Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 ŞUBAT1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOM
Bakan Çay'a, ÇEAŞ'la ilgili yargı karanna uymaması halinde şahsi sorumluluğunun doğacağı bildirildi
SPK'den, Sanayi Bakanı'na uyarıANK4RA (Cumhuriyet
Bûrosu) - Sermaye Piyasası
ICuralu (SPK). Ânkara 10.
tdare Mahkemesi'nin, Sana-
yi ve Ticaret Bakanlığı'nın
Çukurova Elektrik AŞ'de (ÇE-
AŞ) Uzanlar"ın tekrar yöne-
timi ele geçırmelerine neden
olan özel denetçi atamasına
ilişkin uygulaması hakkında-
ki yürütmeyi durdurma kara-
nnın gereklennin yapılması
konusunda Sanayi Bakanı Fu-
at Çay'ı uyardı. Kurul, ba-
kanlıktan, özel denetçi atama
işlemının "terkurini (silinme,
ıptal işlemı) isteyerek, gere-
kenin yapılmaması durumun-
da CHP'li Çay'ın doğacak
maddı ve manevi kayıplardan
"şahsen sorumluluğu" doğa-
cağı uyarısında
bulundu. Sanayi
veTicarcteski ba-
kanı \e DSP ls-
tanbul Milletve-
kili Tahir Köse
de, SPK'nin yü-
rütmeyi durdur-
ma karanna da-
yanarakÇEAŞ'tn
yönetimıne he-
men el koyması
gerektiğini söyle-
di.
ÇEAŞ'a özel denetçi ata-
yarak Uzanlar'ın tekrar yö-
netime gelmelerine olanak
sağlayan, kamuoyu ve parti-
sinden gelen tepkiler üzeri-
ne de "hukukkurallannı uy-
guladığı" savunmasını ya-
pan Sanayi ve Ticaret Baka-
nı Çay, mahkeme karan üze-
rine geri adım atmak zorun-
da kaldı. Çay dün yaptığı
açıklamada, "Murakıbıata-
mışız. Muraiabın silme işle-
mini de yaparız. Ama eski
yönetimin tekrar iş başına
gelmesi SPK'nin görevMir"
dedi.Çay, Uzanlar'ın tekrar
yönetime gelmelerinin ar-
dından işçilerin işten çıka-
nlmalan ve diğergelişmeler
konusundaki sorulan yanıt-
lamaktan da ka-
çınarak, "Çok
UZUJI bir hikâye.
Btri fazla ilgilen-
dirmiyor. Bakan-
hğumzı ügüendi-
renneyse, huku-
ki açıdan onun
gereğmiyapanz"
açıklamasını
yaptı.
Sanayi Bakanlığı işçilerin işten çıkanlmalan konusunda açıklama vapmıyor.
Sanayi Bakanı Çay.
OzerÇUIer
açıklaması
CHP'li Çay'a uyan
SPK'den dün Fuat Çay'a
gönderilen yazıda, Ankara 10.
Fdare Mahkemesi'nin. Sana-
yi ve Ticaret Bakanhğı'nın
ÇEAŞ'da genel kurul toplat-
mak üzere özel denetçi atama
işlemi hakkında yürütmeyi
durdurma karan aldığı anım-
satildı. Çay'dan, mahkeme-
nın karan gereğince ÇEAŞ'a
atadıği özel denetçi için Ada-
na Ticaret Sicili'nde yapılan
"tesdT tşlemıni Ttrkin'' (sil-
me) ettırmesi istenen yazıda,
karann uygulanmaması du-
rumunda doğacak maddi ve
manevi kayıplardan şahsi so-
rumJuluğunun doğacağı uya-
nsında da bulunuldu.
SPK. ayrıca, dün basına
yansıyan ve kurulun tstanbul
Menkul K.ıymetler Borsa-
sı 'ndan bilgi sızdırarak Baş-
bakan Tansu Çiller'ın eşi
Özer Uçuran Çfller'e yakın
adamlara vurşun yaptırdıgı
savlannı içeren haber iizeri-
ne de bir açıklama yaptı.
Kurulun. "SPK, vurgun
vuraeak pazartann açıkiığı
bir yer olmayıp, vurgun vu-
ranları izleyen. lakip eden ve
yargıyasevkeden bir kurum-
dur" görüşünü dile getirdi-
ği açıklamayla bugüne ka-
dar ÇEAŞ konusunda karşı
karşıya kaldığı Uzan ailesi ve
dıger kamu kuruluşlanna da
bir mesaj verdiğine dikkat
çekildi.
Uzanlar yargı
kararaıı tanımıyor
ANKARA
(CumhııriyetBü-
rosu)- Çukuro-
va Elektrik A.Ş'-
nin idaresini ele
geçiren Uzan ai-
lesi, Ankara 10.
Idare Mahkeme-
si'nin, yönetime
yeniden gelme-
lerine olanak sağ-
layan Sanayi ve
Ticaret Bakanlı-
ğı'nın özel denetçi atama
işlemi hakkında verdiği yü-
rütmeyi durdurma karan-
KemalUzan.
Yargıdan Uzanlar'a geçit yokANKARA
(Cumhuriyet Bü-
rosu)-Ankara 10.
Idare Mahkemesi
Sanayi ve Ticaret
Bakanhğı'nın Çuku-
rova Elektrik A.Ş'ye(ÇEAŞ) genel ku-
rul toplatmak üzere hususi murakıp
atayarak. Sermaye Piyasası Kurulu'nun
(SPK) görevlendirdiği yönetim kuru-
lunun değışmesıne olanak tanıyan uy-
gulamasının Türk Ticaret Yasası ve
SPK'nin yetkilerini belirleyen karama-
meye aykın olduğunu bildirdi.
Mahkeme bu görüşüyle, yü rütme-
yi durdurma karan aldığı özel denetçi
atama ışleminin ıptal edileceğinın de
işaretini verdi.
Ankara 10. Idare Mahkemesi önce-
kı gün Sanayi ve Ticaret Mahkeme-
si'nin ÇEAŞ'da genel kurul toplatmak
üzere özel denetçi ataması işlemi hak-
kında yürütmeyi durdurma karan ver-
di. Mahkemenin karannda, SPK'ye
ÇEAŞ'a yönetim ve denetim kurulu
üyelerini azlederek, yerlerine yeni üye
atama yetkisi veren 558 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname'nin Anayasa
Mahkemesi'nce iptal edildiği, ancak
kararnamenin. yıne aynı mahkemenin
karan çerçevesinde 24 marta kadar ge-
çerli olduğuna dikkat çekildi. Kararda.
u
Bu durumda, ÇEAŞ'a SPK'nin ata-
dığı ve kanunen değistirme yetkisi sa-
dece SPK'ye ait yönetim ve denetim
kurulu üvclcrinin görevleriniyapmala-
nnı engeİleyecek hukuki bir dunım bu-
lunmadığı ortada" dendi.
Kararda, ÇEAŞ'ın ana sözleşmesin-
de hususi murakıp (özel denetçi) ata-
ma işlemine ilişkin 35. maddesinde.
atanacak denetçinin bazı konulann "tef-
tis. ve tetkikTıle görevlendirilebılece-
ğı yönünde bir sınırlama getirildiğıne
de dikkat çekildi.
Türk Ticaret Yasası'nda da özel de-
netçinin atanmasının ardından ıncele-
me yapması ve rapora göre genel ku-
rul çağınsında bulunulmasının hükme
bağlandığı belirtilen raporda, Sanayi ve
Ticaret Bakanhğı'nın ÇEAŞ'a SPK'ce
atanan yönetimin ve müfettişlenn ön-
ce mevcut denetim üyelen arasında
ana sözleşme değişikliğı içın genel ku-
rul yapılması önerisıni dikkate alma-
dığı vurgulandı.
Bakanlığın önerilen dikkate almaya-
rak, ÇEAŞ'ta genel kurul yaptırmak
üzere özel denetçi atadığı ve genel ku-
rul sonucunda SPK'nin atadığı yöne-
timin değiştiği vurgulanan kararda şöy-
le dendi:
"Görüidüğfi üzere davalı bakanhk
SPK'nin 558 sayıh KHK'ye dayanarak
yaptığı işleri geçersizsaymakta, SPK ta-
rahndan atanan yönetimin mevcudi-
vetini 'işgal'olarak kabul etmekte ve
SPK taranndan seçilen yönetim ve de-
netçilerce. gündemi bakaniıkça beürle-
necek bir olağanüstü genel kurul top-
lanması mümkün olduğu halde, SPK
yönetimini devredışı bırakacak biryol
aramaktadır. Diğer taraftan seçilen hu-
susi murakıba belirli konulann tahkik
ve tetkiki konusunda «ört\ verilmesi
gerekirken. olağanüstü genel kurul top-
lanusı yapılması göre*üıi \ermektedir.
Bu suretle bakanlığa baa hususlann
teftiş ve tahkiki için verilen hususi mu-
rakıp seçmeyetkisi farkh biramaçta kul-
lanıhnısür."
AB, Akdeniz Fonu'ndan sonra, gümrük birliği kapsamında vereceği mali desteği de koşula bağladı
Türkiye'nin insan lıaklan sınavı bitmedi
ÖZGÜRULUSOY
Türkiye'nin insan haklan sınavı Avrupa
Parlamentosu'nun gümrük bırlığmi onayla-
ması ile son bulmadı. Türkiye'nin GB ve ME
DA (Akdeniz Fonu) programı çerçevesinde
mali yardımlardan yararlanabilmesi için in-
san haklan norunu yüksek tutmasının gere-
kiyor. Avrupa Birliği Ankara Temsilciliği
Müşaviri Jörg Volker KetekeıuAB' nin hem
MEDA (Yeni Akdeniz Programı), hem güm-
rük birliği çerçevesindekı hibe ve krediler için
insan haklan koşulu aradığını söyledi.
Dün lstanbul Sanayi Odası'nda konuşma
yapmaya gelen Ke-
telsen, toplantı son-
rasında Cumhuri-
yet'ın sorulannı ya-
nıtladı. tnsan hakla-
nnın çığnenmesinın
mali yardımlan blo-
ke edebileceğini kay-
dedenKetelsen, "An-
cak bunun için Av-
rupa Komisyo-
nu'nun bir rapor ha-
zırlaması gerekir"
dedı. Ketelsen, mali
yardımla ilgili yönet-
meliğın henüz Bakanlar Konseyi'nde tartı-
şıldığını hatırlatarak, bir insan hakJan rapo-
runun gündemde olmadığını, buna karşın, in-
san haklannın GB çerçevesinde her zaman
gereklı olduğunu ifade ettı.
AB çevrelerinde de insan haklannın ma-
li yardımı bloke etmesınin zorlaştınidığı be-
lirtiliyor. Zira, mali yardımla ilgili yönetme-
liğin ilk taslağında. insan haklan ihlalı du-
rumunda Bakanlar Konseyi'nin oy çokluğu
ile önlem almaya karar vermesi ilkesi benim-
senirken, Konsey daha sonra bundan vazge-
çerek oybirliği ilkesi benımsendi. AP'nın
Yardım nereye gidecek?
• Gümrük bırliğinın işleyişiyle de bağlan-
tılı olarak, kamu hizmetlerinin iyileştiril-
mesi
• KOBl'lerin güçlendirilmesi
• Mesleki eğitim, sosyal altyapı gibi sos-
yal etkinlıklerin desteklenmesi
• Çevre ile ilgili projeler
• Başta demokratikleşme ve insan haklan
konulannda faaliyet gösterenler olmak
üzere, sivıl toplum örgütlerinın (NGO)
desteklenmesi
pek çok üyesini rahatsız eden bu ikincı tas-
İakta, önlemlerin sırtlrl) bir süreyi kapsaya-
cağı ve sürenin uzatılması yolunda bir ka-
rar için Konsey'in yine oybirliği ile karar ala-
cağı ıfadesı de yer alıyor.
Barselona Konferansı sonucu yayımla-
nan deklarasyonda da mali yardımlar içın in-
san haklan koşulu aranıyor. Akdeniz ülke-
lerini kapsayan program için "m çokluğu mu,
oybirliği mT taraşması devam etügınden, yar-
dımlar şimdilik askıda.
96^da 200 müyon ECU
lstanbul Sanayı Odası tarafından düzen-
lenen, "Avrupa'nuı
Mali Kaynaklann-
dan Yararlanina Sis-
temleri ve Proje Ma-
fiyeaeri" konulu se-
minerde konuşan
Jörg Volker Ketel-
sen, Türkiye'nin
1996yıhiçindeME-
DA'dan 75 milyon.
Avrupa Yannm Ban-
kası'ndan İ00 mil-
yon ECU olmak üze-
re, 200 milyon
ECU'lük bir mali
yardım alacağını söyledi. Projeler için ayn-
lan payın söz konusu yıl içinde kullanılma-
sı gerektiğine dikkat çeken Ketelsen, "Tûr-
Idye'nin şu an yeteıii projesi yok. Bu vüzden
AB mali yardımlar konusunda ağır hareket
ediyor" dedi.
Türkiye'nin 5 yıl içinde hibe ve kredi şek-
linde alacağı yardımın 2 milyar ECU'yü
aşacağını ifade eden Ketelsen. şöyle konuş-
tu: "Türkiye'ye 5 yılhk söre içinde sadece
GB potasından verilecek mali y ardım 1 mil-
yar ECU'ye ulaşjyor. MEDA'dan ise en az 500
milyon ECU 'lük bir hibeyardım yapuabfliıf
AP Ekonomik İlişkiler Komitesi, taslağı görüşmedi
Mali işbirliğigündemden çıkarıldı
SEDEF KORAY
BRÜKSEL - Avrupa Parlamentosu'nun
Dış Ekonomik İlişkiler Komitesi, 30 ocakta
Brüksel'de yaptığı toplantıda CDU'lu(Hıris-
tıyan Demokrat) Alman Mılletvekili Kon-
rad Schnaiger'in Türkiye üzenne hazırladı-
ğı taslak raporu gündemde gözükmesine rağ-
men ele almadı. Rapor, AP ve Bakanlar Kon-
seyi'nin Türkiye ile gerçekleştirilecek mali
işbirliği üzerine konsültasyon prosedürünü ele
alıyor.
ÂB'nin tarihinde uluslararası ilişkileri il-
gilendiren bir konu için ilk defa olarak kon-
sültasyon prosedürü işletilerek AP ve kon-
sey arasında 31 aralıkta görüş alışverişi ya-
pıldı. Konseyin konsültasyon teklifini kabul
etmesi mali işbirliği paketinin bütçe ile olan
yakın ilgisi ve parlamentonun bütçe üzerin-
deki karar vermeyetkilerinden kaynaklanıyor.
Türkiye'ye mali yardım üzerine hazırlanan
rapor, komitede tartışılıp oylandıktan sonra
12-16 şubat tarihlerinde Strasbourg'da yapı-
lacak genel kurul toplantısında da ele alına-
cak. Türkiye'ye GB çerçevesinde yapılacak
mali yardım üzerindeki rapor, parlamentonun
genel kuruiunda reddedilmesi durumunda
bile AB Bakanlar Konseyi, mali paketi aça-
bilme yetkisine sahip. Brüksel'deki yetkili-
ler, konseyin her halükârda mali yardımı aça-
cağını savunuyorlar. Ancak 1996 yılınm ilk-
bahannda 1997 yılı bütçe görüşmelerine baş-
layacak olan AP'nin mali paketi bloke et-
mesi tehlikesı de bulunuyor.
nın, yönetimi de-
ğiştirmeye yeter-
li olmadığını sa-
vundu.
ÇEAŞ Yöne-
tim Kurulu üyesi
Bülent Kuşaksı-
zogluve Mustafa
Akar tarafından
dün yapılan açık-
lamada, manke-
menin yürütmeyi
durdurma karan-
nın ardından, yönetime ye-
niden SPK'ce atanan üye-
lerin geleceği ızlenimi ya-
ratıldığı belirtildi.
Böyle bir durumun söz
konusu olar<\ ıyacağı savü-
nulan açıklamada şöyle den-
di:
"tdare mahkemeleri ta-
rafindan verilen yürütmeyi
durdurma kararlan, ilk ön-
ce gerekçeli olarak da\ alıya
tebliğ edilir. Hadisemizde
davalı olan Sanayi ve Tica-
ret Bakanlığının tebliğe 7
gün içinde bölge mahkeme-
lerinde itiraz hakkı vardır.
SPK'nin ayrıca, 24 ocakta
yapılan genel kurul toplan-
üsınuı iptali için Adana As-
liye Fıcaret Mahkemesi'ne
dava açması gerekir. ÇE-
AŞ'ta şu anda yönerimde
olan ve şirketin üçte ikisin-
den fazla hisse ç oğunluğuy-
la seçilen yönetim ÇEAŞ'ı
temsileyetkili tek organdır."
Uzanlar'ın, 7 gün içinde
itiraz hakkı bulunduğuna
dikkat çektiğı Sanayi ve Ti-
caret Bakanlığı, bu yönde
bir girişimde bulunacağı yo-
lunda henüz bir açıklama
yapmadı.
GB
kanunlan
gecikti
Ekonomi Servisi- Birbu-
çuk aydır hükümetin kurula-
mamasından dolayı yaşanan
siyası belirsizlik, Gümrük
Birliği ile ilgili mevzuat de-
ğışikliklerinin yapılmasını
engelliyor.
Interbank'ın Gümrük Bir-
liği 'nden sonra yapılan mev-
zuat değişikliklennin banka-
cılara tanıtmak amacıyla dü-
zenlediği toplantıda konu-
şan, AB ile ilişkilerin koor-
dinasyonundan sorumlu es-
ki büyükelçi Ali Tigrel ya-
sal eksikliklerin bir an önce
giderilmesi gerektiğini sa-
vundu.
Tigrel, mevzuat değişik-
liklennin hükümet boşluğu-
na rastlaması büyük talihsiz-
lik şu anda Meclis'te bekle-
yen değışiklikJenn biran ön-
ce uygulamaya geçmesi ge-
rekir dedi. Eksikliklerin ol-
masına rağmen bürokratlann
iyi çalışmalan sonucu büyük
sorunlann çıkmadığını be-
lirten Tigrel bu alandaki ba-
şansızlık dünya ekonomisiy-
le bütünleşme çabalanna sek-
te vuracağını savundu.
Gümrük Birliği 'nin anah-
tar sözcüğünün rekabet gü-
cü olduğunu vurgulayan Tig-
rel, rekabet gücünün artınl-
ması için eksik kalan mevzu-
at değişikliklennin halledil-
mesi gerektiğini belirtti.
ONUK YAZARI PROF. ALI SATT YÜKSEL<*)
Gümrük birliği tamam, ya sonrası? /1
A
vrupa Parlamentosu'nun onay günü
olan 13 aralık çoktan geçti. Dünya
ise, hâlâ yerinde! Türkiye ile Avrupa
Birliği (AB) arasında gümrük birliği
(GB) kararlaştırıldı diye -bazılannın sandığının
aksine- uydular arası hareket alan ve oranlann-
da da bir değişiklik olmadı. Aslında ortada, ne
göklere çıkanlacak bir muştu gerekçesi ne de
AB ile bütünleşmede ses getirici bir adım var!
GB'nin onayından önce Türkiye'nin tam üyelik
istemine karşı. belirli AB üyeleri ne kadar çe-
kince ve itiraz ileri sürebilecek durumdaysalar
bugün de aynı olanaklar ellerinde.
Bu aşamada ekonominin sırtından, sadece
bir büyük politik kumar oynadık. Hiçbir denge-
yi ciddi olarak tartışmadan ve kurmadan; hiç-
bir şey için hiçbir biçimde güvence alamadan!
Şimdi, yükü sırtlanacak olan, kuruluş aşama-
sındaki genç Türk işletmeciliği ve ağııiığının al-
tındazaten ezilegeldiğimiz, istihdam pazarımı-
zın katmerlenecek kamburu!
'Saflan sıklaştırma' zamanı!
Peki ne yapılacak? Temel yapısı, hâlâ aile iş-
letmeciliği aşamasında sendeleyen Türk işlet-
meciliğinin önce korkunç bir düşünce değişik-
liği hamlesine girişmesi gerekecek! Yalnız kü-
çük ve orta boy işletmelerin değil, büyük bildi-
ğimizfimnaların bile, gittikçe yoğunlaşacak, ka-
vurucu samyeline karşı ciddi orandatedarikli ol-
ması beklenecek... işletmeler arası yoğun işbir-
liği biçimlerinin derhal gündemi doldurması zo-
runlu. Geçen aylarda basına yansıdığı gibi, söz-
gelimi Koç grubuyla Sabancı grubu ya da baş-
kaca ekonomik güç odaklan arasında yoğun iş-
birliğinin biçim ve yöntemleri gerçekten günde-
me geliyorsa bunlan olumlu sinyaller saymalı!
Türkiye çapındaki nice büyükJükler, 'Triade'i'Üç
Güçlü'; ABD, AB ve Japonya) ve özellikle AB
birimleri ile karşılaştırmada çok cüce kalır. Ne
bunca sermayenin gömülü olduğu oto sanayii,
ne resmisiyle askerisiyle elektronik sanayii, ne
petrokimya sanayii ve daha niceleri, gemisini
kurtarabilecek kaptan adaylan arasında görül-
müyorlar artık. Realist olalım: Tam üyeliğe yak-
laştınlmayışın sonucu olarak AB temel fonların-
dan özenle uzaktutulan bugünkü statü uzadık-
ça çok iflaslar gelecek, zaten dar olan istihdam
pazarı pek çok alanda daha da daralmaya de-
vam edecek! Ancak akıllı ve özverili işbirlikleri
bunlardan belirti bölümlerin -yangından mal ka-
çırma temposu içinde- kurtanlmalarına imkân
tanıyabilir. (spanya, AT'ye girdiğinde batacak oto
sanayiinin kurtuluş yolunu, bu konudaki pek
çok projesini çizip silerek küçük bir pazar ara-
lığı yakaladığı belirli bir tek marka oto türünde
yoğunlaşmada buldu.
Aslında tam bu sırada, antikartel mevzuatın
Türkiye'de de yürürlüğe konusu, pek o kadar
şanslı olmamıştır. Tröstleşmeye gidemeyecek
aşamadaki işletmelerin ağırlıkta olduğu bir eko-
nomik yapıda, daha düşük basamaklı işbirlik-
lerinin pratik yararlan olabilirdi. Ne var ki ÂB'nin
dayatmasıyla yürürlüğe konan bu yeni mevzu-
at da işi biraz zorlaştırmaya aday. Onun için en
azından, olası bir tam üyeliğe kadar rekabet
kurulu uygulama ve denetinin, Türk ekonomi-
sinin bugünkü aşamasına uyacak yumuşak bir
inişle yaşama geçirilmesinde yarar var.
Bu ne biçim 'gümrük birliği'?
Şimdi olana, bir soğukkanlıca bakalım: Güm-
rük birliği deyişi aslında bu aşamada aldatıcı!
Sanki bütün alışveriş alanlannı kapsıyor hava-
sını veriyor. Hiç de öyle değil:
• Önce Türkiye ihracatında potansiyel bir
gücü temsil eden tanm alanı, gümrük birliği dı-
şında.
• Sonra, Türkiye ihracatında yıl yıl önemli yer-
lere varabilen çelik ihracatı gümrük birliği dışın-
da. Oysa ÂB'nin -son OECD raporuna göre-
üçüncü ülkelerden (Rusya'dan, eski Doğu Blo-
ku ülkelerinden) çelik ithalatı son yıllarda 17.4
milyon tonu bulmuş ve hele bu yıl için ABD ba-
kımından büyük bir çelik ithal talep patlaması
beklentisi dile getirilmiştir.
• 'Artık 1 milyar kişiyi biz giydireceğiz' türü
desteksiz atışlara da bir sınır getirelim. Doğru-
dur, -kimi makine parkına 20 yaş ortalaması bi-
çilse de, yine de- tekstil dalı GB'den en çok ya-
rarianabilecek alanların başında gelir ve sonra
da çimento, cam ve seramik sanayii vb. Fakat
tekstil için 6.3.1995 karannda biroyun oynan-
mış ve kotaların, (güçlü ekonomilerce dikte edi-
legelmiş) sözüm ona 'isteğe bağlı' ihracatı kı-
sıtlama uluslararası antlaşmalannın neden ol-
duğu sınırlamaların kaldınlmalan konusunda,
GATT'ın görevlerini devralacak olan yeni
WTO'nun(WorldTradeOrganization-Dünya Ti-
caret Örgütü) öngördüğü tekstil ihracatını libe-
ralleştirme takvimine yollama yapılmıştır.
VTO/DTÖ kimi yüksek bürokratlann, gerçeğin
farkına varmadan zaman zaman TV ekranlann-
daki açıklamalannın aksine, dünya ticaretinde-
ki tekstil kotalannın tamamını, VVTO'nun yürür-
lüğe girişinden sonraki 10 yıl içinde tamamen
kâldırmıyor, sıfırlamıyor. Uruguay turu, böyle bir
'sıfırfama'y\ tekstil ürünleri toplamının sadece
yüzde 51 'i için öngörmüş bulunuyor. Yani 2006
yılında bile -en duyarlı sayılan ve ilelebet kaldı-
nlmama görüntüsü daha egemen olan- tekstil
kalemlerinin arta kalan yüzde 49'u VvTO'da ko-
ta uygulamasından kurtarılmış olmayacaktır.
Yalnız AB değil, böylelikle bütün gelişmiş ülke-
ler de bu artan yüzde 49'luk kalıbın içine, bü-
tün duyartı tekstil sanayii kalemleiini rahatlıkla
sığdırabileceklerdir.
Bu nedenlerle de, tekstil ihracatçımıza gına
getirten bitmek tükenmek bilmeyen antidam-
ping bahaneleri de, GB ile birtikte tamamen or-
tadan kalkmayacak. Çünkü AB antidamping
incelemeleri ABD'deki kadar bile hukuki dene-
te tabi tutulmamaktadır, temel kararlar çoğu
kez hukuk denetinden uzak olarak AB konse-
yinde ol'jşturulmaktadır. Tam üyeliğin adını bi-
le anmak istemedikleri için, bu konseye üye
yollayamayan, bu organlarda temsil edilmeyen
Türkiye tekstil ihracatının GB döneminde de
tarife dışı bir dizi engelden uzak kalamayacağı
şimdiden bellidir.
(*) Marmara ve Konstanz Üniversiteleri Öğre-
tim Üyesi
IŞÇEMNEVRENINDEN
ŞUKRAN SONER
Tophmun Sigortası Atınca
Gaziosmanpaşa benzeri olaylar yaşanınca ancak
o zaman istanbul'da, büyük kentlerde oluşan get-
tolardan söz etmeye, daha doğrusu korkmaya baş-
ladık.
Üniversite öğrencileri ile polis, geçmişi çağnştıran
bir çatışmanın içine girince, ancak o zaman öğren-
cinin harç, yetersiz kredi ve çok boyutlu sorunlarına
öylesine bir eğilmek aklımıza geliyor.
Milyonlarla işsiz, yoksulluk sınınnın altında kalan-
lar, akıl almaz gelir uçurumu ile ilgili istatistikler, ge-
nelde kafamızda bir kavram oluşmadan uçup gidi-
yor. Toplu tepkilerine tanık olmadığımız için, çocuk-
ları ile birlikte kendısini trenin altına atan anne, köp-
rüden atlamaya kalkışan sakat işsiz, dama çıkıp öl-
meye çalışan işten atılmış genç... Bu türden dramlar
yaşandıkça, sorunlann boyutları biraz somutlaşıyor.
Polisin halka karşı ne kadar çarpık eğitimden ge-
çirildiği, koşullandınldığı, hak arayana düşman edil-
diği, sorunlan ile birlikte nasıl patlamaya hazır birteh-
likeli güç haline geldiği; boş işçı otobüsünün camla-
nnı copla kırdığında.. genç kızları, yaşlı kadınlan yer-
lerde sürüklediğinde tüm bunlar televizyon görüntü-
lerinde çok azı ile algılanabiliyor.
Işkencenin sistemli, kabul görmüş bir sorgulama
aracı olduğunu, insan haklan kavramı ve uygulama-
sında çok olumsuz bir noktada olduğumuzu görme-
mekte adeta diretiyor, dışandan uyanlara genellıkle
kızarak ayıbımızı kapatmayı umuyoruz. Metin Gök-
tepe olayında olduğu gibi birkaç insanın cesaretı ile
saklanamayan olaylarda, zorunlu sorgulama, yargı-
lama olsa da, işkenceyı ortadan kaldırma yolunda cid-
di önlemler asla gündeme gelmiyor.
Izmir'de belediyenin açtığı bir çukura, yağmur su-
yu dolup kaza sonucu bir aileyi kurban verince deh-
şete düşüyoruz. Belediyeye, sorumlulara bağınp ça-
ğınyoruz. Yol kenanna sorumsuzca açılmış çukura su
dolup birileri ölmeden, "Bu çukurneyin nesi?Sorum-
lusu kim? Nasıl kapatılır" sorulannı sormak, çukuru
orada öylece bıraktırmamak vatandaş ve sivil toplum
örgütleri olarak bizim hakkımızken, bu hiç aklımıza
gelmiyor.
Yaşamın her alanında hiçbir şey olağan akışında
gitmiyor, çarklar işlemıyor. Binanın baştan sona elekr-
tik sistemi çökmüş, fazla yük bindirilmiş. Oradan bu-
radan sigortalar durmadan atıyor. Elektrik sistemini
baştan sona işler hale getirmek, onarmak yerıne, işın
de ehli olmayan sorumsuz kişiler, sigortanın attığı
yerde, tel takarak sistemi işletmeyi sürdürüyorlar. Sık
sık atan sigortalardan yorulup her yeni tel sarışında,
daha kalın tel takarak durumu idare etmek gibi bir bü-
yük suçu daha işliyorlar. Fazla yük binmiş srstemin
sigortasının atmasını da zorlaştırarak çok daha teh-
likelı felaketlere ortam hazırlıyorlar.
İşın en kötüsü de, sistem her yandan birden öyle-
sine çok çöktü, sigortalar oradan buradan o kadar
çok ajıyor ki, bu ülkede yaşayan hiç kimsenin, siste-
min çöküşünden, sorunların boyutlarından habersiz
olduğunu söyleme şansı yok. Scrunları, boyutlannı
görüp hiçbir şey yapmayarak sorumlu arayıp ona
buna kızarak, sorumluluğunu yerine getirmeyen so-
rumlulan yerlerinde bırakarak, herkes şu ya da bu bo-
yutta olanlardan, olacaklardan sorumlu bulunuyor.
Biz ise hâlâ sorunlan ve suçu yükleyebileceğimtz
sorumluları görüp yakınarak üzerimize düşeni yaptı-
ğımızı düşünüyoruz. Çok haklı olarak şu günlerde
ağırlıklı sorunumuz olan iktidar boşluğunun kaygısı-
nı yaşıyoruz. Sabahtan akşama bir araya geldiğimiz
her yerde, kendi liderliklerini kurtarma adına Çilter ile
Yılmaz'ın anlaşmamalarına, bir türlü hükümet kuru-
lamamasına kızıp duruyoruz.
Siyasi liderlerin hırsları, parlamenterlerin kimliksiz-
liği, siyasi partilerin yönetim kadrolan ile toplumun çok
gerisinde olmalarından, çözüm üretememelerinin ya-
rattığı yeni dev sorunlardan yakınıyoruz. İktidar boş-
luğunun sonunda en ağır bedelini bizim ödeyeceği-
mizi de görüyoruz.
İyi güzel de, sorumsuz siyasetçileri sorumlu olma-
ya zorlamak üzere ne yapıyoruz? Mikrofon uzatılan
vatandaşın, köşe kapmış yazann ucuz eleştirisi, de-
mokrasi güçlerinden destek almayınca pek bir ise ya-
ramıyor. Gerçek demokrasi, sivil toplum çarkları ça-
lışmıyor.
Liderine hesap soramayan parlamenter, parti yö-
netimleri.. siyasi partilere hesap soramayan partili-
ler, seçmenler.. hepsine birden hesap soracak sen-
dikalar, demokratik örgütler.. sadece mınldanan, tep-
kisini sesli dile getiremeyen seçmen, vatandaş olur-
sa böyle olur.
Arçelik'te yas
Ekonomi Servisi - Ar-
çelik eski genel müdürü Er-
gün Önder, dün lstanbul 'da
öldü.
Uzun yıllar Koç
Grubu şirketlerinde
yöneticilik yapan ve
1991-93 döneminde
Arçelik Genel Mü-
dürlüğü'nü yürüten Ergun
Önder, Türk sanayiinin çe-
şitli dallan ile yönetimdeki
bılgı ve deneyimi nedeniy-
le, emekli olduktan sonra
da Koç Holding Eğı-
tim ve Geliştırme Di-
rektörü olarak aktif
çalışma yaşamını
sürdürmüştü.
Önder'in yaşamı-
nı yıtırmesi grupta büyük
üzüntüyarattı.
ŞIRKETLERDEN HABERLER
• DHL Türkiye'de de yurtdışına yollanacak paket veya
dokümanlan kendi uçağıyla taşımaya başladı.
• GEDİK MENKUL DEĞERLER in özel otoparklı
yeni irtibat bürosu Maltepe'deki Gedik İş Merkezi'nde
hizmete açıldı.
• AIR ALFA Havayollan fılosuna 6'ncı uçağını dahil
• İP\ISA süt dişlen için ürettıği
özel diş macunu ve dış fırçasını
piyasay/a sürdü.
• SAGRA kakaolu, fındıklı ve
meyvelı çeşitleri olan Tadelle
Amerikan Kek'i piyasaya sürdü.
• NOVELL PerfectOfFice
uygulama setı. WordPerfect
kelıme işlem uygulamalan ve
ilgili yazılımlannı, PC grafik ve
multimedya yazılım geliştiricisi
olan Corel 'e satmak üzere
anlaşmaimzaladı.
• BAŞAK SİGORTA Ataköy Tatil Köyü Kompleksi
ve bu kompleks içinde yer alan Mav i Marmara Et
Lokantası ile benzin istasyonunu güvence altına aldı.
• VESTEL'BIack' serisinden bir televizyon alan
müşterilerine mini müzik seti hediye ediyor.
• VISA International yepyeni birkaç emniyet unsuru
ekleyerek seyahat çeklerinin renkli fotokopi ve
tarayıcılara karşı daha güvenli olmasını sağladı.
• YAŞARTOPLULUGL İstanbul Temsilciliği'.ne
halen Boya ve Kjmya Grubu Başkan Yardımcılığı
görevini yürütmekte olan Ahmet Bali atandı.
•TEODEM Den Grubu, Izmir'de kurduğu dördüncü
şirketi Teodem İzmir Den Sanayi"ni I temmuzda
hizmete sokacak.