'un öpüş- me sahnesi geliyor. Michelle Pfeiffer ile MelGibson'm "Tequila Sunrise" filmın- dekı sahneleri de aday! Daniel Day Lew is ile Michelle Pfeiffefm "Masumiyet Ça- ğı"nda fazlasıyla masum kalmaİan ise herhalde giinümüz sineması için bır ka- yıp oldu! Sinema tarihinin ünlü öpüşme sahnelerinı kaydeden Italyan filmi "Cen- netSineması"ndaki nostaljik bakış açısi. belkı de giinümüz sinemasının en gerçek- ti portresini çiziyordu. Nerede eski öpüşme sahneleri? Türk sinemasmda ilk öpüşme sahneleri TL'RHAN GL'RKAN Türk sinemasında i!k öpüşme sahnesi belgesızlik nedenıyle tam olarak bilinmıyor ama. 1917 yılında INlehniet Rauf un oyunundan SedatSim»i'nın sınemaya uyarladığı "Pençe"nın. öpüşme sahnelerine yer \eren ilk filmlerden birı olduğu sanılıyor. Bu dönemde. Türk sinemasında Türk kadın oyunculannın rol alması yasaktı. Ermeni asıllı Eliza Binemeciyan'ın başrolünü üstlendiğı filmde. dönemın anlayi!>ına oldukça ters düşen ıddiaîı sevışme sahneleri yer almiştı. 1918 yılında Ahmet Soimın Hüse\in Rahmi Gürpınar ın kıtabından uyarladığı "Mürebbiye*' ile 1919 yılında YusufZiya Ortaç'tan uyarladığı "Binnaz"adlı filmler de Türk sinemasında öpüşme sahnelerının yer aldığı ılk filmler olarak gündeme geliyor. Her ıkı filmde de Madam Kaiitea ve Marmazel Blanche gıbı yabancı oyuncular rol almıştı. Muhsin Ertuğrul'un "İstanbul'da Bir Facia-ı Aşk" filminde Şışli güzelı Mediha'yı canlandıran Anna Mariye>iç adlı oyuncunun cesur sahneleri de epeyce olay olmuş. Muhsin Ertuğrul film setındeyken çevrenın saldınlarına ugramıştı. Ertuğrulun aynı dönemde çektıği "Kanm Beni Aldaürsa" filmi de oldukça yoğun bır tepki almıştı. Türk sinemasında öpüşme deyince. akla ılk gelen ısımlerinden bın de 1962 yılında bır film setınde tanıstığı Rüçhan Adlı ile tanışana dek kimısinde öpüşiip sevıijtiği 24 filmde rol alan. derken "Şorav Kanunlan" adı altında "öpüşmeme" kararıyla gündeme gelen Türkan Şoray oldu. Rüçhan Adlı ile olan bırlıktelığıne son \ermesinın ardından özellikle "Mine"fılmındeki ateşli öpûsme-se\ işme sahneleriyle hayıanlarını ^aşırtan Türkan Şoray. bu dönemde sanki beyazperdede ılk kez öpüşen kadın oymuş gıbı muamele görmüştü! KOŞEBENT ENtS BATLR İşin Karşılığım Görmek Beşiktaş - Galatasaray maçında, oyuna sonradan giren yedekler dahil olmak üzere. 26 futbolcu ızledık sahada. En yaşlıları Stephan Kuntz'du. Yenilen Be- şiktaş'ın seyircisı önce. futbol kamuoyu sonra, ovgu- ler ve alkışlarla selamladı bu sözüm ona yaşlı oyunu- yu: Enerjisi, disiplinı, ustalığı bır yana, her şeyden önemlisi görev bilınci ile sıkı bir ders verdi Kuntz. Alın- dımı? Profesyonellik gereğı. sahaya çıkıp işini yaptı Alman futbolcu: Bunun maddi karşılığım alıyordu zaten. Ama- törlük gereği, ortalamanm haylı üstünde çalıştı saha- da. Bunun manevı karşılığım da aldı. Bazı uğraşlar böyledır: Işımızı hakkıyla yaptığmız an, maddı ve manevı karşılığını sıcağı sıcağma görur, görebilirsınız. Her uğraş böyle degıldir ama. Everest tırmanışı ön- cesinde Nasuh Mahruki'yle konuşuyorduk; doruğa çıktığı anda, dağcının yapayalnız olduğuna, başarısı- nı o anda kımseyle paylaşamadığına. performans anında alkış toplayamamanın garip bir duygu uyan- dırdığına değinmişti Nasuh. Karşılığı başarı anında görememek üzücü olmalı gerçekten de. Gelgelelım. alkış bıraz gecıkiyor sonuç olarak: Doruğa çıkan sporcu, ınişte bir kahraman gi- bi karşılanıyor. Ama. bu senkronı farklılığı bıle işin özü- ne ayrı bır yüklem bmdiriyor belli kı Sporcularınçoğu, ıcrasanatçıları. birebir karşılık al- ma açısından şanslılar. Tıka basa dolu bır stadyuma giren maraton yarışı birıncisinin, tıka basa dolu bir sa- londa son noktayı tamamlayan şarkıcının gordüğü ıl- gi büyük bir doyum duygusu ateşlıyor olsa gerektır. Şuphesız rizıkolu bir performans alanıdır bu: Çıtayı her denemesınde duşurup elenen yüksek atlamacı, sesi çatla kçıkan ses sanatçısı için, karşısına çıkacak sessizliğın korkunç bır katsayı gucu vardır herhalde. Bu genlımın bıryerde nelere malolabıleceginı kestire- bıliriz. Mahrukı'ye onu söylemiştim: Gözden uzak başan- nın karşılığının ertelenmesı hüzun verıcı ama. gozden uzak başarısızlığm yarattığı durum ile bır olçüde den- geleniyor koşullar: Pek çok dağcı. 8000 metreden ge- rı dönüyor Everest'te. bundan kamuoyunun genişçe bölümünun hıç değılse haben olmuyor. Sonuçta, bu bağlamda bakıp değerlendırdığımizde bazı uğraşlar çok daha dramatık denklemler yarata- bilıyor. Geçenlerde TRT'de. Modigliani'nın yaşamını işleyen konulu bır film gösterildı. Çağımızın en usta ressamlanndan bırinın aç, parasız. alkışsız, genç yaş- ta olüp gidişının sahıcı öyküsü. Ölümünden sonra. yapt/ğı resımler evrensel olçek- te başarı kazandı; dev servetler getırdı bazı koleksi- yonculara, Modıgliani bunun duşunu olsun goreme- mişti. Ölumunun ardından ıntıharı seçen, bırkaç aylık hamıle eşı Jeanne Hebuterne de. Yapıt, maddı ve manevi karşılık buldu bulmasına. ama sanatçıya ucu bıle değmemiştı bütün bunlann. Dünya edebiyat. sanat ve bılım tarıhlerı benzerı or- nekler ve sahnelerle doludur. Yaratıcı uğraşı seçenler, böylesı sonuçları göğüslemek zorunda olduklannı bi- lirler genellikle. Gene de bılmek başka şeydır. kabul- lenebılmek bambaşka bır şey. Gelışme. bır toplum ıçin, bu eksende bıçım ve an- lam kazanır: Yaratıcılık alanında maddı ve manevı ba- şarı şansı çok zayıfladığından, o alana yönelmek ıs- teyen genç ınsanların sayısı da alabildiğıne azalır. Geçenlerde, yükseköğrenım yaşına erışmek üzere olan gençlerle ilgili bir araştırmada ortaya çıkan so- nuç bu değil mıydı: Hıçbir aday, bilim adamı, akade- misyen. yazar, besteci, yorumcu olmayı aklından ge- çirmıyordu. Nasıl geçırebılirler kı