Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 MART 1996 PERgEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOM
Dünya Bankası raporuna göre yabancı sermaye akışmı iki katına çıkaran Türkiye ölçüsüz borçlanan ülkeler arasında
Borçlanma yatoımla yarışıyorFUAT KOZLUKLU
\*ASHEVGTON- Dünya Bankası Baş-
kan Yardımcısı Michaei Bruno, aralann-
da Türkiye'nin de bulunduğu gelişmekte
olan ülkeİCTdeki direkt yabancı sermaye ya-
tmmlannın son beş yıl içinde rekor düzey-
de yükseldiğini, bunun yanında söz konu-
su ûlkelerin dış borçlannın 1995'te yüz-
de 8 oranında arttığını söyledi.
Dünya Bankası'nın, Üçûncü Dünya ül-
kelerinin dış borç tablolannı gösteren
"Borç ve Yatının Raporu" önceki gün
Wastıington'da Basın Merkezi 'nde düzen-
lenen bir basın toplanüsıyla kamuoyuna du-
yuruldu. Bankanın gelişme ekonomisi
Başkan Yardımcısı Mkhad Bruno'nun
açıkladığı raporda, Türkiye, direkt yaban-
cı yatınrnlann iki katına çıktığı ve artışın
türnüyle imalat sanayii alanında yaşandı-
ğı ülkeler arasında gösterildi.
Rapora göre, Üçiincü Dünya ülkelerinin
dış borçlan 1995 yılı sonu itibanyla 2.07
trilyon dolarla (141.59 katrilyon lira) re-
kordüzeye ulaşırken, buülkelerdeki dış ya-
tınmlar da son beş yılda üç katına çıkarak,
90.3 milyar dolara (6.18 katrilyon lira)
BorÇ StOkU (1995 sonu / milyar $)
20 40
yükseldi. Bu ül-
kelerde dış
borçlann art-
ması, ödenecek
borç faizlerin-
de de artışa ne-
denoldu. 1994
yılında 62.53
milyar dolar
(4.28 katrilyon
lira) olan borç
faizleri, 1995
yılında 78.45
milyar dolara
(5.37 katrilyon
lira) yükseldi.
Başkan Yar-
dımcısı Bruno artışa katkıda bulunan fak-
törlen, "Faizyaratanbüyüknıiktanlakiözel
borç ve Meksika'yı kurtarma operasyo-
nu" diye sıralarken, gelişmekte olan ülke-
lerin bu borçlannın ihracatın dengeleyici
oranının üstünde seyrettiğini vurguladı.
1995 yılında yabancı sermayenin yüz-
de 13 artarak 90 milyar dolarlıic rekor dü-
zeye ulaştığını söyleyen Bruno, birçok ül-
kede devam eden globalleşme eğilimi ve
Rusya J
Türkıye I
Potonya [
Macanstan F
ÇekCum FJ
Bulganstan t j
Ukrayna [J
İKanu
• Dünya Bankası'nın gelişmekte
olan ülkelerle ilgili raporunu
açıklayan Başkan Yardımcısı'
Michaei Bruno, geçen yıl başta
Türkiye'nin içinde olduğu 3.
Dünya ülkelerinde yabancı
sermaye yatrnmlannın son 5 yılda
3 katına çıkmasına karşın,
ihracatla dengelenmeyen yüksek
faizli borçlanmanm, ekonomileri
sıkıntıya soktuğunu kaydetti.
etkin reform programlannın, orta vadede,
özel sermayenin gelişmekte olan ülkelere
transferinin devamı sağladığını ifade etti.
Iki cilüik rapor
Dünya Bankası'nın iki cilt halindeki ra-
porunda yer alan bilgilere göre 1996 yı-
lında Avrupa ve Orta Asya'daki ûlkelerin
borç miktarlannda yüzde 7'lik bir artış ol-
du. Bu bölgelerdeki ûlkelerin 1995 yılı
sonunda 380
milyar dolara
ulaştığı tahmin
edilen toplam
borçlan, orta ve
düşük gelir dü-
zeyindeki tüm
ûlkelerin top-
lam dış borçla-
rının yüzde
18"inioluşturu-
yor.
Raporda
özetleşugörüş-
ler dile getirili-
yor:
"95 sonu iti-
banyla Rusya, Türkiye. Polonya ve Maca-
ristan. bölge ülkelerinin toplam borcunun
yüzde 65'lik bölümü tutannca borca sahip.
Ancak bu ûlkelerin borçlannın kompozis-
yonu değişik. Örneğin Türkiye ve Maca-
ristan'ın resmi kredi kurumlanna olan ve
görece 'az' kabul edilen borçlan, bu iki ül-
kenin pazar alıcısı (özel borç) olduğunu
gösteriyor. Özel dış sermaye Türkiye, Yıı-
nanistan ve IMacaristan'da yoğunlaşmış
durumda. Ancak bu bölgelerin hisse sene-
di borsasındakj payı Uzakdoğu ve Latin
Amerika'dan sonra 3. Zorlu bir yıl geçj-
ren Türkiye, daha az borç alımına gittL
Özel borç alıını. genelde dramatik biçim-
de düştü. 1994yılındakiya\aşlamaya kar-
şındirektyabancı vaönııılar,Avrupa ve Or-
ta Asy a ülkelerinde yüzde 50 oranında art-
tı (12 milyar dolar). Türkiye'de ise direkt
yabancıyaürunlan iki misline çıktL Bu ar-
tış tümüyle imalat sanayii alanında ger-
cckkşti. 1995'te geuşmekte olan ülkelere ak-
tanlan özel sermaye yavaş artmasına rağ-
men toplam miktann yüzde 72'sini ohış-
turarak 167 milyar dolar oldu."
Dünya Bankası'nın raporuna göre fakir
ülkeleri koruma çabasında ise "tasmen"
başan sağlanabildi.
Bu arada Meksika Pesosu'nun devalüe
edilmesinin üzerinden bir yıl geçmesine
rağmen birçok ülkenin sermaye sağlama-
da hâlâ güçlük çektiği açıklandı.
"Duff& Pbelps" adlı kredi rating kuru-
luşunun bir araştırmasına göre potansiyel
yatınmcılar, özellikle Meksika, Arjantin
ve Türkiye gibi üJkelerde yaşanan istikrar-
sızhklar karşısında tedbirli davTanıyorlar.
Alternatif fiıar düzenleyen Türk sanayicileri gözaltına alındı
Fransa ile tekstil gergiııliğiBURSA (Cumhuriyet)- Gûmrük
Birlıği (GB) süresince Avrupa'dan
ilk önemli darbe Fransa'dan geldi.
Fransa'da yılda iki kez açılan ve da-
lındadünyanın en iyi fuan olarak bi-
linen Premiee Vision'a Türk tekstil-
cilennın "TürldyeAvrupa Biniği ûyc-
sioonadjgı içm"alınmamaları ve Grand
Otel'de alternatif Türk fuan açılma-
smın polis zoruyla engellenmesi,
gûmrük birliğinin Türkiye'ye karşı
yaklaşımlan değiştinneye yetmediği-
ni ortaya koydu. Bursalı işadamlan
olayı
a
komplo"olarak yonımluyor-
lar.
11 martta Fransız mali polisinin
Grand Otel'e yaptığı baskm sırasın-
da gözaltına alınan Bursa Ete Men-
sucat'tan Ergun Ete, Denizli Bas-
ma'dan Mete Kireççive Adana'daki
MENSA'dan Bora Kurteşi'nin sor-
gulanndan sonra açılacak davanın
ana hedefî Türk tekstıli olacak.
Gözaltına alınan üç Türkten Deba
Tekstil firması temsilcisi Mete Ki-
reşçi. 499 bin Fransız Frankı karşılı-
ğındakefaletleserbestbırakıldı. Gö-
zaltına alınan diğer Türk tekstilciler-
den Ete firması temsilcisi Ergun Ete
ve Mensa temsilcisi Bora Kurteşi'nin
de yine kefalet karşılığı serbest bıra-
kılması bekleniyor.
Fransa'daki alternatif fuarakatılan
ve dün Türkiye'ye dönen kaynaklar-
dan derlenen bilgilere göre Türki-
ye'nin gümrük birîiğine altyapısız gi-
nşının sakıncalan, gelecekte de his-
sedilecek. Gözaltına alınan tekstilci-
lerin salıverilmelerinden sonra da so-
• Fransa gözaltına aldığı Türk tekstilcilerine bir daha vize
verilmemesini isteyip soruşturmanın sürdüğünü
açıklarken, Türk grubu, Türk ürünlerini rakip gören
Fransa'nın tavnnın, gümrük birliğinin tek başına hiçbir
sorunu çözmediğini gösterdiğini savundular.
ruşturmanın sürdürüleceği Fransız
makamlannca duyuruldu. Tekstilci-
ler daha mahkemeye çıkmadan Fran-
sa'nın, Türk Büyükelçıliği'ne bildi-
rimde bulunarak gözaltmdakilere bir
daha Fransız vizesı verilmemesi yo-
lunda uyanda bulunduğu öğrenildi.
Fransız basınına da yansıyan gö-
zaltı olayıyla ilgili Paris'te bulunan
Başbakan Mesut Yılmaz'a bilgi ve-
rildiği, Dışişleri Bakan Vekili ve Mil-
li Eğitim BakanıTurhan Tayan'ın
Bursalı işadamlannın isteği üzerine
Türk işadamlannın serbest bırakıl-
ması için girişimlere başladığı öğre-
nildi. Ancak tekstilcilenn serbest kal-
masının yetmeyeceğini, asıl müca-
delenin bundan sonra olması gerek-
tiğine dikkat çeken kaynaklar, soruş-
turmanın Fransızlara ait "desen"le-
rin Türk tekstil ürünlerinde kullanıl-
masından kaynaklandığını, Türk teks-
tilinde ARGE (Araştırma Geliştir-
me) eksikliği nedeniyle bu tür sorun-
lann giderek artacağını savunuyoriar.
Bu arada Fransa'daki soruşturma-
nın, 1994 şubatında yayımlanan ve
Fransız malİarmın taklit edilmestni en-
gellemeye yönelik olan bir yasaya
dayandınlarak gerçekleştirildiği de
öğrenildi.
Fransa'daki fuara katılarak Bur-
sa'ya dönen Fanitek yöneticilerinden
eskı Osmangazı Beledıye Başkanı Er-
han Keleşoğlu.Cumhuriyet'e yaptığı
değerlendırmede, Fransızlann böyle
bir operasyon için yıllardır hazırlık
yaptıklannm ortaya çıktığını aktardı.
Keleşoğlu şunlan söyledi: "Fran-
sa'daaçılan dünyanın en büy ük fuarv
na Arupa Biriigi üyesi olmadığınuziçin
kabul edilmiyoruz. Türk tekstili bu-
günkü yapısıy la A\Tupa'ya rakipola-
bilecek düzeyde. Ama hukuki altya-
pıyı olufrurmaksızın GB ile karşıla-
şınca neye uğradığımızı şaşırdık. Biz
oyunu kuralına göre oynamıyonız.
Doğrusu AB üyesi olduktan sonraki
GB sürecine kaülmaktı. Bunu kaçır-
dık Şimdi dövünmeyi bırakıp neter
yapacağımızı tartışmalıyız. Türki-
ye'deki ahbap ça> uş ilişkiİtr Avnıpa-
'da geçerli değiL İsteselerdi bize o fu-
an açtırmazlardı. Ama bunu yapma-
dılar. 8-11 mart arasında dünyanın
devleri Premiee VTsion'da pazar kav-
gası yaparken biz en az onlar kadar
kaliteli olan üriinlerimizi pa/arlaya-
bilmek için polisle köşe kapmaca oy-
nadık Fransa bizi rakipolarak görü-
yor. Bugün bu sıkıntıyı Fransa'da ya-
şadık. Vann Almanya'da, İngiltcre'de
benzer sıkınnlar karşımıza çıkacak-
hr."
Teletaş'ın
satışında
geri adım
ANKARA (ArVKA)- AI-
catel-Teletaş Yönetim Ku-
rulu, Ümraniye tesislerinin
satılması konusunu, Dudul-
lu'daki ana üretim tesisleri-
ne yapılacak komponent sev-
kıyat açısından yeniden de-
ğerlendinneyi kârarlaşürdı.
Şirket yönetim kurulu, Du-
dullu üreriminin devir do-
layısryla herhangi birbiçim-
de aksamaması için gerek-
li önlemJerin alınmasına ka-
rarverdi.
Alcatel-Teletaş'ın 1995
kârmdan geçmiş yıl zararla-
n ve diğer yükümlülûkler
düşüldükten sonra ortakla-
ra 150 milyar lira kânn, his-
se senedi olarak dağıtılma-
sı genel kurula önerilecek.
TÜSİAD Başkanı Komili, ANAYOL'dan yeni paket istedi
İstikrar önlemi gerekli• Halis Komili, ehil kişilerin eline bırakılması
gerektiğini belirttiği ANAYOL'un ekonomi
programını ana hatlanyla doğru buldu.
TÜSİAD Başkanı Komili: Ekono-
minin sorunJan büyük.
Ekonomi Servisi-Türkiye
Sanayici ve tşadamlan Der-
neği (TÜSİAD), ANAYOL
hükümetinden istikrarlı eko-
nomi politikası yürütmesini
istedi. "Bunun için bir takım
tedbirlerdüşünülmesi lazun"
diyen TÜSİAD Başkanı Ha-
lis Komili. Türkiye'nin yeni
bir ekonomik pakete ihtiya-
cı olduğunu ancak bunun ne
tür tedbirler içereceğini hükü-
metin belirleyeceğini söyle-
di.
Alınacak ekonomik tedbir-
lerin 5 Nisan Kararlan gibi
ağır olmasının gerekmediği-
ni belirten Komili "Ekonomi-
nin sorunlan çok büyüktür.
L zun vadedeTürkiye'nin bir
yandan büyümesini saglaya-
cak. diğer yandan da sorun-
lann üzerine gidecek yapısaJ
tedbirlere başvıırmanın ge-
rekliliği var. Bu da sivasi ka-
rarlıltğı gerektirmektedir. Ge-
rek TürkH'e'deki % erginin ta-
bana yaygınlaştırarak gelirin
artınİması, özeileştirilmenjn
başlanlması, bunun sonucun-
da Türkiye'nin borç yüküm-
lüiüğününazaraunası vediger
kontrolden çıknuş birtakutı
harcamalann tekrar rasyo-
nd hale getirilmesi lazun. Hu-
kümctler bu nedenle görev
auyortar" dedi. Türkiye Sa-
nayicileri ve İşadamlan Der-
neği 25'inci genel kurulda
yayımladığı raporlan tartış-
maya başladı.
Ankara Üniversitesi Siya-
sal Bilgiler Fakültesi Iktisat
Doçenti Fetih Özatay ve Ma-
liye Doçenti Güven Sak ve
Yapı Kredi Genel Müdürü ve
TÜSIAD Sanayi ve Şirket lş-
leri Komisyonu Başkanı Bur-
han Karaçam tarafından
"1980 Sonrası Kaynaklann
Kamu ve Özel Sektör Ara*
sında Payiaşımı ve Sorunlan "
ve "Şirketler Kesiminin Fi-
nasman Sorunlan \ç Alterna-
tif Finansman Kaynaklan"
adlı raporların açıklandığı
toplantı öncesi bir konuşma
yapan Komili, TÜSİAD bün-
yesinde kurulan komisyon-
lara bir yenisinin daha eklen-
diğini açıkladı. Komili kuru-
lan 7'nci komisyonun diğer
meslek örgütlenyle ilişkileri
güçlendireceğini kaydetti.
Devlet Bakanı Söylemez, hükümetin ekonomi politikalan ile ilgili bilgi verdi:
Yeni bürokrat ve paket yok, IMF belki
Söylemez: Bürokratiar yerinde.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Göreve geldikten sonra "Ge-
ceyansı de\ alüasyonu olmaz" açık-
lamasıyla piyasaiann dikkatini çe-
ken Devlet Bakanı Ufiık Söylemez,
ekonomi bürokratlanrun da yerini ko-
ruyacağını açıkladı. Söylemez. Müs-
teşar Yardımcısı NevzatSaygılıoğfu
tarafından vekâleten yürütülen Ha-
zine Müsteşarlığı görevi için yeni
isim düşünmediklerini belirtti. Söy-
lemez, 96 bütçe yasa tasansı çalış-
malannın tamamlanmasının ardın-
dan yeniden Uluslarası Para Fonu ile
görü^ülebileceğini de bildirdi.
Söylemez, önceki gün gazeteci-
lere yaptığı değerlendirmede, hü-
kümetin IMF ile stand-by kredi an-
laşması yapılması konusunda bir
karan olmadığmı söyledi. Bütçe ya-
sa tasansı ûzerindeki görüşmelerin
Özelleştirmeye yeni vekil
ANKARA (Çumhuri- .
yetBürosu)- Özelleştir- M,
me ldaresi Başkanlığı'na ™
vekÖAleten. Özelleştir-
me ldaresi Başkan Müşaviri Er-
gin Nııral atandı. Özelleştirme lda-
resi Başkan Yardımeılığı görevi de
yapmış olan NuraJ, Eximbank Ge-
nel Müdürü, eski Özelleştirme 1da-
^ • ^ resi Başkan Vekili Can
3 Veşilada ile anlaşamadığı
^^—• için, geçen yıl şubatta baş-
^ ^ — — kan yardımcılığından,
müşavirlik görevine atanmıştı.
OlB'den yapilan açıklamada,
Özelleştirme ldaresi Başkan)ıgı 'na
vekâleten atanan Metin Ercan'ın da
görevinden alındığı bildirildi.
tamamlanmasının ardından IMF ve
diğer uluslarası kuruluşlarla ilişki-
leri konusunun ele alınacağını be-
lirten Söylemez, "Şuandabirpnıg-
ram y»k" dedi.
Yeni bir istikrar paketi hazırlan-
dığı yönündeki söylentilerin de doğ-
ru olmadığını belirten Söylemez,
KİT fiyatlanna gereken zamlann
yapıldığını, kuriann da enflasyon
doğnıltusunda arttınlacağını belirt-
ti. ANAP'ınseçimbildirgesindeyer
alan iç borçlann Merkez Bankası'na
devredilmesi yönündeki programın
anımsatılması üzerine, seçim bil-
dirgeleri ile hükümet programının
birbirine kanştınlmaması gerekti-
ğini söyleyen Söylemez, şu değer-
lendirmeyi yaptı: "İç borçlanma-
nm yftnetimi ay n dır. Türkiye'nin iç
borçlarına sebep olan kamu açıkla-
nnın giderflmesi >c azahılması borç-
lanmanın yönetiminin başanyla ve
dengeli bir şekilde sürdürürken, bir
yandan da borçlanma gereksinimi-
ni kamu acıklannı azaltacak vapısal
önlemdediğinüz.SSK.vçrgi, KİT re-
formunu sağlıkb bir şekilde devam
ettirebilmektir. ANAYOL hüküme-
tinin uyum içinde tek parti hüküme-
ti gibi çalışacağına. ciddi adımlar
atacagma inanıyonım."
Söylemez, Hazine Müsteşarlığı
görevine yeni bir atama yapılıp ya-
pılmayacağı sorusunu da, "Ekono-
mi bürokrasisinde büyük birdegişik-
nkdüşünmüyorum" yanıtını verdi.
IŞÇEVCV EVRENEVDEN
ŞÜKRAN SONER
Çok Uzak, Çok Yakın
Bayram, yaz tatili gibi bağlantılar olmadığı halde,
uçaklar dolu gidip geliyor. Yanımda oturan hamile genç
kadın doğum iznini Türkiye'de geçirmiş. Daha ucuza
geldiği için bebeğine ilişkin bütün alışverişini buradan
yapmış. Hasta anneannesine ve yeğenine bakmış. Ya-
şam öyküsünü anlattığı emekli yaşlı kadın da yılda bir-
kaç kez yaptığını söylediği akraba ziyaretlerinden Al-
manya'daki evine donüyordu.
Yurtdışında ve ağırtıklı olarak Almanya'da yaşayan Tür-
kiyelilerin düşünce yapılan. yaşam biçimleri, alışkan-
lıtdan, gözleyebildiğim yıllar içinde ne kadar da çok de-
ğişti? Eskiden ağızlanndan düşürmedikleri, Türkiye'ye
dönmek, bu amaca dönük para biriktirmek ve Türki-
ye'de yatırım yapmaktan artık hemen hemen hiç söz
etmiyorlar. Almanya'da Türkiye'yi yaşamanın daha ko-
lay ve güzel olduğu gibi bir sonuca varmış gibiler.
Almanya'da ev almayı, iş kurmayı yeğliyorlar Söz-
cüklerle pek dile getirmeseler de, Türkiye'ye dönme-
nin, Türkiye'de yaşamanın kendileri için çok daha zor
olduğunu kabullenmişler. Almanya'yı, daha doğrusu Al-
manlan, yaşam ve kültürlerini bir türlü benimseyeme-
dikleri için, olabildiğince sık Türkiye'ye gelerek, televiz-
yonlarla, gazetelerle, içlerine kapalı yaşam biçirnleriy-
le, Almanya'da Türkiye'yi yaşamak gibi bir yol seçmiş-
ler.
Bir tek siyasi yasaklılar, belki de Türkiye'ye gidip ge-
lememekten, yasaklı olmaktan gelen bir baskı ile Tür-
kiye'ye dönme düşünden vazgeçmemiş konumdalar.
Hükümetin kurulmasına, bir gece önceki bir televiz-
yondaki açıkoturuma, eğlence programına ilişkin dü-
şüncelerini aktanrlarken bize ne kadar yakınlar. Aynı za-
manda, aynı olaylara ilişkin yorumlamalarında bizden
ne kadar da uzak.
Bizdeki şeriatçı-laik, Kemalist-Atatürk düşmanı, Ale-
vi-Sünni ve en çok ta Türk-Kürt aynmcılığını bizden çok
daha hastalıklı boyutlarda, gettolar halinde yaşamayı
sürdürüyorlar.
Yıllar önce onlarda filizlenip, güçlenen ayırımcılığın,
hastalıklann, oradan Türkiye'ye taşınmasına, gönderi-
len marklarla Türkiye'deki örgütlenmelerin gerçekleş-
tirilip, güçlenmesıne gozlemci olduğum için, isteriste-
mez bizim geleceğimiz için de daha fazla kaygılanıyo-
rum.
Ne de olsa oradaki büyük aynmcılıkta, birbirini yok
etmeye kalkışma, yaşanan Alman demokratik düzeni-
ne uyma zorunluluğunun da bir sonucu olarak, kolay
kolay gündeme gelmiyor. Aynı boyutlarda kutuplaş-
manın Türkiye'de yol açabileceği daha kanlı çatışma-
lann boyutunu bile düşünmek istemiyorum.
Aynmcılıklara dayalı gettolar içindeki yaşam, Alman-
ya'daki ortak çıkarlara, haklara ilişkin birkaç yıl önce-
sine kadar daha etkili ve örgütlü olan birlikte savaşımı
da geriletmiş. Şımdi Almanya'ya yerleşme ve oradaki
hak kazanımları çok daha büyük önem kazandığı hal-
de, vatandaşlık, siyasi ve her tür sosyal hakka ilişkin
örgütlü, birlikte savaşımdan sanki vazgeçilmiş.
Bir salonda, insan haklan, kadın haklan gibi ortak de-
ğerlerin kolayca bulunabileceği sorunlarda bile bir ara-
ya gelebilen en aydınların, sağırlar diyaloğunu izlemek
insanın içini sızlatıyor. Sağırlar diyaloğuna tepkisini di-
le getiren bir izleyicinin "Biz Almanya'da yaşayan Tür-
kiye'den gelmiş Türkler ve Kürtler, 'kara kafa'lılarartık
bir bütün, bir güç değiliz. Birbirine düşman gibiyiz. Çi-
zilen tablo karşısında, ben katil bir ırkın yok ediimesi
gereken bir temsilcisiyim" sözleri ile toplantıda öne
sürülen görüşleri protesto etmesi, gelinen ürkütücü
noktayı en güzel biçimde açıklıyor.
Bizdeki hastalıklan, bizden daha yoğun yaşayan 'Ala-
manyalı Türkiyeliler', bize hem çok yakın, hem de çok
uzak yaşamlannda, ürkülecek kadar katı, kapalı, sonuç
olarak geri, çağdışı düşüncelerle birlikte, kıskanılacak
çağdaş düşünce ve alışkanlıklar, yaşam biçimi, değer-
leri de birlikte edinmişler.
Dönüş yolculuğumda yanımda oturan çarşaflı genç
kadın, başı kocasının omzunda uyuyor, yemek yerken,
servisinde kocasından yardım görüyor, eşyaları koca-
sı tarafından taşınıyordu.
8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen TÜ-
DAY'ın etkinliğinde, orada bütün demokratik örgütlen-
melerde gelenek olduğu uzere, imece usulü evlerde ya-
pılan yemekler, çiğköfteden kısıra, ayrana, börek tür-
lerine kadar hepsi para ile satılıyor, geliri derneğe kalı-
yordu.
Gün boyu erkek egemen kültürde, her toplum ve
koşullarda kadına yönelik baskı ve haksızhklann suç-
lusu olmanın hesabını veren erkekler, günün özelliği ne-
deniyle kadın haklan savunucusu olsalar da söz alma-
da, tartışmada ikincil rolü kabullenmişlerdi.
Akşam gidilecek, günün kutlanacağı yemek ve şen-
liğe de katılma hakkı kadınlarm, evde çocuklara bak-
ma sırası erkeklerindi. Işçi, aydın her kesimden kadın-
lar, gecenin bir saatinden sonra şarkı söylemeye baş-
layınca, günün ateşli kavgalarını, Kürt-Türk ayınmcılı-
ğını tamamen unuttular.
Gazelden türküye, oyun havasına, en ağır klasik Türk
müziği makamlanna, arada bir Kürtçe okunan şarkılara
kadar uzanan, saatler süren, herkesin marifetlerini dök-
tüğü konserin keyfi öylesine ağır basmış, kadınlar öyle-
sine bütünleşmişlerdi ki, evlere dönme karan ancak sa-
baha karşı alınabildi. Kimse, içtiği bir bardak bira da ol-
sa, alkollü araba kullanmaya kalkışmadı. Trenin son sa-
atleri de kaçınlmış olunduğunda, semtlere göre taksiler
paylaşılıp evlerin yolu tutuldu. Dikkatle izledim her kül-
türden kadınlann hiçbirinde "Eyvah çok geç oldu, ko-
cam, babam, ağabeyim kızar" korkusu, kaygısı yoktu.
ABD^DEN ÎHRACAT DURDURULDU
Dünyada buğday panigî
WASHEVGTON (Cumnnriyet)-
Buğdayda ansızın rastlanan bir tür
mantar. aralannda Türkiye'nin de
yer aldığı ABD, Çin ve diğer 24 ül-
kede panik yarattı. CMııton yöneti-
mi, ABD'nin Türkiye dahif 23 ül-
keye buğday ihracatını durdurma karan al-
dı. Karar, önceki gün ABD Tanm Bakanlı-
gı tarafından açıklandı. Mantann nereden ve
nasıl geldiği bilinmiyor. Spekülasyonlar,
mantann Meksika'dan yayıldığj yönünde.
Tanm Bakanı Dan Glkkman, gazetecile-
re yaptığı açıklamada, mantann bir tür buğ-
daydâ görüldüğünü vurgulayarak, bunun kü-
çûk olduğunu ve izole edildiğini söyledi. Ba-
kanhğın, duran ihracatı hareketlen-
dirmek ve paniğe kapılan pazan sa-
kinleştirmek hedefiyle açıklama yap-
Bğı kaydediliyor. Verilen bilgilere
göre, Bakanlık. son olarak geçen
hafta cumagûnü Arizona'da manta-
ra rastlanması üzerine, Türkiye ve diğer 22
ülkeye buĞday ihracatını durdurdu.
Uzmanlar, mantann kaynağını kesin ola-
rak bilmemekle birlikte, ABD'de yapılan
spekülasyonlar, Arizona'ya yakın bulunan
Meksikadaki ekımbölgelerinden rûzgâria gel-
diği yolunda. Yetkililer, Meksika'nın söz ko-
nusu mantar sorununa yaklaşık 25 yıldır sa-
hip olduğunu belirtiyorlar.
Enerji talebinin yerli üretimle karşılanma oran» (1970-93)
80000-1
60000-
40000"
20000-
T-80
-60
• "40
-20
1970 1975 1980 1985 1990 1991 1992 1993
%ffi\ Orebm | [ Tüketim ^•fis^M Üretimin Tûketime Karşı Oranı
CEM VAKFI'NDAN DUYURU
Gaziosmanpaşa'da 17 canı hain bir tahrik sonucu yitirmemizin üzerinden
bir yrl geçti. Yüzyıllar boyı/ sevgi, banş ve hoşgörüyü kendilerine şiar edinen
Aleviler bu acıyı da yüreklerine gömmeye çalıştılar. Bir dinler ve kültürler mo-
zaiği olan ülkemizde yeni Gazi'lerin yaşanmaması hepimizin dileğ/dir.
Ancak sevgi ortamının oluşmasının ve Aleviler üzerinde bu tür olaylann tek-
rarlanmasını önlemenin yolu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Sünni devlet gö-
rünümünden çıkarmaktan geçmektedir. Diyanet'in yeniden yapılanması ye
inanç gruplannı yoğunluklan oranında; Alevisi, Sünnisi, Hıristiyanı, Musevisiy-
le, Türkiye Cumhuriyeti Devieti'nin tüm vatandaşlannı aynı çatı altında özerk bir
biçimde örgütlemesinin zamanı gelmiştir. Yaralar ancak Alevilere yönelik dış-
lanmışlık, ilgilenmeme, eşit vatandaş statüsüne sahip olmama gibi duygusal-
lıklann ortadan kaldınlmasıyla sanlacaktır.
Devleti yönetenlerin, vatandaşlannı birleştiren politikalar ve çözümler üre-
terek onlan hayata geçireceklerine inanıyoruz. Sevgi ve hoşgörü ortamı ancak
böyle yeşerecektir.
CEM VAKFI
TÜGİAD'A GÖRE ELEKTRİK ÜRETİMt tÇ TALEBE YETtYOR
Enerji ithali 70'li yıllan aştı
Ekonomi Servisi - Türkiye'nin enerji üre-
timindeki yetersizlik, ithalatı geniş çapta bir
enerji darboğazının yaşandığı 70'li yıllar se-
viyesinin de üzerine çıkardı. Üretimin talebi
karşılama oranı 1970 yılında yüzde 77 düze-
yindeyken 1993'e gelindiğinde bu oran yüz-
de 44'e kadar geriledi. Sanayileşme, hızlı
kentleşme ve nüfus artışı ile ülke içi kaynak-
lann yetersiz kullanımı sonucu enerji ithala-
tının hızlı bir artış içine girdiği belirtiliyor.
Özellikle 701i yıllarda petrol ve petrol ürün-
lerinin ithalatının üzerine ilave olarak taşkö-
mürü ve elektriğin yoğun ithalinden sonra
1987 yılından itibaren doğalgaz ithalatının
başlaması toplam enerji kaynaklan açısından
dışa bağımlılığı perçinliyor.
TürkiyeGençlşadamlanDemeği'nin (TÜ-
GlAD) 2000'li Yıllara Doğru Türkiye'nin
Sorunlan başlığında yayımladığı enerji rapo-
runda enerji konusundaki yapısal sorunlan,
üretimdeki yetersizlikler. kuruluşlararası ko-
ordinasyonsuzluk, elektrik yatınmlannın den-
gesiz dağılımı, bazı tesislerin atıl kapasiteler-
le çalışması olarak sıraladı. Aynca raporda ener-
ji ithalatının artmasının. dışa bağımlılığı ve
döviz çıktılanna sebep olduğu belirtilirken
şu konular üzerinde duruldu:
"Türkiye'de gerçekleşen enerji üretimi
1970 yılından 1993 yıhna yüzde 85.4'lük bir
artış gösterirken üretimdeki artış karşı-
sında nihai tüketimin yüzde 189 artması ara-
daki farkın hızla açılmasına sebep oldu.
Bunun yanında, gittikçe artan bir trend
izleyen toplam enerji ithalatı 1994 yılı ve-
rilerine göre, petrol yüzde 73, doğalgaz
yüzde 13.8, taş kömürü ise yüzde 11.2 pay -
la gerçekleşti."
Toplam enerji tüketiminin içinde büyük bir
yer tutan elektrik enerjisi üretiminde son on
yılda yüzde 236 artış gözlenirken bunun bü-
yük bir kısmımn hidrolik kaynakJardan sağ-
landığı belirtildi.
Türkiye elektrik eneriisini geçmiş dönem-
lerde ithal etmek zorunda kalırken 1994 yı-
lında ithalat gereği yüzde 0.04 düzeyine kadar
geriledi.
Değerli Hekimlerimizin
"14 Mart Tıp Bayramı'nı
Kutlarız.
IIAÇ
ABBOn
ABDİ İBRAHİM
ABFAR
ADEKA
AURAİF
BAYER TÜRK
BİLİM
CARLO ERBA
C1BA GEIGY
DOĞU
DR F.FRİK
ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI
ECZACIBAŞI
ECZACIBAŞI-BAXTER
FAKO
GLAXOWELLCOME
GRİPİN
İ.E ULAGAY
ILSAN
KANSUK
K N O a ALMAN
KURTSAN
UBA
MERCK SHARP & CX3HME
MILEN
ORGANON
PFIZER
ROCHE
SANDOZ
SANOVEL
SCHERING ALMAN
SERVIER
TURGUT ILAC
TÜRK HOECHST
VVYETH
ATABAY
6OEHRINGER INGELHEIM
BRISTOl-MYERS SÖUIBB
CARMOSAN
OfîOGSAN
FRESENIUS
LILLY
NOVO NORD1SK
ORVA
PROCTER & GAMBIf
UCB PHARAAA
ZENECA - ABDİ İBRAHİM