28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
'21 MAYIS1996SALI CUMHURİYET SAYFA KENT-YAŞAM HABITAT - II'YE DOGRU... -;* -?m EKİNCİ • I R L E S K I S M I L L E H E R I 1CMFEM«SI "Şimdi harekete geçmezsek, uygarlığın kaynağı olan kenîlerimiz uygarlığı yok edebilir." ISAAC ASIMOV MtüouKiL B u sayfada yer almasını istediğiniz duyuru ve katkılarınız için faks: (O 212) 513 85 95 Kentler demokrasinin beşiğiyse, imar talanına dayalı bir kentleşme de ancak onun katili olabilir Kent yağması 'şiddetf yarath •HABITAT Genel Sekreteri Dr. WallyN'Dow, 1994'teki bir konuşmasında, göçle büyüyen sağlıksız kentlerin toplumsal çatışma ve siyasal istikrarsızlık yarattığını anlatmıştı. l Mayıs'tan sonra, Kenyalı zenci uzmanın yorumlan, daha derin bir anlam kazanıyor. Kadıköy meydanındakı "1 Maytstaşkın- lığnıın" çarpıcı görüntüleri. bir siyasal gös- terinin ardından Türkive'de ilk kez "•toplum- sal içerikir ve "psikoİojik" değerlendirme- lerin böylesine öne çıkmasına neden oldu. Yıllardırpolitıkacılannhepseçimdense- çime anımsadıkları "varoşlar". birdenbıre güncellık kazandı. Gecekondu ve sefalet. medy anın ılgı odağı haline geldi. Kamuoyu- na da giderek egemen olan genel kanıya gö- re. kentin "dışlanmış" kesimlerinde yoksul ve ilkel bir yaşama terk edilenler. işte şim- di "tepkilerini" dışavurmuşlardı. "Kışkırtı- cılar" ise bu sosyal tepkıy i doğrusu ustalık- ladeğerlendırmişlerveyönlendirmişlerdi... Aslında. böylesi bir görüntüye de Türkiye ger- çekten "ilk kez" tanık oldu denilebilir. tnsan- lann ve özellikle genç insanlann "kızgınlık- lannı" gösteriye dönüştürürken, önlerine çı- kan her şeyi "aynm gözetmeden" tahnp et- meye başlamaları. acaba "hangi ideolojinin" davranış biçımi olabilirdi? Örneğın. yine bu rür görüntülerin hâlâ zi- hinlerden siİinmediği ünlü 6-7 Eylül (1955) olaylannda. kızgın kalabaJıklan harekete ge- çiren güdü "şovenizm" idi. Milliyetçi duy- gulan tahnk edılen insanlar. özellikle "aan- lıklara ait" ışy erlerine \ e dükkânlara saldır- mış. hatta yağmalamışlardi. 1968 sonrasındaki gençlik yürüyüşlerin- dedesıksıkyineleneneylemlerarasında yi- ne bu türkırıpdökmeleryaşanmıştı. Ne var ki o zaman da hedef sadece "yabancı şirket- lerin" bınaianydı \e bunun nedenı de ~em- peryalizme karşı ulusal bağunsızlığı savun- mak" isteyen gençlerin hırçın gösterileri ola- rak açıklanabiliyordu. Kadıköy olaylan farklı Oysa Kadıköy'dekı 1 Mayıs olaylannda "heryere~ve "hCTşeye"saldmlmışoIması. ortada açıklanabilir bir ideolojik tutum ye- rine. oldukça karmaşık bir "sosjo-psikotojik" durumun var olduğu konusunda yaygın bir kanıya yol açtı. Örneğin sadece "kapitalizmin temsileisi" bankalardeğıl. sıradan halkınmalı olan kü- çük dükkânlar bile taşlandı. Hele bir "blucinli" genç kızın parktaki lalelere "hınçla" saldınsı ya da rrafik lam- bası. telefon kulübesi gibi "sosyal eşyala- nn~ bile "düşman" görülmesi aklıbaşında hemen herkesı "budavranışlannsolculukfa- lan değil, başka bir şey olduğu" konusunda derin düşüncelere yönelrti. Kent kültürü yağma tennıı \ k \ oğrulunca. demokrasi mitingleri de şiddet gösterilerine dönüştü. Her ne kadar kımi çe\reler deyim yerin- deyse "fırsatı ganimet bilip" bu saldınlan ve taşkınlıkları yine solculuğu "öcü" göster- mek. solculan da "vahşiveacımasız" olarak tanıtmak ıçın "ideolojik amaçlarT doğrul- tusunda değerlendırmek isteseler bile. artık bu söylem de eskısı gibi çok etkili olmuyor. Çünkü olayların gerisınde toplumu gide- rek u gerilimüveçatışınadu}gulanylasarnıa- layan" \e her yönüyle dengesiz \e kişilik- sızbiryaşam ortamına sürükleven "göçeve yağmaya dayalı" bir kentleşmenin bulundu- ğunu artık h'erkes kabul ediyor. NT)o\v''un uyansı Nitekım. ay nı gdzlem. HABJTAT H'nın de gündemine ilışkın olarak. Birleşmiş Millet- ler Insan Yerleşimleri Konferansı Genel Sek- reteri Dr. \\ally VDovv tarafından daha iki yıl önce bakın nasıl dile getiriliyor: "Bugün kentsel merkezlerimiz dünyanın en büyük kirleticileri arasında ver almakta- dır. Dahası. pek çok durumda günlük yaşa- mın zorunlulukları ve güvensizligi yurttaş sorumluluğu bilincini köreltmiştir. Yöneti- lenleıie iktidar sahipleri, zenginlerte yoksul- lar arasında derin uçurumlar vardır.-" Dr. N'Dovv. sanki Kadıköy'dekı 1 Mayıs 1996'yı önceden yaşamışçasına. y ine aynı ko- nuşmasını şöyle sürdürüyor: "Kentlerimiz ko- layca harekettenen toplumsal çatışma sahne- leri ve siyasal isrikrarsızlık ka\ nakJarı hali- ne gelmiştir. Her giin. > itirilen insan potan- siveli. kırılan hayaller ve boşa çıkan unıutlar günüdür..." (Cene\re. 11 Nisan 1994). Ne dersiniz? Örnegin yıne Kadıköy'deki "solculuk" adına kente ve kent uvcarlıfiına saldırmak ya da Tophane'de bu kez "sağcı- ük" adına durmadan işçi heykelini parçala- mak. temelde toplumdaki "siyasal istikrar- sızlığın" bir tür dışa\ urumlan sayılmaz mı? Aynı şekilde bir genç kızın öfkesini çiçek- lerden alması. belki de şu her yönüyle hızla kirlenen metropolde "kınlanhayalierininve boşa çıkan umutlannın" siyasal davranışla- nna yansıması olamaz mı?.. Elbette ki keşke I Mayıs 1996yı bu şe- kilde değil. o hep özledığimız "bayram ha- vası" içerisinde yaşasaydık. Yine elbette ki bu uygarlık \e demokrasi özlemini Türkiye'ye çok gören "resmi\çsnila>madıklarm" 1 Ma- yıs kutlamalarına böy lesine bir gölge düşür- melenne keşke engel olunabilseydi. Daha- sı keşke Türkiye. 1 Mayısları artık güller. çıçekler. şarkılar \e hatta beledrye başkan- lan. bakanlar \e "başbakanlar" eşlığinde ve TaksinTde kutlama olgunluğunu \e er- demini gösterebilseydi... Ama bu. >ımdılik böyleolmasabile, I Mayıs 1996'daki Kadı- köy görüntüleri aslında "HABfTATirninöne- mini \v değerini*" daha da yükseltiyor. Çünkü o unutulmaz şiddet görüntüleri. hıç kuşkusuz Istanbul denilen s,u yağma met- ropolünün "genelgörüntüsüyle" birlikte sos- yal \e bılimsel bıranlanı kazanıyor. Şiddet örnekleri Söyler misinız? Içme suyu havzalarına ve ormanlara kaçak yapılarla ve villalarla sal- dırmak da temelde bir "şiddet 1 "değil mıdir? Bu saldırıları önlemek isteyen SİT kararla- rını. telefon talimatlanyla durdurmak da şid- det değil midir? Sade \ atandaş kent ıçınde ev ine birçatı ka- tını bile "toplumun