akıllarından bunu: Hiçbir vaat kıpırtısı gorünmuyordu onlar için, böylesı uğraş alanlarında. Başarı. tılsımlı bir anlam mı taşıyor? Olmazsa olmaz bir ölçü mü? Başarı için her şeyin gözden çıkarılmasından söz edecekelbettedeğilim. Bırhedef sayılmamalıdırba- şarı, herhangı bir işi hakkıyla yapan insanın varabile- ceği sonuçlardan biri olmalıdır. Kim, kesin başansızlığı yeğler ki? Hâmiş: Uçak korkusu. uçak korkusu değil. Uçak korkusu, ölüm korkusu değil. Uçak korkusu, uçmak ile düşmek arasını dolduran sürenin uzunluğundan doğan korku. Parliament Jan Festivali'nin biletleni satışa sunuluyor kültür Senisi - "Parliament Superband Jazz Festi\al "96" kapsamında bırbirınden ünlü eaz sanatçılarının 20-21-24-25 haziran tarıhlerinde gerçekleştireeeğı konserlenn biletlerı Vakkorama'mn Aknıerkez. " Rumeli. Suadıye. Taksim \e Galeria mağazalarında satısa sunuluyor. Konserlenn bilerlen. yer kategorilerine göre I milyon 250 bin. 900.000 ve 600.000 TL fıyatlarla satışa sunulacak. Festıvalin ılgi çekici konserlerinı eksiksız ızlemek isteyen cazseverler için ise 4. 3 \e 2 milyon TL'lık kombıne'bıletler 9 hazirana dek satışa sunulacak. BUGÜN 8. LLLSLARAR\SI İSTANBLL Tİ\ ATRO FESTİVALİ Rumelıhısan'nda saat21.30"da "Prometeus'un Özgürliiğü" (H. GoebbeK). Martı Sanatevı'nde saat 15.00'te Adam Aıiamdır" (Tiyatro Ti) \e Roxy"de saat 18.30'da Sa\as Oyunlan" (Bilsak Tiyatro Atölyesı) yeralıyor. 9.LLLSLARARAS1 YAPI KREDİ GENÇLİK FESThALİ Da\ id Sanchez Be^lısi J. Johnson'ın konscri. saat 21 30 da Darüşsafaka Lısesi Avhan Şaheıık Spor Salonunda. İSTANBLL LİSESİ KLLTLR HAFTASI 19.00 da Aya Innı'de düzenlenen Öârenci Etkinlıkleri Gecesi'nde İstanbul Lisesı Dans Grubu. Istanbul Lisesi öğreneı defilesı. .^an. pıyano. srıtar \e keman resitalleri. Istanbul Lisesi Öörenci Korosu veralacak. TlYATRO Gebze Gençlik Tiyatrosıfnun Teneke Şö\alyeler" adlı çocuk oyunu saat 13 ()O"te. BEKSAV tiyatro' öğrencilerinin hazirİjdıC'i -Haberi Nercden Verelım' adlı oyun ise saat İS.OO^e BEK.SA\da sahnelenıyor. (349 9155) PANEL : •Kentleşmede Istahbul'un Diinü. Bımünü. Yannı" konulu panel saat İ4.3()"da Maltepe Marmara Koleji Konferans Salonunda. Mimar Kubılay Köse \e Oktay Ekınci'nın açılıs konuşmasını yapacakları paneli Prof. Dr. Emre Koııgar yonetecek. Konuşmacı olarak R Tayyıp Erdoğan (İ j. Büyükşehir Bld. Bsk). Prof. Dr. Nurettın Sözen. Afmc t h\an, Prof. Dr. Cenaiz Eruzun (TMMOB Ist. Mırarlar Odası Bşk) ve Ahmet Tumut (TMMOB Isî. Şeh.-piancıları Odası Bsk.) katılacal. 3. TUVAP ANKARA KİTAP FLARI 12-13.00 •YuzunYarisı Gece" (MuzafTer Buyrukçu); 13 00-15.30 Antı-a Kitap Müzayedesi. 15.30- 17.30 - -De\let. Sponsorljr. Kültür-Sanat' (Cem Erciyes. Faruk Şüyuıı. Mehnet Basman. M. Tali Öımören. TamerLe\ent): 1730-19.00 -Üstün Dökmen ıle Söylesr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear