23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 ŞUBAT1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOM Bakan Çay'a, ÇEAŞ'la ilgili yargı karanna uymaması halinde şahsi sorumluluğunun doğacağı bildirildi SPK'den, Sanayi Bakanı'na uyarıANK4RA (Cumhuriyet Bûrosu) - Sermaye Piyasası ICuralu (SPK). Ânkara 10. tdare Mahkemesi'nin, Sana- yi ve Ticaret Bakanlığı'nın Çukurova Elektrik AŞ'de (ÇE- AŞ) Uzanlar"ın tekrar yöne- timi ele geçırmelerine neden olan özel denetçi atamasına ilişkin uygulaması hakkında- ki yürütmeyi durdurma kara- nnın gereklennin yapılması konusunda Sanayi Bakanı Fu- at Çay'ı uyardı. Kurul, ba- kanlıktan, özel denetçi atama işlemının "terkurini (silinme, ıptal işlemı) isteyerek, gere- kenin yapılmaması durumun- da CHP'li Çay'ın doğacak maddı ve manevi kayıplardan "şahsen sorumluluğu" doğa- cağı uyarısında bulundu. Sanayi veTicarcteski ba- kanı \e DSP ls- tanbul Milletve- kili Tahir Köse de, SPK'nin yü- rütmeyi durdur- ma karanna da- yanarakÇEAŞ'tn yönetimıne he- men el koyması gerektiğini söyle- di. ÇEAŞ'a özel denetçi ata- yarak Uzanlar'ın tekrar yö- netime gelmelerine olanak sağlayan, kamuoyu ve parti- sinden gelen tepkiler üzeri- ne de "hukukkurallannı uy- guladığı" savunmasını ya- pan Sanayi ve Ticaret Baka- nı Çay, mahkeme karan üze- rine geri adım atmak zorun- da kaldı. Çay dün yaptığı açıklamada, "Murakıbıata- mışız. Muraiabın silme işle- mini de yaparız. Ama eski yönetimin tekrar iş başına gelmesi SPK'nin görevMir" dedi.Çay, Uzanlar'ın tekrar yönetime gelmelerinin ar- dından işçilerin işten çıka- nlmalan ve diğergelişmeler konusundaki sorulan yanıt- lamaktan da ka- çınarak, "Çok UZUJI bir hikâye. Btri fazla ilgilen- dirmiyor. Bakan- hğumzı ügüendi- renneyse, huku- ki açıdan onun gereğmiyapanz" açıklamasını yaptı. Sanayi Bakanlığı işçilerin işten çıkanlmalan konusunda açıklama vapmıyor. Sanayi Bakanı Çay. OzerÇUIer açıklaması CHP'li Çay'a uyan SPK'den dün Fuat Çay'a gönderilen yazıda, Ankara 10. Fdare Mahkemesi'nin. Sana- yi ve Ticaret Bakanhğı'nın ÇEAŞ'da genel kurul toplat- mak üzere özel denetçi atama işlemi hakkında yürütmeyi durdurma karan aldığı anım- satildı. Çay'dan, mahkeme- nın karan gereğince ÇEAŞ'a atadıği özel denetçi için Ada- na Ticaret Sicili'nde yapılan "tesdT tşlemıni Ttrkin'' (sil- me) ettırmesi istenen yazıda, karann uygulanmaması du- rumunda doğacak maddi ve manevi kayıplardan şahsi so- rumJuluğunun doğacağı uya- nsında da bulunuldu. SPK. ayrıca, dün basına yansıyan ve kurulun tstanbul Menkul K.ıymetler Borsa- sı 'ndan bilgi sızdırarak Baş- bakan Tansu Çiller'ın eşi Özer Uçuran Çfller'e yakın adamlara vurşun yaptırdıgı savlannı içeren haber iizeri- ne de bir açıklama yaptı. Kurulun. "SPK, vurgun vuraeak pazartann açıkiığı bir yer olmayıp, vurgun vu- ranları izleyen. lakip eden ve yargıyasevkeden bir kurum- dur" görüşünü dile getirdi- ği açıklamayla bugüne ka- dar ÇEAŞ konusunda karşı karşıya kaldığı Uzan ailesi ve dıger kamu kuruluşlanna da bir mesaj verdiğine dikkat çekildi. Uzanlar yargı kararaıı tanımıyor ANKARA (CumhııriyetBü- rosu)- Çukuro- va Elektrik A.Ş'- nin idaresini ele geçiren Uzan ai- lesi, Ankara 10. Idare Mahkeme- si'nin, yönetime yeniden gelme- lerine olanak sağ- layan Sanayi ve Ticaret Bakanlı- ğı'nın özel denetçi atama işlemi hakkında verdiği yü- rütmeyi durdurma karan- KemalUzan. Yargıdan Uzanlar'a geçit yokANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-Ankara 10. Idare Mahkemesi Sanayi ve Ticaret Bakanhğı'nın Çuku- rova Elektrik A.Ş'ye(ÇEAŞ) genel ku- rul toplatmak üzere hususi murakıp atayarak. Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) görevlendirdiği yönetim kuru- lunun değışmesıne olanak tanıyan uy- gulamasının Türk Ticaret Yasası ve SPK'nin yetkilerini belirleyen karama- meye aykın olduğunu bildirdi. Mahkeme bu görüşüyle, yü rütme- yi durdurma karan aldığı özel denetçi atama ışleminin ıptal edileceğinın de işaretini verdi. Ankara 10. Idare Mahkemesi önce- kı gün Sanayi ve Ticaret Mahkeme- si'nin ÇEAŞ'da genel kurul toplatmak üzere özel denetçi ataması işlemi hak- kında yürütmeyi durdurma karan ver- di. Mahkemenin karannda, SPK'ye ÇEAŞ'a yönetim ve denetim kurulu üyelerini azlederek, yerlerine yeni üye atama yetkisi veren 558 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiği, ancak kararnamenin. yıne aynı mahkemenin karan çerçevesinde 24 marta kadar ge- çerli olduğuna dikkat çekildi. Kararda. u Bu durumda, ÇEAŞ'a SPK'nin ata- dığı ve kanunen değistirme yetkisi sa- dece SPK'ye ait yönetim ve denetim kurulu üvclcrinin görevleriniyapmala- nnı engeİleyecek hukuki bir dunım bu- lunmadığı ortada" dendi. Kararda, ÇEAŞ'ın ana sözleşmesin- de hususi murakıp (özel denetçi) ata- ma işlemine ilişkin 35. maddesinde. atanacak denetçinin bazı konulann "tef- tis. ve tetkikTıle görevlendirilebılece- ğı yönünde bir sınırlama getirildiğıne de dikkat çekildi. Türk Ticaret Yasası'nda da özel de- netçinin atanmasının ardından ıncele- me yapması ve rapora göre genel ku- rul çağınsında bulunulmasının hükme bağlandığı belirtilen raporda, Sanayi ve Ticaret Bakanhğı'nın ÇEAŞ'a SPK'ce atanan yönetimin ve müfettişlenn ön- ce mevcut denetim üyelen arasında ana sözleşme değişikliğı içın genel ku- rul yapılması önerisıni dikkate alma- dığı vurgulandı. Bakanlığın önerilen dikkate almaya- rak, ÇEAŞ'ta genel kurul yaptırmak üzere özel denetçi atadığı ve genel ku- rul sonucunda SPK'nin atadığı yöne- timin değiştiği vurgulanan kararda şöy- le dendi: "Görüidüğfi üzere davalı bakanhk SPK'nin 558 sayıh KHK'ye dayanarak yaptığı işleri geçersizsaymakta, SPK ta- rahndan atanan yönetimin mevcudi- vetini 'işgal'olarak kabul etmekte ve SPK taranndan seçilen yönetim ve de- netçilerce. gündemi bakaniıkça beürle- necek bir olağanüstü genel kurul top- lanması mümkün olduğu halde, SPK yönetimini devredışı bırakacak biryol aramaktadır. Diğer taraftan seçilen hu- susi murakıba belirli konulann tahkik ve tetkiki konusunda «ört\ verilmesi gerekirken. olağanüstü genel kurul top- lanusı yapılması göre*üıi \ermektedir. Bu suretle bakanlığa baa hususlann teftiş ve tahkiki için verilen hususi mu- rakıp seçmeyetkisi farkh biramaçta kul- lanıhnısür." AB, Akdeniz Fonu'ndan sonra, gümrük birliği kapsamında vereceği mali desteği de koşula bağladı Türkiye'nin insan lıaklan sınavı bitmedi ÖZGÜRULUSOY Türkiye'nin insan haklan sınavı Avrupa Parlamentosu'nun gümrük bırlığmi onayla- ması ile son bulmadı. Türkiye'nin GB ve ME DA (Akdeniz Fonu) programı çerçevesinde mali yardımlardan yararlanabilmesi için in- san haklan norunu yüksek tutmasının gere- kiyor. Avrupa Birliği Ankara Temsilciliği Müşaviri Jörg Volker KetekeıuAB' nin hem MEDA (Yeni Akdeniz Programı), hem güm- rük birliği çerçevesindekı hibe ve krediler için insan haklan koşulu aradığını söyledi. Dün lstanbul Sanayi Odası'nda konuşma yapmaya gelen Ke- telsen, toplantı son- rasında Cumhuri- yet'ın sorulannı ya- nıtladı. tnsan hakla- nnın çığnenmesinın mali yardımlan blo- ke edebileceğini kay- dedenKetelsen, "An- cak bunun için Av- rupa Komisyo- nu'nun bir rapor ha- zırlaması gerekir" dedı. Ketelsen, mali yardımla ilgili yönet- meliğın henüz Bakanlar Konseyi'nde tartı- şıldığını hatırlatarak, bir insan hakJan rapo- runun gündemde olmadığını, buna karşın, in- san haklannın GB çerçevesinde her zaman gereklı olduğunu ifade ettı. AB çevrelerinde de insan haklannın ma- li yardımı bloke etmesınin zorlaştınidığı be- lirtiliyor. Zira, mali yardımla ilgili yönetme- liğin ilk taslağında. insan haklan ihlalı du- rumunda Bakanlar Konseyi'nin oy çokluğu ile önlem almaya karar vermesi ilkesi benim- senirken, Konsey daha sonra bundan vazge- çerek oybirliği ilkesi benımsendi. AP'nın Yardım nereye gidecek? • Gümrük bırliğinın işleyişiyle de bağlan- tılı olarak, kamu hizmetlerinin iyileştiril- mesi • KOBl'lerin güçlendirilmesi • Mesleki eğitim, sosyal altyapı gibi sos- yal etkinlıklerin desteklenmesi • Çevre ile ilgili projeler • Başta demokratikleşme ve insan haklan konulannda faaliyet gösterenler olmak üzere, sivıl toplum örgütlerinın (NGO) desteklenmesi pek çok üyesini rahatsız eden bu ikincı tas- İakta, önlemlerin sırtlrl) bir süreyi kapsaya- cağı ve sürenin uzatılması yolunda bir ka- rar için Konsey'in yine oybirliği ile karar ala- cağı ıfadesı de yer alıyor. Barselona Konferansı sonucu yayımla- nan deklarasyonda da mali yardımlar içın in- san haklan koşulu aranıyor. Akdeniz ülke- lerini kapsayan program için "m çokluğu mu, oybirliği mT taraşması devam etügınden, yar- dımlar şimdilik askıda. 96^da 200 müyon ECU lstanbul Sanayı Odası tarafından düzen- lenen, "Avrupa'nuı Mali Kaynaklann- dan Yararlanina Sis- temleri ve Proje Ma- fiyeaeri" konulu se- minerde konuşan Jörg Volker Ketel- sen, Türkiye'nin 1996yıhiçindeME- DA'dan 75 milyon. Avrupa Yannm Ban- kası'ndan İ00 mil- yon ECU olmak üze- re, 200 milyon ECU'lük bir mali yardım alacağını söyledi. Projeler için ayn- lan payın söz konusu yıl içinde kullanılma- sı gerektiğine dikkat çeken Ketelsen, "Tûr- Idye'nin şu an yeteıii projesi yok. Bu vüzden AB mali yardımlar konusunda ağır hareket ediyor" dedi. Türkiye'nin 5 yıl içinde hibe ve kredi şek- linde alacağı yardımın 2 milyar ECU'yü aşacağını ifade eden Ketelsen. şöyle konuş- tu: "Türkiye'ye 5 yılhk söre içinde sadece GB potasından verilecek mali y ardım 1 mil- yar ECU'ye ulaşjyor. MEDA'dan ise en az 500 milyon ECU 'lük bir hibeyardım yapuabfliıf AP Ekonomik İlişkiler Komitesi, taslağı görüşmedi Mali işbirliğigündemden çıkarıldı SEDEF KORAY BRÜKSEL - Avrupa Parlamentosu'nun Dış Ekonomik İlişkiler Komitesi, 30 ocakta Brüksel'de yaptığı toplantıda CDU'lu(Hıris- tıyan Demokrat) Alman Mılletvekili Kon- rad Schnaiger'in Türkiye üzenne hazırladı- ğı taslak raporu gündemde gözükmesine rağ- men ele almadı. Rapor, AP ve Bakanlar Kon- seyi'nin Türkiye ile gerçekleştirilecek mali işbirliği üzerine konsültasyon prosedürünü ele alıyor. ÂB'nin tarihinde uluslararası ilişkileri il- gilendiren bir konu için ilk defa olarak kon- sültasyon prosedürü işletilerek AP ve kon- sey arasında 31 aralıkta görüş alışverişi ya- pıldı. Konseyin konsültasyon teklifini kabul etmesi mali işbirliği paketinin bütçe ile olan yakın ilgisi ve parlamentonun bütçe üzerin- deki karar vermeyetkilerinden kaynaklanıyor. Türkiye'ye mali yardım üzerine hazırlanan rapor, komitede tartışılıp oylandıktan sonra 12-16 şubat tarihlerinde Strasbourg'da yapı- lacak genel kurul toplantısında da ele alına- cak. Türkiye'ye GB çerçevesinde yapılacak mali yardım üzerindeki rapor, parlamentonun genel kuruiunda reddedilmesi durumunda bile AB Bakanlar Konseyi, mali paketi aça- bilme yetkisine sahip. Brüksel'deki yetkili- ler, konseyin her halükârda mali yardımı aça- cağını savunuyorlar. Ancak 1996 yılınm ilk- bahannda 1997 yılı bütçe görüşmelerine baş- layacak olan AP'nin mali paketi bloke et- mesi tehlikesı de bulunuyor. nın, yönetimi de- ğiştirmeye yeter- li olmadığını sa- vundu. ÇEAŞ Yöne- tim Kurulu üyesi Bülent Kuşaksı- zogluve Mustafa Akar tarafından dün yapılan açık- lamada, manke- menin yürütmeyi durdurma karan- nın ardından, yönetime ye- niden SPK'ce atanan üye- lerin geleceği ızlenimi ya- ratıldığı belirtildi. Böyle bir durumun söz konusu olar<\ ıyacağı savü- nulan açıklamada şöyle den- di: "tdare mahkemeleri ta- rafindan verilen yürütmeyi durdurma kararlan, ilk ön- ce gerekçeli olarak da\ alıya tebliğ edilir. Hadisemizde davalı olan Sanayi ve Tica- ret Bakanlığının tebliğe 7 gün içinde bölge mahkeme- lerinde itiraz hakkı vardır. SPK'nin ayrıca, 24 ocakta yapılan genel kurul toplan- üsınuı iptali için Adana As- liye Fıcaret Mahkemesi'ne dava açması gerekir. ÇE- AŞ'ta şu anda yönerimde olan ve şirketin üçte ikisin- den fazla hisse ç oğunluğuy- la seçilen yönetim ÇEAŞ'ı temsileyetkili tek organdır." Uzanlar'ın, 7 gün içinde itiraz hakkı bulunduğuna dikkat çektiğı Sanayi ve Ti- caret Bakanlığı, bu yönde bir girişimde bulunacağı yo- lunda henüz bir açıklama yapmadı. GB kanunlan gecikti Ekonomi Servisi- Birbu- çuk aydır hükümetin kurula- mamasından dolayı yaşanan siyası belirsizlik, Gümrük Birliği ile ilgili mevzuat de- ğışikliklerinin yapılmasını engelliyor. Interbank'ın Gümrük Bir- liği 'nden sonra yapılan mev- zuat değişikliklennin banka- cılara tanıtmak amacıyla dü- zenlediği toplantıda konu- şan, AB ile ilişkilerin koor- dinasyonundan sorumlu es- ki büyükelçi Ali Tigrel ya- sal eksikliklerin bir an önce giderilmesi gerektiğini sa- vundu. Tigrel, mevzuat değişik- liklennin hükümet boşluğu- na rastlaması büyük talihsiz- lik şu anda Meclis'te bekle- yen değışiklikJenn biran ön- ce uygulamaya geçmesi ge- rekir dedi. Eksikliklerin ol- masına rağmen bürokratlann iyi çalışmalan sonucu büyük sorunlann çıkmadığını be- lirten Tigrel bu alandaki ba- şansızlık dünya ekonomisiy- le bütünleşme çabalanna sek- te vuracağını savundu. Gümrük Birliği 'nin anah- tar sözcüğünün rekabet gü- cü olduğunu vurgulayan Tig- rel, rekabet gücünün artınl- ması için eksik kalan mevzu- at değişikliklennin halledil- mesi gerektiğini belirtti. ONUK YAZARI PROF. ALI SATT YÜKSEL<*) Gümrük birliği tamam, ya sonrası? /1 A vrupa Parlamentosu'nun onay günü olan 13 aralık çoktan geçti. Dünya ise, hâlâ yerinde! Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında gümrük birliği (GB) kararlaştırıldı diye -bazılannın sandığının aksine- uydular arası hareket alan ve oranlann- da da bir değişiklik olmadı. Aslında ortada, ne göklere çıkanlacak bir muştu gerekçesi ne de AB ile bütünleşmede ses getirici bir adım var! GB'nin onayından önce Türkiye'nin tam üyelik istemine karşı. belirli AB üyeleri ne kadar çe- kince ve itiraz ileri sürebilecek durumdaysalar bugün de aynı olanaklar ellerinde. Bu aşamada ekonominin sırtından, sadece bir büyük politik kumar oynadık. Hiçbir denge- yi ciddi olarak tartışmadan ve kurmadan; hiç- bir şey için hiçbir biçimde güvence alamadan! Şimdi, yükü sırtlanacak olan, kuruluş aşama- sındaki genç Türk işletmeciliği ve ağııiığının al- tındazaten ezilegeldiğimiz, istihdam pazarımı- zın katmerlenecek kamburu! 'Saflan sıklaştırma' zamanı! Peki ne yapılacak? Temel yapısı, hâlâ aile iş- letmeciliği aşamasında sendeleyen Türk işlet- meciliğinin önce korkunç bir düşünce değişik- liği hamlesine girişmesi gerekecek! Yalnız kü- çük ve orta boy işletmelerin değil, büyük bildi- ğimizfimnaların bile, gittikçe yoğunlaşacak, ka- vurucu samyeline karşı ciddi orandatedarikli ol- ması beklenecek... işletmeler arası yoğun işbir- liği biçimlerinin derhal gündemi doldurması zo- runlu. Geçen aylarda basına yansıdığı gibi, söz- gelimi Koç grubuyla Sabancı grubu ya da baş- kaca ekonomik güç odaklan arasında yoğun iş- birliğinin biçim ve yöntemleri gerçekten günde- me geliyorsa bunlan olumlu sinyaller saymalı! Türkiye çapındaki nice büyükJükler, 'Triade'i'Üç Güçlü'; ABD, AB ve Japonya) ve özellikle AB birimleri ile karşılaştırmada çok cüce kalır. Ne bunca sermayenin gömülü olduğu oto sanayii, ne resmisiyle askerisiyle elektronik sanayii, ne petrokimya sanayii ve daha niceleri, gemisini kurtarabilecek kaptan adaylan arasında görül- müyorlar artık. Realist olalım: Tam üyeliğe yak- laştınlmayışın sonucu olarak AB temel fonların- dan özenle uzaktutulan bugünkü statü uzadık- ça çok iflaslar gelecek, zaten dar olan istihdam pazarı pek çok alanda daha da daralmaya de- vam edecek! Ancak akıllı ve özverili işbirlikleri bunlardan belirti bölümlerin -yangından mal ka- çırma temposu içinde- kurtanlmalarına imkân tanıyabilir. (spanya, AT'ye girdiğinde batacak oto sanayiinin kurtuluş yolunu, bu konudaki pek çok projesini çizip silerek küçük bir pazar ara- lığı yakaladığı belirli bir tek marka oto türünde yoğunlaşmada buldu. Aslında tam bu sırada, antikartel mevzuatın Türkiye'de de yürürlüğe konusu, pek o kadar şanslı olmamıştır. Tröstleşmeye gidemeyecek aşamadaki işletmelerin ağırlıkta olduğu bir eko- nomik yapıda, daha düşük basamaklı işbirlik- lerinin pratik yararlan olabilirdi. Ne var ki ÂB'nin dayatmasıyla yürürlüğe konan bu yeni mevzu- at da işi biraz zorlaştırmaya aday. Onun için en azından, olası bir tam üyeliğe kadar rekabet kurulu uygulama ve denetinin, Türk ekonomi- sinin bugünkü aşamasına uyacak yumuşak bir inişle yaşama geçirilmesinde yarar var. Bu ne biçim 'gümrük birliği'? Şimdi olana, bir soğukkanlıca bakalım: Güm- rük birliği deyişi aslında bu aşamada aldatıcı! Sanki bütün alışveriş alanlannı kapsıyor hava- sını veriyor. Hiç de öyle değil: • Önce Türkiye ihracatında potansiyel bir gücü temsil eden tanm alanı, gümrük birliği dı- şında. • Sonra, Türkiye ihracatında yıl yıl önemli yer- lere varabilen çelik ihracatı gümrük birliği dışın- da. Oysa ÂB'nin -son OECD raporuna göre- üçüncü ülkelerden (Rusya'dan, eski Doğu Blo- ku ülkelerinden) çelik ithalatı son yıllarda 17.4 milyon tonu bulmuş ve hele bu yıl için ABD ba- kımından büyük bir çelik ithal talep patlaması beklentisi dile getirilmiştir. • 'Artık 1 milyar kişiyi biz giydireceğiz' türü desteksiz atışlara da bir sınır getirelim. Doğru- dur, -kimi makine parkına 20 yaş ortalaması bi- çilse de, yine de- tekstil dalı GB'den en çok ya- rarianabilecek alanların başında gelir ve sonra da çimento, cam ve seramik sanayii vb. Fakat tekstil için 6.3.1995 karannda biroyun oynan- mış ve kotaların, (güçlü ekonomilerce dikte edi- legelmiş) sözüm ona 'isteğe bağlı' ihracatı kı- sıtlama uluslararası antlaşmalannın neden ol- duğu sınırlamaların kaldınlmalan konusunda, GATT'ın görevlerini devralacak olan yeni WTO'nun(WorldTradeOrganization-Dünya Ti- caret Örgütü) öngördüğü tekstil ihracatını libe- ralleştirme takvimine yollama yapılmıştır. VTO/DTÖ kimi yüksek bürokratlann, gerçeğin farkına varmadan zaman zaman TV ekranlann- daki açıklamalannın aksine, dünya ticaretinde- ki tekstil kotalannın tamamını, VVTO'nun yürür- lüğe girişinden sonraki 10 yıl içinde tamamen kâldırmıyor, sıfırlamıyor. Uruguay turu, böyle bir 'sıfırfama'y\ tekstil ürünleri toplamının sadece yüzde 51 'i için öngörmüş bulunuyor. Yani 2006 yılında bile -en duyarlı sayılan ve ilelebet kaldı- nlmama görüntüsü daha egemen olan- tekstil kalemlerinin arta kalan yüzde 49'u VvTO'da ko- ta uygulamasından kurtarılmış olmayacaktır. Yalnız AB değil, böylelikle bütün gelişmiş ülke- ler de bu artan yüzde 49'luk kalıbın içine, bü- tün duyartı tekstil sanayii kalemleiini rahatlıkla sığdırabileceklerdir. Bu nedenlerle de, tekstil ihracatçımıza gına getirten bitmek tükenmek bilmeyen antidam- ping bahaneleri de, GB ile birtikte tamamen or- tadan kalkmayacak. Çünkü AB antidamping incelemeleri ABD'deki kadar bile hukuki dene- te tabi tutulmamaktadır, temel kararlar çoğu kez hukuk denetinden uzak olarak AB konse- yinde ol'jşturulmaktadır. Tam üyeliğin adını bi- le anmak istemedikleri için, bu konseye üye yollayamayan, bu organlarda temsil edilmeyen Türkiye tekstil ihracatının GB döneminde de tarife dışı bir dizi engelden uzak kalamayacağı şimdiden bellidir. (*) Marmara ve Konstanz Üniversiteleri Öğre- tim Üyesi IŞÇEMNEVRENINDEN ŞUKRAN SONER Tophmun Sigortası Atınca Gaziosmanpaşa benzeri olaylar yaşanınca ancak o zaman istanbul'da, büyük kentlerde oluşan get- tolardan söz etmeye, daha doğrusu korkmaya baş- ladık. Üniversite öğrencileri ile polis, geçmişi çağnştıran bir çatışmanın içine girince, ancak o zaman öğren- cinin harç, yetersiz kredi ve çok boyutlu sorunlarına öylesine bir eğilmek aklımıza geliyor. Milyonlarla işsiz, yoksulluk sınınnın altında kalan- lar, akıl almaz gelir uçurumu ile ilgili istatistikler, ge- nelde kafamızda bir kavram oluşmadan uçup gidi- yor. Toplu tepkilerine tanık olmadığımız için, çocuk- ları ile birlikte kendısini trenin altına atan anne, köp- rüden atlamaya kalkışan sakat işsiz, dama çıkıp öl- meye çalışan işten atılmış genç... Bu türden dramlar yaşandıkça, sorunlann boyutları biraz somutlaşıyor. Polisin halka karşı ne kadar çarpık eğitimden ge- çirildiği, koşullandınldığı, hak arayana düşman edil- diği, sorunlan ile birlikte nasıl patlamaya hazır birteh- likeli güç haline geldiği; boş işçı otobüsünün camla- nnı copla kırdığında.. genç kızları, yaşlı kadınlan yer- lerde sürüklediğinde tüm bunlar televizyon görüntü- lerinde çok azı ile algılanabiliyor. Işkencenin sistemli, kabul görmüş bir sorgulama aracı olduğunu, insan haklan kavramı ve uygulama- sında çok olumsuz bir noktada olduğumuzu görme- mekte adeta diretiyor, dışandan uyanlara genellıkle kızarak ayıbımızı kapatmayı umuyoruz. Metin Gök- tepe olayında olduğu gibi birkaç insanın cesaretı ile saklanamayan olaylarda, zorunlu sorgulama, yargı- lama olsa da, işkenceyı ortadan kaldırma yolunda cid- di önlemler asla gündeme gelmiyor. Izmir'de belediyenin açtığı bir çukura, yağmur su- yu dolup kaza sonucu bir aileyi kurban verince deh- şete düşüyoruz. Belediyeye, sorumlulara bağınp ça- ğınyoruz. Yol kenanna sorumsuzca açılmış çukura su dolup birileri ölmeden, "Bu çukurneyin nesi?Sorum- lusu kim? Nasıl kapatılır" sorulannı sormak, çukuru orada öylece bıraktırmamak vatandaş ve sivil toplum örgütleri olarak bizim hakkımızken, bu hiç aklımıza gelmiyor. Yaşamın her alanında hiçbir şey olağan akışında gitmiyor, çarklar işlemıyor. Binanın baştan sona elekr- tik sistemi çökmüş, fazla yük bindirilmiş. Oradan bu- radan sigortalar durmadan atıyor. Elektrik sistemini baştan sona işler hale getirmek, onarmak yerıne, işın de ehli olmayan sorumsuz kişiler, sigortanın attığı yerde, tel takarak sistemi işletmeyi sürdürüyorlar. Sık sık atan sigortalardan yorulup her yeni tel sarışında, daha kalın tel takarak durumu idare etmek gibi bir bü- yük suçu daha işliyorlar. Fazla yük binmiş srstemin sigortasının atmasını da zorlaştırarak çok daha teh- likelı felaketlere ortam hazırlıyorlar. İşın en kötüsü de, sistem her yandan birden öyle- sine çok çöktü, sigortalar oradan buradan o kadar çok ajıyor ki, bu ülkede yaşayan hiç kimsenin, siste- min çöküşünden, sorunların boyutlarından habersiz olduğunu söyleme şansı yok. Scrunları, boyutlannı görüp hiçbir şey yapmayarak sorumlu arayıp ona buna kızarak, sorumluluğunu yerine getirmeyen so- rumlulan yerlerinde bırakarak, herkes şu ya da bu bo- yutta olanlardan, olacaklardan sorumlu bulunuyor. Biz ise hâlâ sorunlan ve suçu yükleyebileceğimtz sorumluları görüp yakınarak üzerimize düşeni yaptı- ğımızı düşünüyoruz. Çok haklı olarak şu günlerde ağırlıklı sorunumuz olan iktidar boşluğunun kaygısı- nı yaşıyoruz. Sabahtan akşama bir araya geldiğimiz her yerde, kendi liderliklerini kurtarma adına Çilter ile Yılmaz'ın anlaşmamalarına, bir türlü hükümet kuru- lamamasına kızıp duruyoruz. Siyasi liderlerin hırsları, parlamenterlerin kimliksiz- liği, siyasi partilerin yönetim kadrolan ile toplumun çok gerisinde olmalarından, çözüm üretememelerinin ya- rattığı yeni dev sorunlardan yakınıyoruz. İktidar boş- luğunun sonunda en ağır bedelini bizim ödeyeceği- mizi de görüyoruz. İyi güzel de, sorumsuz siyasetçileri sorumlu olma- ya zorlamak üzere ne yapıyoruz? Mikrofon uzatılan vatandaşın, köşe kapmış yazann ucuz eleştirisi, de- mokrasi güçlerinden destek almayınca pek bir ise ya- ramıyor. Gerçek demokrasi, sivil toplum çarkları ça- lışmıyor. Liderine hesap soramayan parlamenter, parti yö- netimleri.. siyasi partilere hesap soramayan partili- ler, seçmenler.. hepsine birden hesap soracak sen- dikalar, demokratik örgütler.. sadece mınldanan, tep- kisini sesli dile getiremeyen seçmen, vatandaş olur- sa böyle olur. Arçelik'te yas Ekonomi Servisi - Ar- çelik eski genel müdürü Er- gün Önder, dün lstanbul 'da öldü. Uzun yıllar Koç Grubu şirketlerinde yöneticilik yapan ve 1991-93 döneminde Arçelik Genel Mü- dürlüğü'nü yürüten Ergun Önder, Türk sanayiinin çe- şitli dallan ile yönetimdeki bılgı ve deneyimi nedeniy- le, emekli olduktan sonra da Koç Holding Eğı- tim ve Geliştırme Di- rektörü olarak aktif çalışma yaşamını sürdürmüştü. Önder'in yaşamı- nı yıtırmesi grupta büyük üzüntüyarattı. ŞIRKETLERDEN HABERLER • DHL Türkiye'de de yurtdışına yollanacak paket veya dokümanlan kendi uçağıyla taşımaya başladı. • GEDİK MENKUL DEĞERLER in özel otoparklı yeni irtibat bürosu Maltepe'deki Gedik İş Merkezi'nde hizmete açıldı. • AIR ALFA Havayollan fılosuna 6'ncı uçağını dahil • İP\ISA süt dişlen için ürettıği özel diş macunu ve dış fırçasını piyasay/a sürdü. • SAGRA kakaolu, fındıklı ve meyvelı çeşitleri olan Tadelle Amerikan Kek'i piyasaya sürdü. • NOVELL PerfectOfFice uygulama setı. WordPerfect kelıme işlem uygulamalan ve ilgili yazılımlannı, PC grafik ve multimedya yazılım geliştiricisi olan Corel 'e satmak üzere anlaşmaimzaladı. • BAŞAK SİGORTA Ataköy Tatil Köyü Kompleksi ve bu kompleks içinde yer alan Mav i Marmara Et Lokantası ile benzin istasyonunu güvence altına aldı. • VESTEL'BIack' serisinden bir televizyon alan müşterilerine mini müzik seti hediye ediyor. • VISA International yepyeni birkaç emniyet unsuru ekleyerek seyahat çeklerinin renkli fotokopi ve tarayıcılara karşı daha güvenli olmasını sağladı. • YAŞARTOPLULUGL İstanbul Temsilciliği'.ne halen Boya ve Kjmya Grubu Başkan Yardımcılığı görevini yürütmekte olan Ahmet Bali atandı. •TEODEM Den Grubu, Izmir'de kurduğu dördüncü şirketi Teodem İzmir Den Sanayi"ni I temmuzda hizmete sokacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear