Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 1996 PERŞEMBE
14 KULTUR
8. Uluslararası Izmir Film Festivali, Genç Artemis ödül töreniyle sona erdi
'Yarmm Smemacıları' <klüfleiHİiiTİ<li
EBRU KAŞLI
İZMİR- ŞenerŞen e "Altm Artemis".
Nedim Otyam'a da "Altın Artemis Onur
Ödülü" verilmesiyle başlayan "8. Ulus-
lararası tzmir Film Festivair, "Genç Ar-
temis" ödül töreniyle sona erdi.
Izmirliler. festival süresince sinemanın
biiyülü dünyasına kapılıp. görüntülerin
peşınden sinema merkezlerine koşuştu-
rup durdular. Festivalin çeşitli bölümle-
rinde dünya \e Türk sinemasından 70
uzun metraj film, program içinde yer al-
dı.
Kapanış töreninde. yannın sinemacı-
lanna ve festivali destekleyen sponsor-
lara ödül verildi. Törene katılan "Gerfl-
la" filminin yönetmeni Osman Sınav ve
başrol oyuncusu Ayşegül AMinçe de
Öze) Artemis ödülü verildi.
Festi\alinenönenıliyanı * VannınSi-
nemaeıları" bölümüydü. Genç sinema-
cılan desteklemek ve yeni filmleryap-
malarını sağlamak amacıyla "Genç Ar-
temis Ödülü'"nün verildigi yarışma ya-
pıldı.
Yarışmaya iletişim dalında eğitim ya-
pan sekiz yüksekokuldan 31 adet kısa
film katıldı. Jüri üyeleri: Engin Ayça,
Tunca V önder, Tülay Eratala>, Biket II-
han ve Hilmi Erikan ın değerlendirme-
leri sonucunda. Mimar Sinan Üniversi-
tesi'nden l'ğraş Salman, "Vmt" filmiy-
le birinci oldu.
Marmara Üniversitesi'nden Pınar
Çağlayan ikinci, Dokuz Eylül Üniversi-
tesi'nden Gürcan Keltek de üçüncü ol-
dular. Mansiyon ödüllerini Eyiip Boz,
AhmetSöıımez ve Murat Küçük alırken.
Bülent Erçetin de yarışmada seçici özel
ödülünün sahibi oldular. "Yannm Sine-
macılan"bölümü içinde yapılan yarış-
mada 150 milyon ödül \erilirken. genç-
len film çekmeve teşv ik etmek amacıy-
la film de verildi.
Yanşmada ikinci olan Marmara Üni-
versitesi'nden Pınar Çağlayan. Izmir
Film Festivali'nde gençlerin unutulma-
masının önemli olduğunu \ urgulavarak.
"Gençlere verilen bu destek çok güzel.
Kısafilmyapmak yoğun çaba isteyen bir
oJa>: Özellikle biz öğrvnciler için bazı ola-
naksızlıklar da de\re\e girinee daha zor
oluyor. Filmlerimiz. bö> le festivallerde
yaşamaya başlı>or"dedı. Yarışma üçiiıı-
cüsü Dokuz Eylül Üniversitesi'nden
Gürcan Keltek de Türkıye'de sinema eği-
timin daha gelişme asamasında olduğiı-
nu belirterek "Bövle varışmalarda güç
buluyoruz. Sinema egitimi daha iyi koşul-
larda olmalı. Daha fazla destekîenmeli-
>iz"diye konuştu.
Türkiye'de sinema egitimi yapılan
okul öörencilerinin filmlerinin yanı sıra
Israil'den Tel A\i\ Ünı\ersitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Sinema-T\' Bölümü
öğrencilerınin filmlerı de program için-
de gösterildi. Tel A\i\ Üniversitesi'nden
Prof. E. Knebel. festi\ale katılarak bir
söyleşi gerçekleştirdi. Knebel. israil'de-
ki sinema üzerine bilgı vererek. okullla-
nndaki sinema eöitıminı anlattı. Yine bu
G
enç sinemacılan
desteklemek ve yeni
filmler yapmalarını
sağlamak amacıyla"Genç
Artemis ÖdüIiT'nün verildiği
yanşma yapıldı."Yannın
Sinemacılan" bölümü içinde
yapılan yanşmaya iletişim
dalında eğitim yapan sekiz
yüksekokuldan 31 adet kısa film
katıldı. Mimar Sinan
Üniversitesi'nden Uğraş
Salman, "Vixit" filmiyle birinci
oldu. Marmara
Üniversitesi'nden Pınar
Çağlayan ikinci, Dokuz Eylül
Üniversitesi'nden Gürcan
Keltek de üçüncü oldular.
Mansiyon ödüllerini Eyüp Boz,
Ahmet Sönmez ve Murat Küçük
alırken, Bülent Erçetin de
yanşmada seçici özel ödülünün
sahibi oldular.
bölümde İFSAK, Ankara ve Antalya kı-
sa film yanşmasında ödül kazanan film-
ler de gösterildi.
Lluslararası Izmir Film Festıvali için-
de. "Kameranın Ardındaki Kadın" fes-
tivalin kendine özgü ve en önemli bölü-
müydü. Önümüzdeki yıldan itibaren ya-
rışmalı olarak yapılacak bu bölümde.
dünyadan ve Türkiye*den kadın yönet-
menlerin filmlerı yer aldı. Fransız. ls-
veç. İran. ÇekCumhuriyeti, Almanya ve
Türkiye'den 15 film gösterildi. Filmleri
gösterilen CatherineCorsini, Marianne
Ahrneve Vera Chytilova festivale konuk
oldular. "Kameranın Ardındaki Kadın"
bölümünde. filmleri gösterilen kadın yö-
netmenlersonjnlannı "Kadın. Yaratıcılık
ve Yapım Sorunlan" panelindetartıştılar.
Biket llhan. Marianne Ahrne ve Cathe-
rinaCorsini'ninkonuşmacı olarak katıl-
dığı paneli. Dr. FetaySoykanyönetti. Yö-
netmenler. sinemada kadın-erkek yönet-
menlerolarak aynm yapılmaması gerek-
tigini belirterek. sonuçta yönetmenliğin
yaratıcılık işi olduğunu v urguladılar. Pa-
nele katılan üç ayrı ülkenin yönetmenle-
ri, ülkelerindeki sinema gelişimi ve sine-
maya verilen destekten de söz ettiler.
izmir'de ilk kez izleyiciv le bulusan bu
filmlerin galaları. yönetmenlerin katılı-
mıylagerçekleştirildi. Biketİlhan, Mus-
tafa Amoklar ve Tunca Yönder, filmle-
rinin galalanna katıldılar.
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sa-
natlar Fakültesi, Sinema-TV Bölümü öğ-
retim üyeleri veögrencılenninçabalarıy-
la başlayan festival, ber vıl gelişim gös-
teriyor. Festival, bu yıl DEU Güzel Sa-
natlar Fakültesi, Kültür Bakanlığı, Güzel
Sanatlar Eğitim ve Kültür Vakfı (GÜ-
SAV) ve çeşitli sponsor firmaların kat-
kılarıyla hazırlandı. Festival programı
içinde "Anısına" bölümünde yer alması
planlanan Kieslovvski'nin 'Dekolog-
lar'nının gösterilememesi düş kırıklığı
yaratırken, sinema eğitimı yapan ögren-
cilerdefilmücretlerininyüksekliginden
yakındılar.
Sinemaseverler, 13 ülkeden. 70 kadar
uzun metraj film, gençlerin kısa filmle-
ri, canlandırma sinemasının ilgi çekici
örnekleri. Türk sinemasının son dönem
filmleri. yönetmenler, oyuncular, panel-
ler ve sergilerin yer aldığı Uluslararası
Izmir Film Festivali'ni daha da içerikli
filmlerin izlenebilecegi gelecek umu-
duyla ugurladı.
'The Ambassadors ofOpem',
Uzakdoğıı ve Ortadoğıı ülkelerine
opera ve klasik miiziği tanıhyor 'Keyiffi bir yolcııhık yapıyorıız'
DUYGL
1
D I R G I N
"The Ambassadors of Opera", 1996
dünva turnesi kapsamında yer alan ikı
gala gösterisini Istanbul Conrad Otel'de
gerçekleştirdi. Topluluk. verdikleri kon-
serlcrde. Broadvvay müzikalleri ve sevi-
len opera aryalanndan oluşan bir prog-
ramla müzikseverlerin karşısına çıktı.
1981 vılında Nevv York Metropolitan
Opera sanatçılan Joann GriUo ve Ric-
hard Knees tarafından kurulan "The Am-
bassadors of Opera'. Richard Kness, Jo-
an Grillo. Catherine Kelh, Bernardo VII-
lalobos, Cherty Pesdan, Lee Roisum. Glo-
ria Allen v e Nlichael Pilafıan'dan oluşan
kadrosuyla iki temsillik gösterisinin 'A
NightOnBroad»-a>'temalı ilk bölümün-
de Gersh\vin'in 'Craz> for You\ Bems-
tein'ın 'VVest Side Story\ Rodgers &
Hammerstein'ın 'South Pacifıc" ve 'Ok-
lahoma' gibi Broadvvay'de sahnelenen
ünlü müzikallerden seçmeleri: 'Operas
of The Ubrid' temaiı ikinci temsilde ise
V'erdi'nin *La Traviata'sından. Bizet'in
'Carmen'ine. Mozart'ın *Don Giovan-
ni'sinden Puccini'nin "Madame But-
terfh'ına dek sevilen opera parçalannı
seslendirdi.
Uzakdoğu ve Ortadoğu turnesi
Sergiledikleri opera prodüksiyonlan
ve konserlerde Nevv York Metropolitan
Open'nın ve dünyanın diger büyük ti-
yatrolanndan sanatçılara yer veren ba-
ğımsız bir kuruluş olan The Ambassa-
dors of Opera' (Opera Elçileri), her yıl
Uzakdoğu ve Ortadoğu ülkelerine tur-
neleryapan birtopluluk. Istanbul temsil-
lerinin ardından. dünya turnesi program-
lannda yer alan Dubai. Mısır, Kahire.
Nairobi. Kenya. Hong Kong, Karaçi.
Singapur. Umman. Bahreyn. Kolombo,
Manila ve Bangkok'ta temsiller gerçek-
leştirecek olan topluluk. 'Madanıe But-
terfly\ 'La Boheme', 'Carmen', "Aida'
gibi büyük prodüksiyonlan sahnelemiş.
dünyanın çeşitli ülkelerinde yardım
amaçlı konserlere katılmış. Toplulugun
kuruculan Joann Grillo ve Richard Kne-
es. yaptıklan işi 'keyifli birvolculuk" ola-
rak tanımlıvorlar.
Nevv York Metropolitan Opera'da sah-
nelenen "Aida" operasındaki 'Ajnneris''
rolü ile opera yaşamına başlayan Joann
Grillo."Carmen'. 'Cavallerie Rustkana",
'LaGiocondo'gibi yapıtlarda üstlendiği
rollerle uluslararası üne ve övgüye ka-
vuşmuş bir mezzo soprano. "The Am-
bassadors of Opera'nın diğer kurucusu.
7
aptıklan işi 'keyifli
biryolculuk' olarak
tanımlayan The
Ambassadors of
Opera'nın (Opera
Elçileri) kuruculan Joann
Grillo ve Richard Knees.
"Aslında hem kazançları
hem de kayıplan olan bir
iş yapıyoruz.
Ambassadors of _
Opera'nın sahibi olaraic
1982yılından bu yana
bireysel kariyerlerimizi
bir yana bırakıp yeni
sesleri tanıtıyoruz
dünyaya. Dünyanın çeşitli
ülkelerinde farklı
kültürlerden insanlarla
buluşmak. müziğin
evrensel boyutlarında
iletişim kurmak,
çocuklann saglık ve
bannma sorunlannın
çözümü için maddi destek
sağlamak, Malezya'da
dayak yiyen kadınlara
yardım etmek.
yaşamımızı büyük ölçüde
renklendiriyor. Singapur.
Malezya, Suudi Arabistan
gibi kimi ülkeleri opera
ve klasik müzikle
tanıştıran ilk topluluk
olmak, her türlü bireysel
başarının önünde geliyor"
diyorlar.
aynı zamandaGrillo'nuneşi olan Robert
Knees ise Metropolitan Opera. Nevv
York City Opera ve San Francisco Ope-
ralan ile ABD'v i kapsav an turnelere çık-
mış, Canlon, Osana. Steinberg. Sto«-
kov^ski gıbı ünlü orkestra şefleri ile bır-
likte çalışmış bir opera sanatçısı.
- Performanslannızda nasıl bir içerik-
le seyirci karşısına çıkıvorsunuz?
GRİLLO/KNEES-"Istanbul'daki ga-
la gecelerinde oldugu gibi genellikle
Broadvvay müzikallerinin ardından ünlü
opera aryalannı seslendiriyoruz. Göste-
rilerimizin son bölümünde ise tamamen
doğu ezgilerinden oluşan bir seçme su-
nuyoruz. Dünyanın pek çok ülkesinde
temsil verdiğimiz için artık insanlann
kulagına neyin yakın geldiâini anlayabi-
liyoruz. Bu yüzdeıı Broadvvay müzikal-
len bizim için vazgeçilmez.
- Turnelerinizde özellikle Ortadoğu ve
l zakdoğu'vu tercih edivorsunu/..
GRİLLO- Nedenin tam olarak adlan-
dıramıyorum ama gerçek olan birşey var
ki Dogu'yu çok seviyorum. Müziğini.
atmosferini. giysilerinı. yaşam biçimi-
ni... Doğu'dakı bütün bu özellikler gös-
terilerimizedevansıyor... Istanbul'dada
Dogu'ya benzer bir atmosfer var. Bun-
dan çok uzun yıllarönce, 20'li yaşlanm-
da gelmiştim Istanbul'a. İki gün kala-
cakken tatilimi üç hafta uzatmıştım.
- Hindistan. Sri Lanka, Birleşik Arap
Emiriiklcri. Japonva gibi dünyanın fark-
lı ülkelerinde farklı izlevicilcrle karşılaşı-
yorsunuz. Seyircikrk kurduğunuz ileti-
şim bu anlamda farkblıklar taşıyor nıu?
GRİLLO/KNEES- İnsanlann opera-
ya çok fazla ilgi duymadığı ülkelerde,
örneğin Abu Dabi'de. çokilginçtepkiler
aldık. Halk. bizi rock yıldızlan gibi kar-
şıladı. tki yıl önce Fiji Adalan'nda ver-
digimiz temsilde ise insanlann. bu tür
müzigi daha önce başka hiçbir yerde
duymamış olmamalan bizi çok şaşırt-
mıştı. Bızim için farklı kültürleri tanı-
mak açısından büyük önem taşıyor bu
turneler. Toplulukta yer alan sanatçıların
yaratıcı yönlerini pekiştiriyor.
- Peki. İstanbul turnesi nasıl geçti?
GRILLO/KNEES - İstanbul. opera
kültüriine sahip olan bir kent. Buradaki
izleyicinin Suudi Arabistan'daki izleyi-
ci ile aynı olmadıgını biliyorduk elbette.
- 'The Ambassadors of Opera'nın sa-
natçı kadrosu ağırlıklı olarak Ne>\ \ork
Metropolitan Operası'ndan oluşuvor. 5H-
zin tercihiniz bu yönde mi?
GRİLLO- Metropolitan Opera sanat-
çılanyla çalışmamızın nedeni, bizim de
Metropolitan Operasf ndan yetişmiş ol-
mamız. Bizim, bir anlamda evimiz Met-
ropolitan. Ben de eşim Richard da uzun
yıllar boyunca orada çalıştık. Ancak
amacımız. farklı operalardan sanatçılan
biraraya getirebilmek. lstanbul'daki kad-
romuzda yalnız Metropolitan"dan degil,
Viyana, Küba. Moskova operalanndan
geîen sanatçılar yer alıyordu. Bununla
birlikte Ambassadors of Opera'nın en
önemli özelliği, bünyesinde Broadvvay
geleneginden gelen sanatçılara yer ver-
mesi.
- Şirket olarak etkinlik gösteren bagım-
sız bir opera kuruluşunu > önetmek. sa-
nat yaşamınızj olumsuz yönde etkiliyor
mu?
GRILLO/KNEES - Aslında hem ka-
zançlan hem de kayıplan olan bir iş ya-
pıyoruz. Ambassadors of Opera'nın sa-
hibi olarak 1982 yılından bu yana birey-
sel kariyerlerimizi bir yana bırakıp yeni
sesleri tanıtıjoruz dünyaya. Bu. bir ba-
kıma her tkimizin de sanat kariyerinden
ödün vermesi anlamına gelse de dünya-
nın çeşitli ülkelerinde farklı kültürlerden
insanlarla buluşmak. müziğin evrensel
boyutlannda iletişim kurmak. çocuklann
sağlık ve bannma sorunlarının çözümü
için maddi destek sağlamak. Malezya'da
dayak yiyen kadınlara yardım etmek, ya-
şamımızı büyük ölçüde renklendiriyor.
Bireysel kariyenni düşünen bir sanatçı.
bütün bunlan tek başına vapabilir miy-
di?
Aslında, yaptığımızı iş. hiçbir zaman
'iş'olarak düşünmüyoruz çünkü biz as-
lında "keyifli bir yolculuk yapıvoruz".
Singapur. Malezya. Suudi Arabistan gi-
bi kimi ülkelen opera ve klasik müzikle
tanıştıran ilk topluluk olmak. her türlü bi-
reysel başannın önünde geliyor.
Güner'den operayaparayok
Kültür Servisi - Bu yıl 8-
30 haziran tarihleri
arasında düzenlenmesi
kararlaştınlan '3.
Aspendos Opera ve Bale
Festhali'nin uluslarararası
nitelığini tırpanlayarak
onaylayan Kültür Bakanı
Agâh Öktay Güner,
festival çerçevesinde
Türkive'de ilk kez
düzenlenecek olan 'Opera
ve Bale Kongresi'ne onay
vermedi. Güner'in
ekonomik nedenleri
gerekçe göstererek aldığı
belirtilen bu kararlar.
opera çevrelerinde
tepkilereyol açtı.
Festivale uluslararası
nitelik kazandırmak
amacıyla bu yıl Bükreş
Devlet Opera ve Balesi.
Sofya Orkestrası ve Hayfa
Senfoni Orkestrası'nı
davet eden Dev let Opera
ve Balesi Genel
Müdürlügü. Kültür Bakanı
Güner'in onav vermemesi
üzerine topluluklara özür
mektubu göndermeye
başladı. Mektupta.
ekonomik nedenleri
gerekçe gösteren yetkililer
festival tarihini de 8-24
haziran olarak belirledıler.
Daha önce 30 haziranda
sona ermesi kararlaştınlan
festival programına göre.
Hayfa Senfoni Orkestrası
24 haziran günü. Kültür
Bakanlığı Devlet Çoksesli
Korosu ve TRT Çoksesli
Korosu eşliğinde
Mozart'ın 'Requiem'ini,
Bükreş Dev let Opera ve
Balesi 26 haziranda
V'erdi'nin 'LaTraviata'
operasını. Sofya Operası
ise 28 haziranda
Rossini'nin 'Sevil
Berberi'ni sahneleyecekti.
Dev let Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü'niin '3.
Aspendos Opera ve Bale
Festivali' çerçevesinde.
opera ve balenin sorunlan
ve Opera ve Bale Genel
Müdürlüğü'nün özerk bir
yapıya kavuşturulması
gibi konulann ele
alınacağı. Türkive'de ilk
kez düzenlenecek 'Opera
\e Bale Kongresi' de
ekonomik nedenlerin
gerekçe olarak
eösterilmesivle iptal
edildi.
Opera çevreleri ise. bu
kararian 'ihtiyatla'
karşılarken. opera ve
balenin ekonomik
sıkıntılannın her zaman
olduğunu ve bu nedenle
zaman zaman turnelerin
gerçekleştirilemedigini
belirttiler. Ekonomik
sıkıntılann gerekçe
gösterilmesinin 'yeni bir
şe>' olmadıgını
vurgulayan sanatçılar.
kararlann 3rdında
ekonomik değil de başka
nedenlerin yatıp
v jtmadığının zaman
içinde ortaya çıkacağını
belirttiler.
Menuhin'm eşîııin biyografisi yaymılandı
Kültür Sen isi - Geçen
günlerde 80. yaşını
kutlayan. yüzvılm en büyük
keman ustalarından Vehudi
Menuhin'in. 1976 tarihli
otobiyografisi 'L'nfinished
Journej' (Bitmeyen
\blculuk) yenilenmiş olarak
yayımlanırken ünlü keman
v irtüözünün dansçı olan
ikinci eşi Diana da kendi
yaşamöyküsünü,('A
Glimpse of Olympus'
Meihuen Yavınları)
kitaplaştırdı. Yehudi
Menuhin'in.
otobiyografisinin
önsözünde 'Dünyanın tüm
güzelliklerinin başında
geliyor' dediği eşi Diana. 'A
Glimpse of Olympus'ta
sanat yaşamının ilk
ev relerinin yanı sıra
Menuhın ile olan
evliliklerinin övküsünü de
anlatıyor. Irlanda asıllı bir
ailenin kızı olan Diana.
babasını küçük yaşta
kaybettikten sonra annesi
ile birlikte Londra'da yeni
bir yaşama başlamış.
Kızınındansa karşı
yeteneği olduğunu sezen
anne. Diana henüz 9
yaşındayken onu Madame
Marie Rambert'in dans
okuluna göndermiş. Son
derece katı bir öğretmen
olan Rambert. Diana'nın i\i
bir dansçı olması için
öncelikle okulun kurallanna
itirazsız uyması gerektiğini
ve kendisinin her
söylediğini harfiyen yerine
getinnesinı istediğinden
Diana üzerinde olumsuz bir
etki yaratmış ve küçük kızı,
daha en baştan danstan
sogutmuş. Ancak kızındaki
yeteneğin körelmesine
dayanamayan anne.
Diana'yı Diaghilev'in bale
topluluğuna kaydettirmeyi
başarmış. O yıllarda yaşı
hayli ilerlemiş olan
Diaghilev'in çok beğendiğı
ve Ballet Russes'a davet
ettigi Diana. Diaghilev'in
beklenmedik ölümüyle.
Ballet Russes'da dans
etmek gibi sanat yaşamında
çok önemli bir dönemeci
oluşturacak tarihi bir fırsatı
kaçırmış olur. Diaghilev'in
ölmeden önce seçtiği son
dansçı olmak Diana'nın
önünde başka kapılar
açmaya başlar. Ünlü dansçı
Anna Pavlova, solo dansçı
olarak kendi toplulugunda
dans etmesini teklif eder
Diana'ya. Ancak
talihsizlikler birbirini
izlemektedir. Pavlova da.
teklifinden kısa bir süre
sonra ölür ve Diana. ne
yapacagını bilemez bir
durumda ortada kalır bir
süre... Koreograf
Balanchine'in Amerika'da
çalişma önerisi gibi kimi
fırsatlan da bilerek teper
Diana. Ingiltere'de balerin
olarak çeşitli topluluklarda
çalışmayı, uluslararası bir
dansçı olma olanağını
sunan Amerika'ya yegler.
Yehudi Menuhin ile de
kendisini 'aptal bir bakire'
gibi hissettiği böylesi
umutsuz bir dönemde
tanışır. Diana'dan 4 yaş
küçük olan Menuhin'in
başından birevlilik
geçmiştir daha önce.
Beraberliklenni evlilige
dönüştürmeye karar
verirler. Ancak. Yehudi
Menuhin'in buevliliği
istemesinin en önemli
nedeni, annesinin üzerinde
oluşturduğu otoriteden
kaçmaktır Diana'nın
deyişiyle... 'A Glimpse of
Olympus', 1920 ve 30'ların
ünlü dansçıları ile birlikte
çalışma olanağı bulmuş;
'yüz>'ilın kemancısı' Yehudi
Menuhin'in ikinci eşi
Diana'nın >aşammı gözler
önüne sermekle beraber.
Menuhin'in yaşamında
bugüne dek gizlı kalmış
kimi ayrıntılan ele alması
bakımından da ilgiye değer
bir yapıt.
IŞILDAKVEYELPAZE
ATtLLA BİRKİYE
Cinsellik ve Sunuş
Kadın bedeninin cinsellıği, giderek "evrensel" bir
dil oldu. Bunun hem olumlu, hem olumsuz yanları var.
Estetik bir sunuşun ne sakıncası olabilir? Ne var ki
bizim gazete ve televizyonlarda, estetikten çok çıp-
laklığın çıplak olma durumu önemseniyor.
Kent0yunculan'nınsahnelediğiflam(2//eJı///rfe'de
kimse Refik Erduran'ın oyundaki sorunsallıklarıyla il-
g/lenmedi. Sanatsal özelliklerle ilgilenmedi.
Yıldız Kenter'ın dekorda yer alan "çıplak" fotog-
rafıyla yakından ilgilenildi. Bu fotograf üzerine binler-
ce kurgu geliştirildi. Çeşitli söyleşi ve basın toplantı-
larında Yıldız Kenter her ne kadar oyunun içeriğini
açıkladı, sanatsal olanı yinelediyse de medyanın sa-
nata büyük katkısıyla oyun, kitlenin belleğinde Yıldız
Kenter'in çıplak fotoğrafıyla kaldı.
Selim 1leri, Cumhuriyet'teki değerlendirmesinde,.
oyunun sorunsalına değinıyor, genış bir bakışla ele alı-
yordu. Biredebiyatçının yaklaşımı, kuşkusuz ki med-
yatik kalemlerden ve televizyon sunuculanndan fark-;
lı olacaktı.
•
Benzer bir durum, geçen günkü Devriye progra-,
mında bir kez daha karşımıza çıktı. Hem de epeyce
anlamsızca. Yıldız Kenter'den sonra genç tiyatrocu-
lar da soyunuyorlardı!
Grup Kafka'nın sahneledığı Kadın Oyunlan'nüaki
"çıplak" sahneler, elıne mikrofonu alıp sokağa düş-
müş iki genç sunucu için bulunmaz bir nimetti her-
halde.
Oyunu öyle sundular ki. oyunun yönetmeni Hülya
Karakaş'ın bazı "çıplak" sahnelerin öne çıkarılması-
nın ne kadar sakıncalı olduğunu ısrarla söylemesine
karşın; oyun, oralarını buralarını açan kadınlann bir
oyunu imajını veriyordu.
Oysa Kadın Oyunlan, günümüzün ünlü italyan yö-
netmeni Dario Fo'nun (eşi Franca Rame'nin de kat-
kılanyla) üç kısa oyunundan oluşturulmuştu. Üstelik,
bu oyunlardan biri, dünyada ilk kez sahneleniyor. Bu
tür bilgiler, televizyonculann ılgısini çekmemışti!
Oyunu, kadın cinselliğinı sömüren erkek egemen
bir dünyanın tersinmeci bir eleştirisi olarak tanımla-
mak olanaklı. Trajik olan, komik olarak sergıleniyor...
Sunuş, öylesine oyuncuların çıplaklığına odaklan-
mıştı ki, sunucular bu oyunun nerede ne zaman oy-
nandığını söylemeyi unutmuşlardı (Martı Sanatevi). Ya
da bunun geregini duymamışlardı. Onlar için Dario
Fo'nun oyunlan, aslında bir-iki yürekli oyuncunun gö-
ğüs açmasından başka bir şeyi ifade etmiyordu!
Böylece, Dario Fo da, reji de, bu oyunu sahnele-
me emeği de, oyunun temalarını bile yakalamaktan
yoksun iki genç kızın elinden nasibini alıyordu.
Biz, öncelikle o programı hazırlayanlara, sunanla-
ra Türkçede yayımlanan Dario Fo'nun yapıtlarını
anımsatalım: Füsun Demirel'in çevirdıği, Kadın
Oyunlan {/KçıkAıle ile birlikte). Kadınlardan Konuşa-
lım, Yüzsüz (Çev: Semih Çelenk) ve bir de Metin Ba-
lay'ın Halk Tiyatrosu ve Dario Fo adlı incelemesı.
•
Aynı günün akşamı, Devriye'den bir-ıkı saat sonra
Cemal Reşit Rey Konser Salonu bu yıl sıkça karşı-
laştığımız gibi. bir kez daha muhteşem bir konsere
tanık oluyordu.
Azeri cazcı Aziza Mustafa Zadeh, hınca hınç do-
lü salonu şarkıları ve piyanosuyla coşturuyor; izleyi-
ci, Aziza'yı ayakta alkışlıyordu.
Son yıllarda cazın önemli adlanndan birı olmuştu
Aziza, özellikle de Azeri motiflerini caz standartlarına
sokmasıyla. Bu yönüyle Türkiyeli müzikseverlerin da-
ha da begenısıni kazanıyordu. Uluslararası başansı,
sesinin büyüsü ve sanatının görkemi, kişıliğindekı al-
çakgönüllü kimliği hiç yok etmemişti.
Sahnedeki sıcaklığı. temizliği. seyirciyle kurduğu
ilişkinin verdiği izlenimle, haklı olarak "mahcup bir
prenses" olarak tanımlanıyordu.
Aziza üzerindekı şeffaf giysisiyle, bedeninin çıplak-
lığını ayrıntılanyla sergilemekten çekinmiyordu. Sesi-
nin görkemiyle bedeninin sunuluştakı güzellıği, este-
tik bir bütün oluşturuyordu.
Yani özcesi, sorun sunuştaydı. izleyenleri sesinin,
sanatının gücüyle büyülüyor; bununla birlikte bede-
ninin estetik bıçimiyle de hayranlık uyandırıyordu.
Televizyoncular gazeteciler hanl hanl çalışıyorlar-
dı. Bilmiyorum -henüz ızlemedim- acaba medyamız,
Cemal Reşit Rey'i sanatsal bir coşkuya boğan
Aziza'yı nasıl sunmuştu!
Arif Sağ'ın Almanya konserleri
Kültür Servisi- Bağlama sanatçı.si Arıf Sağ. 5 ve 24
mayıs tarihlennde Almanya'nın Köln şehrinde
konserler verecek. Almanya Devlet Başkanı Roman
Herzog başta olmak üzere Av rupa Alev i Birlikleri
Federasyonu. Türkiye-Almanya Kültür Forumu ve
Arkadaş Tiyatrosu'nun katkılarıyla düzenlenecek olan
konserlerin ilki 5 mayıs tarihinde gerçekleştirilecek.
Arif Sağ'ın şef Betin Güneş vönetimindeki Köln
Filarmoni Orkestrası eşliğinde. bağlama ustalan Erdal
Erzincan ve Erol Parlak ile vereceği konser
'Anadolu'dan Bir Müzik Gezintisi' başlıgını taşıyor.
Roman Herzog'un da izleveceği konserde Sağ. 'Üç
Bağlama ve Orkestra için Konçerto" adlı >apıtının
dünya prömiyerini yapacak. Konserin kavdı haziran
ayı içerisinde CD olarak dünva piyasalarına
sunulacak. Arif Sag. ikinci konserini 24 mavısta
Berlin Filarmoni Orkestrası eşliğinde
gerçekleştirecek.
'Othello', Ankara Devlet Opera ve
Batesi'nde
Kültür Servisi- Shakespeare'in
ölüm.süz yapıtı "Othello' ünlü
besteci V'erdi'nin yorumuvla. 27
nisan cumartesi günü Ankara
Devlet Opera ve Balesi"nde
sahnelenecek. Yerdi'nin bu ünlü
operasında Desdemona'yı Asya
Kafkasyalı. Othello'yu Gilbert
PY. lago'yu Tuncer Tercan'ın
seslendirdiği yapıtta orkestrayı ünlü itaKan
operalanndaki başarılı yorumu ile dikkat çeken
Antonio Pirolli yönetecek.
Bosna'ya sanatçı desteği
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür Bakanı
Agâh Oktav Güner. tarihi Mostar Köprüsü'nün
onanmı için Hırvatistan'dan onav beklediklerini ve
olumlu bir gelişme sağlanması durumunda Türkiye >!
Cumhuriyeti devleti olarak harekete geçeceklerinı
bildirdı. Kültür Bakanlığı. teslimini sanatçı grubunun
yapacağı Atatürk'ün mareşal rütbeli tablosunu
Bosna'da görev yapan Türk Birliği'ne armağan için
hazırladı. Bosna turnesınde 29 kışilik sanatçı ve
gösteri topluluğu 6 konser sunacak. Kültür Bakanı
Güner. "Bugün sanat elçilerini göndenvoruz. yarın
kültür çıkarması yapacağız" dedi. Bosna-Hersek'te.
yaklaşık 250 bin Müslümanın öldürüldüğünü ve
Bosna'nın dünya tarihinın en acımasiz. en utanç verıci
olaylanna sahne olduğunu vurgulavan Güner. "Bu. 21.
yüzyıla aktarılan bir utanç ve insanlık avıbıdır" di>e
konuştu.