imar çıkarları için" ya- pamazken ve bu doğruyken. "ayncahklı va- tandaşa" yine kent ıçınde "ayncabklı imar izniyte'" gökdelen ruhsatı vermek de şiddet say ılmaz mı'.' "Özelleştirme" adı altında ls- tinye'deki halkın yeşil alanını imara açarak pazarlamak. "inançlar" adına çocuk bahçe- lenne kaçak cami dikıp üstelik altına sıra sı- ra ve kat kat dükkânlar yaparak rant peşin- de koşmak: kıyı dolgu afanlanna süpermar- ketlersıralayıpTaksim'ingöbeğinehelâku- lübeleri yerleştirınek: Sultanahmet Ceza- evi'ni kent kültürüne kazandırmak yerine tutup otel yapmak. tarihı Akaret evlerinin iç av lusuna bir spor kulübü ile yap-satçı orta- ğı şirketin para kazanması için dev bir "pla- zanın"inşasına onay vermek, Park Otel. Svviss Otel. Conrad ve digerleri. "varoşlar" denilen bölgelerdekı on bınlerce kaçak ya- pı vebuyapılarınoluşturduğu yine kaçak ve "suçlu" yerleşmelerin hükümetçe önlene- cegi yerde "belediye" yapılmalan... \'e da- ha saymakla tükenmeyecek "anti-HABI- TAT"davraBişlsr. ytneiosnte ve topluma kar- şı şiddetin üstelikftalict'tahribatfarbırakan örnekleri değil midir'.'.. Kısaca divebiliriz kı Kız Kulesi'nin bir "şiircumhuriyetT olması özlemlerine kulak asmayan bir anlayışın. yine o I Mayıs'taki genç kızın lalelere saldırmasını anlaması ve yorumlaması hem mümkün değildir hem de hakkı olmasa gerekir... İşte bu nedenlerle şimdi HABITAT'a da- ha da yoğun hazırlanırken. "kaldırımlar yerinedüşünceJerimidyenilemek"". asıl büyük tarihsel fırsat ve bir "kentli olma görevi'" olarak önümüzde duruyor. Yarısma 4 Kente karşı suçlar' • Kocaeli \aliligi tarafından HABfrAT için düzenlenen 'Kente karşı suçlar" konulu fotoğraf yanşmasına başv urular 27 Mayıs 1996'da sonaerecek. Toplumsal değerlere ve do- ğal. kültürel çevreye duyar- sız kentleşmenin gündemege- tırdığı "kente karşı suç" kav - ramı. bu sorunun en yoğun olarak yaşandığı iilerimizden binsi olan Kocaeli'de fotoğ- raf yanşmasına konu oldu. lzmit'teki fotoğrafsev erle- rin ilgisinı yine kent sorunla- n üzerinde yoğunlaştırmayı amaçlayan yanşma. Kocaeli Valiliği II Kültür Müdürlüğü v e Dev let Güzel Sanatlar Ga- lerisi Müdürlüğü'ncedüzen- lendi. Son katıhm tarihi 27Ma>is 1996olarak ılanedilen "Ken- te Karşı İşlenen Suçlarve Doğ- rular" konul-u fotoğraf-yanş- masının seçıcı kuruluda Prof Mt'hmet Bayhan, Kemal De- nûr, Faruk Ertunç, Fahri Ca- noz. Beşe Polatkan, A. Aybu- lut Tonın v e Özcan Taras yer alıyor. Yanşmanın sonuçlan 31 Mayıs 19%'da açıklanacak ve ödül alan yapıtlarla jürinin belirlediği çalışmalar3Hazi- ran 1996'dan itibaren >ine HABITAT Il've katkı olarak sergilenecek. Üç büyük ödül ve üç mansiyonun \erileceği yanşmaya avrıca Izmit Ev le- ri Yaşatma Derneği (İZEYAP) "Kentimiz.Değerterimiz" ödü- Iüyle. Istanbul MımarlarOda- sı da "Kent ve Yaşam" ödü- lüyie katkıda bulunuyor. Ka- tılmak isteyenler \e aynntılı bilgi için de ılan edilen baş- vuru adresı ve telefonu şöy- le: "Kocaeli Dev let Güzel Sa- natlar Galerisi Müdürlüğü - Izmit. Tlf.: (0262) 321 1960" Eski Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sözen, 'o gerilimli günleri' anlattı 'Lütfi Kırdar kolay gerçekleşmedi' Bugünlerde HABITAT-ll Konfe- ransı'na "yetistirilmiş" olmanın hev e- canını yaşayan Lütfi Kırdar Konfe- rans Merkezi yakın yıllara kadar ls- tanbul'un cumhuriyet dönemi spor yaşamına unutulmaz katkılarda bulu- nan*SporveSergiSarayı"ıdı. 1990"la- ra doğru bu saray. spor yerine artık sa- dece sergi ve fuarlara hizmet verirha- le gelince. dönemin Büşükşehir Be- lediye Başkanı Nurettin Sözen ve ar- kadaşlan. kentin gereksinim duydu- ğu uluslararası nitelikli dev bir kong- re merkezini yine bu binada gerçek- leştinr«yekararverdiler. Nevarkikol- lar sıvanıp ilk çalışmalar başlar baş- lamaz. deyim yerindeyse "kızılca kı- yamet" de kopuverdi. Önce kimi "spor basını". derken bazı köşe yazarlan v e aydınlar, çok geçmeden de ANAP v e diğer kimi "muhalir" politik çevre- ler. bu projeyi "İstanbul ve spor kül- türüdüşmanı" ilan ederek. Sözen yö- netimine karşı sert bir kampanya baş- lattılar. Sözen 'e. önce o i!k "geriKmli dö- nemi" soruyoruz. Sorun nevdı ve ne- den karşı çıkılmıştı? "Başlangıçta^bu bü> üklükteki tek kapalı spor salonu- nun kapatılamay acağı düşüncesi var- dı" diyor Sözen. Hemen arkasından ise şunu ekliyor: "Ama bu düşünce, kısa sürede shasi amaçlara dönüştü. Sosyal demokrat belediyenin. şimdi İstanbul'un ve Türkiye'nin gururu olan çağdaş bir projesini engellemek için, projeyi değiL bizi yipratmak is- tediler. Slimar Sayın Fazıl Aysu da haklı olarak eserine sahip çıkarken onu da siyasi amaçlarla bizdcn uzak- laştınp vanlarına çekmeye çalıştılar... Oysa bu proje, şimdi değeri herhalde daha iyi anlaşılmıştır.özellikle binanın çevTBSindeki kentsel kullanımlar açı- sından da artık kaçınılmaz bir düzen- lemeydi™" Gerçekten Lütfi KırdarSalonu'nun Istanbul içindeki yeri, yine son yıllar- da anık çevresı "kültür, turizm ve kongre hizmederinin"kenne voğun- laştığı en önemli yapılarla kuşatılmış bir konumdaydı. Şimdi HABITAT- II "ye de " İstanbul'dayapılması olana- ğı veren" ve hazırhk kornıtesınce "konferansvadfei" olarak tanımlanan bölgede. deyim yerindeyse büyük bir "kültür alanı" ortaya çıkmıştı. Lütfi Kırdar ise bu alanın "tam ortasındav- dı" ve Sözen'e göre artık "kentsel çevresiyle bürünleşmek" istiyordu... Bir zamanlann "Spor ve Sergi Sarayı" Lütfi Kırdar HABITAT-H'nin önemli toplantı mekânı haline getirildi. H A B I T A T F O R U M U Oyun, başka bir düzeyde oynanıyor DOĞAN KLBAN Mimcır' Prof. Kentli kültürü. kentteki kültür ya da sa- dece kültürden farklı bir kavram. Toplum kültürü. bir kent tanımlamaz. Kent kültü- rü ve kentli kültür. sadece kent ortamında yaratılabilen bir kültür demek. Uygarlık olarak tanımlanabilecek bir yaşam kalite- sinin ve onun ürünlerinin yaratıldığı bir yer olması gerek kentin. Bir köydeki ya- şamın bazı boyutlan da uygarolabilir. Ama köylülerin yarattığı bir uygarlık yoktur. Kı- saca bir insan yerleşmesınin kent olabilme- si. uygarlık üreten birortam olmasına bağ- lı. Bu hem fiziksel çevrenin yaratılmasın- da. hem düşüncede hem de dav ranışlarda egemen olacak. Insani boyutlara sahip yay- gın ve etkili boyutlarda bir toplum örgüt- lenmesi. bilim ve sanat ancak kenrte ola- bilir. Bunları yaratamayan bir yer de. nü- fusu ne kadar fazla yapılan da ne denli göklere yükselse. kent değildir. Bunu vurgulayınca birtakım popülist- ler. insanı köylü düşmanlığı ile suçluyor- lar. Oysa biz köylüden söz etmiyoruz. Köy- den vazgeçip kente gelen. eğitilememiş, geçim derdinde, toprağa ve yapıya aç in- san yığınlanndan söz edıyoruz. Onlann açlığını ve isteklerini. kendi menfaatları için kanalizeeden. adı konmamış, karma- şık bir yağma örgütienmesinin egemenlı- ğinde bir kentin her gün zorlaşan sorunla- rından sözediyoruz. tstanbufun sorunla- nna sözde getirilen yanıtlar. otomobillerin kaldınmlara parketmesinin getırdiği yanıt- lardan daha olumlu değildir. Kaldınmı ya- yaya bırakabilen bir kent ne zaman gerçek- leşebilir? Bu köylünün ne kadar sürede kentli olabileceğı sorunudur Kaldı ki kentlere göç edenler. köylüle- rin en fakir. topraksız ve çaresız olanlan. Ençokeğıtimemuhtaçolanlan. Kuşkusuz topraksız köylünün yerleşme ve bannma gereksinimını, kendı amaçları için kulla- nan örgütlü yağma. böyle bir değerlendir- menin dışmda. biryan olgu. Fakat kısa za- manda temel olgu haline gelmiş. Türki- ye"nin ekonomisinin dinamiğini oluşturu- yor. Parayı toprağa gömmek. ülkeyi gerçek üretimden uzaklaştırmak ve giderek dış dünyaya daha çok bağımlı kılmak. toprak yağmasının sonuçlan. Burada da yanlış anlamaya engel olmamız gerek. Bu suçu köyden gelenlerin üzerine atma anlamına yorumlanmamalı. Bunun aracı kendini kentli sananlar. başka bir deyişle, köylü kategorisi dışında. görünüşte kentli gibi olanlar. Arsaveyapı üzerindeanarşikspe- külasyon Türkıye'nın en çok bilinen ve her gün gazete ve telev izyonlarda ve poli- tikacılann demeçlerinde örneklenen ko- nusudur. Onun için üzerinde durmaya ge- rek yok. Şaşılacak olan şey, ekonomistle- rin değerlendirmelerınde bütün ekonomik faaliyetleri yöneten ve toplumun enerjisi- ni ölü mala drene eden bu sektörden, ga- rip bir unutkanlıkla. söz edilmemesidir. Bütün bunlann çözümü var mı? Örne- ğin kentselleşemeyen dav ranışlardan şıkâ- yet ediyoruz. Oysa kırdan gelen göçer. kimden öğrenecek kentsel davranışlan? Otobüsleri sucuk ılanı ile donatanlardan ya da Mercedes içindeki kabadayılardan ya da telev izy ondan mı? Çöp atmak ne zaman bir köylü için sorun haline gelir? Kaçak elektrik kullanmanın. komşunun bahçe- sinden erik çalmaktan farklı yorumlanma- sı. hangi uygarlaşma aşamasında ortaya çıkar? Karşı karşıya cami ve gökdelen in- şa edip. tevekkülle birtanrısal iyüik bek- levebilir miyiz? Gerçekte Istanbul ve Türkiye. eskiden ku- rulmuş bir mekanizmanın. henüz ağır ağır dönen çarkının ataleti ile anarşiden biraz uzak kalıyor. Yoksa. insanların kafasında ve kent yaşamının her düzeyinde bir anar- şi var. Geçmişe bakınca bazı şeylerin bir kent kültürü ifadesi olduğunu söyleyebili- riz. Örneğin Ortaköy Camii bir kent kül- türü gösterisıdir. Her türlü olumlu ya da olumsuzyorumun ötesinde. Ama kentin her köşesinde mantar gibi yapılan camiler bir kırsal kültür gösterisidir. Istanbul impara- torluğun son günlenne kadar. kopya bile ol- sa. uygarlık gösterisi olan bir mimarı üre- tebilmiştir. Bugün, tümüyle ithal ediîenler dışında, üretemiyor. Fakat gericiler bunu Osmanlının ne kadar iyi olduğunu savun- mak için kullanamazlar. Cumhuriyetin ilk dönemdeki bütün üretimı. örgüt ve arti- fakt olarak bilınçli bir kentli kültürü gös- terisıydi. Modelin ıçeriden ve dışarıdan gelmesi o kadar önemli değil. O zaman egemen sınıf küçük bir kent kültürüne öze- nen ya da kent kültürlü bir aydın grubuy- du. Şimdi arabayı dev e v e at gibi kul lanan- lar egemen... HABITAT bıze bunlan bir kez daha söy- lemekolanağıgetırıyor. Bazı duyarlılıkla- n. küçük bir aydın grubu da keskınleştire- bilir. Fakat bu. dev let büyüklüğündeki ken- tin ınsanlannın çoğu. böyle bir şey oldu- ğunun farkına bile varmayacaklar. Oyun baş- ka bir düzevde ovnanıvor... HABITAT'a, 1 Mayıs için suç duyurusu MEHMET ADAM - Mirmır 8 Mayıs 1996'da Cumhuriyet'in 4. say- fasında bir haber vardı. 1982'de "burası ünhersiteolmaktan çıktı" diye ıstıfa edip aynlmasına rağmen hâlâ gönül bağını ko- partamadığı ODTÜ"nün şehir planlama bölümünündostbıröğretım üyesinin "Ge- cekondu gençliği köşeye sıkıştınldı" dedi- ğı çıktı. Aynı haberden gecekondulaşma- nın bir kentsel "sağüksızîık"olarak değer- lendinldiği de anlaşılıyor. Katılınm. gece- kondu sahip olduğu fiziksel koşullaraçı- sından birsağlıksızlık içerir. ama kent top- rakları mafyasını. rantiyeciliğin bulaşma- dığı 80 öncesi gecekondularının yerine biz mimarlann, şehır plancılarının ve top- lumbilimcilerinin bir alternatif koyamadı- ğını da kabul etmemiz gerekir. Gecekondu her şeyine rağmen kır kö- kenli, sanayi kapitalizmi öncesinin insan- larının üreticiliği. yaratıcılığı, buluşçulu- ğu ile ortaya çıkarttığı bir toplumsal va- roluş çevresi idi. Ve o varoluş tüm siyasal görüşlerin dev lete egemen olma çabalan- na rağmen polisin. askerin yıkımlarına rağmen v aroluşunu 12 Eylül darbesine ka- dar sürdürdü. Sonra 12 Eylül darbesi oldu ve ardın- dan sırtını darbecilere dayamış Turgut Özal geldi. Özal. kendi iktidarını yeniden ürettirmek için gecekonduculann konut dışındaki daha birçok şeyi üretmelerini sağlayan üretkenlikleri yerine. onlann kent topraklarına el koyan kaba kuvvetlerini cazıp bulmuş. ınşaat sektörünün sermaye birikimi için kaçakçılann kara para akla- malanna fırsat sağlayan. İstanbul'un ca- nına okuyan turisTik bölgeler uygulama- lannıbaşlatmasındakinebenzerbirbiçim- de. gecekonduculann kaçak yapılaşmala- nna meşruiyet sağlayan bir imar affı. ar- dından gelen imar ıslah planlan ve onla- rın gerçekleştiricileri olan yemınli özel imar bürolannın kapılannı açmış ve üret- ken insanlan rantiyelere dönüştürmüş idi. Şimdi bütün bunlann ardından Istan- bul'da bir 1 Mavıs kutlaması oluyor ve Turgut Özal'ın ardından MesutYılmaz'ın birmüjdc imişgibi toplumasunduğu "tü- ketim toplumu oluvoruz" çığhkları bir yandan tüketmeye koşullandıklan halde tü- ketemeyen kitlelerin gazabı ile bir yan- dan da yitirdıklen o eski üretkenliklerin- den dolayı içine düştükleri aczi ortaya ko- yuyordu. Sosyal bilimler için -ki mımar- İık da onun bir dalıdır- doğa bılimlerdeki gibi kuramlan olamaz. çünkü modelleri ku- rulup laboratuvardeneyleri yapılamazder- lerdi. Sosyal bılimlerin laboratuvan top- lumsal yaşamın ta kendisidir. Toplumbi- limci iyi bir gözlemci olarak toplumun yaşadıklarını gözlemelı ve ondan kuram- İannı üretmelidir. 1 Mayıs'tan ben tüm gazete başlıklannda. telev izyon haberle- rinde v e onlann özel dosy alannda bir suç- lu arayışı devam edip gidıyor. Kimleryok kı. Sendikacılar. Kadıköy"de görev yapan polis memurları. kentlenn huzurunu bozan kırsal nüfus. köşeye sıkış- tınlan gecekondu gençliği. Kadıköy'deki 1 Mayıs'ınsuçlusuaranırkenson l5-20yıl- da bütün Türkiye'nin v e bıraz daha da ön- cesine giderek dünyanın bugünkü halinin asıl sorumluları yine gözden kaçıvor. Şimdi bunlar hakkında da ben bir suç duyurusundabulunay ım. Evet Türkiye'nin bugünkü halının ve tükiye gençlığinin en yapıcı. üretken. dönüştürücü çağında so- kaklarda cami çerçeveyi kırdıran. araba- lan ateşe verdıren ta TurgutÖzaTdır. Üret- ken emeğin ürettiği değerin yerine ürete- meyen insanın kıtlığını çektiği kaynakla- ra el koymuş olanlann yarattığı rantiyelik- tir. Turgut Özal öldü kurtuldu. Ama vans- leri Mesut Yılmaz. Tansu Çiller ve daha pek çok onlann ürettiği ış bitiricı. köşe dönmeci var. peşine milyonları takıp tüm toplumun rantiyecilik ile belini doğrulta- cağını zanneden... TOKİ Başkanı Yiğit Gülöksüz, İstanbul'un HABITAT-II'ye tamamen hazır olduğunu belirtti Türk polisi9 BM kıyafetiyle görev yapacak Istanbul Haber Servisi - Toplu Konut tdaresi (TOKİ) Başkanı VığitGülöksüz. İstanbul'un tüm kapasıtelerı. konferans binalan v e teknik donammları ile Bırleş- miş Milletler İnsan Yerleşimlerı Konfe- ransı'na (HABITAT-lIl hazır olduğunu belirterek. "İçimrahatişlerinbüyükkıs- mınıbitirdik"dedı. Ulusal RaporveEy- lem Planı. 250 katılımcı ile tamamlandı v e hükümete sunuldu. Buaüne dek HA- BITAT-ll'ye katılmak ıçın 155 ülkeden yaklaşık 11 binkişı I I2otelderezervas- yon yaptırdı. Konferansta güvenlık BM tarafından sağlanacak ve Türk polıslerı de BM kıyafetı ile görev yapacak. TOKİ Başkanı Gülöksüz, dün düzen- lediği toplantıda, HAB1TAT-II Konfe- ransı ve bağlı etkinliklerle ılgili son ça- lışmalar hakkında bilgi \erdi. Gülöksüz. bugüne kadar 155 ülkeden vaklaşık 1 1 bin kışinın 112 otelde rezervasyonyap- tırdığını. ancak bu rakamın gerçek katı- lımı göstermediğıne dıkkat çekerek. kon- feransın. son günlerdeki >oğun katılım- la 20-25 bin kışiyı bulmasını bekledik- lerini söyledi. Konferans mekânlan ara- sındaki ulaşımı sağlaınak ıçın 250 oto- büs ve mınibüsten oluşan bir filo kurul- duğunu ve delegasyonların taleplerıni karşılamak için de 175 aracın kiralandı- ğını kaydeden Gülöksüz, şu bılgıleri ver- di: "Konferansta. 140teievizyon.450bil- gisayar, 50 daktilo makinesi. 860 telefon, kredi kartiı ve akıllı kartlı 200 telefon ve 280 telsiz temin edilmiştir. Av nca,31 nok- tadan catering (yemek-içmek) hizmette- rine ilişkin hazırlıklar tamamlanmıştır. Konferansta görev li 2 bin 450 eleman, 60 saatlik eğitim programından geçiril- miştir." Ulusal rapor tamamlandı Konferansta sunulacak Ulusal Rapor ve Eylem Plam'nın 250 katılımcı ile ta- mamlandığını ve hükümete sunulduğu- nu belırten Gülöksüz. 1800 sıvil toplum kuruluşu hakkında bılgilenn yer aldığı 500 sayfalık bir kataloa hazırladıklarını da belırtti. Gülöksüz, HABITAT-H'nin si- vil toplum kuruluşlan içinavn birönem taşıdığını kaydederek "Sivil toplum ör- gütleri burada sorumluluk tasıvacaklar. ilk defa kendilerini özne olarak hissede- cekler. Bu, kendi içinde bir devrimdir" dedi. TOKİ Başkanı'nın verdiği bilgiyegö- re, 2 haziran akşamı AçıkhavaTiyatro- su'nda yapılacak açılış töreninde Em- lak Bankasf nınsponsorluğundabirmü- zikal gösteri sunulacak. açılış sonrası çeşıtlı mekânlarda kültür ve sanat gös- tenlen gerçekleştınlecek. 14 haziran ak- şamı kapanışta Boğaz üzerinde bir ışık vehavai fışekşenliği düzenlenecek. Mil- li Olimpiyat Komıtesi'nin sponsorluğu- nu üstlendiği ve 700 bin dolara mal ola- cak göstende. havada THK'nin uçakla- rının gösterisi. denizde teknelerin etkin- lıği olacak. Etkmlık 3 saat sürecek. Gü- löksüz. HABITAT'ın kurumların birlik- te çalışması açısından çok faydalı oldu- ğunu kaydederek. "Acemiliğimizi üzeri- mizden atma konusunda HABITATçok yararüoldu" dıve konuştu. Konferans program Program hakkında bılgı veren Dışış- len Bakanlığı Temsileisi Büyükelçi Uğur- tan Akıncı da konferansın 30 mayısta Lütfü Kırdar Salonu önünde. Türk ve BM bayraklarmın göndere çekılmesi tö- reni ile fıilen başlayacağını belirterek. şun- ları sövledi: "2 haziranda açılış seremo- nisi yapılacaknr. Açıkhava Tiyatrusu'nda- ki bu açılışa Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel ve BM Genel Sekreteri Butros Galı katılacakdr. Resmi açılış 3 haziran- da Cumhurbaşkanı Demirel tarafından yapılacak. Butros Gali de katılacaktır. Konferansta 12 haziranda zirve yapıla- caktır. Açıiışını Cumhurbaşkanı Demi- rel'in \apacağı zirveve 40 dev let ve hükü- met adamının iştiraki olacaktır. Konfe- rans 14 haziran öğleden sonra, Cumhur- başkanı DemireTin konuşması ileson bu- lacaktır." Istanbul Vali Yardımcısı Erol Valçın da konferansta güvenlığin BM tarafından sağlanacağını ve Türk polıslennın de BMkıvafetı ile görev yapacaklanm bil- dirdi. Istanbul Büyükşehir Beledıyesi Başkan Danışmanı ve HABITAT-ll Ko- ordinatörü Prof. Dr. ÖmerDinçerdebil- gi verirken. konferans vadısı dışındaki ça- lışmalann. HAB1TAT-Iİ ile ılgılı olma- yan. rutın beledıve çalışmalan olduğu- nu belirterek. "Istanbul Belediyesi'nin hazjrlıklan 23-25 mavısta tamamlana- caknr" dedi. Büyükelçi Akıncı. toplantıda bir ga- zetecınin "Konferans'ta sivil toplum ör- gütlerinin fikirieri. BM'de gecerlr olan dokunulmazükçerçevesinde mi değerien- dirilecek"sorusunu. şöyle yanıtladı: "Buradaki dokunulmazlıkkonferans- la UgiU olarak yapılan konuşmalar için ge- çerüdir. Dokunulmazlık sizin anladığı- nu anlamda değildir. Dolayısıyla HABI- TAT-ll ile ilgili konularda herkes özgür- cefikrinisövler."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear